Yayını Yavaşlattığımız Son Dönemde Paylaştığımız Üç Facebook Yazısı

Yayını Yavaşlattığımız Son Dönemde Paylaştığımız Üç Facebook Yazısı

Güldür Güldür Zeka Geliştirir..

Mizah zekâ ürünüdür. Aynı zamanda aklı geliştirir. İyi mizah ruh ve akıl sağlığının koruyucusudur, uzmanları birkaç asırdır söylüyor. Ülkemiz insanı şanslıyız ki mizaha başka birçok halktan daha yatkın. Bizde her türlüsünden çok nitelikli mizah ürünleri asırlardır çıkmakta. Nasrettin Hoca, Dede Korkut'tan, hatta daha eskilerinden biliyoruz.

İyi mizah az ya da çok politiktir. Mizahı üretenler böyle bir niyetle hareket etmeseler bile iyi mizahta ister istemez muhalefet tadı alınır. Yakın döneme dek mizah bu yüzden daha çok "sol"du. Sağcılar mizah yapamazdı kolay kolay. Dünyada da böyleydi durum. Gerçi sağcılar arasından da iyi mizahçı çıkardı ara sıra. Ama onların mizahı da ancak apolitik ve genel insani zeminde geliştiğinde mizah gibi dururdu.

80’ler, 90’lardan sonra sol da giderek mizah yapamaz hale geldi. Neden acaba? Sebep basit: On yıllardır söylüyoruz.. Sol sol olmaktan çıktı. Sağ oldu. Sol için ve mizah için temel koşul eleştirel akıl ve haklı zeminde bağımsız düşünebilme yetisidir.

Ne var ki ben şahsen insan niteliğinin giderek düştüğü böylesine umarsız sürüleşme ortamında hâlâ mizaha sığınabiliyorum. Bizde şükür ki iyi mizah eserleri hiç bir zaman eksik değil.

Ve yine gelecek için umut üreten bir şey de iyi mizahın toplumda her zaman hayli fazla alıcı bulması. Gerçi bunu fırsat bilen ticari kafalı yapımcılar ve de az yetenekli sanatçılar ortama bol miktarda vasat, hatta kötü mizah ürünü de saçıyor.. ama olacak o kadar... Ben politik – apolitik, sağcı veya güya solcu.. kim kaliteli mizah sunuyorsa.. Onları seviyorum.. Onlara teşekkür ediyorum.

Bir şeye de açıklık getirmekte fayda var. Elbette mizah zekâsı da insana doğuştan verili bir zekâ türü. Herkeste mizah duygusu vardır ama bazılarında çok güçlü, bazılarında vasat, bazılarında çok zayıftır. Mizah zekâsı zayıf olanın genel zekası veya başka bir konudaki özgül zekâsı da zayıftır diye bir şey tabii yoktur. Şimdi aranızdan bu yazıyı yadırgayarak okuyan birçok kişi çıkacaktır nitekim. Mizah zekası da zeka katmanlarından sadece biridir. Ayrıca kişilik yapılarına, eğitim ve kültür boyutu farklılıklarına göre mizah anlayışları da çok değişik olabilir.

Yine de kötü haber: Mizah duygusu zayıf insanların sosyal zekalarının daha düşük olduğuna ve böyle kişiler içinde daha çok katlanılmaz tip çıktığına dair veriler de boldur. Başka bir şey daha: Mizah zekası etkileşim ve çaba ile gelişebilir. Mizah zekası geliştiğinde sosyal zeka da gelişir. Politik bakımdan işin bizi ilgilendiren en önemli yönü budur sanırım. İnsanlık daha iyi mizah üretmeye başladığında yeniden daha çok umut vermeye başlayacaktır.

90'lı yıllardan bu yana iyi mizah üretip şahsımı güldüren, topluma da neşe ve akıl saçan tüm güldürü ustalarına teşekkürümü yinelemeliyim.

Pek çok mizah dergisinde çizen çok sayıda karikatürist.. “Şok” programından başlayayım..  Pek çok tv komedi dizisi yapımcısı, senaristi, oyuncusu.. Müfit Can Saçıntı, Hamdi Alkan, Yılmaz Erdoğan'dan başlayalım.. Levent Kırca, Yasemin Yalçın, Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Gülse Birsel... Çok beğendiklerimin hepsini saymaya kalksam sayfa yetmez...

Ve şimdi de Ali Sunal yönetiminde Güldür Güldür bence en üst zirvelerden biri. Yüzlerce bölümde binden fazla parça. Hepsi çok nitelikli değil, elbette her bölüm ve her parça çok iyi değil. Arada “eh işte” denecekler, hatta kötü bulduklarım da çıkıyor. Ama en az yüzde 20’si klasikleşecek nitelikte.  Senaryolar genellikle müthiş. Senaryolara oyuncu katkısı enfes. Nasıl çok yönlü ve ayrıntıcı bir yaşam ve insan gözlemidir öyle. Ve bu gözlemin nasıl ustaca işlenişidir hassas bir oyma işçiliği düzeyinde. Oyunculuklar birçok oyuncu ve sahne için on üzerinden 11'lik.

Şimdi diyeceklerdir ki mizah muhalif duruş gerektirir. Onu da öyle ustaca ayarlıyorlar ki.. bu ortamda bu sürü kitlelerin vasatında en çok bu kadar beklenebilir. İktidarcı anlayışa ufak ufak dokunduruluyor ve bu yapılırken muhalefet yalakalığı da yapılmıyor. Ona da nefis fırça darbeleri konduruluyor. Tüm bunlar dokunurken ne iktidar tarafındaki ne muhalefet cephesindeki sıradan vatandaş incitiliyor.

Bu arada dikkatinizi  çekmiştir. Değişik konulardaki bazı sıkı polemik yazılarıma Güldür Güldür'den parçalar koymuştum. Pek çok halimizi oradaki pek çok bölümden daha iyi hiçbir şey anlatamaz. Gülmeniz, gülmeceniz bol olsun…

Kaan Arslanoğlu

FUTBOLDA YENİ ŞİKE SEZONU AÇILDI...

Futbolda da sonucu AKP iktidarı belirliyor. Bu ülkede yargı en başta, bağımsız olması gereken tüm alanlarda son söz hakkı iktidarın. Hiç garibinize gitmiyor mu, bu gerçeği her yerde bağıra çağıra söyleyen, hatta bire üç katarak abartan muhalifler sıra bazı somut alanlara gelince, neden işlerin gayet adil yürüdüğünü ileri sürerler? Örneğin geçen yıl CİMBOM olağanüstü seçim valiliği emriyle şampiyon yapılıverdi. Son haftalardaki birkaç skandalla. Fenerliler, Beşiktaşlılar dahil muhalif büyük çoğunluk AKP'ye karşı zafer kazandık edasıyla bunu kutladı. Çünkü AKP'li tek takım vardı güya, o da Başakşehir... O kazanamayınca güya AKP kaybetmişti. Bizim muhalefetimiz kendini ve birbirini aldatmada dünya şampiyonu.

Oysa futbol alanı hep siyasi iktidar denetimindedir bizde, son 18 yılda bu pekişti. Tüm kulüp yönetimleri iktidara çalışır. İktidar da onlara çalışır. En muhalif, en Atatürkçü geçinenler için de aynen geçerlidir kural. Örneğin KOÇ grubu en yüksek kârlarına bir 12 eylül döneminde, bir de AKP iktidarında ulaştı.

Şampiyonluğun futbol hakkıyla kazanıldığı yıllar yarıdan az. Çoğu sezon nihai kararı bir üst irade belirler. Zaten yarış başında fırsat eşitliği yok. Tüm dünyada bu böyle, ama bizde daha bir böyle. Şampiyonluk üç büyük kulübe taraftar sayısına oranla adil biçimde dağıtılır. Sözde sol medya dahil tüm medya bu işin örgütleyicisidir. “Taraftar sayısına oranla adil şampiyonluk dağılımı” dedik. Taraftar sayısı demek ekonomik getiri demektir. Sonra da siyasi beklenti hesabı gelir. Bu dediklerimiz 2X2 kadar net biçimde her yıl tekrarlanır. “Futbol sürpriz oyunu, bu yüzden seviliyor” diyenler, her olağan şeyi bir sürprizmiş gibi yaşayan iki-üç yaş grubu çocuk ruhlulardır.

Bu iş bu kadar ayan beyansa niye görülmez? Niye neredeyse herkes, aklı başında gibi görünen, okumuş yazmış insanların büyük çoğunluğu aynı çılgınlığın içinde o zaman? Nedeni basit: Kazanma, her yolla kazanma ve tatmin olma duygusu için.. Üç büyükler dışındaki takımlar oyunun figuranlarıdır. Onların yöneticileri de büyük aldatma düzeninin ortağı. Olguyu bizden iyi bilirler ama susarlar. Sadece tek tek maçlardan sonra bağırır çağırırlar. Gösteride onlara verilen rolü oynama babında.

Bunu bildikten, kabul ettikten sonra Anadolu takımlarının taraftarı olmak zannedildiğı gibi çileli değil, eğlencelidir bile. Hatta bazen üç büyük takım taraftarlığından daha zevklidir. Bir uzman gözüyle böyle bir şeyi tavsiye edebilirim. Ama herkese gelmez.

Normal bir futbol taraftarlığı istiyorsanız, keyif almak istiyorsanız, daha çok kazanmak istiyorsanız, yıpranmak istemiyorsanız… Galatasaraylı olun ya da Fenerlilikte ilerleyin ve daha önemlisi çocuklarınızı da öyle yapın. En tavsiye edilmeyecek taraftarlık Beşiktaş taraftarlığıdır. Büyük kulüp gibi görünür, taraftarının beklentisi yüksektir ama fillerin tepişmesinde en kolay harcanandır.

Evet, böyle çok basit gerçeklerin ilanını muhalif medyada göremezsiniz. Söz, Oda Tv, Cumhuriyet'te rastlayamazsınız. Çünkü onlar da futboldaki ekonomik, siyasi rant paylaşımının içindedirler. Siyaseten çok keskin muhalif görünenler, gerçek yaşamın ekonomisinde… Akla gelebilecek her alanda, sanayide, turizmde, eğlencede, yemede, içmede, edebiyatta, sanatta, inşaatta, dizide, medyada, tıpta, sağlıkta... İktidarla ortak hareket ederler. İktidardırlar.

Kaan Arslanoğlu

Orman kundakçılarının kadim dostu İstanbul Tabip Odası da Kaz Dağları'na otobüs kaldıracakmış!

İktidar bunlar sayesinde üste çıkıyor hep. İTO hatırına dünkü paylaşımı tekrarlayalım:

KAZ DAĞLARI VE BELEDİYELERE KAYYUM ATAMASI…

Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarını bu gerekçelerle görevden alıp yerine valileri atamak cidden abes. Çünkü o gerekçeler zaten baştan belliydi. Değişen hiçbir şey yok. Bu başkanların işledikleri suçları öteki HDP’li başkanlar da işliyor zaten. Her zamanki halimiz. O halde seçimler niye yapılıyor? “Demokratik” bir ülkede bunlar olmaz. Sürekli olağanüstü hal olmaz… Varsa ya “demokrat” değilsiniz ya beceriniz yok. Çok net…

“Demokratik bir ülkede” HDP gibi bir parti de olmaz. Böyle bir parti seçimlere katılamaz. HDP gibi bir parti, CHP gibi kurucu bir partiyi “demokratik bir ülkede” ele geçiremez. Kurucu parti böyle bir partiyle işbirliği yapamaz. Ahlaken olmaz. Kanunen hiç olmaz.

KAZ DAĞLARI: Ülkenin her yanında yollardan geçerken koca koca tepelerin yok edildiğini, ormanların didiklendiğini görmekle zaten sinirlerimiz aşırı derecede bozuluyor. Öfke içindeyiz. Böyle büyüyecekse ekonominiz… Batsın o ekonominiz! Hep birlikte altında kalalım! Orman katliamında, doğal dengeye saygısızlıkta bu iktidarın yaptığını kimse yapmadı. Ülkeyi tahrip ederek, ona buna satarak vatanseverlik taslamak!

Muhalefet edeceğiz de… Muhalefetin başında kim var? HDP ve CHP! Orman yakıcısı HDP Kaz dağlarına protestoların başında. PKK şimdiye dek yüzlerce yerde orman yaktı. Çoğu belgeli, bir kısmı üstlenmeli. HDP işin legal ayağı. CHP onunla kol kola.

CHP liderliğini geçtik, tabanı ne? Yüz binlerce yazlık ve otelle doğayı mahvetmiş bir taban. Hepimiz suçun içindeyiz. İmar affına karşı durmak şöyle dursun kuyruğa giren sözde muhalif yığınlar.

Bir kere bu azgın kapitalizme ve emperyalizme karşı durmadan doğadan, börtü böcekten söz etmek ne kadar samimi? AKP tabanı, CHP tabanı… Doğa düşmanlığında al birinden vur ötekine.

Samimiyetsizlik batağında sözde muhalefetimiz ve iktidarken muhalif görünenlerimiz… Daha doğrusu geniş ortak iktidarımız. İktidarı herkese dağıtan düzenimizle. Hep birlikte keyif içinde yüzmeye devam… Ara sıra yaptığımız protestolar da ve hatta hapse düşmek bile bunca ciddi katliam, eza cefa içinde içtenlikten yoksun gösterinin parçası.

Kaan Arslanoğlu


Yorumlar

Maximum : 1000 Karakter / Karakter Sayısı: 
0
Yorumlara gerçek ad ve soyadınızı yazmanız onay kolayllığı sağlar.
Mail adresinizi yazmanız keyfinize kalmıştır. Yorumlarınızın onaylanması da
editörlerin tamamen keyfine bağlıdır. Yılların deneyimi sonucu bu bizde böyle.
  • fahri kumbul

    fahri kumbul 18.09.2019

    Merhaba, sizi okumak ne güzel. Madem, basmadınız sırra kadem; yazınızı ufak bir katkı ile destekleyelim.FUTBOLLA İLGİLİ: Transfer haberleriyle estirilen yalancı rüzgârlarla her sezon öncesi dünya yeniden kuruluyor. Heyecan yaratıp ilgiler tazelenirken, yayımcı kuruluş aboneliği ve reyting yoluyla reklam gelirleri ceplere indiriliyor. Sistem tarih gibi tekerrür edip, tkır tıkır işletiliyor. Fatih Terim İtalyanca konuşuyor, Ancelotti hala sakız çiğniyor. GÜLMECEYLE İLGİLİ : Gerekliliği duyumsanan şeyleri işleyen, gerisinde veya önünde davranış biçimlerini, gelenekleri, inanışları, alışkanlıkları eleştiren ve bunu incitmeden (güldürerek) yapan Mizahın; eleştiri ve sorgulama kültürü olmayan kabullenici kesimde az gelişmesi normal bir sonuç. Suya sabuna dokunmadan az da olsa kıpırdanma var, ama eleştirel değil, ibadetleri övücü ve yönlendirici nitelikte

  • Recai Kulaksız

    Recai Kulaksız 17.09.2019

    Ben bu aralar mizah ustası Turgay Yıldız' ı izliyorum. Tavsiye ederim. Saygılar.

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.