Reklam
1 Mayıs’a Beş Gün Kala…

Haberin fotoğrafı Bangladeş’ten. Son nefeslerinde kucaklaşmış, birbirlerinin acısını hafifletmeye çabalayan ya da ölümü birlikte karşılayan iki sevgili. Veya kardeş. Veya emek arkadaşı… Ne yakıştırırsanız yakıştırın…
1 Mayıs’a az kaldı.. İşçiler 1886’daki 1 Mayıs’ta 8 saatlik işgünü için grev ve yürüyüşe geçtiler. Katliama uğradılar.
O zamandan beri 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak yaşanıyor. İşçiler mücadele içinde yine katlediliyor.
İşçiler her koşulda, iş kazasında, yol kazasında, bina çökmesinde, maden faciasında… ölüyor. Katlediliyor.
Haberin fotoğrafı Bangladeş’ten. Son nefeslerinde kucaklaşmış, birbirlerinin acısını hafifletmeye çabalayan ya da ölümü birlikte karşılayan iki sevgili. Veya kardeş. Veya emek arkadaşı… Ne yakıştırırsanız yakıştırın…
Son dayanışma… İnsanın ölüm kardeşliği, yoldaşlığı, aşkı…
Bangladeşli işçiler 24 Nisan 2013’te kapitalist vahşetin en kanlı örneklerinden birini yaşadılar. Başkent Dakka’nın kenar semtlerinden Savar’da yer alan dokuz katlı bir tekstil sitesinin çökmesi sonucunda, 1000’i aşkın işçi enkaz altında kalarak korkunç bir şekilde can verdi. İşçiler bir gün önce fabrika sahiplerini ve bina sahibini çatlaklar konusunda uyararak binanın çökebileceğini ve içeri girmek istemediklerini söylemişlerdi. Ancak fabrika patronlarının bu uyarıya tepkisi, işçileri işten atmakla tehdit ederek onları çalışmaya zorlamak oldu. Bir gün sonra, dünyadaki en büyük işçi katliamlarından biri olan bu korkunç olay meydana geldi ve binlerce tonluk enkazın altında kalan 3000 işçinin 1000’inden fazlası yaşamını yitirdi. Sağ kalan yüzlerce işçinin büyük bir bölümü ise ağır yaralanıp sakatlandı.
Rana Plaza adındaki bu sitede Mango, Benetton, Primark, Loblaw gibi ünlü Avrupa markaları için üretim yapan beş fabrikanın yanı sıra bir banka ve 300 dükkân bulunuyordu. İşçilerin çoğunun kayıtdışı çalıştırılması nedeniyle sitedeki işçi sayısı tam olarak bilinemeyip, yaklaşık 3200 işçinin çalıştığı tahmin ediliyordu.
Bugün 1 Mayıs sahte solun oyuncağı haline geldi.
Günde 8 saatlik işgünü hakkı için binlerce kardeşini kaybeden işçi sınıfı, ilk ayağa kalktığı yıllardan 140 yıl sonra yeniden sürüleştiriliyor. Oysa bazı ülkelerde en fazla çalışma 6-7 saate kadar indirilmişti. Şimdi yeniden insanlar gönüllü ya da zorunlu 10-12 saat çalışıyor. Kapitalizmin ekonomik-sosyal-kültürel dirilişiyle gerçekleşiyor bu. Bunu aynı zamanda kapitalizmin ürettiği sahte sol yapıyor.
İşte bakın TTB’ye, İstanbul Tabip Odası’na… 1 Mayıs kahramanları… Sözde… Hekimlerin mesaiden sonra da çalışması için, günde 10-12 saat çalışma “hakkı” için, yorgunluktan hata yapma ve insan öldürme hakkı için mücadele eden, TAM GÜN YASASINA karşı mahkeme mahkeme savaşan Türk Tabipler Birliği... DİSK, KESK, TMMOB… Emek merkezli bakışı ne kadar saptırmaya çalışan mihrak varsa, hep beraber. 1 Mayıs’ta kolkola.
1 Mayıs’ın yüz karaları…
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Gül T. 29.04.2016
Öneriniz anlamlı olurdu tabii eğer ki bunun ezilmek olduğunu ve patronlarına cesaret vereceğini bilseydi ezilenler.Bilinçle ve istekle alakalı değil... niye garip kaçsın
çağrı erhan 28.04.2016
sayın gül t, arkadaşını ezdirmeyen arkadaşınıza selam ederim. ama öncelikle ezdirilmeyecek arkadaşınızın almanca konuşulan call-center'da ingilizce konuşmayarak kendini ezdirmemesini önerirdim. kendini ezdirene ezdirtmeyeceğiz diye celallenmek biraz garip kaçar çünkü. saygılar efendim. bu arada, sitenin yeni formatı fena olmamış. hayırlı olsun. çağrı (a.y.a., çağrı merkezi diye falan ad takma, olur mu? call-center geçiyor diye şurada... benim. çağrı erhan) --- bu arada az kalsın benim mesaj da demin evrene gönderilecekti.
Gül T. 28.04.2016
Kafamda dahi hissettiğm soğuk algnlığı yaşıyorum şu güneşli günlrde:(Yorumları okurken inanamadm ben mi anlamıyorum diye düşnyodum çünkü beynm bile enfeksiynlu(ensefalit :))Şu düzenin hepimzi etkilediği oluyor ya vay halimze ki ne vaaay :( Bir örnekte benden.Bir gün call-centerda çalışan arkadaşım ve onun iş arkadşları ile bir araya geldik.Onlarn iş muhabbtleri doğal olark sohbet konusu oluyordu.Bu arada almanca call-center bu.Almanlara hizmet veryor.İçlerinden biri müşternin almanca bilmemesi ve ingilizce konuşması üzerine ingilizce hizmet vermiş.Buna kzdı biri.Bende mal mal-o an beynmi etkileyn bir sürü unsr var ama sanırım en büyük sebebi yozlğum-"niye kızıyrsun konuşsun ne var ki..."diye yüzeysl yorumlarken "biz almanca konuşmk için para alıyoruz patron zaten hakkımzı vermyor ezdirmem arkadşımı" gibi birşy demesin mi bende ampüller patldı o an :)Politik biri değil Marx vb ilgilnmemş pek.Takdir edilesi bir emekçi kendsi.Böyle iş arkadaşları böyle insnlar lazım.Yamuluyor düşünce