Sanat
TARIK AKAN: SATIN ALINAMAYAN…
Sanatçıları da sadece siyasal düşüncelerine göre yargılıyoruz. Sanatlarına göre değil. Örneğin bir edebiyatçı kitaplarıyla çamlar devirse de, şaheserler verse de büyük çoğunluk için yalnızca ünlü olup olmadığı önemli. Sonra da politik görüşüne yakın durup durmadığı… Sanatında ne yaptığı hiç önemli değil. Çünkü bunu değerlendirebilecek ne düzeyi var halkımızın, okumuşlarımızın, ne böyle bir perspektifi.
Bazı AKP kışkırtıcıları Tarık Akan’a küfretti diye sol taraf da olayı siz biz kavgasına döktü. AKP’nin tam da istediği basit fanatikliğe. Yüzeysel siyaset her zaman sağın işine yarar, bu bir. Bazı sol medya ünlülerinin varlık nedeni ve mesleği budur, bu iki. Onlar düzeyi, niteliği artırmak için çaba göstermezler, aksine olabildiğince amigoluk yapmaktır ufukları, sol tribüne oynarlar. Dertleri ortadaki insana laf anlatmak hiç değildir. Basitçe dar alan ratingidir. Üçüncüsü Tarık Akan’a küfredenler acaba AKP çoğunluğunu mu temsil ediyor? Bunu sanmak en başta Tarık Akan’a haksızlık. Çünkü biliniyor ki onu milyonlarca AKPli de seviyordu.
Düzgün adamdı, iyi adamdı, sevilmeyi hak ediyordu. Para ve şöhret gördükçe şımarmadı, daha da insanlaştı, olgunlaştı. Kaç kişide görürüz bu karakteri?
Bir aydın olarak hiçbir zaman güçlüye yalakalık yapmadı. İktidara mesafeli durmak aydın olmanın baş şartıdır zaten. Birçoğumuzla siyasi görüşleri aynı olmayabilir, ama güce karşı bu mesafeli duruş kaç ünlüde mevcuttur? İktidara karşı olmak iktidarın her yaptığına bir kulp bulmak değildir elbet. Nesnellik de gerekir. Ama iktidarın haksızlığına, yanlışına karşı durabilme cesareti bir aydın için olmazsa olmazdır.
Bana göre en büyük hasleti ise neydi biliyor musunuz? Bu somut bir şey, yoruma açık değil: Reklam filmlerinde görmedik onu. Bilen var mı? Abuk sabuk dizilerde oynamadı. 80 sonrası paranın artık her şeyi satın alabildiği dönemde o paradan daha da uzaklaştı. Hele son 10-15 yılda… Paraya ihtiyacı yok muydu? Zenginlerin daha çok ihtiyacı vardır fazla paraya, fakirlerin değil. Son yıllarında gelir düzeyi neydi? Ancak halkı para için aldatma furyasına kapılmadığı, buna direndiği apaçıktı. Bu yönünden, asıl öne çıkarılması gereken bu tavrından kaç kişi bahsediyor?
(Fazla ünlü olmayan oyuncuların ekmek parası için reklamlarda oynamasına pek bir şey diyemem. Ama ünlülerin, kişiliklerini reklamlarda satmasına böyle bakmamak gerek kanımca. Hele ünlü “solcuysa”, ününü soldan da sağlamışsa, bu ideolojik bir kitle katliamı anlamına gelir. Türkiye’de bu beyin katliamı 80 sonrasında neredeyse insan bırakmadı ortada.)
Gelelim sinemaya. Türk sineması ne yazık ki bir fiyaskodur… Binlerce film içinden iyi diyebileceğimiz 50 film bulmak zordur. Bunların da çoğu komedidir. 80 öncesi Türk sineması birkaç iyi film dışında vasat sol veya apolitik pembe örneklerle dolu. 80 sonrasında ise sinemada sol öldü. Kasten öldürdüler. Bütün sinemacılar bunun suçlusudur. Tarık Akan dahil.
Gerçi Tarık Akan bu işin 2. derece suçlularından biri. Yaşam öyküsünü okuyan çok kişi onun bu gidişattan rahatsız olduğunu fark edebilir. Alandan çekilmiş, bir tür depresyona girmiş, besbelli. Ama kendini geliştirebilirdi. Yönetmenleri zorlayabilirdi. Fikir üretebilirdi. Yönetmenlik yapıp, adam gibi filmlerle ortaya çıkabilirdi.
Ondan böyle bir beklenti var mıydı? Aslında yoktu. Bu toplum medyasıyla, sağcısı, solcusu okumuşlarıyla ne düzeyde ki, nasıl bir nitelik beklentisi içinde ki, sinemadan bir nitelik beklentisi olsun. Bu toplum! Celal Şengörlerden, İlber Ortaylılardan alim çıkaran bu toplum!
Orada böyle tavır koydu, burada şöyle karşı durdu… Ne kadar güzel… Ama keşke sinemada sessiz isyanıyla yaptığını, toplumu aşan eserler verip pozitif isyana dönüştürebilseydi. Mevcut toplum düzeyi aşılmadıkça insan çölleşmesi devam edecektir.
Yine de bu kadar çok kişinin sevmesinde kuşkusuz iyi ve nitelikli bir öz de vardır muhakkak. Bundan sonrakiler umarım o özü değerlendirir.
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
arif yavuz aksoy 27.09.2016
Emicemin bidenecik ogli ufaks, hemen sorduğun soruya cevaben ben de (örnekli) soruyorum. Senaryo neydi? Emek miydi? Yok o sevgi neydi sorusunun Asya'ca yanıtıydı. Evet bi daha... Senaryo neydi? Scenario idi. Scene yani... Sahne yani! Peki Rönesans sonrası resimde çok belirgin tekrarlanan "sahne"ler vardır. İncilden falan alıntıdır. Hatta Ecce Homo da öyledir. Bosch'un da vardır, Arçeliğin de... Şindi ben soruyorum. Hepsi ressam. Hepsi aynı sahneyi resmediyo. Peki sanat icra etmiyolar mı? Bak yine tricky oldum. Sanat icra etmek dedim. Allahım, ne gada uyuzum?! Bu arada, madem Kubrick ve Nicholson'dan gidecüğk, şayningin skriptinin Stephen King'in şayningiyle nerdeyse alakasız olduğunu ve Stephen King'in küplere bindiğini, 20 yıl falan sonra kendisinin ayrı bi şayning çektiğini söylememe gerek yok, di mi (bu soru ufaks'a değil)? a.y.a. yeni yaşına upuyuz girsss ve emolisine bahusus selam etsss
Ufaks 26.09.2016
AngloGavur setlerinde oyuncuya talent diyorlar. Talent geldi mi, talent nerde gibi. Bu kelime de bana hep zanaata yakın tad vermiştir. Pek te politik bi kelime. Oyuncuyla iyi geçinen ama haddini de bildiren gibi. //Başkasının senaryosunu film yapan yönetmen hakkında sanat ve icra bağlamında ne düşünürsünüz sayın Ayass?
arif yavuz aksoy 25.09.2016
:)) Sayın başganım, 1. Ben küfür etmedim. 2. Hakarete, bulaşmaya layığıyla cevap verdim. 3. Bazı şahısların tarzı bu. Önce karşı tarafa saldırıyolar. Sonra cevabı alınca daha da celalleniyolar. 4. Karşı fikre tahammülüm olmadığı iddia edilmiş. Bu doğru değil. O kadar doğru değil ki... Arşiv meydanda. Ben yanlış olduğum gösterildiğinde bıcımıyorum. 5. Oysa ben insanlara inandıkları, iman ettikleri veya desteksizce salladıkları şeylere karşı bi argüman sunduğumda buna tahammülü olmayan koro hemen atış serbeste başlıyo. 6. Ben ne dedim? Oyuncu ya da icracı sanatçı değildir dedim. Kimseye çemkirmedim! Fikir beyan ettim. Savunu pozuna giren insanlar ne yaptı? Abi, amca vs. saydırmaya başladı. Eee, a.y.a.ya böyle bulaşırsan cevabı da öyle alırsın. 7. Hayatımda hiç birilerinin kutsalına dokunmiym demedim. Kutsal ona kutsal. Bana değil! Bana kutsalla gelen kim olursa olsun (başganım da dahil) ben ortama nötron bombası gibi düşerim. Stilim bu! Beğenmeyenin şahsi problemidir. a.y.a. noproblemsss
Ç. 25.09.2016
Sorunun kullanım şeklinden kaynaklandığını düşünüyorum. Oyuncu kendisine oyuncu denilmesini istemiyor. Oyuncu yerine sanatçının kullanılmasını istiyor. Aynı anlama gelmesine rağmen aktör denilmesi oyuncuyu rahatsız etmiyor. Oyuncunun sanatçı olmadığı düşünüyorum. Oyunculuğun çok da önemsiz olduğunu düşünmüyorum. Üniversitede okurken Arif Yavuz Aksoy'un bahsettiği şekildeki bir tiyatro oyununu izledim. Oyunculuk vasatın çok altı olunca eserin bir önemi de kalmıyor. Bir de sanatçıyı kutsal meslek gören anlayıştan kaynaklanıyor. Sanatçı olunca toplum önderi rolünü de kapmış oluyor. Öyle bir birikimi olmadığı halde siyaset bilimci,sosyolog,entelektüel tüm bu sıfatlara sahip olmuş oluyor.
Kaan Arslanoğlu 25.09.2016
AYA ile Gül T arasındaki yorumlaşmaları, daha doğrusu küfürleşmeleri onaylamakla yetiniyorum. Eskisi gibi sinirli değilim, yorumları onayladığımdan anlaşılıyor bu zaten. Ama başkaları öfkelenebilir. İsterseniz birbirinizin mail adreslerini vereyim, iletişime oradan devam edin. Burada yeterli bence. Darılmaca yok. Bu ikili iletişimi artık keseceğimi ve yorumları onaylamayacağımı daha önce en az 3 belki dört kez belirtmiştim. Değişen şey yok. Çok sakin şekilde yorum sileceğim artık. Dediğim gibi hiç öfke yok, darılmaca yok. Soğuk kanlısssss. :)
Gül T. 25.09.2016
Kısa keseceğim. Nedense karşı bir fikir yazıldığında sorun oluyor sahte kimlikle yazmam. Kimliğim bilinse ne fark yaratacak? Bilmesi gerekenler biliyor, siz bilinmeyenlerle uğraşın çok sorunsa bu. Kimliğimi açıklamıyorsam en büyük sebebi internet ortamında tanınmayı istememem. Tanımadığı insan hakkında bilmeden sallayan sevgi dolu insan, yani ifşa edebilirsin beni rezil olacağım hiçbirşey yok! Ama ortada bir terbiyesizlik var tehdit ediliyorum, tuhaflıkta var ben evli değilim kim ne ile tehdit ediliyor? Noluyor?
arif yavuz aksoy 25.09.2016
Sevgisiz Gül T rumuzlu zirzop, kimliğini açıklayacak kadar maçası sıkmayan yaratık olarak bi zahmet çemkiriklerini de al ve kısa kesip öyle git. Ataerkil demişsin. Halt etmişsin. Anamı tanırsan bu fikrini sana yedirir. Emin ol. Şekilci buyurmuşsun. Öyle buyurdu zerhoşt! Asla farklı fikirlere tahammülü olmayan rahatsızların ürediği habitat??? Nereyi kastettin minişim? Kocana da selam söyle. Kimlik ifşaatında bulunursam rezil olursun(uz). Kuyruk acılarınızla mutlu bir yaşam dilerim. a.y.a. salçalananlara layık oldukları şekilde cevap vermeyi her zaman borç bilsss
Gül T. 25.09.2016
İnsanbu insan bu. Şu yakışıklılık abidesi, amatör sinema takipçisi, (profesyoneli nasıl oluyor asdasdadksjıdsu?) beyninin ona türlü oyunlar oynadığı, profesyonel egosantrik yorumcuya bak sen! Ataerkil, şekilci, asla farklı bir fikre tahammülü olmayan rahatsızların ürediği habitattan ne çıkacağdı… Bildiği sanat ortamı,tiyatro kulüplerinden hallice, elitist, gerici brendili boş çerçeve sanatsevicilere, daha liberal takıldığımdan votka ile tahammül edip öyle ahkam kesiyorum. Hatta direk kes diyorum
arif yavuz aksoy 25.09.2016
Caaart, gabakaat! Arkadaşım olmayan bacım, ablacım ya da teyze (yengaanım da olur), ben ağır yazmıyorum. Senin ben ne dersem kışkırasın var. Ben tabii ki sert, itici ve kırıcı bi tarza sahibim ve öyle de olucam. Bkz: Homo erectus! Ayrıca sürekli kendimi tutuyorum. Edep, adab şeysi... Bi de ayrı yazılacak "de"yi sadece Ç bitişik yazınca (bitişik yazılacağı pek ayrı yazmıyo) kızmıyorum. Sen müsamere kolundaydın muhakkak. Siyah giyinip kısa kırmızı vinstın içen, ucuz birahanelerde sulu bira tüketen, gümüşten barış işareti takıp liberal solcu gastesi okuyan ve mutlaka ünüverstenin tiyatro topluluğuna üye olan, kara benizli, çirkin aplalar vardır ya... Tiyatro şöyle bişeydir, oyunculuk böyle bişeydir diye sabah akşam ahkam keserler. Bi an onları hatırladım. Hafıza garip bişey nihayetinde. Ne de olsa o da sanatçı sayılır. Türlü oyunlar oynuyo! Kapak 3! Sana ve hempalarına, yönetmeni olmayan, bol san'at güneşli oyunlar dilerim. Ben almiym. Tokum. a.y.a. aç ne yemez, tok ne demezsss
Müdüriyet 25.09.2016
Sanat nedir, icracılık nedir tartışmasında BİLİRKİŞİ getirttik. Yeni bir yazı yazıldı. Sitedeki en baştaki çerçeveli yazı. Onu dövmeyelim :)
Gül T. 24.09.2016
Arkadaşım ya da abicim, amcacığım niye ağır yazıp beni kışkırtıyorsunuz? Coşuldu yine. Egosantrik yazdık diye mi? Sizin üslubunuz hem sert, hem itici, hemde kırıcı. Nasıl konuşalım sizle söyleyin çünkü ben kendimi tutamayabilirim onaylanır belki çıldırmış yorumlarım. Sanat yapanın malzemesi, kendidir. Oyunculuk sanattır! Oyuncu yönetmenin malzemesi falan değil. Özgür olmalı sanatçı. Yönetmensiz tiyatrolar var! Dekor kostüm makyaj hiçbiri olmadan bu sanat vardı olacakta. Oyuncu ve seyircinin olması yeterli.
arif yavuz aksoy 24.09.2016
Ha bi de demin unuttum. Pisuar'ın sanat ürünü olması gayet anlaşılır. Yerine göre sifon da hayda hayda güzel sanat eseri olur. Hatta kapak da!!! a.y.a. sifon çeksss ve kapağı kapatsss
arif yavuz aksoy 24.09.2016
1. Medeni haller nedeniyle bilgisayardan uzaktayım. 2. Allahtan, akıllı telefon yanımda. 3. Elhamdülillah, o kadar egosantrifüjik konuşuyorum ki oyuncu da değilim, sanatçı da... 4. Periferik dehalarıyla tartışmaya dalanlar unutmasınlar: Kaan Arslanoğlu'nun bahsettiği zanaat-sanat ayrımı Avrupa resim/heykel/mimari uğraşlarında 17. YY sonlarına kadar zaten hiç yoktu. Büyük Flaman ressamlar yaşlılıklarında kışlık yakıt olarak bi araba tezek karşılığı resim de çok yapmıştır. 5. Kaldı ki, "pür sanatıyla geçinen sanatkar" mefhumunu besleyecek (satın alacak say sen onu) kapitalizm ve burcuva-komprodor zaten daha evvelinde yoktu. Bkz: kapak 1! 6. Burada tartıştığım(ız) şey ise asla sanat vs. zanaat değil. 7. Oyuncu adamın (seksist ve maçist bi pisliğim, evet - adam dedim) sürece "oynamak" dışında bi dahli yok. Yani kendisi de bi "malzeme"! Onu kullanan kişi yönetmen. Senarist ve yönetmen malzeme kullanıyo. Oyuncunun kendisi malzeme (tekrar). Bkz: kapak 2! a.y.a. kapaksss ve bahusus hürmetsss
Gül T. 24.09.2016
Sayın Kaan Arslanoğlu katkısı sayesinde egosantrik hava dağıldı biraz. Al pacino'nun sık sık oynadığı mafya babası rollerinde sürekli Michael Corleone’yi gören ya da görmek isteyen biri tabi ki onda yaratıcılık görmeyecektir veya icracı diyecektir ya da farklı bakış açılarından bakarsak ne demeliyiz zenaatkar sanatçı diyebilir miyiz? Umarım Mehmet Yılmaz katkıda bulunur. Öte yandan dünya balerine balerin ya da dansçı derken pisuvara da sanat eseri diyor aklıma geldiğinde emek harcanmadan, üzerine hiçbir duygu veya düşünce katılmadan sunulmuş bir nesne görüyorum başkaları farklı açılardan bakıyor ve sanat eseri diyebiliyor. Sonuç itibari ile hepimizde farklı bir sanat ve sanatçı profili var. Bir oyuncu neden sanatçı değil? Somut eseri yarattığı karakterler olmasına rağmen. A.y.a cevapss
arif yavuz aksoy 24.09.2016
Gıymetli başganım, size de cıksss. Ben zanaattan bahsetmedim. Oyunculuk sanatçılık değildir. Derdim bu. Misal, siz sanatçısınız. Romanlarınız var. Matbaacı sanatçı mı oluyo? Tashihçi (düzeltmen diyo sizinkiler) sanatçı mı? a.y.a. rutin biçimde gıcıksss
Kaan Arslanoğlu 24.09.2016
Kıymetli AYA dostum, bu konu bu budur denecek kadar kesin bir konu değil. Ben sanatçı ve sanat kuramcısı Mehmet Yılmaz'dan öğrendim bazı şeyleri. Mesela kim sanatçı kim zenaatçı tartışması eski Roma'ya dayanıyor. O devirde mesela Leonardo ve onun gibileri sanatçı saymıyorlarmış. Onlar zenaatçıymış. Mehmet Ali bu konuda ilginç şeyler anlattı ama hepsi aklımda kalmadı. Tekne kelimesi etrafında bir tartışma. Yapımcı veya teknisyenlik anlamına geliyor. Bunlara verilen ücretler de farklıymış. Tartışmaya katılsa da bir şeyler dese. O zamanın zenaatçı sayılanları buna karşı çıkıyorlarmış. vs. vs. Örneğin MY gibilere göre ki dünyada birçok kişi bu akımdan zenaatçıların da sanatçı sayılması gerektiğini düşünüyor. Çünkü bunlarda da fikir var, yaratıcılık var. Hatta bazen bir zenaatçıda sanatçı bilinen kişiden daha üst yaratıcılık, fikir var. En eski örneği Leonardo. Zor konu. MY'yı bir çağırayım. saygılar sevgiler herkese.
arif yavuz aksoy 24.09.2016
Yoo, meramınız buysa yanlış anlamamışım. Sonuç, dünyanın hiçbi yerinde konzertmeister'e ve hatta virtüöz olsa bile pianiste mianiste sanatçı denmez. Balerine sanatçı denen yer de türkiyya'dır. Geçiniz. İcracı (performer) icracıdır. Yaratıcılık başka yerde! a.y.a. hala piliğzsss
Gül T. 24.09.2016
Maalesef meramımı yanlış anlamışsınız sayın A.y.a. Oyunculuk sanat değil mi? Sanatçı kimdir? Oyuncu yaratım ortaya koyuyor biçimlendirme yapıyorsa icracı mı oluyor? Oyuncular devletlerin prcisi olarak kullanılıp, star sistemiyle içi boşaltılıp ikonlar yaratılınca oyunculuğun sanat olmadığı düşünebilir ve Kadir İnanır'ı sanatçı olarak görmeyebilirsiniz. Picassonun biri ile mukayese edilmesi söz konusu değil, zihniyetleri karşılaştırıyoruz. Bence tüm kültür-sanat faaliyetlerinde, bir sanatçıdaki ilerici ve geliştirici bakış açısının nasıl, ne olabileceğine dair bir söz. Bari siz...
arif yavuz aksoy 24.09.2016
İcracıya ya da oyuncuya sanatçı demeyin bi zahmet. Yani şunu insanbu'da bari yapmayın. Mukayese noktası bi de Picasso olunca Ali Sami Alkış'a ünleyen Turgay Şeren gibi hissediyorum. Piliğz. a.y.a. piliğzsss
Gül T. 23.09.2016
Sayın Ufuk Aksoy yazdıklarınıza katıldığım noktalar var katılmadığım da. Entelijansiyanın, seyircinin, sektörün iyi oyunculuktan kastı ve oyuncudan beklentisi farklı ama buna göre şekillenmemeli oyunculuk konuyla ilgili yazınız sitede yayınlanırsa daha net ve yerinde konuşabiliriz. Ayrıca maalesef kim inanır Kadir İnanır iyi oyuncu olmanın yanında, sanatı gericileştiren, sansür uygulayanlardan yana. Bu bana tezat geliyor. Susmamak karşı çıkmak için sol görüşlü olmak zorunda değildir belki ama bu zihniyetin karşısında olmak bir zorunluluktur... Picasso için resimler savaş aracıdır.Topluma nasıl sanatçılar lazım?
Ç. 22.09.2016
Ufuk Aksoy, Tarık Akan'ın KP(TKP) ile olan ilişkisi eskilere dayanıyor. Yıllar önce TKP 1 Mayıs çağrısı için etkinlik düzenlemek istedi. "Sosyalist" kimliğini ön plana çıkaran isimlere (sosyalistlikleri tartışılır) etkinlik teklifinde bulundular. Kabul eden olmadı. Tarık Akan'a teklifte bulunmuşlar, Tarık Akan anında kabul etmiş. ( Tarık Akan'da gidiyor o zaman ben de 1 Mayıs'a gideyim kısmı tartışılır)
arif yavuz aksoy 22.09.2016
Boşuna davet etmedim emolimi ortama. Aykut Kocaman effekti bu oluyo işte. a.y.a. emolisine selam etsss ve aşı klibini ne zaman çekiyoruz diye sorsss
Ufaks 21.09.2016
Kuleshov efekti demişken KP'nin Tarık Akan'ı bu kadar sahiplenmesi biraz Mihri Belli efekti gibi geliyor bana. Biraz ''yetmez ama evet'' e düşüyorlarmış gibi geliyor. Yönlenmiş bir sosyalistliği olduğu kesin, olumsuz anlamda, ama iyi niyetli mi, evet. Sinema adına da olmasaydı olur muyduk, olurduk. //İlginç olan şu ki; Tarık öldüğünde bir hüzün yarattı, iyi adamdı vs dedik. Kadir öldüğünde pek yüreklere dokunmayacaktır bu durum ama Kadir'in film ortamında, yani kurmaca dünyada farklı filmlerle beni ağlatmışlığı vardır ve ama Tarık en hisli filminde bile bunu yaşatamadı. Gerektiğinde (ki gereksiz bir gereklilik olur) değeri hangisinden ölçmeliyiz acaba, ölünce yüreklere dokunan mı, işiyle yüreklere dokunan mı? Kimliği işinden aldığına ya da öyle varsaydığımıza göre... ?
Ufuk Aksoy 21.09.2016
Meleşir kuzular sesine geldim. uykuluun dadı damaamda kalss. İşte bence belli rolleri yapan adamlara ihtiyaç var. bunu olumsuz bişey olarak göremiyorum. bana en sevdiğin film ne diye sorarlarsa ki '' en'' ile başlayan sorulara gıcığım, yine de bunun iki cevabı olacaktır, sinematografik veya artistik baaalamda verebileceğim cevap çoktur, ama ucu bana dokunması açısından duygusal cevabım as good as it gets'tir. Jack Nicholson oynuyor ve insanlar fazla mimik yapmasından şikayetçiydi o filmde ama bana hiiiç batmamıştı. Dolayısıylee bilemiyoruum. //Sinema malzemesini oyunculuğu etkileyecek şekilde kullanma örneğim asıl şu olmalıydı: Bilinmez pek ama kardeşim olan bayan bir filmimde oynadı ve bi festivalde en iyi kadın oyuncu ödülü verdiler. Oyunculukla alakası yoktu, belki biraz yetenekliydi ama ona ödülü aldıran bkz: kuleshov efektiydi. Üstü tamamlandı yani. Sağolsun Sinan Çetin seyredince kendisine bi oyunculuk okulu öğrenciliği hediye etti ama bizimki pek sallamadı tabi.
arif yavuz aksoy 21.09.2016
bu arada ç'cim, meramımı gayet güzel anlamışsın. sağolasın. ve aleyna aleyküm esselam! a.y.a. esselamsss
arif yavuz aksoy 21.09.2016
sevgili emicemogli ufaks, bana bunlarla gel işte. lütfen daha da sık gel. hatta ayem kaming kaming kaming de (sonra "gelemiyomuşum" da diyebilirsin). yönetmen-oyuncu ilişkisi üzerine söylemek isteyeceğim şeyi (ki bunu senle sütlüce'deki uykulukçuda epey uzun konuşmuştuk) tam olarak söylemişsin (e bu da senin işin). keza bu yönetmenle ışık, yönetmenle dekor ve yönetmenle ses ve müzik arasındaki ilişkinin aynıdır kanaatindeyim. bunlar malzeme. tabisi de recisör oynatmıyo onları. ama işte en efektif kombinasyonu yapmak onun işi. ayriyetten, dün uzatmamak için kadirizm örneğini vermemiştim. ki amatör sinema takipçisi olarak seninle bunda tastamam aynı kanaatteyim. Kadir, oyunculukta Tarık Akan'a 10 basar. peki ben sana ayrı bi soru soriym: iyi oyuncu deyince çok kişinin aklına gelen jack nicholson'ı ele alsak. guguk kuşu, şayning, eastwick cadıları, the pledge, mişel fayfır'lı kurtadam filmi, ezgudezitgets... hep aynı adamı oynamıyo mu cek ağbi? a.y.a. merakla sorsss ve cevabı beklesss
Ufuk Aksoy 20.09.2016
Şu meseleyi açayım, iyi oyuncuya belki de gerek olmaması meselesini. Misal The Graduate filminde... Kopyala-yapıştır olmadığından link veremiyorum, lütfen Youtube'a Benjamin Runs For Elaine yazın ve ilk videoyu açın. 2:19'da videoyu durdurun. Burada kahramanımızın bir nikah gerçekleşmeden yetişmesi çok önemli. Seyirci olarak biz de heyecan içindeyiz. Görüntüde öndeki direkle arkadaki oyuncu arasındaki mesafe ne kadar kısa gözüküyor, birkaç adımda gelecek gibi, ama nedense oyuncu koşa koşa bitiremiyor mesafeyi ve seyirci daha da heyecanlanıyor. Çünkü uzun lens kullanırsan öndeki ve arkadaki objenin arası daha kısa gözükür. Kapıda suratına dayanan lens geniş açı olmasaydı Jack Nicholson Shining'de o kadar da iyi oyuncu olmayacaktı. Bunlar bir sürü parametreden sadece lenslerle ilgili olan iki örnek. Yani Sadri Alışık'ın dediği gibi, Tarık Akan vasatı oynasın, ''biz üstünü tamamlarız''. Biz dediysem; sen, ben, bizim oğlan.
Ufuk Aksoy 20.09.2016
2// Tiyatroyu kutsayıp sinemayı aşağı gördüğüm için mi? Hayır. Tiyatronun iyi oyuncuya sinemanın yarısı kadar bile ihtiyacı yok. Temsil. Adı üstünde. Ve tiyatroda seyirciye olan bitene inanmak konusunda sinemada olduğundan çok daha fazla şey düşüyor. Yani tiyatro, mecburi abartılı makyajları, duyulma çabalı yüksek sesleri vs ile baştan yalan ve empati kurdurma gücü çok zayıf. ''Yabancılaştırma efekti'' denen şeyin tiyatroda çıkıp diğer sanat dallarına yayılması bu yüzden hiiiç tesadüf değildir. Zira tiyatro izleyicisi zaten ortama uzaylıdır. Yani yine de sinema tiyatrodan daha fazla ihtiyaç duyar iyi oyuncuya. Ama işte pek o kadar da ihtiyaç duymaz. Biraz daha girersem yarısını yazdığım bir yazı harcanacak, keseyim o yüzden. (Vallahi yönetmen oynatmaz oyuncuyu) // Merak ettiğim; Tarık Akan'dan kesinlikle daha iyi bir oyuncu olan Kadir İnanır hakkında ölümünden sonra ''bu sitede'' işi dışında ne yazılacağı. // Bir de; ortadaki insandan kastı anlamadım.
Ufuk Aksoy 20.09.2016
1// İyi oyuncu nedir, mesela kimdir, gerçekten bilemiyorum. her rölün altından kalkan, belli seviyede inandırıcılığını koruyan mıdır? Peki sadece bazı rolleri çok iyi oynayan adamlar yerine, aynı role her rolü beceren adamı koyduğumuzda etkisi asla sadece o rolü oynayan adam gibi olamıyorsa, sadece o rolü beceren adamın, ihtiyaç üzerinden değeri ortaya çıkmaz mı? Üzülme rollerinde garip ağız hareketleriyle rezalet bir oyunculuk sergileyen Kemal Sunal'ın üstesinden geldiği rollerde yerini başkası doldurabilir mi? Mümkün değil. Kemal Sunal için oyuncu değil ''tip'' diyebiliriz. Ama Tarık Akan belli rollerde oynasa da tip olabilemedi, çünkü yerine başkasını koyduğumuzda çok şey kaybetmeyizdik. E her rolün adamı da olamadı hakkını vererek. Peki bunlar onu kötü oyuncu yapar mı? İlkokul müsameresi tadı almadıktan sonra ben oyuncuya kötü diyemiyorum. Yani işim bu olmasına rağmen kötü oyuncuyu da ancak herkes kadar bilirim. Çünkü belki galiba sinemanın iyi oyuncuya o kadar da ihtiyacı yoktur.
Ç. 20.09.2016
Dilek Yalçın Türkiye'de tarihçilerin büyük çoğunluğu tarihi olayları yorumlamadan ,analiz etmekten uzaktır. İlber Ortaylı gibi Türkiye'de milliyetçi siyasete yakın tarihçilerin bilgi birikimi sorunu yoktur.(bir kısmı tarih gerçekleri bildiği halde çarpıtarak sunsa da). Bunların büyük çoğunluğu Osmanlı padişahlarının gündelik hayatlarına ilişkin gereksiz detayların tamamını bilir. Murat Belge gibi bilgi birikimi de olmayan liberal "sol" tarihçilerden daha fazla birikimine sahiptirler. Yönteme önem vermedikleri için olayları analiz edemezler. Ekonomik sistemle ilişkileri kopuktur. Toplumsal yaşantı ile ilgili de bağ kuramazlar. Vezirlerin tamamının ismini bilirler. Hikaye tarihçiliğini çok severler.
Kaan Arslanoğlu 20.09.2016
Sevgili Dilek Yalçın, Celal Şengör'ün ne kadar üstün bir jeolog veya depremci olduğunu tam olarak kestiremem. Çünkü bu konuları iyi bilmiyorum. Bu kadar bilgimle sadece şunu sorabilirim: Yeni ne bulmuş? Dışarda ve Türkiye'de fark etmez, akademide yeni bir şey bulup çığır açanlar vardır, bir de sürekli yayın yapıp bir camiada parlayanlar vardır. Yine iyi bilmediğimden Şengör'ün hangisi olduğunu söyleyemem. Deprem konusunda TV konuşmaları psikiyatrik yönden patolojikti, onu bilirim. Ama beni TV'lerde, gazetelerde deprem konusunda günlerce haftalarca konuştursalar ne kadar saçma olurdu değil mi? Şengör gibi bir adamın o kötücül ruhuyla uzmanı olmadığı konularda alimlik yapmasıdır çirkin olan. İlber ortaylı ise dil birikimi ve hafızası iyi bir konuşmacı. O kadar. Tarihi kavrayacak ve gereği gibi yorumlayacak çözümleyici derin zekadan yoksun. Sadece akademisyen ve hoca olabilir, tarih bilimci değil. FATİH TORUN'a da teşekkürler. Herkese sevgi, saygı.
Dilek Yalçın 20.09.2016
Bir parça tahmin yürütmekle birlikte tam olarak Celal Şengör'ü neden bilim insanı olarak değerlenmediğinizi merak ettim Kaan Bey. Kendisi yurt dışında Avrupa,ABD çapında çok önemli bir bilim insanı.Bu tip ödüller de biliyorsunuz siz de kafa kol ilişkileri ile verilmez.Sosyal gevezeliklerle ödül alan tipler gibi değerlendirilemez. Aslında bunları sizin de bildiğinizi biliyorum ama neden C.Ş. ve İ.O. yı olumsuzladınız? Sevgiler.
Fatih Torun 20.09.2016
Bu toz duman arasında yapılmış, en akıllıca ve gerçekçi yorumunuz için teşekkürler.
Ç. 20.09.2016
Solcu çevreye iş yapan sanatçılar var. Onlar solculuktan zenginleşip pazarlama gücü elde etmez solculuğu da bırakıyorlar. Bırakmayanların tutarlığı da Tarık Akan ile karşılaştırınca Tarık Akan onlardan daha tutarlı. Rutkay Aziz ve oyunculuğu vasatın da altında olan kızı reklam filmlerinde oynadı. Hala da solcu gözükmeye çalışıyorlar. Tarık Akan entelektüel derinliği olmamasına rağmen siyasi tavırları solcuların büyük bölümünden daha tutarlı. Bir kısmı liberal çevreyle liberalleşmişler hala solcu gözükmeye çalışıyor. Bir kısmı da ulusalcı çevrenin etkisi altında solcu gözükmeye çalışıyor. Arif Yavuz Aksoy'a selamlar.
Gül T. 20.09.2016
Bakıyoruz yine kötü oyunculuk kriterlerinize hep aynı rolleri oynamak demişiz. Adama başka rol gelmedi demek ki. Bir oyuncu hep benzer rolleri oynamak istemez. İnandırıcı ve doğal olmalı beni Seyit Ali olduğuna ikna ettiği için iyi oyuncudur. Kıvanç Tatlıtuğ'da kötü değil. Siz Stanislavskisss kesilsss bu seferde hamdolsun.Sinema endüstrisinin yöneticisi ve en gelişmişi hollywood ile bağımsız sinema yapan ve farklı ülkelerden filmleri karşılaştırdığımızda hangisi daha nitelikli? Endüstrileşmeden de gelişebilir ya da endüstrileşerek düşündürmeyen içi boş eserlele dolu bir tarihi olabilir.
Ç. 20.09.2016
Ağzı iyi laf yapanlar sevilir. İlber Ortaylı'da bu nedenle seviliyor. İçeriğin bir önemi yok. İlber Ortaylı'nın tutarlı bir siyasi çizgisi de yok. Antikomünistliği ve sistem övgüsü her zaman var. Karşılaştırıldığı "entelektüeller" Nuray Mert gibiler olunca Osmanlı hayranı İlber Ortaylı'da büyük bilim insanı oluyor. Tarık Akan Arif Yavuz Aksoy'un dediği gibi entelektüel değildi. O nedenle çok derin siyasi analizler beklemedim. Solun sanatçıları toplum önderi görme anlayışını hiçbiri zaman anlayamadım. KP'nin siyasi yönden de bakınca bir derinliği olmayan Enver Aysever'i el üstünde tutmasını da anlayamıyorum. Tarık Akan'ın çok iyi bir oyuncu olmadığına da katılıyorum. Yine de Kıvanç Tatlıtuğ'dan iyi bir oyunculuğu vardı. Arif Yavuz Aksoy'un değerlendirmediği 70'lerde çekilen Canım Kardeşim adlı film vardı. Filmi 14-15 yaşlarında izlediğimden oyunculuk konusunda değerlendirme de bulunamayacağım.
arif yavuz aksoy 20.09.2016
bi de... tartışmayı fazla uzatmamak babında 2 şey söyleyeyim. 1. endüstrileşmemiş ülkenin sineması da geri olurdu; ki oldu! oyunculuğa gelinceye kadar, türkiye sinema tarihinde dikkate alınması gerekenler prodüksiyon grupları ve yönetmenlerdir (neticede diğer herkes "çalışan"dır). 2. Kıvanç Tatlıtuğ diye bi uşak var. o uşak da yeni dönemin Tarık Akan'ıdır. solcu filminde oynasa onu da bağrınıza basardınız. --- son söz, hala diyorum ki, Tarık Akan adam gibi adamdı. ilkeliydi. güzel de bi insandı. ama 1. entellektüel sayılması biraz zorlama olur - 2. iyi oyuncu değildi! a.y.a. tarık akan'ı sevsss ve ona allahtan rahmet dilesss
arif yavuz aksoy 20.09.2016
vallahi uzatmazdım ama kontryorum gelince dayanamadım. ufaks'ın yorumunu da görmek isteriz. gezmekten vakit ayırırsa... 1. tarık akan'ın 78'e kadar oynadığı bütün filmlerdeki rolü aynıdır. damat ferit (ve türevleri) olmanın ötesi yoktur onun için (77'de Baraj'daki rolü belki biraz değişik sayılabilir). 2. 78 ve sonrasında Sürü, Adak, Yol ve hatta Pehlivan'da neredeyse aynı kalıp rollerdedir (Bir Avuç Cennet'te de bi tık değişim var - ama sadece bi tık). ki seyit ali rolünde bence bariz yetersizdir (yönetmenlik de bence yetersiz Yol'da - ödülü ayrıca tartışırız). 3. Kayıp Kızlar ve Tele Kızlar... yine neredeyse kopya roller... 4. Beyoğlu'nun Arka Yakası! aman allahım! Şerif Gören'in kusmuğunda berbat bi oyunculuktur! yannış hatırlamıyosam 87-88 olacak. düşünün, 17-18 yıllık oyunculuk kariyeri vardı o dönemde. 5. sonrası? zaten gubur bi sinema, guburötesi yönetmenler... maharet eksiği varsa bile anlaşılmazdı! --- hülasa, ben adama adamdı dedim. ama iyi oyuncu değildi. a.y.a. criticsss
Gül T. 20.09.2016
Dönemin koşullarını, gelişmişliğini göz önünde bulundurduğumda, 12 Eylül sonrasında korkutulmuş, baskı altına alınmış ve zaten kitlesel olarak gücü sınırlı olan solun toplumun, yazının ilk paragrafında da değinilen sanata olan kıt bakışla yapabileceği de sınırlı. O kadar sansür ve engellemeye, etrafta saf değiştirmiş aydınlara, sanatçılara rağmen bugüne kadar yapılanları, takip edebildiğim kadarıyla takdir ediyorum. Tarık Akan kötü bir oyuncu değildi, kendini zaman içinde geliştirmiş iyi bir oyuncuydu. Oyunculukta öğrenilir sonuçta, farklı rollerde hakkını vererek oynamıştır. Eleştireceksek koleji olmasını eleştirelim. Malesef eğitimin endüstrileşmesine destek olmuştur bu şekilde...
İlknur Arslanoğlu 20.09.2016
Solcu geçinip kapitalizmin nimetlerinden felsefi etik dışı yollarla yararlanmak (yeme,içme,yaşama anlamında hepimiz yararlanıyoruz, ama reklamla zengin olmak gibisi farklı) ideolojik kitle katliamı gerçekten, rahmetli Yaşar Nuri'nin "Allah la aldatmak" sözü aklıma geldi, bu da "sosyalizmle aldatmak"!
arif yavuz aksoy 20.09.2016
sayın arslanoğlu, benim de bu konuda söyleyecek 2 çift sözüm var. 1. adam gibi adam olduğuna hiç kuşkum yoktu Tarık Akan'ın. ki öldüğü gün de ağzımdan çıkan ilk yorum "adam gibi adamdı" oldu. ama iyi bi oyuncu değildi. azıcık sinemadan anlayan herhangi biri, Tarık Akan'ın iyi yönetmenlerin elinde hafif vasatüstü, kötü yönetmenlerin elinde de epey vasataltı oyuncu olduğunda ağızbirliği yapacaktır. sinemaya prodüksiyon, senaryo ve reji anlamında katkısı da olamazdı. mert adam olmak başka şey, entellektüel üretim, yaratıcı zeka, yatırım cesareti başka şey. fakat o zaten "adam gibi adam", ilkeli insan ve gerçekten "güzel" olduğu için çok geniş bi hayran kitlesi edinmişti. 2. ben trollere vallahi kızmıyorum. onların işi bu. ama kendini solcu diye pazarlayan yavşak güruh kesinlikle daha tiksindirici. memlekette ilber ortaylı'dan ve amc.. şengör'den bilimadamı çıkartıldığı gibi eren keskin modellerden de özgürlük savaşçısı çıkartıldığı unutulmamalı! a.y.a. insan hakkı savunucularını çözemesss