Şiir
Bilge Koşan'dan Üç Şiir

tekiryıldız
bitsin diye fısıldadım
b i t s i n n
bahçede yıldızları dinleyen kediye
kırkına varmadan ölmüş firavunu
canımdan başka yitireceğim yoktu benim de
gözlerimiz yeşilinden kısıldı
kadim bir kapana
damağımızda nefis ağu
öyle karanlık ki taş taşı tutuyor
tutmuyor bizi uyku
ölmüşüz de farkında mı değiliz
bilseydik uyumaya çalışmazdık nafile
kediye acı tanrım bana acımıyorsan
bir tekiryıldız olarak
ölümsüzleştir göğünde
ey müneccim
yerde kaçanı gökte uçanı bilen
gördün mü nereye gittiğini
sessiz güzün sedasız kışın
biz gaflet uykusundayken
baharın geldiği şuradan belli
çiçek çıkarıyor baştan ayağa şehir
yazsam ne olur
yazmasam ne
kalacak elbet ağır ateşin izi
bitsin istedim evet b e n istedim
su yatağına aksın rahat uyusun
güze mektup gönderdim eliyle yazın
dön
kışı da tut getir kolundan
ziyaret
günlerden güç
saatlerden geç
soruyorsun ya ne var ne yok
denizaşırı sesin
bir kapak açılıyor tık diye
boşalıyor anlamı kelimelerin
iyilik
parmak kaldırsın bilen
sağlık
demiş ki sultan süleyman
şu kırık
cam gibi sesim
kelimeleri yaralıyor
ee daha daha
işte
kuluçkadaki kumruyla hoşbeş
çiçeklere su ikramı balkonda
rastgele makamında şarkılar
duvar saatinin kolları
seğiriyor
sayılı dakikalarımızı
ellerimin üşümesinden anlıyorum
alnımda batacak güneş
yatıya kalacak yine
sevgili baş ağrısı
ne var ne yok
soruyorsun
kapısına hasta yığılmış
bir doktorun denizaşırı sesiyle
şuramda
dünyanın dokunduğu yerde
dudağını ısıran bir acı
kendine katlanmaya çalışan
gayretli bir öğrenci
hayatın bana sürdüğü yokuşları
kalbime indirip soruyorum
eveet
şimdi ne öğrendik biz bundan
biz bundan ne öğrendik şimdi
duruyorsun ya böyle sakin
bir ada gibi denizaşırı
havai çiçekler patlıyor arka bahçende
mevsim güzledi güzleyecek
sende kalsın mendilimin yeşili
vaktimiz öldü
anısına bir dakika sevgi duruşu
gıcırdayan kapının huzurunda
hayır acelen var her zamanki gibi
ayakkabılarını giyerken
denizaşırı sesinle
bir hayat dilerim sana
sağlıklı ve uzun
geçmiş olsun
geçmiş olsun
insanlar kaça ayrılır
vedalaşmaları bakımından
gözünetozkaçanlardanım
şekilde görüldüğü üzere
aramıza yanaştı
hadihoşçakal vapuru
güle güle
güle güle
güverte serindir
iyi dileklerimi omuzlarına al
kısa mesafe koşucusuyum ben
uzun bir hayatı göğüsleyebilir miyim bilmem
susalım dereden tepeden
istiridye
haydi susalım
geçmiş günlerden
gelecekten
konuşmayalım
dünyanın ilk şafağındayız
göğün arı sütü gür
güneş peteğinde kehribar
ilk yalan söylenmedi henüz
bir çiçek açıyor kayalıklarda
sustuğumuzun bin dallı çiçeği
tez yürüyüşlü sarılgan
bakarsın yiteriz kalabalığında
kalsak ne olur zaman üzre
şu geçit hiçbir yere çıksa
susalım durmadan susalım
şimdinin gül hatırına
ama kubbemiz yekpare mermer
damarları kupkuru
bir çatlaktan püskürüyor güneş
iki lafın üçü kuyruklu
istiridye
biraz daha kalsam yanında
sussak şuradan buradan
barok bir inci büyüse
meraklısı için ağzımızda
şansına kırık beyaz
ben gideyim
ne güzel sustuk
bulamam senin gibi dost
sessizliği sessizliğime eş
gideyim
beni bekler karanlık odalar
şükür ki dolunay gökte
fitili kısık güneş
Bilge Koşan