Şiir
kanıksamak

göğüs göğüse çarpışıyorduk, adalar şahit ölü bedenlere
yaralarımız, kim bilir nehrin kızıllığı ya da gün ağrısı
kalanımızı çeken uğultulu o yakarışla sürüklendik
kavganın içinde kuyulara düştük ve
yitip, yüreğimize taş doldurduk
şimdilerde, yoksulun gününe tanık olduk
çöpten adamlarla resmettiğimiz minik ellerin
gözlerinde düğümlendik, kanadık, yandık
yağmur sularına sürdüğümüz
kanatların rengini gördük, atık ekmeklerde
lokmamızdan kalanı ve yağlı elleriyle
bıçkın delikanlıyı aradık, yitirmiştik varlığımıza
ağan yıldızların rengini.. bir daha,
gök gözlü çocuklarla düştük dünyaya
ne ses, ne nefes, ne kalp atışı…
sessizlikte, uzaktan ölü kelimelerle
yaşattık adaleti, boyumuzca
bataklığın içinde aynı yeryüzüne ayak basmayı
eşitlik fısıldamak sanıyorduk
fırtına ikliminde yağdık, sürüklenip tomurcuklara
cân verecektik, kim bilir, ördüğümüz duvarlara
takılıp, betonda gözü yaşlı kalacaktık. unuttuk
yağma düzeni, kuyudan baktık ölgün maviliğe
aldandık renklere, ölü bedenlere ve kendimize...
Kaan Turhan
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
kaan turhan 02.09.2017
Kanıksamak üzerine, Hasan Hüseyin Demirel'in "Kurbağalar" şarkısı, hep dinlenmeli. "Kuyu dibindeki kurbağalar, gökyüzünü kuyu ağzı kadar sanar" Velhasıl, kuyu dibinde kurbağayız: ufkumuz içinde yaşadığımız kalıplar kadar! Selametle...! https://www.youtube.com/watch?v=g3rWmcz3iog
Nihat Ateş 31.08.2017
Teşekkür ederim:)) Saygılar
Kaan Arslanoğlu 31.08.2017
Şiir guzel. Fakat resmi de çok iyi seçmiş Nihat.