Şiir
Doğa Şaşkın, Çâresiz Ve Ağlıyor

Doğa şaşkın-
karadeliklerin yok edici bakışlarını
insanoğlunda görmekten! Sonsuz açlığın
sonsuz sindirimini!
Doğa çâresiz-
doyumsuz ruhlar, sürü hâlinde yaşayanlar ve çobanları, alçaklaşmaya
yemin etmişçesine, itkilerine engel gördüğü en mâsum düşleri bile boğazlamaktan
kaçınmıyorlar!
Doğa anlamıyor-
karanlık çağların hâlâ sürmesini! Anlamıyor yapı taşımızın melânet olmasını.
Bir görünmez elin ivmesiyle, zehirden zehire, anlamsızlıktan anlamsızlığa koştukça,
karanlığın bilimi de öyle coşuyor, öyle aşka geliyor ki, muhteşemler muhteşemi
şeytan tırsıyor! Bu düzeyde melânetin kroşelerine yanıt veremiyor!
Soyutluyorlar insanı insan olmaktan! Sahte havayı soluyor, sahte güneşlerle
aydınlanıyoruz. Kansız yalanlarla besleniyor ruhumuz! Tutsak bedenlerimizi,
yasalarıyla bin parçaya ayırırken kan akmıyor. Bıçakları kansız görüyor işini artık.
Ve asıl belâ:
Var olduğumuz her saniye, şah damarımızda karanlığın kılıç hakkı. Gücün,
tartışmasız güç hâli. İnsanlık düşmanı tâcın, onurla tuttuğu asâsının tepesinde
altın bir küre, kürenin içinde krallığın büyüsü; zâlim us ve zâlim bilgi.
Görkemli, saf erdem, konuşulmayan bir dilin ölü
sözcüğü oldukça:
Her şey akıl almaz bir düzen içinde. İşte biraz ilerde el pençe durmuş hizmetliler.
Ön safta beyaz yakalılar ışıl ışıl parlıyorlar. Mükemmellikleriyle kusur etmedikleri için
hazları dorukta. Art arda dizilmiş kastlar heyecanla komut bekliyor. Göz alıcı kırmızı
libaslarıyla kurtarıcı bilinen saygın hırsızlar, şarlatanlar, megalomanlar kıvanç içinde.
Her türlü pisliğin iz bırakmayan Lordları, tapına durdukları güce başlarını vermeye
hazırlar! Öyle oynayıp, öyle görünseler de, birincil kutsal görevleri daha çok baş almaktır.
Kalpazanlar illüzyonları için rengârenk giyinmiş. Gülümseyen kâtil cesetler kentsoylu
inceliğinde.
Uzak durun onlardan, mitralyözleri bir şey değil, kahkahaları ıskalamıyor yok etmeyi!
Ah, her zaman olduğu gibi sinsiler saydamlığa, sırtlanlar kuzu postuna bürünmüş.
Korku ve cennet tâcirleri soylu siyahlar içinde. Gökyüzünden nur yağmış bütün yüzlere!
Ne fedakârlıktır rabbim, bizler için binlerce yıl melek olmaları!
Ateşte kavrulan, çarmıhta yaşayan,
en arkada olanları söylemeli mi?
Doğa utanıyor-
kendinden bir parça olanları böylesi görmekten!
Doğa hüzünlü-
yaşamak için can attıkları, uğruna ölmek istedikleri aşkları cehennem!
Doğa ağlıyor-
binlerce yılın siyah beyaz fotoğrafına baktıkça!
En soylu hayvan olmanın bilinci ve onuru, belleklerden silinmiş.
Tanrım, bizler miyiz karanlık güdülerini dizginleyemeyen?
Çağlar öncesinin mağ’ralarında zincire vuramayan?
Işığa dönüştüremeyen? Düşsel bir zamanı yaratamayan?
Yoksa, bize lütfettiğin yazgı bu mu?
Yok etmekle dünyayı, gurur duyacak bir insan erkinin köleleriyiz.
Acı veren kördüğümden başka bir şey yok!
Saklımızda, ne bir inanç, ne bir umut.
Mete Demirtürk
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Tayfur Ekin 09.07.2019
İnsanın ruhunu zenginleştiren bir şiir. Okudukça kendi öz eleştirinizi yapmak için de sabırsızlanıyorsunuz. Eline kalemine sağlık...
18.12.2018
Sevgili Çocukluk Komşum Demirtürk, Her evin bahçeleri vardı. Ben, bedenimin açlığı ile Zahiye Teyzemin bahçesindeki nefis erikleri koparırdım, Teyze habersiz gibi hoşgörülü. Sizin bahçenizde çiçekler vardı, çocuğa anlamsız, amaçsız. Şimdi anlıyorum, o bahçede açan çiçeklerin ruhumu besleyeceğini. Çiçeklerini koparıyorum, sevgili dostum. Sana Zahiye hoşgörüsü.
Mehmet Eken 18.12.2018
Doğa Sabırlı. Ancak sonsuz değil. Yoketmiş dinazorları, daha nice şarlatanları. Darwin tarihçi değil, anlatmış olacakları; sanma ki sadece olanları. Mete yazar, biz anlarız gaflet uykumuzdaki kabusları. Mete Üstat, Aklına, kalemine sağlık...
mete demirtürk 17.12.2018
Harika sözleriniz için ben de siz teşekkür ederim sn Ünsal...
H.ÜNSAL 16.12.2018
Teşekkürler sayın Mete Demirtürk. Müthiş bir şiir. ruhumu zenginleştirdiniz. İyiki varsınız.