CÜCE

CÜCE

Ne biçim (bir) yazgı böyle bana düşen?                                                                            

 

Çok öncemi bilmiyor, anımsamıyorum hiçbir şey!                                                

            Bildiğim tek şey:                                                                                            

O yüce nehrin dev adamları büyüttü beni. Müthişti ilgileri, şefkatleri.

(Sahip oldukları hiçbir şeyi esirgemediler ve ayırmadılar

çocuklarından.) Balık yiyorlarsa balık, enginar yiyorlarsa enginar.

Kertenkele, çıyan gözü mü şarabın yanında, paylaştılar.

 

(Biz, yâni bütün çocuklar, gümüş saçlı, mavi kanatlı bilgelerin

ağacında uç veren tomurcuklardık; onların eşsiz pınarından içtik

bilgiyi, onların özgür ruhları dokudu bilicimizi!)

 

Masaları şölendi ve bir onur konuğu gibi (o) şölendeydim!                             

Ama büyümüyor, hep cüce kalıyordum!

Devler kadar yiyordum neredeyse, gene de cüce kalıyordum! 

(Ve inanılmazı başarıyor, yeryüzündeki ağaçlar, gökyüzündeki yıldızlar

kadar kitap deviriyor, yiyor yutuyor ve yazıyordum ciltlerce… Yok. Hayır,                                             

ne olacaksa o oluyordu!)

 

Milyonlarca spermin en zavallısı ulaşmıştı sanki, milyar bir şansla

anamın o ayki yumurtasına!

Genetik bir mahkûmdu damlacık olmaya bencileyin!                  

 

Üzülmeyelim diye o büyük adamlar, itâatsizliğe ölüm kusan bir emirle,

yeryüzündeki aynaları, benim gibi noktaları, yudumcukları, kum

tanelerini dev gösteren aynalar yaptırdılar!   

 

Diyeceğim ufkun ötesi, ötelerin balı: Hormonlu devler değildi, gerçek

devlerdi dünün o büyük insanları. Evrenin gurur duyduğu yıldızlardı.

Sonsuzluğun yüreğinde yaşatmak istediği oğullardı.      

 

Geç olsa da anladım, kolay değildi çözmek, emzirse de güneş ışığıyla,

cüceysen, cüceydin işte!

 

Ve diyelim kusursuz olmak adına, yazgıdaşım, can yoldaşım cüceler de

hoş ve tatlıdır, yalan yanlış bir eksende dans etmiyorlarsa! Elbet kötücül

değillerse!                                                                                                                                                                                                                                

 

Gel gör ki, doğanın şanssız imgeleriydik! Ve kimimiz küskün açan

çiçeklerdi! Sonrası sıradan; gizlice dökülen gözyaşları ve bâzen

yaşlara eşlik eden saf yüreğin hıçkırıkları! Endâmın santiminde,

metresinde ne arasın, neden oyalasın ki acımasız gerçek?

Üstelik, daha incelikli, daha duyarlı bir dünyanın ruhu da var yaşam

dediğimiz örgüde. Ayna arama şimdi kendine! Derinden, dostça bak

karşındakine, bir serçe gülüşü kadar olan bana! (Sadece iyi bak!)

 

Her gördüğünde bedenimiz, her dinlediğinde masalımız, istemeden,

incitmeden anımsatır senin de güzeller güzeli bir cüce olduğunu;

bir şey sandığın değerlerinle, küçücük beyninle ve zavallı hayâllerinle!                                                                                        

  

Mete Demirtürk


  • mete demirtürk

    mete demirtürk 30.04.2019

    Övgülerini esirgemeyen dostlara binlerce teşekkür...

  • Mehmet Eken

    Mehmet Eken 29.04.2019

    Üstadım, Şairin yolu ulaşılamaz sonsuzluğadır. Bazen durur geriye bakar, arkasında bir cüce görür. Bazen ruhu taşar ileride kendisini dev görür. Bugününden bak o Cüce’ye başarını gör, bak o Dev’e kendine çoşkun nehir ol! İster bu şiirin adını Cüce yap, istersen Tevazu; ben doyumsuz okuyorum, payıma düşen çiyanın gözü bile olsa, varsayarım ki ab-ı hayat şaraptır. İyi ki sen yazdım, iyi ki ben okudum.

  • Benek Bozdemir

    Benek Bozdemir 19.04.2019

    Mete Bey yine okudukça derinleşen şahane bir şiir🦋 Teşekkürler.

  • Afife Leiper

    Afife Leiper 18.04.2019

    Nasilda guzel anlatmis cuceligimizi

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.