Şiir
AL CAPONE

Panik yok, sâkin olun hanımlar, beyler,
sadakalarınız hesaplarınıza yatırılmıştır! İyi bakın
kendinize ve yalancılarla samimiyet kurmayın! Kuş dili
öğrenin!
Gerçek îman çalışmaktır, delice çalışın, alın terinizle
sadakanızı hak edin!
Masal okuyan kışkırtıcılara kanmayın! İsyanların en soylusu,
en muhteşemi Spartaküs’le yapıldı, masal ötesi, düş ötesi
bir destan yazıldı.
Bir güneş gibi doğan kölelerin, gürleyen hurralarıyla; köylüler,
çâresizler, yoksullar, ölümü kutsal bilerek başkaldırdı! Halk denen
ayak takımı, ilk kez, biz sürü değiliz, insanız çığlığıyla inletti
gökyüzünü! Ruhlardaki yıkımın, yüreklerdeki acının, damarlarda
yanan kanın isyanıydı bu!
Gel gör ki, büyülü bir kuyruklu yıldızın ışığı
dokunup geçmişti sanki yeryüzüne!
Çarmıhta yok edilen Spartaküs’le birlikte söndü yaratıcı ateş, silindi
belleklerden o dehşet kasırga! Hayır, hayır! Unutturuldu!
Kulak tıkayın binlerce yılın küllenmiş, acınası öykülerine!
Yalancılarla, bozguncularla samimiyet kurmayın!
Masal okuyan kışkırtıcılara kanmayın!
Dillerdeki yalanları temizleyip, sizler için yepyeni bir İncil yazdım!
Açın, okuyun, ışıyın ve yücelin!
Meleklerin dansıyla ışıyan şafağı
karartmak isteyenlere aldanmayın! Al Capone Amcanıza
inanın ve sarılın! Sihirli şapkasından çıkardığı tavşanların
sizi mutlu ettiğini gördükçe, marifeti sonsuza dek sürecek!
Yeni Roma’nın, Yedi İklimin Sultanı Al Capone Amcanızı,
babanızmışcasına sevgiyle, saygıyla kucaklayın! Binlerce yılın,
sırlar perdesi ardındaki babalar babasını!
Aşkları nefrete boğan, nefretlerden aşk yaratan, berbat sirkeleri
leziz şaraplara dönüştüren binlerce yılın büyücü sultanını delice sevin!
Kaç bin yıl daha yaşayacağı bilinmeyen bir efsâneyi!
Yine çelik kuşlarından bombalar yağacak muson yağmurları gibi,
yine güzelim çiçekler, soylu ağaçlar, sazlıklar, kutsal ormanlar,
okyanuslar yanacak; sincaplar, geyikler, kaplanlar ölecek!
Dahasını saymaya gerek var mı?
Sadakasını alan siz âlicenap hanımlar, beyler, fal taşı gibi açılmış
gözler ve hayret nidâlarıyla seyretmekten bıkmayacaksınız kan deryalarını!
Sığının her şeyi gören körlüğünüze, duygularını yok etmiş yüreğe arka
çıkan atasözlerine! Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın diyen korumasına!
Kim Amcanızın yarattığı destana karşı çıkabilir! Uyansın uykudaki bellekler:
Bağımsızlık Bildirgesini kim yazdı? Amcanız!
Kuzey Güney savaşını kim kazandı? Amcanız!
Aya ilk ayak basan kimdi? Amcanız!
Paranızı dünyanın tanrısı yapan kimdi? Amcanız!
Ki, böylece emperyal tâcı başınıza kim koydu? Amcanız!
Şunu unutmayın: Ocaklar söndüren, ocakları neşeye boğan dolar, halkın
tanrısıdır! Tepeden tırnağa borçlu olduğumuz şahaneler şahanesi
adamsa, doların tanrısı Amcanızdır!
Kurucu babalardan söz açmayın bana. Hepsi benim parmaklarımdı,
dilleri benim dilimdi. İlk onlarla büyüledim, büyük ve benzersiz
yurdumuzun insanlarını. Onurum onlarla dalgalandı burçlarda!
Erişilmez olmak kolay mı sanıyorsunuz? Hâlâ sımsıcak yüreklerdeyim.
Başka türlü başaramazdım! Amcanız sizlerce zâlim ha! Yuh olsun!
Tanrı bal ve süt verdi. Amcanız ne yaptı; daha çoğunu verdi
balın ve sütün. Hissenize düşeni alamıyor, beceremiyorsanız,
başarısızlığınızı insafsızca Amcanıza yıkamazsınız! Yaramaz ve
aptal çocuklar olmayın! Gür saçlı, aslan yeleli Amcanıza
yüklemenin bir anlamı yok! Bütün dünya gözündedir!
Ulaşamayacağınız akıl, boyunduruğum altında gelişti ve şahlandı bilim!
Şahlandıkça şenlendi. Şenlendikçe, kaderini yenemeyen insanoğlunun
aptallığı kayıtlara geçti! Şimdi en değerli kölem bilimdir. Çağ atlayın diye,
bilimle kırbaçlıyorum sizleri! Yaratısı bu denli başarılı ve çok yönlüyken,
bir zâlim diyemezsiniz Amcanıza. İnsanlık dışı değil, insan doğasına uygun
davranıyorum! Nasıl yargılayabilirsiniz böyle bir gerçekliği.
Her şey yazdığım İncil’de:
Her köşesi ayrı bir cennet, ayrı bir kâbus bu toprakların!
Bu çelişkidir bizim ivmemiz.
Ve benim balmumundan yaratığım insanlar ve ürettiğim gerçekler.
Jüriyi satın alanda benim, sizde adalet duygunuzu yaşatmak için
gözyaşlarıyla teslim olduğunuz jüriyi seçende! Kıta büyüklüğünde
bir Hollywood ülkesinde yaşatıyorum sizleri.
Sınırsız düşler, görülmedik rüyâlar dünyasında!
Her şey yazdığım İncil’de:
Kurtlar sofrasıdır bu ülke, güçlü olan kazanır. Güçlü olan
bir vampir gibi kan içer. Kuzu olan, ceylân olan, tavşan olan
pek özenli, aç gözlü masanın leziz yemeğidir! Doğanın doğası işte!
“Amerika, ne zaman bitireceğiz insanlarla savaşı”* diyor, senin
sokaklarının ve günah çöplüğünün has ozanı!
(Ne diyor böyle bu? Boş ver, onun laf çaktığı Amerika’dan sen, daha
büyük bir şeysin! Bu ülkeyi yaratan, yeryüzünde, am.na koyulacak
düzenler kuran kutsal ruhsun!)
Ah ki, ah, bizim illerden olmayanlar, zavallı bir filmin içinde yaşarlar!
Dev korsanlar ve korkak, sinik, küçük adamlar! Haydutlar ve sürü!
Hırsızlar ve ağlaşanlar yığını! Giyotin ve kaderciler!
Bıraksanız aynı filmin içinde bin yıl yaşarlar! Hep kötülük, zayıflık ve
perişânlık mı? Hayır! Güzel ülkeler, güzel insanlar ve
güzel umutlar da var, var ama, hepsi kartpostallarda!
Amcamız, seninle başımız belâda!
Gezegendeki, insan mezbahalarının tek sahibi senmişsin diyorlar.
Her damla kan, servetine servet katıyormuş.
“Amerika ne zaman melekleşeceksin.”* diyor, senin
sokaklarının ve günah çöplüğünün has ozanı!
(Ne diyor böyle bu? Boş ver, onun laf çaktığı Amerika’dan sen, daha
büyük bir şeysin! Bu ülkeyi yaratan, yeryüzünde, am.na koyulacak
düzenler kuran kutsal ruhsun!)
Konuşur ağızlar. Konuşsunlar, çünkü özgürüm derler tuhaf sanrılar
burgacında. İyidir, çok iyidir, özgürlükler ülkesidir yurdumuz!
Ah, ırzına geçilen ruhlar var etti seni, ruhlarını sıfırladıkların.
Söyle Amcamız, o çilekeş kahramanların, bulutlardan mı düşüyorlar
salkım salkım, inançlarına oya gibi işlediğin rüyâlardan mı?
Niye çalınır ki paramparça olmuş bedenlerin gölgeleri?
Kuyruğu elinde olacak bilim için mi?
Bizi bin yıllık filmin içinde biliyorsun Amcamız! Öyle bil!
Oysa, ölümsüz neşeyi ruhlarımıza işleyerek, bizlerden, birer uçan
Don Kişot’lar yaratan, Tanrı’nın gerçek gölgesi Şarlo’nun filmlerinde
yaşarız. Kahkahalarımızın rüzgârı yavaş yavaş kasırgaya dönüşüyor.
Haberin olsun!
Ah, sevgili Amcamız, kadim, eşsiz, büyük Roma’nın tırnağı
olamaz senin yarattığın ülke! Ölümsüz isyanın dev ozanı Spartaküs,
boşuna mı çıktı Roma’dan. Büyük olan, büyük destanlar yaratır.
Amcamız dur, kalkma, ne zavallı şeylersiniz deme! Daha sözüm
bitmedi! Derin, karanlık, sağır kuyulara sözümü söylemek istemiyorum.
Kör yürekler ülkesi yarattığın!
Doğudan batıya, gün gün, yaşamı çürüten bakterilerle besledin toprağı.
Her köşe bucağa kötülüğün bombalarını döşedin. Patladı patlayacak
sevgili Amcamız!
Lütfen vasiyetinde; ciğerlerini akbabalara, bağırsaklarını sırtlanlara
bırak, ki, bedenin huzur içinde uyusun! Sonsuz yolculuğa çıkacak
ruhunun başına ne gelir bilemem!
Masal okuyan kışkırtıcılara kanmayın!
Her şey kontrol altında, huzur içinde uyuyun!
Her zaman ve her yerde, o harikalar harikası kral Amcanız, aynı keyif
ve iştahla sizleri becermeye devam edecek! Kaba sözlere kulak tıkayın,
sizi yüceltmek için yapılır bazı şeyler! Şefkat fırtınası estiriyor işte,
bütün enlem ve boylamlarda! Şüphe etmeyin sistemin doğruluk
inancındaki ateşten. Şüphe yıkıcıdır, yakıcıdır, yok edicidir!
Dillerdeki yalanları temizleyip, sizler için yepyeni bir İncil yazdım!
Açın, okuyun, ışıyın ve yücelin!
Unutmayın, sadakalarınız kutsanır Al Capone Amcanızın duaları
ve bâkirelerin ilâhileriyle! Âmin!
Mete Demirtürk
* A. Ginsberg’in Amerika şiirinden alınmıştır.
Çev. C. Çapan
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Mehmet Eken 10.12.2020
Roma’yı da dert etmedim, ne de başka emperyal tacı. Roma daha dün gibi. Ben taa Zerdüşt’ten beri bilirim; Cennet’in yeşil bahçelerini, Kevser şarabını ve hurilerini. Dedemim dedesi söylemişti, Holywood iyi ki hatırlattı. Sorsaydın bana, söylerdim gafil gezen Al Capone’u. Zorlama, bilmek istemiyorum; cennetin yeşili dolar, şarabı kanım ve hurileri bacımmış. Bırak İncil’i Amcam yazsın, ben ilahileri okurum. Sen yazarsan yasaklarlar dualarımı, ezerler başımı.
Emin Utku 08.02.2020
Şairin bu farklı ve özgün yorumu ; mutfaktan gelen biri olarak anlatmak istersek resmen kelimeleri karamelize edip , cümleleri füme ediyor .
Sinan Kutlu 01.02.2020
Al Capone, Mete Demirtürk'ün kendine özgü analitik imgeleriyle ve ironik diliyle kurulmuş başarılı bir ürün. Bu çözümleyici yanıyla küresel sermayenin kozmik odalarına göz dikmiş gibi görünüyor. Bilinen şeyler mi? Farklı bir dil farklı anlamlara kapı açar her zaman. Kutluyorum.