Şiir
Zencileri Seviyorum

1
Zencileri seviyorum.
Rüzgârla yarışan koşularını, Savurdukları demir yumrukları
Çıldırmış renkleri Kanırta kanırta giymelerini, Argo konuşmalarını
Hey adamım deyişlerini, ah, seviyorum Tanrı’ya isyanlarını!
Kanatlarıyla ağlayan, Ey mevsimleri bilmeyen siyah kuşlar!
Şafak sökerken birer zehirli çiçek, Güneş batarken ağlatan güzellikte
siyah orkidelersiniz!
(Unutun Afrika’yı, kadim tanrılarınızın ülkesi artık! Korusunlar yine de sizi!)
Kardeşim derken kardeşlerine, Bayılıyorum kazık atmalarını! Hele Boyunlarındaki
altın boku Zincirlerin öyle hastayım ki sormayın! Seveceksen
Kusurlarıyla Seveceksin değil mi? Sevgiler çatallaşır kimi zaman!
Kızdıklarında birbirlerine Duyulmadık küfürlerini,
Beyaz adamın her türlü pisliğine karşı Seviyorum “bir rüyâm var” diyen yürekleri!
Zencileri seviyorum.
Vursalar da en dibe, nazar yüzüğü gibi taşırlar korkak övünçlerini! Üstüne üstüne
gelse de zamanın güllesi, kolla kıçını der uçmak için kanatları olana ve olmayana!
Bitiyorum aldırmazlıklarına, ânı yaşamalarına!
Seviyorum, her gün Yeniden başlamalarını yaşama.
Her gün doğru zarı atma kaygılarını! Hileli zarla kazanmayı, analarının ak sütü gibi
istemelerini-
Ve her gün yeni bir yol, yeni bir iz, Kimsesiz anılar, Adımlar, kimsesiz Gözbebekleriyle!
Zencileri seviyorum.
Bembeyaz dişlerde gülüşler ateş, bakışlar mızrak, Simsiyah eller toprak,
su ve bulut! Şanlı geçmişin en Kadim, en Yalın, en Saydam zamanlarında, Aslanlarla
büyüseler de savanlarda Ceylân yemediler, aç ceylânlar bizi yesin dediler! Deli bunlar
tepeden tırnağa, Yakıp kavuran, Afrika güneşi dolaşıyor damarlarında!
Kanatlarıyla ağlayan, Ey mevsimleri bilmeyen siyah kuşlar!
Yenilgi değil, kopkoyu acısınız, Beyaz adamın kendini yok eden, her emir kipinde!
(Unutun Afrika’yı, kadim tanrılarınızın ülkesi artık! Korusunlar yine de sizi!)
Zencileri seviyorum.
Şarkılarını, şarkı söylemelerini, Gırtlaktan çıkan o kadife sesi,
Benzersizliğiyle her şeyi anlatan sesi! Ve Tanrı müziği diyorum Blues’larına!
Zencileri seviyorum.
Sevdiklerini sonsuzluğa Ezgileriyle, Danslarıyla uğurlamalarını!
Ve o çilekeş anaların gözyaşlarını, soylu duruşlarını seviyorum.
Nasıl sevmez, nasıl âşık olmazsın, En büyük acılarda insanlığını Yitirmeyenleri,
en büyük acılarda Bağışlayan yüce ruhları! Ve her şartta, anlamsız, eksiksiz,
budala coşkularını!
Zencileri seviyorum.
Unutuyorum bâzen neden sevdiğimi. Kendimi neden sevdiğimi unuttuğum gibi.
Hayatın azgın dalgaları aman vermeden vurdukça, sersemlemiş akıl kalıyor
biz denen çâresizlere! Görünmeyen bir elin rüzgârıyla, kayboluyor bildiğimiz yollar.
Saf kan düşlerin, inancın dışında, yarattığı kadere yeniliyor insan soyu! Ağlıyor akıl kuşları!
Gelgelelim, boş durmaz karanlık yüzümüz, uçsuz bucaksız cinsellik okyanusunda,
siyah erkeği nesne yerine koyan beyaz kadınları sevmiyorum! Sevmiyorum canlar cânı
siyah kadınları nesne yerine koyan aşağ’lık boğaları!
(R. D. Niro hâriç, tuhaf bir sevgi var onda siyahlara!)
Aslında beyaz yürekli onlar, Kara kalpli olan bizleriz! Bilmesem de nedeni, Siyah
duyumsadığımda severim kendimi! Ben siyahım demek harika bir şeydir, deneyin canlar!
Kanatlarıyla ağlayan, Ey mevsimleri bilmeyen siyah kuşlar!
Şafak sökerken birer zehirli çiçek, Güneş batarken ağlatan güzellikte
siyah orkidelersiniz!
(Unutun Afrika’yı, kadim tanrılarınızın ülkesi artık! Korusunlar yine de sizi!)
2
Gizleri bilen, bilge kargam anlattı,
Anka Kuşunun bilinmeyen bir yıldızda sakladığı kutsal kitabında şöyle bir bölüm varmış:
“ Yeryüzünün güzeller güzeli ilk dişisi Havva, ne yapsa çocuk sahibi olamıyordu.
Acıdı Tanrı, bir meleğine git, gerekeni söyle dedi! Melek gitti ve söyledi! Ey Havva,
Afrika’nın bağrıdır senin ana olma yerin, orada çiftleş Âdem’le, doğurmak istediğin
çocuklara kavuş. Havva gerekeni yaptı ve doğdu çocukları! Böylece bir gelecekleri
oldu! Çocuklarının çocuklarını kucaklarına alıp sevebildiler!”
İnan - inanma, Bir kutsal kitap böyle yazıyor! Ve bilim böyle diyor!
Hepimizin anayurdu, Afrika’nın yüce bağrıydı! Zeytin derili, zeytin gözlü,
zeytin saçlıydık. Eski dünyanın altın serçeleri öğretti nenelerimize ninni söylemeyi!
Siyahı beyazı, sarısı kızılı, hepsi doğanın neşesi, güneşin şakasıdır âdemoğluna!
Ve bakmadan rengine
Seviyorum gülün dikeninde ağlamadan yaşayanları!
Mete Demirtürk