Siyaset
Aziz Nesin Süleyman Demirel'i Neden Övmüştü

Değerli Naftalinseverler, bu hafta, haftalık Hayat dergisinin, sayı: 1, 1 Ocak 1969, 150 kuruş, Fevkalade Yılbaşı Sayısı ile karşınızdayız. Her ne kadar, 100 yıl sonra, şu an dünya üzerinde bulunan hiçbir canlının yaşamıyor olacağını bilsek de amacımız, anılarda kuantum sıçraması yapıp, nihilist tatlar yaşatmak. Hayat'taki yazıda, Günaydın gazetesinde yazan Aziz Nesin’in, Süleyman Demirel hakkında takdir edici düşüncelerinin olduğu yazısından alıntı yapılmış.
Biraz yukarıdan bakılacak olursa, Demirel’in ayağının altından geçen çizginin zaman zaman daha belirginleşip, zaman zaman da hiç fark edilmeden birçok duraktan geçerek, Madımak’a kadar geldiği oradan da günümüze eriştiği görülebilir. Eğitimsizliğin kutsandığı, kör yobazlığın baş tacı edildiği bir çizgi bu. Şüphesiz Aziz Nesin de bunun bir gün, bumerang gibi Sivas’ta kendisini vuracağını tahmin edemezdi, o iyimser aydın aklıyla…
"Solcu bir muharrir ilk defa Demirel’i beğendi
GÜNAYDIN gazetesinin fıkra muharriri Aziz Nesin solcu olduğunu saklamayan ve hadiseleri o gözlükle gören bir muharrirdir. Geçen günlerin birinde gazetesinde «Grafik» başlığını taşıyan bir yazı çıktı. Bu yazısında Türkiye’nin elli yıllık grafiğini çizmeye girişen muharrir gelmiş olan cumhurbaşkanlarını sıraladıktan sonra başbakanlara geçerek şöyle diyor:
Şimdi de başbakanları sayalım: 1921’de Fevzi Çakmak sonra, Rauf Orbay, Fethi Okyar, İsmet İnönü… Celal Bayar, Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Günaltay, Adnan Menderes, Cemal Gürsel, İsmet İnönü… Suat Hayri Ürgüplü ve Süleyman Demirel… Gele gele Süleyman Demirel’e gelmişiz.
Bu grafik çizgisinde Süleyman Demirel’in yerini düşünüyorum. Bütün içtenliğimle söylüyorum, bana göre Demirel, başbakan olarak, bugünkü toplumumuzun bütün ölçülerine tastamam uygundur. Hazır elbisecilerin, «ısmarlama olsa böyle oturmaz» dedikleri gibi, bir başbakan ısmarlama olsa böyle oturmaz, böyle denk düşmezdi.
Ters yönden aşırı övgülerle yapılan yergiler vardır. Hayır, ben böyle bir şey yapmak istemiyorum. Türkiye, ölçülerine en uygun başbakanını ancak şimdi buldu. Yüzde yetmişinin okur yazar olmadığı Türkiye…
Sözlerinden, davranışlarından anlıyoruz ki, Demirel’in büyük nitelikleri ve değerleri vardır. Oysa başbakanlığının ilk aylarında, aydınların çoğu bunu anlayamadıkları için dudak büker gibi oldular.
1924’de Isparta’nın İslâm köyünde doğmuş, kendi deyişiyle «Atatürk çocuğu», yüksek mühendis olmuş, burslu olarak Amerika’da bulunmuş, Menderes’in Su İşleri Genel Müdürlüğünü yapmış, sekiz yıl önce Morrison firmasının mümessilliğinden ayrılmış, kısa zamanda başarılı iş adamı olarak para kazanmış olan Süleyman Demirel’in en belirgin özelliği, köylü aydın niteliklerinin hâlâ kendisinde sürmesidir. O, taş çatlatan büyük sabrı, sinir dayanıklılığı, hepsinden önemlisi yakın geçmişin tecrübelerinden ders almış olması ve yararlanması, büyük iddiaları olduğu halde hiç iddiasız gibi görünmesini bilmesi kendisine karşı olan güçleri ve otoriteleri ustaca taktiklerle balmumu gibi yumuşatarak yavaş yavaş kendi yanına ve yardımına alabilmesi, akıl danışır gibi yaparak hem gönül almasını bilmesi hem de kendi aklını yürütmesi, bilgili ve güvendiği danışmanlarının sözlerinden çıkmaması, gazetelerdeki resimlerinde görüldüğü gibi ceket eteğiyle pantolon beli arasından fırlamış beyaz gömleği, yerine oturmayan kravat düğümü ve başına yerleşmemekte direnen şapkasıyla o babayani davranış ve giyinişi, işte bütün bunlar Demirel’in köylü aydın özellik ve nitelikleri olan değerleridir. Bana göre, uzun yıllar var ki, Türkiye, o kuşaktan böyle bir usta politikacı görmemişti. Hele beş-on yıl daha geçip politikada iyice pişince, gerek başka partilerden, gerek kendi partisi içinden pek çok muhaliflerini, ya kündeden atacak ya kendi oyunlarıyla yenik düşürecektir.”
Bu yazı Süleyman Demirel’in şahsiyeti üzerinde dikkate değer bir tahlil olduğu için buraya aldık.