Siyaset
Seçime giderken notlar...
HDP-PKK ile birlik olanlar SEÇİMİ KAZANABİLİR Mİ?
26.2.2023
Şanslarını zora sokarlar. 22 yıldır AKP’yi başta tutan etmenlerin başında muhalefetin bu HDP aşkı geliyor. Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarına iktidar kapısı açacak olan bu taktik aslında ABD/AB talimatıyla uygulanıyor. Seçmen bu kez korkusunu yenip devleti canavara teslim edecek mi?
Olasılık çok güçlü değil, ama mümkün. Çünkü AKP çok yıprandı ve dış rüzgar çok kuvvetli esiyor. Emperyalizm işbirlikçiliği ruhen ve fiilen tavan yapmış durumda. Peki böyle bir ihtimalde sonrası ne olur? Onu başka bir gün inceleyelim. Muhalefet kazanabilir, ama Türkiye ne kazanır, ne kaybeder? Çatışma ve kaosun iyice alevlenmesi ve o ortamda kimsenin iktidara gelememesi çok güçlü ihtimal. Gerçi bu tam da ABD ve AB’nin istediği şey.
Şükür ki, HDP ayrı PKK ayrı martavallarını pek duymuyoruz. Kartlar artık alabildiğine açık oynanıyor. 6’lı masanın 7 ve 8 numaralı esas ayaklarının HDP ve FETÖ olduğu gerçeğini de kimse gizlemeye çalışmıyor. CHP’nin HDP ile bir ve aynı olduğu iddiaları başlarda CHP’lilerin çok tepkisini çekiyordu, şimdilerde tebessüm ve memnunlukla kabul ediliyor.
Fakat hala “Biz HDP’den ayrıyız, biz farklıyız, hatta HDP’yi eleştiriyoruz” diyen küçük "sol" gruplar ve tek tek kişiler de mevcut. Toplamları hayli fazladır. Ne olacak, insan anasından, babasından, kardeşinden de ayrıdır, ayrı bir kişiliktir, onları da eleştirebilir. Ama aynı evdedirler. Birlikte yaşar, ev dışındakileri yabancı görürler. Bu “biz ayrıyız, eleştiriyoruz” diyenlerin alayı meslek odalarında, tabipler birliğinde, sendikada, medyada bir ve beraberdir. Ortak hareket eder, en başarılı tek eylemlikleri olan iktidara küfretmekte aynı koroyu oluştururlar. Hepsini doğrudan ve dolaylı ABD idare eder.
HDP’li çözüm her koşulda çözümsüzlüktür, kaostur. AKP’nin gitmesini ben de istiyorum, ama bu HDP’li muhalefetle değil. Fakat "gelmekte olan" gelecekse eğer gelir. Büyük çoğunluk bunu istiyorsa öyle ya da böyle gelir. Sonuçlarına da hep birlikte katlanır, en dibe vurduktan sonra çok daha büyük krizlerde belki yine ayağa kalkmasını biliriz.
TUZU KURU SOLCULARDAN MEDET UMMAK…
5.3.2023
Üstümüzdeki sosyal medya ceza kısıtlamasının artarak devam ettiğini tekrar hatırlatırım. Bizim gibi yazarların tek düzenli dışa açılma mecrası maalesef bu libo-gerzo-faşo sosyal medya. Onda da gak desek kısıt geliyor, guk desek yayınımız kesiliyor. Bizim AKP karşıtlığından başka solculuğu kalmamış solumuz elbette Kaliforniya sansürünün arkasında. Hükümet sansür getirince dünyayı ayağa kaldıran özgürlükçülerimiz bizlerin kısıtlanmasını muhbirlik yaparak bizzat örgütlüyorlar.
Sol ve sağ kavramlarının bir işlevi kalmadı aslında. Ancak “solun” az buçuk kalmış saygınlığını da sonuna dek sömüren ve her zamanki görevleri: “sol” adını kullanarak kafa bulandırmaya devam eden mihraklar var. Dünyada ve ülkede sol, çok uzun zamandır SAĞ… Hem de AŞIRI SAĞ haline geldi. Bunu kafadan üfürmüyoruz. Bu kesinliği eski sol değerler, eski sol ölçütler açısından ortaya koyuyoruz.
Sol halka, işçilere, yoksullara karşı zengin ve orta sınıfların çıkarlarını, ruh halini savunamaz. Bugünkü “sol” en iyisinden orta sınıfların ve dahası büyük zenginlerin maşası haline geldi. Sol emperyalizmin güdümünde olamaz. Bugünkü sol emperyalizmin doğrudan yönetimi altında. Sol 40 yıldır ülkeye karşı savaş veren katliamcı bir örgütün kitle partisine karşı amansız bir mücadele vermek zorundadır. Ne gezer, her ortamda kol koladırlar. Tüm bu sol ihanetlerini AKP’ye karşı ortak cephe kisvesi altında gizliyorlar. Aslında böylece AKP’ye en büyük hizmeti veriyorlar. On yıllardır.
Örneğin Sol Parti çeşitli adlarıyla bu akımın en tipik temsilcisidir. İşçi Partisi zaten ayrı bir örgüt değildir, hülleci HDP’lilerdir. Bir zamanlar içtenlikle sempati duyduğum TKP gerçek sol olmanın ikide bir kenarına gelir, eşiği atlamaya bir türlü cesaret edemez. Depremde de bunu yaptı, ama yine sırtı üstü Amarıgancıların yanına düştü.
Niye bunu yapıyorlar? Büyük çoğunluğu paralı ve kirli CHP seçmeninden üç beş oy devşirmek için. Oysa AKP tabanı çok daha temiz ve proleter. Halktan korktuklarından halka giremiyorlar, bir şeyleri göremiyorlar. Bu tabanın muhalif tabandan daha dinci olmadığını fark edemiyorlar. Dindarlığın sandıkları gibi tehlikeli bir şey olmadığını anlayamıyorlar. AKP tabanına girseler AKP’ye karşı gerçek muhalefet yapacaklar. Belki de tam da bundan korkuyorlar. Aslında basbayağı işçilere ve halka karşı burjuva sınıf refleksi gösteriyorlar. Halkı sevseler böyle olamazlar.
MUHALİF SEÇMENİN PSİKOLOJİK RAPORU ve PROGNOZU (hastalığın gidişatına dair öngörü) …
10.3.2023
Aşağıdaki fotoyu 2020 cumhuriyet bayramında koymuşum. Aynı saflaşma devam ediyor. Bu durumda doğal olan Cumhur’un yanında yer almak. Ama ben böyle demiyorum. Muhalefet denen şeye oy atmayacağım kesin, fakat seçime gider miyim, henüz bilmiyorum. Çünkü resimde özetlenen tablonun dışında bence önemli başka bazı noktalar da var. Oralara şimdi girmiyorum.
Politik, felsefi büyük farklılığımız bir yana AKP (ya da MHP) yöneticileri ve akilleri içinde iyi çalışanlar var, vasatlar var, yine de çoğunluğu niteliksiz unsurlar oluşturuyor. Yolsuzluk, yiyicilik, şaşaa meselesi bitmeyen problem. Muhalif kanatta ise tek bir nitelikli yönetici ya da akil unsur göremiyorum. Medyası içinse rezalet desek iltifat ederiz. Onları çok daha iyi tanıdığım için bunları söylüyorum, on yıllarca kerhen de olsa onları desteklediğim için iyi biliyorum. Tabana gelirsek. AKP tabanında sağlam pabuç sayılmayacak bir hayli insan var. Fakat genelde muhalif denilen tabandan daha temiz ve çok daha vatansever, fedakar bir kitle bu.
Muhalif tabanı, özellikle CHP kitlesini iyi bildiğimden durumun çok vahim, üzücü olduğunu söyleyebilirim. Tabii orada da bir miktar iyi insan var. Çalışkan, özverili, işini olabildiğince iyi yapan, bire bir ilişkilerde düzgün. Ama bunlar azınlığı oluşturuyorlar. Özellikle bu kitlenin kendini siyasi anlamda ifadesi çok sorunlu. Tam bir çılgınlık hali.
Şimdi, tüm yaşam siyasetse eğer… Karşı tarafa hiçbir mantık, ilke, ahlaki değer tanımadan soluksuzca, azgınca saldıran bu kitlenin kendi siyasi değerlerine bakmak gerek o zaman. Yolsuzluk diyorlar… Kendileri parasal konularda çok mu dürüst? Bire bir ilişkilerin binlerce örneğinden biliyoruz. Belediyelerden, partilerden biliyoruz. Felaket. Olası bir iktidarlarında ülke daha beter yağma edilecek. Zaten yıllardır içlerindeki on binlerce unsur AKP’den önemli teşvikler alıyor, pastayı birlikte yiyor.
Özveri? Liyakat? Hiçbir alanda liyakatın yanından geçemez ezici çoğunluğu, ama ülke için, halk için özveri boyutunda da her krizde sınıfta kalıyorlar. Ya bu kadar çok yalan söylemeleri, tüm gerçekleri vicdansızca çarpıtmaları? Sözü uzatmaya gerek yok. Sadece bireysel keyifleri, rahatları, kariyerleri, sadece kendi çocukları için yaşayan, batı hayranı, tüketimci bir kitle bu. Şu andaki baskın ruh halleri bu iktidardan kurtulmak için ülkenin batması, halkın mahvolması arzusu. Kitlesel bir ruh ölümü, tam bir zombileşme.
Peki bu kadar büyük bir yığın, virüsü kapmış, yaşayan ölüye dönüşmüşse, iyileşmeleri olası mı? Eğer bu iktidar düşerse bu zombi topluluğunda önce bir zafer sarhoşluğu yaşanacak, belki saldırganlık biraz daha artacak. Ama umarım iktidara geldik düşüncesiyle belki ülkeye biraz sahip çıkacak, iyi bir şeyler için motive olacaklar. O zaman kısmi bir iyileşme söz konusu olabilir. Fakat yalnızca kendi için yaşamaya alışmış bu bireyci kitlenin hakimiyetinde nasıl bir ülkede yaşarız: Kocaman ve endişeli bir soru işareti. Muhtemelen tam dibe vururuz toplumsal değerler açısından, o şokla bazı kesimlerin önderliğinde tekrar bir yükseliş yaşarız belki. Musibetten daha iyi bir ders yoktur.
Eğer aynı iktidar kalır, bu kitle tatminsiz kalırsa… Ya ayakta tam çürüyüp yok olacaklar ya da bu tablodaki asıl kabahatin kendilerinde olduğunu bir şekilde anlayıp, bir kesimiyle biraz silkinecekler. Zaten 5-10 yıl içinde gördüğünüz bu siyasi figürlerin büyük çoğunluğu doğal nedenlerle ortadan kalkacak.
Sonrasında yeni kuşaklar ne yapar? Daha yüksek ihtimalle şimdikinden iyi olacaktır. Bunu gençlerde büyük çoğunluk itibarıyla yüksek değerler gördüğüm için söylemiyorum. Bu yaşlı, orta yaşlı muhalif kuşaktan daha kötüsüne rastlanmaz; onun için söylüyorum. Herkese biraz daha sabır ve metanet diliyorum. Her şey o kadar da kötü olmayacak!
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
fahri kumbul 12.03.2023
...Ve üstelik adalet, hukuk, eğitim, sağlık ve dahi işçi, çiftçi, memur, emekli ve özellikle gençlik ne kazanır diyerek daha da genişletebiliriz.
fahri kumbul 12.03.2023
Soruyu 'AKP-MHP-VP-Y. Refah ve HÜDAPAR birlikteliği kazanabilir, ama Türkiye ne kazanır' biçiminde de sorup sorgulamayı genişletebiliriz.
Tarık Günersel 11.03.2023
Canlar, insan haklarına, demokrasi değerlerine karşı olan talancı zulüm sürsün mü, sürmesin mi? Temel soru bu, bence :) Kılıçdaroğlu'na oy vermemek zulme destek olmak olur, kanımca. Sevgiler :)