YEREL SEÇİM SONRASI DEĞERLENDİRME

YEREL SEÇİM SONRASI DEĞERLENDİRME

CHP’nin ZAFERİ… KUTLAMAK HAKLARI… Çok uzun bir dönemin ardından CHP ilk kez 1. parti durumuna geldi, belediyelerin çoğunu aldı. Sevinsinler elbette, yıllardır şampiyonluk yüzü göremeyen Fener’den beter hale gelmişlerdi. Korkunç yenik hissediyorlardı kendilerini, bir yere kadar bu eziklikten kurtulmaları ülke hayrınadır.

Yıllardır CHP’ye atıp tutuyordum. Eeee, ne olacak şimdi? Haksız mı çıktım şimdi? Bir bakıma öyle. Ben hatamı sayısız kere görmüş ve yazmış bir insanım. Hep yanılıp ama hep ben bilmiştim diyen tiplere, partilere, yazarlara ifrit olmuşumdur. Alayı böyle… Allah onların durumuna düşürmesin. Gerçi bu tipler benden hep daha mutlu gibidir, muhteşem kibirlerinin kaldırdığı burunları onları daima mutlu gösterir. Ama aslında içleri yanar, dışlarını da yakarlar.

CHP’ye niye atıp tutuyordum? 22 yıldır AKP’yi ayakta tuttukları için en başta. AKP’ye keskin muhalefet söylemi altında onunla ekonomik, siyasal, kültürel, medyatik iktidarı paylaştıkları için. Gerçi bu durumda değişen bir şey yok. İktidar artık yine ve üstelik daha da paylaşılmış durumda. AKP bir bakıma rahatladı. Alın, bunları da alın dedi. Yönetin, her yeri yönetin. Hadi bakalım, belediye meclisleri de elinizde. Hiçbir bahaneniz kalmadı. Pislikten geçilmeyen, trafik keşmekeşi içinde, çürük çarık binalarla, zevksiz yapılarla, betonla kaplı şehirleri ihya edin bakalım. Ama bunlarda bahane bitmez. İzmir’de on yıllardır ne bahaneleri vardı mesela.

CHP’ye, CHP’lilere neden atıp tutuyordum. Çünkü en başta yalanı siyasetin merkezine koymuşlardı, yalansız adeta tek lafları kalmamıştı. Bunu AKP yapmıştı ilkin. Ama AKP’yi solda sıfır bıraktılar. Sadece CHP değil, en iyisinden TKP ve tüm öteki sözde solcular... Demokrasi bitmişti, laiklik bitmişti, Cumhuriyet yıkılmıştı, Türkiye bitmişti… Adalet, hukuk bitmişti… Eğitim bitmişti. Seçim adaleti kalmamıştı… Bunlar her gün bitiyordu, bir sonraki bildiride yeniden bitiyordu. Cumhuriyet 20 yıl önce yıkılmıştı, ama her yıl yeniden yıkılıyordu, hatta her ay yeniden yıkılıyordu. Ama her seçime girdiler… Her yenilgiden sonra halka sövdüler, AKP’ye sövdüler… Hile var, dediler, halk nankör ve salak dediler… Şimdi aynı halk uyandı!… Kendileri fazla oy alınca halk uyandı…

Ama yalan tek gıdaları olmuş bunların. Yalansız yapamazlar. Bu seçimde de oy atmaya toplu olarak gelen kadrolu askerlere ve polislere HDP’liler binbir hakaretler ettiler. Foto çektiler, video çektiler, niye yüzlerinizi saklıyorsunuz diye kışkırttılar, aşağıladılar… Terör bölgesinde görev yapan polisin, askerin başka şansı varmış gibi… CHP başkanı Özel bey de yine HDP’lileri destekledi. Polisleri, askerleri sahtekar yerine koydu. Bu kafa zor değişir.

Her iki kanat medyayı da yakından izliyorum. Geçmişte AKP medyası çok yalan söylüyor ve çok çarpıtıyordu. Olağan üstü gerçek bükücü yorumcuları vardı. Şimdi onların yerine CHP ve “sol” yorumcular geçti. Ancak yalanları, yorumları tahammül ötesi art niyetli ve zeka öldürücü. Muhalifler içinde akıllı bir şey söyleyenlerin sayısı toplamda beş kişiyi ya bulur ya bulmaz. İktidar yancısı medya yine yancı, yine birçok bildiklerini açık söylemiyorlar, ama ötekilerin yanında her biri alim gibi kaldı.

Bu CHP sahiden iktidara gelecek galiba. Bozulma ne kadar yoğunsa bizde iktidar şansı artıyor. AKP’nin ilk yıllarını hatırlıyorum. Şimdi sosyal medya, watsap grupları… Salla sallayabildiğin kadar… Binlerce profesyonel trol, milyonlarca amatör… Ortalık iktidar kokuyor… Gelecekler…

CHP’ye başka niye atıp tutuyordum? O kitleye niye atıp tutuyordum? Hiç emek vermeden ya da az bir emekle her şeye sahip olmak isteyen korkunç bir batıcı, bireyci insan tipi üstünde şekillendiği için. İstisnalar elbette var, ama kültürel iklim böyle. Öte tarafın kültürü, ahlakı çok mu iyi? Yok iyi değil, ama o tarafta idealist tipler daha fazla. Çoğunluk din veya şu bu kisvesi altında yine aynı.

Sen mi kurtaracaksın? Kendime hep böyle derim, ama eleştirmekten de kendimi alamam. Giderek daha az eleştiriyorum artık. Düşman kazanmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Üstelik kendim çok mu peygamberim, kusursuzum. Bu da var tabii… Ama nesnel olarak baktığımızda ve ülke yararını düşündüğümüzde tüm dünyada sadece kendi için yaşayan insan oranı artıyor ve bu yakın bir tarihte büyük yıkımlar getirebilir. Şimdiden getiriyor zaten.

Başka neyi eleştiriyordum sözde solda, sözde Atatürkçülerde… CHP’lilerde… Dört temel şey: 1- Kendilerini pek bir aydın, aydınlanmacı saydıkları halde, çok cahil oluşları, fikre, tartışmaya, sorguya tamamen (ama gerçekten tamamen) kapalı oluşları; 2- AKP gitsin bahanesiyle basbayağı Batı işbirlikçisi oluşları… 3- yine AKP gitsin bahanesiyle basbayağı PKK ve onun her yıl adı değişen partisiyle apaçık ve çok doğal biçimde işbirliği yapmaları; 4- Her krizde ve normal zamanda kahve, sigara içer, tatlı yer gibi sürekli ülkeyi, ülkenin değerlerini aşağılamaları…

Pek uzadı… Başta söylediğimi yineleyeyim:  Her ne sebeple olursa olsun bu kadar mutsuz ve çevreye kötülük yayan bir kitlenin biraz mutlanması (boş da olsa umutlanması) onlar için iyidir ve daha fazla saldırganlaşmadıkları sürece ülke için ve insanlık için iyidir.

AKP NİYE GERİLEDİ… (2. Bölüm)… Önce rakamlara bakalım. Seçime katılım oranı yüzde 78.55… 28 Mayıs’ta 84.15, 14 Mayıs’ta 86.98 idi. Yani 5.60 ila 8.43 puan arası katılım düşüklüğü var. Bunların büyük çoğunluğu AKP küskünleri. Geçersiz oy sayısı bir önceki seçim 1 milyon 21 bin iken, bu seçim 2 milyon 210 bin. Bilerek geçersiz oy verenlerin çoğunluğunun CHP ve AKP küskünleri olduğunu düşünüyorum. (Turabi Yerli'nin katkısı: Muhalefet 14 Mayıs 2023'e göre 4.5 milyon oy kaybetmiş... Bu da ÖNEMLİ...) 

YARIN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ OLSA? Bu rakamlara göre CHP’nin şansı yine zayıf. Çünkü yancılarıyla birlikte CHP+DEM artı küsurat… İYİP’i dışta tutarsak en çok yüzde 46. Cumhur tarafı YRP’yi yanına aldığı an yine kazanır. Bir de yurt dışı oyları var. Yani bu bir erken seçim için aldatıcı bir zafer.

Ancak ekonomi böyle giderse AKP’nin erimesi devam eder. Evet, AKP neden zayıfladı? Ülke güvenliği başta iyi yaptıkları işler var. CHP’nin hiç güven vermediği konu bu. Ancak AKP birçok alanda kötü bir yönetim gösteriyor. Bunlardan biri hukuk, adalet alanı… Ama oraya girmeyeceğim, esas erime noktası ekonomi…

Halk gizli bir panik içinde. Yine de iyi metin duruyorlar. İzahı zor bir enflasyon kasırgası altında güvenlik endişesiyle genel seçimde yine Cumhur’u seçtiler. Ama bu seçimde yeter dediler. AKP en çok yoksul kesimden oy alıyor. Pahalılık da en çok yoksulu vuruyor. İpin ucu neden kaçtı? Cumhur tarafından bir Allah’ın kulu çıkmıyor ki bunun nedenlerini adam gibi halka anlatsın.

Biliyorlar ama anlatamazlar ki. Önce Pandeminin ekonomik yükü, o biter bitmez depremin korkunç ekonomik yükü… Bunlar önemli etmen, ancak sağlam bir ekonomimiz olsa kriz bu derece vurmazdı. İşte onu anlatamazlar.

Sağlam bir ekonomimiz neden yok? Çünkü ekonominin üretim kısmı hala çok zayıf. Ekonomi hala inşaata, hizmete, tüketime, ranta, dönen sıcak paraya dayanıyor ağırlıklı olarak. İsraf düzeyinde tüketim ekonomiyi canlandırıyor, bu yüzden ondan vazgeçemezler, ama bu aslında ekonomiyi kırılgan yapıyor, temelin canına okuyor.

AKP bir şeyi anlayamaz, çünkü anlamak istemiyor: Ekonomi, kültür, eğitim, ahlak ve hukuk bir bütündür. AKP döneminde vurgun arttı, haksız kazanç, adaletsiz zenginleşme çok arttı. Bunların bir bölümü yeşil sermaye, bir kısmı lümpen, mafyatik sermaye, bir kısmı muhalefete destek veren “seküler” sermaye. Bir kısmı sermaye bile değil, hiçbir şey üretmeyen asalak zenginleşme. Bunların geliştirdiği bir de kültür var. İşte her iki kanat medyadan her gün pompalanan o sefil kültür… Sözde sanatçı takımı, magazin dünyası, şaşaalı yaşam gösterileri… Berbat mı berbat diziler. Her kanat kanatlarını açmış o dizileri seyrediyor. Şiddet, haksızlık, hukuksuzluk kültürden fışkırıyor. Diziler belki döviz getiriyor ama ahlak götürüyor.

AKP işte bu zengin kesimin, bu kültürün üstüne gidemiyor, gitmek istemiyor. Bu kesimden çoğu para babası deprem zamanı bile elini cebine atmadı. Ekonomi düze çıkacakmış, o yüzden çalışan kesimler ve emekliler beklesinmiş!... TEMMUZU BEKLESİNMİŞ!.. Onlar da der ki, sen bekle, Temmuz’dan sonra seçim olursa o zaman yine düşünürüz…

Hadi zenginden para alamıyorsun (Putin bunu yapıyor, bizimki niye yapamıyor?), o zaman hiç değilse kendi harcamalarını biraz kıs. AKP yöneticileri, devlet yöneticileri azcık sıksınlar. Sıkmasalar bile hiç değilse politika icabı, hiç değilse yoksulun gönlünü almak için, hiç değilse PİAR hesabı biraz rol yap, lüksten, gösterişten, saltanattan vazgeçermiş gibi yap! O bile halkın bu haksızlığa katlanmasını biraz kolaylaştırır. Ama yok, politika olsun diye bile israftan, şaşaadan bir vazgeçiş belirtisi yok, o kültür yok. Nasıl bir dindarlıksa!..

O zaman kendileri bilir, bu halk saltanat kayığını bir taşır, iki taşır, üç taşır…

Bir söz de MHP için. Epeyce süredir MHP’yi çok takdir ediyorum. Yedikleri onca küfre karşın sırf ülke dirliği, bütünlüğü için Cumhur’a destek çıkıyorlar. Kazandıkları pek az, kaybettikleri çok fazla, buna rağmen. 1990’lardan bu yana ülkücü harekette Amerikan karşıtı bir çizgi oturttular ki, bu devrim niteliğindedir. Sırf bu yüzden bile MHP eski sol değerlere göre günümüzün solcularından çok daha solcudur. Gönül ister ki bunun altını ideolojik olarak daha çok doldursunlar. Kendilerini ve ülkeyi ideolojik anlamda da daha güçlü savunabilsinler. Bu da onlarda yok işte. İstemekle her şey olmuyor…  

 

SEÇİM ve İnsan BU… (3. Bölüm)… En yakınımdaki kişinin bilgece bir duruşu var ve geçen gün bunu güzel cümlelere döktü… Mealen şöyle: Kendimi ilkel bir kabilenin ortasındaki yabancı bir insan gibi hissediyorum. Oraya, o kabileye elimden geldiğince hizmet etmek için gönüllü gelmişim. Bazen bir antropolog bazen bir çıplak ayaklı doktor gibi... Onların çilelerine ortak olmak ve olabildiğince sıkıntılarını çözmek için gelmişim. Kabilenin içinde her türlü insan var. Görüşleri bana biraz yakın olanlar, büsbütün uzak olanlar. Hepsini anlamaya çalışıyorum, hepsinin haklı ve haksız taraflarını görebiliyorum, ama ben hepsinden farklı düşünüyorum. Çünkü temelden ben çok farklıyım onlardan. İyi mi kötü mü bu, öyle bir değerlendirmeye bile girmiyorum. Herhangi bir üstünlük algısı içinde de değilim, olayım bu değil, öyle bir duyguyu tanımadım. Sadece farklı olduğumu biliyorum. Ve bu yüzden de benim görüşümü onlara kabul ettirmek gibi bir misyonum da yok, çabam da yok. Çünkü bu zaten mümkün değil. Ancak yanımda çok bariz yalanlar söylendiğinde, ki siyaseten herkes çok fazla yalan söylüyor, bazen müdahale ediyorum, kendimce düzeltmeye çalışıyorum. Bir yere kadar etkili oluyor, daha fazla etki zaten mümkün değil. Onların içinde yaşadığım için o kabileye, o kabilenin topraklarına belki tüm ötekilerden daha çok sahip çıkıyorum, kendimi tüm ötekilerden daha çok oraya ait hissediyorum. Elimden geldiğince onlara hizmet ediyorum. Ama onları düzeltmek gibi bir yükümlülüğüm bulunmuyor, çünkü zaten düzelmezler. Gözlem yaparım, sıkıntılarını paylaşırım, çalışırım… Fikirleri, tutumları için ise… ara sıra küçük dokunuşlar yaparım… Ama hayati ve çok can alıcı bir konu değilse siyaset için daha fazla kendimi sıkmam. Çünkü bunun kimseye faydası yok.

Evet, bu görüşü ve duruşu içtenlikle takdir ediyorum, öyle olmaya çalışıyorum. Ancak her zaman böyle durabildiğim söylenemez.

SON SÖZ ve ÖZET: CHP’nin kazanmasının ülke için yararlı tarafları var, sevinmek de hakları. Ama abartmamak kaydıyla. Bu onlar için aldatıcı bir zafer. Yarın Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa, hesap ortada, rakamlar belli, yine kaybederler. Artık biraz ülke yararına, şehirler yararına iş yapmaları gerek. Hükümet olmak istiyorlarsa ülke güvenliğini düşünmek, HDP ile aralarına sınır koymak zorundalar. Aksi durumda yine çok zor… AKP hala ülke bütünlüğü için asıl güvence. Ama onlar da artık ekonomiyi düzeltmek, haksızlığa, adaletsizliğe, mafyatik kültüre bir son vermek zorundalar. Bunu yapamazlarsa halktaki tüm güvenlik endişelerine rağmen bir gün düşerler.

 

NOT: Turabi'nin verdiği "muhalefet 4.5 milyon oy kaybetti" bilgisini kabaca doğruladım. CHP oyunu 2 milyona yakın artırmış. Ancak CHP-DEM-TİP bloğu toplamda 201 bin oy kaybetmiş. (Seçmen sayısının artmasına rağmen ve geçen seçimdeki yurt dışı oyları çıkartılarak.) Muhalefet oy kaybetti savının en önemli ögesi İYİP'in 3 milyon 190 bin oy kaybetmesi. 6'lı masanın öteki elemanlarının oy kaybıyla bu yuvarlak 4 milyonu buluyor. Bilgi doğru. 

 

EK (3 Nisan 2024)

CHP BENİ FENA MORARTTI… CHP konusunda yanılma anlamında. Son birkaç şey daha söyleyeyim de artık bu bahsi kapayayım… Ben ve çevremdeki birkaç arkadaş yıllardır şunu dedik: CHP’den umut olmaz. Bu kimsenin vazgeçemeyeceği bir çatıdır, ama orası iflah olmaz. Doğru dürüst lider yok, ideoloji yok, program yok, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor falan… Bu son aylarda iyice belirgin hale geldi.. Orayı terk edin artık. CHPcilik çıkmaz yol feşmekan…

CHP seçim başarısı bunu geçersiz hale getirdi. Bir yandan da şunu diyorduk gerçi: geniş bir muhalif kitlede parti, sağ, sol, din, laiklik, ilke, ideoloji, vatan, Atatürk şu bu… artık hiçbiri belirleyici değil. Bunların hepsi “AKP gitsin de ne olursa olsun” partisinin ayrılmaz ferdi… İşte CHP tüm bu zıtmış gibi görünen akımları, renksiz, şekilsiz her türlü eğilimi eritip kendinde birleştirmeyi başardı. Gerçi toplam oy sayısında artış değil, azalış var, ama CHP 1. parti olmayı başardı. Bunu o beğenmediğimiz köfte liderleri başardı. Onlardan da çok asıl taban başardı.

Şimdi ne olacak? Bir şey olacağı yok. AKP giderse kimlerin geleceği daha çok netleşti. AKP’nin gitmesi veya gitmemesi de yine daha çok kendine bağlı. CHP onun yerine gelecekse daha çok oy toplaması, daha çok güven vermesi gerek. Bunun için de lafı bırakıp iş yapması lazım. Gerçi onun da birinci önemde olmadığı ortaya çıktı. Bu aklı Avrupa’da, gözü Amerika’da, eli burada oynaşta kitle ne kadar çalışır ülke için, kendi için? O da önemsiz sanırım. Belki de tamamen boş konuşuyorum yine.

Ülke güvenliği… HDP-PKK ortakları bunu nasıl sağlayacak? Sıradan vatandaşa, hatta kendi seçmenine ne kadar güven verecek. Veremezse yine olmaz… Belki onda da yanılıyorumdur. Büyük bir çoğunluk en iyisinden bir Ukrayna olmak istiyorsa, oluyor işte, dünyada örnekleri çok. Kaos, savaş, iç savaş vız gelir, demokrasi olsun, AKP olmasın yeter… Ülkenin gerçek milli dinamikleri buna ne kadar izin verir? Yaşarsak, yaşadıkça göreceğiz.

Biz kendi uğraşımıza bakalım. Lafımızı nasıl olsa kimse dinlemiyor, işimizden olmayalım.

Kaan Arslanoğlu 




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...