Siyaset
Süper Tarafsızlık
SÜPER TARAFSIZLIK… CHP ya da AKP yandaşı olmak… SOSYALİSTLERE, ATATÜRKÇÜLERE SORULAR…
AKP’yi ağır eleştirdiğim bir yazımın altına birisi “benim AKP’yi desteklediğim” iğnesini sokmuş, Hulki Cevizoğlu’na benzetmiş. 🙂 AKP'den ne yazar olarak, ne maddi, ne manevi .. en ufak bir çıkarım söz konusu. Ne çıkarı, o taraftan da ahlaksız bir sansür var. Bize her yer duvar. Oysa muhalif elit sürekli AKP ile birlikte yiyor, AKP bunları doyurdukça daha çok yiyorlar, ağızları boş kalınca yine "tiran", yine "diktatör" diye bağırıyorlar... ki pastadan daha çok götürebilsinler…
AKP tarafı yazarların nasıl doyurulduğu ise ortada. Taraflılık ayıp bir şey değil. Fakat benim gibi yazarlar isteseler de taraflı olamazlar. Her iki tarafı da ağır eleştiriyorum. Bırakınız ağır eleştiriyi, en hafifinden eleştiriyi bile kaldırmıyor kimse. Farklı akla, yapıcı öneriye, ortak çalışmaya istisnasız herkes tam kapalı. Ben normal bir vatandaş değilim ki bir tarafa oy atayım, böylece onu destekleyim. Peki ne yazacağım? Gördüğümü bildiğimi yazmayacak mıyım?
Ancak tarafsızlığı “süper tarafsızlık” olarak algılamadım hiç. Bazılarının yaptığı “iki taraf da aynı derece kötü” diyerek gerçeği çarpıtmak. Bu aydın tutumu değil, dogmatik tarikat tutumu. HAYIR... Tarafsız duracağız diye yalan söylemeye, şunu bunu gizlemeye hakkımız yok. Bir aydın tıpkı titiz bir doktor gibi raporuna ne bulduysa onu yazmalı. AKP kötüdür evet, ama CHP ondan kat be kat kötüdür. İkisi de aynı derece kötü dersek, 1- gerçekle alakamız yok demektir, kafamızdaki hazır şablona göre her şeyi çarpıtabiliriz, yalan da söyleyebiliriz, demektir; 2- bu şekilde TARAF olmuşuz demektir, daha kötünün yanında duruyoruz demektir... Aslında onların çoğu yine muhalefete yakın duruyor, çünkü onlardan beklentileri hala var.
ANCAK ŞUNLAR EĞİLİP BÜKÜLMEYECEK, DEMAGOJİ YAPILAMAYACAK ŞEYLER: 1- ABD bu hükümeti darbeyle devirmeye kalktı. Ve aynı darbeciler şimdi muhalefet safında. TC tarihinde ilk kez bir hükümet ABD'yi kendine karşı darbe yapmakla suçladı... FETÖ’yü bu ülkeye AKP sardı, bela etti. Bunu hep söylüyoruz. Fakat onlar bela etti diye son 9 yılda değişen gerçeği görmemek ne anlama geliyor? Anlam açık. Yeniden 15 Temmuz gibi bir şey olsa ne yapacaksınız örneğin? Bence o zaman bizim de sokağa çıkmamız gerekirdi, ama sorunu anlayamadık, anlatanlara güvenemedik, bunda da haklıydık. Ancak şimdi mesele daha net. 2- Bundan daha önemlisi: ABD, PKK eliyle 30 yıldır bu ülkeyle savaşıyor. Türkiye’de siyasetin her alanını 40 yıldır en başta bu belirliyor. Ve neredeyse tüm muhalefet her seçimde bu iktidarı devirmek için ABD-PKK ile ittifak yapıyor. 3- TC tarihinde ilk kez bir bakan, içişleri bakanı ABD ile savaştıklarını söyledi. Benzer şeyleri Bahçeli de birçok defa söyledi... EVET, emperyalist kapitalist sistemin hala uydusuyuz. AKP de bu uyduluğun başında. Hala NATO'dayız, bundan da AKP sorumlu. AKP’nin nasıl başa getirildiğini de yazıyorum, bugünkü yamuklarını da yazıyorum. Ama Ecevit zamanında da bunlar yok muydu, biz Ecevit'in anti ABD tavırlarını takdir etmiyor muyduk... Şimdi çok daha fazlası bir Batı karşıtı tavır söz konusu. Bunları görmemek, Cumhur destekçisi sıradan vatandaşın ne kadar ABD karşıtı hale geldiğini, öte tarafın ise ne kadar Batı işbirlikçisi konuma düştüğünü görmemek tarafsızlık değil taraflılıktır.
Tüm bunlara karşın bazı arkadaşlar, “biz sosyalizm tarafındayız – ya da bazıları: Atatürk tarafındayız -, hiçbir tarafa yakın durmak zorunda değiliz, her iki taraf da hasmımız, biz kendimiz tarafız” demeye devam ediyorlar… Bunlar denince, akan sular duruyor, çok klasik ve genel kabul gören doğrulardır, insana pek haklı ve düzgün geliyor. Fakat hayata vurunca hiçbir işe yaramaz laflardır bunlar. Niye? Çünkü vatandaş sizin genel olarak ne düşündüğünüzü merak etmiyor, büyük krizlerde ne tavır aldığınıza bakıyor. Türkiye, sosyalistlerin hiçbir zaman yüzde 2-3'ü aşamadığı nadir ülkelerden biridir. Hep böyle genel doğrular yüzünden. Özele gelince kayda değer bir şey yok. Hep dışta kalma, daima birilerini ve halkı küçümseme, her şeye bir kulp bulma, yaşananların dışında kalma. (Sol aslında son 40 yıldır PKK’nın peşinde ve taraftır, ancak yine kendine özgü kayda değer bir siyaset üretimi, filli üretim yoktur!). TC tarihinde birkaç yıllık iki istisna dışında durum böyle olmuştur.
Bunun nedenlerini bulmak lazım. Neden tam da AKP’yi eleştirdiğim paragrafların altına bile AKP’yi desteklediğim suçlaması konuyor? İşte sosyalistleri yüzde birin altında tutan zihin bu zihin. Çünkü o genel klişeleri tekrarlamadığım için. Herkes çok kötü demem lazım. Bu yetmez, herkes birbirinden farksız derecede kötü demem de gerek… Bir tek biz mükemmeliz. En doğru, müthiş doğru, kusursuz çizgi biziz. Böyle demem gerekiyor. Peki icraatta, işte nerede bu mükemmellik?
“Sosyalizmden yana taraf olmak” gerçeklerin bazısını görmeyi, bazısını görmemeyi, taraf zannedilir diye gerçek çarpıtmayı, yaşananları yok saymayı gerektiriyorsa bu nasıl sosyalizm? İşte yaşanmış olan reel sosyalizm bundan çıktı… Ön bir siyasi görüşü bile olsa bir aydın, buna göre mi yazacak, yoksa ortadaki gerçeğe göre mi? Bizde ön siyasi görüşe göre bir şeyleri hiç görmemek alışıldık bir durum. Dünyada da böyle. Sonuç ortada.
Şimdi herkese somut bir soru soruyorum. EVET, ASIL SORUM ŞU: PKK ile 40 yıldır savaştayız. PKK açık ve seçik muhalefeti desteklediğini ilan ediyor. Şimdi başta AKP-MHP var diye bu savaşta tarafsız mı davranmamız gerek, yoksa Türkiye tarafında mı olmak gerek? MHP’liler bilfiil savaşıyor PKK’ya karşı, AKP’liler savaşıyor, CHP ve ötekiler ise her seçim ve seçim arası PKK ile ittifak halinde. Her iki taraf da eşit kötü, biz tarafsızız mı diyeceğiz?
Muhalefetten bazıları diyor ki: AKP bir gitsin, biz HDP’yi hallederiz. Çoğunluk onu da demiyor, ne isterlerse veririz, iş biter diyor açıkça. Size ikinci soru: Nasıl halledecekler? Bunun garantisi var mı? HDP ile ittifakı, PKK’nin açık desteğini artık içselleştirmiş yöneticilerle ve kitleyle bu ne kadar başarılır? Kumar masası. Türkiye’yi masaya koymuşlar. Kazanacakları ne belli? Var mı bu konuda ikna eden, garanti veren? Ve neler verecekler eğer vereceklerse? BUNLARI SÜPER TARAFSIZLARA SORUYORUM...
SON SÖZ:
Hakkaniyet duygusu çok önemli. Olayları, olguları, kişileri değerlendirirken. Adalet ve eşitlik duygusu önemli. Vicdan... Ülke için, başkaları için ölenlere saygı duygusu çok önemli. Özveri yetisi ve duygusu. Bunu anlayabilmek, bunu takdir edebilmek. Özveri göstermek ve özveri göstereni bilmek... Yurtseverlik... Lafta değil, yaşamda. Halkı her şeye rağmen sevmek, sevgi yoksa hiç değilse acımak ve duygudaşlık etmek. Bunlar bazı kişilerde yüksek, bazı kişilerde orta karar bulunur, çok geniş bir kesimde pek zayıftır. Orta karar kamusal duygu taşıyanların bu duyguları güçlendirilebilir. Zayıf, çok zayıf olanlara yapacak şey yok. Onların siyasi seçimleri de hangi kanatta olursa olsun bu yöndedir. Onlara temel siyasi doğruları kabul ettirmek bu yüzden imkansızdır. Onlar ancak sizin gibi düşünenler çok güçlenmişse size yanaşırlar, sizin gibi görünmeye çalışırlar. Zayıfsanız, karşınızda beton duvar gibidirler.
Kaan Arslanoğlu