CHP düşmanı büyük şebekenin başında Kılıçdaroğlu var. Kanıtlı ispatlı.

CHP düşmanı büyük şebekenin başında Kılıçdaroğlu var. Kanıtlı ispatlı.

Siyasette her gün tiyatro oynanıyor! Gerçek ise bu yazıda.

Kendini tahrip etmek için var gücüyle çalışan bir siyasi hareket dünyada olabilir mi? Dünyada olmaz, Türkiye’de olur.

Hiçbir zaman CHP’li görünmediğimiz halde, ömrü billah CHP’ye destek verdik. Oy atıp durduk, yerelde omuz verdik, son yürüyüşlerine bile katıldık.

Lakin, kendi altını oymaktan mazoşist bir zevk duyan bu partiye, ne eleştiri getirsek, aynı betona çarptı, suratımıza geri döndü. “Senin başka işin yok mu? Git AKP ile uğraş.. Hep CHP eleştirisi.. CHP eleştirisi.. Bıkmadınız mı? CHP düşmanlığı yapma!”

İşi gücü CHP’yi eleştirmek olanlar, CHP düşmanları da yok değil hani solda. Solun her kanadında. Ama biz bu “CHP düşmanı” lafına bir takılalım hele.

Kimmiş CHP düşmanları?

Neredeymişler?

Her gün belgeleniyor ki, CHP düşmanları bizzat CHP’liymişler…

CHP’nin içinde, merkezinde, hatta yönetimindeymişler…

Hatta CHP’nin genel başkanı olmuşlar!

Nilüfer Belediyesi Kültür İşleri de CHP Düşmanları İçin Çalışıyor

Konuyu yeniden gündemimize getiren Bursa’dan bir eski dostum. On yılların CHP’lisi, gazeteci Can Ertan. Onun yazıları.

CHP’nin elindeki Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi’nde bir Okuma Grubu varmış. Uzun süredir faaliyetteymiş. Bunlar hangi yazarları seçip beğeniyorlarmış dersiniz? Ne kadar CHP düşmanı, ne kadar Atatürk düşmanı yazar varsa, onları seçip, okuyup, beğeniyorlarmış. Aksi görüş dile getirenlere çoğunluk mobbingi uyguluyor, pişman ediyorlarmış.    

Can Ertan’dan okuyalım:

“Okuma grubu Hasan Ali Toptaş hayranı; ondan 4 kitap okunmuş. Hasan Ali Toptaş edebiyatın içini boşaltan, çoğunlukla anlamsız paragraflar oluşturan, vasat bir yazar oysa.

Elif Şafak, Orhan Pamuk, Ahmet Altan, Ahmet Ümit, İhsan Oktay Anar, Zülfü Livaneli, Nedim Gürsel gibi çok satar, az katar yazarlar okunmuş. Daha acısı, Tolstoy, Dostoyevski, Balzac birer kitapla geçiştirilmiş. Bazı değerli yerli-yabancı yazarlar okunmuş, ama başyapıtları es geçilmiş.”

Aynı Belediye’nin “kültür işleri”nin davet ettiği yazarlara bakıyoruz: Latife Tekin, Murathan Mungan, Semih Gümüş vb. CHP’nin adını duyunca sara nöbeti geçiren allerjikler.

Şimdi cevaben yine aynı şeyleri söyleyeceklerdir: Bunlar çok sevilen, tanınmış, çok kitaplı ve çok satar yazarlardır. Az beğensek de çok beğensek de onları çağırmamız doğaldır. Ölçütümüz popülerlik. Sizin önerecekleriniz değerli olabilirler, ama popüler değiller. Gerçi “popüler olmak veya olmamak… İşte bütün mesele bu”yu da doğrudan bu kumpas belirliyor, işte bu seçimler saptıyor ya, oraya hiç girmeyelim. Başka şey diyelim.

Onlara yine aynı cevabı verelim: Peki Nihat Genç niye yok mesela, hiç olmadı, olmayacak?

İşler En Tepeden Koordine

Bursa’daki durum, CHP yöneticilerinin, tabanının durumu açısından bir istisna değil. Hemen her ilde benzeri tabloyla karşılaşıyoruz. CHP tabanı ve yöneticileri kitap okumuyor, okuyan az orandaki insanın büyük çoğunluğu da böyle yılışık şeyler okuyor.

Kılıçdaroğlu’nu, cidden söylüyorum, hala sever, sevimli bulurum. Az desteklemedim onca tartışmada kendi çapımda.

Ama CHP içindeki CHP düşmanlarının lideri hiç şüphesiz Kemal bey.

Bunun altında birkaç neden yatıyor. 

Kemal bey, bir kere, ideolojisiz. İdeolojin olmayınca o boşluğu doldururlar tabii. Kim doldurur? Uluslar arası siyasette en güçlüler.. kimse… onlar doldurur.

Ajan mıdır değil midir bilemem, bu kadar ideolojik boşluk yaratırsan, ideolojik ocağını, yuvanı sel basar, lağım basar. Yanına onlarca tescilli işbirlikçiyi dolduruverirler. Hatta bunların çoğunu sen gönüllü seçersin. CHP’de, buna ideoloji denebilirse, tek içgüdüsel hat kalmıştır: Zengin laikçilerle Alevilerin ittifakı.

CHP Bilim Yönetim Kültür Platformu diye bir şey oluşturulmuş. Başkanlığına da kimi getirmiş Kemal Bey? Onur Bilge Kula beyi. Kim bu Onur Bilge Kula? Cumhuriyet Kitap Eki’ne, sırf Orhan Pamuk’u en yalama biçemde yağlayan piton gibi uzun dizi yazılar yazabilmek için atanmış bir büyük profesör. AKP’nin Kültür Bakanlığı genel müdürlüğünü falan yapıyordu o sıralarda, Ertuğrul Günay’ın sağ koluydu, bakın siz şu ilişkilere. Kula aynı zamanda Ahmet Altan’ı da öve öve bitiremiyordu o sıralar. Rastlantı mı böyle işler? Ertuğrul Günay’ın da FETO kontenjanından bakan olduğu söyleniyordu.  Yalan mıydı? 

Onun göreve gelir gelmez ilk icraatından biri CHP Sanat Çalıştay’ı yapmak oldu. Kılıçdaroğlu Kemal bey de geldi, medya önünde konuştu burada. Muazzam bir iş yapmış gibi. Yanında yarım düzine AKP’li ile. Doğan Hızlan mesela. Metin Celal de var. Doğan Hızlan, şu Türkiye’deki gelmiş geçmiş tüm jürilerin, en güzel WC yarışmasının (ah bir çağrılsa) bile başkanı. AKP hükümeti sanatı teşvik için gizli bir destek fonu oluşturmuştu. Peki kim seçecek bu destek atılacak sanatçıları? Onda bile Doğan beyin, Metin beyin adı geçiyordu, İskender Pala ile birlikte. Bunu ne yalanladılar, ne doğruladılar, yine gizli kaldı. Şu Doğan bey… Binlerce ödülün fırlatıcısı ve kendisine bile ödül veren, ayrıca devletli büyüklerimizden de ödüller alan, erk papyonu takılmış, muhalefete de bir papyon kadar yakın büyük kişi.

Taylan Kara’nın konuyla ilgili yazısı: http://haber.sol.org.tr/yazarlar/taylan-kara/chp-sanat-calistayi-ve-kemal-kilicdarogluna-okumayacagi-bir-mektup-167935

Şu ünlü gizemli film kahramanı Keyser Söze kim şimdi bunların içinde? Kemal bey mi, Kula bey mi, Doğan bey mi?

Zaytung’a Esin Kaynağı CHP Milletvekilleri

CHP eski milletvekili Aylin Nazlıaka Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben Meclis’e bir soru önergesi verir 2011 yılında. Soru nedir biliyor musunuz? Perihan Mağden’in “Ali ile Ramazan” adlı kitabının Almancaya çevirisi için neden devlet desteği verilmedi? Kitabın korkunç derecede berbat kalitesi bir yana, Perihan Mağden’i hiç mi tanımamaktadır, bir CHP, hem de İstanbul milletvekili? Mağden, hükümet yandaşlığı bir tarafa, CHP lafı geçtikçe tiz çığlıklarıyla kulak patlatan bir hanımcadır. Farkında değil midir Nazlıaka? Kuşkusuz farkındadır, ama ilişkiler bilgilerimizin ötesindedir.

Haberler Gelmeye Devam Ediyor

En son Mustafa Kırmızı’nın face paylaşımında gördüm.

Şimdi CHP Parti Okulu var mı? Var. Bu parti okulu genç CHP’lileri yetiştiriyor mu? Yetiştiriyor. İdeolojik olarak siyasi mücadeleye hazırlıyor mu? Hazırlıyor. Sosyal demokrat çizgide bir eğitim mi veriyor? Evet, öyle diyorlar. Peki, bu sosyal demokrat çizgi, CHP’nin “Altı Ok”una uygun milli bir çizgidir, değil mi?

Naaah milli çizgidir! (Fıkradaki gibi. Uyarladım sadece. Lütfen yanlış anlamayın.) Halkçı falan değil, devletçi değil, devrimci hiç değil, milli hiç hiç değil.

Nereden anladık? İşte o son belgeden. Bu parti okulu bir ödüllü bulmaca yayımlamış. Bulmacanın cevabını bilenlere 10 kitaplık bir sosyal demokrasi seti hediye edilecekmiş. Yazarları kimler peki bu set kitaplarının?

Yine CHP sevmez, HDP severler. Yüksel Taşkın, Fatih Yaşlı ve diğerleri. Murat Belge, Birikim, İletişim sevenler.

Burada bir de Ali Arif Özzeybek adı geçiyor. Sivil Toplum Kurumlarıyla ilişkiler konusunda baş danışman yapmış kendisine Kılıçdaroğlu. Hangi birikim ve deneyimle? Hani AKP’yi suçluyoruz ya, hangi birikim ve deneyimle onu şuraya atadın, diye. Yeniden Türkiye diye bir kitabı varmış ANAP kökenli bu danışmanın. Ne alaka? 1995 yılında Hürriyet gazetesi ile Junior Chamber iş birliği ile düzenlenen yarışmada, bilimsel önderlik dalında Türkiye’nin en başarılı genci seçilmiş. Türkiye’yi uluslar arası yarışmada temsil etmiş. Diş hekimi olan bu yazar uzunca bir süre ABD’de implant eğitimi almış. Anavatan Partisi’nin "sosyal barış için ayrımcılığın önlenmesi ve inanç özgürlüğü" projesinin sorumlusu imiş. Bunlar hep aynı kişi mi, tereddüte düştüm inanın, görüşü olan yardım etsin.

Bir de bu Junior Chamber International şu CIA ile yakın bağlantılı çalışan kurum mu, varsa yanlışım, biri düzeltsin. Bunun için bakınız: Soldiering through Empire / Race and the Making of the Decolonizing Pacific / Simeon Man. Hürriyet gazetesi zaten bağırıyor! Burada hiçbir ima ve suçlama yok. Ama şu soru tekrar var: Bu insanlarla sol liderliğin ne ilgisi var?

HDCHP Çizgisi

Kanıtlı olsun diye belgeler, isimler sunduk.

Yoksa bu gerçekliği birçok ilden, birçok yakın arkadaşımız dolayısıyla içinden biliyor ve yaşıyoruz.

İdeoloji, kültür, sanat… ABD’nin yaptıklarına bakın, AKP’nin yaptıklarına bakın… Pamuklara, Altanlara bakın… Silahlı güçten sonra (belki onun da önünde) kilit alandır. Önce kafaları ele geçirmek hakim güçlerin ilk stratejisidir.

Örneklerimiz buradan diye sakın küçümsemeyin, küçük düşersiniz, şimdiki gibi minnacık kalırsınız.

Ama başka alanlardan da sayısız örnek verdik, yine veririz. CHP’nin bir türlü vazgeçemediği sözde demokratik kitle örgütlerinin DİSK’in, KESK’in, TTB’nin.. CHP için 1, HDP için 9 çalışması gibi örneğin. Devirmeye çalışıp deviremediğimiz buralardaki HDPci yönetimlerin CHP desteği ile ayakta durması…

İşin başka bir geniş cephesi: CHP’nin muhalefette olduğuna bakmayın. Sistem hem iktidarı hem parayı bayağı bir paylaşıyor aslında ve muhalefette görünenlere de paylaştırıyor.

Elbette burada eşitlik yok, tam bir eşitsizlik, zalim bir haksızlık var ekonomik bakımdan. Siyasi bakımdan da asla demokrasi diyemeyiz buna. Uzlaşana iktidar nimetlerinden pay verme, kemik atma metodu geçerli.

Demem o ki, CHP bu despotik iktidar düzeninde bile, pek çok çıkar düşkününe ciddi çıkarlar sağlayabilecek bir iktidar odağı oluşturabiliyor.

Belediyeleri ve muazzam bütçelerini düşünün.

Milletvekili, parti üst bürokratı vb. olabilmek, pek çok "aydın”ın hayallerini süsler, pek güzel havuçlardır o hayaller, gerçeği de hayli bir şeyler getirir.  

Keza CHP’li olmak veya görünmek yeri geldiğinde size birtakım kapılar açar, olanaklar sağlar.

Tüm bunların üstünde… Siyaseten… İktidarın en güçlü alternatifidir hala veya öyle gözükme misyonu verilmiştir kendisine.

İşte tüm bunlardan ötürü, çok yakın çevremizden yüzlerce örnekten bire bir biliyoruz, hayatında CHP’ye oy atmamış kişiler, dönem dönem keskin CHP’li gözükür. Sürekli CHP aleyhine çalışan, en çok da HDP için çalışan ya da yetmez ama evetçi liberallik yapan kişiler, yeri geldiğinde veya sürekli biçimde CHP içindedir.

Başka deyişle CHP içindeki CHP düşmanları çoğunluğa ulaşmak üzeredir. Belki de ulaşmıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu bu yolda uzlaşmaz, sekter bir liderlik çizgisi izlemektedir. Kimse yumuşak göründüğüne aldanmasın. Sol düşünceye, gerçek aydınlara karşı inanılmaz sert bir tutum içindedir. İşbirlikçilerle ortaklıkta da korkunç kararlıdır.

Ne trajikomiktir ki, bu yollara asla tevessül etmemiş, CHP’yi sürekli desteklemekle birlikte hiç CHP’li gözükmemiş bizim gibiler, CHP’yi CHP’ye karşı koruma noktasına gelmiştir.

Ayaklarının altında çiğneyip durdukları “Altı Ok”u yerden alıp, samimi CHP’lilerin yakasına yeniden takmak da bizlere düşmektedir.     

Kaan Arslanoğlu

EK: (1.1.2018)

CHP yazımıza ilgi büyüktü. Hayli de tepki aldık. Büyük çoğunluğu destekleyiciydi.

İsyan edenler de çıktı. İsyanı bize değil yönetime edin dedik! Jeremy Corbyn’i örnek gösterdik!

CHP içinde gerçek Atatürkçüler varsa (ki çoktur), sosyalistler varsa (ki kalburüstü kesimde hiç yoktur), CHP yönetimine isyan etsin, devirsin bu işbirlikçi tayfayı!

Bizdeki solda çok pis bir alışkanlık gelişti. Kendileri iktidarla uzlaşacaklar, pastayı birlikte yiyecekler, ajanlarla kol kola gezecekler… Eleştirdin mi… dedikleri aynı terane: Git iktidarla uğraş..

Oysa.. Kendi kanadındaki pisliği göremeyen, kendi partisinin pençelerindeki kiri eleştiremeyen, uçamaz! Dediği dinlenmez, kimse onu samimi bulmaz. “Sol” sol olacaksa önce aynayla yüzleşmeyi öğrenmelidir.  

Bakın Corbyn ta başından beri partisinde aykırı sesti. İktidarı eleştirirken kendi partisini de kıyasıya eleştirdi. Kırmızı çizgilerinde hiç uzlaşmadı. Sonunda İngiliz İşçi Partisi’nin başına geçti.

Biliyoruz, bizde bu yol çok daha çetin bir yoldur partiler içinde. Yalakalık yapmadıkça barınma şansın pek azdır. Fakat yalakalığı artırınca da yalaka oluyorsun.

Sonuç: Ya bu uzlaşmaz yol denenmeli, bir karakter gösterilmeli; ya o partiden çıkmalı, yalanın ortağı olmaktan kurtulmalı.    

Not: Corbyn, kişilik olarak bana sevimli gelmekte. Birçok görüşünü doğru bulmaktayım. Ancak güvenir miyim? Hayır. Biraz kazınca altından tipik oryantalist gizli emperyalist Avrupa solculuğu çıkacaktır. Corbyn’in PKK sempatisi bunun işaretini vermekte. Yanılmayı yine de isterim. 


  • Mehmet Çakır

    Mehmet Çakır 04.01.2018

    'Pazaryerinde satılan mallara benzemez akıl,çünkü satılan mallar çoğaldıkça değerlerinde düşme olur.Aklın değeri ise,çoğalmasıyla yükselir.Eğer akıl pazaryerinde satışa sunulmuş olsaydı,onun gerçek değerini anlayabilecek olanlar sadece akıllı kimseler olurdu.'(Halil Cibran) İnsanbu sitesi bir pazaryeridir.Ben kendi adıma çok şey ögreniyorum burdan.İnsanların çoğu o kadar yüksek sesli konuşuyorki bu durum onların başkalarını duymalarını engelliyor,onlarda sahte bir haklılık hissine neden oluyor... Sessiz ve derinden takibe devam...

  • mete demirtürk

    mete demirtürk 31.12.2017

    Evet, harika olur. Mini minicik olsa da,bir şey işte... Belki devamı da yavaş yavaş gelir. Ki gelmeli! Bütün dostların yeni yılının mutlu ve sağlıklı geçmesi dileğiyle...

  • Fahri Kumbul

    Fahri Kumbul 31.12.2017

    Sistemli şekilde maddi yardım yapamayan, ama arada bir yeltendiğinde kime nasıl yapacağını şaşıranlar, bilindik birkaç derneğe yöneliyor. Sizler gibi güvenilir kişiliklerin içinde ve önderi olduğu organizasyonlara yöneliriz, yöneltiriz insanları, elimizden geldiği kadar..

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 31.12.2017

    Buna benzer bir şeyi bu yıl, fazla da geç olmadan gündemimize alalım sevgili Akif. Ben teşekkür ederim.

  • 31.12.2017

    Sevgili Kaan. Belki zamanı gelmiştir diye her yıl birkaç kez böyle çağrılar yaparım. Bu kez de facebooktaki toplumcu tıp sayfasından yaptım. Sayfaya bakabilirsin. Değil yanıt tek beğeni almayan bir mesaj oldu her zamanki gibi. Demek bu yıl da zamanı gelmemiş. Ama umudu yitirmeyip çağrıları sürdüreceğiz. Yalnız şuna emin ol ki bu çağrıyı yabancı bir dilde dışarıya yapsaydık birkaç yanıt gelirdi. Biz de 10 yıldır Kardeşini Seç aracılığı ile ulaştığımız yoksul bir ailenin 3 kız çocuğuna eğitim desteği veriyoruz. İkisi bu yıl üniversiteye başladı. Size de kolay gelsin. Desteğine teşekkürler.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 30.12.2017

    Akif Hocam, buradan oraya nasıl atladın, anlamadım :) Yalnız, önerin güzel. Kabul etme eğilimindeyim. Ama o zaman bir şeyi açıklamak da zorundayım. Ayıptır söylemesi, ama mecburluk oldu, biz zaten ayda ortalama 1500'e yakın bu tür yardımlara harcıyoruz. Bunun çoğunu da Düzce Çocuk ve Genç Diyabetliler Derneği çatısı altında yapıyoruz. Ayrı bir fon oluşturalım dersen, ona da tamam, ama örgütlemesini birinin, mesela senin yapman lazım. Güzel olur. Yusuf Bodur da olabilir. İkiniz birlikte de yapabilirsiniz. Şu anda aklıma bu geldi. Belki başka gönüllü de bulunur. Parayı toplama ve yardımı yönlendirme işini üstüne alacak... Okuyanlar lütfen topa girsin.. Saygılar..

  • Akif Akalın

    Akif Akalın 30.12.2017

    Kılıçdaroğlu'dan medet bekleyeceğimize kendi aramızda yardımlaşamazmıyız? Dün asgari ücret açıklandı: 1603 TL. Bu parayla asgari ücretlinin çocuğunu besleyemeyeceğini içinde vicdanın kırıntısı kalmış herkes biliyor. Evet AKP asgari ücretlilerin çocuklarını beslenme yetersizliğine mahkum ediyor fakat SEYİRCİ KALAN BİZLER NE YAPIYORUZ? Çocuklu (hiç değilse 0 - 5 yaş) asgari ücretlilere yardım için örgütlenmek için komünist mi olmak gerekir. Sadece İNSAN olmak yetmez mi? Şimdi birçokları bizim aramızda toplayacağımız 100 TL ile hangi çocuk doyacak diyecekler. Peki o 100 TL'yi vermeyince ne oluyor? Artı böyle bir eylemin POLİTİK olarak getireceği ses maddi olarak getireceğinden çok daha büyük olur. AKP'nin Açlığa Mahkum Ettiği Çocuklara Yardım örgütü, CHP'nin muhalefetinden bin kat daha anlamlı bir muhalefet olur. İNSANBU böyle bir girişim başlatabilir mi?

  • Şakir Hacıoğlu

    Şakir Hacıoğlu 29.12.2017

    Bunda şaşılacak birşey yok Sayın Arslanoğlu. Türkiye'de "Aziz Yıldırım mafyatik bir başkan olarak çok kötü bir örnektir; Fenerbahçe'ye zarar veriyor" derseniz 1 numaralı Fener düşmanı olursunuz. "Demirören ailesi Türk Futbolu'nu katletmiştir" derseniz Beşiktaşlılara sövgü olur. "Fatih Terim çok fena bir figürdür" derseniz Galatasaraylılar "yedirmeyiz" der. Olaylara CHP üzerinden eleştiri getirdiğinizde de taraftarlar hemen "E AKP'ye laf etmemişsin" diye devreye girer. Türkiye, amigoluktan başka hiçbir kavramın makul addedilemediği, herkesin sadece taraftarlığına göre pozisyon almasının kabul gördüğü bir 3. Dünya coğrafyasıdır. Bir türlü şehirli kültürünü benimseyememiş, moderniteyi ıskalamış bu insan güruhuna "İnsan bu" dediğinizde onlar bunu sövgü olarak algılıyor. Uğraşınızı takdirle karşılasam da boşa nefes tükettiğiniz için üzülüyorum. Hayırlı başarılar dilerim yine de. Yeni yılın mutluluk getirmesi dileğiyle

  • Nadir

    Nadir 29.12.2017

    Bu sitenin yazarlarının pek AKP eleştirisi, düzen eleştirisi yaptıklarını ben de göremiyom. 2-3 başlık arası, şiir, hikaye arası anca. O yüzden buradaki yazarlar yandaş basınca hep övülüyo. AKP belediyelerinin etkinliklerine çağrılıyola. Devletten parasal teşvik alıyolla. Durmadan ödül alıyolla. Okullarda kitapları övülüyo. Çok satan oluyolla. AKPliler bunların kitaplarını almak için kuyruk oluyolla. Oysa sol basının el üstünde tuttuğu zavallı Orhan Pamuk, Hasan Ali Toptaş, Ahmet Ümit, Elif Şafak hep AKP'yi eleştiriyo, düzeni yerden yere vuruyolla. O yüzden yandaş basında bunların kitapları hiç çıkmıyo. Bunlar ödül, devlet teşviki alamıyolla. AKPliler bunları almak için kuyruklar oluşturmuyolla. Solcular bundan ötürü çok üzülüyolla. Ah diyolla, HAT gibi düzen eleştiren 20 tane daha yazarımız olsa devrim yaparık diyolla.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 29.12.2017

    Değerli Salih Aşut, bu konuyu sizinle daha önce de tartışmış, örnekler göstermiş, mantığı anlatmıştık. Bu düzeni bizden başka eleştiren neredeyse kalmadı. Bütün sayfalarımız düzen eleştirisiyle dolu. Ama anlamamakta çok kararlı olanları ikna etmek gibi bir sihirli değneğimiz yok. Bu yazı da en güçlü AKP eleştirisidir. Ancak başına bunu yazdığımızda mı kabul edeceksiniz. AKP'ye karşıymış gibi duranlar AKP'ye bilfiil hizmet etmektedir. İsim isim anlatıyoruz, başka ne yapalım. CHP'nin danışman ve milletvekillerinin gizli ve açık AKP'li olduğunu söylüyoruz. Siz ne yapıyorsunuz onlara karşı. Yapın dedik, yapmadınız. Sendikalardan örnek veriyoruz, sağlıktan, sanattan, medyadan veriyoruz. Sizin bu eleştiriniz bile AKP'ye hizmettir. Çünkü düzeni eleştiren tek odağı düzeni ve AKP'yi eleştirmemekle suçlayabiliyorsunuz. Boş sloganlarla boş kafaları kandırmak için AKP karşıtı görün.. Siyasette işbirliği yap, ekonomide yap, düzenden bir güzel yararlan.. Sonra AKP gitsin. Sayenizde gitmeyecek.

  • Salih aşut

    Salih aşut 29.12.2017

    Söyledikleriniz doğru, çünkü senetli, zaten görülüyor yani ancak sözünüzün ağırlığını kaybetmesi, yine sizin alıntıladığınız itirazda gizli kanaatimce; "biraz da AKP'yi eleştir". Yazık ki bu itiraza hak veriyorum. Uzun zamandır bu sayfayı okuyorum ancak sosyal demokratlar, liberaller, ırkçılar ve sair hakkında yazdıklarınızın karşısında AKP ve sömürü düzeni hakkında dış dokunur, ele gelir bir yazı hatırlamıyorum. Derdiniz "görünenin arkasındaki gerçek"i anlatmak ve sömürü düzeninin CHP, HDP, liberaller den oluşan süslü maskesini indirmekse en azından bu iki kanada eşit ağırlık alanı açmalıydınız ki kimse size "birazda orayı eleştir" deme lüksüne sahip olmasın.

  • Neo Pal

    Neo Pal 29.12.2017

    2007/2010 yılları civarındaki Ergenekon-Balyoz.. gibi B.O.P. proje ve operasyonları paralelinde; CHP de genetik ve ideolojik olarak radyasyona maruz kalmış ve zehirlenmiştir. Bu yapıdan artık sağlıklı bir düşünce ve eylem çıkması çook zor. Bilinç düzeyi alt-orta seviyedeki lâik, çakma kemalist, neo liberâl entel- dantel kadrolarla, tabanla bi süre daha kendini tatmin etmeye çalışır.. ama bence iflâh olmaz ! Bünye içine enjekte edilen hdp-fetö-liberâl organizmalar.. maalesef bünyeyi sarmış ve geri dönülmez bi şekilde zehirleyerek çürüme aşamasına getirmiş, dışardan müdahale ile tedavi aşamasınada cevap veremez haldedir.

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.