AKP’YE NE ZAMAN OY VERİRİM?

AKP’YE NE ZAMAN OY VERİRİM?

Eyy.. AKP… desem.. İlk seçimde size oy veririm. Her sokağa bir imam-hatip okulu açma çılgınlığından vazgeçer, çocukların geleceğine kafandaki ideolojiyi dayatmaya son verirsen; topluma dinsel devlet baskısını, (dinden soğutma eylemlerini) hiç değilse biraz hafifletirsen…

Heey.. HDP desem, ilk seçimde söz… Size oy veririm. Bir şartla: PKK ile bağlarını kopardığını ilan edersen ya da PKK ile birlikte gel, PKK silah bırakırsa… Öldürmekten vazgeçerse.

Oyy.. CeHaPe zihniyeti, ömrümüz sana destekle, oy atmakla geçti. 18 yıllık AKP iktidarının da asıl sebebi sensin. Fakat ne zaman seni eleştirsek, “oy atmayacağız” desek, işitmediğimiz hakaret kalmıyor senden. Hem suçlusun hem de AKP’yi yıkamamanın günahını daima bizim gibilere atarsın. Prestiji hep sen aldın, parayı sen paylaştın; başarısızlığı, küfrü bize bıraktın. Şu anda bu kadar saldırgan ve yalancıysan, kim bilir tüm iktidarı alırsan neler yaparsın…

Buna rağmen yine size oy veririm. Yönetimindeki tescilli Amerikan işbirlikçilerini, HDP uzantılarını defedersen!

Desem… Ve de dediklerimde, yani bunları yaparlarsa en azından bir kere onlara oy atacağımda tamamen samimiyim. Kim dinler kakılmış bir yazarı?

“Büyük siyasette” sözünüzün dinlenebilmesi için, başka deyişle “büyük siyaset”e katılabilmeniz için pazarlık gücünüzün olması gerek. Temel kural.

Ülke çapında 100-150 bin oy alan küçük partilerin bile bir pazarlık gücü yok.

Dolayısıyla sizlerin, güya siyasi tavır aldığınızı sanarak, tek tek bireyler olarak iki büyük cepheden birine oy atmanız, sabah akşam bunun “geyiğini” yapmanız siyaset yapmak mı? Evet, bir yerde siyaset. Ama sadece sürüye kapılmak, büyük şeflerin büyük pazarlıklarında 50 milyonda bir olmak anlamında bir siyaset.

Büyük siyasetin toz kadar değeri bulunmayan, piyon bile sayılmayan zerrecikleri gibi kalmak istemiyorsanız… Sözüm ona “aydınlığınızın”, okumuşluğunuzun ülke siyasetine bir katkısı dokunsun istiyorsanız… Pazarlığa dahil olan partilerin, pazarlığa dahil olan görüşlerin sayısını artırmak zorundasınız.

O yüzden sabah akşam küçük partilere sövüp durmayın. Onların yok olması değil, büyümesi ülke yararınadır, hatta yenilerinin ortaya çıkması. Oylar bölünmesin zihniyeti hem totaliter hem kısırlaştırıcı bir zihniyettir.

Bu çılgın cepheleşmenin dışında kalan güçler siyasi yaşamda kuvvetlenirse, her şey çok mu güzel olacak? Elbette hayır! Ama şimdiki kadar çirkin olmayacak.

SİYASAL ALAN BİR EKO SİSTEM GİBİDİR, BİZİM GİBİLERİ YOK EDERSENİZ, GEÇİCİ OLARAK RAHATLAR, SONRASINDA FELAKETE UĞRARSINIZ!

Doğada her canlının bir işlevi vardır. İğrenç bulduğumuz, yok olmasını istediğimiz canlıların bile bir işlevi vardır. O canlıyı yok ettiğinizde dengeyi bozarsınız. Başka canlılar çoğalır, çoğalan öbürlerinin verdiği zararlar tehdit oluşturmaya başlar.

Siyasal alan da böyledir. Siyasal yelpazedeki her grubun bir işlevi, faydası vardır.. geniş zamandan, tüm alana baktığınızda. 12 Eylül anayasasını yüzde 91 küsur katılımla yüzde 91 üstünde evet diyerek kabul eden bu toplum bizim gibileri yok etmek istedi. Büyük ölçüde yok etti. Gerekçesi haklı gibiydi. Sağ sol çatışmasından, “terörden” bıkmak. Birkaç yıl sonra ne fışkırdı: Azgın bir piyasacılık, dincilik ve Kürtçülük..

Şu anda bizim gibilerin pazarlık edecek bir gücü bulunmadığı gibi, aslında siyasi bir gücümüz de yok. Yaptığımız siyaset bile değil, dolaylı bir siyaset.

Yalnızca gördüğümüz, bildiğimiz apaçık gerçekleri çok kısıtlı olanaklarla dile getirmeye çalışıyoruz. Sadece bilimsel, nesnel, dik ve doğru durmaya çalışıyoruz. Destek çok. Ama hakaret de çok. Sessiz kalanlar yığınlarla.   

Ama gerçekten en tuhafı: Susmamızı buyurmaları. Gerçekleri söylemeyecekmişiz. Gerçi az da susmadık seçim öncesi. Hep susacakmışız! Gerçekleri söylemek AKP’nin işine geliyormuş. Gerekçe bu. İktidara yarıyormuş. Doğru siyaset bugün Millet Cephesini yıpratacak hiçbir şey söylememekmiş.

Altı ay öncesine dek CHP’nin Amerikan güdümlü bir parti olduğunu, CHP’nin HDP’leştiğini bizden iyi bilenler, şimdi aynı şeyleri söylediğimizde bize yükleniyorlar. Bildiklerini inkar ediyor ve hatta bizleri iftiracılıkla suçluyorlar. Hangi kanıtı göstersek “Bu AKP yalanı”, “şu Perinçek zırvası” diye savuşturup duruyorlar.

Yalan söyleye söyleye AKP’yi yıkamadılar. 18 yıl bu mantıkla pek çok yalana katlandık. Şimdi daha çok yalanla belki yıkacaklar. Yıkamadılar mı beter, yıkarlarsa beter.  

Değerli okurlar, bizim gibilerin sadece gerçekleri az buçuk anlatmaktan ibaret siyasetimiz de bir baskı unsurudur. Siyasetin eko sisteminde pazarlık gücü sahibi grupların dinamiği nasıl esas olarak olumlu işlev görürse.. Veya bu yoksa olumsuzluklar artıyorsa… Değişik baskı gruplarının bulunması da eko sistemin sağlıklı işlevi için mutlak zorunludur.

Toplum bizim gibileri hepten yok ederse, bazı baskı unsurlarını ortadan kaldırırsa… Birilerine az çok çeki düzen verecek eleştiri ve bilgi akış mekanizmaları kırılırsa… O toplumda başka zararlı güçler iyice yayılır. Yeni ekolojik felaketler baş gösterir.

NE İSTİYORUZ…

On yıllardır çok anlattık, defalarca özetledik, son gelişmeler ışığında tekrar ifade edeyim:

BİR- AKP’den kurtulmak istiyoruz. Fakat bu meşru yollarla olmalı. Dış müdahale, PKK desteği, hele ki içsavaşla değil. Meşru yollarda gittiği takdirde muhalefete tam destek. Fakat Afganistan, Yugoslavya, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Ukrayna vb. de yaşananların çeyreğini görmeye hayır! Her şey çok güzel olacak yalanına hayır! Bu iktidardan sonrası az buçuk güzel olabilir, ama daha kötü de olabilir. Bu uyarıyı yapmak boynumuzun borcu. İzin verin, ara sıra konuşalım!

İKİ- İki taraf da kirli ittifaklar içinde. Hiç değilse kabul edin. Kabul edilirse baskı yaparak sınırlandırmak mümkün olabilir. Fakat son yıllarda muhalefet, kirli ittifaklarda iktidara fark attı. Bunu inkar etmek için de bin bir yalana başvuruyor. Aklın böylesine çirkinleştiği bir ortamda hiçbir güzellik doğmaz. İnkar ede ede kişiliğini yitirmiş, pelteye dönmüş beyinlerle hangi çözümün tartışmasını yapacaksınız? Kirli ittifaklara hayır! Yalana hayır!

ÜÇ- Bu toplumlar yeni baştan ve bu kez daha gelişmiş sosyalizmleri kurabilir mi… bilmiyorum. Ancak emperyalist-kapitalist dünyanız bizim gibi insanları çok iğrendiriyor. Tek tek sizlerden iğrenmiyoruz, fakat buna teşne toplumunuz, buna teşne siyasetiniz, kapitalizme hizmetle geçen yaşamlarınız, yaşamlarımız... Kanımıza dokunuyor. Bu rahatsızlığımızı hiç değilse ara sıra dile getirmemize katlanınız!

AFORİZMALAR

Seçimler, iş yerinizde anlaşamayacağınız ya da birlikte konsere bile gitmekten hoşlanmayacağınız insanlara koşa koşa gidip oy atmaktır. Ve bunun her zaman akılcı bir gerekçesi bulunur.

Siyasal alanın etik doğruları rahat zamanların çerezleridir. Çelişkiler az buçuk şiddetlendiğinde kimse çekirdek çitlemez.

Vatanseverlik oy pusulalarıdır. Saat altıya doğru çuvallara doldururlar onları. Sonra da karanlık depolara atarlar.    

Siyasal sloganlar bir süre sonra aksi tesir yapan yüksek doz ilaçlar gibidir. “Tek Yol Devrim!” sloganını en çok kimler atıyordu? Şimdi ne yapıyorlar? Onları her yolda görmek mümkün. Devrim yolu hariç.

Atatürkçülükten geriye kalan tek şey: Rakı… Onu da yabancılar üretiyor, vergileri diyanete, tarikatlara gidiyor.

Aforizmalar tiner gibidir. Koklarsın.. Kafayı hemen buldurur. Birkaç dakikada etkisi geçer.

Yankee do not go home! Pleeease! Make yourself at home!

“Hep eleştiri… hep eleştiri.. Çözüm ne?” Çözüm öncelikle, bin kere de anlatsan “çözüm ne?” diye sormaya devam edenlerden kurtulmaktır. Gerisi gelir.

Siyaset yapmak sürekli yalan söylemek, durmadan daha da çirkinleşmekse… Doğru söyleyeni sindirmekse.. Eğer böyle kazanacaksak.. Kazanmışız zaten. Biz iktidardayız.

Bugün için dünyanın en “insancıl” tavrı, insanın mevcut halinden tiksinmektir. (T. K.) Aforizmalar denince ilk aklıma gelen Nietzsche ve Taylan Kara. Tam da konumuzla bağıntılı, kaçınmak istemedim. Doğru bir söz. Ne var ki, o yönde düşünenler, insanlığı, toplumu sevmiyor diye hemen yargılanır siyasal camiada. Oysa tek tek insanları daha seven, onlara daha faydası dokunanlar çoğunlukla böyle düşünenler içinden çıkar. Toplumu, belli partileri veya insanlığı lafta yüceltenler arasında ise tek tek insanları seven ve onlara yararı dokunanlar daha az oranda çıkar.

İnsan BU’da kimi gerçekleri yazdığımızda sık gelen tepkilerden bir demet:

“Siz insan mısınız..” “Sen insan olamazsın!” (Humanist ve bilimsel yorumlar..) (Sitenin adı İnsan BU ya, insanın ne tuhaf, kimi zaman hoş, çoğu zaman nahoş ve sosyal zekası pek düşük bir canlı olması hasebiyle. Çoğu okur farklı anlıyor. Okumayan okur her zaman haklıdır!)

“Sen öl..” “Hepiniz geberin!” (Köktenci çözümcü yorumlar)

“Ak-itçiler sizi!” “AKP çomarları!” “Siz Apo’yu niye televizyona çıkardınız?” “Ensar vakfında çocuklara tecavüz eden siz değil misiniz?” (Külyutmazlar, ayna tutucular.)

“Kimsin sen?” “Sen kimsin?” “Lan siz kimsiniz?” (GBT meraklıları..)

CHP’NİN, AK PARTİ’NİN SAĞINA YERLEŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ

Bunu ben söylesem Sözcü, Cumhuriyet kışkırtmalı fanatik CHP’liler hemen hakaret yağdırmaya başlar. Bu görüş 10 Aralık Hareketi’nin görüşüdür ve sözcüleri de Burhan Şenatalar’dır. CHP’yi parçalamak ve yok etmek için oluşturulan bu hareketin sözcüsü şu anda CHP genel başkan yardımcısıdır. Bu sözler 2009’da söylenmiştir. CHP’ye ve Cumhuriyet’e yönelik, sonunda kasetle taçlanan büyük operasyonlara paralel olarak.  

CHP KURMAYLARININ BİYOGRAFİLERİ “BU KADAR DA OLMAZ!” DEDİRTİYOR!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz: Beyaz Saray sözcüsü gibi açıklamalarına alıştığımız Çeviköz, geçtiğimiz günlerde de “Suriye’de Kürtlere karşı tutum yanlıştır.. S-400’ler alınmasın!” demeci ile öne çıkmıştı. Özgeçmişini inceliyoruz… 2007-2010 tarihlerinde Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri bakanlıkları altında müsteşar yardımcılığı… Ve 2010’da bu üçlünün en çok önem verdiği birkaç büyükelçilikten biri olan Londra Büyükelçiliği’ne atanma. 2014’e kadar orada görev. Sonra CHP’ye atanma… Bilderberg katılımcısı…

Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak: Bürokratik oligarşik bir aileden geliyor. 2001 büyük ekonomik krizi sırasında ekonominin başındaki bürokratlardandı. Başka deyişle büyük hortumun sorumlularından... Ecevit Hükümeti’ni yıkan Kemal Derviş komplosundan sonra, Derviş’in sağ kolu olarak terfi etti ve en yüksek kademeye getirildi. O dönem “ekonomiyi kurtarmak” için uluslararası uyum paketleriyle ilgili görüşmelerde heyetlerimizin başındaydı. O da Çeviköz gibi Bilderbergci.

CHP’nin kurmaylarından çok isim verdik size daha önce. Bökeler, Tanrıkulları, Kaftancılar, Kaboğulları… Tek kelimeyle dehşet verici bir kadro.. İYİ Parti’nin durumu da farklı sayılmaz. Bu biyografiler beni bile şaşırtıyorsa?  

Kaan Arslanoğlu

Konuyla İlgili Bir Önceki Yazım: http://www.insanbu.com/Siyaset-Haberleri/778-ekrem-imamoglunun-politik-kisiligi-ve-yarattigi-suru-psikolojisinin-cozumlemesi


Yorumlar

Maximum : 1000 Karakter / Karakter Sayısı: 
0
Yorumlara gerçek ad ve soyadınızı yazmanız onay kolayllığı sağlar.
Mail adresinizi yazmanız keyfinize kalmıştır. Yorumlarınızın onaylanması da
editörlerin tamamen keyfine bağlıdır. Yılların deneyimi sonucu bu bizde böyle.
  • fahri kumbul

    fahri kumbul 26.08.2019

    2018 verilerine göre 2019 başında yayınlanan “Demokrasi Endeksi Raporu”nda Norveç, geçen yıla göre 10 tam puandan 9,87’ye – önemsiz bir- düşüş gösterse de dünyanın en demokratik ülkesi oldu. Herkesin demokrasi anlayışı (ya da özlemi) bir olmasa da dünyaya egemen olan anlayışa göre birinci olan bir ülke hakkında yapılan eleştiri elbette bazılarında şaşkınlık, kimilerinde kızgınlık yaratacaktır. (Aynı raporda Türkiye 4,37 not le biraz daha gerileyerek 167 ülkenin içinde 110. sırayı almıştı.. Türkiye’nin demokrasi sınıfı, hibrit demokrasi olarak adlandırılıyor)

  • akif akalın

    akif akalın 18.08.2019

    YAĞMURZEDELER BURADA, HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAKÇILAR NEREDE? Dün saat 12 - 14 arasında Kapalıçarşı'da MAHSUR KALDIM. Unkapanı alt geçidinde olmadığım için "şanslıydım". Bilançoyu medyadan takip etmişsinizdir. Ben de medyayı, acaba İmamoğlu böyle durumlarda son 25 yılda AKP'li belediye başkanlarının söylediklerinden FARKLI ne söyleyecek diye takip ettim. Bu saate kadar (18.08.2019 saat 09.42) FARKLI bir şey duyamadım. Şimdi HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAKÇILAR da muhtemelen AKP'liler gibi, "yağmur allahtan geliyor, İmamoğlu ne yapsın?" diyor olmalı... Belki de beni "insafa" davet ediyorlardır, öyle ya yılların altyapı sorununu İmamoğlu 1 ayda mı çözecek... Peki 5 yılda çözecek mi? 5 yıl sonra yine Kapalı Çarşı'da mahsur kalırsam ve size bu yazıyı anımsattırsam yüzünüz kızarır mı? Asla. Siz HER ZAMAN DOĞRU, HER ZAMAN HAKLISINIZ. Eğer her şey çok güzel olmazsa inanın benim gibiler güzünden olmaz. Biz bağlarız İmamoğlu'nun elini iyi bir şey yapamasın diye.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 22.07.2019

    Sevgili Akif, dediğinde tamamen haklısın. Ancak insanlara sürekli de ahlaksızsınız denmez ki.. :) Onu da diyoruz ara sıra ve ne yazık ki işin özü bu. Ama devamlı da denmez bittabii... Onun yerine mecburen "politikanız yanlış" falan gibi şeyler söylemek lazım. Olan budur. Aslında ahlak da sonunda ve başında bir insan sorunu. Bu malzemeden bu kadar. İnsan bu.. sevgilerle..

  • Akif Akalın

    Akif Akalın 21.07.2019

    AHLAK meselesi bir kez daha kanıtlandı. Geçen hafta sol portalda "Norveç'i nasıl bilirsiniz?" başlıklı bir yazım yayınlandı. Yazıda JAMA'da yeni yayınlanmış bir makaleyi kaynak göstererek, Norveç'in sağlıkta eşitsizliklerde ABD ile yarıştığını anlattım. Facebook ve Twitter'da bu makaleye toplam 100'den fazla eleştiri geldi. Çoğu hakarete varan eleştirilerde özetle YALAN SÖYLEDİĞİM iddia ediliyordu. Hepsi hala duruyor. İki gün sonra bu kez tamamen Norveç kaynaklarından ve Norveç Sağlık Bakanlığı'nın İngilizce bir yayınını kaynak göstererek Norveç'teki sadece sağlık değil, aynı zamanda sosyal eşitsizlikleri de KANITLAYAN ikinci bir yazım yayınlandı (Norveç: Sosyalizm Yoksa Cennet de Yok). Bu yazıya sadece 10 yorum geldi ve geçen yazıyı eleştirenlerden TEK BİR SES yok. Bu AHLAKSIZ insanlar politika yaptıklarını sanıyorlar fakat yaptıkları AHLAKSIZLIK. Biraz utanma duyguları olsaydı, özürden vazgeçtim, hiç değilse YANILMIŞIZ derlerdi. Ama onlar her zaman haklıdır...

  • Neo Paladyum

    Neo Paladyum 17.07.2019

    geçtiğimiz ay yapılan 'medya ve sosyal medyanın akla etkileri' konferansı için gittiğim kadıköy bel. akademisi salon girişinde dağıtılan ''Geleceğin Kentleri'' kitabını hafta sonu okudum. 2018 yıl sonu yapılan bir dizi kent teknolojisi, kültürü ile ilgili akademik seminerlerden sonra, kapanışta üst düzey katılımlı konferans yapılmış. konferansın son konuşmacısı da; (as solist en son çıkar hesabı) ! bu yazıda bahsi geçen Ünal Çeviköz. ünal bey konuşmasında; hukuk, adalet.. derken konuyu Osman Kavala'ya getirmiş Kavala çıkmalı, masumdur.. gibi ifadelerle kavala'ya sahip çıkmış. ben de oturdum.. daha önce yüzeysel bildiğim kavala'yı, yabancı, eski kaynaklar da dahil araştırdım ! aman yarabbim ! ne ararsan var. abd'deki gençlik yılları, acayip bağlantılı askeri teknolojik şirketler, soros vakıfları, sınırlar ötesi sivil toplum kuruluş aktiveleri, güneydoğu bağlantıları. son olarak resmi faaliyet gösteren vakıfların bazıları fazla deşifre olunca .. piyasadan çekilip ihaleyi 'osman'ıma bırakmış !

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 17.07.2019

    MUHTEŞEM KADIN… diyorlar ona. Bir Matah HARİ olsa bari, diyen de var.. Birçok arkadaşımız çok seviyor.. İnanın, gerçekten iyi insanlar.. Canan Kaftancıoğlu da iyi insandır muhtemelen. Sorun kişiler sorunu değil demiştik. Karşımızda yüz binlerce kişilik bir şebeke var. NETWORK… Buna “network” diyenleri de zamanla içine alan muazzam bir örgütlenme. 80 darbesinden ezilerek çıkan sol, bu ezikliği derse dönüştüremedi, akıl geliştirmedi. Ezik soldan vatan ve halk düşmanlığı, kapitalizmle her boyutta kaynaşma çıktı. Enternasyonalist tek sol akımı dünyada biz ürettik. Bütün nasyonalizmleri “enter” ettiler, bir tek Türk’e düşman kesildiler. DEVAMI aşağıda:

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 17.07.2019

    DEVAM: Sol, kayıtsız şartsız AB-ABD güdümüne girdi. Medyada, sanatta, edebiyatta, akademide ördüler ağlarını, adım adım sıktılar bağları.. Meslek odaları, sendikalar ve siyaseti tümden ele geçirdiler. Nerede onları teşhir etsek, nerede az buçuk geriletsek, öbür alandan dolanıp yine vurdular yere bizleri. “Kemalist vesayet, statüko, seküler, barışın dili, TeCe, totaliter, militarist, ezber bozmak, 1. Cumhuriyet, yeni anayasa...” TV’lerde ibrik gibi dizilir daima bunları söyler, yüzlerce mecradan bunları yazarlardı. Mamalarını yer, durmadan beynimizi sirkelerlerdi. Ne diyorlarsa niyetleri tam tersiydi. Viral bir enfeksiyon salgını gibiydi hastalık, her yana bulaştırdılar o duygusuz bönlüğü, okumuşları “Zombi”ye çevirdiler. AKP’yi bu uluslararası şebeke başa geçirdi, 2013’e dek onlar gönendirdi. Şimdi ise “biz getirdik.. biz götüreceğiz.. farklı sese izin yok..” diyorlar. En son CHP’yi de tümden ele geçirdiler.. DEVAMI aşağıda

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 17.07.2019

    DEVAM: Kimsenin adalet, ülke, orman, insan, gerçek.. ÇOCUK.. umurunda değil. PKK, Aydos ormanını yakarak İstanbul halkına seçim teşekkürü etti. Yine çocukları öldürdü. Ad verip kınayacak nöronları bile kalmamış! Mata Hari hiç değilse hain değildi ve kahramanca canını vermişti. Bunlar ise kendi kanlarıyla değil, başkalarının, on binlerce çocuğun kanıyla gösterişçi siyaset yapıyorlar. “Tayyip’in karşısında eşeği aday gösterseler onu desteklerim” mantığının ki, yakın zamana dek ben de o kafadaydım… Bizi getirdiği yer budur. “MİLLET CEPHESİ”NİN TAYYİP KARŞITLIĞI DIŞINDA GÜVENİLİR TEK BİR İNSANİ DEĞERİNİ SÖYLEYİN.. Size hak vereceğim. Sadece laiklik vardı yakın zamana dek, o da kuşkuda artık. Çevremize bakıyoruz.. Bu korkunç zombileşmeyi gören bir avuç kişi kalmışız. Sanırım virüs bize işlemiyor. Sanırım gerçek insan değiliz! Galiba Neandertal kırmasıyız..

  • 13.07.2019

    Ağzınıza sağlık, teşekkürler

  • Akif Akalın

    Akif Akalın 08.07.2019

    DEVAM Bunu İmam'dan medet umanlar için de söylemek mümkün. Bu insanların samimiyetle "her şey çok güzel olacak" demesine ve "hiçbir şey değişmeyecek" diyenlere itibar etmemesine hiçbir itirazı yok. Fakat bir vadeden sonra kendileri de hiçbir şeyin değişmediğini gördüğünde "yahu adamlar haklıymış, bir şey değişmedi" dememesi yine AHLAKİ bir sorun. Sonuç olarak biz aslında politik değil ahlaki bir tartışma yapıyoruz ve politika yaptığımızı sanıyoruz.

  • Akif Akalın

    Akif Akalın 08.07.2019

    Toplum içinde bir özeleştiri kültürü yerleşmedikçe kime oy verirseniz verin sonuç değişmez. Bu herkes için geçerli fakat biz çok şimşek çekmemek için AKP'den örnek verelim. Adam rantın dorukta olduğu bir yerde "kamusal" (yani teorik olarak 80 milyonun mülkü olan) bir yeri, "buraya millet bahçesi yapacağız" diye yıkıyor. Siz "yok" diyorsunuz, "AVM dikecek, yandaşlara peşkeş çekecek". Bu noktada AKP'ye gönül vermiş birinin bize inanmayıp, oy verdiği adamlara "güvenmesi" ve bize "gidin işinize" demesi çok anlaşılır bir durum. İnanın hiçbir itirazım yok. Fakat yarın oraya millet bahçesi değil AVM dikilince (bunun gibi onlarcası tekrarlanınca) AKP'li kardeşimin "yahu adamlar haklıymış, AVM yaptılar" dememesi, özeleştiri mekanizmasının çalışmaması gerçekten büyük problem. Bu noktada artık sorun politik olmaktan çıkıp AHLAKİ bir soruna dönüşüyor. Artık yaptığınız politika "değil", başka bir şey ve bu nedenle bir adım ilerleyebilmeniz olanaksız. (devamı var)

  • Neo Paladyum

    Neo Paladyum 08.07.2019

    Nööriyoo burda bööle yaaa ! ? bilderbergden hâle, kandilden jâle.. pensilvanyadan bütün maalle ! hepsi toplanmış // yetmemiş bi de; enver altaylının yeğeni, exeterden mr. rose, Devid'in oğlu, father Can .. kale arkasından koltuk çıkıyoo / ne ararsan var ! demedi demeyin.. bunlar bu kadroyla; şeytanı bilem ayaküstü çarparlar maazallah ! / son iddiam şu .. ceehape, ceehaape olalı ? bööle profosyonel üst düzey yabancı transfer, pahallı, züper plus yıldız oyunculu kadro görmedi ! bu sezonki favorim; ce-haa-pe / akp-spor bilem, bence bu züper takımın karşısında çırak kalır ! reyiz; kale arkasında.. anca top toplar.

  • Ahmet Yılmaz

    Ahmet Yılmaz 08.07.2019

    Bircok cehapelinin okuma da bilmedigine kanaat getirdim. Fesbukta hemen biri cevap vermis. Fekat ikinci cumleyi okumadan. O zaman birinci cumleyi de okumamis aynen kopya etmis olabilir. Sanirim sade resimlere bakiyorlar.. şaka ediyorum sanmayin. . Cok uzucu..

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.