Siyaset

Facebook sayfalarında yayımladığımız ve çok ilgi gören 3 kısa yazı… PERİNÇEKÇİ ve TAYYİPÇİ OLMAM ÜZERİNE… / KOMÜNİSTLER, SOSYALİSTLER ve SAVAŞ… / GARBİS ALTINOĞLU’NUN ÖLÜMÜ VE DAHA ÖNCE ÖLMÜŞ ROMANTİZM..   

KOMÜNİSTLER, SOSYALİSTLER ve SAVAŞ..

Vay benim etkisiz eleman, güzel ve yalnız komünistim, sosyalistim.. Şu klasik, her şey korkunç yanlış, tüm hasımlarımız felaket berbat, biz mükemmeliz, ışık saçıyoruz edasındaki bildirileriniz sıktı artık. Sıkmak ne kelime insanları güldürüyor, ardından öfkelendiriyor. Kusursuz doğru olan sizsiniz, herkese akıl öğretme, emir verme yetkisi sizde.

Savaşa karşı olmak gerek! Güzel! Çünkü savaşta insan ölüyor. İster sivil ölsün, ister bizim askerimiz, polisimiz, hatta isterse karşı taraftan militanlar… Her savaşa kaygıyla bakanlardanım.. Hayvanlar ölüyor, doğa tahrip oluyor.. Bunlar kadar önemlisi.. Başka çok büyük sorunlar savaş dolayısıyla unutuluyor, unutturuluyor.

Ancak savaş bir insanlık gerçeği. Savaşa her koşulda hayır demek, insanlar birbiriyle hiç konuşmasın demek kadar saçma. Savaşlar ancak azaltılabilir, sınırlandırılabilir. Savaş sırasında daha “insani” davranmak için baskı kurulabilir..

Dünya gerçeği.. Bugüne dek bunu, savaşı sınırlandırma işini en iyi yapanlar komünistlerdi, sosyalistlerdi. O yüzden tüm kalbimle onların güçlenmesini isterim. Ama bizde komünistlik yapılmıyor, en kötü karikatürü yapılıyor. Bildirilere bakıyorum. Türkiye’nin orada işi yokmuş. ABD Suriye’den çıksınmış, Türkiye Suriye ile işbirliği yapmalıymış. Doğru gibi görünen boş laflar. Türkiye Suriye konusunda çok yanlış politikalar izledi, bugünkü tablonun baş sorumlularından. Fakat bugün ne yapacağız? Suriye ile işbirliği yapınca biz de oraya girip savaşmayacak mıyız? Suriye zaten bize yeşil ışık yakmış, kara gözümüz kaşımız için mi bizle işbirliği yapacak. Yine savaşacağız.

Savaşa gerçekten karşı olan (ki kimse birbirini kandırmasın, burada zaten yeni bir savaş yok, 30 yıllık savaşın bir başka aşaması var), evet savaşa gerçekten karşı olan, savaşı ortaya çıkaran nedenlere karşı adam gibi mücadele eder.

PKK Kürt işçileri bombayla havaya uçuruyor… Bizim komünist sessiz. PKK Kürt köylülerini havaya uçuruyor. Benim komünist kınamıyor bile. PKK Kürt işçileri vuruyor, öğretmen vuruyor.. Bizim komünist yine PKK yanında.. Türk işçilerin öldürülmesinden bahsetmiyorum bile. Türk işçinin can hakkını savunmak “şovenizm” ne de olsa. Çünkü öldüren PKK..

Savaşın en önemli nedenine karşı mücadele etmeyen, mücadele ne kelime onun tarafında savaş budalalığı yapan bir “radikal” sol! İşçiyle alakaları yok, garibanla yok! Sonra da işçi sınıfını örgütleyecekler de… Savaşları önleyecekler de.. Alıştık ama aslında hala alışamadık. Üzülüyoruz. (10 Ekim 2019)

Not: Pek güzel akıl öğretmelerinden biri de şu: “NATO’dan derhal çıkılsın, ABD bölgeden çıksın!” Ne kadar güzel… Bildik bileli bunun için mücadele ediyoruz. Keşke olsa. Peki bunun için kim baskı gücü oluşturacak? ABD-AB politikalarının tam güdümündeki KESK’ten, DİSK’ten, TTB’den çıkamıyorsunuz siz daha… O kadar uyarıyoruz, dinlemiyorsunuz bile… Başkası adına kahramanlık yapmak ne kadar da kolay!

 

PERİNÇEKÇİ OLDUM, ÜSTÜNE BİR DE AP KOYDUM.. AKP KOYDUM.. TAYYİPÇİ OLDUM..

“Erdoğan bir yıldır atıp tutuyor, ama hayatta Suriye’ye giremez. Girsin bakalım sıkıyorsa, Trump onu ne yapar! Girdi Suriye’ye, içeride başı sıkıştı tabii. Tam bir macera.. ABD böyle istiyor, onun emrinden çıkamaz. Girse ne olacak, bir adım ilerleyemez. Çekti Trump PKK’yı, bizimkiler dağları taşları bombalıyor, şov olsun diye. Ama bu kadarı fazla, katliam yapıyorlar. Tabii asker, devlet ayrı AKP ayrı, biz devletin, ordunun yanındayız. Sivilleri öldürüyorlar, Türk ordusu 23 centlik… Amerikanın piyonu. Bataklıktan çekin askerimizi. Yahu niye durdurdun harekatı? Trump emretti, Tayyip de durdu. Mal varlığını koydular önüne, ne yapsın. Bu Trump hasta bir adam, tam emperyalist, ama ne biçim lafı geçirdi Tayyib’e. Girme oğlum, salak mısın dedi! Tayyip’te tıs yok! Konuşsana hadi! Bak girdi Suriye’ye.. Barış yok mu barış! Durmadan konuşuyor Tayyip: ABD’ye bu kadar da çatılmaz ki! İntikam alırlar sonra, NATO’yu da kızdırmamak lazım. Aralarında anlaşmışlar DAEŞ militanlarını bize kakalayacaklar. Bak işte, DAEŞ’le anlaşmış AKP, onları PKK salmamış, bizimkiler salmış. Bizimkiler PKK ile anlaşmış, yok yok PYD ile anlaşmış.. PYD ile PKK çatışacakmış. Olmadı mı? Yaz şuraya, o da olur.. Tayyip ikisiyle de anlaşmış, Trump’la da anlaşmış. Yok son anda Trump’la anlaşmamış.. Kiminle anlaşmış yahu? Biriyle muhakkak anlaşmış, sonra söylerim… Bu tam bir hezimet.. Emperyalizm kuklalarını çarpıştırıyor. Yahu nerede bu AB, nerede bu ABD, kurtarın Rojava devrimini!”

Birkaç vatsap grubunu uzaktan izliyorum. İçinde ne mühendisler, ne doktorlar, profesörler yazıyor, hepsi istiyor, hepsine gidiyorlar, işte böyle şeyler konuşuyorlar. Halk TV izliyor, Fox seyrediyor, gerçek CNN’i kaçırmıyor, muhalif liderlerimizin videolarını paylaşıyor, köşe yazarlarımızın cin fikirlerini baklava yufkası gibi oradan oraya fırlatıyorlar… Bunlar akıl hastanesine ziyarete gitse bütün hastalar paniğe kapılır kaçar. Hiçbir ruhsal sorunlu bu kadar saçmalayamaz, herkes almış eline bir şeytan telefonu, başımıza Goebbels kesilmiş. Hadi canım, Nazi propaganda bakanı gelse burada işsiz kalır.

Harekat mı? Haklıdır ve bence şu ana dek dört dörtlük, 10’da 10’luk başarıyla gitti. İster ağlayın, ister sevinin. Bundan sonrasına bakacağız tabii.

Şimdi böyle şeyler söyleyince aynı ruh halinin hazır birkaç cümlesi (ki durmadan yalan yaymaktan nöronları bitap düşmüş, konfeksiyon kalıp dışında düşünecek halleri kalmamış) : 1- Perinçekçi olmuşsun… Hayırlı olsun (espri mahiyetinde) 2- AKP’li olmuşsun, geber! (temenni mahiyetinde).

ŞİMDİ BUNLARI DİYENLERE HODRİ FACEBOOK DİYORUM, var mısınız iddialaşmaya: Ben sürekli bir hafta Perinçek karşıtı, bir hafta Erdoğan karşıtı ağır eleştiri yazayım. Perinçekçi oldun, Tayyipçi oldun, diyenler de CHP küresel güçlerce nasıl ele geçirilip HDP şubesi haline getirildi, Kılıçdar, İmam ve Tunç beyler, Canan hanımlar nasıl her gün emperyal ajandaya harfi harfine uygun iş eyliyor; siz de bunları eleştiren bir şeyleri açık ve seçik olarak çızıktırın. İçinden dışından sallayıp duran yüzlerce kişiden hiç değilse 7-8’iniz bir gösterin kendinizi, örneklerini veriniz. Hemen başlarım. Gerçi burada bir haksızlık var, o kadar da olsun. Ben o yazıları zaten bildim bileli yazıyorum, ama sizin performansınız nedir, merak ederim.

18 YILDIR BUNLAR YÜZÜNDEN AKP BAŞIMIZDA, BUNDAN SONRA BAŞIMIZDA OLDUĞU HER GÜN BUNLAR YÜZÜNDEN…

ÇOK ALAMETLER GÖRÜLDÜ, NEYİN ALAMETİ BUNLAR TANRIM! Zina binayı, bina zinayı katladı, yedi kat göğü dumanlar kapladı, yecüc mecüc beyinliler her yanı sardı, sağcılar solcu, solcular sağcı oldu… Kıyamet alametlerini sayan sayfalardan Mcdonalds reklamı çıktı… Başka kimse acımaz, sen bize acı Ya Rabbi! (21 Ekim 2019)

 

GARBİS ALTINOĞLU ÖLMÜŞ ve ODUN GİBİ BİR TOPLUM..

“Devrimciler” adlı romanımın o uzun işkence bölümünde “Galip Altın” adında çok olumlu bir figür olarak kısaca geçer. İstanbul 1. Şubede üst işkence odalarında birkaç gün birlikte kalmıştık. Gözlerim sürekli bağlıydı, sadece seslerden izleyebilmiştim kendisini ve gösterdiği tavır beni hayli etkilemişti.

68 ve 78 devrimci kuşağının liderlerinden biridir. 68 dönemindeki berbat bir olayla az çok tanınsa da, genel kamuoyu, hatta sol çevreler kendisini pek bilmezdi. Daha az tanınan bir örgüttendi.

Romanlarımda pek çok önemli figür ve olaya göndermeler bulunur. Yazarken “acaba nasıl geri dönüşleri olacak?” diye bir heyecan sarardı beni. Şimdi dünyanın sonunu ya da evrenin sırrını bulup koysam heyecanlandırmıyor. Nasıl olsa hiçbir geri dönüş gelmiyor. Pek azı hakkında pek az tepki geliyor.

Garbis Altınoğlu ile de 1982 yılbaşı gecesindeki ses yoldaşlığımız sonrasında hiç, ama hiçbir iletişimimiz olmadı. 31 yıl boyunca da “Aaa, burada Garbis’i yazmışsın!” diyen tek bir Allahın kulu çıkmadı.

Birçok ülkede olduğu gibi bu ülkede de devrimci olmak çok zor… Ama romancı olmak, duygulara ve derinliklere seslenmek çok daha zor. Romantizm neredeyse yok bu ülkede. Yüzeysel, çok yüzeysel… Ancak gözlerine sokarsan anlıyor insanlar. 80 öncesi tutkuyla bağlandığım yüzlerce genç, kız veya erkek… Büyük çoğunluğunun basbayağı odundan ibaret bulunduklarını sonra sonra anladım… Sonraki yaşamlarından, sonraki değerlerinden, okudukları şeylerden, takdir ettikleri insanlardan… Bu solun duygusal zekası bebek düzeyinde…

Benim gibiler… Ülkemizi, halkımızı, ulusumuzu çok sever.. Onların hakları için olmadık özveriler gösterir… Yine de “talihsizlik” demeyelim de… bu ülkede devrimci olmak çok zor… yazar, düşünür olmak daha da zor… Garbis ölmüş, romantizm daha önce ölmüştü.

Romantizmin ve senin… Toprağınız bol olsun Garbis Altınoğlu! "Gezme ceylan" türkünü orada da oku! (22 Ekim 2019)

Kaan Arslanoğlu