Siyaset
19 MAYIS İÇİN

19 Mayıs 2020'de Mustafa Kemal Atatürk'ün İsyan Ateşini Yakışının 101. Yılında Anımsamamız Gereken Noktalar.
Mustafa Kemal, gerçek bir devrimci teşkilatçı olarak; memleketinin rahatı ve mutluluğu için kendi rahatı ve mutluluğunu seve seve feda etmiş, isyancı bir önder konumunu benimsemiştir... Fakat bu konumunu eyleme dökerken gerçek amacından hiç sapmadan ustalıkla kamufle etmeyi başarmıştı.
Samsun’a ayak bastıktan dokuz gün sonra milleti birleştirip örgütlemeyi kafaya koyduğuna dair net belirtileri, yaptığı haberleşmelerden öğrenmekteyiz. İstihbarat Kolordu şifresiyle Diyarbakır milletvekili Kâmil Bey’e yazdığı telgrafı, 9. Ordu Kıtaları Müfettişi ve Padişahın Fahri Yaveri Mustafa Kemal şeklinde sonlandırması da elbette anlamlı... Bu telgrafta, doğu illerinin Ermenilere verilmesine veya herhangi bir yabancı yönetimine geçmesine engel olmanın; ancak bu illerde tam asayişin ve özellikle bütün milletçe düşünce birliğinin varlığını kanıtlayarak, tek vücut olan milletin, haklarını ve bağımsızlığını korumak için en son fedakârlığı göze aldığını bütün dünya’ya göstermekle mümkün olacağı vurgulanmıştır. Mustafa Kemal; işitilenlere göre, dış düşmanlarımıza karşı din kardeşlerinin el ele vererek sevgili topraklarımızı kurtaracağı bu tehlikeli anda, Diyarbakır’da Kürt çevreleri ile Türkler arasında bazı çeşitli ayrılıklar olduğu, bunun her iki kardeş ırk için ne üzüntü verici sonuçlara neden olacağını bu milletvekilinin çok iyi takdir edeceğini belirterek; yönetim usulü, ırkların haklarının korunması gibi arada halledilebilecek aile sorunlarının dış düşmanın milli haklarımızı ve bağımsızlığımızı ayaklar altına almaya başladığı günlerde ortaya atılmış en büyük bir hıyanet olacağına, vatanın kurtarılması için milli birliğin hedef alınması bakış açısıyla, Kürt çevrelerine gerekli öğütlerde bulunulmasını memleketin selameti adına Kâmil Bey’den rica etmiştir.[1]Bu telgraftan bir gün sonra da Mustafa Kemal; Sivas, Erzurum ve Ankara’daki kolordu komutanlarına Samsun Havza’dan gizli bir telgraf gönderir:
“Sivas’ta 3. Kolordu Kumandanı Refet Beyefendi’ye
Erzurum’da 15.Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine
Ankara’da 20.Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa
Hazretlerine
1 - İtilaf devletlerinin milletimize itisâfkâr (Doğru yoldan sapma, yolsuzluk etme) bir siyaset uyguladıkları, milli bağımsızlığımızı ve devletimizi idama mahkum etmekte oldukları ortaya çıkmıştır. İzmir, Manisa’yı Yunanlılara işgal ettirmekle başlayan son zalimce uygulamaları, İtalyanların Antalya ve Konya taraflarında askeri işgallerini genişletmeleriyle bir kat daha vahim bir şekil alacak. Samsun ve Trabzon gibi Karadeniz çıkışlarımızın da aynı akıbete uğratılması hazırlıklarına başladıkları anlaşılıyor. Ermenistan hülyası hakikat sahasına çıkarılarak milli hayat hakkımıza bir idam darbesi indirilmesi uzak değildir. Kuvvetli bir şekilde işgal altında bulunan hilafet makamı ve merkezi hükümette İtilaf temsilcilerinden adeta esir muamelesi gören merkezi hükümetin ima etmek suretiyle taşraya işittirdiği son ses, bizlere bulunduğumuz elim siyasi vaziyeti pekâlâ anlattı. Milletin esaretten kurtarılması, hâkim ve bağımsız olarak topraklarımızda yaşayabilmesi, ancak kararlı ve namuslu ellerin milleti kısa ve doğru yoldan haklarını ve bağımsızlığını savunmaya sevkiyle kabil olacaktır. Mülkiye memurlarından güvenilir kişilerle el ele vererek bağımsızlığımızın savunulmasının emrinde gerekli teşkilatın (tabii ki gizli) ve dışarıdan fark edilmeyecek şekilde kurulmasını zaruri görüyorum. Bu husus, ihtisası dolayısıyla biz askerlerin vatanperverliğine düşmektedir.
2 - Doğu vilayetlerinde yabancı işgalini iki şekilde düşünmekteyim. Ya Karadeniz sahilindeki Rum ahalisi isyan ederek Cumhuriyet ilan edecek ve bir taraftan da kuvvetli iç ve bilhassa dış çeteleri vilayetlerimizi yağmalayacaktır. Buna karşı koyma; jandarma ve asker müfrezeleriyle ve tam bir şiddetle takibat yapacağız. Ve İslam köylüleri de ellerindeki silahlarıyla köylerini bizzat savunacaktır. Veyahut böyle bir isyanla gerek birlikte olsun ve gerekse olmasın, sahile ufak veya büyük yabancı kuvvetleri çıkarken sahilde yerleşecek ve belki içeriye de sarkacaktır. Çıkan yalnız Yunan kuvveti olursa ahali ve askeri kuvvetimizle püskürtülmesi çaresine başvurulabilir. Diğer İtilaf devletlerinin birlikleri olursa sahilde yerleşmelerini geciktirmek ve içerde karşı koymanın da aşağıdaki şekilde ve mitingler ve çeşitli gösterilerle milli protestolar yapılabilir. Fakat bu kuvvetlerin içeriye sarkmasına yani memleketimizi bilfiil istila etmelerine karşı tabii ki halk ve asker tek vücut olarak fiilen silahla bağımsızlığı savunmaya uğraşacaktır.
Bu ihtilâllerle beraber doğrudan Ermenistan ve Gürcistan taraflarından gelebilecek saldırılar göz önüne alınarak başlıca istikametlerin gerilla tarzında savunulması hususunun şimdiden hazırlanması, sahile yakın olup yabancı kontrollerinin dışında kalmış yerlerdeki silah, cephane, teçhizat ve askeri sıhhiye malzemesinin uygun şekilde sezdirilmeden içerilere nakillerinin sağlanması, hatta kontrole tabi olanlarının da kesinlikle el konularak kaçırılmasının şimdiden hazırlanması. Köylerin vaziyetine göre halkın kendi köyünü savunması veyahut civar askeri birlikleri de takviye etmelerine göre gerekli hazırlıklara girişilmesi ve bunun için silah, cephanenin ve iaşe tarzının vaktiyle kararlaştırılması ve birlik mevcutlarının artırılması ve birliklerdeki silahların mümkün mertebe birleştirilmesi, levazım, iaşe maddelerinin emniyeti ve cephanenin ikmal tarzı, önemli güzergahlardaki büyük inşaatların icabında tahrip edilmek üzere hazırlanması gibi hususların şimdiden düşünülmesiyle son derece gizli bir şekilde tamamlanması lazımdır.
20. Kolordu’nun batıdan doğuya ve 12. Kolordu’nun Adana havalisinden doğuya gelen istikametleri korumasına ihtiyaç olacağı görüşündeyim. Arz edilen hususlara dair yüksek görüşlerinizin yazıyla bildirilmesini rica ederim.
3 - Gizli olarak yalnız 3., 15., 20. Kolordu kumandanlarına yazılmıştır.
9. Ordu Müfettişi
Mustafa Kemal”[2]
Mustafa Kemal bu telgraflardan da anlaşıldığı gibi siyasi durumumuzu çok karanlık görmektedir. Merkezi otoritenin bir hayrı kalmadığı çok açıktır. İngiliz hükümetinin düşmanca tutumu Yunanlılarla Rumlara öncülük yapmak şeklinde kendini göstermiştir. Ermenilere de aynı şekilde öncülük edebilecekleri olasıdır. İtilaf hükümetleri, atalarımızdan kalan meşru hakkımız olan toprakları çiğnemeyi Hıristiyanlık adına bir hizmet saymaktadır.[3]
Anadolu’daki milletin bağrından doğan esirliğe hayır diyen isyan kıvılcımları Mustafa Kemal’in yurdun her yerinde topladığı kongreler yoluyla bir isyan ateşine dönüşmüştür. Bu ateşin aydınlattığı T.B.M.M. bir teori değildir. Gerçeğin ta kendisidir, gerçeklerin en büyüğüdür. Önce milli meclis sonra milli ordu kurulmalıdır. Ordu demek yüz binlerce insan, milyonlarca servet demektir. Buna iki üç kişi karar veremez… Mustafa Kemal’in kurduğu Milli hükümet; böylelikle, memleketin tamamına hükmedebilecek düzenli bir teşkilat ağının ve onun düzenli ordusunun genel bir başarısını gerçekleştirmiştir.[4]
Özgür Karslı
KAYNAKLAR:
1)Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.2, Yay. Haz.: Şule Perinçek ve Diğerleri, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2003.
2) KARSLI, Özgür, Devrimci Teşkilatçı Mustafa Kemal, İstanbul, Ulak Yayıncılık, 2018.
[1] Atatürk’ün Bütün Eserleri,C.2,s.336.
[2] Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.2, ss337-338.
[3] Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.2,s.341
[4] Özgür Karslı, Devrimci Teşkilatçı Mustafa Kemal, ss.233-235