Siyaset

BİR

İstanbul Sözleşmesi liberal kadınlarımızın beyaz atlı prensi. Sadece masal. Şu ana dek kaç kadını kurtardı da bundan sonra kurtaracak!.. Ama hayal kahramanlarını kimse engelleyemez… Millet olarak alkışlıyoruz düşük IQ’lu muhalefetimizin cengaver gündemlerini. Ülkede şiddet var, dünyada var. Kadına şiddet artıyor mu, yoksa sadece farkındalık mı artıyor, medya mı öne çıkarıyor? O bile belli değil. Soruna ciddiyetle el atan, rakamlar üstünden konuşan da yok.

Şiddet var. Hepimizi rahatsız ediyor, kana, cana mal oluyor. Hiçbir şiddet alanı birbirinden ayrı ele alınamaz. Çok geniş konu. Ekonomik yönü de var ve hiç yabana atılmamalı. Ama şiddete karşı bence en etkili yol iç hukukun işlemesi. Adaletin hızlanması. Cezaların artması. İzlemelerin artması. İktidar bu konuda zaaf içinde. Şu andaki mevzuatla bile şiddet belirgin ölçüde azaltılabilir. Siyasi irade zayıf. Bu kesin. Ama muhalefet? İbretlik bir tutum içinde. Cezalar artsın, izlemeler artsın dendikçe ilk onlar karşı çıkıyor. Şiddetin öteki ayaklarını, siyasi şiddeti ve terörü en başta onlar destekliyor. Söz gelimi PKK şiddetine uğrayan sıradan kadınları veya PKK’lı kadınları hiç gündeme getiriyorlar mı!

İşin kültürel boyutunda da şiddeti el birliğiyle destekliyorlar. Seyrettikleri filmlere, dizilere bakın. Hayranı oldukları sanatçılara, oyunculara bakın. Çoğu şiddet figürü.

Bu liberal bir onmaz hastalıktır. Peki liberal olmadığını iddia eden solculara ne demeli? Sosyalist veya ulusalcı çizgide durduğunu söyleyen solculara? Avrupa Birliği nedir kardeşim? AB ile yapılan sözleşmeler nedir? Ülke yararı açısından hepsi çöp. Emperyalizmin ekonomik hegemonyasını hadi alkışlıyorsunuz, kültürel hegemonyasına neden bu kadar teşnesiniz? İstemiyorlar işte bizi, on yıllardır Avrupa’nın tüm köylülerini birliğe kattılar, bize turistik seyahat bile vizeyle. Niye bu kadar kapı kulusunuz?

Avrupa sizin neyinizi kurtaracak? Fransa 13 yaş altı cinsel ilişkide rızayı yasal olarak kabul eden (suç saymayan) bir ülke, bunu daha yeni düzeltmeye çalışıyor. Örnek aldığınız toplumlar bunlar mı? Sizin canınız, cinselliğiniz AB’nin umurunda mı? Sadece böyle yapay gündemlerle ideolojik esir yetiştiriyorlar, pek de iyi başarıyorlar. Ne zaman ciddi sorunları samimiyetle ele alan güçlü bir muhalefet çıkacak?

İKİ

TKP de dahil olmak üzere Türkiye solu solculuğun alfabesini bile unutmuş görünüyor. Tabii bu hastalık değil, işbirlikçilikten kaynaklı kasıtlı bir tutum. Bizler bu alfabeyi hafızasını tümden yitiren sahte sola sil baştan öğretmeli miyiz, yoksa kasıtlı tutum diye boş mu vermeliyiz? Kararsızım. Günümüz solcularına kapitalizmi anlatmak lazım, emperyalizmi anlatmak lazım, ekonomik hegemonyayı anlatmak lazım, kültürel hegemonyayı daha A harfinden başlayıp ilkokul çocuğuna anlatır gibi anlatmak lazım. Değer mi bilmiyorum? Örneğin sözde AB'ye karşı çıkan, bu konuda yığınla laf üretmiş TKP'ye AB nedir, onunla yapılan anlaşmalar ne anlama gelir.. sil baştan anlatmak zorunda mıyız? İşimiz çok zor.. AB'ye karşı olacaksın, ama onun denetimine kendini veren anlaşmaları aslanlar gibi savunacaksın? Solculuk burada kaçıncı defadır bitiyor. Bunlara mı sıra geldi? Bize de yazık..

ÜÇ

Pek keskin görünen küçük "sol" gruplar da bu anlaşmayı savunuyor. Tabii hepsi bir kez daha kendini ele veriyor. HKP mesela. AB'ye karşı ama AB denetimini kabul eden anlaşmaya karşı değil. Mihenk taşı. Haber 2021 savunuyor. Marquez'in 100 Yıllık Yalnızlık romanında bir toplum olduğu gibi hafızasını yitirir. Amma uçmuş yazar demiştim, gerçekçi açıdan bakarak.. Marquez orada eksik bile söylemiş. Şu düştüğümüz hallere bak...

DÖRT

Komünistlikten, sosyalistlikten, solculuktan nemalanan hâlâ sürüyle grup, yazar, insan var... Bu adamın ise o taraklarda bir iddiası yok... Ama birçok konuda en doğru duruşu o gösteriyor, en iyi yazıları o yazıyor... Herkesin düşünmesi lazım... diyorum da... Abartmıyorum, uçmuyorum: Muhalefette kafa kalmış mı ki düşünecekler... İşbirlikçi sarhoşluğu bu dünyada cennet haline getirmişler... Nihat Genç'in Yazısı: https://www.veryansintv.com/istanbul-sozlesmesiyle-hic-isim-olmaz

Kaan Arslanoğlu