Air; aer, aura, aether

Air; aer, aura, aether

Air (İng.); aer, aura, aether (Latin.): üç karşılığı da Türkçeyle anlamca tam örtüşüyor. İki karşılığında sesler biraz kayıyor. 1- Solunan gaz olarak hava. Kökü "awer" gösteriliyor, yani "hava". Problem şu ki Codex Cumanicus"tan beri (1303) Türkçede yaşadığı kayıtlı "hava" bizim sözlük yazarlarına göre ya Arapça ya da Farsça. Hint-Avrupa ırkçı uydurukçuluğuna göre zaten bu kadar sözcük hem Arapça hem Farsça olamaz. Çünkü Arapça bu sözde aileden değil. Ama bizim büyük dil bilginleri bunu düşünecek durumda değil. Onların derdi Türkçe sözcükleri "ilk hangi dilde yazılmış" bilimdışı safsatasına göre alel acele ya Arapça'ya ya da Farsçaya kaydetmek. "10. Yüzyılda Farsça üstünde Türkçe izleri, Türkçe üstündeki Farsça etkisinden fazla" sözünü anımsatalım (Kisamov). Aynı coğrafyada binlerce yıl önce birlikte yaşamış kavimlerin ortak sözcükleri nasıl bu kadar kolay bir tarafa mal edilir sorusunu tekrar soralım. Ayrıca Milat sonrasında 11 Türk hanedanının Pers bölgelerinde hükümdarlık ettiğini de not olarak yazalım. Ek olarak Arapça denen sözcüklerin önemli bölümünün Sümerler ve Akkadlar üzerinden Türkçe çıktığını not edelim. Bakınız: Farsça, Arapça kök uydurukçuluğuna karşı "Persian" maddesi. Şimdi "hava" Arapça veya Farsça olsa bile İngilizce "air"in ya öteki iki anlamına ne denecek? 2- "Air": Tarz, görünüş, hava; 3- "Air": şarkı, melodi hava > yır, ır, ırlama. Kavramın mantığı tüm anlamlarıyla bir dilde örtüşüyorsa "bu sözcük ilk kez hangi metinde görüldü yaklaşımı", bilimselliğin değil, akademik kayıt memurluğunun alanına girer / Eski Türkçede "kivak" : hava" (A. Atabek) Alın işte buna ne diyecekler kayıt memurları? / air > hava (Turkish, Arabic) > aviation / Haua, hdba, hawa, aüa (Kuman, Tatar, Balkar, Kazak, Özbek): air (Rasanen)




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...