Two

Two

Two (İng.): iki. Tavla oyunundaki Farsça denen ''den başka Türkçeyle ilgili görünmüyor. 'Dubara': çift 'du' (bara > pair du). Öyle mi? / Lazcada bu iki kavram kaynaşmış: jur, cur, jüri; koko, oko (split something in two) / Keltçe "Farsça" (!) olmuş: dwau, dow, dew, da, dha / Sanskritçe 'iki' de vefa göstermiş: Ksana (second), acitta (iki) / Taiyuga (Hitit.): two year old, dayuga: two year old horse (Da: two + iuga: year). Yuga (Hitit): year, yearling, yıl / Türkçenin bazı somut verilere dayanarak 'two>du'yu derin hafızasında sakladığı, ama sonra daha çok 'iki'yi tercih ettiği anlaşılıyor. İşte o somut veriler: Tüng, tüngai (Tel.): çift (Radloff). Tüge (DLT, 1073), düve: two years old cow, iki yaşında buzağı. Dana: ineğin sütten kesildikten sonra bir yaşa kadar (iki yaş oluyor) yavrusu (TDK). Tay: young horse, üç yaşa kadar at yavrusu. Toy: genç, çaylak. Tal, dal: "Dal sözcüğü Türkçede daima 'ayrışma, şubelere ayrılma, bir noktadan dağılma' ima eder" (Nişanyan) (İkileme?). Ve 'til-dil-dilim': "uzunlamasına kesilmiş veya yarılmış her şeyi anlatmak için kullanılır" (Nişanyan). Belki son ikisinin değil, baştaki bazılarının 'two' ile ilgisi kesin.




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...