Spor
Futbolu Gerçekten Aptallar Yönetiyor
Başa tutturulan EK BÖLÜM:
Futbol “büyükleri” bilerek, isteyerek, kasıtlı şekilde yalan söylüyorlar.
Yine tek maça özgü uyduruk bir kuralla karşılaştık. Aşağıdaki esas yazıda 26.8.2018 tarihinde oynanan Beşiktaş-Antalyaspor maçı sonrasında, karşılaşmanın hakemlerini kurtarmak için uydurulan bir kuralı ya da kural açıklamasını incelemiştik.
Kurallar değişmişti ve yeni kuralllara göre bu pozisyon ofsayt değildi. Ya da kurallar değişmemişti (Erman Toroğlu açıklaması) ve bu yine ofsayt değildi.
Aşağıdaki yazıyı yine okuyunuz.
Fakat TV’lerde sözü edilen, internette dolaşan, gazetelerde basılan böyle bir yeni kural var mıydı?
Varsa bu kural, olağanüstü saçmaydı. Henüz bu kuralı bulamadık. Yoksa böyle bir kural, Bülent Yavuz, Erman Toroğlu, Serdar Çakman, Deniz Çoban, Mustafa Çulcu’nun ürettikleri kural olağanüstü saçmaydı, akıl dışıydı. Futboldan anlayanları aptal yerine koymaydı.
Şimdi aşağıda ofsayt kuralının FIFA kaynaklı aslını ve TFF kaynaklı çevirisini sunuyorum. Daha yeni bir kural varsa lütfen bildiriniz. Yoksa eğer 2017-2018 değişikliklerini içeren en son metin budur.
Bu metin şunu gösteriyor ki, o akşam tüm hakem heyeti, VAR uzmanları ve hakem hocaları yeni bir kural uydurmuş ve göz göre göre yalan söylemişlerdir.
Aşağıdaki asıl yazıda FIFA’nın boşuna günahını aldığımız anlaşılıyor. Ofsayt kuralı ve başka birçok kural ve uygulama yine hayli salakça. Fakat burada ofsayt kanımca hayli düzgün, ayrıntılı ve açık anlatılmış. Bizimkileri de bağlayacak şekilde Türkiye’ye özgü daha da açık (çok daha açık) bir özel kural maddesi getirebilirlerdi belki. Ancak çevirisi de görebildiğim kadarıyla gayet düzgün yapılmış.
Burada topla oynama, topa dokunma, topu kurtarma gibi kavramlar gayet net şekilde birbirinden ayrılmış. Anlamamak için biraz IQ fakiri olmak lazım. (Uzmanları açısından söylüyoruz.) Yine de birçok futbol kuralı gibi bu kural da konuya çok yakın olmayanlara karmaşık gelebilir.
Önce şunları lütfen okuyunuz:
2. Offside offence
A player in an offside position at the moment the ball is played or touched
by a team-mate is only penalised on becoming involved in active play by:
• interfering with play by playing or touching a ball passed or touched by
a team-mate or
• interfering with an opponent by:
• preventing an opponent from playing or being able to play the ball by
clearly obstructing the opponent’s line of vision or
• challenging an opponent for the ball or
• clearly attempting to play a ball which is close when this action impacts
on an opponent or
• making an obvious action which clearly impacts on the ability of an
opponent to play the ball
or
• gaining an advantage by playing the ball or interfering with an opponent
when it has:
• rebounded or been deflected off the goalpost, crossbar, match official or
an opponent
• been deliberately saved by any opponent
A player in an offside position receiving the ball from an opponent who
deliberately plays the ball (except from a deliberate save by any opponent) is
not considered to have gained an advantage.
A ‘save’ is when a player stops, or attempts to stop, a ball which is going into or
very close to the goal with any part of the body except the hands/arms (unless
the goalkeeper within the penalty area).
2. Ofsayt İhlali
Ofsayt pozisyonundaki bir oyuncu, takım arkadaşının topla oynadığı
veya dokunduğu anda sadece aktif oyuna dahil olduğu gerekçesiyle
aşağıdaki durumlarda ofsayt olarak cezalandırılır:
• Takım arkadaşının oynadığı veya dokunduğu topla
oynayarak veya topa dokunarak oyuna müdahale ederse,
• Aşağıda belirtilen durumlarda rakip oyuncuya müdahale
ederse,
• rakibin görüş açısını kapatarak topla oynamasını
engellerse,
• top için rakibiyle mücadeleye girerse,
• Yakınında bulunan topla oynamaya açıkça teşebbüs ederken bu
aksiyon rakibini etkilerse,
• Rakip oyuncunun topla oynama becerisini açıkça etkileyen bariz bir
hareket yaparsa,
veya
• Aşağıda belirtilen durumlarda, topla oynayarak veya rakip oyuncuya
müdahale ederek bulunduğu pozisyondan avantaj elde ederse,
• Top, kale direkleri, üst direk, müsabaka hakemleri veya bir rakip oyuncudan
geri döndüğünde veya sektiğinde,
• Top, rakip tarafından kasti olarak kurtarıldığında.
Ofsayt pozisyonunda bulunan bir oyuncu eğer topu bilerek oynayan bir rakip
oyuncudan alırsa (rakip oyuncu tarafından yapılan bilerek kurtarma
dışında), bu durum “bulunduğu pozisyondan avantaj elde etmek” olarak
değerlendirilmez.
Bir oyuncunun elleri/kolları hariç (kendi ceza alanında bulunan kaleci dışında)
vücudunun herhangi bir bölümüyle kaleye giden veya kaleye çok yakın geçen bir
topu durdurmasına veya durdurmaya teşebbüs etmesine “kurtarma” adı
verilir.
DEMEK Kİ NEYMİŞ: Söz konusu maçta ofsayttaki hücum oyuncusunun ofsayt sayılmaması için tek geçerli durum, italikle belirttiğim, TEK AYRIKSI DURUM OLARAK, YUKARIDAKİ NOKTADAN SONRA AYRI PARAGRAF OLARAK YAZILMIŞ, rakip defans oyuncularının topla bilerek oynamasıymış. (Kötü niyetli olanlar için, örneğin bizim futbol adamlarımız için şöyle açıklanması gerekirdi: Oynamak: Topu bilerek bir arkadaşına vermeye çalışmak ya da kontrol altına alıp kullanmaya çalışmak.) "Play"in başına da "Deliberately" koymuş ki, (kasıtlı, planlı) "dokunmak" tan farkı ayrılsın. BİZİMKİLERE O DA YETMEZ.
Elin oğlu “oynamak” ile “dokunmak”ı bizimkiler gibi kötü niyetlilere karşı yine de ayırmaya çalışmış. Üstte “Top, kale direkleri, üst direk, müsabaka hakemleri veya bir rakip oyuncudan geri döndüğünde veya sektiğinde”, diye madde koymuş.
Ey işleri güçleri yalan otoriteler, kural falan değişmemiş… Kuralda sizin uyduruk yorumunuz da yok.. Topla oynayan bir oyuncu yok bu pozisyonda… Sizin kötü niyetiniz var… Topun geçmesini engellemeye çalışan bir oyuncu var… Top ondan sekiyor… Bu engelleme girişimi evet bilinçli… Ama bu topla oynama değil…
Yineliyoruz: Kural gayet açık ve düzgün ifade edilmiş. Ama bizimki gibi kötü niyetlilerin baskın olduğu ülkelere göre daha da açık ifade edilmeliydi.
Sonuç: Federasyonun geçen yılki FB-BJK maçını tekrar kararı gibi yine tek maça özgü bir karar olmuş bu!
ESAS YAZI:
Boşuna Kendinizi Harap Etmeyin, Ruh Sağlığınızı Koruyun, Bu İşi Fazla Ciddiye Almayın…
Geçtiğimiz günlerde futbol kamuoyu (nüfusun neredeyse dörtte üçü) yine bir konuyu (bir pozisyonu) tartıştı, ortadan bölündü, herkes kendince haklı çıktı.
Futbol otoritelerinin çoğu, koca koca akıllı, cüsseli beyler, eski hakemler, futbol yorumcuları bir noktada birleşti:
Meğer ofsayt kuralı değişmişmiş. Değişmemiş de… Yeni bir talimat varmış. Talimat şöyleymiş ve sorun son derece açıkmış:
“Savunma oyuncuları, herhangi bir rakip avantajını engellemek maksadıyla topla bilerek ve isteyerek oynar ancak topu uzaklaştıramaz ve o top ofsaytta bulunan oyuncuya giderse hakem oyunu devam ettirecektir. Gol olmuşsa da golü verecektir.”
Bu talimatın aslını (İngilizcesini) bulamadım. Türkçesinin nereden alındığı da belirtilmiyor. Belki yanlış çevrilmiştir, ama doğru çıkarsa hiç şaşmam. Çünkü aptallık zaten dışardan, FIFA ve UEFA’dan yayılıyor.
Bu derece saçma ve kötü ifade edilmiş bir kuralı, bir çocuk oyununa getirmeye kalksanız, o çocuklar sizinle dalga geçerler. Ama dünyanın parasını alan ve bu arada milletin de aklını alan beyefendiler, böyle şeyleri TV’lerde, gazetelerde yaya yaya geveleyebiliyor.
Şimdi, iki cümlede ifade edilen sözde kural talimatındaki üst üste binmiş ifade ve mantık hatalarından bazılarına göz atalım:
BİR- “bilerek ve isteyerek oynar” cümle parçasındaki “oynar” neyi ifade ediyor? Topu kontrol edip sürmeyi veya pas vermeyi mi, topa vurmayı mı, yoksa sadece topa temas etmeyi mi? Her biri futbol dinamiğinde tamamen farklı eylemlerdir. Burada olgu tamamen karmaşaya bırakılmış. Kurtların önüne atmışlar et parçasını, et mi parçalanır, kurtlar mı birbirini parçalar, orası karışık. Güya bu bir kural. Ya da kuralın açıklaması.
İKİ- Buradaki mantık herhalde şudur; eğer futbol oyunu içinde iyi niyetle bir mantık arayacaksak: Defans oyuncusu topu bir şekilde denetimine alarak, sürerek veya tek temasla topu arkadaşına veya kaleciye vermek istemişse (ya da taca falan atmaya niyetlenmişse) ve bunu başaramamışsa, topu ofsayttaki rakip oyuncuya kaptırmışsa… O zaman ofsayt verilmez. Bu zaten uygulanan ve yerleşmiş bir anlayıştır, ayrıca izaha gerek yoktur, açıklanacaksa da böyle açık ifade edilmelidir. İncelediğimiz cümle bu olguyu tamamen karartıyor, herkesin keyfe keder farklı algılamasına yol açıyor.
ÜÇ- “Savunma oyuncuları, herhangi bir rakip avantajını engellemek maksadıyla” cümle parçası aptallıkta bir doruk. Totoloji bile olamayacak kadar mantıksız. Savunma oyuncusu top rakipteyken başka ne yapacaktı? Rakibe avantaj sağlamak için mi mücadele edecekti! Rakibe avantaj kazandırmak için rakip oyuncuya mı pas verecekti? Verdi diyelim. Hem de bunu isteyerek yaptı diyelim. Bu kural açıklamasına göre o zaman işte ofsayt! Öyle mi? Yoo, böyle bir uygulama ve kural yok. O zaman ofsayt bozuluyor zaten. Peki bu kural ne? Ya da şöyle söyleyelim, rakibin avantajını kesmek için değil (bu nasıl olacaksa), oyun kurmak için topu engelledi ve sonra kaptırdı. O zaman ofsayt mı verecek hakem? Vermez. O halde bu “rakibin avantajını engellemek” parçası tamamen gereksiz değil mi? Böyle bir kural da olamaz, kuralın açıklaması hiç olamaz.
“Rakibin avantajını engellemek” tümlecini çıkarın, cümle hiçbir şey yitirmez. “Oynamak” yerine temas etmek gibi daha açık bir ifade koyun. İşte o zaman bu TV ulularının ve VAR uyanıklarının tezini haklı çıkarsın kuralınız.
DÖRT- “Rakibin avantajını engellemek” sözünü bir türlü anlamlandıramıyoruz ya. Acaba “bilerek, isteyerek” ögesiyle birlikte ele alsak bir ölçüde saçmalıktan arınır mı? Evet, azcık bir mantık var gibi bunda. Ama bu kez de hangisi bilerek, isteyerek, hangisi bilmeden yapılan hareket; ne çarpma, hangisi refleks eylem? Alın size sabahlara kadar sürecek bir tartışma daha. Öyle saçma bir kural açıklaması ki, neresinden tutup mantığa oturtsak? Ceza sahasına doğru veya kaleye yönelmiş bir şut veya pasa, aradaki defans oyuncusu çarptığı zaman mı refleks sayılacak, refleks gösterdiğinde mi bilinçli sayılacak? Bilerek, isteyerek rakibin önüne, topun önüne geçse… Ki bilerek isteyerek o pozisyonu aldığı, o maça bilerek isteyerek çıktığı kadar açıktır… Top da ona çarpsa, bu bilmeden mi sayılacak?
BEŞ- Defans oyuncusunun yanında veya arkasında bir hücum oyuncusu var mesela. Bazen iki üç tane var. Savunma oyuncusu, bu oyuncu ofsaytta mı değil mi, nasıl anlayacak? Bazen arkada bir oyuncu olup olmadığını bile göremez. Şimdi arkasına atılan bir topa ne biçimde davransın? Erman Hocalar, Çulcu beyler açıklasın. Dokunmasa ve arkadaki oyuncu ofsayt değilse… buyur at demiş olacak. Dokunsa, top ondan sekse arkadaki ofsayttaysa, ofsaytı bozacak ve gol olacak. Demek ki her zor ve karışık pozisyonda neme lazım diyecek, topa dokunmayacak. Yahu boşver, ben kötü olmayayım bari, diyecek. Rakibin beceriksizliğine güvenecek. Sen olsan bari, diyecek! Böyle top mu oynanır. Nerede böyle bir uygulama var dünyada? Büyük büyük futbol adamları, siz futbolu böyle mi oynadınız? Buna bir takım için kural çıkarma denir. Tek takıma özel kurallar silsilesi…
ALTI- Bu kural açıklaması hakikaten böyleyse ve hakikaten bazı maçlarda uygulanacaksa tek çıkar yol şu olabilir: Her takım birkaç tane özel yan hakem tutmalı. Bunlar kulaklık sistemiyle savunma oyucularına talimat vermeli, arkanda ofsaytta adam var, topa dokunma; yok kimse, şimdi dokun… Fakat o da çözüm değil, özel hakemle resmi hakem görüşleri de hiç birbirini tutmayacak ve kavgaya devam… Yeter ki o kavga sabaha kadar sürsün, bir haftaya yayılsın. Millet ekmek yesin…
BUNLAR NİYE YAŞANIYOR?
Trilyon dolarlık dev bir bütçe içinde tüm dünyadaki milyarlarca insan giderek aptallaşan ve daha aptallaştıran bir oyunun parçası haline gelmiş.
Ne var ki, ileri teknolojik olanaklarla artık futboldaki kural saçmalıkları da, hakem rezaletleri de kitlelerin daha çok gözüne batıyor. Oyuna güven sarsılıyor.
Güven tazelenmek zorunda. Durmadan yeni kurallar çıkarılıyor, kural açıklamaları ise artık kitaplar dolduruyor. Değişikliklerden başımız dönüyor.
Fakat ne yapsalar skandallar bitmiyor. Çünkü sistem en başından beri skandal bir sistem, dünya düzenini kast ediyoruz. İnsan da buna uygun insan. Kitleleri ve yöneticileri kast ediyoruz.
Kuralların birçoğu baştan saçma. Uygulaması imkansız. Ya da sürekli kavgaya, kaosa yol açıyor. Belki de insanlar aslında kaosu, kuralsızlığı, mantıksızlığı seviyor. Dünya sisteminin özellikle bunu tercih ettiğiyse açık.
Ofsayt kuralı temelden mantıksız ve uygulaması imkansız bir kural. Daha 60’lı yıllardan beri yapılan birçok bilimsel çalışma yan hakemlerin bir insan olarak kritik pozisyonlarda ofsaytı saptayamayacağını ortaya koymuş. Zor pozisyonlarda (ki her maç ortalama 7-8 kadar zor pozisyon yaşanıyor, sadece ofsayt konusunda) hakemlerin tamamen ya tutarsa diye karar verdikleri açık. Bu da ortalama yüzde elli hata demek. Yavaşlatılmış ve çizgi çekilmiş gösterimlerde zaten hata oranının aşağı yukarı yüzde elli civarında olduğu görülüyor. Video uygulamasının başında da insan bulunduğundan tam çözüm sağlanmayacak.
Başka birçok kural yine tamamen yoruma açık kurallar. Hakemlik kurumuna güven varsa, hatalar hoşgörüyle karşılanabiliyor. Ama en ileri ülkelerde bile hakem şikesi sıfır düzeyde değil. Hele bazı kayrılan ülke takımları kayrılmayanlarla oynuyorsa. Oran rahatsız edici boyuta çıkıyor.
Bizde gerçek şikeyi delilleriyle bile ortaya koysanız mahkum ettirmeniz mümkün değil. Zaten illegal şike, şikenin sadece yüzde 10’dur belki. Legal şike çok daha yaygın. Rüzgar kimden yana esiyorsa, kulaklara neler fısıldanıyorsa, ondan yana meyletmek… Hakemler açısından neredeyse meşru tutum… Son derece yasal ve saygınlık getirici…
Son olarak yabancı bir kaynaktan bağlantı verelim. İngilizce bilenleriniz için. İnsanı deli eden futbol kuralları… https://www.telegraph.co.uk/sport/football/12147935/The-football-rules-that-drive-us-mad-and-must-be-changed.html
Orada yazılanları toparlarsak, başlıca şu noktalardaki belirsizlikler süregiden kavgalara yol açıyor; seyirciyi en çok bunlar çıldırtıyor:
Oyuncuların sakatlanmışken, sakatlık numarası yaparken vakit çalması, oyunu soğutması, hele buna topu dışarı atarak “fair-play” gösterileri eklenince, sıkıntıyı siz düşünün; top ele mi çarptı, el mi topa gitti tartışmaları; ceza sahasında olduğu için verilmeyen fauller; haksız penaltılar; kırmızı kart ve artı penaltı cezasının (ki atılan kaleciyse) aşırı ağırlığı; oyuncu atma (neye göre, hangi standartla); frikik kazanmak yerine topun çok zor pozisyondaki arkadaşınıza gitmesi sonucu “avantaj” var, denerek oyunun devam etmesi; penaltı atışı sırasında öteki oyuncuların cezaalanına girmesi (bir türlü uygulanamayan kural); taç atma kuralının saçmalığı; penaltı sırasında kalecinin çizgide kalma kuralı; forma çıkarmanın cezalandırılması; topla oynamak isteyen oyuncunun topun önüne geçmiş ve topa hiç dokunmayan oyuncu tarafından engellenmesi (bu yolla topun auta, taca çıkmasının sağlanması) – Şahsen benim futbolda en sinirimi bozan uygulamadır. Topla oynamak istemeyen ödüllendirilir. Topla oynamak isteyen oyuncu arkadan biraz baskıyı artırırsa faul çalınır. Topun önüne geçmişsen oyna be kardeşim. Oynamıyorsan aleyhine ceza atış verilmeli.- ; oyuncuların kasti vakit çalması… vb..
Bir de penaltılarla elenme kuralı kalksa, oyun üstünlüğünü gösteren ölçütler var (isabetli şut sayısı, korner, faul sayısı, topun takımda kalma oranı vb.), buna göre galibin belirlenmesi…
Her neyse…
Fakat biz ne dersek diyelim, kitleler böyle istiyor, bu mantıkla eğlenmek, bu mantıkla üzülmek istiyor, yönetenler böyle istiyor… Bize düşen şey, siniri bozulanları yatıştırmak, daha iyi bir spor dünyası içinse hayallerimizi anlatmak…
Kaan Arslanoğlu
Bu da konuyla ilgili eğlenceli bir video:
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Süleyman Sırrı Kazdal 29.08.2018
şimdi de bu maç.beşiktaş için geliştirilmiş yeni kurallar.bütün bu çirkefliğin içinde görüntü de de olsa azıcık başı dik gibi duran seba ruhlu beşiktaş'a yapılanlarda bir küçük kesit andım.biliyorum ki diğer takımlardan da,özellikle zayıf anadolu takımlarından da buna benzer hikayeler duyabiliriz.şimdi sen kalkmış uefanın koyduğu açık kuralları millete anlatmaya çalışıyorsun.bu kokuşmuşluğun içinde bunları kimsenin dikkate alacağını sanmam.futbol,gerçekten de yalnızca futbol değil.birilerine kafa tutarsan,söz dinlemeyip maça çıkmazsan,ya da yeterli miktarda ödeme yapmazsan kalemini kırarlar.f.orman bile o kadar iktidarla içli dışlı,ihaleler gelip gidiyor,çanta çanta paralar el değiştiriyor,yine de konu beşiktaş olunca bir şey değişmiyor.allem kullem işler bitmedikçe,hak hukuk aklımıza egemen olmadıkça zor işler bu işler.
Süleyman Sırrı Kazdal 29.08.2018
değerli kaan hocam,ben beşiktaş çocuğuyum.ama sanıyorum metin-ali-feyyaz dan sonra maça gitmedim.beşiktaş maçlarını o zamanlardan sonra radyo-tv lerden izledim.bütün mahalle,fenerlisi,cimbomlusu,beşiktaşlısı toplanıp maça giderdik.maç saatine kadar tabelanın altında tavla oynayıp laga luga eder,maçı izleyip dönerdik.köfteci erol abinin tükürük köftesi de en önemli besin kaynağımızdı.beşiktaşın bariz üstünlüğüyle geçen o yıllarda bile kimse birbirine küfür etmez,kolay kolay kavga çıkmazdı.biliyorsun futbolcular bile büyük başkan seba'nın elini öper öyle maça çıkarlardı.bu durum aşağı yukarı diğer takımlarda da böyleydi.yani henüz insandık.ama gel zaman git zaman geldik bu güne.aklımda yanıtlanması hayli zor maçlar var.örneğin 2004 de samsun maçını hala anlayabilmiş değilim.o maçtan sonra uzun zaman kendini toplayamadı beşiktaş.geçende güneş'in kafasını yardılar,kimse inanmadı.hatta bazı basında adamın numaradan kendini yere attığını açıkça söylemeye getirdiler.
Kaan Arslanoğlu 29.08.2018
Doğrusun, kıymetli Çobandede.. Lakin ben bu talimatın İngilizce hatta Türkçe aslını arıyorum, ama henüz bulamadım. Daha gören, bilen yok çevremde... Tek maçlık bir kural olabilir :) :)
Ahmet cemal çobandede 29.08.2018
Kaos risk hata şike ve para Futbolu cazip kılan ayakta tutan dinamikler Basketbol yada voleybolda bir pozisyonun günlerce tartışıldığına hiç şahit olduk mu O oyunlarda da bir çok hakem hatası oluyor Bir gün görüştüğümüzde sizin tuttuğunuz takımın ceo sunun bana anlattıklarını aktarayım Yani futbol asla futbol değildir ve toplumun yolsuzluk ahlakının profosyonel bir izdüşümüdür