Hekimler Kürtçülüğü ve parayı çok seviyor…

Hekimler Kürtçülüğü ve parayı çok seviyor…

Tabip odası seçimlerini yeni bir sosyolojik deney gibi yaşadık. İlginç bir deney. Tüm bu hırsızlıklara, yolsuzluklara karşın AKP oyunu nasıl koruyor? Sorardık ya… Her gün ayyuka çıkan yalanlarına rağmen iktidar nasıl ayakta kalıyor, halk buna neden yeter demiyor… Diye merak ederdik hani… İstanbul Tabip Odası seçiminde aynı olguyu mikro modelleme içinde yaşadık. Gördük ki hekimlerin çok büyük çoğunluğu parayı, yolsuzluğu, yalanı seviyor. Doğruya değişmiyor.


Ülke kan gölüne döndü, hala “barış” diyorlar. “Barış” derken, HDP’yi destekliyorlar, bizzat HDP’nin kendisiler. Hem barış diyorlar, hem “hendek”, “direniş” diyorlar. Biz HDP değiliz diyorlar. HDP ile PKK bir değil diyorlar. Yalanlarının kuyruğu paçalarından sarkıyor. Ama onlar mutlular. Çok akıllılar, imza atıyorlar, özgürlükçüler, huzurlular… Her şey onlarda. Bir kere akademisyenler. Bu bile her şeye yeter. Sonra barış için bedel ödüyorlar. Daha ne olsun. Şam’da kan kayısısı… Zavallı yoksulların AKP yalanlarına inanarak kavuştukları yoksul huzurdan farklı bir huzur bu, ama bir bakıma da aynı. Yalanlar güzel kafa yapıyor. Cepte para da varsa, dadından yinmiyor.

Öyle bir Kürtçülük dalgası ki her şeyi altında eziyor. Tecavüz ediyor. Sonra maytap geçiyor. Daha dün PKK’ya nefretle ilenen bir arkadaşınız iki gün arkanızı döndüğünüzde karşınıza HDP’ci olarak çıkıyor. HDP’ci olduğunu da bilmiyor, ama arkasını güçlü hissediyor, üstünü cin fikirli duyumsuyor. Daha iki gün önce akıllı akıllı sözlerini duyup insanlık adına umutlandığınız dostunuz, bugün karşınıza aptalca bir sırıtışla çıkıp “Oyumu size vermedim, onlara verdim” diyor. Kafa gitmiş. O da imzacı akademisyen olmuş. Huzura ermiş.

Salak gülümsemeli yaşayan leşler.. harisler de. Hiçbir kavramı elaleme bırakacak göz yok onlarda. Sosyalizm diyor, demokrasi diyor, doğa, yeşil, özgürlük diyor. En çok onlar diyor.    

Ben de mazoşist bir keyifle gülümsüyorum. Seçim stantlarının arkasında durmuş bakışıyor, esprileşiyoruz. Bu sahtecilik, bu idiokrasi cennetinde mutlulukla halimize şükrediyoruz. Her şey çok güzel.

Yolsuzluk dedik. Bunca hırsızlığa karşın AKP neden ayakta diye sorduk. TTB niye ayakta, DKG niye bu kadar çok oy alıyor?

Vatandaş AKP yolsuzluklarına ses çıkarmıyor, çünkü aidiyet duygusu var. Çünkü ortak. Çünkü küçük de olsa pay alıyor. Vatandaş para bakımından namuslu güçlü bir alternatif görebiliyor mu? Göremiyor. Muhalefetin de hırsız olduğunu görüyor. Hırsız olmayanlar tek tük kenarda köşede kalmış, kendilerine hayırları yok. Vatandaş da özüne yakın, en çok pay verecek, en güçlüyü tercih ediyor.

Hekimler farklı mı?

Tıp bilimini MEDİKAL KARTEL diyeceğimiz büyük ilaç ve tıbbi araç gereç firmaları yönlendiriyor. Bunu nasıl yapıyor? Burada bin beş yüz kere yinelesek de yine çoğunluk okumayacak, bilmeyecek, duymayacaktır.  Hatta okusa bile iki gün sonra unutacak, “bana TTB’nin bu işlerin içinde olduğunu nasıl söyleyebilirsin?” diyecektir “iyi niyetli” bir saflıkla. Gel içinde bizimle birlikte eleştir, diyecektir. Sen git mafyayı içinden eleştir. Olsun, biz yine özetleyelim.

Tıp bilimi, bilimsel disiplin ve kurallar çerçevesinde yürütülen araştırmalar ve bu kanıtlara dayalı yayınlarla ilerler, diyeceğini de böyle der. Ama araştırmalar maliyetlidir. Büyük araştırmalar büyük maliyetlidir. Bu maliyetleri karşılayan büyük ölçüde MEDİKAL KARTELDİR. Bu yüzden ne kadar bağımsız araştırma yapsanız, ne kadar kıçınızı yırtsanız MEDİKAL KARTEL sponsorluklu araştırmaların yayın ve kanıt denizinde bir ağırlık oluşturamazsınız.

Akademisyenler ve hekimler en önce bilimsellikte satın alınır, bu sponsorluklarla satın alınır, daha bilim suyunun başında.

Ayrıca kongreler yapılır. Bilimsel kongreler. Türkiye’de akademisyen hekimlerin ve uzman hekimlerin çok büyük çoğunluğu beş yıldızlı otellerde yapılan yılda üç-dört yurt içi, üç-dört yurt dışı kongreye katılır. Maliyet şirketlerce karşılanır. Türkiye’de 50 binin üstünde hekim, gezi, otel, yemek ücretleri adı altında yılda ortalama 25 bin TL kadar yasal rüşvet alır. (Çok düşük oranda da olsa bu pastadan ben bile rüşvet aldım.)

Yarı yasal, yasadışı rüşvetleri tam bilmiyoruz. Ama yasal rüşvetleri yolsuz AKP’nin Sağlık Bakanlığı bile gündeme alır, kısıtlamaya çalışır. TTB gündeme almaz, alanı dışlar, kovalar. Kamuoyu önündeki her tıbbi tartışmada TTB çizgisi ilaç şirketlerinin yanında yer alır.

Türkiye’de 100 kadar uzmanlık derneği vardır. Bunlar müthiş paralar kazanan derneklerdir. Gelirlerinin tamamına yakını kongre kazançlarıdır ve bu kongre kazançları doğrudan MEDİKAL KARTELDEN sağlanır. Uzmanlık dernekleri TTB’nin çatısı altındadır. TTB gelirlerinin yüzde 20’si bu uzmanlık derneklerinden alınan harçlardır. Böylece her sağlık tartışmasında TTB o uzmanlık derneğinin görüşünü savunur. Yani MEDİKAL KARTELİN görüşünü savunur.

Tabip odalarının TTB’nin önemli gelir kaynaklarından biri işyeri hekimliği kurslarıydı. Bu kurslar eğitmenlerine ve TTB’ye ciddi paralar getirdi. Peki solcu TTB’nin işyeri hekimliği çizgisi şimdikinden farklı mıydı? Hayır değildi, iş merkezli, patron yandaşı bir çizgiydi. Bu iş yeri hekimliği solcu doktorlar arasında paraya dayanan bir şebekeleşme yaratttı mı? Konuyu fazla deşmeyelim. Çok yaralayıcıdır. Benim gibi biri için bile daha fazlasını düşünmek örseleyicidir.

Yolsuzluk daha somut ve daha kişisel iddialarla da birçok kez gündeme getirilmeye çalışıldı. Ama solcular tarafından hep kapatıldı. AKP zaten bunları örtmeye dünden razıydı, çünkü büyük çaplı yolsuzluklarda onların da payı vardı. En iyi hatırladığımız şey Academic Hospital yöneticilerinin işin içine karıştığı Red-Hack tarafından açıklanan iddiaydı. Academic Hospital’in en öne çıkan yöneticisi ise TTB Başkanı Özdemir Aktan’dı. Zaten bir tıp fakültesine bağlı öğretim üyelerinin maaş aldıkları devlet kurumunun yanına onunla ortak özel bir hastane açmaları başlı başına bir skandaldı…

TTB’nin tam Gün Yasasına, yani en temel sosyalizan ilkeye karşı duruşu bir rezaletti. Rezaletten parasal pay alanlar mı isyan edecekti böyle skandallara?

En son Selçuk Erez’le ilgili bir belge sunuldu. Hocamız 2003’te tıbbi hatalara karşı bir danışmanlık şirketi kurmuştu. Yani hakim görevindeki kişi sanığa ücret karşılığında danışmanlık sunuyordu! Bu şirketin 2004’de kapatıldığı karşı belgeyle iddia edildi. Bunu kabul edecek olursak: O 7-8 aylık dönemde sayın hocamız Tabip Odası başkanı değildi ama, Onur Kurulu üyesiydi. Yani yine hakimdi ve sanığa ücretli danışmanlık teklif ediyordu? Bunu gündeme getiren biz ayıplandık, ama asıl sorumlulardan cevap alamadık.

Daha fazlasını merak edenler için başka yazılarımız ve kanıtlarımız da var. Merak eden, ciddi ve sorumlu olan kişi zaten bu bilgilere kolayca ulaşabilir. Ama isteyene yardımcı oluruz. Yine de “ben öyle düşünmüyorum”, “öyle diyorsanız kanıtlayın o zaman”cılarla baş edebileceğimizi düşünmüyoruz.  

TOPLUMCU HEKİMLER NE YAPTI?

Alınan 140 kadar oy bir bakıma elbette hezimet. Bir bakıma küçük bir başarı. Grup çok geç kuruldu. Birçok arkadaş seçime girmeye çok geç ikna edilebildi. Seçim çalışması seçimden birkaç gün önce başlatılabildi. Yeterli hazırlık yapılamadı. Öyle ki, aday arkadaşlardan bile bazıları seçimde oy veremedi.  

26-27 bin kadar üyeden seçime katılanların 5 binin altında kalması, seçilen grubun 2800 oy alması da bir gösterge. Demek ki hekimlerin yüzde 80’inden fazlası konuya ilgisiz. Yüzde 10’nu bulan ise açık ara iktidar oluyor.  

Olsun. Yine de koyun olmadığımızı gösterdik. Yine de akıldan, adaletten, vicdandan yana bir duruş sergiledik. Komünist Parti’nin sahte solcu şebekeden kopması ayrı bir kazançtı. Karşımızdakilerin kirliliklerini açıkça ifşa ederek yüzlerine karşı dikildik. Birçok duyarlı kalpten karşı sesler bulduk.

Yaptık. Bir dahakine daha kuvvetli yaparız.

Ama genel olarak umutlu muyum? Tabip odalarında bir şey yapılabilir mi? Beklentim yüksek mi?

Pek evet diyemeyeceğim. Paranın ve Kürtçülüğün bu büyük dalgası karşısında solu tekrar sol yapmak ancak dünya çapında, hiç değilse ülke çapında güçlü bir iyicil rüzgarla mümkün.  

Tabloyu, tanımadığım bir kadın doktorla ayaküstü sohbetim iyi özetliyor. “Ben bütün grupları biliyorum, hepinizi iyi tanıyorum” diyordu meslektaşım. “Ben ekolojiden yanayım. Bu gruplardan hiçbiri doğadan, ekolojiden yana değil. Hepsi totaliter görüşlü. Bu görüşlerle doğayı koruyamayız.” Hah, sonunda işin temelini kavrayan bir insanla karşılaştım, diye bir an sevindim. “Peki oyunuzu attınız mı, atmadıysanız bu görüşe belki tam değil, ama en çok yakın olan grup bizimki. Toplumcu Hekimler.”

“Yok ben oyumu DKG’ye attım. AKP gelmesin diye. Yoksa benimsediğimden değil. Seçimde de HDP’ye oy atmıştım.”

“Ekolojistsiniz ve bu konuda duyarsızız diye bizi suçluyorsunuz, ama kaç tane ormanı yakan HDP’ye oy atıyorsunuz, öyle mi?”

“PKK ile HDP aynı değil ki”

“Oldu. Tabii. Ne demezsiniz. Siz haklısınız. Daima siz haklısınız. Ezeli ve ebedi olarak siz haklısınız.”

Vay benim solucan beyinli vatandaşım. Vay benim mercimek karakterli meslektaşım.

Olsun, yine bir yerde karşınıza çıkar gülümseriz. Belki… Belki değil, büyük olasılıkla, ne kendi durumunuzun, ne bizim dikilişimizin anlamını kavrayabilirsiniz, ama olsun. Bir gün belki güç bizim gibilerden yana toplandığında bunları fark edebilirsiniz. Gücümüze hürmeten. Yoksa adalet duygunuzdan, sorumlu karakterinizden değil. Olsun… Yine karşınızda olacağız. İnadına, gıcığına.

Kaan Arslanoğlu  


  • Nurşin Kaynarca Külcü

    Nurşin Kaynarca Külcü 11.04.2018

    Tümü doğru saptamalar. Daha fazlası var eksiği yok. TTB nin örgütlenmek istemediği çoğulcu katılımı istemediği sahaya inmediği gerçeğini yıllar yıllar önce tespit etmiş ve bu görüşümü paylaşmıştım. Bunu da özellikle yapıyorlar. Az olalım biz olalım sen ben bizim oğlan olalım. Amaç meslek örgütünün onuru yetkinliği saygınlığı değil. Amaç bu güzide yuvayı tarumar etmek. Başardılar da.. Meslektekilerin benimsemediği bir birlik. YAZIK.

  • Deniz Can

    Deniz Can 23.01.2017

    http://haber.sol.org.tr/toplum/kamuda-calisan-hekimlere-bonservis-usulu-muamele-akp-her-seyi-paraya-cevirmeye-kararli-183231

  • bilgin aksoy

    bilgin aksoy 03.11.2016

    sevgili Kaan söylediklerinin tümüne katılıyorum,ne yazıkki tuzun koktuğu noktadayız.İTO tam anlamıyla mafyavari örgütlenme halinde,kürtçülük bunun siyasi bacağı."Baba" larda hacı-hoca takımı.Aralarında uzlaşmaz çelişki yok. Yeni nesil meslektaşlarımız ise ihtisaslarını ,performans ve hastane bazında belirliyor,ben gelecekten umutlu değilim.

  • Ç.

    Ç. 28.04.2016

    Bende tam günden söz ederken şu anki sağlık sistemiyle tam günün uygulanmasını savunmadım. Doktorların verimli çalışabilmesi için daha az saat çalışması gerekiyor. Sevk sisteminin kadırılması özel hastane sahiplerinin umrunda mı. Onlar için daha çok müşteri daha çok para. Hastane sahipleri bina için harcanan parayı önemsemezler, sağlık personeli giderini önemserler. TTB'nin önceliği doktorların çalışma koşullarının iyileştirmesi olması gerekirken şimdiki önceliği doktorların daha çok kazanması. Doktorların kaç saat çalıştığının hangi koşullarda çalıştığının bir önemi yok. Şu anki sistemde hastalar nitelikli sağlık hizmeti alamıyor. Doktorlarda iyi koşullarda çalışamıyorlar. Doktorların bir kısmı daha çok kazandığı için bu durumdan memnun. Öğretmenlerde de gündüz devlet okulunda çalışıp akşam ise özel ders verenler var.

  • Gül T.

    Gül T. 28.04.2016

    İlk okuduğumda anlamamışım malum sebepten diye umuyorum geçici değilse beni türk doktorlarına emanet edin :) Aynı ve bence doğru yerden bakıyormuşuz aşağıdaki yorumcu ile.Bizim sorun da bu ne idüğü olduğumuz bilinmiyor(ırkın) kim kulağına fısıldamış bilmem kaç esniik unsur diyörsun :)en temelde nereden geldiğimiz ortada (atan ape ).Ama hala geri kalmışlığımızın en büyük göstergelerinden milliyetçilik ,din vs kullanılıyor çoğu her zamn olduğu gibi ya susuyor ya çanak tutuyor o kadar bunlar bahane edilerek yapılan kıyımlara rağmen…

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 28.04.2016

    Ayrıcaaa, ta 2011'de istanbul değil ama başka bi şehrin oda seçimlerinden önce yapılan ve nedense davetli olduğum bi toplantıda kalkıp "siz burda türk tabiplerini temsil etmek değil, Kürt Tabipler Birliği oluşturmak hevesindesiniz" postasını kamera önünde koymuş biriyim. Kaydı var. Burdan yavşaan biri de çıkar. "Türk demek ırk referansı" falan der. Yavşaa preemptive çakayım. Ülen ben sizin gibi kürt değilken kürtçülük yapan cins miyim ki türk olup olmadığım hayli su götürürken türkçülük yapiym. Elhamdülillah, bulgurla büyümedim. Vakıf bebesiyim de değilim. Anlayana... a.y.a. sivrisinek partisyonunu bağlamayla çalsss

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 28.04.2016

    ama... işte aması var. akepe millete zokayı yutturdu. teğteğbeğ de amerikan güreşi ringinde danışıklı dövüşüp hulk hogan'a puan toplattı. zaten ben de diyorum ya, tam gün yes orrayt. ama bu tam gün o tam gün değil! tam güncü a.y.a. selamsss

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 28.04.2016

    aynen katılıyorum sayın arslanoğlu. 1. ben zaten özelde çalışan adam olarak hem devlet hastanesinden nemalanıp (buna devlet üniversitesi dahil) hem de muayenehanecilik yapma çirkefliğini hiç anlayamazdım. imkanım varken de yapmış olduğum bişey değildi. benim çalışma yaşamım da dökümlü. 2. ve tabii ki bunlar bize karşı haksız rekabet yarattıkları için (yani imtiyaz sahibi oluyollardı - bkz: gapitülasyonlar) ifrit olurdum. 3. akademik unvanların muayenehane tabelalarında kullanılması kadar alçaltıcı bişe olamazdı. özel hastanelerdeki muayene odalarının üstünde bile prof yazıyo i.neler. ulen yavşak,orda akademik düşünce mi üretiyon, eğitim mi veriyon? e seçeneği; hiçbiri. tamamen para gazanıyon. sonra biz buna laf edince vikvik. 4. zaten o mahkeme sürecindeki yavşaklıklara hiç değinmiyorum ben de. 5. dikkatinizi çekerim, "mercimek kada beyin olsa" diye ben söylediydim ilk evvela. disleksi, hipotiroidi, fenilketonüri, kronik bulgur entoks... doktor olmak kurtarmıyo bunlardan. a.y.a. sss

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 28.04.2016

    Ama yasanın şurası böyle burası böyle derlerse (haklı eleştirileri inanın herkes, halk da kabul eder net konuşursan) hiç net konuşmazlarsa, illa da hem hocaların muayenehanesi hem maaşı hem unvanı derlerse (Dışarda hocalığın bitmişse profesör bile demezler sana) bir avuç elitin parası için mahkeme mahkeme dolaşırlarsa halk onu benim anladığım gibi yorumlar. SAMİMİYET! Biraz samimiyet. Bu hemen belli olur. Yoksa AKP'nin hazırladığı tam günden ne olacak. Ama atar yemi, sen elitist konumuna düşersin (ki aslında öylesin), öbürü alır kapar oyları. Yani TTB'nin bu tavrına en önde sırf özelde ve sırf devlette çalışanlar isyan etmeli. Ama nerede o kafa. Bunu söyleyince doktor seçmene aptal dedi diye üstüme geliyorlar. Söyle AYA bu kitleye aptal denmez de ne denir? Bir avuç eliti kast etmiyorum. Onlar kendi çaplarında cidden çok zekiler.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 28.04.2016

    Sevgili AYA, olayın bazı yönlerini kaçırıyorsun bence. 1- Tam Gün'e karşı çıkmaya en önce sizler, yani tamamen özelde çalışanlar karşı çıkmalısınız. Bir şeyi anlatamadığımız için izninle büyük yazayım: HEM DEVLETTE, HEM ÖZELDE ÇALIŞMAK SADECE ÖZELDE ÇALIŞANLARA KARŞI HAKSIZ REKABETTİR. AHLAKSIZCADIR, KAPİTALİST HUKUKA GÖRE BİLE SUÇTUR. Sen orada alnının teriyle eşek gibi çalışarak para kazanacaksın, öbürü dünyada hiç de görülmeyen şekilde hem hoca olacak, hem devlet doktoru, hem devlet, hem özel hastane imkanlarını kullanacak. BAŞKA YERDE BÖYLE YAĞMA YOK. 2- TTB'nin tüm cengaverliği üniversite hocalarının muayenehane hakkını savunmaktı. Hazırladıkları mahkeme savunmasında hocaların hakkından bahsedip devlette çalışan uzmanların hakkını sattılar. Mahkeme kararı da en son öyle çıkmıştı. En son durum nedir, bilmiyorum. Merak da etmiyorum. 3- Tam güne ilkesel olarak bizde karşı değilizi TTB de söylüyor. Buna yekten karşı çıkış sıkar tabii.. Devem edecek

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 28.04.2016

    ++ ve sınırsız popülizmle ve tam sumru çığırgillere hitap eden halk goygoyculuğuyla doktor tayfasının her dakka tü-kaka edildiği, darb edildiği, hacamat edildiği bi düzende kimse bana maval okumasın. 3. burada yazan ya da yorum yapan insanlar arasında halen aktif klinisyenlik (farmakoloji klinik değil) yapan ve bunu akademik unvan kalkanı arkasında icra etmeyen kim varsa ben bi onlarla konuşayım ilk evvela. 4. bi de tercihen şöyle cerrahi, ortopedi, kadındoom falan gibi vurdulukırdılı, kanlıbıçaklı ya da pediatri gibi high-risk bi iş yapıversinler. 5. tam gün'e yes orrayt ama bu haliyle değil! emin ol bu haliyle değil! bunun üzerine bi gamyon laf ederiz. önce sağlıkla ilgili politika tercihlerini yüce halk (yani onların vekili olan politikacı taifesi) adam gibi belirlesin de geriye tam gün kalsın. devede tüy bile olmaz vallaha. gapitalizm aha da adamı böyle şaşırttırıyo. hem kendisi parayı götürüyo, hem de emekçiyi emekçiye kırdırıyo. a.y.a. it vs it düsturuna karşı dursss

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 28.04.2016

    Sayın Sevinç Işıltan, bu gerçek isminiz mi bilmiyorum, mail adresiniz de tuhaftı. ÇALMA, YALAN SÖYLEME, ÖLDÜRME... Bu en insani ilkenin, ahlakın temel yasasının meslektaşlarımca terk edildiğini görüyorum. ÇALMA, YALAN SÖYLEME, ÖLDÜRME... Bu ilkeyi gözümüzün içine baka baka her gün çiğneyen, bu seçimde de aptalca ve karaktersizce çiğneyen her kim olursa olsun, savımdan dönmeyeceğim. Bıktırırcasına yinelerim: ÇALMA, YALAN SÖYLEME, ÖLDÜRME.. Katillerin suç ortaklarının, yolsuzlukla beslenenlerin bir de sol yalanlar söylemesine tamamen normal bir insan olarak tahammülüm yok. Şimdi size soruyorum: Kim şımarık, kim katillerin dostu ruh hastası. Çoğunluğa göre karar vermeyin. Çoğunluk zaten yolundan çıkmış. Yolundan çıkanlar er geç cezalarını bulur, en azından "şımarıklıklarında" boğulur.

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 28.04.2016

    sevgili Ç, neredeyse kurulduğundan beri bu siteyi takip etmekteyim. artık 1,5 yıldır da yorumlarımla ve arada yazılarla görüşlerimi ifade ediyorum. ama şu tam gün yasası denilen garabeti hakkıyla eleştirmediğimi demin farkettim. vaktinde Dr. Osman Öztürk nam teğteğbeğcinin siyenentürk, entiğviğ ve muadili televizyon kanallarındaki antipatik savunularını izlemiş sanırım ahali. bakınız, KAÖD (yani kazın ayağı öyle değil). ben burda doktorları savunmuyorum. ama şu ilkesizliğe sinir oluyorum. sizin tabirle "açımlayacağım". 1. "tam gün" prensip olarak en doğal savunulacak çalışma düzenidir. buna tabii ki itirazım yok. 2. ama sevk sisteminin kaldırıldığı ve ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti veren kuruluşların hasta akınına kasten uğratıldığı; istanbul ve ankara'daki kanbağına dayalı (feodal işte aha bu oluyo) klinisyen hacılık-hocalık düzeninin çatır çatır işletildiği; devlet eliyle finansmanı yapılan özel hastane ağları aracılığıyla yeni yeni orta-büyük kapitalistlerin türetildiği ++

  • Sevinç Işıltan  hekim o Y

    Sevinç Işıltan hekim o Y 28.04.2016

    Yazarlığınıza hayranım.Bu yazınız ise umduğunu bulamayan şımarık çocuk yazısı.Psikiatrise yakışmıyor.Meslektaşlarınızdan yardım almalısınız. Ya da ruh haliİÜ nizi kullanarak bir roman yazmalısınız.Hekim gözüyle, naçizane.

  • Ç.

    Ç. 28.04.2016

    İlker Meşe tam gün yasası hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Doktorların az ve verimli çalışmasını mı yoksa uzun süreler çalışıp daha çok kazanmasını mı savunuyorsunuz asıl soru budur. Toplumcu Hekimler'in diğer gruplardan ayrıldığı nokta kapitalist sisteme olan karşıtlığındadır. İktidara olan karşıtlığı da bu noktadandır. Vatan Partililer , HDP'liller ,CHP'liler ise Koç ölünce Koç'u anmak için yarışa girerler. Koç ailesinin Gezi kahramanı olarak gösterilen diğer ferdi ise kazançlarından dolayı iktidara şükranlarını sunar. Sizin de yazıya öfkelenmenizin nedeni bu bence. Aslında şu anki neoliberal politikalardan memnunsunuz. Dün "yetmez ama evetçilerin" bugün ise ulusalcıların iktidara destek vermesi gibi. Kaan Arslanoğlu, Enver Aysever Toplumcu Hekimleri destekledi diye Enver Aysever'e iyi romancı demez. HTKP'nin DKG'yi desteklemesinin sebebini de merak ediyorum.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 27.04.2016

    İlker bey, ben halkı doğrayanlardan, katillerden, özellikle yalancı katillerden hiç hoşlanmayan, hırsızları sevmeyen, solcu hırsızlardan solu da kullandıkları için ağırlaştırılmış hoşnutsuzluk duyan bir vatandaşım. Yalancı katilleri, solcu hırsızları koruyup kolladığınız müddetçe bu gayet somut bilgilerden ve onları verenlerden gocunacaksınız. Tekrar ediyorum. Ben yalancılıktan, düzenbazlıktan, hırsızlıktan hiç hazzetmeyen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bir gün karşılaşırsak yüz yüze de tanışırız. Öfkeli değilim. Öfkeli değilim ki kontrolü olsun. Bu normal halim, her dürüst insanın bulunması gereken durumdayım. Ama öfkelendiğimde bazen kontrolsüz olabiliyorum. Bu konuda doğru tahmin. Bundan sonra hönkürme lafını kullanacaksanız kendi kendinize hönkürün efendim. Çevreye verdiğimiz zarardan özür dileriz hanımlar beyler.

  • İlker Meşe

    İlker Meşe 27.04.2016

    Okuduğum bu yazının türü nedir merak ediyorum. Önüne gelene hakaret, yakıştırma, haykırma, höykürme, hürmet derken etrafında kim varsa kınına yanlış konmuş bıçak misali, kesme ve doğrama tamlamalarıyla etrafı dümdüz etmeye kendini adamış, öfke kontrolü hiç olmayan zor durumda bir canlı görüyorum. Önüne gelene HDP li (sanki küfürmüş gibi), pkklı, mercimek beyinli, solucan kafalı. Yahu sen kimsin? Kimin nesisin?

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 27.04.2016

    ÇALMA, YALAN SÖYLEME, ÖLDÜRME! Önerimiz öncelikle budur sayın Yusuf Aydın. Bundan sadece bunu anlayın size yeter. Ama asıl itirazınız zaten sanırım buna.

  • yusuf aydin

    yusuf aydin 27.04.2016

    Berbat bir yazı. Bastan sona hakeret içeren, hic bir elle tutulur öneri sunamayan , slogandan ibaret, zaman israfı bir yazı.

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 27.04.2016

    sayın irfan gökçay, hekimlik yetkisini Millet, Yüce Halk, Ulu Manitu, Ultra Komün, Mega Mimar falan vermedi bize. hekimlik Millet'e, cümle aleme, yüce halk'a ya da ulu manitu'ya karşı yerine getirilen bir sorumluk da değildir. zırt pırt mesleklere kutsallık yüklemeyin. önce yaptığınız işin alguncudan, sivil pilottan, otobüs şoföründen falan daha önemli olduğu safsatasından kurtulun. bu da bir iş. o kadar. ha icrası çok yüksek nitelikli eğitim gerektiriyor. orası ayrı. sorumluluk paterni de biraz değişik. ama iş işte. a.y.a. hürmetsss

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 27.04.2016

    Sevgili İrfan Gökçay, Sevgili Haluk Başcıl, Sevgili Murat Argon, teşekkür ederim. Soru ve itirazlarınıza cevabın bir bölümünü az önce İLKNUR verdi. Ben de aynı görüşteyim. İşin esas yanı bu. Ama bu hekimler arasında çoğunluğu kazanma uğraşından vazgeçtiğimiz anlamında değil. Sadece tek ve en önemli amacımız bu olmamalı. Hekimlerin içinde yaşıyoruz, çalışıyoruz. Birçok dostluklar, iş arkadaşlıkları kuruyoruz. Ama ilkelerimiz doğrultusunda sertleşmeyi, onları açıktan hırpalamayı da göze almalıyız. Bu vesileyle seçim çalışmasında destek veren, çalışan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, saygılar, sevgiler sunuyoruz.

  • iLKNUR ARSLANOĞLU

    iLKNUR ARSLANOĞLU 27.04.2016

    Seçim için çaba sarfeden arkadaşlar ne der bilmiyorum ama bence "toplumcu tıp" ve "tıp bu değil" ekolünün zaten ne seçim kazanma ne de klasik tabip odacılığı yapma iddiası olamaz. Biz bir meslek grubunun değil, sağlık ve sağlık hizmeti ikliminin iyileştirilmesi, varsa bozuk olan dengelerin, gerekirse bazı tabuların yıkılarak düzelmesini savunuyoruz. Yani ne pahasına olursa olsun hekimlik mesleği yücelsin, gönensin diye bir hedefimiz yok. Hekim çıkarlarıyla halkın çıkarları zaten çatışabilir. Gerçek düzelme için emekçi kesimin dışarıdan baskı yapması gerekir.

  • Murat Argon

    Murat Argon 27.04.2016

    KP'nin sahte sol ve PKK/HDP çizgisinden "kopmasını" olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Darısı TTB seçimlerinin başına.

  • İrfan Gökçay

    İrfan Gökçay 27.04.2016

    Değerli Meslektaşım, Senin kaleminle baş etmek zor. Anladığım kadarı ile kalbi duygularını yazmışsın. Güzel.. Bir de, "hezimet" falan demişsin, gerçeği ifade etmiyor. Yanlızca seçim pusulalarının fotoğrafıdır o laf. Yani kağıt parçalarının. Bu Millet'in Hekimlik yetkisi verdiği, ancak emperyalist tahakküm nedeniyle Milletine karşı GÖREVini yapamayan yüzelli bin Türk Hekimi'nin , eti kemiği kanı ile yaşadığı süreç farklı mecrada akıyor. Kamu ve özel işletmelerde, üstün nitelikli emeğini satmak dışında hiçbir geliri olmayan bizler, Türkiye'nin 18 milyon SGK kayıtlı emekçisi ile aynı kaderi paylaştığımız gerçeğini daha derinden hissediyoruz ve savaşmak için ağır adımlarla ayağa kalkıyoruz. Savaşmaya karar verenler ya bir yol bulurlar, yada yeni bir yol yaparlar, bilirsin.. Eğer TTB nin imkanları bu savaşda işe yarar dersek, Mücadele planımızı Babıali'nin önüne koyarız, uygulamakta ayak sürürse, ayağa kalkan hekimlerin yönetim kurulunu saptar ve yola devam ederiz. Selam Sevgiler..

  • Gül T.

    Gül T. 26.04.2016

    +büyük kısmı sıkıntılıydı pek güvenilmezdi bakmayın siz bir zamanların furyası türk edebiyatında ki anadolu kurnazı insan tipine yapılan güzellemelere ya da başka yerlerdekine onlar iyimserdi öyle yazdılar...Siz iyi tarafından bakmak istedikçe onlar gözünüze gözünüze sokuyor ben buyum diye haykırıyor. Hümanistlik diye diye ezilenler ezen oldu özveri gösterildikçe kırılmasın kimse dedikçe bundan yüz alır oldular ve fikri bozuk , kalbi kötü doğru oldu...

  • Gül T.

    Gül T. 26.04.2016

    Niye bu kadar ağır geldi yazı , bir de bu var değilmi?İnsanı yüceltmek ne itici ki kendini övmek bir nevi ilahlaştırma...Gerçekler bu derece açık ve somut dile gelince rahatsız eder ki genelleme yapılmış kimseye kişisel olarak bir söz söylenmemiş -ki söylemesen söylemedi olur ya da “bizde pisliğe pislik derler” diye çıkışan bile bulabilirsiniz- isteyende her türlü zaten saldırıyor bu yazıdan yola çıkmasına gerek yok yani .Üslubu çok sarsıcı , tabi ki bu yüzden alışık olmayanlara rahatsız edici gelecek.Yazı olmasaydı da isteyen başka bir kulp bulup buluşturur çamurunu atar başka tarifi yapılamaz az bile dile getirilmiş. Herkes baksın çevresine.Buna hakkı ile ses çıkartmaya bile izin vermiyoruz.Sayelerinde geri kalıyor başa dönüyor ,kendini sorguluyor, gerçeklerden şüphe ediyorsun sürekli , beğenmiyor, ne yapılsa yaranamıyorsun yıkıcı eleştiriler hep sözden ağır hakaretler bunlar Hatta yine de benim için henüz değişmesi mümkün görünmeyen birşey var ki bu halkın ve insanların

  • Ali Rıza Üçer

    Ali Rıza Üçer 26.04.2016

    İmralı'da HDP/PKK'nın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Gençay Gürsoy ve Şebnem Korur Fincancı'nın adlarının zikredilmesi TTB/İstanbul Tabip Odası-PKK ilişkilerinde kanıt niteliğindedir! Hekimlerin TTB'de bu zihniyete teslim olmaması hayat memat meselesidir... "İmralı Notları kitabından bölümler yayınlanmaya devam ediyor. Abdullah Öcalan, Cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde Selahattin Demirtaş dışında bir aday belirlemeye çalışıyor ve HDP heyetine "Ufuk Uras olabilir mi?" diye soruyor. Ancak bu teklif HDP'li Sırrı Süreyya Önder tarafından "Ortaklaşmayı sağlamaz" denilerek reddediliyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda isim aranırken, Öcalan'ın "Ekmeleddin gibi bir adayı biz de bulabilirdik." şeklinde sözleri dikkat çekiyor... ÖCALAN: Gençay Gürsoy. BALUKEN: Yeterince kabul görmeyebiliriz. ÖNDER: Şebnem Korur Fincancı ismi de çıktı. Sebahat ve ben de önermiştik. ÖCALAN: O da uygun değil. Yahu gerçekten de uygun kimse yok.

  • Haluk Başçıl

    Haluk Başçıl 26.04.2016

    Sevgili Kaan ' Komünist Parti’nin sahte solcu şebekeden kopması ayrı bir kazançtı.' diyorsunuz. İstanbul'da böyle davranan KP Ankara'da nasıl davrandı, kimlerle ittifak yaptı ? TTB Genel Kurulunda sizce nasıl davranacaklar? Yazınızda kişileri aşağılayan, hakaret içeren kısımlardan rahatsız olduğumu belirtmek isterim. Bu tarz bir uslup -ne olursa olsun- ne size ne de hekim hareketine bir katkı sağlar. Bilakis karşı çıktığınız kesimlerin ekmeğine yağ sürer.

  • Süleyman Sırrı Kazdal

    Süleyman Sırrı Kazdal 25.04.2016

    kibir ve aç gözlülük hasta etti bizi.şurada anlatılanların hepsi tıpkısı tıpkısına toplumun her kesiminde,her örgütünde,her evinde var.çünkü" ben" hep birinciyim,en önemliyim,en akıllıyım,her şeyi bir ben doğru bilirim ve öyleyse ben yönetmeliyim.ve bu kibirli prens ve prensesler içinde yaşadıkları bu toplumdan o kadar çok tiksiniyorlar ki,onları o kadar aşağılıyor ve nefret ediyorlar ki,5 yılda bir oy vermelerine bile dayanamıyorlar.oysa bu oy dalgametresinin hiç bir etkisi olmadığını bilmemeleri mümkün değil.üstelik,tamam bu halk gerçekten çok geri,kültürsüz,kaba,cahil ve ilkel olmuş olabilir.çoğu zaman ben de böyle düşünüyorum,ama bu duruma neden olanların içinde sen de varsın be.ha bunu bilmiyorlar mı? tabii ki biliyorlar ama hükümet olmakla "aydın" olmak "hekim"olmak çoğu zaman aynı,çünkü ortada iktidar var ve iktidarda kalmak için halkın tam da böyle olması gerekiyor.pkk'nin iktidarı,akp'nin iktidarı,ttb'nin iktidarı hep aynı yerden nemalanıyor ve halk aynı halk.

  • Hasan basri

    Hasan basri 25.04.2016

    DKG 6-7 masayı, Cumhuriyetçiler aynı sayıda masaları kullanarak alanın hemen hemen tamamını işgal etmişler. AKP'li hekimlere 2 masa, bize de yeri olmayan ortada duran bir masa kalmış. Bize masa yeri ayarlayın dediğimde, erken gelseydiniz gibi bir eleştiride bulundular. Anlamsız bağırış çağırışlarla tavırlarını sürdürdüler. Kendileri Ağaoglu misali villalarını kondurdular, bize hiçyer bırakmadılar. Bu tavır demokrasiden neyi anladıklarını ayrıca gösterdi. Sahipsem istediğimi yaparım anlayışı, başka bir görüşe, duruşa hayat hakkı tanımama her durumda kendini gösteriyor. Beklentilerimizin çok altında oy aldık. Hatta öyle ki listemizden bile oy kaybımız oldu. Bu halimizle bile bazı şeyleri değişdirtmeye başladık. 23 Nisan mesajı oda tarafından benimsenerek doktorlara ulaştırıldı. Toplumcu hekimler kendilerini geliştirerek bugünden itibaren yola devam edecek. Aydınlatmayı sürdürecek.

  • Hasan basri Aksoy

    Hasan basri Aksoy 25.04.2016

    Seçim sonu değerlendirmesi, genel değerlendirme. kalan kısım kendimizi eleştiri. Çok doğru bakış açısı ile yazıldı eleştiri. Ben de birkac şey eklemek istiyorum. Konuştuğumuz arkadaşlardan biri mahallenin kabadayısı gibi sıfatlar kullandı. DKG'yi tüm yanlışlarına rağmen kabul ederek iktidar yaptı İstanbullu hekim kitlesi. Seçimden çıkanlara soruyorsun, size vermedim listenizde şu vardı, diye cevap veriyor. Tamamen bahane. Diğer listenin hizmet ettiği siyasi kesim terörü olumluyor, neden veriyorsun dendiğinde, o konuda haklısın diyorlar. Bu seçimde sağ listenin kazanamayacağı oylar 3'e de bölünse bunun imkansızlığı biliniyordu. Seçmen güce boyun eğerek ilkesizliği tercih etmistir. Belki işimiz düşer, arkadaşlarımızı küstürmeyelim yaklaşımı belirleyici oldu.Bir nevi Stockholm Sendromu. Secim gününden önce gece geç saatte okul bahçesinde 2 sıraya ki, seçim kurulu ve tabip odasının saptaması böyleydi, şahsi eşyalarımızı koyduk. Sabah geldiğimizde yerlerinde yeler esiyordu.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 25.04.2016

    Teşekkürler sayın Orhan Köker. Yalnız bu bir öfke dışavurumu değil. Benim normal halim. Her zamanki düşüncelerim. Beş yıl önce de bu böyleydi. üç ay önce de.

  • Orhan Köker

    Orhan Köker 25.04.2016

    Yorumlarınıza katılıyorum ama biraz ağır olmuş, öfkelenmeye de gerek yok. Bu kadar kısa sürede alınan oy başarıdır bence, DKG'nun kazanması şimdiki konjoktürde olağandır. Kolay olmayacak ama Toplumcu Hekimlerinde kazanacağı gün gelecek. Sevgiler.

  • Kaan Arslanoğlu

    Kaan Arslanoğlu 25.04.2016

    Birileri, "hekimlere solucan beyinli ve mercimek karakterli" dediğim için beni telin kampanyası başlatmış. Bu AKP'lilerin seçim zaferlerini çözümleyen herkesi "millete küfrediyor, seçmeni küçümsüyor, halkı hor görüyor" diye karalamasına benziyor. Ben bu konuda genel tabloyu anlattım. Tüm insanlığı, bizim halkımızı, İstanbul hekimlerini, kendimiz de dahil ağır bir muhasebeye soktum. O AYNI BİRİLERİ, ŞİMDİ BİZİ ELİTİSTLİKLE, AĞZI BOZUKLUKLA, KABALIKLA SUÇLAYANLAR VAR YA, halkın, insanların kendi yandaşları tarafından bpmbalarla parçalanmasına, kurşunlarla delik deşik edilmesine suç ortaklığı yaparken hiç böyle kibar olmuyorlar. Kibarlıkta biraz samimiyet, biraz dürüstlük beyler, bayanlar. Bakın bir arkadaşımız açıkça yazmış. Biz barış istiyoruz, ama bunu savaşarak kazanacağız. Samimi olarak bu doğruculuğa saygı duyuyorum. Yapılana değil, bunu kabul edişe saygı duyuyorum. Saygılar herkese.

  • Özgür COŞAR

    Özgür COŞAR 25.04.2016

    Kurumların başlarındaki isimler bile değişmiyor. TTB, TMMOB, KESK, DİSK... kurumun adının ve kişinin adının da önemi yok bir yerde. Apartman yöneticisi bile aynı kalıyor yıllar boyu. Keza futbol takımı yöneticisi. İş maddi çıkardan ibaret de değil. Hayat biçimi bir yerde. Elektrik Mühendisleri Odası'na bakın, aynı durumu göreceksiniz. Değiştirmek de pek olanaklı değil. Ben bu tür durumlara kısaca İnsan Bu, demeyi tercih ediyorum. Ancak bu da çözüm değil elbette. 2015'în sonunda iş bırakma eylemi yaptı dört örgüt KESK, DİSK, TTB ve TMMOB. Fark eden bile olmadı muhtemelen. Koskoca yapıları bu kadar pasif ve etkisiz hale getiren yöneticiler, hiçbir şey olmamış gibi, yeni dönemde yine aday oluyor ve yeniden seçiliyor. Yine, yeni, yeniden...

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 25.04.2016

    TTB ciddi paraların döndüğü bi oluşum. Nemalananlar da var. Bu yazı da zaten işaret ediyo. Gücü var. Ama çok güçlü de değil. Bunun dışı dernek olur. Hobi gibi. Mücadele burada kazanılacak. En azından şimdilik başka yol yok. Bi de bi sorum olacak. O bisiklet turu finişinin orda olcaa bilinmiyo muydu? Öğlen bayaa eziyet olmuştur sanırım. a.y.a. Buna da şaşsss

  • Ali Rıza Özkan

    Ali Rıza Özkan 25.04.2016

    Neden bu insanlar etik, siyasi, kültürel defolarına rağmen seçildiler? Bunu cevaplamak kolaydır. İdeolojik hegamonya üzerine bizden önce çok ciddi araştırmalar yapıldı. Bu konu üzerine yoğunlaşmanın sonuç getirmeyeceği açık. Asıl, kafa yormak gereken konu, biz neden başarısız olduk? Ne yapalım ki, bir sonraki seçimlerde hekimlerin önüne ciddi bir seçenek olarak çıkalım? Hekimleri düzen dışı bir seçeneğe nasıl ikna edebiliriz? Edebilir miyiz?

  • Ali Rıza Üçer

    Ali Rıza Üçer 25.04.2016

    Kaan Arslanoğlu'nun tokat gibi bu yazısının noktasına, virgülüne kadar tamamına katılıyorum...

  • Gül T.

    Gül T. 25.04.2016

    Bu sefer anladınız haa çok iyi.İyi ki sizinle ayrı fikirlere düştük .Neyse her şey olabilir -doğru değil bilmiyorum- söylentidir bir bakmışsınız ki yasalaşmış.Malesef kanunlarla desteklenen TTB' nin gücünü azaltmak, karşısına başka bir seçenek çıkarmak açısından ne yapılabilir hekimler? İçerde TH 'in mücadelesi dışında .Çünkü o artık meslek örgütünden çıkmış, birilerini kendi çıkarları için kullandığı türlü siyasi çevrelerin işbirlikle itibar ve rant kazanmaya çalıştığı bir yer olmuş.Daha kolay ve verimli bir yol olabilir diye düşündüm bu kadar.Buyurarak; çoğumuzun tuzu kuru.Herkes gayet mutlu.Hobilerimizin arasında mücadele etmek var dışardan bizlere devrimcilik oynuyorlar derler.

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 25.04.2016

    hamfendi, polemik olmasın istiyorum. ama dayanamıyorum. TTB yasayla kurulmuş bi meslek birliğidir. yasada tanımlanmış görevleri vardır. öyle ayrı sendika kurmakla falan olacak iş değil onlar. zorunlu hizmet iki kere yapılmayacak. onu da yanlış okumuşsunuz. ya da yanlış kaynaktan yanlış veri sunmuşlar. o çok tricky bi durum. bilahere anlatırım. "çoğunun tuzu kuru sanırım" buyurmuşsunuz. bakınız, o doğru işte. hemi de çok doğru. a.y.a. kafa hep soğuksss, ayak hep yaşsss, tuz hiç yoksss

  • Gül T.

    Gül T. 25.04.2016

    Elinize sağlık.İşte gerçekler benimde bahsetmek istediğim ama sonra saptırılmaya çalışılan fikirler...Ben dışardan öyle görüyorum.Ama içerden de kanıtlı olanlar bunlar malesef.Kimse elini taşın altına koymuyor.Çoğunun tuzu kuru sanırım.Dayatılanlar yeterince boğmuyor henüz çoğunluğu .Bir yerde okumuştum daha net değil ama torba yasayla hekimler zorunlu hizmetini iki kere yapacaklar.Bakalım kim sesini çıkaracak.Ayrıca TTB'yi ele geçirme değilde artık başka bir kuruluş oluşturulabilir belki.Şu andan itibaren çalışılsa yol alınabilinir.Çünkü oradan artık birileri gelmeyecek gibi görünüyor.Ayrı bir sendika olabilir mesela bilemedim.

  • arif yavuz aksoy

    arif yavuz aksoy 25.04.2016

    saat tam 9:07'de sandığımdaydım. oyumu jet hızıyla kullanabildim. koşar adım çıktım. bi yere gidiyodum. uçağa zor yetiştim vallaha (zaman darlığından; yoksa trafik vazır vazırdı). sabahın körü de değildi. ama in cin top oynuyodu sultanahmet'te. istanbul tabip odası!.. istanbul!.. in!.. cin!.. seçime katılan 5 bin kişi yok! oha! çüş! hatta bürst! a.y.a. yuhannesss

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.