Tıp Bu Değil
Urfa'da Gece Gezenler
Tarihini tam olarak hatırlamasam da bir gün sevgili Zafer (Zafer Sak, Harran Üniversitesi Göğüs Hastalıkları) “Tarım çalışanlarında pestisid maruziyetinin solunumsal etkilerini araştırmayı çok istiyorum, ne de olsa düşük dozda kimyasal silah uygulaması olarak kabul etmek gerekli.” demişti. Ne parlak bir bilimsel araştırma önerisiydi bu ve o oranda da zordu. Zafer Çevresel Ve Mesleki Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu’nun çalışkan ve sabırlı bir üyesi olarak yıllardır Urfa’dan ilginç bilimsel yayınlar göndermekteydi. “İSOT İşçilerinde Solunum Semptomlarının ve Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi”, “Şanlıurfa’da Zurna Çalgıcılarında Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Sıklığı” bu çalışmalardan ikisi…
Yıllardır haberleştiğim ve çalışma grubu toplantılarında zaman zaman birlikte sunum yaptığım Zafer’in pestisid (böcek öldürücü zehir-burada tarımda kullanılan konu edilmekte) çalışması düşünü canlandırmak şart olmuştu.
Planımız pestisid uygulaması yapılan tarlalara yakın köylerde yaşayan ve çalışmaya katılmaya istekli erişkin ve çocukların solunum fonksiyonlarını pestisid uygulamasından önce ve uygulamadan sonraki 2 gün içinde 2 kez değerlendirmekti. Fizik muayene ve bireylerin eski ve şimdiki pestisid uygulamaları sırasında gözlenen sağlık yakınmaları da kaydedilecekti. Çalışmaya katılmaya istekli tüm bireyleri (erişkin ve 6 yaşın üstündeki çocuk) değerlendirmeyi planlamıştık ancak çocuklarda PEF ölçümü ile yetinecektik. Bizler insan sağlığını değerlendirirken çevre mühendisimiz İbrahim günlük partiküler madde (PM10 ve 2.5) ölçümlerini gerçekleştirecekti.
Çalışma topluluğumuz Harran Belediyesi sınırları içinde pestisid uygulanan bir ovanın içine dağılmış 4 köyün erişkin ve çocuk bireyleriydi.
Resim 1: Çalışma için seçtiğimiz Harran ovasından bir görünüm.
Resim 2: İlk gün gündüz muayenesi yaptığımız Bozyaka köyüne yakın konumda geçici tarım işçilerinin kampı. Kampta Suriye’li, Irak’lı tarım işçisi aileler barınmaktaydı.
Çalışma planı gereği (Bozyaka, Küçük Minareli, Büyük Minareli ve Geyikli) köylerin muhtarları önceden muayene olacak topluluğu haberdar ediyorlar ve bizler de ayarlanmış mekanlarda (genellikle ilkokullar) çalışmamızı yapıyorduk.
Resim 3: Hasretle yolumuzu bekleyenler… Şeker, ilgi bekliyorlar. Genellikle Arapça konuşulan bölgede çocukların Türkçe’leri ebeveynlerinden çok daha iyi. Anket sorularına akıllı yanıtlar verip, gereğinde tercümanlık yaptılar.
Araştırmamıza Ramazan ayı nedeniyle iftardan sonra başlıyor (saat 21) sahurdan önce (saat 2-3 arası) bitiriyorduk. Muhtarlar teravih namazlarının sonrasında muayene için anonslar yaparak köy halkını topluyorlardı. En az 4 kişilik muayene grubu 2 erkek, 2 kadın hekim olarak ayrılıyorduk. Kadın ve çocuklara daha çok biz kadın hekimler bakıyorduk.
Resim 4: Birsen’le birlikte Büyük Minareli köyünde prefabrik sınıftayız. Spirometremizi hazırlıyoruz. Hava gece de olsa çok sıcak, sınıf küçük, az sonra kadınlarımızı alacağız, bu arada dersliğin pencerelerinde onlarca çocuk ve kadın kafası, kıyamet, curcuna…
Resim 5: Zafer hoca işbaşında… Hocam benim, Büyük Minareli’deki ilkokulun betonarme tek büyük sınıfı (gene çok sıcak ve kalabalık) içinde çalışmayı çok kesin bir dille reddetti. Dış ortamda onlarca insanın ortasında anketlerini doldurdu, solunum fonksiyon testlerini kalibrasyon etkilenmesin diye kapalı mekanda yapılmak üzere gönderdi. Bu mutluluğu gene aynı köyde 2 köylü arasında husumet nedeniyle çıkan kavga nedeniyle sonlandı. Kavgayı yatıştırıp, bizleri de arada kalmaktan kurtardı. Kahramanımız o bizim…
Çalışma ekibimiz başta Zafer Sak ve Şerif Kurtuluş, Peri Arbak, Birsen Ocaklı, çevre mühendisimiz İbrahim Bayhan tarafından oluşmuştu. Metin Akgün ile Zehra Nur Türeyin de veri işleme, yazma aşamalarında görev almışlardı. Burada Şerif’e bir parantez açmak gerekli… Şerif yıllardır Ceylanpınar Devlet Hastanesi’nde göğüs hastalıkları uzmanı olarak çalışıyor. Kalemi ve hitabeti güçlü, pırıl pırıl bir hekim. Çalışma Ramazan ayında bulunulması ve gündüz aşırı sıcaklar nedeniyle geceleri yürütülecekti. Şerif her akşam üstü ortalama 150 km gelip, aynı uzaklığı gece yarısı 3 ile 4 arasında tekrar kat etti ve onca kışkırtmalarıma rağmen bir kez bile şikayet etmedi. “Sizler bölgemizdeki bir ekip çalışması için buradaysanız bizler de buradayız” diyerek ekledi. Şerif’i yıllardır tanıdığımı sanırdım, eksik tanımışım. Büyüklerimiz hep söyler “birini iyi tanımak isterseniz tatile çıkın”. Bu öneriyi dernek çevremize uyarlamak isterim; “birini iyi tanımak isterseniz bilimsel araştırma yapın”. Teşekkürler Şerif, projeye inandığın ve 6 gece boyunca 300 km yi hiç gocunmadan aştığın için. Harran’lı kadın, erkek ve çocukları büyük bir disiplinle muayene edip, solunum fonksiyonlarını değerlendirdiğin için. Şerif çok duyarlı bir hekim, Harran’lı yaşlı bir ağabeyimiz daha uzun ve özel bir ilgi beklediğinde hiç istifini bozmadan ve kişiyi kırmadan o ilgiyi gösterdi. “Şerif’ciğim gecede bakmamız gereken birey sayısı en az 100 olmalı, lütfen elini çabuk tutar mısın?” dediğimde o güzel gözlerini sitemle dikip “burada insanla uğraşıyoruz hocaaa” ifadesini fırlatışını hiç unutamam. Anketleri doldurmamız bizi yavaşlattığı için Şerif son 2 gün iki kendisi gibi sorumlu ve özverili öğretmen arkadaşlarını yardımcı olarak getirdi. Öğretmenlerimizin katkıları da unutulamaz.
Resim 6: Doktor, insan Şerif, nasıl da umutla bakıyor objektife…
Resim 7: Dr Şerif hastalarına genellikle Arapça olarak uygulamayı anlatıyor. “OH DE” nefes al demek, “INTİ” nefes ver demek. Hepimiz Arap dilinde uzman kesildik.
Resim 8. Sabah 2-3 arası Urfa’nın ünlü ciğercisi, son gece öğretmenlerimiz yanımızda.
Sonuçta; çalışma ekibimiz 7 gece 8 gün süren araştırmanın 5’ini gece, birini gündüz olmak üzere gerçekleştirdi. Bir gecemizi belediye ile bir köyün muhtarı arasındaki husumet nedeniyle boş geçirdik.
Çalışmamızda 4 köyde toplam 520 erişkin ve çocuğa anket, fizik muayene, spirometri ve PEF ölçümü uyguladık. Bu köylerde partiküler madde ölçümü yaptık.
Ağustos ayının ortalarında, yoğun şekilde pestisid uygulanmasının hemen ardından aynı köylere giderek, ilk taramada bakılan bireylere yeniden spirometri, anket, fizik muayene işlemleriniyapacağız. Zafer ve Şerif gene işbaşında olacaklar, geminin kaptanları olarak… HEYAMOLA.
Peri Arbak
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
arif yavuz aksoy 31.08.2016
E zaten ben çözümü de söylemiştim. Emeğe saygı, bahçelievlere de hürmets de demiştim. Ama şimdi hasbinallah da diyorum. a.y.a. hasbinallahsss
Metin Akgün 31.08.2016
Herkes eleştirebilir ama çözümü sadece bazıları üretir. Emeğe saygı !
arif yavuz aksoy 31.08.2016
"İşte cehape zihniyeti! Hiçbirşey yapmaz. Yapılan herşeyi, her müspet yatırımı eleştirir. Biz naapıyoruz? Onlar konuşurken biz inşaallah gerçekleştiriyoruz. Eyyy cehape, biz kıymet biliyoruz, kıymet! Beğenmediğin bu milletin kalitesine asıl sen ulaşamazsın! Biz insan için varız! Biz bu milleti seviyoruz, bu milleti!" Sonra? Sonrası malum. Hüloooyyy! Sanırım yeterince açık oldu. Anlamayanlar 03.08 ve 07.08 tarihli diğer yorumlarıma da bakabilirler. arif yavuz aksoy sapsade bi adamdır. büyük insanlığı sevdiği söylenemez. ötesi var mı? o da hürmetsss diyo
Şerif Kurtuluş 30.08.2016
Gerek sizlerin ( Sayın Arif Yavuz AKSOY ) cerrahi alanda, gerekse başka birilerinin başka alanlarda yapacağı -eleştirmek dışında- her çalışmaya destek olmaya hazırız... Bölge halkı değer bilen, nitelikli insanlardır... Dr.Şerif Kurtuluş İnsanları ve İnsanlığı seviyoruz... Ötesi yok... Saygılarımla
arif yavuz aksoy 07.08.2016
Öfke? Saldırganlık? Ekip içinde olamamak? Herhangi bi süreci sonuca bağlayamamak? Yarım yaşamak? Potansiyeli hep yanlış hedefe yöneltmek? Bunların alayı abartılı yorumlar. Ve tanımadığınız bi insana "karakter" özellikleri üzerinden eleştiri getirmeye çalışmışsınız. Ki ad hominem'in dibi herhalde bu olur. Saydıklarınızın hepsi ve hatta daha fazlası bende olsa bile eleştirim haksız çıkmaz. Argümana argümanla cevap verilir. "Senin de burnun uzun ama" diye bağırılmaz. Ben sizin çalışmanızı eleştirdim ama eğer ad hominem istiyosanız çok yanlış rakip seçtiniz. Belirteyim. Hani gerçekten tahmininizden daha kötü cevaplar verebilirim. Ve bunu çok daha estetik kılıflar içinde introduce edebilirim. Ayrıca, keşke beni de davet etseydiniz ve orada birlikte zaman geçirseydik (dilek kipi size ait). Emin olun, hiç değilse sense of humour konusunda çok büyük bi gösteriyi kaçırmamış olurdunuz. a.y.a. zarifsss
Peri Arbak 06.08.2016
Öfkeli, saldırgan bireylerin yaşam yollarında karşılaşacakları güçlükler çok fazla; ekip içinde olamamak, herhangi bir süreci sonuca bağlayamamak ve o nedenle hep yarım yaşamak, gelişkin de olsa zekalarını ve duygusal potansiyellerini hep yanlış hedeflere yöneltmek... Yaprağın kıpırdamadığı sosyal ve dahi akademik alanlarda atılan adımları böyle hoyratça eleştirmek inanınız ki gelişme sağlamaz. Olsa olsa yanıt verme zorunluluğu doğurarak zaman kaybına ve "ORİJİNAL" araştırmalar için ayıracağımız enerjinin boşa gitmesine neden olur. Sayın AYA keşke Urfa'ya seni de davet etseydim ve orada zaman geçirseydik. Sanırım bu kadar acımasız ve nasıl derler "alaycı" olmazdın. Kaan'cığım, her zamanki gibi empatik ve insancıl tutumunu gösterdin ve benim yerime yanıtladın. Sadece bu nedenle ve bu yazı açısından son olarak yanıtlıyorum. Bu yazı yayın olduğunda tekrar bu platformda paylaşacağım. Hepinize sevgiler ve zerafet dileklerimle. Peri Arbak
arif yavuz aksoy 03.08.2016
emeğe saygı ve bahçelievlere hürmet tabii diye bitirdim. ama demek ki yine de fazla "kibar" olamamışım. naapiym? orijinal olmayan bi çalışmaya orijinal mi diyeyim? hevesleri kırılmasın diye sırt mı pışpışliym? bu ülkedeki genel sorun bu bence. haketmedikleri övgüyü ve takdiri belirli bi grup dayanışması modelinde ve sürekli o grup içinde birbirlerinden işiten insanlar kendilerini biricik sanmaya başlıyo. doğan hızlan'a, belge'li bırıkım tayfasına kızmaya yüzümüz olmamalı öyleyse. ha, sahi ya. beni fasonlar da bu yüzden sevmezdi. doğruya doğru, eğriye eğri derdim hep. kardeşlik sevgisi dört bi yanı sarsın tabisi de. ama kardeşi sevmek, o, zarar verici ölçüde yaramazlık yaparken ağzının ortasına çat diye vurmaktır diye düşünüyorum. amaaan. burda metodoloji konuşurken lütfedip yazının sahibi cevap vermiyo. sokakları orklar basmış. yani düşünün. uruk-hai bile değiller. direkt ork! elflerin çoğu da batıya göç etmişti evvelden. sauron'la uğraşıcaama ben de mi basıp gitsem ne? a.y.a. bezsssss
Kaan Arslanoğlu 02.08.2016
Araştırma çok orijinal ve parlak olmayabilir. AYA'nın görmediği konu ise şu. Diyelim bir tarım ilacının insana zarar verdiği değişik yollarla pek çok kez kanıtlanmıştır. Bu klasik bilgi haline gelmiştir. Peki bu konuda araştırma yapmaya artık gerek yok mudur? Vardır, bal gibi vardır. Yapılan her araştırma o ilacın falanca bölgede ve falanca popülasyon üstünde sağlığa zarar verdiğini bir kez daha kanıtlasa bu delil yerine geçer. Yani kitabi olarak "tarım ilaçları sağlığa çok zararlıdır" demek başkadır ki doğrudur, Urfa'da falanca yörede çalıştık ve bunun şu şu insanlar üstündeki etkisini somut olarak gösterdik demek bambaşkadır. Bu bilimsel çalışma olarak ikinci sınıf bir çalışma olabilir ama halk sağlığı açısından birinci sınıf bir çalışmadır. Adli delil, hukuki, idari ve siyasi ve hatta felsefi delil yerine geçer, çok değerlidir. Havaya ateş etmenin riskli olduğunu herkes bilir, ama Türkiye'de 2015 yılında düğünlerde şu kadar insan mermiyle ölmüştür demek, bilimsel çalışmadır.
Kaan Arslanoğlu 02.08.2016
Peri Hocamız AYA'nın ilk yorumuna çok içerlemiş. Ben dolaylı olarak duydum. Yazı ve araştırma hakkında birkaç şey diyecektim, ama öncelikle yazarının bir şeyler demesini, bizimle iletişime geçmesini, yazıyı yaygınlaştırmasını veya hiç değilse olumsuz da olsa bu yoruma cevap vermesini bekledim. Ondan sonra bir şeyler diyecektim. Ama anlaşılan bu ilk yorumdan fazla içerlediğinden bu olmayacak. Biz burada yorumlara ve yorumlardaki sert eleştirilere tartışma olsun diye açık kapı bırakıyoruz. Ama anlaşılan o ki, bunlar tartışma, yeni okur ve yeni yazar çekeceğine tam aksi sonuçlar doğuruyor. Ne inadına sert yorum yazanları ne bundan fazla alınanları suçlamak istiyorum. Demek istediğimiz biz bu ülkede tartışmayı beceremiyoruz. Neredeyse her tartışma, kırgınlık, kavga ve ayrılıkla sonuçlanıyor. Biz editörler olarak en çok sataşılan kişiler olarak hangisi doğru, açıkçası bilemiyor ve karar veremiyoruz. Yazı ve yorum hakkındaki görüşüm öteki kutuda. Saygılar.
gülşen aytar 29.07.2016
çekilen iyi bir resim bazen yazılan yazılar gitmesenizde orda olduğunuzu hissettirir insana
arif yavuz aksoy 29.07.2016
Enthusiasm'ı takdir ederim. Ama yine de gıcıklığı elden bırakmam. "Ne parlak bir bilimsel çalışma önerisiydi bu ve o oranda da zordu" ve "... ilginç bilimsel yayınlar..." diye ifadeleri görmesem aslında bulaşmazdım. Ama belirtmek zorunda hissediyorum. 1. Bilimsel çalışmaların değerlendirilmesinde orijinalite önemlidir. 2. Pestisid aerosol etkilerini akut ve geç dönemlerde değerlendirmiş kamyon yükü çalışma var. Hem de çocuk tarım işçileri de alt grup olarak incelenmiş. 3. Üflemeli aletle müzik yapan adamlarda obstruktif uyku apnesinin daha seyrek görüldüğü ve bunun larinks anatomisindeki kasların hipertrofisiyle ilgili olduğu da çoktandır biliniyo. 4. Hülasa bu çalışmalar size "ilginç" gözükebilir ama orijinal hiç değiller. 5. Maruziyet sonrası akut etki çalışmaları "o oranda zor" değil, bilakis "oldukça kolay" çalışmalardır. Parametrik değerlendirme bunlarda daha hızlı ve basit olur. Yorum da daha nettir. 6. Yine de emeğe saygı, bahçelievlere hürmet tabisi de! a.y.a. fultaym gıcıksss