Tıp Bu Değil
KÜBA, KANSER ve AŞI: FANTASTIC 4

Merhaba İnsanbu sitesi takipçileri ve büyük insanlığın Türk dilinde okuyabilen (ve okuduğunu idrak edebilen) tüm üyeleri!
Bugün çok ciddi bir yazı ile karşınızdayım. Dilerim ki dikkatiniz yazının sonuna kadar dağılmasın ve bu yazıdan azami ölçüde faydalanabilin. Mizantropi abidesi de olsam insanlığa bilgim ve gücüm yettiği nispette hizmeti borç bilirim. Zekattır!
Konuya kısa bir giriş yapalım.
Yaklaşık 2 hafta önce yayınlanan bir haber Türkiye’de gündemi epey meşgul etti. Artçı sarsıntılar hala devam ediyor. Olay şöyle gelişti: Necip Türk Matbuatı’nın sunduğu şekliyle, Küba’da kansere karşı mucizevi bir ilaç bulunmuştu ve Küba zaten komünist bir ülke olduğu için bunu tüm dünyaya bedava dağıtacaktı. İlaca ilaç bile denmemeliydi. İlaç aslında bir aşıydı. Küba’nın yılmaz komünist neferleri de bedava yapacakları aşılama ile kanser denilen illeti insanoğlunun hafızasında tozlu raflara kaldıracak kadar etkin biçimde uygulayacaklardı. Alçak düşman al sana bomba!
Sanırım Tarık Tahsin Üregül’ün ölüm haberi ve onun da akciğer kanseri olması (Müjdat Gezen yanlış enformasyon verdi – akciğer kanseri resmi primer) nedeniyle haber bizde daha da bir öne çıktı (ben yabancı basını takip ediyorum – bu kadar popularite olmadığını net olarak söyleyebilirim). Anında Küba’ya tur düzenleme piyasasında hareketlilik başladı. İndirimli Küba gezileri adeta Umre fiyatına çekildi. Zaten FETÖ olayı sonrası angut zenginlerimizin yeni destinasyonlar bulması da şarttı (o da ayrı bir hikayedir). Gözünü sevdiğimin Kapitalizm’i!
Sosyal medyada ise tepkiler daha da fantastik oldu. Dinibütün kardeşler arasında “Elhamdülillah, zaten bu Kuran’da yazıyordu; her şey Kuran’da var; Kübalılar da Kolomb öncesinde varolan muhteşem camilerin ilim nuru vasıtasıyla bu bilgiye erişmiş ve Cenab-ı Hakk’ın inayetiyle çağımızın vebasına çözüm bulmuşlar inşeallah” minvalinde yorum döşeyenler oldu.
Ama asıl gürültü (Chelsea – Liverpool maçında atağa kalkan Chelsea’nin taraftarları kreşendo bir uğultu çıkartır ya; aynen o misal) sol cenahtan geldi. Hem de ne gürültü!!! Amigolar adeta “Nasıl koydu Aykut Kocaman” bağırtısının desibelinde “İşte Komünizm’in gücü! İşte Küba, İşte Şampiyon!” ya da “Oooooo oooooo, Mavi, Beyaz, Kırmızı! Karaib’in Yıldızı! Fidel Yoldaş Gelirse, Öper Alayınızı!” ve benzeri tezahüratla coştukça coştu. Biliyorsunuz, ben, coşumlama benden değilse önce bir duruyorum; sonra da tartıp sahibine iade ediyorum.
Şimdi, solcu kardeşlerimiz ve arkadaşlarımız kendilerini genelde daha akıllı zannetseler de aslında toplumdaki genel vasatlıktan aynı ölçüde nasiplenmişlerdir. Yine aksini iddia eden çıkabilirse de doğum hipoksisi, fenilketonüri, kronik bulgur entoksikasyonu ve türevlerine bağlı yaygın disleksinin solcularda daha az olduğunu gösteren sağlam metodolojili bir çalışma yoktur; olmamıştır. Hülasa okuyamama, okuduğunu anlayamama ve okuduğunu ve anladığını iddia ettiği bir metinden anlamlı analiz ve sentez çıkaramama toplumumuzda yaygın bir haslettir. Sol, yazık ki bundan münezzeh değildir.
Daha önceki yazılarımda ve yorumlarımda bin (rakamla – 1000) kez dile getirmeye çalıştığım üzere, güzel ama yalnız ülkem Türkiye maalesef habercilikte de slogan ve açık dezenformasyon düzeyini aşamamıştır. Bu haber üzerine aklıbaşında yorumlar yazan ve hatta erinmeyip yazı çiziktiren insanların sesleri maalesef Hey Douglas konserindeki kibar kız yellenmesi düzeyinde bile işitilemedi. Çünkü sağlık magazinindeki altın vuruşlar bir sefer yapılmıştı! Neydi onlar?
- KANSERE ÇARE BULUNDU
- MUCİZE İLAÇ
- HEMİ DE BEDAVA
Peki kazın ayağı öyle mi? KAHÖD! Kazın ayağı hiç öyle değil!
Bazı çemkirik arkadaşlar enerjimi o kadar soğuruyor ve şu sitede bile yazdığım yazılara dürtükleyici eleştiriler veya sorular o kadar az geliyor ki, ben de asıl uzmanlığım olan konuda kanaatimce doyurucu bilgilendirmeyi hakkıyla yapamıyorum. Sonuçta burada yazarak meramımızı anlatmak durumundayız. Ve bunun kendi içinde sınırlamaları var. Ama elimden geldiğince bu haberin neden önemli bir haber olduğunu, filhakika ortada bir Aykut Kocaman effektinden bahsedilemeyeceğini tane tane anlatacağım.
Sayın çemkiriklere ayrıca duyururum. Bu iş sanat tarihi ya da Güneş Dil teorisi üzerine tartışmaya benzemez. Ben kanserde immünoterapi (immünoterapi: bağışıklık sistemi üzerinden yürütülen tedavi) başlığında bir sunumu ilk olarak ta Ekim 2007’de yapmıştım. İnanmayan Ankara Üniversitesi Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı’ndan belge alabilir. Yine ta 2010’da bu aşı üzerine çalışmayı yürüten Kübalı ekiple kişisel yazışmalarım olmuştu. Burada işkembe-i kübra’dan sallamasyon yapmıyorum. Olayı gayet yakından takip eden bir profesyonelim. İnsan bu, ama benim işim de hakikaten bu!
Grand Arkitekt’in adıyla başlıyoruz. Tanımlamalarla gireceğiz (lütfen tanımlamalara bilhassa dikkat edin; okunulabilirliği arttırmak için arada makul sense of humour var diye bıcımayın; makaleyi incelerken lazım olacaklar). Sonra bu habere konu olan asıl yazıyı irdeleyeceğiz. Haydi!
KÜBA :
Resmi adı Republica de Cuba olan, Karaipler’in kuzeyindeki büyük bir ada ve civarındaki bazı adacıklar üzerinde hükümran bir devlettir. Resmi dili İspanyolca’dır. 1959’da Küba’da devrim olmuştur ve 1965’ten beri Küba Komünist Partisi yönetimdedir.
Şeker kamışı ve tütün üretiminde aşmış bir ülkedir. Yani rom ve puro deyince Küba’nın akla gelmesinde şaşılacak birşey yok. Ve hayır, melez kızlar uyluklarının iç kısmında sarmıyorlar o puroları!
Küba, Sovyetler sağ iken Soğuk Savaş’ın önemli bir bileşeni olmuştur. Amerikan ambargosu hala devam etmektedir. Meksika Körfezi’nin bitişiğinde olan bir ülkeden bahsediyoruz. Florida’ya bağlı Key West’e sadece 145km uzaktadır.
Küba’nın öngörülü yöneticileri Sovyetler’den bir cacık olmayacağını, Angola’da gerilla savaşına destek vermenin mala-davara faydası bulunmadığını ve Amerikan ambargosunun da memleketi inim inim inleteceğini vaktinde sezmiş ve makul her idareci gibi insana yatırım yapmaya karar vermişlerdir.
Bu nedenle, ta 70’lerin sonundan başlayarak bu harbi yalnız ama güzel ülkede moleküler bioloji, genetik, aşı ve ilaç teknolojisi gibi bizim ülkemizin insanları açısından sadece tüketicisi olunabilecek, üzerine akıl-fikir yoran vatan evladına da “la oolum, ne işin var böyle antin kuntin şeylerle; aç maynaneyi, bak canlı paraya” diye ünlenecek başlıklarda gayet sağlam temeller atılmıştır.
Unutulmamalıdır ki, ağaçlar önce fide olarak dikilir; sonra sulanır; gerekirse budanır; daha da gerekirse aşılanır ve en sonunda da meyve verir! Armut biş, ağzıma düş sadece Türk dilinde olan bir deyiştir.
KANSER :
Resmi adı kanserdir. Aslında tek bir hastalık olmayıp bir hastalıklar grubudur. Temelde bütün kanserlerde mutlaka olması beklenen özellikler kontrolsüz hücre bölünmesi, lokal invazyon (tümörün büyüyüp çevre dokuya yayılması) ya da metastaz (tümörün uzak organa ya da dokuya sıçraması) yapabilme potansiyelidir. Bu 3 özellik dışında kanserlerin köken aldıkları dokulara, maruz kalınan kanserojenlere ve kişilerin genetik özelliklerine göre çok farklı seyirleri vardır.
Kanserli hücre sizin öz malınızdır. Hergün milyonlarca hücre aslında kansere neden olabilecek mutasyonlar ya da DNA hasarları geçirmekte, fakat bu hasarların ya da mutasyonların çoğu zaten hücrenin yaşamıyla da bağdaşmadığı için ölüp gitmektedir.
Yine bağışıklık hücreleriniz de normal koşullarda içinizde paralel bir yapılanmanın olmasına müsaade etmemekte; gördükleri anormal hücreleri enselemektedir.
Neden? Çünkü biolojik sistemler CUMHURİYET’tir. Biolojide DEMOKRASİ işlemez (işlerse başkan her zaman anüs olur ki kılı meşhurdur). Cumhuriyet kanunları nasıl bir gecede inmemiş ve çok acılı tarihi süreçlerin deneme-yanılmaları sonrasında zor bela yerleştirilebilmişse, Biolojik Sistemler ve Homeostazis de Evrim’in gayet meşakkatli yollarında ancak gelişebilmiştir.
Canlı, eğer bağışıklık sistemi kendisini savunması için yapması gerekenleri yapmayıp paralel yapılanmalara göz yumarsa KANSER olur. Ondan sonra? E cızlamı çeker! Ne demişler? Kullu nefsin zaikatul mevt - summe ileyna turceun! Doğru, her nefis ölümü tadacaktır. Ama kanun ihlalleriyle keriz gibi paralele göz yumarsan sonra da anca “kandırıldık” diye vaveyla edersin. Nafile canım! O saatten sonra morfini basıverirler ki fazla acı çekmeyesin.
AŞI :
Resmi adı aşıdır. Bizde neden resmi adın bu olduğunu Tülay Hoca’ya sormak gerekir. Bence çeliklemek daha şık olurdu. Batı dillerinde yaygın olarak kullanılan vaccination mefhumu aslında ineğin memesinde çıkan ve Çiçek Hastalığı’na benzeyen bir durum nedeniyle o adı almıştır.
Prensip olarak bir hastalığa neden olan etkenin ya da mikrobun sizin bağışıklık sisteminiz tarafından tanınması ve geliştirilecek bağışıklık yanıtı ile hastalık başlamadan (profilaktik) ya da maruziyet olmuşsa bile durum ilerlemeden (terapötik) bastırılması hedeflenir (bkz: yılanın başını küçükken ezmek – buradan çağrışım serbestliğini size bırakıyorum).
Bu hedefin tutturulabilmesi için ilk evvela bu etkenlerin ya da mikropların antijenik özelliklerinden faydalanılır.
Antijen nedir? Resmi adı antijendir. İngilizcesi antigen’dir. Türlü, çeşitli moleküllerdir. Esas numaraları antikor yanıtı uyandırabilmeleridir.
E peki Antikor nedir? Resmi adı antikordur. İngilizcesi antibody’dir. Antijene gidip bağlanır (yapışır deyin isterseniz).
Alın size bir karmaşa! Aslında karmaşa çok yok. Biraz zorlayarak da olsa bir benzetmeyle bunu açıklayabilirim. Basitleştirmeler bana ait!
Hücrelerin yüzeylerinde, virus kapsüllerinde (duvarlarında) ya da biolojik moleküllerin belirli çıkıntılarında kilit gibi yapıların olduğunu düşünün. Her biri farklı kilitler! Mekanizmaları, şekilleri, büyüklükleri… İşte bunlar antijen olsun. Yüzer gezer (hümoral derler buna gavurlar ki sense of humour ile alakalıdır) de anahtarlar var sistemde. İşte bazı anahtarlar tam da belli kilitler için yapılmış!
Peki ne oluyor bu anahtar ile kilit karşılaşınca (buradan erkek – dişi mekanizmasına girmeyeceğim)? Anahtar kilitle birleşiyor. Tatatatam! Ve bir kapı açılıyor! Ya da tam tersi! Bir kapı kapanıyor! Fonda Richard Strauss’un Also sprach Zarathustra’sının uvertürü!
Yani? O antijen-antikor eşleşmesi ile
- Antijen tamamen bloke olup inaktive oluyor. Hareketsiz kalıyor gibi düşünün.
- Ya da bu eşleşme öyle bazı başka süreçleri tetikliyor ki mikrobun duvarı parçalanıyor (komplemana, natural killer’lara girmiyorum).
- Ya da hücre ya da virus büyümesi / bölünmesi için kritik bir aşamada kilitleniyor.
Sonuç? Aşılama neticesinde gelişen bağışıklık yanıtıyla
- Mikrobun / hücrenin duvarı - kapsülü yıkılarak mikrop / hücre öldürülüyor ya da
- Mikrobun / hücrenin ürettiği bir toksin - madde etkisiz hale getiriliyor ya da
- Mikrobun / hücrenin büyümesi - bölünmesi engelleniyor (kısmen) ya da
- Mikrobun / hücrenin bir yere göç edip yerleşmesinin önüne geçiliyor
Burada profesyonel açıdan ayrıntı çoktur. Ben süreci kabaca aktarmaya çalıştım. Basitleştirmelerde bazı hatalar ve eksikler olur. Ama tüm topluma birşeyler aktarma çabasında iseniz bu hatalar ve eksikler önemsizdir. Yoksa profesyonel arkadaşlarla ya da talep gelirse, öğrenmeye talip okurlarla hardcore detaya da gireriz.
Şimdi esas makaleyi ele almadan önce son soru:
Kansere karşı normal insanın anladığı anlamda aşı var mıdır?
El cevab:
Vardır.
- Karaciğerin primer tümörü olan hepatomanın gelişiminde rolü net olarak gösterilmiş Hepatit B Virüsü’ne karşı yapılan aşılama sizi sadece hepatitten değil, hepatit zemininde gelişebilecek bir hepatomadan da korur.
- Jinekolojik maligniteler arasında kallavi bir grubu oluşturan serviks (halk arasında rahim ağzı) kanserlerinin bir kısmı Human Papilloma Virüs’ün belirli suşlarına karşı yapılan aşılama ile teorik olarak önlenebilir. Bu biraz aşırı uzmanlık gerektiren tartışmadır. Ama değerli hocamız Prof. Dr. Mehmet Harma’nın da görüşleriyle / yorumlarıyla katkısını (kendisi gerekli görürse) bekleriz.
Eveeet, gelelim bu yazıyı yazmamıza vesile olan çalışmaya! Aşağıda bir link veriyorum. John Dennis biraz küsecek ama yapacak birşey yok.
http://clincancerres.aacrjournals.org/content/22/15/3782.long
İngilizce okuyabilen ve tıbbi yayın takip edebilen arkadaşlarla ve kardeşlerle kendi anladıkları üzerinden ayrıca yorumlarda görüşürüz. Ama ben yine ufak bir iki detayı açıklayıp özetin özetini geçeceğim ve sonra nihai tartışmayı açacağım.
Bu makale Epidermal Growth Factor denilen bir moleküle karşı antikor yanıtı geliştirmek üzere üretilmiş bir aşının Evre III B ve Evre 4 non-small-cell akciğer kanseri vakalarındaki güvenilirliğini ve sağkalım üzerindeki etkinliğini sınamak için tasarlanmış bir Faz III çalışmaya ait bulguları sunuyor.
Epidermal Growth Factor ne? Mehmet Harma Hoca kızabilir ama self-citation yapacağım.
http://www.insanbu.com/eski/a_haberf396.html?nosu=1939
Yaaa, gördünüz mü? Aynı molekülü biz bu sitede daha önce tartışmıştık! Siz daha İnsanBu’yu beğenmeyin. Bana da kuduz manyak diye çemkirin.
Bu bir büyüme faktörü. Belirli hücrelerin büyümesinde ve bölünmeye hazırlanma aşamasında (proliferasyon desem anlaşılmayacak) etkili olan bir molekül. Dünya üzerindeki en büyük üreticisi neresi peki? BİNGO! Küba!
Bir daha yaaa! Demek ki neymiş? Bakarsan bağ olurmuş. Kübalı araştırmacılar halihazırda üretim teknolojisinde ekspertiz sağladıkları bir molekülün başka ne gibi kullanım alanları olabileceğini araştırmışlar. İyi de yapmışlar. Yapmışlar da bu aşıyı da geliştirebilmişler.
Peki büyüme faktörünün kanserle ne ilişkisi var? Yukarıda demiştik ya, kanser aslında neydi? Kontrolsüz hücre bölünmesi! İşte bunu bilen makul araştırmacılar hiç de kendilerine vahiy falan gelmeden, ta 1980’lerden itibaren büyüme faktörlerinin kanserin oluşmasında ve ilerlemesinde rolü olabileceğini öngörmüşler. Tedavi stratejilerinde bunları hedefleyen protokoller geliştirmeye uğraşan bir sürü grup olmuş. Bazıları aşı formunda, bazıları monoklonal antikor, bazıları da doğrudan ilaç olarak kullanılabilecek birsürü madde denenmiş ve bazıları zaten aktif olarak PAZARa sürülmüş vaziyette.
Küba ne yapmış? Epidermal Growth Factor’ü antijen olarak almış ve bu antijene karşı antikor yanıtı oluşturmak için aşı geliştirmiş. Sonra? Akciğer kanserlerinin belirli bir alt tipi olan küçük hücreli akciğer kanseri hariç (non-small-cell o demek oluyor işte) diğer vakalarda bu antikor yanıtının ortalama sağkalımı uzatabileceğini hipotetize eden çalışmacılarına bunu sınamaları için ortam hazırlamış.
Faz III ne öyleyse? Onu da bir zahmet sitemizin müstafi yazarlarından Prof. Dr. Ali Yağız Üresin’in Yağız Üresin’in Kerrakesi adlı blogspot ortamında yayınladığı yazılarına bakarak çözünüz (çoğu İnsanBu’da daha evvelden çıkmıştı – kavga gürültü neticesinde boşanma gerçekleşti; o yüzden Eski İnsanBu’da da yoklar). Her şeyi devletten beklememek gerek!
Geliyoruz çalışmanın sonucuna. Geldik.
Hasıl-ı kelam, bu araştırmacılar ne bulmuşlar? Aşının planlanan doz şemasını bazal olarak tamamlayabilmiş hastalarda ortalama sağkalım 12 ay 13 gün çıkmışken kontrol grubunda (yani hiç aşı dozu almamış ama standart tedavi ve destek tedavisini aşı grubundaki hastalarla aynı şekilde almış hastalarda) bu süre 9 ay 13 gün olarak kaydedilmiş.
CIMAvax-EGF efficacy alt başlığında ikinci paragrafın ikinci cümlesine bakın. The median survival in the vaccine arm (patients completing four vaccine doses) was 12.43 months (95% CI, 10.42–14.45) versus 9.43 months (95% CI, 7.53–11.33) in the control arm (patients surviving for at least 6 weeks). Yukarıdakinin orijinali de bu işte.
Yani?
Fark istatistiki açıdan anlamlı. Nokta!
Evet, bu aşamadan sonra metodolojik eleştirileri ve bilimsel tartışmayı profesyoneller olarak biz kendi aramızda ayrıca yaparız; umuyorum ki yapacağız da.
Mamafih, bu noktada sizlere şunları sormak isterim (sana soruyorum ey normal insan):
- Mucize diye birşey var mıdır?
- Bu çalışmadaki sunulan verilerin ve bulguların komünist olmakla ne gibi bir alakası vardır? Metodolojinin komünistlere ya da kapitalistlere göre farklı türleri oluyor mu? Yoksa aradaki fark yalnızca, nihai olarak elde edilen bir bilginin ya da ürünün pazarlanma stratejisi midir?
- Siz yukarıdaki bilgiler ışığında Küba’da geliştirilen bu aşının (ilacın demek teknik olarak daha doğru) kansere gerçekten deva olduğuna iman edebildiniz mi?
- Sağkalımda ortalama 3 aylık uzama olması tedavi mi demektir? Mucizeler varsa bile mucize bunun neresinde?
- Romu, puroyu ve melez kızlarla ve antika arabalarla dolu müthiş tatilleri size bedavaya vermeyen Küba’nın Hilal-i Ahmer namına bu ilacı bedava verebileceğini düşünebilecek kadar naif misiniz?
- Heberprot’un kaç para olduğunu daha önceki yazıma yaptığım referansta okudunuz mu?
- Bu anlatılanlar sonrasında Küba’ya yine de gıpta etmemiz gerektiği ve fakat çok ama çok çalışmadan, deneyimleri sebatla kuşaktan kuşağa geçirmeden hiçbir şeyin elde edilemediği gerçeklerini anlayamayan kaç kişi var? Parmak kaldırsınlar lütfen! Ellerine cetvelin dikiyle vurucam çünkü.
- Madem Küba Komünizm’in kalesi, gerçek toplumcu (sosyalistin insanbu’cası) tıp mantığı gereği, gayet sofistike teknolojilerle uğraşacağına yetişkin nüfusundaki korkunç tütün mamulü kullanım oranlarını düşürmeyi hedeflemesi daha akıllıca olmaz mıydı? Akciğer kanserlerinin en önemli nedeni sigara içmekken ve bu önlenebilir bir durumken Küba’da bu işin hakkıyla yapıldığını sanıyor musunuz? O kadar mı safsınız? Ki kendisinden pek hazzetmesem de Küçükusta bu asisti şak diye doksana takmıştır (solculardan evvel hem de)!
- Slogan solculuğundan vazgeçmeyi düşünür müsünüz? Bu soru da çok aptalca oldu. Kendine gel a.y.a.! Başka türlü nasıl tatmin edecekler aidiyet açlıklarını?!
İşte, yine bir yazımızın daha sonuna geldik. Kafanızı şişirmemeye, kollateral enformasyon bombardımanıyla dikkatinizi dağıtmamaya azami özen gösterdim.
Bu işi gerçekten babamın hayrına yapıyorum. İyi adamdır kendisi. Bize öğrettiği en önemli düstur insanın işini mümkün olduğunca dürüstçe ve çıkar beklentisi olmadan yapmasıdır. Yani, bu yazıyı yazarak maddi herhangi bir çıkarım olamıyor. Ayrıca böyle bir yazı yazmak benim gibi ortalama entelektüel becerilere sahip bir adamın en az 1 gününü alıyor. Yine yani? İnsanların dezenformasyona maruz kalmaması için ben de kıymetli (sizinki ne kadar kıymetliyse benimki de o kadar) zamanımdan ve enerjimden harcıyorum!
O yüzden lütfen bu yazıya bari bana olan kişisel garezlerinizden ya da standart çemkirikliklerinizden arınarak girişin. Karşıt görüş sunun, yorum yapın tabii, ki bu yazının yazılmasındaki esas niyete erilebilsin.
Akciğer kanserinden korunmak isteniyorsa da lütfen SİGARA İÇİLMESİN!
Dileyelim öyle olsun!
Amin!
P.S. 1: Sevgili Sonja, geçen gün (doğumgünümden bir önceki gün yani) Conn’la sohbet ederken büyükbüyükbabası öldüğü için artık onunla tavla oynayamadığını söyledi. İnsanların ölmesinin normal olduğunu düşünüyormuş. Ama belki de bir panzehir bulunabilir dedi. Şevkini takdir ettim. Gerçekçi ol, imkansızı iste sloganının cisim bulmuş hali adeta!
P.S. 2: Başlıktaki Fantastic 4 ne alaka mı? Bir çeşit dingilsavar. Kasten oraya koydum. Hiçbir alakası yok tabii. 4 başlık bile yok ortada. Ama nasıl olsa içeriği okumadan, okuduğunu sansa bile anlamadan bok atacak o kadar çok denyo/dingil var ki…
P.S. 3: https://www.youtube.com/watch?v=VBFAqhMSBw0 --- Hey Douglas’ın yeni yumurtasıyla loop’a girip yazdım ha bu yazıyı. Siz de deneyin. Vallahi süper! Türk müziği yeni dönemde bu olmalı. Füzyonun dibi. Yaratıcılık da 11 numara.
Hadi herkese çüüüs
İmza: Arif Yavuz Aksoy (titrsiz)
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
arif yavuz aksoy 09.02.2017
Canım abim, ben de tarifledikleri şeyi 6. his şeysiyle (belki de birazcık tıpla alakadar olduğumdandır) Dengue Fever diye yazdıydım. Demek ki boş atmamışım. Bu durumda hevesli ve fekat yetersiz haber ekibini paylamak gerek. Sol'da doğru yazılmayacaksa... Asıl üzüldüğüm başka bişey oldu. Neo bana mesaj yollamış. Bunları solportal'e ilet demiş. Valla solportal insanbu'dan çok geri. Haber yorumu yapılamıyo. Ayrıca benim yorumları da silmiş kendi Feysbuk'undan. Peki ben soruyorum: size "bak o dediğinin aslı öyle olamaz" diyene, bi de kanıt getirmişse siz böyle mi davranıyosunuz? O haberi paylaşıyosan bu sorumluluğa ortaksındır. Benim ahlaki duruşum bu. Daha üstün demiyorum. Ama daha samimi olduğuna kuşkum yok. a.y.a. samimisss
Akif Akalın 09.02.2017
Haberin ASLINA şimdi baktım. Hastalık kızıl değil dengue ateşi.
arif yavuz aksoy 09.02.2017
bu arada belirteyim, ben o yazıyı okudum. kastettikleri hastalık Dengue Fever'a benziyo. Tayland'da zebildir. destek tedavisi verilir. pek ölümcül olduğunu görmedim, ama duydum (kitap önemli ama doktor adam gördüğünü de katacak hesaba). filhakika, Dengue zaten tropikal bi hastalık şeysi. bunu da tabisi de neo'nun feysine döşendim. feys takipçileri görerler. Küba'ya transfer edilmesi imkansız değil elbet. ama transfer "edilme"ye gerek kalmadan transfer "olabilir" de... a.y.a. preemptive mucuksss ve akşam sucuksss
Akif Akalın 09.02.2017
sevgili a.y.a. ben de bir ara o işlere üzülüyordum ama YILDIM (Bkz:
)
inan ki bu sorun DEVRİMİN bile çözemeyeceği bir sorun. bence takılma
arif yavuz aksoy 09.02.2017
oy oy oy oy oy!!! ıskalamışım bu saçmalığı. demin neo paylaştı feys'te. şimdi haberim oldu. OHA, BÜRST, ÇÜŞ, HOVVV! kombine dalıyorum bu davarlığa. abilerin abisi (anadolu ajansı; pardon, yani akif abi) siz bari el ataydınız şu sol portal "dış haberler" servisine. 2 şubat salı (2017) saat 13.19'da çıkmış bi haber bu: KÜBA'DA YÜZLERCE KİŞİNİN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN HASTALIĞI ABD YAYMIŞ! yok yaaa!!! bah hele sen! ya çevirmen arkadaşın dünyadan haberi yok ya da haber menşei ultra sallamasyon! bu ne la?! neymiş gorhunc düşman? KIZIL VİRÜSÜ. yanlış okumadınız. KIZIL VİRÜSÜ! OHHAAA! bunu bilmeyen adamı naaparlar? tıp fakültesinde 2. sınıfta çaktırırlar. YUHHH! kızıl nedir? bakteriyel hastalıktır! BÜRSSST! hangi bakteri? a grubu streptokoklar! HOVVV! ingilizcesi ne? scarlet fever! ispanyolcası? escarlatina! ooolum siz ne içiyonuz la? bana da söylesenize? sabstıns ebüyz edem ben de onu. ne güzel kafa valla! a.y.a. kafalara gelsss
Ç. 06.02.2017
2 gün önce Sol Portal'da çıkan haberi okumuştum. Araştırınca aynı haberin Gazete Manifesto'da çıktığını da gördüm. (Bkz:
) Tele Sur'un haberini çevirmişler.
arif yavuz aksoy 06.02.2017
selamunaleyküm. gündem başlıkları altında mehter marşı ile gelip izmir marşıyla gideceklerin erkan yolaç yarışması ve tartışması devam ediyo. ben ise her zaman olduğu gibi ayrı telden çalıciğm. bugün solportal'i açınca 2 gün evvel (4 şubat 2017 - 10:28) dış haber servisinden yine müthiş bi küba yumurtası çıktığını gördüm. neymiş? küba, cilt kanseri ile mücadele programı başlatmışmış. vay anam vay! yav arkadaş, niye hiç bi bilene danışmıyosunuz? hadi beni bilenden saymayın. da, yine gominiklerin arasında da bu işlerden anlayan vardır allaan emri. 1. sorarım size: cilt kanseri tek bi hastalık formu mudur? 2. tek bi hastalık değilse kaç çeşit cilt kanseri vardır? 3. türlü, çeşitli hastalıkların hepsinin biolojik davranışı aynı mı olur? 4. biolojik davranışı aynı olmayan tümörler aynı başlıkta ele alınırlar mı? 5. hepsi ile aynı usulde mücadele edilebilir mi? yav kam oğn be canımıniçleri, yapmayın bu ultra antiprofesyonel hataları. ayıboluyo! a.y.a. uzaklardan ruh çaarsss
arif yavuz aksoy 12.01.2017
abilerin abisi (a.a.), ben kombinasyondan ziyade kombinezondan anlarım. ayrıca kusur ne kelime. göz yanılsaması olmuştur. bi de, ben kim, hocalık kim abim benim? ben yehova'nın bi adamıyım. hem burası güvenpark-odtü dolmuşu da değil. a.y.a. akif abi'sine bahusus hürmetsss
Akif Akalın 12.01.2017
Hocam Amerikalılar ilacı bir kombinasyonda kullanıyor. Bunun için faz 1'de optimal dozu belirleyeceğiz, faz 2'de survivale bakacağız diyorlar. welfare - warfare meselesine gelince şimdi warfare yazdığını gördüm, kusurssss.
arif yavuz aksoy 11.01.2017
yok benim canım abim. sizin yazıda amarihalılar faz 1 ve 2 yapcak diye yazıyo. onu kastettim. faz 1'i ve 2'si zaten var bu aşının. amarihalı salak mı? bi daha ona ne zaman, ne para harcar. ha bi de unuttum. ben warfare dedim, welfare değil! a.y.a. ingiliz filolojisss
arif yavuz aksoy 11.01.2017
yok benim canım abim. sizin yazıda amarihalılar faz 1 ve 2 yapcak diye yazıyo. onu kastettim. faz 1'i ve 2'si zaten var bu aşının. amarihalı salak mı? bi daha ona ne zaman, ne para harcar. ha bi de unuttum. ben warfare dedim, welfare değil! a.y.a. ingiliz filolojisss
arif yavuz aksoy 11.01.2017
Canım Akif Abim, sonunda 26 aralık tarihli haberi buldum. 1. NEO'ya mı söylüyosunuz, kime söyleyecekseniz söyleyin. Sizin haber yazısı sınıfın sağlığı şeysinde gözükmüyo. 2. Faz I ve II diye geçmiş. Emin misiniz? 3. Ben artık bi adamın yorumlarını önce "medya maymunu değildir" ıstampasını görmeden okumuyorum. Yani porofisür olsa kaç basar?! Adam literatür takip etmiyo. Ne diyim ben ona? a.y.a. hufsss
arif yavuz aksoy 15.10.2016
Saygıdeğer olası vatandaş, harbi hastam var. Kafam patlayacak gibi dolu. Onu da yazmak isterim. De... Anca ha bu akıllı telefon şeysinden girebiliyorum. Benim ne yediğim iyi bi örnek olmayabilir kanaatindeyim. Ne de olsa ben man-bear-pig'im. a.y.a. yorgunsss
Olası Vatandaş 15.10.2016
Baba, beslenme üzerine yazsana. Organikler ne kadar organik, neye ne kadar güvenilir, sen ne yiyon, yedin de sonuç ne oldu, falan.
mehmet harma 02.10.2016
Küba aşısı epidermal büyüme faktörü üzerinden etki ediyor. İleri evre, küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hastalarında kullanıldığında hastanın hayatını 3 ay kadar uzatıyor. Eczanede satılıyor mu? Hayır, çünkü kullanımı halen deney/araştırma aşamasında. Kullanmak isteyen hasta, sorumluluğu (yan etki, sakatlık, ölüm vb.) üzerine alarak ilacı kendine uygulatıyor. Sonuçta ya etkisi olmayacak, ya daha çabuk ölecek ya da daha geç ölecektir ama bu aşı ömrü 3 ay uzatıyor gibi. Üç ay az mıdır, çok mudur? Bunun cevabı, soruyu hastaya mı, hastanın çocuğuna mı, ilacı geliştirene mi, sigorta şirketine mi, rakip şirkete mi, sağlık bakanlığına mı sorduğunuza göre değişir. (a.y.a.nın dediğini yaptım, yorumu ikiye bölüp yazının altına taşıdım)
arif yavuz aksoy 02.10.2016
Adamcağızın karısı ölmüş. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Bi gün hepimiz ölüceez. Fakat adamcağıza bu acısının üstüne saçmasapan bi yazı yazdırmak, hadi o yazdı diyelim, bunu editoryal filtreden geçirmeden ve "kesiyolar, zehirliyolar, bi de üstüne ışınlıyolar" diye kuduz bi başlıkla yayınlamak... Kanserle mücadeleyi asıl işte bu baltalıyo. Adam ne yapsın, bildiği kadar adenin, guanin sıvamış. Kanser artıyo, çünkü yaşlanıyoruz falan demiş. Zuckerberg de bilgisayarcı, o da para bağışladı buyurmuş (hey gidi ülkemin kıt akıllı okumuşu, bi de bu purofösör). Yahu abicim, o parayı vergi alaveresi için bağışladığını cümle alem Ltd. Şti. biliyo. Niye böyle zırvalıyosunuz? Kanser de kanser! Tatava hiç bitmiyo. Ulan hiç mi Gılgamış okumadınız? Hergün zerdeçal, enginar, muskat üzerine kombinasyonlu ilaç tarifi görmekten bana gına geldi. Yeter! Az bi kafanız soğusun. a.y.a. kafayı ısıtsss
mehmet harma 01.10.2016
Açıklayayım. Kadınlarda ileri evre, epiteliyal yumurtalık kanseri tedavisinde etkili olduğu gösterilmiş bevasizumab adlı bir ilaç var. Bu da bir büyüme faktörü (endoteliyal büyüme faktörü) üzerinden etki ediyor. Kullanıldığında hastanın ömrünü 4 ay uzatıyor ve bunun deney aşaması (faz 3) bitmiş ve eczanede ilaç olarak satılıyor. Ancak reçete edemiyorsunuz çünkü SGK tarafından bu hastalıkta ödemesi yok. Her halde pahalı olduğundandır (kutusu bin-üç bin TL). Toplam tedavi ve binlerce hasta düşünülürse, büyük bir bütçe. İşte Küba ilacını 1 dolara (belki de parasız) satacağım diyor. Olayın esası bu. Yoksa hiç bir yeni çıkan kanser ilacı kanseri tamamen tedavi edip, yaşamı yıllar ölçeğinde arttırmıyor. İlerlemeler hep ufak ufak. Türkler de yapsaydı ya diyene de, biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz denebilir. Otoyol, cami, köprüye evet, antikora, aşıya, ilaca hayır. (Kaybolan yorumlara müdüriyetin çare bulmasını istiyoruz. Kansere çare bulunmuşken yorumların kaybolması kabul edilemez)
arif yavuz aksoy 01.10.2016
1. Mehmet Harma Hoca'ya birisi söyleyebilir mi? Ortaya yazılan yorumlar bi süre sonra uçuyo. 2. Çağrı Erhan'ın söylediği son yorumlara ulaşamama meselesi de aynı nedenden. 3. Üç ay tabii ki önemli bi süre. Yetmez ama evet! Takdir ettik de. 4. Ne büyük meblaların hangi zincir hastanelerin sgk geri ödemelerinde sorgusuz sualsiz ödendiğini biliyoruz. Senede 1000 tane over ca'yı mı yetmiyo kamu fonu? 5. Koç gibi bi tane yandaş müteahhite bakar. Onlardan biri ithal etsin, şakkadanak nası ödenir görürüz. a.y.a. uçaktan insss ve cinsss
Ç. 30.09.2016
(Bkz:
) Diyabet Hastalığını Önleyebilir Miyiz'in yorumlarında. Yorum tarihi 15 Eylül. Keramet Küba ve kanserin aynı yazıda bulunması bir de bıyığın etkisidir :)
Çağrı Erhan 29.09.2016
Sayın Ç, o uçak yorumunu nereye yazmış AYA? Ne zaman yazmış? Eskiden son yorumlar kesintisiz geri gidiyordu. Şu an gözükmüyor. Eğer gerçekten bunu daha önceden AYA yazmışsa Odatv'ye ben bir selam göndereyim. Saygılar. Bu arada, aya yazıyı ikiye ayırsaymış da olurmuş. Fener alayı tespitine katılıyorum Sayın Harma'nın
Kaan Arslanoğlu 29.09.2016
Sayın REXE, olay sağırlar diyaloğuna dönüştü diye ben de sağırlara katılayım istedim. Eğlence arıyorum. AYA şunu demek istiyor: Şimdi ben de 2000 yılında X ilacını bulmuş olsam, bu ilacın 3 ay ömür uzattığını çalışmayla göstersem... Bu Küba aşısının 3 ay ömür uzattığının gösterilmesi karşısında ne demem lazım. Onlarınki de 3 ay uzatıyor, benimki de. Sadece bunu diyebilirim. Benimkini bu çalışmada kullansalardı. Evet, o da farklı bilgi olurdu, o da başka çalışma olurdu, iyi olurdu. Bu konuda ısrar edersem onu da sen yap derler bana. Bu Küba aşısı çalışmasının önemini veya bilimselliğini azaltan bir şey değil. Ama bu aşı başka ilaçlarla birlikte kullanılarak da çalışma dizayn edilebilir. İlerde ederler belki. Bunu mu demek istiyorsunuz. Yoksa şunu mu: Daha başka ilaçlar vardı reklam edilmedi, bu reklam ediliyor. Hiç merak etmeyiniz şirketler o reklamları ummadığınız ölçülerde yapıyor, ilaçlarını da gayet bol kullandırıyor. AYA'ya cevap: Keramet sağlık haberi, Kanser, Küba, mucize, hepsi
arif yavuz aksoy 29.09.2016
Başganım bi sorum olacak. Sizce keramet Küba'da mı, kanserde mi, Compay Segundo'da mı, puronun dumanında mı? Yazı beklediğimden çok daha yoğun ilgi gördü. İstanbul'dan mesai arkadaşım doktor hanım bile gelmiş, okuyup yorum yapmış. Kendisine ayrıca teşekkür ederim. Bıyık bıraktım da... a.y.a. yeni bıyığının altından gülsss - Ç, belki de keramet hakkaten kıldadır; geçen soruyodum ya...
mehmet harma 29.09.2016
Diğerlerinde olduğu gibi -okunduğu gibi- yazılmasını, kendisine pemetrekset denmesini, ötekileştirilmemesini kastetmiştim. Pemetrekset de candır bi yerde.
Rexe 29.09.2016
Pemetrexed'in faz II çalışmasında gemcitabine'den aşağı kalmadığı(non-inferiority çalışması diyorlar) gösterilmiş(tarih 2008). Gemcitabine faz III çalışması 2001. İki ilaç da cisplatine tedavisine göre 2-3 ay hayatı uzatıyor. Bu tedaviler medyada yer bulamamış. Küba'nın aşısı cisplatine ile kıyaslandığında 3 ay ömrü uzatıyor. Pemetrexed veya gemcitabine de cisplatine tedavisine kıyasla küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde ömrü 3 ay uzatıyorsa bu ilaçlar aşıyla birlikte verildiğinde ne olacağını bilmek istemez misiniz? Somon ve ıspanak yiyenin ömrü, menemen köfte yiyenden daha uzunsa balık yağını da ekleyince ne olduğunu merak etmez misiniz?
arif yavuz aksoy 29.09.2016
Mehmet Harma hocaya müteşekkirim. Zaman ayırıp yorumda bulunmuş. Ama bi rimarkını dikkate alamiicaam. Neden? 5 sefer yazdım. Pemetrexed dedim. Sayın Rexe hala düzelte düzelte premetrexed'e gelebilmiş. Bu da bi mesafe. Ama yetmez. Dalmıyorum yeni yorumcuya. Ayar da vermiyorum. Diyorum ki, o yanlış. Bi r'den bişe olmaz demeyin. Çok şey olur. Örnek: sirk! Bi harf çıkınca ne oluyo? Olmuyo işte. Peki Sayın Rexe beni inatla niye anlamamaya direniyo? Verdiğim örnek de (ıspanak, menemen) gayet makul idi oysa ki. Yahu Rexe nam yorumcumuz, adam 2013'te zaten çalışmayı (veri toplamayı) tamamlamış. Neyi (pemetrexed 2013'te protokole girmiş) ekleyecekti protokole, hmmm? Yorum yapın tabii. Ama bakın bu dikkatsizlik beni üzüyo. Üzmeyin beni bu kadar. Piliğz. Bu arada Ç'cim, aslansın! Tam da onu kastetmiştim işte. a.y.a. kaplansss
Özlem Çam 29.09.2016
Okudum, anladım, onaylıyorum. Bilgine sağlık bıyıkss!
Rexe 29.09.2016
Gemcitabine, cisplatine'e eklendiğinde NSCLC hastalarında ömrü yaklaşık 2 ay uzatıyor. Premetrexed 2013 tarihli faz 3 çalışmada önceki dönemin standart tedavisine eklenince yaklaşık 3 ay uzatıyor. Bu ilaçların sonuçları mucize gibi sunulmazken Küba'dan aşı haberi sadece hastalara değil, sosyalistlere de umut veriyor. Ancak bilim böyle mucizelere itibar etmez. Gemcitabine veya premetrexed verilen hastalarda tedaviye aşı eklendiğinde belirgin fark yaratıp yaratmayacağını bilmiyoruz. İşin özü budur. Aşı eklenince ne olduğunu anlayabilmek için güncel tedavilerle kafa kafaya karşılaştıran çalışmalar yapılmalı. Faydalı olursa hep beraber seviniriz ve akciğer kanseri hastalarına (sadece NSCLC olanlara) Küba'da tedaviyi salık veririz. Bilim böyledir, coşmadan önce emin olmak gerekir. Bu arda Küba aşısının sahte pazarlamacıları yola koyuldu bile, tabi bunda ne Küba'nın ne de aşının suçu var.
Ç. 29.09.2016
Ben her hafta ortalama 3 kez uçağa biniyorum. 1 gün bile uçak motorlarındaki aksamın detayını sorgulamadım. Teknolojik gelişim çizgisini çok az okudum. Bi bok anladım diyemem. Kasmıyorum da. Yani? Uçak da insan hayatıyla ilgili. Düşerse ölüyosun. Hem de topluca! yorumunu hatırlattı :)
Mehmet Harma 29.09.2016
a.y.a.'nın vakit yetersizliğinden dolayı uzun yazmak zorunda kaldığı anlaşılan yazısında, kanser hakkında temel bilgiler fener alayı eşliğinde sunulmuş. Giriş cümlesinden imzaya kadar mesaj dolu, Nuh'un gemisi gibi mübarek. İçinde bi ben yokum diyemiyeceğim, zira ben de varım. Kanser aşısı ve HPV ile ilgili bu denli olmasa da bir yazıyla katkıda bulunabilirim ama bilmem gümrükten geçer mi? (En son bir müdürümüz "yazı göndermeyin artık!" demişti zira). Vakti zamanında bir yazı (Kanser Tedavisinde Aşı. Harma M, Harma M. Kadın Doğum Dergisi, 2003; 2(2): 139-142) yazmışız, tarihçe de var içinde. İlginçtir ilk aşı çalışmalarında da şarlatanlık suçlamaları olmuş, şimdiki gibi. Bir anda, tüm insanlarda, tüm kanserleri tamamen iyileştirici tedavi beklentisi olduğu sürece, hayal kırıklığı da kaçınılmaz olacaktır. Saptamalar yerinde, soruların da çoğuna katılıyorum. Yorumculara fazla tekme atmamak da iyi olur. Bir de, siklofosfamid, gemsitabin oluyorsa, pemetrekset neden olmasın? SSS.
arif yavuz aksoy 29.09.2016
Odatv'de 28 eylül saat 8 (20) gibi Sezer Sağlam imzalı bi yazı çıkmış. Ey millet, o yazının girişine bi bakın (bilhassa Ç ve john dennis baksın)! Uçak benzetmesi size de tanıdık geldi mi? Yazının genel ruhu?.. Big brother's eye is on us değilse Cümle Alem Ltd. Şti. tahsilatı benden yapsın. Nişantaşı'nda, gündüz olsun hatta. Reklamın iyisi, kötüsü olmaz! a.y.a. kopirayt talep etmesss
arif yavuz aksoy 28.09.2016
Uyuyamadım. Bi de kendime gömçüriym. Akif Abi'ye hitaben yazdığım yorumun ikinci cümlesinde hem "keriz gibi" demişim, hem de "kerizlik dizboyu" demişim. Kendime çüş diyorum! O nasıl bi dürrük cümle öyle?! a.y.a. hovsss, sakin ol şampiyonsss
arif yavuz aksoy 28.09.2016
Yorgunum. Gece gece Rexe'nin yorumlarındaki hataları da açıklayayım. Sonra uyicam. Sabahın köründe uçak var. 1. Bi araştırmacı hergün 2 tabak menemen ve 75 gram köfte ile beslenen (başka da bişe verilmeyen) 5 yaşındaki çocukların dietine günlük 2 kapsül balık yağı eklendiğinde çocukların aykusu 6 ayda anlamlı fark gösteriyo diye sonuç veren randomize, kontrollü çalışma yapsa ve sayın Rexe de "ama uşakların beslenmesinde menemen ve köfte değil, somon ve ıspanak daha bi iyidir; niye uşaklara somon ve ıspanak vermemişler?" diye isyan etse, bilimadamları (evet ben maçist bi pisliğim) bu rimarka gülerler (tamamen kurgu bi çalışma). Ve emin olun, ağızlarıyla değil!.. Parametrelerin biri hariç diğer hepsi sabitse bu çalışma metodolojik açıdan sağlamdır. Nokta! 2. Monoklonal antikor değil, aşı diyorum. Hala monoklonal antikor diyosunuz. Yine aynı yerden alıntı! Yapmayın! 3. Alıntı yaptığınızı ve alıntınızın yerini ben söylemeden evvel söylemeniz gerekirdi. Bilimsel ahlak bu! a.y.a. insan busss
arif yavuz aksoy 28.09.2016
Eleştirilecek yönler: 1. Aşı grubuna aşı öncesi siklofosfamid vermişler. Küçük doz falan deyip geçiştirmişler ama vermişler işte. "Efendim, aşı protokolümüz böyleydi" demek kurtarmaz. Şimdi normalde bi de sadece siklofosfamid verdikleri ayrı bi grup da olmalıydı (sham gibi - bu çok uç ayrıntı; anlayan anlar). Neden? Çünkü siklofosfamid de bi ilaç. Hemi de immünosupresan. Belki onun etkisi var, nerden bilceez, di mi? 2. Benim hesabıma (uzmanıyla tartışırız) göre bu örneklem büyüklüğü gereksiz. Faz III için bile gereksiz. Daha az hastayla da benzer bi güvenilirlik yakalanabilirdi. 3. İlk tanı aşamasındaki biopsilerde dokular üzerinde EGF bağımlı tümörleri ayırdetmek için bi boyama yapmak teknik olarak imkansız değildi. Buna ait veri bulamadım. Bunu sitede en iyi Mehmet Harma anlar. Östrojen ve Progesteron reseptör pozitifliği ya da c erb b2 nasıl bakılıyo memede? Di mi? Ben bakındım. Buna dair genel literatürde yeterli veri bulamadım. Belki benim mallığımdandır. a.y.a. durmasss, devamsss
arif yavuz aksoy 28.09.2016
Fevkaladenin fevkindeki takipçimiz kıymetli Rexe, linkteki yazıyı iyi okursanız eğer, aşı grubuna da, kontrol grubuna da aynı kemoterapi ve standart supportive bakımın sunulduğunu göreceksiniz. Zaten randomize ve kontrollü çalışma olmasaydı bu çalışmayı gündeme getirmezdim. Tıbbi yayın takip etmeyi bilmeyen normal insanlar için bi açıklama yapayım. Kontrollü çalışma "denetimli" çalışma demek değildir. Kontrol grubu demek, tedavi için verilen etkenin verilmediği (ya da plasebo verilen) grup demektir. Randomize ne demek? Bu kontrol grubuna dahil edileceklerin rasgele belirlendiği dizayn demek. Uzmanlık ayrıntısı ileteyim öyleyse. Eğer başlangıç serum EGF değerleri yüksek olanlar aşı grubuna dahil edilseydi veya yaş dağılımı veya evre dağılımı gruplar arasında aşikar şekilde farklı olsaydı çalışmada BIAS olurdu. Ama yok. Ha eleştirilecek yönleri yok mu çalışmanın? Olma mı?! Bi kamyon var hemi de... Onu da bi sonraki yorumda aktarayım. a.y.a. tam 19 yıldır hergün makale analiz etsss
Ç. 28.09.2016
Sosyal medyada Freud yazınıza ilişkin insan mısınız yorumunu da görünce bu yazıya ilişkin de böyle yorum yapan birinin çıkabileceğini düşündüm. Sosyal medyadaki yorumlar çığrından çıkmış da siz çığrınızdan çıkmamışsınız :)
Rexe 28.09.2016
Linkini verdiğiniz Küba çalışmasında kontrol grubuna söz konusu ilaçların verilmediği anlaşılıyor. Çalışmanın kontrol grubu güncel ilaçlarla tedavi edilmediğinden, yetersiz tedavi edilen akciğer hastalarına göre racotumumab (Küba'da bulunan aşı) verilenlerin ömrü 3 ay uzamış olabilir. Uygun tedaviyle kıyaslayan çok merkezli randomize çalışmalara ihtiyaç var. Sizi eleştirmedim haşa, katkıda bulundum. Benim fikrim olmadığı doğru. Buraya yazdığım doğrular benim fikrim değil. Bilgiyi aktaran olmak dışında herhangi bir değerim yok bu yorumda. (İlaç isimleri Türk Onkoloji Derneği'nin açıklamasından alınmıştır. Öyle çevirmeyi uygun görmüşlerdir ya da yazım hatasıdır, kim yazdıysa ona sormak lazım.)
arif yavuz aksoy 28.09.2016
Pek muhterem Akif Abicim, komployu kuran kapitalistte kabahat var; ona tamam. Ama her seferinde keriz gibi bu komploya gelen solcularda da kerizlik dizboyu. Kimse kusura bakmasın. O öyle değil dediğimizde de (sanki analarına sövüyoruz) yediğimiz küfrün ve hakaretin 1000'i 1 para. Kandırıldım diyerek paçayı sıyırmak solculara değil, olsa olsa sağcılara verilmiş bi imtiyazdır. a.y.a. imtiyazsızsss
arif yavuz aksoy 28.09.2016
+ ya da 2007'den beri protokollerde zaten var (tek kemo protokolü yok bu iş için)! B. Premetreksat diye bi ilaç zaten yok. O ilacın adı Pemetrexed! C. Bu ilaçları, karşısında henüz mukayese edemediklerini söyledikleri tedavi ise aşı değil, monoklonal antikor (Racotumumab) uygulaması! 9. Sonuç? Özgün fikri olmayan denyolar başkalarının doğrularından ziyade yanlışlarını kopipeyst eder. 10. Yakayı da böyle ele verirler! Bu da kapak olur işte! a.y.a. gururla sunsss ve ultracinsss
arif yavuz aksoy 28.09.2016
Başkanım, vallahi ah etmemiştim. Sadece dostane bi ikazdı o. :) Bu arada okunma hızı beni de şaşırtmadı değil. Ama asıl husus, gerçekten yazıdaki öngörümün sağlamlığıdır. 1. Hep ne diyorum? Yani hiç değilse ortamda ben varken bu kadar serbest stil sallamasın arkadaşlar. 2. Rexe diye bi nik ile zuhur eden yorumcunun tabii ki bu konuda hiçbi fikri yok. 3. Bakmış, "a.y.a. bi yazı yazmış, ben de ona alakasız bi gömçürme girişiminde bulunayım" demiş kendi kendine. 4. Peki olmuş mu? E tabii ki olmamış! 5. Eminim ki bu yazıyı görünceye kadar aşı üzerine hiç düşünmemişti bile. 6. Görünce ne mi yaptı? "Gugılliym bakiym" dedi kendi kendine. 7. Nerden mi bu kadar eminim? Link veremiyorum. Ama premetreksat (hz. rexe premetr-a-ksat yazmış; gems-i-tabin de böyle yazılıyo) ve cumhuriyet yazıp gugıllayın. 3 ya da 4 Şubat 2014 tarihli bi yazı çıkacak ilk sırada. Okuyun bi zahmet o yazıyı. Cümleler aynı, di mi? 8. Peki bunun neresi kelek derseniz... A. Gemsitabin yeni bi ilaç değil. Yamulmuyorsam 2006 +
Kaan Arslanoğlu 28.09.2016
Ç'ye cevabımdır: AYA benle dalga geçiyordu, bir yazıyı öne çıkartıp popülerleştikçe alttaki yorumlar ve tartışma çığrından çıkar, o çılgın kalabalıkla uğraş dur bakalım diye. Kendi yazısı 16 saatte 900 okuma oldu. Cevapları kendi versin, yok telefonum bozuldu, yok pc'me şey kaçtı... olmaz öyle şey :)
Ç. 28.09.2016
Standardı dinledim, güzelmiş. Bu aşı Türkiye'de neden yok adıyla yorum yazan kafa buluyorsa iyi. Yok okuyup bu yorumu yazdıysa kafa da bulmuyorsa Arif Yavuz Aksoy'dan değil Kaan Arslanoğlu'dan yardım istese daha iyi olur.
arif yavuz aksoy 28.09.2016
PC'den yorum gitmiyo 2 saattir. Bi de burdan deneme yapalım. Ses. 1, 2, 3!
BU ASI TURKIYEDE NEDEN YOK 28.09.2016
bu ilac nicin turkiyede yok anlamadim turkiyede herkez kanser lutfen ilgilenin
arif yavuz aksoy 28.09.2016
sevgili ç, ne yalan söyliym, asıl senin Hey Douglas'a tepkini merak ettiğim için p.s.3'e onu yazdımdı. ki yorum yapacağından emindim. loop'a girmek iyidir yazı yazarken. bi de nina simone'dan sinnerman'ı dene (extended version - bangır bangır). benim standardım odur! oğ nays. a.y.a. ç'ye selamsss
Akif Akalın 28.09.2016
Sevgili AYA'ya bilgilendirme için teşekkürler. Bu arada sapla samanı ayırmak lazım. Türkiye'de solcular (ayrım yapmıyorum) ideolojik mücadeleyi ve ideolojik mücadele araçlarını gerçekten bilmezler. Ayrıca ideolojik mücadele herhangi bir olaya karşı yazılı, sözlü veya eylemli protesto örgütlemekten daha yüksek bir ZEKA gerektirir. Sol ne yazık ki uzun zamandır toplumun daha zeki kesimlerini çekemiyor. ABESE KADAR SAVUNMAK ideolojik mücadelenin önemli araçlarından biridir. Örneğimizde BELİRLİ ve SINIRLI bir endikasyonu olan bir ajan BİLİNÇLİ VE MAKSATLI olarak bir MUCİZE gibi gösterilir. Daha sonra insanlar bunun MUCİZE olmadığını anladığında, gerçek değeri de güme gitmiş olur. Fakat belirttiğim gibi Türkiye'de solcular ideolojik mücadeleyi bilmedikleri için bu tür yöntemleri boşa çıkartamaz ve her zaman yenilirler. Diğer taraftan ideolojik mücadele için OKUMAK da gerekir. Fakat bizim solcularımızın eylemden eyleme koşmaktan okumaya da vakitleri yoktur. Tekrar teşekkürler AYA.
Rexe 28.09.2016
Küba'da geliştirilen aşının, kontrol grubuna göre 3 ay daha fazla yaşattığının gösterildiği çalışmada, kontrol grubundaki hastalar gemstabin ve premetraksat gibi son dönemde kullanılan kemoterapötik ilaçları almamaktadır. Yani güncel tedavi ile karşılaştırıldığında aşının faydalı olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Daha fazla ve çok merkezli çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Ç. 27.09.2016
Açıklayıcı güzel bir yazı olmuş. Uzmanlık alanı tıp olmayanların (örnek ben) anlayacağı türden bir yazı olmuş. Bir tek önerdiğiniz Hey Douglas'ı beğenmedim. Diğerler soruların cevabı yazıda var. Aslında 2. sorunun cevabı da yazıda var. Yine de cevap vereyim. Küba'nın moleküler biyoloji, genetik, aşı ve ilaç teknolojisi gibi alanlarda çalışmalarda bulunmasında sosyalizmin etkisi var. Yoksa aşının komünisti kapitalisti olmaz. Tetanos aşısı olduğumda bu aşı beni liberalleştirecek mi diye düşünmedim. Selamlar.