Tıp Bu Değil

FACEBOOK'da BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ, BURAYA DA KOYALIM 

TABİPLER BİRLİĞİ SEÇİMLERİNİ YİNE PKK YANLISI ARKADAŞLARIMIZ KAZANACAK…

On yıllardır bu böyle devam ediyor. Tüm uyarılara, pek az da kalsak bizim gibilerin çabalarına rağmen. Sonuç değişmeyecek. Her telden sözüm ona solcunun, CHP’lilerin ve HDP’lilerin az bir çalışmasıyla seçim kazanılacak. Katılım yine çok düşük kalacak. Ne fark eder. Oy vermeyi zorunlu hale getirseler sonucun değişeceğinden kuşkuluyum. Zaten tabip odalarının halk sağlığını hiçe sayan kara propaganda yapmak dışında ne hekimlere bir yararı var ne de halka. Tüm meslek odaları, barolar, sendikalar aynı durumda. AKP tarafı da durumdan memnun. İsteseler kırk kez seçim yasasını değiştirirlerdi. Zaten bu yasayla bile bir şeyler yapabilirler, ama doğru dürüst asıldıklarını hiç görmedim. Çoğu AKP’li seçime bile gelmiyor. Cumhur ittifakındaki ülkücüler de aynı durumda. “Muhalif” ülkücüler de PKK yandaşlarının on yıllardır seçim kazanmasına karşı hiçbir şey yapmıyor. VP’li arkadaşların bile seçim dönemlerinde dostlar alışverişte görsün bir iki gayreti dışında mevcut duruma istikrarlı bir muhalefet geliştirdiklerine tanık olmadık. Herkes hoşnut demek ki!..

Neden? Çünkü hepsi aynı büyük çarkın parçası. Hepsi gerçek yaşamda sağlığın, tıbbın iktidarında. Siyasi kavgaları demek ki göstermelik. Daha büyük koltukta kim oturacak kavgası. Yoksa genel işleyişte hepsi aynı şeyi söylüyor. Mesela şu salgın konusunda hepsi aynı çizgide. Büyük çark uluslararası para tıbbı. Çok başlı. En büyük başı ABD, Avrupa başı var… Çin başı var… Hepsi aynı canavarın kafaları.

Öteki mesleklerde olduğu gibi bizim meslekte de en önde gelen, en büyük ve ortak beklenti daha çok para kazanmak, daha bir refah içinde yaşamaktır. Hepimiz insanız, normaldir ve hakkımız. Ondan sonra gelen derdimiz mesleğimizde iyi işler yapmak, doğru çalışmaktır. Bunu bazı arkadaşlarımız yüksek derecede başarır, bazılarımız eh işte epeyce, bazı arkadaşlarımız ise vasat, hatta vasat altı. Bunun dışında gelen konular ezici çoğunluğumuz için teferruattır. Bu ilk iki şey dışında her şey teferruattır. Vatanmış, milletmiş, solculuk, sağcılıkmış hikayedir. Bu işe hırs yapmış bir avuç siyasi militan hekim dışında çoğunluk için TTB'yi vampirler mi kapmış, PKK mı yemiş hiç önemli değildir. Azcık vicdan yaptıklarında bahane nasıl olsa boldur: PKK ile HDP aynı mı… HDP ile CHP aynı mı… CHP ile Ahmet aynı mı… Ahmet ile Fatma aynı mı… sonu gelmez uydurmaca, kaydırmaca…

21. Yüzyılda salgın hastalıklardan kurtulamadık. Son salgın uygarlığın, tıbbın bir skandalıydı. Skandal devam ediyor. Salgından çok salgının kötü yönetiminden ölümler yaşandı. Başka hastalıklardan, ekonomik ve sosyal yıkımdan, yoksulluktan. Daha sonraki tahribatı daha büyük olacak. Doğadan, doğamızdan uzak mega şehirlerde kafesteki tavuklar gibi yaşıyoruz. Medya, sosyal medya bize bu cehennemi cennet gibi gösteriyor. Sonu daha kötü olacak. Teknolojiyi, trafik kazalarında, iş kazalarında böcekler gibi ölebilmek için kullanıyoruz. Bilim ana akım olarak çıkarların hizmetinde, sermayenin hizmetinde bir şarlatanlığa evriliyor. Bilim ve teknoloji dünyayı kirletmek için var.

En tehlikeli insan türlerimiz en cahillerimiz değil. En iyi öğrenim görenlerimiz. Çünkü onlar zeka ve bilgilerini toplum ve insanlık zararına kullanmada çok daha ustadırlar. Beyinlerini silah yapmak, gereksiz mallar tasarlayıp sattırmak, dünya düzenini uygar göstermek için kullanıyorlar…

Hastalıklar artıyor, depresyon, intiharlar artıyor. Modern tıbbımız ne kadar çok hasta o kadar çok para diyor. Tedavi sayılarındaki müthiş artış ayıbını övünç olarak sunuyor. Bir tıp doktoru ve psikiyatrist olarak modern tıp biliminin tümüyle satın alınmış olduğunun belgeleri, kanıtları bende. Aslında bu belgeler, kanıtlar açıkta. Herkesin gözü önünde. Çağımızın bir hastalığı da görmemek işitmemektir. Muazzam bir iletişim ve bilgi sağanağı altında (ki bu da kasıtlıdır) bu kadar çok ve gereksiz bilgiyi değerlendirmekten çok uzak zekamız daha da aptallaşıyor.

Kaan Arslanoğlu