Tıp Bu Değil
İşçiler şehir hastanelerini dinlenme tesisi yapacak

Türkiye’de şehir hastaneleri dönemi başlıyor. Uzun süredir sözü edilen hastanelerden ilki, yarın Mersin’de “hizmete” açılıyor. Anadolu Ajansı olayı, hastanedeki sağlık hizmetinin “kamu garantisinde” olduğu şeklinde duyurmuş, fakat bunun ne anlama geldiğini açıklamaya gerek duymamış. Habertürk ve Sözcü ise daha çok hastanenin “5 yıldızlı otele” benzediğini öne çıkartmış.
Mersin Tabip Odası da bir açıklama yapmış. Açıklamada kendilerinin de “teknolojik olarak yeterli donanıma sahip, modern sağlık kuruluşlarında” çalışmak istediklerini belirtmişler. Anlaşıldığı kadarıyla hastane “otoyol – köprü” mantığıyla işletilecekmiş. Hani köprüden taahhüt edilen sayıda araç geçmezse farkı hazine ödeyecek ya, hastane de yüzde 70 doluluğa ulaşamazsa, farkı yine hazine ödeyecekmiş.
Kuşkusuz Mersin Tabip Odası’nın bildirisinde dikkat çektiği başka önemli noktalar da var, fakat burada tartışılması gereken çok daha önemli bir konu var: neden yeni hastaneler açıyoruz?
Gerçi ortada aslında “yeni” hastane yok. Mersin’deki 800 yataklı iki hastane kapatılıyor, yerine 1.300 yataklı Şehir Hastanesi açılıyor. Yine de yatak sayısında ciddi artış olduğu yadsınamaz. O halde soruyu “neden yatak sayısı arttırılıyor?” şeklinde de sorabiliriz. Veya yeni hastane açmak ya da yatak sayısını arttırmak “marifet mi” diye de sorulabilir.
Medyaya ve iktidar yetkililerine bakılırsa marifet! Yoksa neden bu kadar yaygara kopartılsın? TV haberlerinde açılışa katılanların hepsi çok iyi bir iş yaptıklarından emin görünüyor.
Oysa işçi sınıfı ileride yeni hastanelerin açılışını değil, mevcut hastanelerin ihtiyaç kalmadığı için “kapanışını” törenlerle kutlayacak. Çünkü işçi sınıfı hastalıkları tedavi etmekten çok “önlemek” için çaba harcayacak. Bunun için hastanelere değil, “sağlık” kurumlarına gereksinim duyulacak.
Peki, bu Şehir Hastaneleri ne olacak? İşçi sınıfı bu hastanelerin hepsini dinlenme tesisi yapacak. Belki de AKP hükümeti geleceği gördü ve bu nedenle bu hastaneleri dinlenme tesisi gibi yaptırdı, ne dersiniz?
Akif Akalın
Bu yazı “Türkiye’de Toplumcu Tıp” adlı internet sayfasından alındı:
http://toplumcutipturkiye.blogspot.com.tr/2017/02/isciler-sehir-hastanelerini-dinlenme.html?spref=fb
Editörün Notu: Akif Akalın Türkiye’yi ve Dünyayı çok benzer açıdan gördüğümüz nadir arkadaşlarımızdan biri. Özellikle sağlık alanındaki değerlendirmeleri çok önemli. Örneğin AKP sağlık politikaları ve en alttakilerin kazanılması sorununda bir önceki yazımızdaki ve özellikle son yorumlarını okumanızı öneririz:
http://www.insanbu.com/Siyaset-Haberleri/302-elbette-hayir-ama-hayir-cephesinde-de-hicbir-hayir-yok-
Yukarıdaki yazının başlığındaki temenniye katılıyorum, ama toplumdaki ve muhalefetteki bu kafa değişmedikçe yüzde sıfır ihtimal görüyorum. Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Kaan Arslanoğlu 12.02.2017
Buyur?? (Akif hocaya dedim)
Akif Akalın 12.02.2017
Depo hastaneler.
arif yavuz aksoy 12.02.2017
2010'dan beri trend bu yönde (hükümet çok destekliyo bu işi). Zaten madde için yer de bulunmuyo. Eroinde adli durum olursa mahkeme kararıyla Bakırköy'e acil oluyo. Alkol şinanay. Bilgim bu yöndedir. Sanırım 3-5 tane bölge hastanesi kalacak. Depo olayı zaten bitti. Ama bunlar da "iş yoğunluğundan ve yatak azlığından" hizmet veremeyecek. Yine özellere kalacak iş. Ben özel kliniğe hiç karşı değilim. Ama alt gelir grubundan veya derin kırsaldan gelen ağır akut psikoz vakaları bile şutingen. Yani benim gördüğüm bu. Yanılmayı ve yanlış anlamış olmayı umuyorum. a.y.a. medetsss
Kaan Arslanoğlu 12.02.2017
Klinikler kapatılıyor mu? Öyle bir şey mi var... Depo hastanelerin (hastaların yıllarca kaldığı hastanelerin) kapatılmasının doğruluğundan bahsettim ben. Yoksa bağımlılık tedavisi (en çok bir aydır bazı vakalarda ve ağır akıl hastalıklarında hadi 2 ay olsun 3 olsun) zaten klinikte yapılır ve bitinceye dek hastanın kalması lazım elbette.
arif yavuz aksoy 12.02.2017
Akif Abi, Kanada'da yesorrayt. Ben güzel ama yanlış ülkemizde durumun hiç öyle olmadığını söyleyebilirim. Madde bağımlıları için İstanbul'da Balıklı Rum ve Fransız Lape var. Çekmeyen bilmez. Alkol de, eroin de hastaneye yatmadan olmuyo. Bu hastaneler babasının hayrına bakmıyolar. Manni manni mani mani manni diye şarkı söylüyorum. Sol portal'de Canan Nene'nin muayene ücreti üzerinden eleştiri yapan gominikler biraz da bu işe el atsınlar. Parası olana komuyo. Ama paranız yoksa bağımlılık tedavileri ı ıh. Yoksa ben de yataklı sistemin mikemmel olduğunu savunmam. Çivici katil hastaneden izinli çıktığında adam öldürdüydü ne de olsa. Sonra da bi sefer kaçtı mıydı? Sistem matah olaydı bu da olmazdı. Neyse işte. a.y.a. bağımlıları düşünsss ve hufsss
arif yavuz aksoy 12.02.2017
Cevabınızı okurken şüphelenmiştim bi an. :) a.y.a. kartezyensss
Kaan Arslanoğlu 12.02.2017
Hatta demin bahsettiğim bu arkadaş "Reenkarnasyon Kulübü" adlı romanımın kahramanlarından biridir. Aman fazla duyurmayın, kulağına gider, sonra telif ücreti ister :))
Akif Akalın 12.02.2017
Soru editöre sorulduğundan, o yanıtlamadan karışmak istememiştim. 2000'li yılların başlarında Kanada'da bu konuda ciddi adımlar atıldı ve akıl hastaneleri BOŞALTILDI. Toplumda büyük endişe yaşandı, köşe yazarları yazdı çizdi ama hükumet geri adım atmadı. "Bazı" sol bu girişimi devletin sağlık hizmetlerinden çekilmesi çerçevesinde yorumladı fakat daha sonra kapanan kamu hastaneleri yerine "özel" yerler açılmadı. 2005'lerde bazı köşe yazarları korktuklarının başlarına gelmediğini itiraf ettiler. Hatta bu konuda bir de film çekildi fakat ismini bir türlü çıkartamadım.
Kaan Arslanoğlu 12.02.2017
Sevgili AYA, ne kadar ne kapatılıyor, araştırmadım, son durum hakkında bir bilgim yok. Mamafih batıda da benimsenen (bildiğim kadarıyla) evrensel tutum bu. Yanlışları var, ama bana göre doğruları daha fazla. Akıl hastalarının toplum içinde tutulması, normal evlerde, hiç değilse çok daha az yataklı bakım evlerinde şehir veya kırsal ortamda yaşatılması daha doğru tutum gibi geliyor. Sosyal devletin bu hastaları daha yakın takiple çalışabilir, çalışamayanları da toplum içinde yaşayabilir hale getirmesi gerekiyor. Yine yakın ilgiyle bunlar kendi aileleri yanında, tek başına kendi evlerinde (mesela ağır şizofren bir komşumuzla İstanbul'daki apartmanda 15 yıldır komşu olarak kalıyoruz, yalnız yaşıyor, hiç şikayetimiz yok, aksine çok iyi ve bizde memnunluk yaratan bir arkadaşımız) ya da şehir içinde üçerli beşerli onarlı belli binalarda kalmaları daha uygun. Saygılar.
mehmet harma 07.02.2017
Tahminim asansörlerin yine çoğu çalışmayacak, sedyeler yine sığmayacak, kapılardan geçmeyecektir. Bir de merak ediyorum hasta odalarındaki tuvaletlerin kapıları yine içeri doğru mu açılıyor?
arif yavuz aksoy 07.02.2017
Ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinin kapatılması ve adli psikiatrik takip merkezlerinin açılması konusunda editörümüzün kanaati nedir? Gerçekten yatması gereken bu hastalar nereye gidecek? Çözüm nedir? a.y.a. meraksss