Hangi Canan?

Hangi Canan?

Editör Notu: Aşağıda Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın sitesinden aldığımız bir yazı. Genel anlayışına katılıyoruz. Bazı ayrıntılarda farklı düşünebiliriz. Tartışma açılırsa, altta yorumlarda bunları belirtiriz. Bu site http://ahmetrasimkucukusta.com/ önerdiğimiz, ilginç bir tıp - sağlık sitesidir. Ara sıra bakmanızda fayda var.   

 

Yakın zamanlara kadar obezite dendi mi aklımıza tek bir “Cȃnȃn” gelirdi: Cȃnȃn Karatay!

Artık bir de Cȃnȃn Dağdeviren’ imiz var.

Bu Cȃnȃn, doktor değil, sağlık alanında çalışmaları olan ve genç yaşında büyük başarılara imza atan bir fizik mühendisi.

Forbes dergisinin ‘30 yaşından küçük 30 bilim insanı’ listesine giren Canan Dağdeviren bugünlerde “sindirilebilir sensör” buluşuyla adından söz ettiriyor:

“Sindirim sistemindeki bozuklukların ve besinlerin vücuttaki takibini takip edecek olan bu sensörler, içinde olduğu kapsüllerin erimesiyle birlikte vücuda nüfus edebiliyor, mide duvarına ve bağırsağa yapışabiliyor. Aynı zamanda ilaçların alım sürecini de takip edebilecek olan sensörler, tüketilen besinlerin alımını kontrol ederek obezite ile mücadelede önemli bir fayda sağlayacak”.

Hangi Cȃnȃn’ ın peşinden gidelim?

İlk bakışta her ikisinin de insan sağlığı için çalıştığı düşünülebilir ama meselenin aslı pek de öyle değildir.

Cȃnȃn Karatay, bir obezite savaşçısı, hiç kimseye aldırmadan, yalın kılıç bu milletin beslenme yanlışlarını düzeltmek için çabalıyor, didiniyor, uğraşıyor.

Hedefi obezitenin yok edilerek, onun zemin hazırladığı diyabetten kanserlere, felçlerden kalp krizlerine tüm hastalıkların önlenmesi.

Bunun için herhangi bir ilaç, aşı, alet, edevat tavsiye etmiyor, “sağlıklı beslenin”, yeter diyor.

Kısaca, kamyonun devrilmemesinin çarelerini sunuyor ve çok doğru yapıyor.

Canan Dağdeviren çam deviriyor

Canan Dağdeviren de obezite ile ilgili çalışıyor ama o daha ziyade bir teknoloji, ürün geliştirme peşinde.

Olmuş bitmiş obeziteyi geri döndürmeye çalışıyor yani devrilmiş olan kamyonu kurtarma, ayağa kaldırma çabasında ama bunu da akıl ve mantık dışı yöntemlerle yapıyor.

Başarılı mı, evet!

Onun bu başarıları göğsümüzü kabartıyor mu, elbette evet!

Peki, bu çalışmalarından insanoğluna bir fayda gelir mi, hayır gelmez.

Gelse de endüstri fitil fitil burnumuzdan getirir.

Sensörle obezite tedavisi olmaz

Obeziteye sensörlerle çare aramak tam Amerikan usulü bir tedavi yöntemidir.

Kavak ağacında balık tutmaya çalışmaktan farkı yoktur.

Bundan sonra obezleri “sensörü olanlar” ve “sensörü olmayanlar” diye ikiye ayırmak gerekecek, “sensörlü diyetisyenler” de yakında arz-ı endam edeceklerdir, merakınız olmasın.

Obezite bir hastalık değildir

Obezite hayat tarzındaki kusurlardan –en başta da yanlış beslenme ve hareketsizlikten- kaynaklanan bir tablodur, bir hastalık değildir.

Obezitenin artması ve şiddetlenmesinde modern tıbbın yanlış beslenme tavsiyelerinin de rolü büyüktür.

Obezite öyle sensörle mensörle, ameliyatla mameliyatla değil, adam gibi beslenerek önlenir.

Allah bizi “sensörlerden” de modern tıbbın “senyörlerinden” de uzak tutsun.

Gelelim neticeye

Doktorların yerini fizik mühendislerinin alması modern tıbbın iflasının dünyaya ilanıdır.

Mühendislerin gıdalarınıza müdahalesine ses çıkarmazsanız, sağlığınıza da mühendisler karışır.

Başlıktaki “Hangi Canan?” sorusunun cevabını siz bulun.

Ahmet Rasim Küçükusta

 

http://ahmetrasimkucukusta.com/   dan alındı. 




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...