CORONA İÇİN SAĞLIK ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR “BAVUL” YAZISI

CORONA İÇİN SAĞLIK ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR “BAVUL” YAZISI

Birgün çatısı altındaki BAVUL dergisi Mayıs sayısını, Korona Salgınında fedakarca gayret gösteren sağlık çalışanlarına ve görevlerinin başındaki tüm emekçilere teşekkür için çıkarmış. Benden de bir yazı istediler. Tüm sağlık çalışanları için yazdım.

 

Sağlıkçılar kriz durumlarına alışıktır

Deprem, savaş, yeni göç dalgası fark etmez. Hemen izinleri kaldırılır. “Her an her yere gönderilmeye, her türlü saha görevini kabul etmeye hazırlıklı olun” denir. Kimi sağlıkçıya piyango vurur, kimi eski görev yerlerinde kalır ve bekler... Ancak bunu bir savaş kabul edecek olursak, en ileri görevler bile tam cephede değil, cephenin hemen gerisindedir.

Bu salgında ise durum farklıydı. Sağlıkçılar cephenin en ön hattında, göğüs göğüse çarpışmaların yaşandığı yerdeydi. Virüsle yüz yüze savaşın içindeydiler. En tehlikeli siperlerde, bulaşmanın en yoğun yaşandığı sağlık kuruluşlarında nöbetteydiler. Mikrobu ilk karşılayan onlardı... Haklarını hiç bir zaman ödeyemeyiz. Panik yapmadan, sızlanmadan savaştılar ve bir bölümü hastalandı, yoğun bakımlık oldu. Bazılarını kaybettik...

Mesleği bırakmış emekli bir psikiyatrist olarak salgının ülkede resmen kabul edildiği ilk günden beri... Sosyal medya ve medyada morali yüksek tutmak için elimden geldiğince çabaladım. Şahsi görüşüm: Olgunun özellikle medyada ve sosyal medyada rahatsız edici boyutta abartıldığı yönündeydi. Sanki birileri tüm dünyayı, toplumları paniğe sürüklemek için özel misyonla çalışıyordu. İster abartılsın ister tümüyle gerçek olsun... Madem bir salgın vardı. Salgına karşı beden direncini yüksek tutmak zorundaydık. Zorundayız. Bu da olumsuz düşünmeye koşullandırılan toplumu olumlu düşünmeye yönlendirmekle mümkündü, mümkündür. Sağlıkçılara da tüm çabamla aynı mesajı vermeye çalıştım. Ama onlar… dedim ya, tecrübelerden ve hatta neredeyse doğuştan… tüm güç koşullara rağmen en iyisini yapmaya hazırlıklıdır. Bugüne kadar başarıyla çalıştılar. Bundan sonra başarıları artarak devam edecektir.

Herkese “evde kal” çağrısı yapıldığı dün ve bugünlerde... Bazı insanların evde kalamadığını, evde kalma lüksü bulunmadığını lütfen anımsayın. Bunlar birçok sektördeki emekçiler, birçok sektördeki kamu görevlileridir. Bir de tabii  virüsle savaşın en ön hattındaki sağlıkçılar. Bu dönem elbet geçecek... Umarım en az kayıpla geçecek. Sonraki dönemde lütfen bugünleri unutmayınız. “Evinde kalma” şansı bulunmayan her kesimden görevliyi hatırlayınız. Bundan sonra onlara bu gözle bakınız.

Ben emekli olduğum için evde kalabilirdim.  Ancak her gün hastaneye giden doktor bir eşiniz varsa bu neye yarar! Gerçi eşim bu savaşta “general” konumunda, doğrudan hasta bakmıyordu. Ancak aynı havayı soluyordu. Doğrudan hasta bakan genç arkadaşlarının üstlendiği riski yakından yaşamak ayrı bir endişeydi. Bilmeyenler için saptama yapayım. Virüsü az miktarda almak ile yoğun almak arasında hastalandırma yönünden büyük fark vardır.

Burada sağlık sektörüne ilişkin ilginç ve özel bir bilgiyi paylaşmak isterim. Bakanlık ve hastane yönetimleri belli bir yaşın üstündeki doktorların idari izinli sayılması yönünde teşvik edici tutum almaktadır. Özellikle 60 yaş üstü ileri riskli kabul edilmekte. Ancak 60 yaş üstü pek çok doktor bu riski göze alarak çalışmaya devam etmekte. Bunda bazıları için görev aşkı, bazıları için ise alınacak "performans" ücreti ön planda rol oynamakta. Aslında büyük çoğunluk için ikisi de birlikte ve aynı oranda rol oynamakta. Size tuhaf görünebilir. Ancak tarihte ve bugün savaşların, tüm savaşların belirleyici aktörleri profesyonel veya basbayağı paralı askerlerdir. Bu, işin doğasında bulunan doğallıklardan biridir!  

Her neyse, eşim ilk 45 gün çalıştıktan sonra idarenin telkinine uyarak idari izni kabul edip, 10 gün izne ayrıldı. Bundan sonra zaten daha çok başkalarının hak ettiği ek performans ücretinden de kendi isteği ile feragat etti. Mayıs başından itibaren tekrar hastaneye gittiğinde ek ücretsiz olarak gidecek... Niye anlattım bunları? İşin siperlerindeki havayı mikrop almadan siz de koklayabilesiniz, olayın iç motivasyonlarını sizler de kavrayabilesiniz diye. Dedim ya, olgunun gerçeği bu. İşin içinde maddi beklentilerin bulunması, ne çabadaki yüksek cesareti algılamanızı bozmalı, ne de meslek aşkını takdirinizi. Bir hocamız 67 yaşında ve her gün hastaneye gelmekte ısrar ediyor.

Bu salgının az buçuk adaletli yanı ise şu sağlıkçılar açısından: Covidli hastalarla en yoğun teması yaşayan sağlıkçılar ölüm riski çok daha az olan gençler... Ölüm riski çok daha yüksek olan yaşlı sağlıkçılar genellikle arka planda tutuluyor.

Kayıplarımıza çok üzülüyoruz. Ancak en az kayıpla bu badireyi atlatacağız. Olumlu düşünmek ve düşündürmek bizim görevimiz.

Kaan Arslanoğlu

KORONA SALGINI VE SON DURUMLARLA İLGİLİ SON ÜÇ VİDEOMUZ:

Akp’ye karşı nasıl muhalefet edilmeli: https://www.youtube.com/watch?v=lcUZXb8O6Kg&t=10s

Salgında ölüm sayıları gizleniyor mu: https://www.youtube.com/watch?v=TzkpG1K6p5o&t=5s

Salgının psikolojisi:

https://www.youtube.com/watch?v=5_3DfOwALSQ&t=8s




Bu habere henüz yorum yapılmamıştır, ilk yapan siz olun!...