Tıp Bu Değil
Aşılama Hakkında Aykırı Notlar
Salgının resmi başlangıcından 1 yıl 4 ay sonra 1. doz aşıyı oldum. Türkiye bu konuda şanslı ülkelerden ve ben de "şanslı" azınlık içindeyim. Birçok ülkede aşılama oranı yüzde 1'in altında. Bazı gelişmiş ülkelerde yüzde 10'un altında. Bizde aşılama genel nüfusa göre yüzde 15'e yaklaştı. Riskli popülasyon için yüzde 25'e yaklaştı. Aşılama hızlandırılmalı ki bizde ve dünyada salgın yatışsın, deniyor. Doğru, fakat aşı var mı ki hızlansın? “Aşılama hızlansın” diyenler konunun en hassas noktalarından en az birini kaçırıyorlar. Dünyada aşılanması gereken hiç değilse 3 milyar insan var ve üretilen aşı bunun çeyreği kadar bile değil. Gelişmiş ülkelerde bile aşıya ulaşma sorunu yaşanıyor. Arz yok arz!..
Buradan başka noktaya geleceğim. GRİP SALGINLARI İÇİN AŞI ÇÖZÜM DEĞİLDİR... Ya da şöyle diyelim... Viral salgınlarda aşılama en çok ÇEYREK çözümdür. Virüs ortaya çıkacak... Salgın başlayacak... O virüs için aşı bulunacak... Doğru dürüst deneme yapmadan kullanımın başlaması en az bir yıl... Popülasyonun yarısının aşılanması için en az 2 yıl... O zamana dek kim öle kim kala... Hayat felç olacak... Başka nedenlerle ölümler artacak... 2-3 yıl sonra aşılama "başarılı" olacak.. Vurgunu vuran vuracak... Hadi vursun, helal olsun diyeceğiz de... 2 yıl sonra kim bilir ne mutantlar ne yeni virüsler çıkacak... Hadiii... Her şey sil baştan...
Salgınları önlemenin ve çıkınca bastırmanın yolu son derece basit. Kılıçdaroğlu gibi iki ayakta açıklayalım. Birincisi, dünyadaki düzeni ve yaşam anlayışını kökten değiştirmek. Bunu ne yönetenler ne de yönetilenler istiyor, olmayacak duaya amin demeyelim, onu geçelim. İkincisi: Tüm virüslere karşı etkili bir ilaç veya yöntem keşfetmek. Bu sağlanamazsa tüm işte bu yaşadıklarımız kirli ve iğrenç bir senaryo tadında tekrarlanır. Kamuoyu baskısını bu yönde yoğunlaştırmak, buna çok daha fazla kaynak ayırmak gerekir. Sistemin tıbbı da, sistemin sağ ve sol medyası da gündemi bu noktalardan uzaklaştırma gayretindeler ve tebrik etmek gerekir ki… çok başarılılar.
AŞILARIN YAN ETKİLERİ: Yan etki denince en çok konuşulan ve bolca haber yapılan noktalar aşıların hızlı yan etkileri. Alerjik tepkiler veya bazı tetiklemelerin yol açtığı hastalık ve ölümler... Bunlar da çok önemli, fakat deniyor ki "yararları fazlaysa, yani kurtardıkları can sayısı öldürdüklerinden fazlaysa, bu göze alınmalı." Tüm tıbbi ilaçlar ve uygulamalarda aynı akıl yürütme işliyor ve mantıksız da sayılmaz. Ancak şunu belirtmeliyim ki dünyada tıp tepmesinden ölüm sayıları giderek artıyor, her yıl yeni bir salgınla yarışacak oranda insan bu “tepme hastalığı”ndan kaybediliyor. Bilimsel sorgulayıcılığın neredeyse tümden boşlandığı ve bilimsel posta bürünmüş ticari tıbbın egemenliğini kayıtsız şartsız kabul ettirdiği dünyamızda… ve ülkemizde… bu konuları değil gündeme getirmek, dar çevrelerde tartışmak bile ağır sansür altında, kasıtlı karalama kampanyaları içinde çok güç.
Şuraya değineceğim: Aşıların daha tehlikeli olabilecek uzun dönem kötü etkilerine gelemiyoruz bile. (Bu bir kanıtlı iddia değil ama bazı bilimsel somut verileri ortaya çıkmış bilimsel bir şüphe ya da soru.) Bunlar neler olabilir: Yaygın ve sürekli aşılamalarla daha tehlikeli virüslerin ortaya çıkması, insan bağışıklık sisteminin kalıcı zarar görmesi, otoimmün hastalıkların veya başka hastalıkların tetiklenmesi... Bunların illa ortaya çıkacağını söylemiyoruz, bunların yaygın olarak görüleceğini iddia edip ispatlayamıyoruz... Fakat günümüz ticari tıbbı da bunların olmayacağını garanti edemiyor. Ancak temel tıp bilgimize göre şunu diyebiliriz ki: İlaçlar gibi aşılar da doğal uygulamalar değildir. Evet, pek çok durumda hayat kurtarırlar, ama aşırı ve sürekli kullanımları kesinlikle zarar verir. Tıp tarihinde pek çok ilaç kullanımdan kaldırıldı. Listelesem sayfalar dolusu eder. Aşılar için de 5-6 yıl sonra "zararları yararlarından fazladır" diye bilimsel yayınlar çıkmaya başlarsa hiç şaşırmayın. Bu ya iyi tarafından bakarsak "bilimin" bir adım daha ilerlediğini ya da alışıldık özüyle “bilimin” bize yeni bir şey satmaya hazırlandığını gösterir.
BENİM ÖNERİM: Aşı yaptıralım mı, yaptırmayalım mı? Sorulara şöyle yanıt veriyorum: Yaşınız, cinsiyetiniz, gribe yatkınlık özgeçmişiniz, yaşam biçimi ve temas düzeyiniz, genel sağlığınız bazı riskler gösteriyorsa mutlaka aşı olun. Bu yönlerde kendinize güveniyorsanız yine olabilirsiniz, ama bu dediklerimizi de bir düşünün, öyle olun. Aşı vurulduktan sonra da ona çok güvenmeyin, kendi mantığınız çerçevesinde tedbirlere uyun. Şunu tekrar aklınızda bulundurun: Aşıya fazla güven duymak, önem atfetmek uzun dönemde sorunun kalıcı çözümlerinin gündeme oturmasını engellemekte. Dikkati yaşam biçimi sorunları ve virüslere karşı gerçek ilaç bulunması gibi maddelerden uzaklaştırmakta.
Kaan Arslanoğlu
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Kaan Arslanoğlu 8.05.2021
Teşekkürler değerli Özgür Demirtaş. Konuyla ilgileneceğiz...
Özgür Demirtas 7.05.2021
Merhaba, Bu konuda akademik kariyerleri cok kuvvetli ve ayni zamanda yogun bakim alaninda cok cok ciddi klinik deneyimleri olan ABD'li bir ekip (asi karsiti degiller) yaklasik bir yildir ciddi bir tartisma yürütüyor. genelde (ABD'deki anlamiyla) demokrat/progresif tandansli olmalarina ragmen pek politik kisilikler degillerdi ancak aylar gectikce tartismanin seyrine paralel olarak giderek politiklestiklerini, deyim yerindeyse dünyanin nasil döndügüne ilk elden sahit olarak gönül gözlerinin acildigini izliyorum. Sizin "Tip Bu Degil" ekibinin ilkeleri ile ortaklasan cok yanlari var. Hatta ABD'nin Tip Bu Degil ekibi diyebiliriz hatta bence. FLCCCA (Front Line Covid Critical Care Alliance) adi altinda örgütlendiler. Önderleri Paul Marik, Pierre Kory, Joseph Varon, Umberto Meduri. Yavas yavas tüm dünyada isbirlikleri kuruyorlar. Tartisma yaklasik Kasim 2020'den beri Ivermectin üzerinde yogunlasiyor. Sizin, Ilknur Hocanin ve Tip Bu Degil ekibinin ilgisini cekebilecegini düsünüyorum.
Ahmet Yılmaz 12.04.2021
Virüsten ve salgından daha tehlikeli afet: kendini bilgin sanan ve üstelik bunu topluma erk yoluyla kabul ettiren bilim tüccarları. Bu felaketler birbiri ardınca gelir geçer, temel sebep değişmez. Bilimsel sefaletin ve tıbbi felaketin nedeni bu ortaçağ zihniyetli kapitalist akademi. Onları bilgiyle, mantıkla ve samimiyetle tepelemek lazım önce sizin dediğiniz gibi hocam.
editör 12.04.2021
Bilim felsefesinde değişik takma adlarla durmadan kötü niyetli ve üstelik bir de aptal aptal yorumlar göndermek, sonra da bunların onaylanmasını beklemek yoktur. Ah zavallı bilim.. nasıl düşük zekaların elinde... :(
kaan arslanoğlu 12.04.2021
Teşekkürler Tarık Günersel hocam, bilimi hep birlikte bir gün şarlatan bilimcilerden de, sermaye medyasından da kurtaracağız. Sevgiler, saygılar.
Tarık Günersel 11.04.2021
Yaşayın, Kaan Bey. Yine uyarıcı bir yazı. Paylaşıyorum. En iyi dileklerimle.