İktidarın tüm kilit kurumları hukuksuzlukla ele geçirdiği bir ortamda, pek çok hekim seçim dönemlerinde iktidarın karşıtı olan en güçlü listeye oy verdi bugüne dek.
İktidarın ele geçirmek istediği, fakat pek de yüklenmediği nadir kurumlardan biri de İstanbul
Uzun süredir görevde olan Tabip Odası ve TTB Yönetim anlayışı doğru ve etkin bir duruş sergileyememiş, aksine dayatılan ayrıştırma politikalarının tarafı görüntüsü verilmiş, çoğu kez mesleki dayanışma ve mücadeleyi yükseltmek yerine kimlik siyaseti yapan yapılanmaların bir
Halk TV’de 8 Nisan’da saat 16’da yayınlanan programın youtube bağlantısı… Birinci ve ikinci bölümler:
Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset
Sağ, insan doğasını soldan daha mı iyi kavrıyor?
Aydınlanmadan bahsedenler gerçekten aydınlanmacı mı?
Atatürk’ün din konusundaki tutumu doğru muydu?
Ve
Bu haberimizin tek ereği sizleri irkiltmek veya güldürmek değil. Şu sıralar “aydınlanma” ve “bilimsellik” gibi sözler çok ediliyor bizim cenahta.
Yobazlık, dinsel iddialı şarlatanlık o kadar yaygınlaştı ki, kendimize “aydınlanmayı”, “bilimi” kalkan etmeye çalışıyoruz. Fakat kendimiz
Toplumcu Sağlık Söyleşileri, önümüzdeki toplantısında (9 Nisan 2016) trafik sorununu sağlık ekseninde “sınıfsal” boyutuyla tartışacak ve “trafik canavarının” kimliğini deşifre edecek.
Toplumcu hekimlerin ve sağlıkçıların trafiği bir “sınıf sorunu” olarak gündemlerine almaları kimilerine yadırgatıcı gelebilir. Bu makalede
CA: Kendinizi artık Marksist olarak tanımlamıyorsunuz. Doğru mu? Ve Neden? Sorun sizde mi? Marksizm de mi? Marksistlerde mi?
KA: Marksizm uzunca bir süredir kapitalizmi ve insanı anlamada bizi fena halde yanıltıyor. Muhalefet için düşünsel bir silah
"Kendini rahat bırak, düşünme, doğum düşünme işi değil... Zihnini bir kenara bırak. Bu dünya güvenli, bırak çocuğun gelsin… Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur. Doğum bir bırakma eylemidir; içindekini bırak, serbest bırak, tutma!" diyor Operatör Dr. Gülnihal
Tenkit kitabında yazanları hazmetmek kolay değildir. İçindekilerin bir kısmı belli olgulara dayanırken bir kısmı ise adeta kitabın cüretini canlı tutmak için konmuş birer “okur silkeleyici” iddialardır.
Y. Küçük’ün tarih üzerine yazdıkları tarih kitabına benzemez, edebiyat üzerine yazdıkları da
Kaan Arslanoğlu yer yer saldırganlaşarak yazdığı yazılarını Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset başlığı altında toplayarak kitaplaştırdı. Benzer kitaplarının son halkası olma niteliğinde ve kendisi aksini ima etse de motivasyonu solun önünü açmak. Güncelliğe müdahale edemez hale
Daha önce yazdık. AKP yapı çözücü ve yıkıcı bir güçtür diye. Tüm motivasyonunu yıkma arzusundan almış olan bir özne, hiç bir zaman kurucu bir rol oynayamaz.
Tüm söylemleri yıkıcıydı. İnsanları bu yıkıcı söylem etrafında bir araya
Artvin'in olağanüstü tabiatına yükseklerden baktığınızda, Maçahel vadisi gibi bir yerden, kendinizi bulutların sisli kollarında hissedebilirsiniz. Sinop cezaevinde Sabahattin Ali’nin umutsuzluğun dibindeyken yazdığı “Deniz gibidir gökyüzü” şiiri bu dağ ve vadilerde gerçek anlamını bulur. Hopa kıyılarının riyasız
Bir konuya odaklanıp, o konu üzerine uzun seneler boyunca çalışıp, birden fazla kitap yazmış olmak, akademik çalışmalar yapanlar dışında, fazlaca rastlanan bir durum değil. Kaan Arslanoğlu, evrimci bakış açısıyla insanı, seçimlerini, siyasi tercihlerini anlamaya, açıklamaya çalışıyor
Eleştirmenlik ağırlığı olması gereken bir sorumluluktur. Bunun farkında olanlar için olumsuzluk içeren eleştiriler, amaçlı da değilse, daha masumdur. Belki küçük kırgınlıklara neden olur ama aksaklıkları göstererek yazarın yolunu açarken nitelikli edebiyata da hizmet etmiş olur. Eleştirmene kazandırdığı düşmanlıklar
Nihat Behram’ın da adı geçen ödüller ile ilgili yazım nedeniyle Nihat Behram’ın açıklayıcı iletisi ve bu iletiye benim verdiğim yanıtla aramızda bu konuda birkaç iletilik yazışmalar oldu. Bu yazışmaların bende saklı kalmaması, okurun da haberdar olması duygumu kendisine
Alternatifsiz Kriz’de, Türkiye solunun geçmişinden getirdiği yükleri, yeni bir toplumcu alternatif yaratmanın önündeki engelleri ve her şeye rağmen bu alternatifi yaratmanın zorunluluğunu kaleme alıyor Mehmet Tanju Akad.
“Mevcut sağ ve sol ezici çoğunluk itibariyle sekter ve
Oysa PKK kuruluşundan beri kandan şiddetten beslenmiş önce bölgedeki solcuları öldürerek işe başlamış, örgüt içinde de binlerce infaz yapmıştı. Bu kanlı geçmişin solda üstü örtüldü. PKK terörü devrimcilik gibi sunuldu. PKK’nın ABD ile ittifakı da sessizlikle
Onlardan birine, “Ne yazık, biz edebi bir kuşağız diyen Deniz Gezmiş’lerin romanını küçük burjuvalar yazdı,” diyecek oldum, hemen sesi ekşiyiverdi. “Bütün edebiyatı, sanatı yapanlar küçük burjuvalardır” dedi. Kesin konuşuyordu. Tam, “Ama…” diye söze başlıyordum ki, “Zaten edebiyatta böyle
Editörün sunusu: Bir şair arkadaşımızın kardeşinin 1998’de Orhan Pamuk için yazdığı yazıyı, bu arkadaşımız ve ayrıca editörümüz Nihat Ateş’in önerisi üzerine yayımlıyoruz. Farklı bir yönden bakış. Ayrıca belki tartışma doğurur.
Pamuk’un sessiz kadınları…
İlk okuduğum Pamuk
Yeni kitabım çıktı. Adı: Evrimci Açıdan Din Psikoloji Siyaset..
Giriş bölümünden bir parça:
İnsan gerçekte nedir?
Yedi-sekiz derece ağır miyop bir kişi düşünün. Tüm toplumun böyle bireylerden oluştuğunu düşünün. Gözlükleri veya lensleri de yok. Başka insanları
İnançların tarihi, insanın bilinen tarihi kadar eski görünüyor. Fakat bu tarih boyunca herkesin inanç sahibi olduğu anlamına gelmiyor. Bütün toplumlarda, toplumu oluşturan bireylerin çoğunluğu inanç sahibi olsa da, her zaman inanmayanlar olmuş, inançlar sorgulanmış.
İnançların örgütlenerek din
Boşa harcanan nesiller ve hala süren siyasi cehalet ... Aklıma geldi. Ülkemizde siyasetle ilgili binlerce kitap var ama bunun temel ilkelerini irdeleyen pek kaynak yok. Bazı temel bilgilerin belki meraklılarına yararı olur diye düşündüm. Malum, bizde
“Belleksiz köyde eşkalsiz gezenler: eski yandaşlar sola nasıl pazarlanır?” başlıklı yazıma, facebook sayfasında Fil Dergisi yazarı ve yöneticisi Onurkan Avcı yanıt yazmış. Benim yazımı okuyan okurların, daha doğru değerlendirme yapabilmeleri için bu yanıtı da okumaları gerektiğini düşünüyorum.
Sorun son derece basit, doğrudan ve parasal. Temel eserler medyaya -ki sağ ve sol medya arasında hiçbir fark yok- reklam ve para getirmiyor, çoğu niteliksiz olan güncel eserler ise reklam ve para getiriyor.
Başka deyişle düşüncede
İğrenme duygusunu çok önemsiyorum. Yaşadığımız koşullar, bilincin varlığını sürdürmeye yetmediğinde yönetimi duygu ve dürtüler alır. Geçmişte bilincimizle algıladığımız bir öfke ya da iğrenme duygusu, böyle koşullarda insanın entelektüel varlığını korumasını sağlayabilir. Çoğu kez bilinçle tepki
1954 yılında yazdığı Sineklerin Tanrısı kitabında, insanı, içindeki kötülüğü ve kötülüğün toplumda nasıl olup da bulaşıcılığı yüksek bir salgın etkisi yarattığını anlatıyor William Golding. Oysa sadece çocuklar var kitapta bir de domuzlar ve bir de Sineklerin Tanrısı. Çocuklar
Siz roman okumayacak, öyküye ilgi duymayacaksınız, ama siyasette pek doğru
durduğunuzu sanacaksınız. Mümkün mü böyle bir şey? Veya roman denince piyasada rağbet gören ne kadar çer çöp varsa onlara ilgi duyacaksınız, ama ülkenin niye böyle felakete
Yanardağ eteklerindeki bitkiler gibi kavrulup yok oluyoruz! Elimizden gelen hiçbir şey yok gibi! Mahkûmuz, insan eliyle olandan ötürü! Ancak yine ve yeniden insanca bir çabayla erişebiliriz, var olana ve hiçliğe karşı! Böylesi karmaşık bir toplumsal doku, şizofrenik dünya
Düzce Üniversitesi internet sayfasında yer alan ve başka bazı yayın organlarında da çıkıp hayli okur ve ilgi toplayan bir söyleşiyi size aktarıyoruz. Yazarımız İlknur Arslanoğlu çocuk hastalıkları konusunda birtakım ipuçları veriyor:
Üniversitemiz Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı
Müslüm Kabadayı’nın yeni öykü kitabı “Közlü Yürekler”, Phoenix Yayınevi tarafından 2016’da yayımlandı. 142 sayfa.
“Salkım Saçak Keldağ” adlı ilk öykü kitabıyla (Salkım Saçak Keldağ, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2013) öykü dünyasına merhaba diyen Müslüm Kabadayı,
Cengiz Gündoğdu hakkında, popüler kötü eserleri çok iyi eleştiriyor, ama iyiden verdiği örnekler yetersiz, iyiden pek anlamıyor, diye düşünüyordum. Estetik Kalkışma’yı birçok yerini atlaya atlaya hızlı okumuştum. Şimdi daha dikkatli okudum. Bu kitapta edebiyattan verdiği kötü
Ey okur, Türkiye’de kirli olan şey sadece siyaset midir? Edebiyat baronlarının hepsi çok demokrattır! Piyasa edebiyatının mafya babalarının hepsi adaletten ve insan haklarından yanadır! Hepsi hak ve hukuktan söz eder! İhale yolsuzluğundan söz etseniz sizi onaylarlar. Adam kayırmacılıktan
Aydın olmak… Bugün, bu yaşadığımız ortamda, yıkımın, savaşın, vahşeti giderek daha grotesk bir boyutta olan kapitalizmin ortasında giderek bir kuyu gibi kararıp durduğumuz, dışımızdaki ve içimizdeki savaşlarda durmadan çarpıştığımız bu evrende, “şimdi ve burada” aydın olmayı, aydın bilincini
Gerçek denen şey araba lastiği gibidir.
Taylan Kara ““Yalçın Küçük yaşamı boyunca yalnızca bu kitabı çıkarsaydı bile çok büyük bir iş yapmış olurdu” diyor Estetik Hesaplaşma için. Doğru. Ama keşke sadece o kitabı yazsaydı, siyasete bulaşmasaydı.
Gerçi
Bokunda boncuk bulmak, “posteylülist” bir solcu hastalığıdır. Yeterince karıştırılırsa her bokun içinde boncuk bulabilir. Bunun için her kokuya dayanacak dayanıklı bir burun ve ilkelerini yitirmiş olmak yeterlidir.
Artık boncuk aramaktan vazgeçmedikçe bu dayanılmaz kokuda senin de payın olmaya