Yıllardır yaptığı onlarca siyasal analizin tamamı yanlış çıkan siyaset bilimcisi nasıl bir siyaset bilimcisidir? ? Yazdığı her konuda yanılan, iddiaları aylar içerisinde çürütülen, önerileri kısa sürede yalanlanan bir siyaset bilimciyi düşünün. Gözleri o kadar kendileriyle bürünmüştür ki kendi
28-29 Ocak gelince tüm sosyalistler bir Mustafa Suphi destanı yineler, bir ağıtlar yakarlar ki, gelenektir! Oysa Suphi ve yoldaşları göz göre göre katledilince Sovyetler’den gık çıkmamıştır. Suphi’ye vefa gösteren tek Sovyet lideri Sultangaliyev’dir. Onun hakkında tek olumlu şey
1. Melek: Demek ki olay çok boyutluymuş. Maneviyatın alet edildiği, maddiyatın kullanıldığı bir korkunç kargaşa. Para da işin içinde, iman da, imansızlık da. Namus ihtiyacı da orada, namussuzluk
Lacan metinlerini okuyorsanız ve bu sizi hasta etmiyorsa, olmuşsunuz demektir, zaten hastasınızdır. Şaka tabii. Ancak her şakada olduğu gibi doğruluk payını siz değerlendirin. İşin ciddi esası şu: Her kuram belli tipte kişilikler içindir. İnsan toplumları belli
[Sesonline] Ağustos 2008 / 300 akademisyen, hukukçu, hak ve özgürlük savunucusu, sanatçı ve medya mensupları özgür bir ülkede yaşamak isteyen herkesi Ergenekon Davası'nın takipçisi olmaya çağırdı. Aydınlar açıklamalarında; "Ergenekon İddianamesi ahtapotun kollarından birini yakalamıştır. Ancak,
Kamu kesiminde örgütlü sendikalarımızın çok önemli işleri olduğunu ve muhtemelen bu nedenle işçi sağlığı ve güvenliği gibi konulara ayıracak zamanları olmadığını biliyoruz. Bu yazının amacı kamu kesimindeki çalışanlara, sendikaların ilgilenemediği bu alanda 6331 sayılı yasa ile getirilen yenilikleri
Eski bir Romatoid Artrit(RA) hastası olarak; şu hangimiz daha bilimsel tartışmasına balıklama dalma ihtiyacı hissettim. Nereden çıktın sen diyenler de olabilir, piyangodan vurduğumu varsayın. Mini hayat hikâyemi anlatmadan önce şöyle hekimlik sıfatımı çıkarıp kenara koyayım. Yazının
2. Melek: Açık ve özgür seçimlerden hazzetmediğiniz ortada. Zaten size boşuna diktatör demiyorlar.
Kemal: Rakibim Churchill'in niye ikide bir V işareti yaptığını biliyorsunuz herhalde. Önünde hep Şeytan dururmuş. Tabii,
Fatih Akın’ın İstanbul’lu, müzikli, bu toprağın ve sokakların otantik değerlerini aradığı belgeselinde, sokak çalgıcılarından Siyasiyabend’in elemanı (“bizon” olmayan) Murat söylüyordu yaklaşık olarak şöyle bir şeyler: “Bunu yaşayan bilir. Tamam
2. Melek: Bu kendini aklamaya çalışan birçok diktatörün savunusu. “Yani aslında tam öyle yapmak istememiştim. Çevrem kötüydü!” Madem iyi, nitelikli kadro sıkıntısı çekiyordunuz, onca sosyalisti niye ezdiniz? Daha
Genellikle bir paradigmaya karşı çıkarken onu tözcülük yapmakla suçlar ve yeni paradigmanın bu tözü aştığını iddia ederiz. Ancak eski paradigmayı ortadan kaldırmaya yönelik, yeni ve devrimci olduğunu iddia eden paradigmaların da tözcülük tuzağına düştükleri sıkça görülmektedir. Örneğin ataerkil
Obama sadece çocuklarda değil büyüklerde de aşıyı yasal olarak zorunlu hale getirmek istiyordu. Tezi son derece mantıklıydı. Söz konusu zorunlu aşı grip aşısıydı. Her yıl milyonlarca çalışan gribe yakalanmakta ve bu da rapor almaları halinde muazzam bir işgünü kaybına
İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar. Uğur Mumcu.
En büyük put kırıcılar bile bir gün put olma tehlikesinden uzak değildir.
Görmezden gelinemeyecek kadar büyük işler yapanları, yok saymak olanaklı değilse, yok etmenin yolu onları putlaştırmak ve
Bütün ülkelerin işçileri birleşin! Karl Marx
Yoldaşlar, birçok ülkede internet yokmuş. Az önceki tivitimi lütfen mektupla yaygınlaştırın. Karl Marx
Proudhon bir kitap yazmış: Sefaletin Felsefesi. Resmen felsefenin sefaleti… Htts://felsefe.com.sefalet.felsefe.php Karl
Madem her şeyi ekonomi belirler, komünistler niçin bu yönüne bakmazlar!
Madem komünistler her şeyin temeli olarak ekonominin belirleyiciliğini esas alırlar Demirel Kosigin Podgorni üçlüsünün Türkiye’nin ekonomik altyapısını kurmasını niçin es geçiyorlar.
Süleyman Demirel hakkında, 1944’te solcu Tan gazetesini basanların
Aziz Hatman'a, "Son Teşebbüs" adlı romanını okuduktan sonra şöyle bir ileti yolladım. Roman hakkındaki yazım da aynısıdır Sonunda ek bir bölüm var:
"Son Teşebbüs" adlı romanınızı beğenmekten çok memnun oldum. Çünkü:
Elime geçen edebiyat yapıtlarını "keşke
Biyolojik bilimler fizik, matematik gibi tartışılamaz kaideler ve araştırmalar üzerinden yürüyemiyor. Sağlık bilimleri ile uğraşanlara ilk yapılan, ilgili fakülteye girmek için sınavda çözmesi gereken soruların büyük kısmını oluşturan fizik, kimya ve matematiğin unutturulması; ardından biyoistatistik biliminin yüzlerine vurulması. İstatistik
Sunucu: Peki bir sosyalist, bir Marksist olarak, nasıl değerlendiriyorsunuz, ne şekilde çıkacağız işin içinden?
Sırrı Süreyya: Ben bir Marksist olarak.. Ne diyebilirim.. Tahayyül edeceksen.. Gerçekçi ol, imkansızı iste demiş
Yorumlarınızda ilgili şiir veya öykünün adını belirtmeyi lütfen unutmayınız. Bir süredir sadece gerçek adını ve soyadını belirten yorumcularımızın görüşlerini onaylıyoruz. Editörlük…
Asıl işlerinden, işlevlerinden biri de budur; yeni kapılar açmak. O kapıdan pencereye uzanmak, dışarı çıkmak, ufku da genişletmek ve yeniden açmak. Bir daha çıkmak, kendinden de çıkmak, hep yola ve
Başlıkta belirttim. Kapo, yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin öldürüldüğü soykırımda NAZİ toplama kamplarında, Alman subaylara yardımcılık eden Yahudi gardiyanlara verilen isim. Mahkumlara korkunç eziyetler etmişler. Bazıları da “disiplin” gereği Almanlarca öldürülmüş tabii.
Dünya sinemasının solcu, anti-emperyalist yönetmenlerinden, ki
Gerçek denen şey araba lastiği gibidir.
Taylan Kara ““Yalçın Küçük yaşamı boyunca yalnızca bu kitabı çıkarsaydı bile çok büyük bir iş yapmış olurdu” diyor Estetik Hesaplaşma için. Doğru. Ama keşke sadece o kitabı yazsaydı, siyasete bulaşmasaydı.
Gerçi
“Geniş” cehaleti gizleyen “dar” bilgi
Dar bir alanda derinlemesine uzmanlaşıp hayatın diğer alanlarında zır cahil kalmak, bu çağ için artık bir eksiklik değil neredeyse bir normdur. Çağ, tamamen cahil değil –çağın bilgi yükünün ve bilgi toplumu retoriğinden hareketle-
Şalom aleykhem site ahalisi! Gayet iyi bildiğiniz üzere, ben bir barbar olarak nesneleri ya da olguları pek eleştirmem; analiz için nasıl olsa içini görmem gerekir diye doğrudan yarmayı ya da sandallı ayaklarımın altında çiğnemeyi tercih ederim. Ama
Sovyetler Birliği'nde bir dönem bakanlık görevinde de bulunan Aleksandra Kollontay'ın çeşitli tarih ve ortamlarda yaptığı konuşmalar / sunumlar / yazılardan oluşturulan bir derleme “Marksizm ve Cinsel Devrim”. Tüm Zamanlar Yayıncılık tarafından K. Yalım'ın Fransızca'dan çevirisiyle Nisan 1992'de ilk
Türkiye’de öyle bir faşizm var ki hem asap bozucu hem komik. Faşizmimiz bile kendine özgü, siyasetimizin dili çılgınlığın ötesinde. Müzisyen Altan İnan da bunun düzenlemesini yapmış. Başka söze gerek yok. Tıklayın ve dinleyin:
“Vasat edebiyatı” kavramı, sadece kötü yazılmış ya da başarısız eserleri tanımlamamaktadır. Kötü yazılmış olmaları, bu türden “edebiyat” için bir kural olsa da “vasat edebiyatı” kavramının toplumdaki işlevi ve iktidarla ilişkisi, en az içeriği kadar önemli ve belirleyicidir. Bu yazıda
Almanya’nın ünlü Wolfgang Abendroth ekolünden gelen, inadı ve verimliliğiyle ünlü komünist siyasetbilimci Prof. Dr. Georg Fülberth... 1939 doğumlu devrimci bilimadamı, devrimci durum dışındaki zamanlarda marksizm ve devrimci teorinin görevleri üzerine sorularımızı, bu toplantıdaki konuşmasıyla harmanlayarak yanıtladı.
Türkiye’nin aydınlık günlerine giden yolun karartılmasına, dört bir yandan gittikçe daralan emperyalist kuşatmaya karşı gelebilecek en duyarlı kesim olması gereken sol’da, bugün de en hararetli tartışma, kırk yıl öncesinin aynısıdır.
Milliyetçilik, yurtseverlik, enternasyonalizm, Kemalizm, sosyalizm tartışmaları sona
Bülent Arınç, Sultanahmet’te, halı müzesi açarken sözü Ayasofya’ya getiriyor. “Ayasofya, bize bir şeyler söylüyor”muş. Altıncı yüzyılda yapılmış, dünyanın en eski ve en görkemli yapılarından birini kendince konuşturan Bülent Arınç’ın dilinin altında olanlar çok açık. Yılda üç buçuk milyona
Burada doğup yetişen bir erkek öncelikle karşı cinsi tanıyamayarak en az 20 yıl geçirir. Kadının ne olduğunu hep dinler, duyar; kulağına istihbaratlar gelir. Ama ne olduğunu kendisi asla anlamaz orta gençliğine dek; bu da en iyi ihtimalle. Bunu
Fakat çok manidardır ki Hitler’le savaş yıllarında bu politikadan vazgeçildi. Sovyetler Birliği tıpkı ağır stres altındaki bazı ateistlerde görüldüğü gibi, savaş zamanında dinden ve Rus milliyetçiliğinden medet aradı. Kapanan birçok kilise yeniden açıldı, Moskova radyosu “Din Saati” yayını
Sağlık, Toplum ve Politika, toplumcu tıp alanında çok önemli çalışmalara imza atan İnsan Sağlığı ve Eğitim Vakfı’nın (İNSEV), Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Hukuk Yüksek Lisans Programı çerçevesinde sunulan Sağlık Hukuku Modülü için hazırladığı ikinci ders. 2013 – 2014