Paralel ego, paranoya veya komplo
Ego, yaşantımızda egemen olan gücün öfkesini üstüne çekmeden yaşayabilmek için, onunla uzlaşarak onun kurallarına göre kendini biçimlendiren, tabiri yerindeyse kaypak bir yapıdır. Ego çoğunlukla kendi çıkarlarını gözetecek biçimde işlevini sürdürür. Ama bu işlevi sürdürürken sürekli olarak o an için bağımlı olduğu ve kendisinden güçlü olan merciin isteklerini hesaba katarak, gerekirse çıkarlarını erteler. Egonun bu duruma göre davranan yapısının nedeni, insanların doğduktan sonra uzun süre başkalarının desteği olmadan yaşayamayacak varlıklar olmasından kaynaklanır. Ego bağımlı olduğu merci tarafından, yoksun bırakılacağı ve cezalandırılacağı korkusundan hiç kurtulamaz. Anneye olan bağımlılık ile başlayan yaşamımız, sonradan babaya, topluma, yöneticilere, mevkie, unvana, paraya olan bağımlılık biçiminde devam eder. Yaşamımız boyunca bağımlı olduğumuz güç, her dönemde değiştiği için, her döneme uygun ayrı bir ego geliştiririz. Eğer bu güçler, çocuğun onlarla uzlaşabilmesine, kendi haklarını savunmasına izin verecek yapıda ise, çocuğun farklı dönemler için geliştirdiği egoların arasında yumuşak bir geçiş ortaya çıkacağı için farklı egolar arasındaki sınırlar belirgin değildir. Bu durum, egoların birbirleriyle bütünleşmelerini sağlayarak sanki tek bir egoyla yaşıyor gibi olmamıza neden olur ve sağlıklı bir durumdur. Ancak uzlaşılacak güç çok sert, acımasızca cezalandırıcı, yok edilme korkusu yaratan, gücünü fiziksel olarak çocuğun üzerinde uygulayan ve dediğim dedik bir güç ise, egoların birbirine aşırı derecede zıt yapılar kazanmaları ve eski egoların bütünüyle bu gücün gözünden uzak tutulmak zorunluluğu nedeniyle, egolar birbirleriyle bütünleşme olanağı bulamazlar.
Birbiri ile bütünleşememiş paralel egolardan oluşan parçalı bir kimlik, çok farklı durumlarda birbirine çok zıt tutumlar sergileyebilir ve bir yerdeki davranışının 180 derece zıddını, kısa bir süre içinde farklı bir an ve mekânda sergileyebilir. Bu değişim, çocukların kurdukları oyunlarda, bazen hırsız, bazen polis, bazen haydut, bazen de kahraman gibi birbirine zıt kimliklere kısa zaman içinde bürünmeleri kadar kolaydır. Paralel egolardan oluşan böyle bir kimliğin en sık karşılaşılan nedeni, baskıcı ataerkil kültür yapısı ve sert cezalandırıcı bir babadır. Fiziksel ve psikolojik tacize uğrayan çocuklarda da bu durum sıkça görülür. Bu paralel yapı, bireyin birbirine çok zıt değer yargılarını bir arada tutabilmesine ve bunları sahiplenirken rol yapmadan gerçekten kendisine aitlermiş gibi doğal davranabilmesine neden olur. Yeterli gücü uygulayabilen her merci, bu insanı istediği yönde zorluk çekmeden biçimlendirebilir.
Bu yapıya sahip olan kişinin en büyük sorunu paranoya ve kendisi hakkında komplo kurulduğu algısı olacaktır. Bu kişiler, hiçbir zaman, kendilerini ezeceğinden korktukları gücün tam olarak istediği kişi haline geldiklerine inanamadıkları için, sürekli olarak o korktukları gücün, kendilerinin içinde gizlenmiş olan öteki egoların farkına varacağından ve bu nedenle de cezalandırılacaklarından korkarlar. Her hareketlerinin gözlendiği hissi ile yaşadıkları için, paranoya günlük normal algı zeminlerini oluşturur. Ne görünür olanın ne de gizli olanın kendileri olduğundan emin olamazlar, ne oldukları ile ilgili sürekli bir şüphe içindedirler. Onlar, hep daha iyisini hedeflerken kaderin kurbanı olmuş, haksızlığa uğramış ve yolundan saptırılmış olmalarından dolayı, istemeden olumsuz şeyleri yapmaya alet olduklarını iddia ederler. Yapmış oldukları birçok şeyden kendilerini sorumlu tutmazlar ve hep suçu paralel egoya atarlar. Bu yapı, son zamanlarda özellikle liberal ülkelerin yöneticileri, gazetecileri, yazarları, bilimcileri ve aydınları arasında sık rastlanan bir yapı haline gelmiştir. Bu duruma ‘stratejik cahillik’ adı da verilmektedir.
Mutluhan İzmir