İmam hatip okulu açma hızıyla ahlaktaki çöküş hızı birbiriyle yarışıyor.

Şunu kabul edelim. İdeallerimizi kaybettik. Bütün insanlık olarak. Batı ile Doğu arasında bu minvalde bir fark var mı derseniz, yok. Dünya kırk elli yıl önce düzdü, şimdi yuvarlak. Globalleşme dedikleri şey tam bu. Eskiden dünyanın tepsi zemininde doğu ile batı, güneyle kuzey arasında bir fark, bir mesafe bulunurdu. Küresel dünyada ise hiçbir yer kendi yerinde değil, her şey her şeye doğru yuvarlanabiliyor.

Aynı manada her şeyin içini boşalttık insan uygarlığı hortumuyla. Aydınlanma desen artık ne ola, herkes her şeyi biliyor, pırıl pırıl parlıyor, herkes ateş aldı alacak aşırı informasyondan. Komünizm güzel bir fabldı, gerçeğe dönüştükçe korku masalına benzemeye başladı, kızıl başlıklı hüsnü niyetli kızımızın büyükannesi hakikaten kurt çıktı, kurt önce kızı yedi, sonra kuyruğundan başlayıp kendini mideye indirdi. Ulusların kurtuluşu güya büyük dünya medeniyeti için geçilmesi zorunlu bir aşamaydı, coğrafyaları mezbahaya çevirdi. Dinden kurtuluş veya laikleşme özgürlük getirecekti, geçmişi aratan haçlı, hilalli canavarlar yarattı.

Şimdi o yüzden belki içimiz bomboş, bunalımdayız, anlamsızlık duygusu boğazımızı sıkıyor, göğsümüze biniyor. Bonzai satışları patlamış. Anti-depresan satışları zaten balon gibi her yerde gümlüyordu. Teknoloji hayatımıza daha çok girdikçe daha çok terbiyesizleşiyoruz. Herhangi bir internet sitesindeki yorumları okuyan ellili yılların bir beyefendisi iki dakikada kalp krizinden ölür. Suç oranları her yıl öncekini katlıyor. Otomobiller geri zekalıların oyuncağı. Daha önce hiç değilse sözde özgürlük ve bağımsızlıktı, şimdi sahtekarlık ve yalancılık karakterimiz oldu.

İsviçre'den beri bakıyorum kalabalık ve karmaşık ülkeme. Ara sıra televizyon seyretsem ruhani sefaletimiz yumruk gibi boğazıma oturuyor. Önceki başbakan yine kanalların baş yıldızı. Doğruya doğru, konuşmaları ustaca, insanın arketipine sesleniyor. Problem burada zaten. Bizim halkın arketipi kaymış, idine yapışmış. İdi ne ki der bazı okurlarım, en ilkel vahşi güdülerimiz. Halkın hoşlandığı şeyler: Meydan okuma, gücüyle böbürlenme, saygısızlık, başkasının lokmasına göz dikme, kibir, ne pahasına olursa olsun büyüme, para, para, para... Bir açgözlülük, bir görgüsüzlük ki, bir yalancılık, riya, gıybet ki, insan üç bin kilometre öteden utanıyor. İçimizde kötücül, şeytani olan ne varsa işte o, maskesini çıkarmış düz, yalın maymunluğumuz.  

Vatandaş ahlak bozuldukça dinine sarılıyor. Kendini korumak için, çocuğunu bu pislikten sakınmak için. Ama din dediğin ne ki, onu da bir yöneten, onu da bir öğreten var. Aracı kişiler kullanmayan bir Tanrı görmedi bu yeryüzü. Kim o zaman bu simsarlar? Yine aynı kişiler, açgözlü görgüsüzler, maddeye tapanlar, bütün düzeni bu dünyanın hırslarına göre düzenler. Kısır döngü diyeceksiniz de ne kısır döngüsü? Müthiş kazançlı bir devridaim makinesi demeli. İşte o yüzden bir yandan imam hatip liseleri artıyor, aynı anda uyuşturucu satışları. Türkiye'deki iktidar belki ara sıra iyi işler yaptı, çoklukla kötü işler yaptı diyenler var; ama sanırım en çok döviz getirdi, ahlak götürdü, akıl sağlığı götürdü.  

Hangi muhafazakar Türk kanalını açsam tatlı sohbetlerde "nefis terbiyesinden" bahsediliyor, aynı kanalda hangi siyasi tartışmaya rast gelsem küfür, kin, kıyamet... Kudurmuş nefisli bu siyasiler mi nefis terbiye etme işini yönetecek diye oturup kalıyor insan. Açtıkları imam hatiplerde kendileri gibi insanlar mı yetiştirecekler diye endişeye kapılıyor kişi. Bonzai satışları daha da artacak, kafa kesiciler çoğalacak mı?

Yok, bereket ki, insanın iyilik kapasitesinin ne kadar bir sınırı varsa kötülük kapasitesinin de sınırı var. İnsanın kolektif şuuraltı bir yandan onu kötülüğe sevk eder,  öte yandan onu kötülükten korur. İmam hatip liselerinden de eminim birçok ters görüşlü insan çıkacaktır, hatta onların nefsini bu rezalet yönünde kışkırtmak isteyenlere inat, tam ters yönde nefsi kışkırmış, adalet ve iyilik peşinde, nezaket ve görgüye aşık çok kişi çıkacaktır oralardan.

Gevşeyin

Trafikte tehlike yaratmayı marifet sayan o sürüsüne bereket mental handikaplılardan biriyle mi karşılaştınız... Gayet açık ve iyi niyetli bir lafınızı döndürüp çevirip küfür gibi anlayan bir kompleks budalası mı çıktı önünüze... Televizyonu açtığınızda, radyoda bir şey dinlediğinizde ya da yeni veya eski başbakanın yüzü ve sesi günlük hayatınıza sokulduğunda siniriniz tepenize mi fırladı?

O saat, yani o saniye öfke patlaması yaşayacağınıza veya en az bunun kadar zararlı şekilde onu içinize atıp tansiyonunuzu zıplatacağınıza, bağırıp çağıracağınıza veya iç homurtunuzla ruhunuzu karartacağınıza, "dur" deyin kendinize. DUR! Sakin ol. Sakinliği bir dakika, yani altmış saniye içinde yeniden kazandığınızda her şey o ilk saniyelerdekinden farklı görünecek size.

Eskiler, dindar nesiller, "sus ve içinden bir dua oku, dua bittiğinde öfkeni yenmiş olduğunu göreceksin" derlerdi. Ninem derdi ki, yetmiş bin kişi gider hacca, ancak yedisi hacı olur. Şimdi gerçek manada dindar göremiyorum, ne burada, ne ülkeme ara sıra gittiğimde. Yetmiş binde belki bir.  

Onun yerine şunu yapın. Dur! Nefesini denetle, bir dakika bunu sürdür, nefesine yoğunlaş. Vartayı atlatacaksın. Bir dakika süresince, yani yaklaşık 10 kez derin nefes al, azcık içinde tut, sonra yavaş yavaş ver. On kez bunu yap, öfkeni ve stresini yenmiş olursun.

İsterseniz deneyin. Deneyenlerin çoğu, az veya çok faydasını görüyor.

Bunun için tekrar D vitamini önermiyorum. Aman ha!

Koral  G. Yunuk    

Facebook
yorumlar ... ( 4 )
26-10-2014
26-10-2014 19:04 (1)
"FACEBOOK"da arkadaş kabulüne başlıyoruz. Siteyi yürüten ekip olarak face ve twit konusunda çok deneyimsizdik. Halen de deneyimli sayılmayız. Arkadaş kabulünde bu yüzden çekingen davrandık, istekleri de karşılayamadık. Ne sonuçlar verir, nasıl bir işlerlik sağlar; hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Sizleri face sayfamıza arkadaş olmaya davet ediyoruz. Kitapla ilgisiz, ama duyuruyu yaygınlaştırmaktır ereğimiz. Saygılarımızla ve sevgiyle. İnsan BU
27-10-2014 14:20 (2)
İnsanlık tarihi bu tür iniş çıkışlarla dolu... Ahlaksızlaşmış, rezilleşmiş, salt haz arayışı-beklentisi ile vahşileşmiş kara kalabalıklar; cehaletini dinselleştirerek bencilliğini gizlediğini, aşağılanmış ruhunu aşağılayarak arıtacağını sananlar... "Helak edilecek yığınlardır onlar!" Helak olurlar ve ancak sonra, yeniden yeni bir "insanlaşma süreci" doğmaya başlar... Çok "masum insan" arada kaynar! Sanırım çocuklardan başka, "kötülüğe karşı mücadele etmeyen" herkes bir şekilde "cezalandırılmayı" hak etmiştir... Tabiat ve toplumsal tarihsel yasalar "suç" ağırlığını, ince adaleti tartmaz; toptan halleder.... O günler geldiğinde ağlamaya-yakınmaya pek hakkımız olmayacak...En az suçlu bizler olsak bile... Kötülüğü önleyememiş" olmak da bir suç-muş... OG
28-10-2014 21:53 (3)
Koral Hoca "İmam hatip liselerinden de ...adalet ve iyilik peşinde, nezaket ve görgüye aşık çok kişi çıkacaktır oralardan" demiş. İyi demiş, güzel demiş ancak şimdiye kadar çıkanlar bundan sonra çıkacaklar konusunda bir fikir vermiyor değil. Sanchez.
24-12-2014 22:08 (4)
cümle site sakinlerinin kırismısını tebrik eder, Cenab-ı Tanrı'nın daha nicelerine bizleri esenlik içinde kavuşturmasını niyaz ederim. amin! yemeği fazla kaçırmayalım diyorum dinkardeşlerim. maazallah miğde fesadı falan geçiren müminler oluverir. aman!
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210681
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.