Solculuk nedir?
Bir yanıyla iyicillik, bir yanıyla kötücüllük!
Solculuk iyicilliktir. Solcu hakkı, adaleti düşünür, yoksulu dert edinir, eşitlikten yanadır, başkasının çıkarı için isyan eder, toplum yararı için zulmü, şiddeti göze alır, bilgiye açtır, ortalığı aydınlatır…
Solculuk kötücüllüktür. Her şeyde bit yeniği arar, olmayacak sorular sorar, ortalığı karıştırır, hak ararken huzur bırakmaz, fesattır, eleştireldir, tatminsizdir…
İkisi de bir arada bulunmadan solculuk olmaz!
Solcu genellikle muhalefettedir. O yüzden genellikle azınlıktır. Yine de hayli kalabalıktır solcular. Demek ki bunun da bir getirisi var. Sadece manevi değil, maddi getirileri de var. Ama solcu hep parçalıdır. Solcu solcunun düşmanıdır. Solcuya ilk engel solcudan gelir.
Bu çok doğaldır çünkü başka bir yazımın başlığı SOLCULUK DİYE BİR ŞEY YOKTUR, AZ SAĞCILIK VARDIR. Solcunun solculuğunun ilk engeli kendisindeki ve yakın çevresindeki solculardaki sağcılıktır.
Madem bin çeşit solculuk var, kimse kimsenin solculuğunu beğenmiyor, beğenmemek şöyle dursun solcular kendi aralarında kanlı bıçaklı… Solculuğu derecelendirecek bir ölçek bulalım dedik.
Aşağıdaki ölçek on yılların kafa yormaları ve birikimleri sonucu ortaya çıktı. Ölçek üç ana gruptan, eksenden oluşuyor.
Emperyalizm karşıtlığı-yurtseverlik-milliyetçilik ekseni
Dünya sistemine biraz kusurlu, ama genelde iyi diyorsanız zaten solcu değilsiniz. Dünyayı batıran, bitiren, gittiği her yere azcık refah-demokrasi, ama çokça kan, haksızlık ve çevre katliamı götüren emperyalizmin doğrudan veya dolaylı işbirlikçisi (bunu birçok konuda onu aklama ve onun dilini, gündemini konuşma yoluyla yerine getiriyorlar) çok sayıda “solcu” mevcut. Tırnak içine niye alıyoruz solculuğu, onu da bilmiyoruz, çünkü bunlar solcular içinde çoğunluğu oluşturuyor. Ama “ideal” solcu emperyalizme karşı olmak durumunda.
Solcu hem bundan hem de yerel halkın çıkarlarını, duygularını savunmak zorunda olduğundan yurtsever olmak zorunda.
Milliyetçilik okuduğunuz metinlerin muhtemeldir ki büyük çoğunluğunda sola, solculuğa karşı bir şeymiş gibi gösterilir. Oysa sola karşı olan milliyetçilik emperyalizme bağımlı milliyetçiliktir. Onunla işbirliği içindeki milliyetçiliktir. Bu tür milliyetçiler ki (daha radikallerine faşist denir) genellikle başka millet veya etnik grupları aşağılama, onların haklarını tanımama eğilimindedir.
Ama sol, milliyetçilikten hayli yararlanmıştır, yine de yararlanacaktır. Sadece ilerici ulusal kurtuluş savaşları değil, sosyalist devrimlerin neredeyse tamamında az veya tamamen baskın biçimde milliyetçi-yurtsever damar görülür. Devrim için neredeyse olmazsa olmazlardandır milliyetçilik. (Eğer HDP’yi sol görüyorsanız onun temel itkisi nedir mesela? Düşünün)
Görüldüğü gibi solda işleri en çok karıştıran, en çok tartışmaya ve bölünmeye neden olan eksen bu ilk eksendir. Çünkü bizim ülkemizde iki ulus ve değişik milliyetler var. Bu yüzden bu ilk grup, en önemli eksen olarak değerlendirilir. Ancak kanımca öteki iki eksen de bunun kadar önemli. Öteki iki eksende doğru duran, çok büyük olasılıkla bu eksende de doğru duracaktır. Çatışma öteki iki eksendeki yamukluktan ötürü şiddetlidir sol içinde.
Ne ki, bilhassa bu ilk eksendeki kırılma solu en çok kıran etmendir. Siyasetçinin feriştahı olun, yazarın, edebiyatçının piri olun, bu ilk eksende hangi gruba yakınsanız ancak o gruptaki insanlar dinler sizi, öteki gruptakilere iki laf anlatamazsınız. Hiçbir gruptan değilseniz şansınız zaten yoktur.
Demek ki neymiş, solculuk için emperyalizme karşı olunacak, onunla doğrudan veya dolaylı işbirliği yapılmayacak, işbirliği yapana da uzak durulacak, yurtsever olunacak ve bunlar yapılırken öteki uluslara da kucak açılacak, onların da eşit olduğu içselleştirilecek, hakları tanınacak. Yani şoven olunmayacak. Burada tabii ezilen ulus milliyetçisi şoven olmaz, faşist olmaz gibi tamamen uyduruk klişeler getirilecektir önünüze. Ezilen ulus - ezen ulus ayrımı da zaten büyük ölçüde tartışmalıdır, ortadan kalkmak üzeredir örneğin Türkiye’de. Ve ayrıca ezilen ulus denilen gruplardan da tüm dünya ölçeğinde çok kez görüldüğü gibi emperyalizmin işbirlikçisi hareketler çıkabilmektedir… Faşist (bu da son derece yetersiz ve yersiz bir kavram oldu artık) hareketler çıkabilmektedir.
İşte ilk eksenin soruları :
Anti-emperyalizm / milliyetçilik-yurtseverlik grubu sorular
1- Desteklediğiniz siyasi grup veya kişilerin emperyalizmle doğrudan veya dolaylı işbirliği içinde olması sizi ne kadar rahatsız eder? (Ne kadar rahatsız ederse, 10 üstünden o kadar puan.)
2- Desteklediğiniz siyasi grup ve kişilerin başka ulus veya etnik toplulukları aşağılaması veya onların haklarını değişik gerekçelerle tanımaması sizi ne kadar rahatsız eder?
3- Desteklediğiniz veya yer aldığınız siyasi örgüt veya sendika-kitle örgütlerinin (KESK, TTB, Eğitim-İş vb..) etnik sorunları ön planda tutması sizi ne kadar rahatsız eder?
4- Etnik siyasetçiliğin ön planda tutulmasının karşı etnik gruplardan insanların, emekçilerin sosyalist bilinç kazanmasında ve örgütlenmesinde çok ciddi bir engel oluşturduğunu fark ediyor musunuz? Kürtler ve Türkleri bölen her türlü Türkçü, Kürtçü yaklaşım… (Ne kadar farkındaysanız 10 üstünden o kadar puan.)
5- Anti-emperyalist olan, fakat başka ulustan insanlara eşitlikçi yaklaşan (şoven olmayan) milliyetçiliğin veya soldaki adıyla yurtseverliğin sol mücadele için önemli bir itici güç olageldiğinin ne kadar farkındasınız?
Halkçılık ekseni
Solculuğun ana ekseni budur kardeşler. Eğer siyasetiniz emekçi, çalışan, yoksul, ezilen için değilse, yapacağınız solculuğun siyasi hareket olarak bir anlamı yoktur. Bu kadar net. İlk eksende eksik, yetersiz sağcılar da bir şeyler yapabilir. Üçüncü eksende bireysel olarak dik durabilirsiniz, bir yazar olarak, bir aydın olarak tek başınıza veya bir grupla bir şeyler yapabilirsiniz. Ama siyasi hareket olarak ülkenin gündemini belirlemek istiyorsanız halkçılık ekseninde kendinizi kanıtlamak ön şarttır.
İşçi sınıfı diye bir şey var mı, ne kadar var? Kimler işçi kabul edilmeli, kimler edilmemeli? Beyaz yakalı, mavi yakalı, doktor, öğretmen işçi midir, küçük burjuva mı? Orta sınıf nedir, küçük burjuva nedir, proleter nedir? Bunları ister tartışın, ister tartışmayın. Zaten kimsenin (en başta Marksist olduğunu savlayanların) artık bu yönde bir çalışmaları, duruşları kalmadı.
Ama solsan, hele sosyalistsen bir şekilde çalışanın, emekçinin, işçinin, köylünün, yoksulun, ezilenin siyasetini yapacaksın ve onlar içinde çalışacaksın. Üyelerinin en az yarısı da hiç değilse onlardan olacak, ki bir süre sonra emekçiler eğer ayağa kalkarsa, içinde eğer sen varsan onlarla ayağa kalkacaksın… vesaire…
Siyasi gündemi, medya gündemini, edebiyat gündemini, spor gündemini vb. hep sermayedar belirliyor. Sen farklı bir gündem yaratabiliyor musun? Mesele bu? Veya bunu gerçekten istiyor musun?
İşte ikinci eksenin soruları:
Halkçılık grubu sorular
1- Sol sosyalist hareketlerin yeterince emekçi-yoksul tabana oturmaması, taraftarlarının ezici çoğunluğunun küçük burjuva veya beyaz yakalılardan oluşması sizi ne kadar rahatsız eder?
2- Sol-sosyalist hareketlerin halk ve sıradan işçiler arasında çalışma ve örgütlenme, halk ve işçi yaşamıyla hemhal olma konusunda yeterince istekli, özverili veya becerikli olmadığı olgusu sizi ne kadar rahatsız eder?
3- Bu doğrultuda sol-sosyalist hareketlerin siyasi görüşlerinde ve çalışma anlayışlarında çok köklü değişikliklere gitmesi gerektiğine ne kadar inanıyorsunuz?
Yaşam ve ideoloji ekseni
Bu grubu fazla açıklamayalım, sorulardan ne anlatmak istediğimiz anlaşılıyor zaten. Özeti, sağ kafayla, sağ yaşamla sol siyaset yapılamaz.
Yaşam ve ideoloji grubu soruları
1- Kapitalizm teoride değil yaşamda, her gün sizi ne kadar rahatsız ediyor?
2- İdeolojik mücadelenin en az gündelik sol siyaset yapmak kadar önemli olduğuna inanıyor musunuz? Buna uygun tavır alıyor musunuz?
3- İdeolojik-kültürel-sanatsal vb. alanlarda desteklediğiniz grup, kişi veya yayınlar ne kadar anti-kapitalist eşitlikçi; ne kadar popülist, statükodan, düzenden yana? (İdeolojik anlamda ne kadar kökten kapitalizm karşıtıysanız 10 üstünden o kadar puan.)
4- Kişilerin bireysel olarak ne kadar erdemli, tutarlı, “sol söylem”e uygun yaşayanlardan olmasını önemsiyorsunuz? Sol söylemle sol yaşam ne kadar örtüşmeli? ( İşini doğru, düzgün yapan, parasal anlamda ahlaklı, kimseyi ezmeyen, kişisel ilişkilerinde dürüst, yaşamda adaletli vb..). Yoksa önemli olan siyasi duruştur, solcu insanda da kusurlar çok olabilir, bunlar hoş görülmeli, biz sağcılara yüklenelim.. diyenlerden misiniz? Veya ahlak başka, yaşam başka, siyaset başka mı dersiniz? (Bunu ne kadar az diyorsanız 10 üstünden o kadar çok puan.)
5- Kişi özgürlüğünün bireysel yetkinlik ve bağımsızlıktan geçtiğini ve bunun mutlaka toplumsal çıkarla birleşmesi gerektiğine inanıyor ve buna uygun emek veriyor musunuz? (Yani kendinizi geliştirmek ve örgütlü olsanız bile çevrenizdeki çoğunluğa uymadan her işte sorgulayıcı kalarak çaba harcamakta ve topluma fayda sağlamakta neredesiniz?)
UYGULAMA: Bu ölçeği Türkiye’deki siyasi gruplardan ikisinin, iki ortalama örneği üstünde kendi başıma uyguladım. Başka deyişle iki farklı uçtaki sol-sosyalist gruptan ortalama iki prototip belirledim ve onlara bu üç gruptaki on üç soru üstünden puan verdim.
Aldıkları puanlar şunlardır:
A grubundan X prototip şahsın aldığı puanlar
I. eksen /
1- (4), 2- (8), 3- (4), 4- (1), 5- (2)
I. eksen ortalaması: 3.8
II. eksen
1- (2), 2- (3), 3- (1)
II. eksen ortalaması: 2
III. eksen
1- (4), 2- (2), 3- (3), 4- (5), 5- (3)
III. eksen ortalaması: 3.4
GENEL PUAN: 3.06
B grubundan Y şahsı
I. eksen
1- (4), 2- (2), 3- (5), 4- (2), 5- (4)
I. eksen ortalaması: 3.4
II. eksen
1- (2), 2- (3), 3- (2)
II. eksen ortalaması: 2.33
III. eksen
1- (3), 2- (4), 3- (4), 4- (6), 5- (2)
III eksen ortalaması: 3.8
GENEL PUAN: 3.17
SONUÇ:
Görüldüğü gibi en solcularımızda bile sağcılık daha baskın. Ortalama 3 puanlık bir sol hareket 7 puan sağcı demektir. Puanlama kanımca en çok 1 puanlık hata payı içerir. Başka sol grupların (sol olarak bilinen tüm grupların) ortalama puanları da artı-eksi 1 puan fark eder. Yani ortalama en çok 2.06 ila 4.17 arası değişir. Kuşkusuz solda eksi puandaki kişiler de vardır, 5 puanın çok üstündeki bireyler de. Ama çoğunluk bu durumdadır. Ele aldığım iki grubun hangileri olduklarını seçimden sonra açıklarız.
Bu da şu soruyu akla getiriyor: Solculuk, sol sol diye bu denli yaygara koparmak artık ne kadar anlamlı? Sol artık ne kadar işe yarar bir kavramdır?
Bir vesileyle 1988 yılından beri yazdıklarıma baktım, hep aynı terane. Sol öyle değil de böyle olmalı, bunlar solcu değil, gelin şöyle yapalım, böyle edelim, solu şöyle güçlendirelim, falan feşmekan… Kendi hesabıma gına geldi, sıtkım sıyrıldı. Bayağı da bir nefret çemberi yarattım çevremde. Yaşamda bir karşılığı var mı sizce?
Solun yakasını bırakmalı bundan böyle. Herkes kendi solculuğunu nasıl diliyorsa öyle yaşasın. Sol sol diye çemkirmekten kurtulalım, solun adını anmadan, ondan uzak, doğru bildiklerimizi yapmayı sürdürelim.
Kaan Arslanoğlu
Not: Bu yazıya açıklama yeni bir başka yazıda. KÜRTÇÜLÜK MÜ YAPALIM, TÜRKÇÜLÜK MÜ? ORTADA DURMAK OLANAKSIZ, PEKİ NE YAPMALI?
Şuradan ulaşabilirsiniz o yazıya: http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1791