ATO, ben ve 2015

ATO, ben ve 2015

Yaş haddi nedeni ile emekli olduktan bir süre sonra bir poliklinikte çalışmaya başladım. Sektörün en disiplinli anlayışına sahip bu merkez, tüm özel sigortalar, kurumlar ve doktorlar ile randevulu görüşmeler yaparak tanıtım ve prezentasyon faaliyetini ciddiyet ile sürdürmekteydi. Geçen hafta işyeri hekimi olarak Dr. Selçuk Beyden aldıkları randevuya gittiler. Döndüklerinde, çok üzgün ve şaşırmış vaziyette bana geldiler. Bana, bu doktoru tanıyor muyum diye sordular. İsmen bilmiyordum. İnternetten baktık, kır saçlı, iyi poz veren biri. Yine tanımıyorum. Anlattılar. Dosyada benim adımı ve resmimi görünce birden bozulmuş ve bana kızgınlığını poliklinik çalışanlarına karşı ortaya saçmış. Kartını atarak, beni tanıyabilecek mi bakalım diyerek görüşmeyi sonlandırmış.

Aslında, hiç de yabancı olmadığım bir tavır bu. Bana olan kişisel veya siyasi kızgınlıkların, birlikte çalıştığım kişilere yansıtılması... Buna, yüzüme karşı şirin görünerek arkamdan çamur atmak davranışını da ekleyebilirim.

Doktorluğumun ilk yıllarında Ankara Hastanesinde cerrahi asistanlığımda, nöbet sonrası kahvaltıdan inerken merdivende bir hastane personelinin boynundaki kitleyi muayene ederken, oradan geçen başhekimin uyarısını, solcuların baskı altında tutulması olarak değerlendirmiş ve kızmıştım. O zamanlar hem Ankara Tabip Odası, hem TÜSDER, hem de TÜMAS yöneticiliği ve hastane temsilciliği yapıyordum. Hastanedeki solculuk faaliyetleri konuşulduğunda ben ve arkadaşlarım bilinirdik. Solculuğumuza karşı baskıcı tavır olarak değerlendirirdik şeflerin, başhekimlerin davranışlarını, ters bakışlarını. Oysa başhekim haklıydı. Muayene şöyle bir yapılamazdı. Sistemik muayene önemliydi. Ben kişiyi, şikâyeti için muayene odasına çağırarak orada değerlendirmeliydim. Başhekimin bana söylediği de buydu.

Asistanlığımın sonunda hazırlayacağım tez konusu “karaciğer kist hidatikleri cerrahisinde parsiyel hepatektominin yeri”ydi. Klinikte hocamız, karaciğerdeki geniş bir hidatik kist için böyle bir operasyon uygulamıştı. El ve pens yardımı ile (pensman digitale - Don Dhat Lune metodu) yapılan bu operasyon ilk kez Çin - Japon doktorları tarafından uygulanma alanına sokulmuştu. Ben de bunu tez olarak işleyecektim. Literatür topladım, iyi İngilizce bilen ağabeyime tercümeler yaptırdım. Tezimi yazarken, kist hidatiğin toplumsal bir sorun olduğunu, halk sağlığı tedbirleri ile mücadele edilmesi gerektiğini yazdım. Ameliyat olarak birçok teknik kullanıldığını, parsiyel hepatektominin de bunlardan bir tanesi olduğunu yazdım.

Hocam değerlendirdi ve bana çok kızdı. Siz solcular tezi bile soldan yazmayı düşünüyorsunuz, bu nasıl iş, dedi. Doğru söylediğini düzeltmeleri yaptıktan sonra anlamıştım. Metodu savunamamıştım yazdıklarımla. Bu ve bunun gibi, sonradan değerlendirdiğimde doğru bulduğum niteliklerin yanında çok tuhaf karşıladığım, alçakça bulduğum davranışları da yaşadım.

Bir keresinde başhekimliğe çağrılmıştım. Bütün şefler oradaydı. Beni masanın baş kısmına oturttular. Belli ki sorular soracaklar, azarlayacaklar, beni ezmek istiyeceklerdi… Bekledim. Bir tuhaflık vardı, kimse bir şey soramadı. Şahin Hoca yanıma oturdu ve bak dedi, yalnız bir sorum var. Bir sağcı, hastan yatıyor, kolunda serumu var, ciddi durumda. Sen solcusun, sağcının serumunu çeker, onun ölümüne neden olur musun? Tepem attı. Ayağa kalktım. Ne bu soru ne bu düşünce insanlığa, doktorluğa uymaz, bana böyle soruyu nasıl sorarsınız dedim. Şeflerin birbirine bakışlarını, alttan alışlarını ve beni sakinleştirerek servise uğurlayışlarını unutamam. Yıllar sonra aynı tür bir başka olay Onkoloji Hastanesinde yaşandığında ben şef statüsü ile toplantıdaydım. Arkadaşım Ali Rıza'nın cevapları muhteşemdi.

Askerliğimi yaparken sıkıyönetimde yargılanmam devam ediyordu. Sonradan istihbaratçı olduğunu öğrendiğim bir binbaşı beni çağırdığı, bak doktor, askerlik, as-..kerliktir, seni tanıyoruz, bilesin demişti. Ben, bunu öğrenmiş olarak doktorluğuma devam etmiştim.

Ankara Onkoloji Hastanesine başladığım dönemde ağabey kardeş ilişkisi ve iş yapmadaki huzur unutulamaz. Hoca ve arkadaş ilişkilerim halen aynı sevgi saygı düzeyinde. Anılarım o kadar çok ve doyurucu ki. Mutluluğum da öyle. Bana yapılan emeklilik töreni tarif edilemez. 12 Eylül'ün asker emeklisi başhekimleri sürecinde sistem bozulmaya başladı Onkoloji Hastanesinde. Bana, arkadaşlarıma baskılar başladı. Yalnız bana olsa neyse, birlikte çalıştığımız hemşire arkadaşlara, pansumancı İbrahim'e ne laflar, tavırlar. MHP’li başhekimler, Bakan Osman'ın arkadaşları, potansiyel suçlu değerlendirmeleri. Neler yaşamadık ki. Asistanlarımı rotasyonlarda ezerek başhekime yağ çekmeye çalışan ihtiraslı şefler, acil ameliyatlarda sorunları ekzajere ederek bana dönüşlerinin sağlanması gibi. Yapılamazların bana, kimliğime, kişiliğime indirgenmesi gibi.

Eğitim için gittiğim Japonya dönüşümde uyguladığım "rektum kanserinde retroperitoneal disseksiyon" operasyonunu İzmir'de sunan arkadaşın, adımı vermeyip, bir doktor olarak bahsetmesi kızdırmamıştı beni. Çünkü, yurtdışından eğitim alarak dönen iki kolo-rektal cerrah benimle irtibata geçerek çalışmalarımı izlediklerini belirtmişlerdi. Japonya deneyimim, söz doğru ise nevrimi döndürmüştü. Bu da sudan düşmanlıklara karşı dokunulmazlık zırhımı oluşturuyordu. Ayrıca, ATO'da Gerçeğe Çağrı olayı, Tıp Kurumu çalışmalarımız siyasi kimliğimizi oluşturmaktaydı. Coşkumuz çoktu. Halen de aynı moddayız desem yalan olmaz. Çalışmalarımızı internetten izlemeden değerlendirme yapılmaması kanısındayım.

Sadede gelirsek, Sağlık Bakanlığı, hastaneler, çıkarcıların karalamaları olabiliyor. Kızgınlıklar, başkalarına yansıtılabiliniyor. Ama herhangi bir doktora, yaş haddinden emekli olmuş bir doktora, ATO başkanlığı yapmış olan birine karşı yapılan bu çirkinliği yakıştıramıyorum. ATO sekreterliği yapmış olmak, şu anda yönetimde bulunmak yakışmadı. Durduğunuz yer, neresi ise orada bu şekilde durmak olmaz. Siz, siz olmalısınız.

 

Dr. Mehmet Altınok

 

Facebook
yorumlar ... ( 3 )
21-02-2015
21-02-2015 08:55 (1)
Keşke bu olayı ifşa etmek yerine, adı geçen doktorla iletişime geçseydiniz, meslek etiğiniz açısından. Bu görüşmeniz sonucu hem Dr. Selçuk hem de poliklinik çalışanları belki birşeyler öğrenirdi. Belki de siz de. Çok rahatsız edici bir yazı, bu haliyle.
21-02-2015 09:12 (2)
Sayın 1 numara, yazar Mehmet Altınok bir şeylerden çok rahatsız olmuş, bu yazıyla dile getirmiş. Yazının amacı zaten ifşa etmek ve rahatsız etmek. Anlaşılıyor ki arada derin bir husumet var ve zaten diyalog yok. Bizim dışardan karışmamızsa çok daha tatsız olabilir. Yayıncılık sizin dediğiniz gibi de yapılır, böyle de. Karşı taraf bu yazıda yanlış bir şey görüyorsa ve olayı ciddiye alıyorsa cevap hakkını kullanır, biz de "yeni bir şeyler" öğreniriz. Mehmet Altınok bizim yazarımız zaten, ne yazıp yazmayacağına da karışamayız haddi zatında. Her yazı için arkasını da araştırmak ise hiç kolay değil. Kaan Arslanoğlu
21-02-2015 13:54 (3)
yazının başındaki dr.selçuk'un ato'yla,aradaki yaşam olaylarının ato ve sekreteriyle,ilgisi/ilişkileri nedir, tam anlaşılamadı.dbo
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210910
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.