En güncel sanat: Gezi Direnişi

Geçen yıl çıkardığımız Sanatın Günceli Güncelin Sanatı’nda, “Sanat, Piyasa ve Küreselleşme” adlı bölümü şöyle bitirmiştim:

 

“[...] Bu sürecin nasıl sonuçlanacağını zaman gösterecektir. Ancak, ister ulusal ister küresel çapta, sanatsal manzara şimdilik şudur: ‘Sanat’ denen şey egemen güçler (çağdaş prensler), sanatçılar (çağdaş soytarılar) ve diğer aracılar (küratörler, eleştirmenler, reklamcılar) arasında oynanan gösterişli ve gerilimli bir oyuna dönüşmüş olup, halk da bu oyunu seyretmektedir. Halk sahaya ne zaman ve nasıl inecek, oyunun kuralları yeni baştan ne zaman ve nasıl yazılacak? İşte, asıl mesele budur.”

 

Doğrusunu söylemek gerekirse, umudum zayıftı. Tezgah öyle bir kurulmuştu ki, başka seçeneklerin devreye girmesi, hele bu kadar ses getirmesi olanaksız gibiydi. Ama işte oldu, halk sahaya indi ve kendi sanatını yarattı. Herkes – devlet, galeriler, kültür merkezleri ve sanatçılar apansız yakalandı. Asıl oyuncu, halkın kendisi bile tahmin etmemişti böylesi bir yaratıcılığı. Plansız,  anlık, doğaçlama bir sanat bu – direnme sanatı.

 

31 mayıs 2013’te, Taksim Gezi Parkı’ndan tüm yurda, hatta dünyaya yayılan direniş ve yarattığı imgeler, Beuys'un 'genişletilmiş sanat' ve Duchamp’ın ‘hazır yapıt’ kavramlarını yeniden düşünmemizi sağladı. Beuys’a göre, genişletilmiş sanat; bir yandan, yaşam-siyaset-sanat arasına çekilen, sanat için sanat odaklı pürist/modernist sınırın ihlal edilmesi, ortadan kaldırılması; diğer yandan da parti diktatörlüğünün (lider sultasının) aşılması demekti. Fluksus ve oluşum gibi sanatsal eylemlerin başarıya ulaşabilmesinin yolu, dar çevreden, ‘beyaz küp’ten sokağa taşarak geniş kitlelere ulaşmasından geçiyordu. Beuys ve Duchamp’ın iddiaları, her mekânın sanat ortamı, her nesnenin sanat yapıtı ve her insanın sanatçılık potansiyeli taşıdığı anlamına geliyordu. Tanık olduklarımız, onların iddialarını bir kez daha doğrulamaktadır.

 

Bu durum yalnızca bugüne özgü değildir kuşkusuz. Bugün olduğu gibi, geçmişteki tüm direnişler de kendi imgelerini yaratmıştı. Bugünkü imgelerin mantığını dünkülerden ayıran tek şey, bağlamsal algıdır. Dünküler sanat bağlamında algılanmazkan, yaratıcılarının böyle bir iddiası olsun olmasın, bugünküler sanat bağlamında algılanmaktadır.  


Tam bir yaratıcılık patlaması yaşıyoruz. Demek, isyan günlerinde böyle oluyor. Postmodern isyan, postmodern imgeler doğuruyor. Sanal ve gerçek mekânlar yaratıcı imgelerle dolup taşıyor. Sokak sanatı, dijital sanat, eylem sanatı, süreç sanatı, bileşik sanat
hepsi birlikte, iç içe. Her biri birbirini döllüyor, birbirini çoğaltıyor, birlikte çoğalıyorlar. Kimilerinin postmodern kimilerinin güncel sanat dediği, tam da böyle bir şey. Birer yaratıcı öznesi varsa bile, bu imgeler artık (ya da şimdilik) anonimler. Özne tekil değil, bileşik. Modernizmin ilahlaştırdığı ‘biricik’ sanatçıdan çok, ortak ruhun yaratımları bu imgeler. ‘Ben’ önemsiz değil; ama ‘biz’ de en az ‘ben’ kadar önemli.

 

Sokağın, isyanın ruhu bu. Doğaçlama gelişen yaratıcılığını kıskanmamak elde değil. Hepimizin alacağı dersler var. Tembel ve yaratıcılıktan yoksun denen gençler, harikalar yaratıyorlar. Sanat eğitimi kurumları, atölye hocaları, sanat tarihçileri ve eleştirmenler yöntem ve programlarını yenilemek zorundalar. Demek, fakülte ve işlik mantığının değişmesi gerekiyor. Demek, yeni araçlardan korkmamak gerekiyor. Demek, yalıtılmış mekanlardan çıkarak sokaktaki ortak yaratımın gizini keşfetmek gerekiyor. Demek, görsel imge ile sözel imge arasındaki yapay sınırı ihlal etmek gerekiyor. Demek, mizahın gücünü unutmamak gerekiyor.

 

Espriler çok yaratıcı, ironik, güncel, güzel, yalın, etkili. Direnişin zekası gerçekten harika. Devletin orantısız gücü varsa, direnişçilerin de orantısız zekası var! İşte tam da bu yüzden, iktidar şaşkın, çaresiz.

 

Mehmet Yılmaz

Facebook
yorumlar ... ( 1 )
14-06-2013
14-06-2013 13:56 (1)
"şimdi İstanbul'da olmak vardı, anasını satayım..." şarkısına sözleri kısmen değiştirilerek klip çekilmiş."Onlar" yapamazdı! Bu sanatsal üretimler, İsyanın çok sağlam ve kalıcı olacağını da gösteriyor! Özgürlükçü Sosyalizm üzerine "acilen" daha çok düşünmek, konuşmak gerekiyor sanırım! O.Gürsel
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211037
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.