“Yalan evrenselleştiği zaman doğruyu söylemek devrimci bir eylemdir.”
G.Orwell
Burjuva demokrasisi apaçık şiddet ile rıza imalatının aritmetik ortalamasıdır. Burada “rıza” nın oranı ne kadar fazlaysa o kadar burjuva demokrasisi adına layık olur. Ölçü, şiddetin üzerindeki örtünün kalınlığı, polisinin suratındaki sırıtışın uzunluğu, sokaktaki kanı yıkama hızı, cesetleri yok etmedeki üstün organizasyon gücüdür. Burjuva demokrasisi, hammaddesi vasat olan bir şiddet endüstrisidir. Burjuva demokrasi tiyatrosunun sürdürülmesinin en önemli koşulu “demokrasi” yalanını sokaktaki vatandaşın gözündeki devamlılığıdır.
Kapitalizm her bireyde kendisini temize çeker. Her birey, içinde toplumsalın bir temsilini taşır. Bireyin en sıradan ilişkisine kadar yayılmadan kendini gerçekleştirmiş sayılmaz. Kapitalizmin şehvetini kabartan en küçük mekân bir bireyin en sıradan günlük ilişkisidir. Kapitalizm, borsalarda, holdinglerde, medya plazalarda, bankalarda, bakanlar kurulunda ya da fabrikalarda üretilse de varlığını aynı zamanda sokakta, bireyin dünyaya bakışında ve çevreyle kurduğu ilişkilerde sürdürür; borsa ve holding sokaklara inerek annenin çocuğuna aldığı hediyeye sızar. Kapitalizm aklı, dünyayı distorsiyona uğratmak için kullanır. Bireyin önünde uzanan dünya yamuk, sisli, bulanık ve esrarengizdir. Kapitalizmin ideal bireyi, filde zürafa, açlıkta tokluk, lağım çukurunda parfüm, cesetlerde yaşam görür. İşte bu nedenle, bu çağda file fil, zürafaya zürafa, parfüme parfüm, cesede ceset diyebilmek: yani nesneleri adlarıyla çağırmak politik bir eylemdir.
Taylan Kara