Hep Aranızda Olacağım / Frederic Joliot Curie'nin Yaşamöyküsü
Rahmetli Güney Gönenç Hoca ile EMO etkinliklerinde tanışma olanağını bulmuştum

Hep Aranızda Olacağım / Frederic Joliot Curie'nin Yaşamöyküsü 

 

Rahmetli Güney Gönenç​ Hoca ile EMO etkinliklerinde tanışma olanağını bulmuştum. Kitabın başında, Yordam Kitap’tan çıkan, üçüncü baskıya önsözde, Güney Hoca'nın andığı Haluk Tosun ise, ODTÜ'de ilk meslek dersimin hocasıydı. Kitaba ilişkin notlarıma geçmeden bu bölümden bir alıntı yapmak istiyorum:

“Bu kitap ülkenin çok koyu karanlık içinde olduğu bir dönemde yazıldı ve yayınlandı. O dönemden belleğimde kalan iki anımı yazayım. Birincisi şöyle: Kitabın yedinci bölümünün başlığı altındaki ("yaşamak isteyen..." diye başlayan) alıntının altına yazarının adını koymaktan korkmuştuk; düşünebiliyor musunuz, o alıntı imzasız yayınlandı! İkinci anı: Kitap yayınlandığında Barış Derneği'nin bütün yönetim kurulu üyeleri tutukluydular. Onlardan biri, bu kitabın yazılmasında önemli katkısı olan sevgili kardeşim Haluk Tosun, bir tutukevinden öbürüne "sevk" konumundaymış, şöyle anlatıyor durumu: "Ellerim arkadan kelepçeli, beton zeminde oturmuş, sol yanımda yorganım, torbam, sevk cemsesinin gelmesini bekliyorum... Bir er gelen postayı karşı duvar dibine yığdı. Rastlantı olacak, en üstte senden gelen kitap paketi... Adım gibi eminim, içinde Hep Aranızda Olacağım var. Uzanıp almam olanaksız... İyi yüzlü bir er nişanladım, kardeş şu üstteki paketi hele bir aç, içindeki getir, bana göster dedim..."Barışı savunanların "saadetlerini millerin sefaleti üzerine kurmak isteyenler"e karşı savaşımı sürüyor, sürecek. Frederic Joliot-Curie bu savaşımda hep aramızda olacak.”

s9-10

Biyografi yazmak gerçekten zor iş. Hele ele aldığınız kişi Joliot-Curie gibi nükleer fizik alanında çalışmalar yapmış, aynı zamanda ikinci dünya savaşında Nazi işgali altında Fransız Direniş Cephesi'nin başkanı, ardından Dünya Barış Konseyi'nin kurucusu ve başkanı olmuş çok yönlü bir kişiyse, herkesin ilgisini çekecek kadar akıcı bir dille biyografi yazmak daha da zor bir iş. Fizyon, füzyon gibi kavramları, konu hakkında önbilgisi sınırlı olan, ben bile anladım. 

 

Eser, sadece Joliot-Curie'nin ​hayat öyküsünden ibaret değil. Daha doğru bir ifadeyle, dönemden ve dönemin tartışmalarından da bahsediliyor​, Joliot-Curie'nin hayatı anlatılırken.​Dönem, dünyanın en zorlu dönemlerinden, iki savaş yılları. 1800'lerin sonu ve 1900'lerin başlarında doğanlar, iki savaşa da tanıklık etmiş. Elbette, yeterince ​uzun ​yaşayabil​enler. Özellikle ikinci savaş, radyo aktivite konusunda yapılan çalışmaların sonuçlarının kullanımı bakımından önemli. Malum, ikinci savaşın sonunda ABD, Japonya'ya iki atom bombası atıyor. Sonuçta atom bombası denilen kabusun geliştirilmesi, bir yerde Joliot-Curie'nin çalışmalarının sonuçlarından. Joliot-Curie, ne atom bombasının yapımı konusunda ABD'de çalışan ekibin içerisinde, ne de görüş olarak böylesi bir çalışmayı destekliyor. Ancak, söylemeye çalıştığım onun çalışmalarının böylesi sonuçlarının da olabildiği. Nobel ödülü aldığında teşekkür konuşması sırasında, böylesi bir olasılığı düşünmüş​c​esine korkusundan bahsetmiş. 1935 yılında Stockholm'de yaptığı konuşmada:

“Geçmişe bakarsak ve bilimin gittikçe artan bir hızla ilerlediğini göz önünde tutarsak, elementleri istedikleri gibi oluşturan ve bozduran araştırmacıların patlayıcı nitelikteki çekirdek tepkileşimlerini -gerçek kimyasal zincirleme tepkileşimleri- ortaya çıkartacaklarına inanmaya hakkımız vardır. Böyle bir tepkileşimin madde içinde yayılması durumunda dev ölçeklerde ortaya çıkacak yararlı enerjiyi gözümüzün önüne getirebiliriz. Ama, ne yazık ki, eğer bu, gezegenimizdeki bütün elementlere bulaşacaksa, bizler böyle bir afetin ortaya çıkartılmasına ancak korku ve endişe ile bakabiliriz. Astronomlar bazen orta parlaklıkta, çıplak gözle görülemeyen bir yıldızın birden büyüdüğünü, çok parlaklaştığını, hiçbir gözlem aracı olmaksızın görünür hale geldiğini gözlemliyorlar, bunlara süpernova diyoruz. Yıldızın bu ani parlamasının nedeni sözünü ettiğim patlayıcı zincirleme tepkileşim olabilir. Bilim adamları bu tepkileşimleri hiç şüphesiz yaratacaklardır. Uöalım ki bu işi yaparken gereken önlemleri de almış olsunlar"

s.65-66

Güney Hoca, bölümler arasına koyduğu Nazım Hikmet şiirleri ve özellikle 1950'lerdeki barış girişimleri sırasında ülkemizdeki yaşananlar konusundaki bilgilendirmeleri ​eseri akıcı kılan özellikler arasında. ​

Merak edenler için ekleyeyim Curie soyadını görünce ilk aklımıza gelen Madam ve Mösyö Curie'ler oluyor haliyle. Frederic Joliet, Curie'lerin damadı. İrene, yani Curie'lerin iki kızından birisi, aile geleneğini bozmamış. O da ışıma konusunda çalışan bir fizikçi. İrene Curie öldüğünde Nazım Hikmet’in karısı Münevver, Nazım’a yazdığı mektupta ölüm haberini radyodan aldığını, yıllar önce Madam Curie hakkında bir kitap okuduğunu ve kitapta iki Yunan heykeline benzetilen kız çocuklarından bahsettiğini anımsamasını yazar. Nazım Hikmet, bu mektubu şiirleştirir. Karımın İstanbul’dan yazdığı mektup adını taşıyan bu şiir ile yazıyı bitirmeyi düşünmüştüm aslında. Ancak, şiiri bulmayı siz okuyuculara bırakıp, kitabın bana düşündürdüklerinden de bahsetmek istiyorum.

 

Malum, elektrik-elektronik mühendisi olunca, meslek odamız elektrik mühendisleri odası oluyor. 1997 yılında üye olduğum odam, her iki yılda bir olduğu gibi, 2016 başında seçim sürecine girdi. Kimi şubeler seçimlerini yaptı. Benim de üyesi bulunduğum Ankara şube ise 14 Şubat sevgililer gününü seçmiş seçim için. Kıymetli Güney Hoca da EMO yönetimlerinde de yer almış oda emekçilerinden. Hayatta olsaydı ona da sormak isterdim; yasal olarak üyeliğin zorunlu olduğu meslek odaları, sadece üyesiniz ve aidatınızı düzenli yatırıyorsunuz diye size bir "güzellik" yapmalı mıdır? Mesela, size kaza sigortası yaptırmalı mı? Ya da yabancı dil kursu düzenleyen bir şirket ile anlaşıp üyelerine indirimli kurs olanağı sağlamalı mı? Peki petrol dağıtım şirketleriyle anlaşıp indirimli akaryakıt sağlasa? 

 

EMO Ankara Şubesi Sosyal Etkinlikler komisyonu başkanlığı yaptığım günlerde pek kıymetli bir abimiz de komisyonun üyesi olarak toplantılarımıza geliyordu. Sanırım ikinci toplantıydı, ben dedi, EMO sitesi kurulmasını öneriyorum. Site var zaten, dedik, web sayfasından bahsettiğini düşünerek. Oysa, kıymetli meslek büyümüz, site derken kooperatiften bahsediyormuş. Arazi alınsın, üyelerimize hesaplı konut sahibi olmaları için yardımcı olunsun dedi. Pek üzerinde durmadığım bu öneri, belki bu satırları okuyan kıymetli oda yönetimine bir ışık yakar. Ne dersiniz, TOKİ ile anlaşıp bir EMO sitesi kursak, dil kursu ve akaryakıt indirimi kampanyalarının sağlayamadığı üye akınını gerçekleştireceğine bahse girerim.

Kara mizah yapmaya çalıştım ama ola ki önerimi ciddiye alan olabilir düşüncesiyle iki yıl önce İnsan Bu sitesinde yayınladığım yazımı da bilgilerinize sunarım:

http://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1230

 

Özgür Coşar

 

Facebook
henüz yorum yapılmamış
22-01-2016
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210706
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.