Sevgili Kaan,
Çözüm süreci(!) sana ümit veriyor ama bana ümit vermiyor..
Yazına neden kızayım ki, sadece üzüldüm, senin adına doğallıkla...
Çözüm süreci diye önümüze koydukları plan Atlantik ötesinde tezgahlanan bir plan, sosyalistlerin buralarda pişirilen yemekleri savunması akıl sınırımı aşar. Postmodern absurditeler ilgi alanımın dışındadır. Emperyalizmin kucağında sosyalizm mücadelesi hafsalama sığmaz..
Çözüm sürecinde Apo denen katilden bir halk kahramanı yaratılmaya çalışılıyor. Bırakalım PKK'nın öldürdüğü güvenlik görevlilerini, öğretmenleri, masum yurttaşları, yetmişlerden, seksenlerden bugüne kaç PKK'lı örgüt içi infazlarla yok edilmiştir, dahası PKK'ya rakip Kürt örgütlerini tasfiye için kaç kişiyi öldürmüşlerdir bunun hesabını versinler bir zahmet. Bu vesileyle Apo ile ilgili İlk Kurşun sitesindeki “Öcalan: Bir Teslimiyet ve Korkaklık Öyküsü” başlıklı yazımızı da hatırlatma gereği duydum.
http://www.ilk-kursun.com/haber/74976
**
Uğur Mumcu'nun sıkça dile getirdiği gibi Apo-MİT ilişkilerinin de. Uğur Mumcu'nun öldürülmeden önceki en kritik yazısı Barzanistan İsrail ilişkisidir, bu yazıya da bir bak...
Ulusalcılar Kürtleri ve Alevileri neden karşılarına alsınlar ki? Ulusalcıları Sünni-Hanefi mezhebinin unsurları mı sanıyorsun? İçlerinde Alevisi, Kürdü, Sünnisi, ateisti, Türk'ü, Çerkezi, Lazı dahil her türlü etnik ve mezhepsel unsur vardır, bununla da övünç duyarlar. Emperyalistlerin kuklası olmayan Alevi evlerine gittiğinde Hazreti Ali'nin fotoğraflarıyla Atatürk'ün fotoğraflarını duvarda yan yana görürsün. Atatürk, Ali kadar kutsaldır bu evlerde, zira Ebusuud Efendilerinin “Kızılbaşların katli vaciptir!” diyen aşağılık uzantılarının fetvalarını yırtıp atan ve hepimizi ulusun başı dik özgür yurttaşı yapan Atatürk'e minnet borçludurlar. Atatürk'ün dine bakışını da bu vesileyle hatırlatmak istedim, İlk Kurşun'daki şu yazıma baksana:
http://www.ilk-kursun.com/haber/100407
**
"Plan" barış planı değil, kanlı bir savaş planıdır, sadece Türkiye değil, İran, Irak ve Suriye'yi de paramparça etme planıdır. Böylesi bir iklimde sosyalizm mücadelesi verileceği safsatadır. Parçalanmış Irak ve Afganistan'da sosyalizm mücadelesi ne kadar yapılabilirse o kadar yapılabilir, yani yapılamaz. İsrail'in kuklası Barzanistan Anayasasının girişi şeriatın kutsanmasıdır. Çok eşlilik temeldir, şeriatın diğer kuralları da. İslam, emperyalizmin maşasıdır, ehlileştirilmiştir bu iklimde. Bize de dinler arası diyalog diye yutturuyorlar bu zokayı biliyorsun.
Atatürk'ü çok küçümsüyorsunuz, Atatürk'le Apo'ya eşit mesafedesiniz, bu gerçekten üzücü. Mustafa Kemal Atatürk bu coğrafyada aydınlanma devrimini tepeden inme gerçekleştiren bir mucizedir. Sosyalist mücadele yalnızca aydınlanma devriminin üzerine inşa edilebilir. Feodal bir yapıda sosyalizm mücadelesi çölde serap misali bir yanılsamadır. Adamlar bu devrimi ayaklarının altına alarak orta çağ karanlığına sürüklüyor hepimizi.
Tarafsız olursan bertaraf olursun. Baksana BDP/PKK takımına, Apo denen katille birlikte Şeyh Sait'in, Said'i Nursi'nin ve Seyid Rıza'nın posterlerini taşıyorlar. Bülent Arınç, Apo'nun öğrencilik yıllarında ne kadar dindar bir çocuk olduğunu, sonrasında sistemin kurbanı olduğunu anlatıyor ağlayarak. Apo'nun verdiği mesajlardaki dinsel ağırlık ve Osmanlıcılık safsataları da bununla ilintili.
Ahmet Türk gibi Adalet Partisi'nin toprak ağalarıyla kukla Kürdistan kurma hayalleri içindeler. Feodal yapıyı sorgulamak bir yana hararetle destekliyorlar. BDP'nin Kırmançi konuşmaktan aciz mikromilliyetçi milletvekilleri bize töre cinayetlerini kınatamazsınız, bu toplumumuzun gerçeğidir diyorlar. Sosyalist mücadelede örnek verdiğin Ertuğrul Kürkçü gibi özel görevlilerin sosyalizmle uzaktan yakından bir ilgisi de yok, sen de biliyorsun muhtemelen..
Bakma BDP'lilerin türbanlı, çarşaflı, burkalı sarıklı, cübbeli olmadıklarına, bakma modern görünümlerine, en yobaz unsurlardan bile daha gericiler. Bunlardan ne köy olur ne de kasaba, o nedenle solculardaki BDP-PKK sempatisine karşı duruşunu doğru buluyorum. Yine de senin ve TKP'nin bu konuda berrak bir tutum alamadığınızı düşünüyorum.
Dostça bir eleştiri söylediklerim, hoş göreceğini de biliyorum.
Ali Rıza Üçer
Editörün Notu: Ben dahil herkes suçlu: Türkiye’de siyaset yapma biçemi sol güçleri doğal olanın ötesinde ayrıştırıyor. Somut bir iş yaparken, düzgün bir çalışma içinde birleşenler, iş yüksek siyasete gelince, kıçı kırık kavramlar yüzünden kapışıyor. İnsanbu sayfalarında, zaten yayının kültür yayıncılığı niteliği gereği doğrudan günlük siyasete olabildiğince seyrek bulaşmak niyetindeydik. Medya eleştirisi, tıp eleştirisi, sanat ve edebiyat üstünden yapacaktık siyaseti. Ama, kendi ilkemizi daha baştan kendimiz çiğnedik. “Çözüm Süreci”yle ilgili iki yazıya yer vererek bir tartışma başlattık. Ona gelen tepki yazılarını da şimdi bir paket halinde topladık, bu dört yazıyı aynı anda yayımladık. Hiç siyasi yazı, yorum, haber çıkmayacak burada diye bir şey yok elbette. Ama ayrıştıran günlük politikayı daha çok başka yayın organlarına bırakmak dileğiyle. K.A