Ahmet Yıldız "ulus" konusunda %75 haklı

Sevgili Ahmet Yıldız, ulus kavramında ne kadar haklı? Net bir yanıt veriyorum: Yüzde 75.

Ahmet, sosyalistlerin, halkın ulusal duygularına gereken önemi vermediklerini belirtirken sonuna dek haklı.

Tabii burada Ahmet’in de iyi bildiği bir ayrımı vurgulamak zorunlu. Bir bölüm sosyalist, ki toplamda hayli kalabalıklar, bu önemi fazlasıyla veriyor. Ama, bence yanlış bir temelde veriyor. Niye yanlış, aşağıda açıklayacağım. İşte o kesim sosyalistlere, solculara haklı veya haksız “ulusalcı” deniyor. Ahmet, “ulusalcılığın” sosyalistlikten ayrı tutulmasına kızıyor. Orada ne kadar haklı, onu da irdeleyeceğiz. İşte bu ulusalcı sol, başta İşçi Partisi’nde ve sonra daha küçük partilerde örgütlü. Sanırım daha kalabalık bir bölümü de bağımsız duruyor ve ağırlıkla CHP’yi destekliyor.  

Kanımca, Türkiye sosyalistleri 80 öncesinde ulus konusunda, yurtseverlik kavramında, emperyalizm karşıtlığında, Kürt haklarını savunmak anlamında ve tüm bunları sosyalizm esas hedefiyle birleştirme noktasında daha doğru bir yerde duruyorlardı; şimdi eksen büyük ölçüde kaymış görünüyor.

Şöyle ki; devrimler tarihine kısaca bir göz atsak, ulusçuluğun sosyalizm mücadelesinde ne kadar önemli bir yer tuttuğunu hemen görebiliriz. Ulusçu ruh taşımayan neredeyse tek sosyalist devrim yok. Paris Komünü’nden başlayalım. Alman işgalcilere karşı yurtsever bir tepkiyle gelişmiştir. Büyük Ekim Devrimi. En az ulusçu devrimdir, o bile ulusçudur. Büyük savaşın sonlarına doğru, yıkılan ulusal onuru sosyalizmle kurtarma karakteri gösterir. Barışla ve yeni bir yönetimle, ulusal ölçekte özgürlük ve ekmek getirecek bir kalkışmayla, ulusun şerefini ayaklar altına alan Çarlığa isyanla.  

Nazi işgaline karşı büyük direniş ulusçu ruhun öne çıkarılmasıyla kazanılabilmiştir, Stalin’in bu taktiği akılcıdır. Sonrasında Faşist işgale karşı oluşan tepkiyle, kızıl ordunun desteğiyle, tüm Doğu Avrupa sosyalizme geçmiştir, yurtsever güçlerin önderliğinde. Ardından Çin devrimi. Vietnam, Kamboçya… Ulusal kurtuluş devrimleridir. Sovyet destekli yarı sosyalist Baas devrimleri, keza ulusçudur. Küba devrimi… Neredeyse istisna yok.

Elbette ulusçuluğun, sosyalizme sağladığı büyük katkıları konuşurken, sosyalizmin kök salmasında, esas hedefine ulaşmasında ortaya çıkardığı engelleri de tartışmak gerek. Öte yandan genel olarak sosyalistlerden çok gericilerdir, faşistlerdir ulusçuluğu kullanan. Burada önemli olan, bu doğal, içgüdüsel, yüz binlerce yıllık genetik karakterden kimin, ne için, nasıl yararlanacağıdır. Fakat konu o değil, anlatmak istediğim şey net: Kendi ulusuna, onun milli duygularına dayanmayan tek bir sosyalist devrim gerçekleşmemiş.

O halde Ahmet, bir kısım sosyalistleri ulusal duyarsızlıkla suçlarken haklı. Yani işin temelinde haklı. Yüzde 50’yi oradan aldı.

Türkiye’de yaşadığımıza göre, sosyalistler Türk ulusunun yurtsever, emperyalizm karşıtı, ilerici duygularını önemsemek zorunda. Önemseniyor mu? Pek değil. O halde yüzde 25 de oradan haklı. Etti yüzde 75.

Sevgili Ahmet Yıldız yüzde 25’i nereden kaybediyor?

Güzel. Sosyalistler ulusalcı olmalı, hepimiz olalım. Ama bu ülkenin bir özelliğini nasıl göz ardı ederiz. Burada Kürt ulusu da yaşıyor. Kürt sosyalistleri de aynı şeyleri söylerlerse ne olacak? Söylüyorlar nitekim. Onlar da kendi uluslarının ulusalcısı. Onları bir ulus olarak kendinle eşit sayma, onu istemesinler, buna razı olsunlar, “Ben de Türküm desinler, rahatlasınlar” de, işin içinden sıyrıl. Bu sosyalistlik mi? Türkiye bölünmedikçe Kürtlerin onurunu hiçe sayan bir solculuk, eğer hedef iktidarsa, hiç akılcı değil. 

Bence madem Politzer’den, eski günlerden söz ettik; ulusal sorunda birinci veya ikinci TİP’in, Dev-Genç’in, Dev-Yol’un, Halkın Kurtuluşu’nun üç aşağı beş yukarı herkesin anlaştığı ortak paydasına geri dönelim. Var mısınız?      

Bayrak Meselesi

Haber fotoğrafı, bizim TKP’nin kardeş partisi Yunanistan Komünist Partisi’nin bir mitinginden. Yunan komünistler, bizdeki solcu ulusalcılar gibi bayrağın suyunu çıkarmıyorlar, her yerde herkesin gözüne sokmuyorlar, ama toplantılarında milli bayraklarından da kaçmıyorlar, ona saygı gösteriyorlar. 

O halde biz de mitinglerimizde milli bayrağımızı dalgalandıralım, demek istiyorum, diyemiyorum. Üstelik bu bayrak anti-emperyalist ulusal kurtuluş savaşımızın bayrağı iken. Neden diyemiyorum; çünkü diyor ki karşıt görüştekiler, bir de ortada Kürtler var, Kürt hareketi mevzusu var, onlara nispet yapıyor gibi, millici görünemeyiz, diyorlar. Haklılar. Yunanistan Komünist Partisi ara sıra bayrak çıkarabilir, ama orada halkın neredeyse dörtte birini oluşturan ayrı bir milliyet yok. Yine haklılar. Ama öte yandan bu ayrı milli gücün temsilcileri yabancılarla apaçık işbirliği içindeyse, başka bayraklılarla omuz omuza, Türkiye’nin bayrağına karşı savaşıyorlarsa? O zaman bizim milli bayrağımızı öne çıkarmamız özellikle haklılık kazanmıyor mu? Onlar da haklılar.

Nasrettin Hoca gibi bir açmaz içindeyim. Parti yönetmek kolay değil, bizim dışarıdan yazmamız kolay. Beni oraya oturtsalar belki bazı görüşlerimde ısrar ederim, belki farklı şeyler konuşmaya başlarım. Ama şu kesin ki, kendi ulusuyla, bayrağıyla kavgalı bir sol hareket, olsa olsa vicdani bir aydın hareketi olabilir, yüzde yarımı bile bulamaz, asla iktidara oynayamaz.

Çözüm Süreci Bana Neden Umut Veriyor?

Bu konuda da son bir şeyler söyleyeceğim, ama bir yandan da Sevil Onaran hanımdan tırsıyorum. Bundan daha kısa yazılarım için “uzatıyor”, “gereksiz açıklamalar yapıyor”, “özlü söz söylemeyi beceremiyor” demişti yorumunda; kim bilir buna ne diyecek.

Çözüm sürecinden niye umutlu olduğumu tekrar şöyle özetleyeyim: Barış gelirse, her şeye rağmen, ülkenin esas sorunlarını ve sosyalizmi konuşabilmek için bir fırsat doğacak. Barış insani bakımdan iyidir. Barış’a karşı görünmek zaten siyaseten de yanlıştır. Barış gerçekleşmezse (ki en az yarı yarıya bir ihtimal) bugün barışı konuşan aktörlerin halk katında yüzleri daha net açığa çıkacak.

BDP-PKK’nın sol veya sosyalist sayılmaması gerektiğine dair görüşler de eskisine göre kuvvet kazanıyor. Umutlu olmak için alın bir sebep daha.

Bu konuda itirazlar zayıflıyor, ama yine de geliyor. Örneğin şöyle şeyler söyleniyor,  geçmiştekilerin tekrarı aslında. “Onlar solcu değilse, sol kavramını tekrar gözden geçirmemiz gerek” diyorlar. “CHP’yi de sol görmemek lazım bu durumda.” Zaten ulusalcı olmayan sosyalistlerin büyük bölümü CHP’yi sol görmüyor, faşist diyen çok. (Garip biçimde buna rağmen büyük bölümü her seçimde CHP’yle bir yerlere gelmeye çalışıyor.)    

 CHP mi solcu, BDP mi karşılaştırmasını herkes kendisi yapsın. Kendi araştırsın, kendi sorgulasın. Sadece iki soru sorayım bu karşılaştırma yönünden:

CHP son kırk yılda kaç devrimci, sosyalist, muhalif veya Kürt ilericisi öldürmüştür? 230? 340? 460? 570?  Bizim sosyalistlerimiz can başkasının canı olunca son derece bonkördürler, geniş görüşlülükleri tutar. Bu rakamların bir önemi var mı, rakamdırlar eninde sonunda, yine de soruyorum işte. İkinci soru: CHP emperyalizme bağımlılığı kıracak bir parti değildir, üstelik emperyalist planlarda hep yardımcı roller üstlenmiştir. CHP ne zaman baş aktör olmuştur ABD ve AB planlarında? Kaç on yıllar doğrudan pazarlık yapmıştır dış güçlerle? Hangi güçlerle?

Kaan Arslanoğlu     

 

Facebook
yorumlar ... ( 3 )
09-04-2013
10-04-2013 00:30 (1)
Yunanistan'da Arnavut, Makedon, Bulgar ve Türk nüfus da yasiyor. YKP'nin bu halklarin haklari icin caba sarfettigini en azindan ben duymadim, Türk kimligi taninsin gibi bir cikisina sahit olmadim. Kibris'in AB üyeligini destekleyen AKEL'e bir elestirilerini de duymadim. Sahit oldugum bir olay: 2007 yilinda Berlin'deki RL Konferansina katilan YKP genel sekreterine Yunanistan'daki Turklere yapilan baskilarla ilgili soru sormak isteyen 3 Bati Trakyali gencin konusmasinina izin bile verilmedi. Emre Ertem
10-04-2013 23:50 (2)
Neyse ki hayat tüm özgürlüklere izin vermiyor!Tek bir insan veya insan grubu vicdani-idealist çözümler arar-sunarken,hayat güçler kavgasında kendi yolunu çiziyor.Türk-Kürt sorunu da emperyal kavganın-savaşın içinde yol alırken,kim bilir hangi kanlı yeni kapıların açılacağı ara "çözümler" sunacak.Ulusçuluğa gelince.Anti-kapitalist ve üretim araçlarının toplumsal mülkiyetini savunmayan her ulusçuluk,önünde sonunda "biz bu filmi görmüştük" hikayesi olmaya mahkum değil mi? Eksik olsun. Gürsel Erkılınç
18-04-2013 21:27 (3)
Kaan Arslanoglu, Ahmet Yildiz'a cevap verirken fena halde yaniliyor. Birincisi Türkiye'de farkli etnik grup olarak sadece Kürtler yasamiyor. 2. olarak sunu söyleyebilirim Siniflar arasindaki celiskiler daha ön plandadir, aciklamalarinda emperyalizm vurgusu yok. Dolayisiyla son dönemlerde sikca rastlanan emperyalizm tarafindan kurgulanan post modern Soros Solculugunu bir sekilde yansitiyor. Ahmet Yildiz'in ODA TV'de yayimlanmis olan Türkiye Soluna Bulasmis Olan Kürtcülük Virusu yazisini okumal
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211541
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.