Dün akşam Flash TV de bir haber : Dikkat! Son 50 yılın en alerjik ayı !
Yaşadığımız günlerde artan polenler sağlığımızı öyle tehdit ediyormuş ki tedbir alınmazsa hayati tehlike söz konusuymuş!
Ardından bir uzman doktor konuşuyor: Alınacak önlemleri sıralıyor; bu mevsimde özellikle öğlene kadar dışarı çıkmamak, pencere ve kapıları sımsıkı kapamak, zorunlu olarak sokağa çıktıysak saçlarımızı yıkamak, duş almak, sokağa çıkarken de maske takmak…
Spikerin sunuşunda da, “uzman”ın bilgilendirmesinde de “alerjik bünyeliler” kavramı belli belirsiz bir yere sıkıştırılıyor, dikkat etmeseniz fark edilmez bile.
Burada sorun ne? Abartı mı diyelim, ürkü çığırtkanlığı mı, yanlış yönlendirme mi, yalan haber mi, piyasa kızıştırma mı? İnsanların günümüzde zaten azalmış olan bağışıklığını korku ve tecritle manen, güneş ve oksijenden en faydalı zamanında yararlanamamak nedeniyle fiziksel açıdan iyice baskılayıp daha çok hastalanmalarını istemek mi?
İyi niyetle halkın sağlığı için endişeleniyor ve yararlı bir haber yapmak istiyorsak, neden omega 3 eksikliğinin; C ve D vitamini yetersizliğinin; hem doğrudan, hem de kimyasal kullanımını arttırarak dolaylı yoldan aşırı hijyenin; oburluk veya yanlış diyet yönlendirmeleri nedeniyle yağ ve proteini az, karbonhidratları fazla tüketmenin; stresli, güvencesiz, izbe veya tersine aşırı elektronik ev ve iş ortamları ve ilişkilerinin alerji ve otoimmün hastalıklar başta olmak üzere bütün hastalıkların en önemli nedeni olduğu konusunda insanları uyarmazsınız? Alerji sorunu olanlara neden balık yağı, D ve C vitamini, protein, yeşil sebzeler, tereyağı ve zeytinyağından zengin, karbonhidrattan fakir beslenme ve açık havada spor yapmayı önermezsiniz. Yok eğer kastiniz çok ileri astım olgularıysa ve tedavileri tamamlanmadan bunları yapmaları yarar sağlamayacaksa, neden bunu yeterince vurgulamazsınız.
Yoksa eli kulağında bir yeni antialerjik ilaç veya aşı, veya alerji tanısında kullanılacak laboratuar kiti mi piyasaya sürülecek? Yoksa biz ortamı biraz daha sağlıksızlaştıralım, bulunsun, nasıl olsa bir ara parsayı toplarız diye mi düşünüyorsunuz? Yok o da değil de, insanları ürkü içinde görmekten sadistçe zevk mi alıyorsunuz?
İlknur Arslanoğlu