Kürt sorununda belirsizlikler, seçenekler…

Günümüzde Kürt sorunu üzerinde anlaşılan tek şey bunun büyük bir sorun olduğu. Bu çerçevede süregelen karmaşık güç mücadelelerinde hemen her şey muğlak ya da art niyetli bir gizlilik içerisinde. Açıklanmayan niyetler var. Her zaman olduğu gibi önce bu sorunun olanaksız çözümlerini ortaya koyalım.

Olanaksız önermeler:

(O1) Bu sorun kısa sürede çözülecektir.

(O2) Bu sorun zamana bırakılabilir.

(O3) Bu sorun sadece Kürtlerin (hangilerinin?) istediği gibi çözülecektir.

(O4) Bu sorun sadece başkalarının istediği gibi çözülecektir.

(O5) Bu sorun sadece Türkiye veya başka bir ülke tarafından çözülecektir.

Başka olanaksız önermeler de vardır.

 

Ayrıca gizlenen veya şimdilik öne çıkarılmayan niyetler meselesi var. (Türkiye açısından) bunlar:

(GN1) Bir kısım Kürtler her şeyi bağımsız bir devlet için yapıyorlar ama bunu taktik olarak şimdilik öne çıkarmıyorlar.

(GN2) Bir kısmı ise ayrılmak istemiyor ama bunu pek tartışmıyor.

(GN3) Büyük partiler Kürt oyları için tavizkar görünüyor ama bu kadar taviz verilemeyeceğini açıkça beyan etmiyorlar.

(GN4) Bir kısım solcular sadece laf olarak Kürt sorununu dillendiriyor ama çözüm konusunu çok muğlak bırakarak politikasızlıklarını gizliyor. Bu da tipik orta yolcu klasiği.

(GN5) Bir başka grup ise AKP'nin kuyruğunda, onlara göre tavır alıp dümen kıvırıyor ama lafta Kürtlerin baş destekçisi. Tabii AKP'nin hesapları da tutmuyor, Kürtleri kullanarak bölgede manevra politikası elinde patlayabilir. Öyle kolay yedirirler mi?

(GN6) Bazı partiler Kürtlere tamamen karşı ama kontrol altında oldukları için bunu dillendiremiyor. Örneğin MHP.

(GN7) Devletler arasında ve politik gruplarla devletler arasında gizli pazarlıklar var.

 

Şimdi bir de gizlenmeyen (açık) niyetler var:

(A1) Bir kısım solcular kuyrukçuluk içerisinde Kürtlerin en radikal taleplerini destekler görünüyor. Marjinal ama sesleri çıkıyor. Tutumları açık.

(A2) Bazı partiler sırf seçim sürecinde oy uğruna Kürtlere olanaklar tanıyor. Bazı Kürtler de bu olanakları kullanmak için onlarla anlaşır gibi yapıyor. Bu da açık oynanıyor.

 

Ama daha başka belirsizlikler de var.

(BB1) Kürtleri kimin temsil edeceği henüz belirlenmiş değil. Kendi aralarında güç çatışması sürüyor.

(BB2) Üçüncü ülkelerin kimi nereye kadar destekleyeceği, ne kadar ve ne zaman kullanacağı açık değil.

(BB3) Bölge ülkelerinin gelecekleri açık değil. Dolayısıyla birbirleriyle işbirliğinin geleceği de. Aslında Suriye sorununun gelişimine bir de bu açıdan bakılmalıdır.

(BB4) Bu ülkelerde Kürtlerin gelecekteki konumu açık değil.

(BB5) Bu koşullarda, AKP'nin bölge ülkeleriyle gelecekteki ilişkileri de belirsiz. Bölgesel planları ardı ardına çökmeye devam ederse, Kürtleri bu planda koydukları yer de sürekli değişecektir. Kaldı ki Kürtler de her koşulda bu rolleri kabul etmeyecektir. İşlerine geldiğinde ya da (içten ve/veya dıştan) zorlandıklarında ederler.

Belirsizlikler çok.

 

Gene de bu koşullarda,

(KM1) Kürtler azami taleplerinin beklentisi içerisinde kesin ve makul bir uzlaşmaya -bu her ne olacaksa- varmaktan kaçınacaktır.

(KM2) Aynı durum tüm diğer ülkelerin yönetimleri ve Kürt nüfusu için de geçerlidir.

(KM3) Türkiye'deki siyasi gruplar da kesin ve makul uzlaşma önerilerini açıklamaktan kaçınıyor. Yani, genel geçer laflar yerine, ne koşullarda bir uzlaşma istediklerini net bir şekilde söylemiyorlar. Çünkü ne deseler birileri karşı çıkacak. Aman şimdilik başımıza fazla dert almayalım diyorlar. Ayrıca niçin şimdiden taahhüt altına girelim diyorlar.

 

Kısacası, bir grup taviz kabul etmez ve bir avuç hık deyicileri dışında herkes kıvırtıyor. Tam bir Orta Doğu klasiği. Kıvırdıkça da dış müdahaleler biraz daha belirleyici oluyor. Bölge insanı kaderine sahip çıkamayınca, başka etkiler artıyor. Ayrıca sürekli ayar verildikçe yalama olup yar tutmaz hale geliyor. İşin tümü bundan ibaret değil ama şimdilik görünüş budur vesselam...

M. Tanju Akad

Facebook
yorumlar ... ( 1 )
14-01-2014
15-01-2014 00:00 (1)
elinize sağlık Nebil
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211191
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.