Bir ödül jürisi toplantısı

Fotoğrafta Yunus Nadi Ödülleri jürisinin toplantısı görülüyor. Jüri üyeleri: Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Behçet Necatigil, Azra Erhat, Haldun Taner. Fotoğraftaki jüri üyelerinin "okumadan" ödül verdiği gibi bir izlenim ediniyor musunuz? Yüzlerindeki bezginlik ve yorgunluklarına bakılırsa kim bilir kaç gündür tartışmaktalar... 

Orhan Kemal ödül verirse böyle verir, dedim kendi kendime fotoğrafı gördüğümde... Şimdiki jürilerin acaba böyle bir fotoğraf karesi var mıdır?

Nihat Ateş

Facebook
yorumlar ... ( 11 )
10-01-2015
10-01-2015 16:14 (1)
Çürüme son hızıyla devam ediyor. Yarın Ankara NHKM'de Enver Aysever'in imza günlü söyleşisi varmış :)) Kutlarız, seviyesizlik seviyesizliği çekiyor. Birileri, bizler dur demezsek, yakında Enver Aysever'i de ararız. Vay be eskiden yazar diye, edebiyatçı diye, sanatçı diye bir şey varmış, ne güzel günlermiş deriz :)) Kaan A.
10-01-2015 17:13 (2)
Barbar yazarınız yarın gidip eleştirilerini orada açıklasa ya. Basın da oradadır, epey ses getirir
10-01-2015 17:14 (3)
ben de yorumlarımda yazmıştım. zannederim yorumumu görmemişsiniz. tkp'li olduğunuz dönemde size böyle bir organizasyon düzenlediler mi yoksa televizyona çıktığı için tanınırlığı olanlar insanlara mı sadece değer veriliyor? ç.
10-01-2015 17:52 (4)
Bu fütursuzluğu,pervasızlığı görmek,duymak,bilmek acı...Hepten çığrından çıkmış durumdalar.Havanda dövecek su bile bırakılmadı...Hatırlar mısınız,Okan Bayülgen bir seçimde TKP'ye oy verdiğini ya da vereceğini deklare edince,onu da tepemize çıkarıyorlardı az kalsın.Şaka değil,Gezi'nin erdem timsali Sn.Bayülgen'i.Goygoyculuk yapmasana be!Caner
10-01-2015 17:54 (5)
Sayın Ç, 3 numara, olguyu kişiselleştirmemek için daha önceki sorunuzu görmezliğe gelmiştim. Madem ısrarlısınız söyleyeyim. Kadıköy Nazım'da bana özel bir söyleşi de yapmışlardı. Çok oldu, sanırım daha üye olmadığım zamandı, tarihi hatırlamıyorum. Ben imza günü yapmıyorum, söyleşi teklifi yapılmıştı, onu kabul etmiştim, duyurusu da iyi yapılmamıştı. Ben de kimseye duyurmadım. Az katılım oldu, birkaç kişi hariç zaten kendi okurlarımdı. Parti veya üyeleri ilgi göstermemişti. Bu ayrıntıları niye anlatıyorum, çünkü kendim böyle şeylerden hoşlanmıyorum, ben iyi bir karşılaştırma örneği olamam. Fakat Kayıp Devrimin Öncesinde romanı Yazılama'dan, yani TKP yayınevinden çıktı. Bunun için hiçbir etkinlik, söyleşi yapmadılar, oysa Gezi dahil çok hareketli bir siyasi dönemi anlatıyordu. Kitap eklerinde küçücük bir yazı çıkardılar baştan savma, Selim İleri'ye Aysever'e gösterdikleri alakanın çeyreğini göstermediler. Bizde maalesef en büyük anti-komünistler komünistlerin kendileri. Kaan Ars.
10-01-2015 18:29 (6)
Komünistlerin yeni sloganı: "Bu ülkeye anti-komünizm lazımsa onu da biz örgütleriz!" Enver Aysever söyleşisinde komünistlere başarılar. K.A.
10-01-2015 19:16 (7)
Şimdiye kadar kitap imzalatmadım. Kitap imzalatmanın da gerekli bir şey olduğunu düşünmüyorum. İçeriğine göre o yazarın siyasal analizlerini,edebi bakış açısına zaten imzasını atıyor tekrardan imzalamanın gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ama söyleşi önemlidir. O şekilde yazar geri dönüş alır. Olumlu olumsuz eleştirilerini öğrenmiş olur. Karşılıklı fikir alışverişinin olduğu ortam yaratılmış olur. Amacım size sormamın nedeni bu durumun genellenebilir olması. Asıl sorun sosyalist yapıların kendi aydınlarından çok medyada reklamı yapılan liberallere daha çok değer vermesi. Sol,Birgün,İleri,Sendika.org köşe yazarı olarak diğer yapılardaki sosyalistlere yazarlık teklifinde bulunmuyor. Ama liberallere anında teklifte bulunabiliyor. BHH dediler ama Kemal Okuyan Birgün'de, Melih Pekdemir sol haber portalında yazdırmazlar. Ama Enver Aysever her ikisinde de yazabilir. Nazım Hikmet bu dönemde yaşamış olsaydı NHKM söyleşi için Nazım'ı değil Enver Aysever'i ya da Selim İleri'yi tercih ederdi. ç.
10-01-2015 22:54 (8)
Değerli Editörlere bir şey sorcam; belki de belirttiniz kaçırmış olabilirim. Bu ödül sistemine toptan mı karşısınız? bilim, sanat, ebebiyat, sinema vs. dallarında verilen tüm ödüller anlamında soruyorum. Radikal'de İlyas Salman'nın röportajını okudum mesela, içten içe bir ödül alma hevesinin olduğunu gördüm. röportajının bir çok yerinde doğru laflar ediyor ama sanırım, esas mesele doğru laflar etmektense, işin esası uygulama ve yaşam biçiminde sanırım. r.kulaksız
11-01-2015 00:15 (9)
Evet, ben de şunu sorayım: Orhan Kemal ödülünü, "aynı jüri" Hamdi Koç değil de her açıdan Orhan Kemal çizgisine uyan birine verseydi, yorumunuz ne olurdu? Yok, eğer toptan ödül ve jüri mekanizmasına karşı iseniz, sayfalarca yazı ile H. Koç'un bu ödülü hak etmediğini kanıtlamaya uğraşmaya gerek olur mu? Çünkü, haliyle, H. Koç hak etmiyor demek, başkasının hak edebileceği işaretini vermektir; dolayısıyla, aslında "ödül ve jüri" sistemine karşı olunmadığı -üstü kapalı da olsa- ifade edilmiş olunmuyor mu, bir bakıma?HM
11-01-2015 11:07 (10)
Evet,H.M.'ninkine benzer bir soru çengeli,benim kafamı da kurcalıyor:Orhan Kemal Roman Ödülü,Hamdi Koç'a değil de,diyelim toplumcu-gerçekçi Hayrullah Teke'ye(bu adı ben uydurdum)verilseydi,nasıl bir tavır takınılacaktı?Yarışma-Seçici Kurul-Ödül Sacayağı'na,(roman,öykü,şiir,deneme,senaryo,film,karikatür,müzik,tiyatro vd.)bütün sanatsal yaratımlar/etkinlikler bağlamında mı karşıyız;yoksa sacayağın bileşenleri,bâzı ayrıksı durumlarda birbirini bütünleyerek,estetik verimler alanında seçmeci yargılarda bulunmayı sağlayabilir mi?..Benim bu mevzûdaki kişisel düşüncemi soranları ise, Arif Damar'ın bir şiir kitabının adıyla cevaplayayım:Nobel dâhil,"Külliyen Red".-bünyamin durali
24-03-2016 21:38 (11)
http://falancadurak.com/edebiyat-odulleri-ile-ilgili-polemikler/ Hayri İrdal
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210951
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.