Gıda intoleransı nedir, yapılan testler güvenilir midir?
Bugünlerde birçok kişiden “diyetteyim, buğday alerjim, süt alerjim var” cümlelerini sık duyar olduk. Peki, bu kişiler gerçekten bu gıdalara alerjik mi, yoksa bu gıdalara karşı toleransları mı yok? Bu gıdaları hiç mi tüketmemeliler? Eğer bu gıdaları tüketmezlerse, bu gıdaların sorumlu olduğu rahatsızlıkları gerçekten geçer mi? Bu gıdaları gerçekten ömür boyu tüketmemeleri gerekiyor mu?
Son yıllarda birçok kişi gıda intoleransı testi yaptırıp, kendisinin toleranssız
olduğu gıdaları saptayarak ve sonrasında bu gıdaları diyetinden çıkartarak bir
takım rahatsızlıklarından kurtulabileceklerini düşünmektedir.
Gıda intoleransı testi yapılırken parmak ucundan bir miktar kan alınır,
sonrasında kişinin hangi gıda veya gıdalara karşı intoleransı olduğunu
saptanır ve testin sonucuna göre uygulaması gereken beslenme planı
oluşturulur. Testi yapan firmalar gıda intoleransının sivilce ve ağız yaraları
gibi cilt problemlerine, kronik yorgunluk, uyku bozukluğu, baş ağrısı
ve depresyona, gaz, şişkinlik, kabızlık, ishal, mide krampları, karın ağrıları,
Crohn Hastalığı ve irritabl bağırsak sendromu gibi mide ve bağırsak
hastalıklarına, kronik farenjit, saman nezlesi ve astım gibi solunum yolu
hastalıklarına, romatizma, migren, ödem gibi nedeni bilinmeyen hastalıklara ve
çağımızın sorunu aşırı şişmanlığa neden olduğunu ve bu gıdaların diyetten
çıkartılması ile bu hastaların rahatlayacağını iddia etmektedirler.
Yapılan bir araştırmada, Amerika’da yaşayan insanların üçte birinin
kendilerinde gıda alerjisinin mevcut olduğunu düşündükleri saptanmışken,
gerçekten gıda alerjisi olanların oranı ise çocuklar için yüzde 5, ergen
ve erişkinler için yüzde 4’tür. Acaba bu kişiler neden gıda alerjileri olmadığı
halde, olduğunu düşünüyorlar? Uzmanlar insanların bir bölümünün gıda
intoleransı ve gıda alerjisini karıştırmasının buna neden olduğunu
düşünmekteler.
İnsanlar genellikle bir gıdayı yedikten sonra kötü hissettiklerinde bunun
genellikle gıda alerjisi olduğunu sanıyorlar ve bu gıdayı diyetten
çıkarttıklarında da bir takım lezzetli veya besleyici gıdalardan uzak
kalabiliyorlar. Oysa bu reaksiyonların bir bölümü gıda intoleransı. Bu konuyu
derinliğine inceleyebilmek için gıda intoleransı ve gıda alerji kavramlarının
ne olduğunu bilmekte fayda var.
Gıda alerjisinde vücudun bağışıklık sistemi yenilen gıdalara karşı IgE tipi
savunma antikorları geliştirerek, anormal bir reaksiyona neden olur. Gıda
alerjileri aniden (dakikalar ve saatler içinde) gelişir ve kaşıntı, kurdeşen,
nefes darlığı, hırıltı ve ölüm gibi ciddi bulgulara neden olabilir. Bununla
birlikte, bazı insanlar bazı gıdaları aldıktan sonra vücutları antikor
geliştirmediği halde rahatsızlık hissederler. Bu rahatsızlıklar IgE dışı
hipersensivite (aşırı duyarlılık) durumları veya gıda intoleransı olarak bilinir.
Gıda intoleransı gıda alerjilerinden daha sık görülür. İntoleransın
bulgularının başlaması genellikle daha yavaştır, genellikle gıdanın alınmasından
saatler sonra başlar. Hatta şikayetlerin ertesi gün veya daha uzun süre sonra başlaması
bile görülebilir. Birkaç gıda veya gıda grubuna intolerans nadir bir durum
değildir ve gıda intoleransının bir takım kronik hastalıkların sebebi olup
olmadığını söyleyebilmek her zaman kolay değildir.
Alerjik durumlarda gıdanın çok az miktarda alınması
alerjiyi tetiklediğinden, hastalar gıdanın çok az miktarını bile yemeyi
tolere edemezler. Bu da tanıyı kolay koydurur. Ayrıca kan testleri ile o gıdaya
karşı IgE tipi antikorlar saptanınca tanı kesinleşir. Fakat gıda intoleransında
genellikle kişiler az miktarda gıdayı tolere edebilirlerken, çok miktarda
alındığında vücut bu gıdayı tolere edemez.
Gıda intoleransı ile karışabilen diğer iki durumda gıda duyarlılığı ve gıda
zehirlenmesidir. Gıda duyarlılığında bazı gıdalara karşı kişiler, asit reflü,
kusma, karın krampları gibi bir takım istenmeyen reaksiyonlar gösterebilirler.
Bu reaksiyonlar bağışıklık sistemi vasıtası ile gelişmezler.
Gıda zehirlenmesi ise gıdaların bakteriler ile kontamine olması sonucu gelişir.
Gıdanın alımından 24 – 48 saat sonra kusma, ishal ve karın ağrısı bulguları
geriler.
Gıda intoleransının bulguları kişiden kişiye değişir. Halsizlik, eklem
ağrıları, göz altı morluğu, gece terlemesi, ishal ve kusma, şişkinlik, irritabl
barsak sendromu, kızarıklık, egzema gibi bulgular görülebilir.
Gıda intoleransına bebeklik döneminde en çok inek sütü, sonra soya sütü neden
olur.
Gıda intoleransının çeşitli nedenleri vardır:
1. Enzim eksiklikleri:
Enzimler gıdalar içinde bulunan temel yapı taşlarını ayırmayı sağlayan doğal maddelerdir. Eğer bu enzimler eksikse veya hiç yok ise, bu gıdaların parçalanamaması, vücutta rahatsızlığa yol açar. Örneğin laktoz intoleransında süt şekerini (laktoz) parçalayan laktaz enzimi vücutta eksik olduğundan, şeker bağırsaklardan emilebilecek küçük parçalara ayrılamaz ve karın ağrısı, şişkinlik, ishal gibi bulgulara neden olur. Şaşırtıcı ki, aynı bulgular süt alerjisinde de görülür. Bu nedenle intolerans ve alerjiyi ayırmak her zaman kolay olmayabilir.
2. Farmakolojik intolerans:
Kahvedeki kafein, çay, çikolata veya peynirdeki aminler gibi bazı kimyasallar, vücudu etkileyerek intoleransa neden olabilirler. Gıdalarda bulunan bu maddelere bazı kişiler daha duyarlıdırlar, diğer kişiler de ise aşırı miktarda yemedikçe intolerans bulguları gelişmez.
3. Toksik intolerans:
Bazı gıdalar kusma ve ishale neden olan toksik maddeler ihtiva ederler. Örneğin pişmemiş nohut bu semptomlara neden olan aflotoksinleri içerirler. Nohut pişirildiğinde bu toksinler ortadan kalkarlar.
4. Yiyeceklerdeki histamin:
Bazı gıdalar doğal olarak histamin içerirler veya zaman içinde histamin üretirler (taze olmayan veya uygun depo edilmemiş balıklar). Bu tip gıdaları tüketen kişilerde tipik deri döküntüleri, karın ağrıları, ishal ve kusma görülür.
5. Yiyeceklerdeki salisilatlar:
Birçok gıda salisilat içerir. Bu tip gıdaları alan birçok kişide reaksiyon gelişmezken, bazı kişiler bu gıdaları fazla tükettiklerinde rahatsızlık yaşarlar. Genellikle düşük ya da orta seviyede salisilat içeren gıdalar iyi tolere edilirken, yüksek seviyede salisilat içerenlerden kaçınmak gerekir. Meyve ve sebzeler salisilik asidin doğal kaynaklarıdır, meyveler çok miktarda salisilata sahiptirler, özellikle çilek, kiraz gibi meyveler. Bazı ot ve baharatlar oldukça yüksek miktarda salisalata sahiptir ve et, kümes hayvanları, balık, yumurta ve süt ürünlerde az veya hiç yoktur. Baklagiller, tohumlar, kabuklu yemişler ve tahıllardan sadece badem, kestane ve yer fıstığında belirgin miktarda salisilat bulunur. Aşağıdaki tablo salisilat içeren gıda örneklerini vermektedir.
Gıdalarda Salisilat Miktarı
Miktar |
Bitkiler |
Meyveler |
Kabuklu yemişler ve tohumlar |
Baharatlar |
Yüksek (0.5 – 1 mg |
Yonca Brokoli Salatalık Ezilmiş fasulye Ispanak Tatlı patates |
Elma Avokado Kiraz Kırmızı üzüm Taze mandalina |
Çam fıstığı Antep fıstığı |
|
Çok yüksek (>1 mg) |
Mantar Yeşil biber Zeytin Mantar Domates Kırmızı turp Hindibada |
Kayısı Böğürtlen Kavun Kuru üzüm Çilek |
Badem Yer fıstığı Kestane |
Kimyon Dere otu Fare kulağı Acı kırmızı biber Biberiye Kekik Zerdeçal Hardal |
Katkı maddeleri
Doğal veya yapay katkı maddeleri gıdalara renk vermek, korumak veya işlemek için katılırlar. Bazı kişilerde bu maddeler karşı toleranssızlık gösterebilirler.
Gıda intoleransı nasıl tanınır?
Doğru ve detaylı bir şekilde yenilen yemeklerin ve şikayetlerin yazıldığı
bir günlük, probleme neden olan gıdanın saptanmasında faydalı olabilir. Çöliak
hastalığı ve laktoz intoleransı dışında gıda intoleransını
gösterebilecek güvenilir ve onaylanmış bir test maalesef yoktur.
Gıdanın alımından sonra bulguların başlaması arasındaki süre birçok faktöre
bağlı olarak değişir. Eğer gıda nadiren tüketiliyor ise, bulguların başlangıcı
ani olabilir veya birkaç saate uzayabilir. Eğer gıda devamlı alınıyor ise,
bulgular devamlı olduğundan bu ilişkiyi saptamak zor olabilir.
Gıda alerjisinde rahatsızlıkların çeşitliliği önceden kestirilebilir. Fakat
gıda intoleransında çok çeşitli şikayetler görülebilir ve bu şikayetler
spesifik olmayıp, bir çok hastalıkta da görülebildiğinden, tanı konusunda şüphe
yaratabilirler. Bu nedenle ayrıntılı diyet günlüğü tutulması gerçekten çok
önemlidir.
Diyetten
sorumlu gıdaları çıkartılması ve yeniden eklenmesi
Sorumlu olduğu düşünülen gıda eğer şikayetler gerilerse, bir müddet diyetten
çıkarılır. Gıdanın diyetten çıkarılma süreci 2 – 6 hafta sürer. Bu sırada
benzer besleyici özelliği olan gıdalar diyete alınır. Bu işlemin diyetisyen
gözleminde yapılması gerekir. Daha sonra şüpheli gıda yeniden diyete alınarak,
bu gıdanın vücutta reaksiyon yapıp yapmadığı gözlenir. Bu uygulama oldukça zordur
ve sabır gerektirir. Kısıtlama döneminde diyete yüzde 100 uyulmalı, eğer bir
hata yapılırsa diyete yeniden başlanmalıdır.
İntoleransa sebep olan gıda haftalar veya aylar sonra yeniden tüketildiğinde
vücutta bazen reaksiyon oluşturmayabilir. Bu durum tolerans olarak
adlandırılır. Eğer bu gıda çok büyük miktarda ve oldukça sık örneğin her gün
alınmazsa sıklıkla bulgular tekrar etmez.
Gıda intoleransını saptamak için bir çok laboratuvar gıdalara karşı
gelişen IgG veya IgG alt grup antikorlarını saptamaktadır (örneğin
York testi, Cambridge testi), fakat bu testlerin gıda intoleransını
saptamadaki güvenirlilikleri onaylanmadığından tavsiye de edilmemektedir.
Uyarı: Gıda intoleransınız olduğunu
düşünüyorsanız, bilimselliği onaylanmamış testlere güvenmek yerine lütfen
hekiminiz başvurun ve de önerilerine sadık kalın.
Şafak Metekoğlu