Savaş ağalarından, bu bataktan nasıl kurtulacağız?.. Okurlar-yazarlarla sohbet (2)

Düşmanınızı mutlak yanlış, kendinizi mutlak doğru görürseniz hakikatten uzaklaşmaya, sahte bir dünya yaratmaya başlarsınız. Bu tutum ne bilimsel, ne ahlakidir. Fakat gerçeği iyi bir şey için çarpıtmanın siyaseten işinize yarayacağını düşünebilirsiniz. Evet, yarar, ama daha çok sağ siyasete yarar. Tüm solun sağcılaşmasının baş nedeni budur.

AKP'den nasıl kurtulacağız?

AKP yanlılarıyla zaman zaman tartışırım. Onlar bana muhalefeti haksız gösterecek AKP iyiliklerinden bahsederler. En öne çıkardıkları şey ülkede gözle görülür refah artışı. Eskiye göre pek çok hizmetin çok daha düzgün yürümesi. Şehirlerin, yolların görünümünün düzelmesi. Ulaşımda sağlanan ilerlemeler. Sağlık hizmetlerindeki kolaylıklar vb. "Doğru" derim. Kaba muhalefet yapmak istemem, çünkü kaba muhalefet hep onların işine gelir. "Böyle ama, nedenleri de şunlar" demem. Çünkü nedeniyle çoğu kişi ilgilenmez, neticeye bakarlar.

Ama derim, "doğayı bitirdiler." Biraz irkilirler o an, çok da umurlarında değil. "Ama kültür diye bir şey bırakmadılar." "Eğitim imkanları çok arttı" diye yanıtlarlar, kültür nedir ki, kimin umurundadır! "Her yere imam hatip açtılar, artık zorunlu tutuyorlar oraya gitmeyi! Ve bu dindarlık değil, bunların dini para dini çünkü, bu siyasi sahtekarlık." Biraz rahatsız olurlar ama, o konuda duyarlı kişiler zaten CHP'lidir, HDP'lidir; AKP'liyi fazla sarsmaz.

"En önemlisi" derim, "yalana dolana, açgözlülüğe, sahtekarlığa alıştırdılar milleti. Ahlak diye bir şey kalmadı. Bu cilalı ilerlemelere bakmayın, ruhu çürük, salt para üstüne kurulu bir ülke günün birinde borsa gibi tek saatte çöker. "

Kendileri ve çocukları için en çok bu sözlerimden etkilenir, bir süre susup kalırlar.

Sol kendi yalanında boğuluyor

 O kısa suskunluğun ardından şöyle derler: "Evet, iktidarda yamuk adamlar da var, ama muhalefet çok mu farklı. Bize tam dosdoğru bir parti, tam dosdoğru siyasetçiler gösterin, haklısın diyelim."

İşte orada ben de susar kalırım. Muhalefetin en zayıf noktası!

CHP'den başlayalım. İçinde iyi niyetle çalışan dürüst birçok siyasetçi var. Ama çoğunluklar mı? Asla! CHP kaypak mı kaypak bir parti. Bunu cümle alem biliyor. Gerçi en sağlam noktası da bununla ilgili. Kaypak ve ilkesiz bir parti olduğunu pek de gizlemiyor. Gizlemek için kendini zorlamıyor. Neyse o... Belki Türkiye siyasi yaşamının en az yalanlı partisi. Ama Türkiye'yi yalana boğan bir iktidarın karşı seçeneği kaypak parti olabilir mi?

MHP'den söz etmeye bile gerek yok. Onlar da görece az yalanlı, ama dürüstlükleri kaba kötücüllükse neye yarayacak?

Ya HDP? Ya HDP'yi destekleyen tüm sözde sosyalistler? Bunlar yalancılıkta, sahtecilikte AKP'yle yarış eder, bazı kulvarlarda onu bile geçerler. 30 yılda siyasi yaşamı bu ölümcül radyasyonlu, bu korkunç kimyasallı söylemleriyle öylesine kirlettiler ki, bu topraklarda sol adına bir ot bile bitmeyecektir on yıllarca.

Peki Marksistler?

Çoğu Marksist zaten ya AKP ya HDP destekçisidir. Bağımsız kalmaya çalışanların da ezici çoğunluğu birkaç sokak eyleminde sıra savar, sonra yine girer  milliyetçilik kuyruğuna. Yoksul Türklerin ve Kürtlerin en cesaretli evlatlarını kıran ırkçı bir  eksende solun gelişeceğini, bu kin ve kandan güzellik çıkacağını tıslayıp duranların solcu, sosyalist değil, düpedüz karşıdevrimci olduğunu ne zaman anlayacaktır bizzat kendileri? 

Yoksul çalışanların, işsizlerin büyük bölümü sağcıdır bu ülkede. Onları kazanmak için ne fikren, ne pratikte neredeyse parmak oynatmazlar. Kürdün ve Türkün, Sünni ve Alevinin birbirine girdiği bu ülkede Türk ve Kürt yoksulu gerici olmasın da ne olsun! Garibanı bırakın, okumuş yoksul ve işsizleri temel alan bir sınıf politikası üstüne çalışan? O da yok! 30 yıldır sürekli yaşamdan dayak yiyen teori ve pratiklerini değiştirmek için ciddiye alınır bir duyarlılık görmeyiz.   

Sendikaları kokuşmuştur, aldırmazlar. Meslek odaları zenginden yanadır, umursamazlar. Aydınlar, sanatçılar piyasacı olmuştur, oh derler, biz de yararlanalım, yeter ki saflarımızda kalsınlar! Halkçılığı silmiş, kendi için var olan, kendine aşık solculuk! Sadece faşizmi besler.

Ulusalcılara ne demeli?

Dürüst, işini iyi yapan pek çok Atatürkçü'nün bu ülkenin çıkmış çivisine rağmen dağılmamasında, buraya kadar gelmesinde rolü büyük. Ne ki ulusalcı liderlerin de büyük bölümü oligarşiyle, emperyalist odaklarla sıkı fıkıdır. Herkese reklam ettikleri ilkelerini çok defa satmışlardır, bundan sonra da satacaklardır. Ulusalcı kesim tutucudur, yazılarını paylaştıkları, peşlerinden gittikleri sivrilmişlerin gerçek yüzünü görebilecek devrimci uyanıklıktan çok uzaktır. İstisnalar dışında.       

Yalan makineleri

Neredeyse tüm muhalefet büyük laflar etmeye bayılır. Sorun şudur ki, o büyük lafların hakkını veremez, vermek şöyle dursun, böyle bir niyet de göstermez. O zaman tüm o büyük söylemler ayağa düşer. O söylemler zehirlidir, değdiği yerde yaşam bırakmaz.

Bugün AKP yarın bir başkası. Tüm gericiliklerini AKP'ye karşı radikal bir söylemle, ara sıra bir sokak gösterisiyle gizlemeye çalışan aktivistlerimiz... Bugün AKP'yi (tek derdimiz AKP değildir zaten, ama bunda bile hiçbir tutarlılık yoktur), yarın bir başkasını güçlendirirler.

Kimi düşman görüyorsanız, yüzde yüz haksız değildir o. ABD mi düşman! Faydası hiç mi yok? Yaptığı iyi iş bulunmaz mı? İşine gelince sığınıveriyorsun kucağına? AKP mi düşman! Hiç mi güzel şey yapmamış? Hiç mi fayda görmemişsin? Vardır bir yüzde 14-15. O da mı yok? PKK da mutlak kötü değil. Onun da haklı olduğu şeyler var. Hiç mi yararlanmazsın varlığından? IŞİD bile tamamen haksız değil. Daha birkaç yıl öncesine dek aynı coğrafyada aynı adamların işgale direnişini desteklemiyor muyduk?

Sözünü ettiğimiz sansürcü solcularda? Onların iyilik oranları kuşkusuz çok daha yüksektir. Burada ve başka yerlerde az mı övdük yaptıkları iyi işleri. Sosyal faşizmlerine karşın... Yani?..

Her şeyi artısıyla eksisiyle görebilmek lazım. Bilgiye tüm yönleriyle ulaşabilmek lazım. Ondan sonra yorumla istediğin gibi, ardından açık açık tartışalım. Ama sen bilginin bir yanını kasıtlı biçimde gizleyeceksin, gerçeğin işine gelmeyen yanını sürekli örteceksin, tartışmayı kapatacaksın, sonra da muhalefetin gelişmesini bekleyeceksin. Eskiden sol akımlar kamuya açık kıyasıya tartışırlardı görüşlerini. Şimdi o da yok.

Kendin yüzde yüz haklısın! Neredeyse tek kusurun yok. Bu şekilde çıkan gazeteler. Cumhuriyet, Aydınlık, Birgün vs... Tanrı elinden çıkma kusursuz sol partiler!.. Yalana en az gereksinim duyanlar bile yalana sarılmış durumda. Kendi ayıpları görünür diye sol içi tartışmayı bile yok etmişler. Bizim takım haklı, her durumda, yüzde bin beş yüz bizim takım haklı! Böyle grupları hangi aklı başında vatandaş ciddiye alır? Her köşe başında kralı oynayan bir palyaço. Gerçek insan değil. Söz cambazı. Başkalarının kanıyla ülkeyi kurtaranlar. Her katliamdan siyasi rant çıkaran, yeni katliamlar çağıran cinayet tacirleri! Duygu simsarları! Siyasetçisi, şarkıcısı... Sıradan sosyal faşizmin vasat şakşakçıları.      

Yalana karşı birleşik cephe...

Biz insan BU'da kendimizi kusursuz, hasmımızı ise mutlak yanlış göstermiyoruz. İNSAN BU... Bir yazar bir şey yazıyor, öteki gelip tokadı patlatıyor. Façası bozulmamış tek otoritemiz yok. Kralı oynayan palyaço durumuna düşmüyoruz hiç değilse. Palyaçoysak palyaço. Yorumlarda da öyle. Palyaçonun tepesinde tepinmek isteyenler de çıkıyor, hem de altına ismini yazmadan. Bazen sadece bunu engelliyoruz. Ne garip eleştirilere, ne sürekli aşağılamalara tahammül ediyoruz. Kimse dokunulmaz değil. Öfkeleniyoruz, kavga ediyoruz. Yazarların insan olduğunu, sahici, yaşayan insan olduğunu gösteriyoruz. 

Bizim muhalif yayınlardan, partilerden beklediğimiz şey bunun yarısı bile değil. Ama hiç değilse işlerine gelmeyen haberleri de ara sıra verebilsinler. Okurlarla tartışmıyorlar, hiç değilse kendi yazarları azıcık birbiriyle tartışsınlar.

Bu görülmezse, o insanların gerçek insan olmadığını, bunların sahte kişilikler, sahici olmayan duruşlar, bir şeyleri oynayanlar olduğunu vatandaş fark eder, ediyor.   

Ey okur,

Bu sahtecilikle birlikte mücadele edelim ki, günün birinde gerçek muhalif insanlar, gerçek liderler çıktığında ve halka seslendiğinde onların sözleri de yalan bilinir.  Siz bir şeyler yapın, biz sizi destekleyelim biraz da. Bizde mide kalmadı, haberiniz ola. Bugünden geçtik, gelecek kuşaklara karşı da mı sorumluluk duymayalım?  

Kaan Arslanoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 390 )
17-08-2015
17-08-2015 14:49 (1)
Okurlarla yazarlarla sohbete artık bu yazı altından devam edeceğiz. Çünkü önceki sayfanın altı yüzlerce yorumla iyice aşağıya doğru uzadı. Sonuna ulaşmak güçleşti. Zaten size yeni diyeceklerimiz var yukarıdaki gibi. Önceki sayfalara ilginizden ötürü çok teşekkürler. Sorular cevaplar bir süre bu sayfa altında. Saygılar sevgiler herkese. Editoryal Yüksek Kurul
17-08-2015 18:41 (2)
Bu yeni sayfanın kuralı imzasız yazı yayınlanmaz olsun mu?
17-08-2015 18:43 (3)
Böyle kural koysak ilk ihlal eden 2 numara olsun mu :)) Müdüriyet
17-08-2015 18:46 (4)
böyle mi? Bir öneri... http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/347057/Ucuruma_duserken....html
17-08-2015 18:50 (5)
O benim teknoloji özrümden, AA yazarken sayfa kayboldu :)
17-08-2015 18:51 (6)
4 numara, eğer 2 numara sizseniz imzanızı koysaydınız. Her neyse, Ergin Yıldızoğlu o bildik güruhla birlikte yalan söylemeye devam ediyor. HDP ile PKK'yı ayrı tutuyor. Ne çıkarı var insanların böyle yalanlar söylemeye ve kendileri de inanmaya? Var! Çıkarları var. Güya Marksistler ama, nasıl yaşarsan öyle düşünürsün düsturunu başta kendilerine uygulamıyorlar. 2 numara galiba AA imiş. K.A.
17-08-2015 19:20 (7)
imzasız yazı?.. yazılar zaten imzasız yayınlanmıyor (hatta, sizin tabirle "yayım"lanmıyor). problem yorumlarda. ama imzanın da bir ölçüsü olmalı mı? örneğin ben şimdi sarı çizmeli memedağa diye imza atsam bu kabul olunacak mı? ya da ygtesbo diye yazsam?.. koral yunuk, velfecri dolar, büşra, sançez, fantom, sanba-3, kim.co., dr. jekyll falan... bunların kim olduğu belli. bir de kim olduğu belli olmasa da ç var. onu çok seviyoruz. ailemizin önemli bir bireyi (şaka yapmıyorum). ama dbo türevi squimsonic nikli birsürü dadangaç yorum sahibi de mevcut. nasıl olacak? müdürler ne der? imza: squimsonic niki olmayan biri
17-08-2015 22:11 (8)
Başta insanbu imzası ile yazılan bu yazıyı açıp okuyunca altından Kaan Arslanoğlu imzasının çıktığını görüyoruz. Bu sitenin diğer editörleri bu yazıya kendileri yazmış gibi imza atar mı acaba? Şahsen epeyce bir kısmına katılabileceğim fikirler, ama bütünüyle altına imzamı atamam, çok tartışmam lazım. Tartışmaktan çok beni kolumdan tutmuş bir yere götürmeye çalışıyor insanbu ya da KA. “Şu iyi ama kötü yönleri var, bu da öyle, öteki iyi olabilir ama en kötüsü de aslında o. Peki ne yapalım insanbu (veya KA)? Müdüriyet yeni bir parti mi kuruyor ona mı davetliyiz? Yoksa KA partisine mi katılmamız isteniyor? Tekrar için affınızı dilerim, net anlaşılsın istiyorum: Bu sitenin diğer editörleri bu yazıya kendileri yazmış gibi imza atar mı acaba? Dileğim odur ki cevap karışık olmasın ve KA’dan gelmesin, diğer editörler lütfen: Evet atarız / Hayır atamayız. Teşekkürler. İmza: Makinist
17-08-2015 22:11 (9)
yazılar zaten imzasız yayınlanmıyor diyen sayın squimsonic niki olmayan biri, yukarıdaki 7 yazıdan üçünde imza yok. imzasız
17-08-2015 22:19 (10)
İmza yok, çünkü bizim bazı karıştırıcı yorumcularımızda yürek yok. Mesela Makinist diye biri (ne kadar zekice nikler buluyorlar, hayran olmamak elde değil) karıştırma makinistliğine soyunmuş, kim olduğu belli değil. Tabii bunu olumsuz manada İnsan BU diyerek yorumlayabiliriz, demek ki bu site bayağı etkili olmaya başladı ki bir yığın muhalifi var diye olumlu da yorumlayabiliriz. Ne ki yasadan, devletten korkmadıklarına göre bu şahıslarda ciddi bir karakter sorunu mevcut. Sorusuna ise öteki editörler ister cevap verir ister vermez. Biri bunun haberini retivitledi bugün, ötekine çıkmadan gönderilmişti. Cevap verirlerse şahsiyeti olmayan makinist tatmin olur mu? Hiç sanmam. Uğraşıp duruyoruz işte. İnsan BU. KA
17-08-2015 22:30 (11)
9 numaradan seslenen sevgili domestike varlığa yazıyorum. İyi oku 7'yi. Yazı ile yorumun farkını idrak edemeyecek düzeyde bilinç yoksunusun. Okumak önemli. Ama sen cinali ile okuma fişi evresinde kalmışsın. Reading comprehension diye birşey var. Bildin mi? Hah, işte o sende yok. Bende çok. Ama sana transfer edemem. İmzasız nikine baktım. Bir daha baktım. Beyin gelişimi için hayvan menşeli protein ve oksijen çok önemli. Biri ya da her ikisi sende eksik kalmış. Ya da kafana çok vurmuşlar. Sulanma ondan olmuş. Fön makinesini sağ kulağının deliğine tut. Nasıl olsa karşı kulak deliğinden çıkar o üfürülen hava. En azından senin nöral doku kıtlığında... Çabuk kurur. Sonra dikkat et ama. Şu kaçmasın. Squimsonic niki olmayan a.y.a. Buradan editörlere ayrıca selam ediyorum. Dakka 1, gol 1. Adamı bana salçalandırıyosunuz. Ondan sonra ben bunu yazınca da "yayımlanmadı" diye ıstampa çıkar. E adaletin bu mu dünya? Kronik bulgur entoks nası bi dilden anlar? İnsan hakkaten ve ille ki bu! s.n.o.a.y.a.
17-08-2015 22:44 (12)
insanbumu hakkaten? Yoksa insankaan mı? Makinist dişliden, yağdan, Sekman'dan falan anlar ama retivit falan bilmez. Yorumun değil ama sorunun KA'ya yazılmadığı çok net ifade edilmiş, özellikle cevap vermemesi rica edilmiş, her yolu bilen KA dayanamadı, editörleri beklemedi yine patlattı cevabı. "Biri bunun haberini retivitledi bugün, ötekine çıkmadan gönderilmişti." Bu cümle de ne demek yahu? "Belgeleri bizdee" gibi bi cümle sanki? mi? Makinistte neden şahsiyet yokmuş? Nerden biliyon? Sende var mı? Kaça aldın? Nerden aldın? Keseye uygunsa biz de alak? Sayın editörler, cevap bekliyorum: E/H. Yoksa başka editör falan kalmadı mı oralarda? İnsan BU = KA mı? Makinist
17-08-2015 22:50 (13)
Ben 8 ve 12 numaraya taktım. Kimsin arkadaşım sen? Bin kere dedik, netameli soru soracaksanız adınızı yazın. İnsanları dostlarından kuşkulandırıyorsunuz. Herkesi paranoyak yapıyorsunuz. Sonra o paranoyaklarla biz uğraşıyoruz. Pek mi önemlisin, ismini vermiyorsun, adının incileri dökülür? Ne samimiyetsiz insanlarsınız kardeşim siz. Dostumsan da defol git. Bir de beton kafasın. Bu yazıdan bunu mu anladın? Kolundan tutup nereye götürmek istiyormuşum seni. BUNDAN SONRA SİZ BİR ŞEY YAPIN, BİZ PEŞİNİZDEN GELELİM DİYORUM! İsmini bile yazamadan ukalalık yapan birinin kolunu neyapayım. Bir tutuşta kırılır gider. Şahsiyetsiz lafıma alınmış. İsimsizin ne şahsiyeti olacak. Afkurur durur. Yazıdan anlamaz, laftan anlamaz cinlik yapmaya kalkar. Hadi defol olmayan işine. Kaan A.
17-08-2015 22:50 (14)
Sayın 11 s.n.o.a.y.a.'ya. Yahu hemen bilincime compreme falan dalmak zorunda mısın? Her şeye hemen atlamasana. Cinaliye, saç kurutma makinesine kadar teferruata ne gerek var? İki üç kelime yeterdi? Pardon desem affı yok mu? Pardoon, geri aldım. İmzasız
17-08-2015 23:07 (15)
Yıllardır çeşitli fabrikalarda insan kaynaklarında çalışmış, bu alanın duayenlerinden biri, işçilerin komünistlere karşı ambivalan duygular beslediğini söylemişti. Komünist “dışarıdansa” ne söylerse söylesin etkili olmuyormuş, fakat “aralarından” biri sesini çıkarttığında “hepimiz katlanıyoruz sana ne oluyor” tepkisi gösteriyorlarmış. Bunu yaparken bir taraftan ses çıkartamadıkları için kendilerine kızıyor, içten içe ses çıkartana saygı duyuyor, fakat kendi yapamadıklarını yaptığı için de öfkeleniyor, onu sindirmeye çalışıyorlarmış. Çoğu kez işverene kalmadan, diğer işçiler defterini dürüyorlarmış. Yılların gözlemi böyle diyor, ne dersiniz? AA.
17-08-2015 23:17 (16)
Yılların gözlemi buysa ve biz de buna inanırsak komünizm bayağı bir çıkmazda demektir
18-08-2015 08:00 (17)
Kaan Arslanoğlu'nu farklı düşündüğüm noktalardan başlayayım. Sonra Makinist beni Kaan Arslanoğlu zanneder. AKP'nin görece refah sağladığı konusunda farklı düşünüyorum. Görece durumu herkesi kapsamıyor. Diğer yorumumda da belirtmiştim en çok yararlanalar toprak sahibi köylülerdir. Arsaları dün üç kuruş etmezken bugün HES inşaatları,madencilik faaliyetlerinden değerli hale gelmiştir. Şehrin etrafındaki arsa sahipleri de aynı şekilde. Dün tarımla uğraştırdıkları arsalar bugün sitelerle doldu. Bu arsa sahipleri de zenginleşti. Yoksa genç üniversite mezunları,öğretmenler,mühendisler ekonomik olarak dünden daha kötü durumdalar.AKP,CHP,MHP,HDP konusuna gelirsek AKP'yi tehdit olarak görüp görmedikleri de zamana göre değişiyor. KP seçime girmesini olumlu olumsuz yanlarını ortaya koymuştum. Yine de seçime girmesi önemliydi. Ama restorasyon olacak diyorlardı olmadı öz eleştiride bulundular mı yok. Diğer sosyalistlerimiz de AKP2ye karşı sistem karşıtı olmayan partileri destekleme kararı ç.
18-08-2015 08:01 (18)
aldık diyemediler. HDP'yi sosyalist göstermeye çalıştılar. CHP'yi ya da HDP'yi desteklemek zorundayız mevcut durumun sosyalist siyasete alan bırakmayacağını düşünüyoruz. O nedenle bu seçimde HDP'yi ya da CHP'yi destekliyoruz diyemediler. Ulusalcılarımız da İncirlik'i görmezlikten geldiler. Etnik siyaset sola alan açmaz. Türk milliyetçiliğini ve Kürt milliyetçiliğini güçlendirir. Solumuz yüz yüze gelip tartışsa geliştirici olacak da solumuz kolay yolu seçiyor,kendi medyasında yazı yazarak eleştiriyor karşı tarafın eleştirilerini ile duymazlıktan geliyor.Solumuzun tartışmalarda kendini geliştirme amacı yok. Tartışma insanı geliştiren bir süreçtir.Biz de ise öyle değil. ç.
18-08-2015 08:02 (19)
müdüriyet katında anket yapan meraklı makinist. çıkardığın dumandan segmanı yediğin anlaşılıyor. sorduğun çok mekanik sorular, sende poroblemin organik olduğunu gösteriyor. diyelim ki editörler e/h yi yanıtladı, sen yazıdan neyi cımbızlayacaksın. neyin sevincindesin. St Chez
18-08-2015 09:33 (20)
Bir yanıt da Segman Ferit'ten gelse segmandan anlayan makiniste:) by
18-08-2015 22:59 (21)
ALFABE ZORLANMAYA BAŞLADI. htkp'den ayrılan grup THKP'yi kurdu. Bir sonraki bölünmede yeni parti kuracakların işi zorlaşıyor. Eskiden adı HALKIN ile başlayan onlarca parti vardı. Onların işi daha kolaydı :) AA.
18-08-2015 23:01 (22)
Kaan yazılarını hatta bazı romanlarını bir süredir okuyorum. katılmadığım ve katıldığım anlar olmuştur. Ancak bir akıl hastasının kendi iktidar tatminine bu kadar kolaylık sağlayan tüm siyasal kesimi sorgulaman ve eleştirmen , (özellikle de içinde her nerede olursak olalım sol düşünceyi) kesinlikle doğrudur. kendini solcu olarak gören kesimde bence bir hata da toplum-insan farkı. Toplumda insan da kesinlikle önemli ama sağ ve sığ siyasetler insandan giderken biz hep tepeden inmeci direk toplumsal siyaset önermelerindeyiz. Toplumsal tezleri baştan yazacak değilim ama, Biz ya toplumdan kendi siyasi tavrı olan bir gezi olsun diye bekliyoruz ya da bir kaç işçiye marksist düşünceyi aşıladıkmı( ki çok önemli ve emek isteyen, zaman isteyen bir konu) ben Tüme varım gibi bireyden topluma yönelmenin doğruluğunu savunurum. Ancak sol örgütlerin insan öğütücü işlevini de kesinlikle yadsımamak lazım. Neyse sol düşünceden öte bence sizin mesleğinizle de alakalı bir ricam olacak + Ali Han Ereörnek
18-08-2015 23:01 (23)
Bu adamın akıl sağlığı ve diktatörlük hevesi hakkında daha kısa sosyal medyada paylaşılacak görsel destekli bir şeyler lazım gelir. Tabi onun gitmesi bu ülkeye sol siyaset gelir anlamına gelmiyor kesinlikle. Bu konuda da eleştirilerimize yorumlarıyla katılan ve yazan tüm arkadaşlar katkıda bulunması lazım. Öncelikli sorun hasta diktatörden kurtulmak mı? öyleyse mücadele ve sonrasına nasıl bir gelecek bekliyoruz ne çalışma yapılmalı? Ve asıl önemlisi toplum istediğimiz bir düzene örgütlenmeye elverişlimidir?
18-08-2015 23:02 (24)
Tartışma çözüm üretiyor mu? ya da çözüm sunan varmı ? demin bir şeyler karaladım. ben bir hasta zihniyetin bunca yıldır iktidardan indirlememesinin sebeplerini ve yolunu sorgulamanızı diliyorum. Ondan sonrası ne olacak devrim mi? her fraksiyon benim ki de dahil burnundan kıl aldırmaz. ama indirebilen de değiştiren de yok! Toplumsal korkuyu bireyle aşmak lazım. Ancak bu bir tüneli kaşıkla kazmak gibi bir şey. Bizler ise senelerdir bir takım olaylarda milyonlarca kişiyle kitlesel eylem yaptık. sosyal medyada var olan eylemi basın göstermedi. Gezigiller gibiyiz. Siyasi bilinç olsa da yok ve zararlı farz edilen. ama belli kitle dışında dokunulan da yok! Baskı var ancak gerçekte bence bir 12 eylül gibi baskı yok. Bu bence solu rahatlatıyor! ve yeni çağa yeni çözümler sunmayı önlüyor. Sakın kimse beni Otonomist filan sanmasın aksine hasta birini ne iktidardan alaşağı edebilir ne de birlik olabiliz! düşüncem o! Ali Han
18-08-2015 23:03 (25)
Kaan bey sizden ricam hekimliğiniz gereği bu hasta adamı biraz resim destekli sosyal medya konusu haline getirmeniz lazım. Benim önerim budur. en azından bu hastalık illetinden kurtulalım. ( fotoğraf destekli olması önemlidir ve yazılan kitap v.b. yayınlar yetersiz) Ali Han
18-08-2015 23:30 (26)
Değerli Ali Han Erörnek, sizi hayal kırıklığına uğratacağım galiba, ama söz konusu kişi (kişiler de diyebiliriz) bir akıl hastası değil. Bu konuda bir de yazı yazmıştım bu sitede: http://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1427 Öcalan da "çılgın" biridir, kişilik bozukluğu gösterir ve "kötü"dür, ama o da akıl hastası değildir. Biz siyasi olayları, radikal veya faşist siyaseti, belli başlı liderleri, salt akıl hastalığı yönünden açıklayamayız. Bunlarda "delilik" veya psikoz denen akıl hastalığı nadiren bulunur ve olduğunda nadiren ciddi boyuttadır. Liderlerin, özellikle kriz dönemlerindeki liderlerin ruhsal durumlarını inceleyen ciddi bir kitap var: First Rate Madness. Burada ortaya konan şu: Özellikle normal olmayan dönemlerde anormal liderler ortaya çıkar. Bunlar başarılı olur. Buradaki anormallik daha çok duygulanım bozukluğu, kişilik bozukluğu, psikoaktif madde kullanımı ve paranoyadır. Bunların hepsi de lidere ayak bağı olmaz, güç katar. Lidere o dizginsiz enerjiyi +++ KA
18-08-2015 23:31 (27)
veren bunlardır. Ama gerek siyesette, gerek sanatta gerekse iş yaşamında öne çıkan kişilerde, sivrilmiş kişilerde bu haller çok sık görülür. Bu haller ciddi psikoz dellilik değildir. Ciddi akıl hastalığı iş yaşamıyla, başarıyla kolay bağdaşmaz. Her neyse, konu uzun ve ciddi. Ama kötücül liderlerin yaptıklarını, onlardaki müthiş enerjiyi delilikle açıklamak çok kolaycı ve yanlış bir yol. İyicil liderlerde de aynı özellikler bulunur çünkü. Önemli olan, diyelim konu siyasetse, siyasetin doğru olup olmadığı, liderdeki iyicil özelliklerin baskın olup olmadığıdır. Tabii sağda bu tip liderler çok çıkar, çünkü toplumların genel eğilimi sağadır, sağcı daha fazladır. Keşke böyle enerjik, böyle "normal" dışı tavırlarıyla toplumu etkileyen sol liderler de çıksa. Fakat solculuk çok daha zordur ve çok daha fazla engellenir, o yüzden bu olasılık daha düşüktür. Her neyse, sonuçta liderlerin ruhsal çözümlemesi siyasette sanıldığı kadar işimize yaramaz. Neyse nedir, hatice değil, netice önemlidir.KA
19-08-2015 08:18 (28)
Sanal alemde tartışıyoruz ama mutlaka kimlik olmalı diyoruz , acaba bu istek bu alemin gerçeğiyle uyuşmuyor mu, bu sebepten mi sürekli aynı sorun gündemde? İsimli ya da isimsiz önemli mi, isimlerin gerçek olduğunu ne bileceğiz? Bu alemin bize sunduğu önyargılardan bağımsız, salt duygu ve düşüncenin ön planda olması durumu bir güzellik değil midir? Cinsiyetin dahi ayrıştırıcı olduğu düşünülürse, mesleğimle ya da farklı kimliklerimle değil, sadece insan olarak duygu ve düşüncelerimle varolmam neden yanlış olsun? Sınır aşımı varsa kimlikli ya da kimliksiz olmasından kaynaklı değil, zaten insan bu! Saygılar D
19-08-2015 08:32 (29)
Sayın 28 D, sanal alemde tartışırken isimsiz kişi ile isimli eşit olmamalı. Demin biri yazmış, falanca şöyle şöyle yapmış, bu sizin yazarınız, yazılarını yayımlamaya devam edecek misiniz? Sildim. Kişiler hakkında yorum yapıyor, ama kendi ismi yok. Bunu ahlaki kabul etmiyorum. İsimsiz yazacaksa fikir belirtir, soru sorar, ama kişisel polemiğe girmemeli. Hele bazıları gibi oradan laf sokup aşağılamamalı. Karşımızdaki kişi bizim kim olduğumuzu bilecek, biz onun kim olduğunu bilmeyeceğiz, bu adaletli ve insani bir durum değil. Sanal alem ve insan p... ise buna bir yere kadar katlanabiliriz. P... luğu biz de beslememeliyiz. Kişiler çok rahat sahte mail adresi alabiliyor. O yüzden üyelik sistemine de geçemiyoruz. Ama birkaç yazışma sonucu kim gerçek kişi, kim sahte, kim kimdir anlayabiliyoruz. Saygılar. KA
19-08-2015 11:31 (30)
Saçmalama özgürlüğümüz kısıtlıdır. 28 numara'daki D kişisi gayet iyi biliyordur ki, sanal ortamda da fütursuzca sallamak diye birşey olmaz. Yazdığınız bir yazıyı geçtim, "falanca yerde şöyle yazılmış" diye paylaşımda bulunmanız bile suç kabul edilebilir (bkz. Fazıl Say davası). "Gelişmiş demokrasi" palavralarını da geçelim. En gelişmişinde daha fazla olmak üzere büyük biraderler sizi gözetlemektedir. Ahlaksız insan sayısı çoktur. Kamu düzeni bu yüzden ahlakı değil yasayı esas alır. Herkes yazdığı ve yaptığı şeyler için kamuya karşı sorumludur. İfade özgürlüğü kimlik belirsizliğinde geçersizdir. Böyle durumlar illegal örgüt oluşumlarının maskeli militanlarınca yapılan bildirimlerde falan olur. Onda bile örgütün kendi kimliği açıktır. D kişisi 90'ların internettosuyla bunu karıştırmasın. O zaman kaos vardı. Şimdi "ordo" var. Son söz: eyes wide shut'taki malikanede bile herkes kimin kim olduğunu gayet iyi biliyordu. P...luğun lüzumu yok! arif yavuz aksoy (gayet kanlı, canlı bi adam)
19-08-2015 14:37 (31)
büyük eleştirmenimiz hazreti semih gümüş'ün yumurtaları an itibarı ile odatv'de. babil.com'dan verilen dana kadar reklamda başrol oynamaktalar. eve dönmenin yolları, hakkari'de bir mevsim, son şiirleri! 11.48, 11.20, 10.50 teğleğ... yaaa sayın okuyucular. nasılmış? uyumaya devam. ha guzularıma benim. arif yavuz aksoy
19-08-2015 14:37 (32)
Eyes wide shut örneğini çok tuttum. AA.
20-08-2015 14:41 (33)
Merhaba; Birileri bir yerlerde krallar gibi yaşar. Tebaa alkışlar. Sanat yerine fışkı üretenler de o fışkıyı nereye süreceklerine şaşar. Tam gelişememişlik vallahi. Ya da gelişmekte miymişik? Bu arada yukarıdaki yazıda "imza" mı anlatılıyor, anlayamadım... Saygılarımla; Miyase Aytaç Yılmaz
20-08-2015 16:10 (34)
akif abi, o örneği ben de çok tutmak istedim. ama bi türlü nasibolmadı. kısmet! arif yavuz aksoy
20-08-2015 16:23 (35)
Selahattin Demirtaş "acı içindeyim" demiş, hergün ölüm haberleri... Başkası olsa elli kere istifası istenmişti. Bir kez size sonsuz kredi açmışsa karanlık birileri, yürür gidersin. Hani Türkiye partisiydin! Bir tek sosyal faşist yalancı sormuyor ki, hani milyonlar arkandaydı, PKK'yı niye durduramıyorsun? Ve bu haliyle seçim hükümetine girecekmiş! Anayasal suça iştirak edecekmiş. Ha Erdoğan, Davutoğlu ha Demirtaş! Tıynet aynı, kumaş aynı. Kaan A.
20-08-2015 16:55 (36)
35 numara demirtaş daha ne yapsın gücü o kadarına yetiyor. kılıçdaroğlu ondan daha etkili ve güçlü bir siyasetçi. chp kürt sorununa gerçekçi çözüm üretsin. hdp de peşinden gelir. şu aşamada tek başına hdp fazla bir şey yapamaz. chp-hdp-bhh güçlerini ortaklaştırsınlar.
20-08-2015 16:58 (37)
Ben 35 numara değilim, ismim var 36. Sizin söyledikleriniz sosyal faşist yalanlar. PKK'nın getirilerini toplarken, prestijini toplarken HDP güçlü. PKK'ya laf geçirmeye gelince güçsüz öyle mi? HDP'nin Kürt sorununa çözümü ne? Kırk yıldır duyduğumuz kırk çeşit yalan dışında. Bunlar hep danışıklı dövüş. En ufak samimiyet yok bu işte. K.A.
20-08-2015 18:15 (38)
37 numaralı arkadaşım aynen yazdığınız gibi. silah tutanlara laf geçirmeye gelince hdp güçsüz. gerçek bu. maalesef böyle. hdp silah bırakma çağrısında bulunsa bile laf geçiremez. somut adım gerekiyor. hdp'den buraya kadar. bundan sonrası ülkenin kurucu partisi olarak chp'ye düşer. kürtlere anayasal haklarının makul kısmını verecek gerçekçi politika üretsin kılıçdaroğlu. siyasi çözüm üretemeyen, iyice köşeye sıkışan hdp yöneticileri hemen üzerine atlar. önümüz erken seçim. biliyoruz ki tarihsel açıdan ülkenin yüzde yetmişi geleneksel sağ seçmen, yüzde otuzu sol seçmen. chp yüzde otuzu konsolide eder, hdp kürtlerden yüzde on oy toplarsa yüzde kırk ile yeni hükümet kurulur, hem akp'den kurtuluruz hem kürt sorunu çözüm yoluna girer, pkk'dan kurtuluruz. varsa böyle somut önerileriniz yazın. azarlayıp durmayın artık.
20-08-2015 18:20 (39)
Sizin gibileri kırk kere azarlasam doymam :)) Azar çekicisiniz her biriniz :)) HDP gibi faşist partiyi tutmuş PKK'dan farklı görüyor, şununla birleşsin bununla birleşsin diyorsunuz. Birgün, Cumhuriyet yazarları okuyan, BHH sayıklayanların sonu budur. Sahi BHH nedir? Var mı onları gören, duyan. Zaten anlamsızdı kuruluşu, şimdi devam ettirmek ayrı bir yalancılık. Allah kolaylık versin bizlere. Yani çözüm yok. İşimiz Allaha kaldı. Milliyetçilerin bir bölümüne faşist, başka bir bölümüne sosyalist diyen solcuların memleketinde sol falan yoktur. Herkes sağ. Sağcıların kapışmasında yer beğenin durun. Saygılar. K.A.
20-08-2015 21:14 (40)
İlahi Kaan bey!BHH'ciler ne mi yapıyorlar?Gezi günlerini yad ediyorlar,beylik-bayat laflar paralıyorlar,laf olup torba dolduruyorlar,programlarını de facto uygulamaya sokuyorlar.Daha ne yapsınlar!Siz de kendinize meftun olmuş,muhteremleri topa tutuyorsunuz.Ha,bi de yeni bir Haziran demleniyormuş.Duyduk duymadık demeyin.Hem miyop hem hipermetrop hem de şuursuz olunuyor muydu acep?Saygılar.Caner E.
21-08-2015 08:43 (41)
Vallahi Gürsel abiyi özledik...
21-08-2015 08:44 (42)
CHP'nin seçim hükümetine katılmamasını doğru bulmuyorum. Pragmatist bir iktidarla karşı karşıyayız. Önceki yorumlarda da belirtmiştim. Bağımsız denilen bürokratlara verilen bakanlıklar da iktidarın denetimde olacak. Aile bakanlığının yapacağı sosyal yardımlarla tarım bakanlığının yapacağı teşviklerle şimdiki iktidar oy isteyecek. Bunun önüne geçmenin yolu seçim hükümetine katılmaktı. Bu koşullarla hükümetin aldığı kararları tanımıyoruz mu diyecekler hayır. Buna yönelik tavır mı geliştirecekler zannetmiyorum. Anayasa referandumunda BDP'nin boykot kararı almasıyla seçim hükümetine üye vermemenin bir farkı yok. ç.
21-08-2015 10:43 (43)
AA'ya, Ç'ye ve katılacak herkese bir tartışma öneriyorum. İddiam şu: Türkiye solcuları, aydınları, liberalleri ağırlıklı olarak faşisttir veya faşist sempatizanıdır. Bütün mesele buradan kaynaklanıyor, hiçbir ayar bu yüzden tutmuyor. Bunun nedeni de basit. Kürt savaşı. Bir taraf devletin, bir taraf AKP'nin, bir taraf PKK-HDP'nin tüm vahşetini, bu vahşeti gizlemek için uydurduğu çok basit yalanları onaylıyor, alkışlıyor. Faşizmin boynuzu olmaz. Bu faşistliktir. Onca savaş suçu, onca katliam üstünden aydınlık, solculuk, liberallik yapıyor bildik güruh. Kendi yalanlarını o kadar sık yineliyorlar ki herkes gerçek sanıyor. Kürt sorunu şöyle çözülürmüş böyle çözülürmüş. Kürt sorunu çözülmez. Faşist, ırkçı dalaşmadan hiçbir çözüm üremez, her şey kötüye gider. Bunu göremiyor mu bizim aydınlar. Görüyorlar, ama içlerindeki faşist damar onlara bunu söyletmiyor. İddiam: Ha Yeni Şafak, ha Radikal, ha Birgün. Sosyalizm için hepsi çok tehlikeli. Hepsi yalancı, hepsi samimiyetsiz. Kaan Arslanoğlu
21-08-2015 11:57 (44)
HTKP'den ayrılanlar TKH diye yeni parti kurmuşlar. 43 numaranın yorumuna yakın bir anlayışları var. Onları bir araştırın derim.
21-08-2015 12:08 (45)
Maalesef hiç sanmıyorum 44. Bu öyle bir şey değil. Bu teşhisi koyduktan sonra bu yönde radikal bir siyaset izlemek gerekiyor. Onlarda sanmıyorum ki o siyasi cesaret olsun. Olsa bugüne kadar görürdük. Tanıyoruz on yıllardır TKP içinden. Umarım siz haklısınızdır. K.A.
21-08-2015 12:20 (46)
TKH daha BHH'dan ayrılmak istemiyor, ne alakası var 44 numara. Bilmeden sallamamak lazım. Hep salladığımız için bizi ancak Tayyip paklar.
21-08-2015 12:21 (47)
Kaan Arslanoğlu'nun "Kürt sorunu çözülmez boşuna uğraşmayın" başlıklı bir yazısını okumuştum. Yazısındaki söyledikleri halen güncel. Değişen bir şey yok. Birde aklıma gelmişken söylüyeyim, bence sorunlar çözülür. zaten sorun dendimi içinde çözümü de barındırır. Bizdeki sorun değil sıkıntı. Sıkıntının giderilmeside pek mümkün görünmüyor. Gangrenleşme, nekroz var. Bir diğer konu faşizmle ilgili, Değerli Arslanoğlu, yine sizin bir röportajınızdan bir alıntı yapayım, "Her kafada faşizm vardır" şeklinde bir ifadeniz vardı. Bence faşist olmayan yok. siz sadece solcuları ve liberalleri katmışsınız işin içine. Bu faşizmle tam olarak neyi kastediyorsunuz ? Bir halkın anlayacağı dilde birde bilimsel olarak açıklarsanız taşlar daha bir yerine oturmuş olur. Saygılarımla. Recai Kulaksız
21-08-2015 12:36 (48)
Faşistliğin en kısa tanımını yapayım: Kapitalizm yanlılığının, gericiliğin, sağcılığın saldırgan, fanatik, başkasına söz hakkı tanımaz aşırı hali faşizmdir. Bu akımlar devleti korumak için, milliyetçi veya dini idealler için münferit olarak (tek tük ayrı ayrı) değil, sistematik olarak insan öldürürler. Karşı görüşün yayılmasını baskı, tehdit ve aşağılamayla engellerler. Daima hakim birtakım güçlere, sınıflara, devletlere dayanırlar. Sıradan faşist veya sıradan faşizm sempatizanı (fark yoktur sonuçta) bunları normal karşılayan, onaylayan, destekleyendir. Olgu tek başına şiddetle açıklanamaz ama şiddet faşizmde mutlaka vardır. Bu kafa yapısı şiddet ve onu onaylayan olmak üzere bir bütündür. Ulusal Kurtuluş veya sosyalizm için de şiddet uygulanmış olması faşist şiddetin soldaki en güçlü demagojik kalkanıdır. Oysa bu ilerici kalkışmalarda şiddet yine de sınırlıdır, amaç doğrultusunda kısmi haklılık kazanır (tamamen değil). Faşist şiddette amaç ve sınıf yapısı, dayanılan güçler farklıdırKA
21-08-2015 14:08 (49)
Soruna şuradan da bakılabilir. Politikanın iki temel aracı var kaba kuvvet ve rıza. Bunların bileşkesi sizin ne kadar otoriter veya demokratik olduğunuzu belirler. Ben bu noktada kültürün önemli olduğunu düşünüyorum. Birine bir şey yaptırmak istiyorsunuz. Elbette onu ikna edebilmek için zaman ve enerji harcamanız gerekir. Dahası ikna edebilmek için yeterince donanımlı ve ikna becerilerine sahip olmanız gerekir. Oysa enseye vurmak yalnızca yeterli kaba kuvvet gerektirir. Bu kaba kuvvete sahip olduğu halde bunu kullanmayıp insanları ikna etmeye çalışmak bir tercihtir ve bu tercihte kültür rol oynar. Türkiye'de toplum olarak sağcısıyla, solcusuyla AYNI KÜLTÜRÜ paylaştığımızı unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Sağcı ana-baba ile solcu ana-baba arasında çocuğunu terbiye yöntemi bakımından çok fark yoksa, toplumu nasıl yönetecekleri noktasındaki tercihlerinde de çok fark olmamasını yadırgamamak gerekir. AA.
21-08-2015 15:32 (50)
Halkçılığı silmiş, kendi için var olan, kendine aşık solculuk! Sadece faşizmi besler.Yoksul çalışanların, işsizlerin büyük bölümü sağcıdır bu ülkede neden acaba solcular böyleyken kendine ve herkesin eşit yaşama hakkı olduğuna inanamayan fukara da biner sağcıların gemisineki ya nemalanabilirsem umuduyla. Ayrıca yoksullar sağcıların yanında kendini daha eşit hissediyor bence. Sağcılar şöyle diyor bence yoksullara kardeşim sen busun boşuna çok umutlanma daha fazla uzamassın insan kısmetini yer Allah sana bu kadar kısmet etmiş ama üzülme kardeşim biz sana yardım ederiz. Sadaka verecek kişide lazım. Solcular gerçekten kendi için var olmasaydı gerçekten açlıktan işsizlikten kırılanlar sağcıların gemisine binmez benim nasibim buymuş demezdi o nedenle Kaan abiye çokta fazla katılasım var. Gülşen Aytar
21-08-2015 15:57 (51)
Bir açıklama yapmakta fayda görüyorum. Bazen insanlar İnsan BU’daki yazı ve yorumlarımızda yer alan öngörülerin bizim isteklerimiz olduğunu düşünebiliyor. Bu da kültürel bir olgu. Örneğin biri önümüzdeki seçimlerde AKP’nin yine birinci parti olarak çıkacağını öngördüğünde, onun AKP’nin birinci parti olmasını istediğini sanıyoruz. Çünkü genellikle kendi arzu ve isteklerimizi nesnelleştirme eğilimindeyiz. Mesela bizim kültürümüzde “bu konuda farklı görüşler var, ben şunun daha doğru olduğuna inanıyorum” cümlesi yok. Genellikle doğrunun “tek” olduğuna inanıyoruz. Bunu abartanlar da olabiliyor. Bir ara benim Taraf gazetesini okuduğumu gören bir dostum “Tarafçı” olduğumu düşünmüş. Çünkü “Tarafçı” olmasa neden o gazeteyi okusun diye düşünüyor. İnsan BU okurlarının bu ayrımı yapabileceğine inanıyorum. AA.
21-08-2015 16:09 (52)
Bu sabah zihnimde bir ışık yandı ve her şey aydınlandı, hidayete erdim:) Bugüne kadar söylenenler ve benim söylediklerimi tek gerçeklikte birleştirdim. Benim gibiler yüzbinlere, milyonlara seslendiler bugüne dek. Çok çok açık doğruları dile getirdiler. Ama hiçbir yankı bulmadı. Sağı biliyoruz, solda da bulmadı. Devletin, AKP'nin ve PKK-HDP'nin kötülüklerini tek bir sayfada özetleyip herhangi bir ülkedeki herhangi bir demokrat insana okusak isyan eder. Ama bizimkiler etmiyor. Çünkü kendine yakın bildiklerinin katliamlarından, savaş suçlarından onur duyuyorlar. Çünkü faşistler. Ha Yeni Şafak, ha sendika.org, birgün, cumhuriyet, ha Akit, ha ileri haber... Herkes kendi tarafının faşisti. Onun için hiçbir haklı savımızı onaylamıyorlar. Onun için ikna edemiyoruz. Ve rahatladım... Normal insanı ikna etmek zorken, faşisti ikna çok çok zor. Onlarla da tartışılır, ikna etmeye çalışılır, ama beklentiye girmeden. Solcuların büyük bölümü böyle. Demek ki yırtınmak boşuna. Karanlığın huzuru. Kaan A.
21-08-2015 16:46 (53)
Sayın AA, facebook'taki tartışmalardan veya başka yerlerden takip ettiğiniz kadarıyla şu yeni kurulan TKH nasıl bir partidir? Nereye konumlandırmalı? Bundan sonra ne olur TKP cenahında?
21-08-2015 21:25 (54)
TKP'nin bölünmesi sürecinde neler yaşandıysa, HTKP'nin bölünmesi sürecinde de aynısı yaşandı. Tek fark bu kez yüzde 15'lik bir grubun ayrılması. Her iki süreçte de "dışarıdan" gördüğüm kadarıyla bölünmeler "arkadaşlık ilişkileri" üzerinden gerçekleşti. Yani nasıl TKP bölünmesi sonrası "aaa filancanın HTKP (veya KP) tarafında ne işi var?" diye şaşırmadıysam, TKH bildirisinde imzası olan 147 kişiden hiçbiri beni şaşırtmadı. Bence GERÇEK SORUN burada yatıyor. Kendisine "komünist" diyen bir partide insanları bir araya getiren şey "ideoloji" olmalı diye düşünüyorum. Kuşkusuz içinde "yoldaşlık" ilişkileri olacak fakat yoldaşlık ilişkileri öne geçince acaba artık "partiden" söz edebilir miyiz? Üzücü fakat ben "dışarıdan" böyle görüyorum. İddiamı burada yineleyeyim: Bir paragraflık bir metin yazalım fakat altında İMZA olmasın, her üç partinin üyelerine okutalım ve düşüncelerini alalım. Sonuç bizi hiç şaşırtmayacak. Bu sorun çözülmeden TKP cenahında ilerleme sağlanamayacağını düşünüyorum. AA.
21-08-2015 21:25 (55)
Kesinlikle doğrudur; herkes kendi tarafının faşisti! Ve bunu halk da biliyor! O zaman "kendi faşistine" sarılıyor. Kendi "odsıanın" karanlığında hareket imkânı vardır; bilmediği odanın karanlığı, gerçek karanlık! Halk "bildiği" karanlığı seçiyor; "reel-Sol'un" karanlığını değil! Sol Faşizm yerine, sağ faşizmi yeğliyor..Kemal Gökhan
21-08-2015 21:26 (56)
"Küçük bir kentin ileri gelenleri arasında en az otuz altı farklı cemaatle karşılaştım. Bu farklı cemaatler, fevkalade dar olmakla birlikte... her gün kendilerini en yalın ögelerine indirgemek üzere, içerebilecekleri ayrışık parçalardan arınıp durmaktadırlar... Topluluklar küçüldükçe, üyelerinin kişilikleri daha bir kavi, tabiatları daha bir kavgacı olmaktadır... Aralarında önden yürümenin ezelî mücadelesi vardır." (A. Tocqueville sf 166) İşte bizim "sol" hikâyemiz. Toplumsal mücadelede ego'nun bu denli öne çıkması ne acıklı. Sonra da "halk" neden arkamızda değil diye haksızlığa uğramış, değeri bilinmemiş eda, söylemler. Giderek insanların aptal olduğu, "genlerindeki yetersizlik" bulunduğu iddiaları. Neyse ki "halk" daha basit düşünüyor; yoksa her on yılda bir büyük "devrimci katliamlar" yaşanırdı. +++
21-08-2015 21:26 (57)
1700'lerde "Ancak Fransız toplumunun birleştiği bin tane küçük gruptan her biri yalnızca kendisini düşünmekteydi... insanları bugün bildiğimiz gerçek bireyciliğe bir tür kolektif bireycilik hazırlıyordu." (168) Bireyci Kolektivite! Kolektivite-grup bireyciliğinin, tek insan bireycisi gibi davranma hali... Yaşadığımız hali ile "Sol" budur! Ve bu kolektif bireycilik de Faşizme özlenmiş bir sevgili gibi koşar.
21-08-2015 21:26 (58)
A.Tocqueville ve yorumlar.. (pardon, unutmuşum.. adımı.. alışık olmayınca! ) ogürsel
21-08-2015 21:26 (59)
Avrupa'da çoğunluğu temsil ettiğini düşünen ya da etmediğine inanmayan çok az örgüt vardır. Bu inanç ya da gösteriş güçlerini artırır ve uygulamalarını yasallaştırır."Bunun için olmalı, 3-5 insanın bir araya geldiği örgüt, bir kaç yüz kişi olur olmaz hayıflanır; "en doğru" kendileridir ama fikirleri halka ulaşamadığı için"iktidar" olmamışlardır;o halk "kendilerini-hakikati" anlayacak, iktidarı alacak, bu öncülere armağan edecektir. "Dava uğruna şiddete başvurabilirler... Avrupa'daki örgütler kendilerini söz hakkı olmayan toplumun yasama ve yürütme organı sayarlar. Bu inançtan yola çıkarak eyleme geçerler ve hükmederler.. Avrupa'daki örgütlerin kullandığı yöntemler elde etmek istediği sonuçla uyumludur. Bunların başlıca amacı tartışmak değil, eylem; ikna etmek değil, mücadele olduğundan sivil ve barışçı bir örgütten çok askeri bir örgüte benzerler. Güçlerini mümkün olduğu kadar tek bir merkezde toplar ve yönetimi az sayıda bir lider grubuna verirler." Bu satırlar 1832 de yayınlanmış.
21-08-2015 21:27 (60)
19. yy. Sosyalist ideoloji son yüz yıl her alanda yenilmiş, ne gam! İslamcılar son 300 yıldır hep yenik.. Ve bizim de vaktimiz dolmadı... Daha 150 yıl İslamcılar gibi şansımızı deneyeceğiz. Dünyada tek bir devrim var. 1789. 1917 bir "devrim teşebbüsüydü". Olmadı. Gezi isyanı "devrim yapmayan" bir devrimdi; çocuk olmayan çok tatlı bir ilişki gibi! Devrimsi... Devrim, "aşırı pozitivistlerin", Dincilerin vaadi "Cennet'in" ikame sözcüğüdür. Çünkü devrim konuşulmaz; olur. Devrim yapılmaz; gerçekleşir! Devrimi insanlar yapmaz; Devrim kendini insanlara yaptırtır. Devrim planlanmaz; devrime karar verilmez. İnsanlar Devrim'in planlarına boyun eğer, onun kararlarını yerine getirir. Bireyler ve insanlar Devrim'i besler. Bir evlat gibi; ebeveynler onun ne zaman büyüdüğünü ve hayata irade koyacağını bilemez; buna o karar verir. Eğer bu iddialar doğru ise o zaman Devrimcilik de "saçma" oluverir.. Örgütlenme yapısı bile farklı olmalıdır. ogürsel(sevgili 42 umarım bunlar bir süre idare eder
22-08-2015 09:06 (61)
Türkiye'deki solun sorunlu bulduğum yönleri var. Bunlardan ilki sosyalizme olan inancını kaybetmesi(CHP,HDP'ye olan desteği de bundan kaynaklanıyor),diğeri de kendi etnisitesi dışında tüm etnisitelerin yaşadığı mağduriyetleri görürken kendi etnisitesinin yaşadığı mağduriyetleri görmezlikten gelmesi. Suriyeli Türkmenlere sahip çıkmaya çekindiler. 80 döneminin etkisi solun bir kısmına 99'da yaşananların etkisi. (toplumsallaşmayı amaçlama yerine intikam alma siyasetine dönüşüyor)Ergenekon sürecinde solun bir kısmının hükümete desteğinin bir nedeni de 99'da yaşananlardı. Anadolu Ajansı ile Fırat Haber Ajansı dezenformasyonu yaşanıyor. Hangi bilgiye güvenecekseniz derseniz "sol" Fırat Haber Ajansından yana ulusalcılarımız,hükümet yanlıları Anadolu Ajansından yana kullanıyor. Kimin doğru söylediğini bilme şansınız yok. Şiddet sarmalının nedenlerini tespit edemiyorsunuz. Solun sınıf siyaseti de olmayınca (bugüne uygun sınıf siyaseti) etnik siyasetin olduğu yerde sol yardımcı oyuncu oluyor. ç
22-08-2015 09:06 (62)
cenazelere iyi organizasyon oldu diyenler olunca da başkanlığı vermediğiniz için bunlar yaşandı diyenler oldukça ölenlerin yakınları da dahil tepkiler başladı. AA çok önemli tespitte bulunmuş. Gerçekten solculuk siyasal bakış açısına göre değil informel ilişkiler üzerinden yürüyor. Yakınımdır durumu sol siyasette de var. Tocqueville'in siyasi analizlerinde demokrasiye farklı anlamlar yüklüyor sınıflar arası mücadeleyi görmezlikten geliyor.(Marx ile aynı dönemde yaşadılar. Marx'ın analizleri o günkü sınıfsal yaıyı doğru analiz ediyor) Ama şimdiki sınıfsal o günkü sınıfsal yapı değil. Bugünün sınıfsal yapısı daha farklı. Yoksullaşan kafa emekçileri,avm çalışanları var. En önemlisi işsizler var. TüİK'in verilerine bile bakılsa genç işsizlik inanılmaz boyutlarda sol siyaset yapacaksınız işçiler kadar işsizleri de kazanmanız gerekiyor. Neoliberal siyasetin bu şekilde devam etmesi yoksullaşmayı arttıracak. ç.
22-08-2015 09:31 (63)
Türkiye solcusu faşisttir, halk düşmanıdır ağırlıklı olarak. Şu A LA RECHERCHE DES ENFANTS PERDU yazımıza gelen iki yoruma bakın, bulursunuz iki kanıt daha. Böylelerinden on binlerce var. Kaan Arslanoğlu
23-08-2015 10:12 (64)
Kaan Bey, beni okuyucu olarak yorumların altında isim, takma ad ya da sembol kullanılması rahatsız etmiyor, önemli olan ne yazdığı ve nasıl yazdığı, ancak tamamen ayırdedici bir sembol dahi olmadan yapılan yorumlar bir boşluk duygusu yaratıyor bende. Kimliksizliği; saldırmak, aşağılamak için bir kılıf olarak kullanmak doğal olarak kabul edilir bir durum değil. Yöneticilerin ya da yazarların da bu sayfada bazen farklı isimlerle yazı yazdığını biliyoruz, bence bunda bir sorun yok. Adaleti siz de bu şekilde sağlayıp insani değil duygusundan kurtulabilirsiniz belki, çünkü asla isimlerin gerçekliğinden emin olamazsınız. Sınır tanımazlara katlanmak zorunluluğunuz zaten yok. D
23-08-2015 10:13 (65)
Arif bey, "Sınır aşımı varsa kimlikli ya da kimliksiz olmasından kaynaklı değil, zaten insan bu!" sözümün teyidi gibi olmuş yorumunuz, bundan mutluluk duymadım ne yazık ki. Kimliksiz bir yorum olsa idi yayınlanır mıydı acaba, kimlikli olmak size daha geniş bir alan bırakıyor galiba. Herkese verir talkını diye bir söz vardır yorumunuz bana bunu hatırlattı, nasıl böyle yazdıklarımla hiç ilgisi olmayan şeyler düşündürebildiğime şaştım. Saçmalamaktan, sallamaktan söz eden kim, ayrıca paranoyak olmaya gerek yok, zaten ortada suç oluşturacak bir durum varsa suçlunun isim vermesine gerek var mı, bunun tespit edilmesi mümkün değil mi? D kişisi ya da Deniz Can
23-08-2015 11:43 (66)
Eski yazarımız O. Gürsel'in tüm yazılarını kendi isteği üzerine sildim. Bu üçüncü oluyor, ayrılan yazarlarımızın eski yazılarını sildirmeleri. Bu tersine bir sansür. Yazarın yeni yazısı çıkmayacaksa eskilerini sildirmemek için mücadele etmesi gerekir, tersi oluyor. Yazarların gerçekte böyle bir etik ve hukuki hakkı yok. Neyse, zorla yazı tutacak da değiliz. Yağız'ın yazılarını silerken üzülmüştüm, bunda hiç değilse üzülmedim. Ruhuna hiç katılmadığım tam 32 yazı yayımlamışız. Yine sansürcülükle suçlanacağız :)) kader. O. Gürsel'e katkılarından ötürü teşekkür eder, sağlıklı bir yaşam dileriz. Kaan Arslanoğlu
23-08-2015 11:40 (67)
Yağız üresin öyküleri sunakta duruyor herhalde ona itirazı olmadı.
23-08-2015 11:43 (68)
Fark etmemişiz. Onun itirazı olmazsa bizim de olmaz. Zaten yazı kaldırmak hiç normal bir durum değil. Müdür yard.
23-08-2015 11:54 (69)
Sayın O Gürsel ve Sayın AYU (Yağız Üresin) yazar ve yorumcu olarak düşünce zenginliğimize katkıda bulunan insanlardı, yazılarının silinmesine de gitmelerine de üzüldüm, kendi tercihleri bile olsa... Umarım bir gün fikirleri değişir. Saygılar, selamlar. Mine Miskioğlu
23-08-2015 11:55 (70)
Mine hanımın yorumunu yayınladık. Ama bu konuda başka yorum gelmese iyi olur. Cevap hakkı doğurabilir çünkü. Saygılar. Müdür yard.
23-08-2015 13:14 (71)
65'ten seslenen ve hala D kişisi olan muhterem zat, sen ilk önce benim ne yazdığımı bi iyi oku, idrak et. Sınırımı da bana ögretmeye kalkma. Ben kendimi bilmeye epey bi çaba sarfediyorum. Sen miyim ki afaki genellemeler denizinde millete ahkam keseyim! Yumuşak söyledin, önermede bulunuyomuş gibi yaptın, sanki sorarmış gibi dokandın diye talkun ayarı çektiğini anlamadık sanma. Paranoyayla kurduğun bağlantı da sapan kullanma becerinle alakalı gözüktü gözüme. Bi laf söyleyip 4 gün sonra aradan zuhur etme. Benden kaçmaz da, millet konsepti kaçırıyo. Bugün pazar. Bırançı ihmal etme. Beyin dokusu için oksijen ve gıda önemli. Hadi canım. İkile. Kimlikli olmanın geniş alanını kullanan arif yavuz aksoy
23-08-2015 14:39 (72)
“P...luğun lüzumu yok!” Arif Bey bu sizin yorumunuz ve buna cevap gecikti haklısınız, bu sefer sizi bekletmek istemedim. Pazar günleri bana "bıranç" çağrıştırmıyor ama sizin keyfinizi böleyim acık. Arada bir, daha mütevazi ortamlarda takılsanız belki “Benden kaçmaz da, millet konsepti kaçırıyo.” gibi yorumlar yapmazsınız. Sapan kullanma becerim iyidir, aldığım tepkiye bakılırsa sanırım tam isabet. Memleketi kurtarmak gibi ciddi sorunlarımız var da, şu en basit bir konuda dahi birbirimizi bu kadar kolay kırıp dökebilirken, anlaşma uzlaşma zemini bulamazken nasıl yapacağız bunu. Deniz Can
23-08-2015 14:41 (73)
Yahu, aranızda hiçbir sorun veya geçmiş yokken niye kapıştınız anlamadım. aya, sizi başkası mı sandı, yoksa kaçırdığım bir şey mi var, anlamadım. Hadi hayırlısı. Biraz daha az sertlik önermekten başka çarem yok. K.A.
23-08-2015 15:45 (74)
Kaan Bey benim anlatmaya çalıştığım da buydu zaten. Birisi olduğunu bilmek bir yana, sanmak dahi tarafsız yorum yapmanızı engelliyor. Hiç tanımasanız bilmeseniz, isminden cinsiyetini anlamanız dahi yorumlarınıza yön veriyor, belli önyargılarımız, şartlanmışlıklarımız var çünkü. Salt fikir olarak bakamıyoruz hiçbir zaman. Sertliği sevmiyorum, anlaşmayı güçleştiriyor, umarım tatlıya bağlarız. Deniz Can
23-08-2015 15:45 (75)
Her zaman dert yandığım disleksi şeysi işte. Sizin 29 numaralı yorumunuzdaki p...luk değinisine gönderme yaptığımı idrak edememiş D kişisi. İdrak yolları enfeksiyonu olmuş. Ondan sonra da benden aldığını bana satmaya kalkıyo. E bende de aikido stili meşhur. Duramıyorum. Hürmets. Tabancı kardeş
23-08-2015 17:27 (76)
Dili eğip bükerek kendi çıkarınıza kullanmayın lütfen. O cümleyi yazarken alınacağımı düşünmediğinize inanmamı da beklemeyin. Hadi diyelim inandım, bu üsluba, bunca aşağılamaya pardooon demek gelmiyor içimden geçen bir yorumcunun yaptığı gibi. Sizinle tatlıya bağlamak zor, kekik yağına bağlayalım, bıranç üstü bir kaşık tavsiye ederim. Bu arada size geçmiş olsun diyorum, samimiyetle.D kişisi candeniz
23-08-2015 17:56 (77)
Tabisi de alınacağınızı düşünmedim. Manyak mıyım durup dururken laf atiym. Hayır, manyak olabilirim. Ama böyle bişe yapmam. Kinaye yapacaksam anlaşılmamasına alınıp peşisıra açıklama yapacak derecede kendimi önemseyen / beğenen bi manyağım. Burada hiçkimseye bana dalmadığı ya da açık dislektik yorum yapmadığı müddetçe girişmedim. Girişmem. Ayrıca size dokandırma niyetim olaydı p...luk demez, onu gayet güzel estetize ederdim. Lütfen! Önce Caner Bey'in sonra da sizin geçmiş olsun dileklerinize ayrı ayrı teşekkür ederim baydıvey. Bi de son söz: dil torsiyonuna bayılsam da fümesi daha bi favorimdir. Tabancı kişisi a.y.a. Bi de... Bi daha son söz (deminki sondan bi önceki oluyo yani): Aşkolsun, benle tatlıya bağlamak çok kolaydır. Her ne kadar yaşayan son Scrooge olsam da...
23-08-2015 18:09 (78)
ÖYKÜ SUNAĞI'nda bir öyküm yayımlandı: SEÇİM. 26 yıl önce yazdığım ilk ve tek öykü. Bu vesileyle ara sıra ŞİİR ve ÖYKÜ sunaklarına bir bakın derim. Ana sayfada haber gibi çıkmayınca çok kişi unutuyor. Kurbanlıklar sizi bekliyor oysaki :)) Kaan A.
23-08-2015 18:30 (79)
Öykülerin de altına yorum yazılabilseydi işte o zaman tam kurbanlık olurdu :))
23-08-2015 18:54 (80)
Vay vay vay.. Meğer gençliğinde Yunus Nadi öykü ödülüne Kaan Bey de başvurmuş.
23-08-2015 21:29 (81)
Zor da olsa biraz anlaştık galiba, tamam inandım. Geçmiş olsun dileğimi kabul etmezsiniz diye endişe etmiştim açıkçası, bendeki izleniminiz fena yani, neyse ki yanılmışım. Bir dahaki yanlış anlaşılmaya kadar biraz sükunet. D kişisi
23-08-2015 22:19 (82)
niye ki? tamam, cinsim. kabul ediyorum. ama geçmiş olsun dileğinizi reddetmek ne tür bi hırrızbıçıcıklıı ola ki?! ayrıca karşılıklı bekmezlerimizi burda akıtabiliriz. mamafih, burası dövüş yerimiz. dövüşe dövüşe bi yerlere birlikte gideriz sanıyorum. başka yerde olsa asla bulaşmam. ve gereğinden yine asla fazla olmamak kaydıyla kibar davranırım. kardeşiz nihayetinde. a.y.a.
24-08-2015 12:55 (83)
Yahu Sevgili Turgay, Turgay Fişekçi... Can yayınları ödülüne jüri olmuşsun, bir de Orhan Pamuk'a ödül vermişsin. O.P'yi hiç sevmezdin, bu iş nasıl iş? İki kere utandırdın beni? Utana utana bir hal olduk. Bu jüriler ne zaman utanacak Turgay? Yaninda da Kafaoğlu Büke... Yahu bu ne iş, bu insanlar da edebiyattan anlıyorsa odunlar ulema olmuş, niye kızıyorsunuz? Kaan A.
24-08-2015 13:22 (84)
Kafaoğlu Büke'nin nesi var ki Kaan Bey?
24-08-2015 13:24 (85)
Yazdım ya, o edebiyat eleştirmeni ise odun ulemadır. Biraz edebiyat bilgisi olanlar bu tiplerin bomboş kafalarla nasıl yazar olduğunu görmeli. K.A.
24-08-2015 15:16 (86)
Yok mu bir babayiğit, edebiyat dünyasındaki bu rezaletlere, bu iğrençliklere son diyecek, eleştirdiği yerden ses gelecek, sesi boşlukta kaybolmayacak, yazısı geçiştirilemeyecek, sükut suikastine uğratılamayacak biri? Putları yıkıyoruz diyen Nazım usta neredesin? İçimiz yanıyor. Canımız acıyor. Gonca.
24-08-2015 15:19 (87)
Diyoruz ya, sende iş yok Gonca. Nazım'ı tek başına bırakmıştı o zamanın solcuları, biz de üç beş kişiyiz. Sizden ses yok Gonca. Tarih tekerrürdür. Kaan A.
24-08-2015 18:14 (88)
Sevgili Can Ertan'ın face yorumunu buraya aktaralım: Türkiye'de faşizm çok kapsayıcı...sağda da solda da yaygın...kişisel düzeyde de örgütsel anlamda da çok yaygın...en sol sandığınız kişinin kurumun faşistleşmesi an meselesi,...faşist zaten faşist...ama sosyalist geçinen faşist de çok mezhepçi faşist de etnik kimlikçi faşist de liberal ve islamcı faşist de çok...herkes kendi faşizmine aşık kendi faşizmiyle barışık kendi faşizminin fetişisti...faşizmden faşizme salınan bir politik dokuda faşizmden faşizm beğen. Can Ertan
24-08-2015 18:56 (89)
Sevgili Turgay Fişekçi'den cevap geldi. Aynen şudur: "Erdal Öz Ödülü Seçiciler Kuruluna 2011 yılında girdim. Seçiçiler Kurulunda bulunduğum geçmiş dört yıllık dönemde Şavkar Altınel, Murathan Mungan, Cemil Kavukçu ve Küçük İskender ödül aldı. Bu yıl ise benim ödüle aday gösterdiğim yazarlar, Ülkü Tamer, Refik Durbaş ve Uğur Kökden'di. Ancak altı kişilik seçiciler kurulu Orhan Pamuk adı üzerinde anlaşma sağladı." Evet, cevap böyle. İçime biraz su serpildi. O da acaba bir akşamda Pamukçuk mu çıkardı diye düşünmüştüm Semih Gümüş gibi. Kendisine sevgi, saygı selam gönderiyorum. Hiç ödülsüz, jürisiz günlere. Kaan A.
25-08-2015 08:26 (90)
Yorumların tamamını okumadım. Sadece isimlendirmeler ile ilgili bir düşüncemi burada paylaşmak istiyorum. Yön belirten kavramlar bir felsefenin adı olamazlar. Evrensel olma iddiaları o an biter. Ön, arka, sağ, sol, aşağı, yukarı, kuzey, güney, doğu, batı, iç, dış, yer, gök, yüksek, alçak, öz, üst, alt, iç, dış vb. kavramlar, insanı zihinsel ve ruhsal olarak denge gibi önemli bir durumdan koparacak kadar etkileyebilir. Çünkü zıttını dolayısıyla karşıtlığı içlerinde barındırırlar. Dengeden uzaklaştırıp tek tipleştirirler. Bu kavramlar bilimsel bir çerçevede hayatımıza çok şey katabilirler veya günlük yaşamda onları kullanıyor olabiliriz ancak bir siyasetin veya bir felsefenin adı olamazlar. Atatürk neden kullanmadı bunları? Kavramların çıktığı iddia edilen tarih çok daha eski. Bunun yanında sağ olarak etiketlenen MHP'nin kendisini ülkücü olarak adlandırması takdir edilesi bana kalırsa. Bu adlandırmanın insanların siyaseti karşıtlık üzerinden okumasına neden olduğu ortada. İ.Fırat Tekin.
25-08-2015 15:58 (91)
Sağ sol yok demişsiniz de ekonomik sistemi sınıfları(19 yy. ile 21 yy. arasında sınıfsal yapıda farklılaşma olmuştur ama sınıflar hala vardır) napacağız. Sağcılık ya solculuk baka anlamlarda kullanılıyor. Solcuların büyük kısmı da sağcılık yapıyor buna da katılıyorum. Taşeron,emek sömürüsü,genç işsizlik konusunda düşünceleriniz nelerdir? MHP sağcı değilim dese bile sağcı bir partidir. Sınıfsal bakışı bellidir. ç.
25-08-2015 17:07 (92)
İsimlerde "tutucu" olmanın şekilcilik olduğunu düşünüyorum. Zaman her şeyi aşındırdığı gibi isimleri de yıpratıyor. Bu noktada biraz "işlevsel" olmak gerekmez mi? İsim neden var? Bir şeyi ifade etmek için. Şimdi sen "sol" dediğinde toplumun gerçekten çok büyük bir çoğunluğu senin anlatmak istediğinden başka bir şey anlıyorsa "sol" diye diretmenin ne anlamı var? Örneğin Nazi partisinin sembolü Svastika eskiden uğur anlamı taşıyormuş. Şimdi biri kalkıp 20. yüzyılda olan biteni yok sayıp mesela kartvizitine uğur getirsin diye amblem yapsa? Neden insanlara "sol"un onların algıladığı şey değil, başka bir şey olduğunu anlatmak için zaman kaybedilsin? Sen "sol" diye ne anlatmak istiyorsan başka bir "isim" koyup anlat, karşındaki de "isme" değil, senin anlattığına odaklansın. AA.
25-08-2015 18:10 (93)
AA sizin yorumunuzla İ. Fırat Tekin'in yorumu arasında farklılık var. Şekilcilik üzerinden siyaset yapılamayacağı konusunda ben de aynı fikirdeyim. Burada kast edilen şey daha farklı. Benim anladığım sağcı düşünceye karşı çıkılmasın. Onlarla da ortak bir noktada buluşabilir. Liberal sol"cuların medyaya çıkıp dillendirdiği analizleri o yorumdan çıkardım. İ. Fırat Tekin yorumunda ne demek istediğini açıklarsa iyi olacak. Yanlış anladıysam da kusura bakmasın yorumunu o şekilde anladım. ç.
25-08-2015 19:24 (94)
Bazıları fanatiktir. Asla değişmez görüşleri adeta sabit fikirli. Böylelerini tanımak kolay. Hemen ilk tartışmada belli ederler kendilerini. Bazıları ise satılmış kalemlerdir. En olmaz görüşleri savunurlar sol adına. Sırf kafa karıştırmak için, yanlış yönlendirmek için. Bir de en az bilinenleri en zor fark edilenleri vardır bunların. Bunlara satılık yerine “şikeci” denmesi daha yerinde. Hep yanımızda olurlar. Aynı bizim gibi konuşurlar.Aynı taraftayız sanırız. Beraber yürürüz. Ama onlar şike yaparlar. En olmadık zamanda kendi kalelerine gol atarlar. “işte solcular bunlar” diye reklamı yapılır onların. İşte solun bir de şikeci sorunu var. Bol miktarda. nebil
26-08-2015 07:42 (95)
Dil her şey değildir elbet ancak önemlidir de. Sizin okuduğunuz analiz üzerinden bir partiye isim takmak bence doğru değil. Solcu kelimesi yerine gayet içeriğe dair kullanılabilecek başka isimler de var. Halkçıyım demek dururken neden sol? Ben solum sen de sağsın, karşımdasın mantığı doğru bir mantık değil. Sağcı dediğiniz adam da durduğu nokta itibariyle maneviyatçı olarak adlandırılabilir. Bunun içeriği tabi ki eleştirilebilir ancak. En azından oturup sohbet etmek imkanını ortadan kaldırmıyor. Dakika bir gol bir sen benim düşmanımsın dedirtmiyor. Yani AKP falan filan... Son seçimlerde %40 oy almış bir parti. Kaç kişi ediyor Allah aşkına. Aydınlıkçı, ulusalcı kafa geldikleri gibi giderler diyor. Yahu nereden geldiler ki nereye gidecekler? Kendi kendimize tokat atmayı çok seviyoruz. RTE, bugün çok büyük bir sorun evet ancak. %40 bizim ülkemizin insanı yahu. İbrahim Fırat Tekin
26-08-2015 16:22 (96)
İbrahim Fırat sağ siyasetçilr halk sözcüğü yerine millet sözcüğünü tercih eder. Sözcük şekilselliğine takılmadan siyaset yapılmalıdır. MHP antiemperyalist,antikapitalist bir parti mi yoksa sermaye yanlısı bir parti mi? hangi işçi eylemine katıldığını gördünüz? sağcı bir partidir bu benim analizim değil gerçekliktir. ABD ile olan ilişkileri de gerçeklik öyle gizli kapaklı da değildir. Postmodern liberaller de sizin gibi gerçekliği farklı gösterme eğilimindedirler. Referandumda dahil destekleri ortadadır. %40 konusuna gelirsek bir anda oluşmuş taban değildir. Bir anda yok olacak da taban değildir. İktidar gücü medya gücü olmasa bu taban da %20'yi geçmez. Sadece sağcılığı maneviyatçılıkla açıklamak da yanlış olur. Sistemin anlık getirilerinden yararlanma da var, sistemin görece daha iyi konuma getirdiği insanlar da var. Sol sözcüğünü şekilsel bulup ulusalcı "kafa" sözcüğünü kullanıyorsunuz. Ulusalcı siyasetin sermaye ile bağlarını eleştirdiğim yorumlarım sitede mevcut ç.
26-08-2015 16:23 (97)
Aydınlıkçı siyaset dün liberallerin yetmez ama evet ile yaptıkları desteği bugün kendileri yapıyor. Onlar da hükümetin antiemperyalist politikalar izlediğini iddia ediyor. Dün demokratikleşiyoruz diyen liberaller gibi. Kendileri de anti emperyalist değil. Sol siyasetin üzerinde durması gereken emek-sermaye karşıtlığıdır. Onu da yapan yok. ç.
26-08-2015 21:10 (98)
Ben sizin gibi okumuyorum hayatı, kusura bakmayın, söylediğiniz birçok şeye de katılmıyorum. Herkes AKP'nin kendi gibi olmayanları dışladığını söylüyor ama bunu aslında yapmayan yok. Emperyalizm her şeyden önce ruhların sömürülmesidir. Bunu en çok da solcuyum diyen insanlar yapıyor. Kafa sözcüğünü kullanmam neden rahatsız etti, anlamadım. Siz duymadınız mı yani sokaklarda, televizyonda geldikleri gibi gidecekler sloganlarını. Yahu bunu dinleyen, duyan evindeki, sokaktaki AKP seçmeni üzerine alınmıyor mu zannediyorsunuz? Korku imparatorluğu diyorlar. Evet, yahu ulusalcı, aydınlıkçı kafa, bu ülkede karşısında gördüğü insanlara korku salmanın derdinde olan insanlar; bu derde kendini en fazla kaptırmış olan onlar. Sonra AKP'yi suçlamak kolay. Ne de olsa kendileri mükemmel. Açıkçası umrumda değil, antikapitalizmiş, emperyalizmmiş, sermayeymiş, Amerikaymış falan. Bildiğinizi zannettiklerinizi bir kenara bırakın da bence biraz psikoloji, doğu felsefesi falan okuyun. İFT
26-08-2015 21:11 (99)
KP var Sayın Ç. Olmaz mı?
26-08-2015 21:24 (100)
Bana ne ki onlardan ayrıca! Dilin düşünce ile ilişkisi vardır. O kadar küçümsemeyin. Gerçeklik başka bir şey, hakikat başka. Doğrusu "değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır." diye uyaran da oldu bu milleti değil mi? Çünkü iş o tarafa doğru gidiyor. Siz zannediyorsunuz ki her şey sizin kuramlarınız ile uyumlu ve bunun dışında da bir gerçek yok. Ne o bilimsel denilen sosyalizm öyle bilimsel ne de marksizm. Meselenin parayla, sermaye ile ilgisi öyle sanıldığı kadar çok değil. Mesele duygular, insan doğası ile ilgili. Mustafa Kemal Atatürk, insanı tanıdığı, insan doğasını ve sevginin ne demek olduğunu bilen biri olduğu için başarılı oldu. Ben sizinle aynı ideal dünyayı paylaşıyor olabilirim ama dünyaya bakışımız çok farklı.
26-08-2015 21:25 (101)
Kafa sözcüğünü belli bir davranışı, zihni küçümsemek için kullanıyorum. Maneviyatçı dediğim insanlarda küçümsenecek olanı nitelemek için gerici, dinci diyeceğim örneğin. Ama bu pozitif yansıtmanın gerekli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İnsanlar birbiri ile sohbet etmediği, konuşmadığı, bunun için çabalamadığı sürece ülke nasıl değişecek?
26-08-2015 21:25 (102)
Türkiye'de bugün İNSAN o kadar insanlıktan çıktı ki, bir MHP'linin AHLAKSIZ TEKLİFİ kabul etmemesi bile onu KAHRAMAN haline getirebiliyor. İnsanlık o kadar ucuzladı ki, yaz günü hayvanlar kapının önüne bir bardak su koymak ERDEM haline geldi. Bunları yukarıdaki tartışmaları HANGİ BAĞLAMDA yaptığımızı anımsatmak için yazıyorum. Bugün beklentilerimiz "bu insan" karşısında o kadar geriledi ki, milyonlarca insan MHP'den medet umar hale geldi (geçen ay içinde MHP'ye yönelik eleştiriler). Bu ORTAM değişmeden Sodom-Gomore'den çıkış yok. AA.
26-08-2015 22:32 (103)
MHP ‘den partisini satan Türkeş şikecidir. HDP ise takım halinde iktidara koltuk değneği olduğundan şikecidir. Diğer bir deyişle sıkışan iktidara karşı olduğunu, onlara karşı mücadele ettiğini söyleyen solcuların iktidara ortak olmalarının (kıyısından, ucundan azıcık) mutluluğunu yaşayan solcuların olduğu bir dönem (Sol kavramı genişledi artık içie her şey kayabilirsin)… İktidar da olup, iktidara karşı mücadele ediyoruz diyen “sol” artık aramızda . Hoş geldiniz. Akıl tutulması bu olsa gerek. Bunların bu aşamada hala sol adına konuşuyor olabilmeleri. Tüm “Sol” şapkasını önüne alıp iki kere daha düşünmeli. nebil
27-08-2015 00:16 (104)
Öncelikle 99. yoruma cevap vereyim seçime giren tek sosyalist yapı KP'ydi. TKP'de yaşanan bölünme süreci bölünen hareketleri zayıflattı etki alanı daralttı.Eleştirilerim CHP'li milletvekilleriyle ilişkileri,bu konudaki ikircikli tavrı, restorasyon iddiası çöktü bu konuda öz eleştiri de vermediler. Emek-sermaye çelişkisi üzerinden belirgin bir siyaset izlemiyorlar. Bu eleştirilerime eksiklerine rağmen sosyalizmi savunuyorlar. ç.
27-08-2015 01:42 (105)
İbrahim Fırat Tekin'e cevabım psikoloji konusunda okumalar yapıyorum. Ama sizin düşündüğünüz kitaplar değil. Psikoloji derken siz Üstün Dökmen ile Doğan Cüceloğlu'nu kast ediyorsunuz zannederim. Kişisel gelişim kitapları da olabilir. Onlar ilgi alanıma girmiyor. Doğu Felsefesi Zen Budizmiyle ilgilendiğiniz kadar keşke Batı Felsefesiyle de ilgilenseydiniz. Siyasetle de ilgilenmediğiniz belli oluyor. Sermaye ilişkilerini bilmeden siyasal analiz yapılamaz. Sevginin ne demek olduğunu bilen biri olduğu için başarılı oldu analiziniz var ki siyaseti bu şekilde analiz edecek olursak şimdiki iktidarı ya muhalefeti niye eleştiriyoruz ki onların sevgi konusunda eksikleri mi var. Elif Şafak ve Ahmet Altan hakkındaki düşüncelerinizi de merak ettim. ç.
27-08-2015 03:08 (106)
Daha fazla yanıt vermeyeceğim. Birbirimizi görmüyoruz. Bahsini ettiğiniz dört kişinin de kitaplarını okumadım örneğin. Riyakar, iki yüzlü, yalancı insanlar mı sevginin ne demek olduğunu bilecekler? Sevginin ne demek olduğunu bilen insanlar bu dünyada huzur ve refahın her şeyden önce dürüstlük, doğruluk ile sağlanacağını bilir. Neyse, cevap vermeyin.
27-08-2015 03:08 (107)
özetle diyorum ki solcular kendilerine yalan söylüyor, sağcılar millete, ne farkı var? Biri içe, biri dışa...
27-08-2015 09:43 (108)
"Sevginin ne demek olduğunu bilen insanlar bu dünyada huzur ve refahın her şeyden önce dürüstlük, doğruluk ile sağlanacağını bilir." demiş 106 (İFT mi bu yorumcu emin olamadım). Katılıyorum. Merhamet, şefkat ve sevginin değmediği yüreklerden barış ve huzur çıkmaz. Okşan
27-08-2015 14:39 (109)
Dört kişinin de kitaplarını okumadığınıza sevindim. Siyasette liderin psikolojisinin etkisi yok demiyorum. Ama kapitalizm emek-sermaye ilişkilerini yok sayarak da siyaset yapılmıyor. Sadece dürüst,doğrucu lider olması işsizlik sorununu çözmüyor. Ama doğru dürüst olmayan birinin de işsizlik sorununu çözmek için çaba göstermeyeceğini düşünüyorum. Sevgi konusuna da gelirsek taşeron işçi çalıştıran birinin de insanlığı seven biri olabileceğini düşünmüyorum. Cumhuriyetin kurulduğu dönemdeki kapitalist sistem bugün yok. Neoliberal sistemi savunan birinin huzur ve refahı getirme ihtimali yok. Birileri refah içinde yaşarken birileri yoksulluk içinde yaşayacaktır. Siz doğaya baktığınızda güzellik görürken onlar buraya baktıklarında site diksek kaç para kazanırızı düşüneceklerdir. "Sol"cular da millete yalan söyleyebiliyor. Yalan söylemesinin nedeni sistemi deiştirebileceğine inanmamaları bir kısım liberal "sol"cu ise zaten finanse ediliyor. Bu iş için finanse edilen biri dürüst olamaz ç.
27-08-2015 16:35 (110)
Sadece lider psikolojisiyle ilgili bir mesele değil bu anlattığım, yanlış anlıyorsunuz. Analitik çözümleme de her şey demek değil. Mantık, zeka veya akıl da. Yanlış bir temel yanlış bir mantık zincirine neden olabiliyor. Her şeyin temelinde de sevgi yatar ve Mustafa Kemal Atatürk, sevginin ne demek olduğunu bilen biriydi derken bundan bahsediyorum. Kendine karşı dürüst olmayı, yalan söylememeyi daha çocuk yaşta öğrenmişti. Siz kabul etseniz de etmeseniz de bu da Allah'a inanmak ile ilgili. Lütfen şunları bir göz atın: http://www.merih.net/ata/wata/wataturk01.htm , http://www.aksam.com.tr/roportaj/laiklik-vahdeti-vucud-felsefesiyle-sekillendi/haber-167704
27-08-2015 16:35 (111)
Okumamasına niye sevindiniz ç? Size göre onlar beğenilmeyecek kişi veya kitaplarsa, karşınızdaki de ancak okuyup da beğenmediğinde sevinilesi olur; üstelik hiç okumadan reddetmek, kötülemek iyi bir tutum da değil. Tümünden de bir şeyler okudum, yararlandım, bazılarından yararlanmaya da devam ediyorum. Belki nötr okumayı öğrenmekte yarar olabilir. Umut
27-08-2015 17:05 (112)
Umut'a katılıyorum. Yazın alt başlığı ile de uyumlu. Aslında tüm mesele bununla ilgili. Atatürk nereden bilecekti ki bilim ve akıl vurgusunun ve laikliğin ülkeyi kibirli ve kendisine bile yalan söyleyecek insanlarla dolduracağını!? İbrahim Fırat Tekin
27-08-2015 18:29 (113)
Müdüriyet bugün çok sessiz.
27-08-2015 18:29 (114)
Sayın Umut Ahmet Altan'tan ne gibi faydalar sağladınız onu merak ettim. Demet Akalın da Ahmet Altan gibi önemli o zaman. Onu da dinlerken de Bebek'te 3-5 tur atmanın derinliğini hissediliyordur. Taylan Kara'nın bu yazılarına göz atmanızı tavsiye ederim. http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1125 http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1135. ç.
27-08-2015 19:05 (115)
110'da mustafa kemal'in imanı ile ilgili garip bi değini yapılmış. galiba ibrahim fırat tekin tarafından... sevgi, mevgi... "analitik çözümleme herşey değil"mişmiş falan. ilginç. analiz zaten çözümleme olarak çevirilebilir. o yüzden çözümleyici çözümlemeler gerçekten herşey olmayabilir. sevelim, sevilelim; dünya kimseye kalmaz nihayetinde, di mi ama?! "du bakali noolcek" diye diye sitede uçuşlar iyice serbest stile bağlamış vaziyette. nasip. hayırlısı. arif yavuz aksoy durumu ilgiyle izlemekte
27-08-2015 19:15 (116)
Üstün Dökmen ve Doğan Cüceloğlu'ndan çok faydalandım, hala okuyorum. Diğer ikisine karşı ön yargım vardı, EŞ'ı konuşmasını dinledikten sonra okudum, dili çok iyi kullandığını gördüm, ön yargım yıkılmış oldu, ki bu çok önemli bir şey. AA için de ön yargım vardı, hangisi hatırlamıyorum ama okuduğum bir iki kitabında imgelem dilinin, duygu aktarımının güçlü-etkileyici olduğunu gördüm. Günlük siyasi yazılarını hemen hiç okumuyorum, düşünce ve dilini genel olarak artık biliyorum. Düşüncelerine katılmadığımız insanların da iyi şeyler üretebilecekleri, hedef kitlemize giren veya girmeyen insanların onların nesini beğendikleri (ki buna karşı da strateji geliştirmek anlamlı olabilir), ön yargıların kırılması... daha ne diyeyim? ha, Demet A.nın da bir veya iki şarkısı ile kıpırdamışlığımızın olmasından bir zarar gelmez, merak etmeyin, semti önemli değil. En azından anlaşmış, kaynaşmış oluruz belki hâlk kitleleriyle. Umut
27-08-2015 19:19 (117)
Dediğiniz yazıların bilimsel bir niteliği yok göz attım. Çok uzun nereden başlasam bilemedim. Kibirli insanlar yüzünden ülke bu hale gelmedi onu bilin öncelikle. Laiklik yüzünden de bu hale gelmedi. İnançlı insan ahlaklı olur önermesinde bulunmuşunuz doğru,dürüst insan olup da inançlı olmayan insanlar da var. Cumhuriyet dönemine ilşkin analizler bazılarında katılmadığım noktalar olmasına rağmen paylaşayım dedim. http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/mustafa-kemal-aniliyor-haberi-20287 http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/mustafa-kemal-uzerine-herhalde-son-kez-20355 http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/marksistlerin-mustafa-kemale-bakisi-haberi-35639 ç.
27-08-2015 19:31 (118)
Analitik felsefe demeliydim, haklısınız. Siz ne demişsiniz diye bakıyorum da, garip demişsiniz örneğin. Başka da bir şey dememişsiniz. İçeriğe dair eleştiri yapabilirsiniz çok zor değil. Ama bu tepeden bakma hali hiç hoş değil.
27-08-2015 20:20 (119)
Olmayan içerik için ne eleştirisi yapiym? Doğu zımbırtısı, fisikoloci felan da önermişsiniz. Sağolun. Masadan yeni kalktım. Ben almiym. Sitemizin Yeni yorumcuları vatana, millete ve yavruvatan kıbrıs'a hayırlı, uğurlu olsun. Eee, irrasyonelitenin sesini bi sefer açınca bi daha kısamıyosunuz işte. Işığı gören geliyo. Maşşallah. Shafak'ı dil abidesi yapacakmış birisi az kalsın. Çetin dayı'nın purofösür olmayan oğlunun imgelem mimgelem şeysi de tavanmış. Ben de yukarda yazan babolinin yalancısıyım. Bu arada, huyum kurusun, hep koylara tepe üzerinden bakan evlerde otururum. Son söz: Umut fakirin ekmeği; ye memet ye! a.y.a. içeriksiz biçimde mucuks ve sucuks (okşan'a da selamsss. Değinmiş yine)
27-08-2015 21:44 (120)
Ben de sizin gönderdiklerinizi okudum ancak bu yazılar Atatürk'ün kim olduğu, nasıl bir düşünce sistematiği olduğu üzerine değil ki sayın ç. Evet olmayan içerik üzerine eleştiri yapılamaz.
27-08-2015 21:45 (121)
Arif Yavuz Aksoy nerde diyordum ben de. Naparsınız Elif Şafak gibi dili çok iyi kullanan yazarı okumadığım için cahil kalacağım. ç.
27-08-2015 22:02 (122)
Ayıbettin ç'cim. Görevim. Shafak'tan abide çıkartan Mağden'den neler çıkartır diye ürktüm. Portakal, orda kal demek zorunda hissettim.
27-08-2015 23:10 (123)
Yok canım, öyle abide, tavan filan demedim. Özcesi, ön yargı iyi bir şey değil dedim. Herkesin yargısı kendisinin. Orda kal deyince kalındığını sanıyorsan yanılıyorsun. Umut herkesin ekmeği, çeşit çeşit.
28-08-2015 00:22 (124)
A.Y.A. bey sizce Demokratların başkan adayı kim olur/olmalı? Biden mı Hillary mi?
28-08-2015 00:22 (125)
canım benim, hiç dert etme. aylardır itina ile gada alıyorum. işim bu. lütfen kelt limanı olmayıverin, tamam mı? imza: pride and prejudice
28-08-2015 07:56 (126)
bana ne la demokratların başkan adayından?! amariha'nın başkanı demirgırat olsa gaç yazar, cemahiriyyeci olsa gaç basar? en fazla bireysel silahlanmaya karşı kısmi kısıtlama falan gibi cücürükten bikaç act çıkarır ilk seçenekteki. dış politikası değişmez ki deyyusların. sen geç o işleri gülüm. makara yapacaasan yannış adrestesin. kinaye yapıyosan da ağnamadım. ama iyi espriye altyazı gerekmez. demek ki gabahat bende deel. mucucuksss
28-08-2015 07:57 (127)
Bilimsel niteliği yok demenizin hiçbir anlamı yok biliyor musunuz! Hoşuma gitmedi, beğenmedim deyin daha hora geçer… Böyle komik oluyorsunuz. Gönderdiğiniz yazıda Kemal Okuyan da aslında hiç sevmiyorum bu lafı diyor ki haklı gerçekten dinimize uygun değil demek gibi bir şey. İnançlı insan ahlaklı olur gibi bir önermede bulunmadım. Olağanüstü başarılar gösteren, yalansız dolansız bir yaşam süren, dürüstlüğün, doğruluğun, samimiyetin ve sevginin ne demek olduğunu bilen insanların inançlı olduklarını söylüyorum. Tersinden bir okumayla basitleştirmişsiniz.
28-08-2015 07:58 (128)
Arif Yavuz Aksoy’un komünizm anlayışı da buraya kadarmış! Ola ki biri sizin hoşunuza gitmeyen bir düşünce dile getirsin, nereden çıktı bu yeni çocuklar diyeceksiniz öyle mi!? Ben de tam olarak bundan bahsediyorum ya; AKP’yi suçlamak kolay... Aslında başlıktaki soruya yanıt niteliğinde biri çıktınız ya, bu açıdan varlığınız hepimizi aydınlatmış oldu.
28-08-2015 07:59 (129)
Sayın ç. mesele yazarın iyi olup olmaması değil. Olay okuyanın yazarın görüşlerinden, kalitesinden, dili kullanma becerisinden bağımsız yargılama, düşünme, çıkarım yapma yetileri olduğu fikrini kabul edip etmemeniz ile ilgili. Aklıyla seven insan da hemen öyle yargılamaz be! Eleştirmek için de okumak gerekmeyecek mi yani? Sizin sığlığınız gün yüzüne çıktıkça bu sürekli eleştirilen insanları savunmak geliyor ya insanın içinden! İbrahim Fırat Tekin
28-08-2015 07:59 (130)
İbrahim Fırat Tekin ben de sizin gönderdiğiniz yazıya baktım. Paylaştığınız emekli akademisyen özel üniversitelerde girişimcilik konferansları veriyor. Bilimsel niteliğini geçtim, felsefe ile ilgilenmediği de çok belli oluyor. Filozoflardan alıntıladığı yerleri(onları da doğru yorumlamamış) Mustafa Kemal'den alıntılarla birleştirerek düşünce sistematiğiymiş algısı yaratmaya çalışmış. ç.
28-08-2015 07:59 (131)
Arif Yavuz Aksoy 123 numaralı yorumda orda kalmayacağım dediğine göre işimiz zor. Mağden'den neler çıkartabileceğini düşünemiyorum. ç.
28-08-2015 08:31 (132)
Bizim gibiler buralarda çay kaşığı ile bilgi verip bir üst bilinç oluşturmaya çalışırken hasmımız sistem adamları her gün kamyonlarla kirlilik yığıyorlar alt bilince. Siyasi olarak da destek kalmadı bizlere. 18-19-20. yüzyılda insanlığın değişeceğine, iyi bir dünya kurulacağına bir inanç vardı. Siyasette, felsefede, edebiyatta, sanatta bu inanç büyük bir atılım yaptı. Şimdi herkes kendi g.nü kurtarsın devri, herkes şu kısa dünyadan en yüksek getiriyi alsın devri. Tabii o zaman böyle olacak. Doğan Cücel'den öğreneceğiz, AA da EŞ de estetik imgelem falan bulacağız. Biz buralarda bu dilin ne olduğunu kitaplar dolusu yazsak ne yazar, karşı taraf gemiler dolusu propoganda yapıyor. Ve dedik ya, her şey onlardan yana işliyor. Fakat bizdeki de inat işte. Kimseye sorumlu olduğumuz için değil, inadımıza sorumlu olduğumuz için yazacağız. Birgün tüm estetiğin bu rezil dünyayı daha rezil yaptığını burnu kırılarak, kafası parçalanarak öğrenecek insan. Ha guzularıma. (telif yok) Kaan A.
28-08-2015 09:41 (133)
Canımıniçi ç, 123 ben değilim. 122 benim. 123 de umut kemal türe olsa gerek. Hatta sana 100'lü sayılardaki yorum numaralarımı da komple yaziym. Al bak: 115, 119, 122, 125, 126. Sen eskiden çok gramatik ve dramatik hatalarla yazardın. Şimdi de öyle okumaya başlamışın. Suyuna etanol mü kattılar? Aşkolsun. Beni ayırdedememene alındım vallahi. Neyse, asıl meseleye dönelim. 128'deki zat-ı muhterem benim gomonizm anlayışımın o kadar olduğunu yazmış. İyi de, ben gomoniz olduğumu ne zaman yazdım? O kadarken ne kadar? From groin down to knee? arif yavuz aksoy guzuları sürmeli gözlerinden ayrı ayrı öpsss ve telif istemesss
28-08-2015 12:56 (134)
İyi de kimin daha kirli kimin daha az kirli olduğunu, sizin filan en doğru olduğunuzu, okumazsak, ilgilenmezsek, karşılaştırma yapmazsak nasıl anlayacağız Kaan A? Buraya gelmişiz başlamışız okumaya, tanışmaya, Kaan A dedi o halde doğrudur, kirli değildir, deyip öyle kabul mü edeceğiz? Böyle referans kullanımı olur mu? Hangi devirde yaşıyoruz? O zaman eleştirdiklerim(n)izden ne farkım(n)ız olur? Sürekli kızarak, ayar çekerek/alay ederek terbiye olur mu, rol model olunur mu? Halkı sevdiğiniz için mi böylesiniz yoksa siz de ötekiler gibi, ama başka türlü, kendinden başka kimseyi sevmeyip kendinden başkası için mücadele etmeyenlerden misiniz? Bu tutumunuzla sadece beni değil, "asıl umutları" kaçırmakta olduğunuzu niye fark etmezsiniz? Umut
28-08-2015 12:56 (135)
AYA bey, konspirasyon ilkesi gereği mi burada komünist olmadığınızı söylüyorsunuz?
28-08-2015 12:57 (136)
Arif Yavuz Aksoy 123 numaralı yorumcunun siz olmadığını biliyorum. Gece yorumu yazarken virgülü koymayı unutmuşum. Sizin de benim de Umut Kemal Türe ile işimizin zor olduğunu söylemek istemiştim. Doğru anladım da hatalarla yazmaya devam ediyorum. İbrahim Fırat Tekin metni felsefe bölümündeki akademisyeni geçtim, 2. ya da 3. sınıftaki felsefe öğrencisine götürün benimle aynı cevabı verir bunun neyini eleştireyim der. Önyargılı olmayla bunun bir alakası yok. ç.
28-08-2015 13:43 (137)
Üleeeen, yani değerli okurlar, yorumcular. Önce 134 Umut'a cevap vereyim. Benim içim dışım bir. Neyse ne, onu gizlisiz saklısız pazarlıksız söylüyorum. Bunda tam başarı mümkün değil, ama oldukça başarılı olmaya çalışıyorum. İnsan BU'nun farkı bu. Bunu da ancak içi dışı bir kişiler fark eder. BİR DE ŞU: Ben kimse beni sevsin, okurum artsın diye yazmıyorum. Neyi doğru biliyorsam tek kişi kalmayı göze alarak onun mücadelesini veriyorum. Normal olan budur, bir meziyet değil, aydın böyle olmalı. Benden hoşlanın hoşlanmayın vız gelir tırıs gider, anlatabildim mi. O yüzden bildiğim doğrular için bağıra çağıra kavga ediyorum. Burada bir sürü karşıt görüşlü var. Siz dahil. Ayar çekme tılsımlı lafını kullandınız diye bu 40 yıllık alışkanlığımdan vaz mı geyeim. Ayarsa ayar. Sizin yaptıklarınız, sistemin yaptıklarının yanında sinek vızıltısı kalıyor bizimki, ama buna da katlanamıyorsunuz. Biz nelere katlanıyoruz, hem de kendi sitemizde. Bu küçücük vahada bile tepemize biniyorlar. Devam edecek K:A.
28-08-2015 13:08 (138)
Ayrıca.. AYA'nın komünist olmadığı. O cevap vermeden ben diyeyim. Konstipasyon mu buyurdunuz? Yok, AYA ne komünisttir, ne solcu. Ben de öyleyim. Solcu değilim, solculuktan tiksiniyorum artık, bu sol çoğunluk yüzünden. Marksist de değilim. İlle bir şey diyecekseniz sosyalist deyin. Ya da demeyin. Soldan vazgeçmişim sayın Umut, Marksizm den vaz geçmişim, hakikat uğruna.. siz hala aynı duaları durmadan terennüm eden öteki papazlarla bizi bir tutmaya çalışıyorsunuz. Biraz ufkunuz açılsın, biraz cesaretli düşünün, dünyalarımız, amaçlarımız çok farklı. Bunu ister görün, ister görmeyin. Benden tebliğ görevi. Ötesi herkesin kendine kalmış. Saygılar. K.A.
28-08-2015 22:14 (139)
O konferanslara katılan insanlar bir şeyin içinde olmadan, deneyimlemeden doğru ile yanlışı birbirinden ayırmayı nasıl öğrenecekler? Birileri de girişimcilik konferansları versin Allah aşkına, yapmayın ya… Bu yazıda doğruların dile getirilmediği anlamına da gelmez ya. O değil de sizden başka hayata değer katan insan yok, eee sevgi de gereksiz bir şey; bize de sizin kibrinizden başka bir şey kalmıyor. Hayalini kurduğunuz ütopik dünya şu an burada değil diye uzlaşmadan kaçın. Onlar yol yaptı, siz de çok kaliteli fikirler öne sürdünüz falan. Ama kimse insana gerçekten saygı duymanın derdinde olmadı. Hakikat bu! Bunlar da bugünün felsefe bölümünde yaşanıyor! Ondan sonra ülke bu hale kibirli insanlar yüzünden gelmedi. Bunun neyini eleştireyim diyecek insan gerçekten ele almıyordur bence... http://www.radikal.com.tr/turkiye/felsefe_bolumunde_isleyisi_elestiren_docente_hakaret_cezasi-1396960 İbrahim Fırat Tekin
28-08-2015 22:15 (140)
Hayat basittir bana kalırsa, futbol gibi... "Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır." Johan Cruyff, İbrahim Fırat Tekin
28-08-2015 23:00 (141)
Futbol basit bir oyundur. 22 adam 90 dakika boyunca bir topun peşinde koşturur. Ve sonunda hep almanlar kazanır. İmza: gary lineker
28-08-2015 23:01 (142)
(internete ulaşım kısıtlılığı ve telefonda yazma zulmü nedeniyle gecikmiş bir yorum olarak...) İbrahim Fırat Tekin ve Umut Kemal Töre'nin söylediklerinde tutarsızlıklar varsa eğer, bunun oranı, burada yazan bizlerinkinden fazla olmasa gerek. Önce bi dinlesek ne diyorlar. Nihayetinde, hakikat kimsenin tekelinde değil. mehmet harma
29-08-2015 07:21 (143)
Fußball ist kein einfaches spiel! İmza: jupp derwall
29-08-2015 07:10 (144)
aşk olsun sayın harma. dinlemedik mi? okuduk bile. okuduk, gereğini düşündük ve hükümlerini verdik. imza: imparator fatih terim. yok la. yine şaka. tabisi de ben.
29-08-2015 07:10 (145)
İlk önce düzeltmeyle başlayayayım İbrahim Fırat Tekin kaliteli fikir olmaz nitelikli fikir olur. Girişimcilik konferansı versin nolacak demeyi de size anlatayım. Bu konferanslar sistemi meşrulaştırma çabası bu metinleri yazmasının nedeni de bundan para kazanmak insanbuyu fark etmişsinizdir bir tane reklam yok neden acaba.(bu sitenin Kaan Arslanoğlu'na herhangi bir maddi getirisi yok) sizin önerdiğin yazarlar ise sermaye tarafından fonlanıyor. Buna da nolacak diyeceksinizdir. Onu da açıklayayım. Şu anki sistemde doktora gittiniz sistemi benimseyen doktor size zararı olmayan kist için ameliyat diyecektir ne için para kazanmak için. sistemi benimseyen öğretmen de okuldaki dersler önem vermeyip istersen benden özel ders alabilirsin diyecektir. nasıl ihtiyacınız olmayan giysileri moda diye nasıl alıyorsanız kişisel gelişim yazarları da aynısı pazarlama teknikleri ile kitabı size aldırıyorlar siz farkında değilsiniz. Sistem edebiyatçı olmayan kişiyi edebiyatçı olarak pazarlıyor. ç.
29-08-2015 07:07 (146)
Bu ticari ilşkiler Can Yayınları ile Yunus Nadi ödüllerinde var. Can yayınlarından kitap çıkarıyorsanız ödülü siz alıyorsunuz. (solun da bu konuda sesi çıkmıyor ama bu sitenin yazarlarının çıkıyor) Bunda da ne sorun var diyorsanız sistemi benimsemişiniz. Felsefeciye gelirsek Şahin Filiz ilahiyatçı ulusalcı kanallarda çıkıp hükümeti eleştiriyordu Ergenekondan göz altına alındı sonrasında medyada gözükmedi. Sonrasında Felsefe bölümüne geçmiş. Şimdi de soruşturma açtırmış. Akademik yapı hep öyle. Kibirle alakası yok. Sistem böyle. Sistemin yükseltmek istedikleri var,bir de istemedikleri. Ulusalcı düşünce ile liberal düşünceyi biribirne ıt zannederisniz sermaye ikiini de besliyor. İkisi de sermayeye karşı çıkmıyor. Sermayeyi eleştirene de bu devirde eleştirilir mi diyorlar anında. Solumuzda,sol sendikalarda sermayeyle ilşkiye geçmiş. Sosyalizmi unutmuş. Uzlaşma liberalizm savunduğu değerdir. Taşeron sisteminde çalışan işçi ile patron uzlaşamaz. O onu ucuza çalıştıracak ki kar etsin. ç.
29-08-2015 12:52 (147)
145, kalite nitelik demek zaten.
29-08-2015 12:52 (148)
Bu sitede reklam olsa, buradan elde edilecek gelirle editörler kitaplarını (dolayısıyla düşüncelerini) daha çok basıp daha fazla kitleye ulaştırsalar hatta başka yazarların kitaplarını basmaya kaynak oluştursalar fena mı olur?
29-08-2015 14:00 (149)
148'e cevap: Bunlar benim bildiğim 40 yıldır anlatılıyor, tartışılıyor. Her yeni kişi bu tür görüşleri (ki şahıslara ait görüşler değil, sistemin yaydığı milyarlarca mem örneklerinden başka bir şey değildir) çok önemli fikirmiş gibi ileri sürüyor, bizim gibiler de HZ. İsa sabrını da aşarak her yeni kişiye bunları anlatmak durumunda kalıyoruz. 148 nolu kardeşim, evet, senin dediğin gibi yapan bir sürü gazete, site, yazar var. Git onları oku, sen de rahat edesin, biz de edelim. Biz burada yeni gelen birilerine aynını tekrarlayalım. Nedir bu 1 milyon 673.542. kere söyleyelim. Para tatlıdır, paraya endeksli bir yayın çıkartmaya başlayınca ne olurmuşsun: Radikal 2, Cumhuriyet, İleri Haber yazarı olurmuşsun. Daha fazla ilerici, daha fazla parayı önemser olunca Hürriyet, Sabah vb. yazarı olurmuşsun. S.A. (Sinirlerini aldırmış ) :)
29-08-2015 14:12 (150)
Sayın 147 Türkçe kullanım şekliyle kalite ile nitelik eş anlamlı sözcükler değildir. Siz insanı alınıp satılan mal olarak görüp kaliteli insan diyebilirsiniz. ç.
29-08-2015 14:30 (151)
145 deki ç.nin sözüne karşılık olarak sormuştum, öneri olsun diye değil. Umut (sadece Umut, Kemal Türe kimdir, nerden çıktı bilmiyorum) Yeni okuyucu istemiyor musunuz artık ne bu yeni kızgınlığı?Okey, biz gidelim siz de dinlenin biraz.
29-08-2015 14:36 (152)
Buraya kim reklam verir diye de sormak lazım 148'e. Sanki kolaydı öyle.
29-08-2015 14:59 (153)
Belki de sorun yaygın yanlış kullanımdadır, size düşen de yaygın yanlışı Türkçe'ye mal etmek olmuştur
29-08-2015 16:57 (154)
En kolay yolu google adwords, ama başka yolları da var tabii
29-08-2015 16:57 (155)
Kalite Fransızca'dan gelen bir sözcüktür. Bakış açısının değişmesiyle liberalleşmeyle insanların da meta olarak görülmesiyle normalleşmiştir. (son 7-8 yılda liberalleşmenin kanıksanmasını görüyoruz siz de bu durumu kanıksamışınız) Kaliteli eğitim veriyoruz ,kaliteli sağlık hizmeti veriyoruz ile nitelik sağlık hizmeti vermek,nitelikli eğitim vermek farklı anlamlara geliyor. Birinde ticari mal gibi görme eğilimi var diğerinde o yok. ç.
29-08-2015 18:43 (156)
Size öyle geliyor ç. Bildiğiniz gibi devam edin en iyisi siz.
29-08-2015 19:46 (157)
Ben de sizin çıkarımlarınızın temelden yanlış olduğunu söyleyerek işe başlayayım. Müslümanın şeytan dediğine solcular sistem diyor. Ben iki adet yazı paylaştım. Yazarlarının kiminle ne gibi bir ilişkisi var bilmem. Sizin de bildiğinizi zannetmiyorum. Para düzen için bir araçtır. Para kazanmayı istemek ahlaksızlık, karaktersizlik değildir. Para ve reklamın olmadığı bir dünya hayalini kurabiliriz. Ancak şu an her ikisi de var. Asıl ahlaksızlık daha fazla para ve hükmetmek için yalana, manipülasyona başvurmaktır. Sıradan bir insana daha iyi, daha güzel bir yaşamın mümkün olabileceği fikrini vermiyor, çıkışı olmayan bir labirente davet ediyorsunuz. Ya bir de sistem veya sermaye diye yekpare bir yapı varmış gibi yapmıyor musunuz? Tek başına bir insan bile çok boyutlu bir canlıyken bu ne dar bir alana hapsetmektir insanı, düşünceyi, mücadeleyi? Ayrıca elinde parayı bulunduran bir tek kişi de değil ki! Hepsini aynı torbanın içine atıyorsunuz.
29-08-2015 19:46 (158)
Lise çağındaki "abi sistem kötü ya" diye sayıklayan depresif gençleri andırıyorsunuz. Siz böyle oldukça herkesten daha çok sizde paraya sahip olma ve hükmetme isteği var izlenimi ediniyorum. Sağcılar millete solcular kendilerine yalan söylüyor derken bundan bahsediyorum. Psikoloji ile ilgilenin diye de boşuna söylemiyorum. Asıl sorunun ardından bir gelenek gibi gelen yanlış tespitlerin üzerimize bindirdiği yükle uğraşıyoruz. Eğer hayata bireyi baz alarak bakmaksa liberalizm, ben liberal olayım ve bir an önce uzaklaşayım buralardan. Dün devrimciydim bugün neden liberalim diye bir kitap var, merak da ediyordum zaten. Uzlaşma ile ilgili psikeart dergisinde yayımlanmış bir yazı, buyrun efendim: https://m.facebook.com/Euphrates2021/albums/884781491582551/?v&ref=bookmarks ha okuyunca kirleneceğinizi düşünüyorsan bilemem. Etrafta sistemin adamları olabilir, dikkatli olmak gerek. İbrahim Fırat Tekin
29-08-2015 21:05 (159)
Dile önem veriyorum. Ama sizin dile dair söyledikleriniz kafanızda kurduğunuz paranoyak oyunun yansımalarından başka bir şey değil. Ama evet nitelik daha güzel ber kelime. Hayatı bu kadar zor kılmayın.
29-08-2015 21:05 (160)
Bu hayatta kimseye güvenilmez çünkü herkes sisteme boyun eğmiş baksanıza kimse de başkaldırmıyor.
29-08-2015 21:05 (161)
K.A.'nu kimseye eyvallahı yok, sermayeye boyun eğmiyor diye övüyor, yüceltiyon musunuz? Ben bir zamanlar işçi partisine üyeydim. Orada da genel başkanı yüceltmeye yönelik bir eğilim vardı. İnsan şaşırıyor bir an için. Hani bu tarz bir eğilim sağcılar arasında yaygındı diye.
29-08-2015 21:06 (162)
ibrahim fırat tekin'e referans olarak gönderdiği ilk iki yazı için cevap vereyim (sustuydum ama dayanamadım). Mustafa Kemal'in dünya görüşünü melamilikle, vahdet-i vücud ile ilişkilendirmek, gayri müslim balkan unsurlarının uluslaşma süreçlerindeki isyanları vahdet-i şuhud'un sonucu olarak görmek en hafif tabirle akademik egzantriklik olarak kategorize edilebilir. şu sufi zırvalamalarının, sevelimsevilelimdünyakimseyekalmazcılığın sonu olmadığını biliyorum. ama tam da postmodern şebelekliklerin teşhirini iş edinmiş bi sitede gelip bunları refere etmek müslüman mahallesinde escargot'yu geçtim, prosciutto di parma satmaya kalkmaktır. asabiyet gösterisi gibi gözüken bazı yorumlarımız olsa da, 151'den seslenen ve kemal türe'siz, sade umut'un "yeni okuyucu istemiyor musunuz" kontrtribini haketmiyoruz. yine de, o savunduğunuzu sandığım şeylerin burada pek alıcısı çıkmayacaktır kanaatindeyim (sumru hanım ilgilenebilir belki, ona sorun). burası tam da "insan bu" demekte çünkü. arif yavuz aksoy
29-08-2015 21:34 (163)
Arif bey geçtik oraları. Zaten ayrıntısıyla ilgilenmiyorum. Paylaşmam gereksizdi belki de önemli de değil. Ben Atatürk'ün vahdet-i vücutçu olduğunu biliyorum. Orası tek referansım da değil.
29-08-2015 21:34 (164)
Egzantrik bir adamım ben evet. Zaten diyorum kalıcı değilim buralarda. Şu emek sermaye çelişkisi yalanlarını dinlemekten yeterince sıkıldım. Katı ahlakçılık, determinist çilecilik, hazcılık karışımı bir şey sizinkisi. Ben samimi, dürüst bir yaşam sürüp mutlu olmak istiyorum. Bu kadar.
29-08-2015 21:57 (165)
Arıza fena. Abi Mustafa Kemal'in vahdet-i vücutçu olduğunu biliyomuş. Oy oy oy. Arnold sivastanegezer vardı benim bildiğim normal vücutçu. Kaldı ki o egzantriklik yorumunu kendisi için yapmamıştım. Alıngan zaar. Yonan doktora tezcisi idi benim değdirdiğim. Okşan dokanır, o ayrı. Samimi, dürüst bi yaşam ne oluyo tam olarak? Bana onu da bi anlatsa ya. Canımındışı, senden kabaca bi 10 ay evvel ben de bazı babolilere enverhocacı dedim. Kendini tek sanma. Ama burda herkes enverhocacı deel. Onu bil de... a.y.a. sıvı ahlakçılığı benimsesss
29-08-2015 22:42 (166)
Ya abi amma uzattın ya biliyorum neyi kime söylediğini ya of kaç yaşındasınız ki siz? Ya neyse hadi kendinize iyi bakın!
29-08-2015 22:45 (167)
İbrahim Fırat Tekin'e İmla hatası yapan biriyim. Hatamı kabul edip hatamı da düzeltirim. (131 numaralı yorumumda hatalı yazmışım 136 mumaralı yorumumda bunu düzelttim. Yanlış anlatımım için de özür de dilerim) Siz de bu anlayış yok. Bilmediğinizi de bilmiyorsunuz. Paylaştığınız şeylerin baştan sona postmodern zırvalıklar olduğunu düzgün üslupla nasıl açıklarım derdindeydim. Anlamak istemiyorsunuz da. Arif Yavuz Aksoy'a üslup konusunda da hak vermeye başladım. Psikolojiyle ilgilenmediğimiz kanısına nereden vardınız. Ben psikolojiyle yakından ilgiliyim. Kaan Arslanoğlu da psikiyatrist. Sizin paylaştığınız metinler ise popüler psikoloji. Kaan Arslanoğlu'na gelince yorumlara bakın farklı düşündüğümüz yerler çok. Bu sitede hiyerarşi yok ki. Kaan Arslanoğlu'na övgüden daha çok eleştiri var sitede. Sansür de yok hakaret olmadığı sürece. Ben Aydınlık çevresinin de Birikim çevresinin de sistemin parçası olduğunu söylüyorum. Dün iktidara biri destek verirken bugün diğeri veriyor. ç.
29-08-2015 22:45 (168)
-162- İsmim geçtiği için ben de bir-iki kelam edeyim bari. Karşımızdakini yeterince anlayamadığımızda mantığımız onunla ilgili en kötü olasılıkları sıralar değil mi? Böyle bir durumda, ya korunmak için uzaklaşırız ya da tehdit algıladığımız zaman saldırıya geçebiliriz. Uzaklaşmak iletişimi sonlandırıyor, saldırganlaşmak da, "yazışır halde ama iletişimden kopuk" tuhaf bir durum ortaya çıkarıyor. Yani,"beyin fırtınası" izlemek isterken birden kasırgaya denk geliyorsun, ortalık toz-duman oluyor, etraf sakinleşince eksilen var mı diye bakıyorsun. Kafamıza göre arkadaşlarla kendi aramızda muhabbet ederken, farklı görüşleri de anlamaya çalışmak mümkün değil mi? Bu arada, aynı çatı altında toplanabileceği varsayılan görüşler bile, ayrıntılara inildikçe o kadar çok alt dallara ayrılıyor ki, tam bir fikir birliği pek mümkün olmuyor. Yani, insan alacağı şeye dikkat etmeli hele ki, zihninde yer açacaksa. Mesela ben Akbank reklamını bilmem, çünkü beni yönlendirmesine izin vermemek için izlemem.SÇ
29-08-2015 22:45 (169)
Bu ülkeye en büyük kötülük devrimcilik ile ateizm propagandasının birleştirilmesi ile yapıldı. Diğeri de sağ sol kavramlarını getirmek oldu. Hurafelere sarılan halkı aydınlatmak için mücadele eden birkaç yürekli din adamından başka da kimse olmadı. Edip Yüksel, İhsan Eliaçık, Eren Erdem bunlardan. Siz de burada oyun oynayın. RTE'nin bunların halkla işi yok söylemlerini haklı çıkarıyorsunuz. Ve Atatürk din ile ilgili söylediklerine bir göz atın; tüm söylemlerinde dürüst olduğuna emin olabilirsiniz.
30-08-2015 00:56 (170)
Sistem yokmuş samimi dürüstlük varmış o nasıl oluyor ki. Sistem şeytan falan değil(o sizin tabiriniz) Sistem değişmiyor da demiyorum. 19. yy'daki sistem ile 21. yy. daki sistemde büyük değişimler yaşandı.Çok uluslu şirket sahiplerini nerde gördünüz de iyi olabilecekleri kanısına vardınız. Taşeron sistemi var bir de. Taşeron işçi çalıştıran samimi olsa nolacak olmasa nolacak asgari ücretle insan çalıştırıyor diyecektim suriyelilerden sonra onun yarı parasına bile insan çalıştırabiliyorlar.Yarın ihale alabilecekler mi onun garantisi yok bugün ne kadar çok kazansak kardır mantığı ile hareket ediyorlar.Sistem bütün dünyada bu. Genç işsizlik var.Kafa emekçileri de artık işçi. (orta sınıftan emekçileşiyor bu sınıflar)Bir yanda da devasa arsa rantı var. Ulusalcılar niye bu kadar çok oy alıyor diyor iktidar taşeron çalıştıranlar var,arsa sahipliğinden orta sınıf haline gelenler var.Kafa emekçileri orta sınıftan emekçi sınıf olurken,bir kısım insan da orta sınıf haline geliyor. ç.
30-08-2015 00:56 (171)
Haklısınız...
30-08-2015 00:56 (172)
oy oy oy oy. vay anam vay. edip yüksel, he mi? eren erdem, he mi? ya bi kam oğn canımıniçi. ilahi azrail, sen adamı öldürürsün. ne alem site şu insanbu. mucucuksss
30-08-2015 00:56 (173)
bu arada 169 nümerolu yorumun sahibine hususi selam ediyorum. sürekli onu övücü şeyler yazmam için kendisinden para aldığım kaan arslanoğlu'nun "Evrimci açıdan din ve siyaset" serisini öneriyorum. beleş. bu sitede var. tüm yorumculara sesleniyore. ilk emri hatırlayın. oku! ikra biismi rabbikeellezi halaka! işte disleksi o yüzden cısss. taam mı? a.y.a. sıvı ahlakçılığı, nondeterminist zahidliği ve anhedonizmi sentezsss
30-08-2015 09:31 (174)
Öyle demeyin AYA bey. Eren Erdem'i ve Edip Yüksel'i tanısanız seversiniz aslında. Bazen kitap fuarlarına katılıyorlar. İmza günü yapıyorlar.
30-08-2015 09:48 (175)
Ne site kurmuşuz be ya... Seveninden çok sevmeyeni, destekçisinden çok köstekçisi var. Başka yerde bulamazsınız, bravo bize. Biri de yukarda buyurmuş: Burada oyun oynuyormuşuz, Eren Erdem vesaire halkı ikna ediyormuş... Sen olsun oynama burada o zaman. Git buradan o zaman.. mama mı var, maymun mu oynuyor. Ülen, git diyoruz gitmiyorlar, kov kov bitmiyorlar. Burada dünyanın yazısı yazılmış, kitaplar yazmışlar buranın yazarları, bir muhterem geliyor, hiçbirini okumadan bir cümlede çakıyor, bitiriyor işimizi. Adaletin bu muuu dünyaaa. S.A.
30-08-2015 19:53 (176)
"Bir zamanlar diyordum ki:Bu Türk'tür, bu Bulgar'dır ve bu Yunan'dır. Ben, vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim. Neden? Çünkü bunlar Bulgar'mış ya da bilmem neymiş. Şimdi sık sık şöyle diyorum: Hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır, şu kötü. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk! Hepsi bir benim için. Şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. Ulan, ister iyi, ister kötü olsun be! Hepsine acıyorum işte. Boş versem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrısı ve karşı tanrısı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek. Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be. Hepimiz kurtların yiyeceği etiz." Nikos Kazancakis,Zorba. Saygılar.Mine
30-08-2015 21:37 (177)
Değerli dostlar, son yorum provokasyonlarından sonra, gerekirse yorumları kapama kararı aldık. Ondan önce bir ara çözüm deneyeceğiz. İSİMSİZ YORUM YAYIMLANMAYACAK. Yorumcular açık isim soy isimlerini yazıya ekleyecekler. Yeni ortaya çıkan yorumculardan ismi soy ismi uyduruk olduklarından şüphelendiklerimizi de yayımlamayacağız. Bunlar yorumları yayımlanmadığında isterlerse gerçek kimlik bilgilerini bize mail atarak ya da yorumun sonuna ekleyerek isimlerinin gerçek olduğunu kanıtlayabilirler. Kötü niyetli çok sayıda karakterin sanal alemde kum gibi gezmesinin dürüst insanlara ve bize yüklediği bir bedel bu. Yorumlarla baş etmesini bu koşullarda beceremiyoruz. Bir de bunu deneyelim. Editörlük.
31-08-2015 09:38 (178)
Kazancıoğlu'nun o kitabının ingilizcesinde, sayfa 126'nın en sonunda bi tanrı, günahlar, süngerle günahların silinmesi, kadınlar ve erkekler kurgusu vardır. Çok tutarım. Meraklısına gugıldan arama keywordleri şunlar: zorba, the greek, sponge. Şimdilik herkese iyi geceler ve hatta yedi cüceler. arif yavuz aksoy
01-09-2015 08:57 (179)
Haşmetmeab mister sıpak, yüce a.y.a., bence sevgi haleni genişletmek ve tribüne yönelik saikle 3'de layk ettiğin MM'nin 1'deki yorumunun üzerinde, KA 4, 6 ve 9'da tepinirken (haklı/haksız o ayrı), sen KA'nın beklenmedik bu tepkisini, teflon bir umursamazlıkla karşılıyor ve görüşün sorulduğunda "adam sinirliydi" diyorsun. yetmiyor, "KA'nın parayla tuttuğu yalakasıyım vs." ile işi sulandırıyorsun. Üstüne, şu dandik yorumlaşmalarımızı kavga olarak görüp "pusu, kan davası" üzerinden gidiyorsun. Yeni birisi bi laf edecek oluyor, çift dikiş liseli ergen gibi aşağılama-dalga kıyamet. Nedir bu überlik? Müellifi olduğum sokak konseptini kullanman güzel, ancak 'yenen tarafı tutmak için kavgayı sinsice kenardan seyretmek, topun sahibine yancılık, adam seçmek, oyun oynanan arsaya kimseyi sokmamak vs.' bu sokağın şövalyece kurallarına uymaz. Ha bir de Dalai Lama ne der; "başkasına öküz demekle kelebek olunmaz". Hadi bakiym bu kadar metafor yeter. Selametle. imza: düşünen adem mehmet harma
01-09-2015 17:27 (180)
Uzun süre yorum yazmama kararı alıyorum kendime. Bu en çok 36 saat sürüyor. Muhakkak birileri bizden bahsederek, adımızı vererek, doğrudan gönderme yaparak, soru sorarak tartışmanın içine çekiyor insanı. Bu durumda ne yapalım Taylan? Yorum yazmama işini nasıl becerelim. Şaka değil, kinaye değil, cidden bir yol biliyorsan söyle. Cidden çok sıktı beni kavgalarım ve başkalarının kavgaları. Kaan Arslanoğlu
01-09-2015 18:58 (181)
Bu kadar 'osuruk, kusmuk, bokatma' varsa, ben yokum zaten. Bir tek, 'doğum kontrol hapı kanser yapar' batıl inancına karşı bir kaç şey daha yazıp, kendi adıma o defteri kapayım ve sonra bir müddet istirahat. Herkese iyi eğlenceler. İmza: oligarşi mensubu beyaz/lighttürk olmayıp, taşralı da olmayan ama olsaydı bile bundan gocunmayacak olan, düşünebilen adam mehmet harma.
01-09-2015 18:58 (182)
1. Use of oral contraceptives confers long-term protection against ovarian cancer. These findings suggest that oral contraceptives have already prevented some 200,000 ovarian cancers and 100,000 deaths from the disease, and that over the next few decades the number of cancers prevented will rise to at least 30,000 per year (Lancet. 2008). 2. Use of oral contraceptives confers long-term protection against endometrial cancer. These results suggest that, in developed countries, about 400 000 cases of endometrial cancer before the age of 75 years have been prevented over the past 50 years (1965-2014) by oral contraceptives, including 200 000 in the past decade (2005-14) (Lancet Oncol. 2015). 3. Colorectal cancer and endometrial cancer incidences were significantly reduced by oral contraceptive use (Cancer Epidemiol Biomarkers Prev. 2013). 4. OC may reduce the risk of kidney cancer, especially for long-term users (Int J Clin Exp Med. 2014). mehmet harma
02-09-2015 21:50 (183)
Aman diyeyim. Ağzımı açmayacaktım ama "Doğum kontrol hapı kanser yapar" batıl inancına (?!) karşı bişeyler yazılmış ben yokken. Sonra ben "kin biriktirip kusmayın" deyince bana bozuk atılıyo. 10 ay sonra mı akıllara geliyo bu cevap? Neyse, o zamanki tartışmayı hatırlamayan, hiç bilmeyen okurlar için önemli not: sakın siz yukarıdaki "batıl"lık suçlamasına kulak asmayın. Östrojenler progesteronlarla kombine halde ya da tek başlarına GRUP 1 KARSİNOJEN'dirler. İnanmayan açar da bakar. Ben söylemiyorum ha. HRT için de, oral kontrasepsiyon için de bilhassa meme kanserinde bu etki son derece net dokumantedir. Kadınlarda en sık görülen kanser neydi? Meme kanseri! Kansere bağlı ölüm sıralamasında birinci neydi? Yine meme kanseri! Sevgi neydi? Sevgi emekti! Yaaa sayın çığır, işte akademik ahlak buna deniyo. Doğruyu kıvırmadan söyleyince oluyo o işler. Kıymetli, hürmetli hocanız gibi "ben bu lafın altında kalmam, ille gidip destekler mahiyette bişey bulmam lazım" tarzıyla değil. Cıks! a.y.a.
02-09-2015 21:50 (184)
Bu arada son ve önemli not Editoryal Bordaya... Kavgayı ben başlatmadım. Eski kanun geçerli. İlk yumruğu ben savurmadım. İlk kurşunu ben sıkmadım. "Doğum kontrol hapları kanser yapar hurafesi" diye bi ibareyi cümle içinde kullanana "yok; yapar; hem de feci yapar" demek savaş ilanı değildir. Kaldı ki, o zaman da meme kanseriyle olan ilişkiyi gündeme getirmiştim. Bakın burada amentü yok. Karşı tarafın bişeyi savunmak için akademik ahlaka sığmaz biçimde gerçekleri yok sayması veya onlara takla attırması beni rahatsız etti. Ama "bağzı" insanların hatalarının kendilerine gösterilmesinden bu kadar huzursuz olması ve 10 ay sonra kelalaka bi yerde yeniden kendilerini haklı çıkarmaya çalışmaları komik kaçıyo. Sonra da bu insanlar hâlk denilen amorf topluluğun gözünde muteber kimlik olarak addedilmekte. İşte o zaman ben de soruyorum: kim tribüne oynuyo? İmza: hiç de oligarşi mensubu olmayan, beyaz adam ve türk kırması, gayet sivil ve kentsoylu, kendisi de düşünebilen arif yavuz aksoy hürmets
03-09-2015 00:37 (185)
-183- Sayın Aksoy sanırım ilk kez sizinle hemfikiriz. Akademik ahlak için, doğruyu kıvırmadan (benim ifademle esnetmeden) söylemek gerekir. Ancak bu genel tanımlamayı neden kişiler üzerinden devam ettiriyorsunuz? Mutluhan bey'in yazısını -Lacan’ın XXIV. Semineri üzerine çalışma gerçekleştirildi- okudunuz mu? Bence de asıl sorun, akademinin yeni fikirlere ve tartışmalara kapalı olması. Bu önemli konuyu tek tek kişiler üzerinden değil de, genel olarak tartışmak daha faydalı olmaz mı? O zaman belki Mutluhan bey'in tespitini ve önerisini gündemde tutabiliriz. “...Kurtuluş nerede diye sorarsanız önce insanların unvanları ile değil, bilgileri ve ürettikleri ile ortaya çıkmalarını sağlayacak bir ortamı oluşturabilmemizde yatıyor herhalde. Mutluhan İzmir.” S.Çığır
08-09-2015 18:34 (186)
YORUMLAR HAKKINDA YENİDEN ANIMSATMA: Açık isim ve soyisimsiz yorumları yayımlamıyoruz artık. Bazı okurlarımız yorumum niye çıkmadı diyorsa işte bundandır. Bu nedenle en büyük kaybı "ç" imzalı yorumcumuzla yaşadık. Sayın ç, karar genel olduğu için size ayrıcalık yapamıyoruz. Ama buraya katkılarınız, ilginiz de malumumuz. Hiç değilse bize bildirin kimliğinizi, size söz: Bir isim bulur, sizinkini yine koyarız. Saygılar herkese. Editörlük.
08-09-2015 22:36 (187)
hamfendiye gecikmiş cevap... dışarlardaydım da ondan okuyamadım. hep sayın harma mı uzakta olur? biz o Lacan'a pek ısınamadık. fıransızca okuyamadığımız zamanlarda sağolsun saffet murat tura beynimizi iğfal ettiğinden belki. ama pomoş sıtayla yine de bizi bozabiler. bi sessizlik çökmüş siteye. heyırdır? fantom da tatile çıkmış zaar. a.y.a. (isim-soyisim değil de ad-soyad konusunda gayet açık olan şahıs)
10-09-2015 22:51 (188)
AD VE SOYAD OLMAYAN YORUMLARI YAYIMLAMIYORUZ ARKADAŞLAR! YENİDEN HATIRLATIRIZ! Müdüriyet
11-09-2015 08:50 (189)
Yağız Üresin'in adını yazınca toplumcutipturkiye diye bi site çıkıyo. akif abi, orası sizin mekan mı? ---"The history of socialist medicine is the history of a ceaseless conflict between,on the one hand, those who look for the determinants of health and sickness in supernatural forces, as well as those who try to confine these determinants to biology, and, on the other, those who try to uncover the social determinants of health and disease. M. Akif AKALIN--- abim?!? düzgün kurgulanmış gibi gözükse de KPDS sorusu hazırlayan, ingiliz dilinin ifade biçimlerine (siz biçem miçem diye bişe söylüyosunuz. anlıyosam arrrab oliym) "doğal" inisiasyonla değil de zorlamayla ve hatta pırtlamayla ve hatta hatta teke zortlatmasıyla erdirilmiş, Alzheimer eşiğindeki okutman elinden çıkmış gibi sırıtan bu cümleyi bi zahmet ordan çıkartın. vallaha yanlış. hemi de çok yanlış. gayet kardeşçe olan bu uyarımı umarım dikkate alırsınız. ille yardım lazımsa yapmaya da hazırız. beleş! arif yavuz aksoy (ad-soyad!)
11-09-2015 08:51 (190)
bi de... size kırgınım. ben ta geçen sene toplumcu pırt, çağdaş zırt diye makaraya alırken, müslüman sonyci ve dişadamları derneği gibi her şeyde şu çağdaş ve toplumcu laflarını eklemenizin benim gibi sıradan okur üzerinde nasıl "kıllandırıcı" etkiye sahip olduğunu anlatmaya çalışırken bana karşı kayıtsız kaldınız. oysa ki, o sitedeki ingilişçe cümlede bi sözcük var: socialist! heh işte. ben de tam bunu söylüyodum. demek istediğiniz sosyalisttiyse kelime oyunlarına, yok çağdaş pırt, yok toplumcu zırt diye ad eklemeye gerek yoktu. ha eğer toplumcu demek istiyosanız aslında kullanmanız gereken sözcüğün socialist olmadığını ikimiz de biliyoruz. niyet okumuyorum. tıpkı "barış" diye diye içsavaşta ebemize niyetlenilen halde açık olduğu gibi, kelimeleri kendi anlam bağlamlarından (la tam ogürsel stil öztürkçe oldu bu da - ama o kelime değil, sözcük derdi) kopararak şeyetmenin sonucunun kandırmaca olacağı aşikardır. piliğz. sosyalistse öyle deyin. değilse öyle çevirmeyin. arif yavuz aksoy
11-09-2015 09:51 (191)
sevgili aya o cümle benim Toplumcu Tıbba Giriş kitabından. Türkçeden İngilizceye çevirince KPDS cümlesi gibi olabilir, önerilerine açığım. AA.
11-09-2015 09:51 (192)
Cümlenin orijinali: Toplumcu tıp tarihi, bir yanda sağlığın ve hastalığın belirleyicilerini doğaüstü güçlerde arayanlar ve bu belirleyicileri biyolojiye hapsetmeye çalışanlar ile sağlığın ve hastalığın toplumsal belirleyicilerini ortaya çıkartmaya çalışanlar arasındaki ardıcıl savaşımın tarihidir. AA.
11-09-2015 11:38 (193)
Abim, ardıcıl ne oluyo tam olarak? Savaşım derken yeğeniniz Savaş'ın saçını okşayıp "adamım" derkenki gibi mi bi kasıt var? Yoksa biz ona direkt savaş desek savaş alınır mı? Gocunur mu? 192'deki cümlenin türkçesini halletsem ingilişçesi kolay. arif yavuz aksoy
11-09-2015 22:17 (194)
Sevgili a.y.a. ben İngilizceyi 40'ımdan sonra öğrendim. Çok zorlandım. Sonunda asıl sorunumun Türkçeyi iyi bilmemek olduğunu anladım. Kendi dilini iyi bilmeyen başka bir dili kolay öğrenemiyor. Bu arada ardıcıl sözcüğü biteviye anlamına geliyor. Eyvah, şimdi de biteviye ne demek gelecek :) AA.
12-09-2015 09:40 (195)
Sayın AA cümlenizi açıklayıcı bir örnek verebilirseniz daha anlaşılır olacak. Saygıyla Deniz Can
12-09-2015 09:41 (196)
Estağfurullah abi! Biteviye'nin ne olduğunu biliriz elhamdülillah. Bi teviye. Bilmiicek ne var?! Damdaki kemancıdan bahsediyo. Teviye işte. İ'sini biz ekledik. a.y.a.
12-09-2015 18:54 (197)
Sayın Deniz Can, cümle bütün kitabın tek cümleyle özetidir. Uzun yıllar sağlık ve hastalık doğaüstü güçlerle açıklanmaya çalışıldı. Fakat bu antik çağlarda dahi sağlığın ve hastalığın "çevre" ile ilişkisini kuranlar vardı. 19. yüzyılda tıp literatürü Virchow'un hücresel patolojiyi kurmasıyla birlikte humoral açıklamaları reddetmiş, sağlık ve hastalık "sosyal" etkenlerle açıklanmaya başlamıştı. Bu dönemde mikrobiyolojideki gelişmeleri kullanan kapitalist tıp, sağlığı ve hastalığı biyolojiye hapsetti. Koch, Behring ve diğerleri sağlık ve hastalıkta "sosyal" etkenleri reddettiler (sihirli mermi). Günümüzde biyolojiye hapsetme çabaları genetik bilimi üzerinden yürütülüyor. Diğer yanda tarih boyunca sağlığın toplumsal belirleyicilerini ortaya çıkartmaya çalışanlar oldu ve toplumcu tıp bu çatışma içinde oluştu ve gelişti. Umuyorum açıklayıcı olmuştur fakat reklama girecek belki ama kitabı tavsiye ederim (kitabın bütün telif haklarını yayınevine bağışladım). AA.
12-09-2015 23:00 (198)
Akif Bey teşekkür ediyorum açıklamalarınıza, kitabı en kısa zamanda okuyacağım. Deniz Can
12-09-2015 23:01 (199)
cevap hakkımı bugünkü 2 lt viski sonrası saklı tutuyorum. telif hakkınızı yerim. hakkaten yerim. bi gecede... kafam feci. şimdi sambaya tutulmayak. adios kompanyeros deyip tangoya şeyediym. 197'ye ve evveline (bu arada, ben harbi akif abi'ciyim. yani bunu söylemekten ayrıca hicab ediyorum. ama yapcak bişe yok) çok yönden katılmıyore. abim halk sağlığı mefhumu konusunda yanlış referans vermekte. cıkısss. a.y.a. mucuksss. toplumcu olmeyz. sosyalist di, cigerimi yi!
15-09-2015 10:57 (200)
Seçimde HDP'yi desteklemenin en güzel yanı: Ne kadar zavallı ve etkisiz olduğun görülmemiş olur. Sosyalizme ne kadar çok zarar verdiğin boş laf kalabalığında fark edilmez. Kaan A.
15-09-2015 22:52 (201)
Muhsin Kızılkaya'nın habertürk gazetesinde 15 eylül 2015 tarihli yazısı, okumanızı salık veririm. özellikle de kürtçülük peşine takılan sosyalist kesimler. Saygılar. Recai Kulaksız http://www.haberturk.com/yazarlar/muhsin-kizilkaya-2291/1128624-kafasi-kemalist-govdesi-kurt
17-09-2015 14:52 (202)
Mantık tutarsızlıklarına, lafı dolandırıp hiçbişey söyleyememelere, ortalama mümin profilinden 5 guruşluk farkı olmadan ahkam kesmelere, ben bu lafın altında kalmam deyip lafın ne olduğunu bile idrak edemeyecek vasatiliklere ben de bundan sonra yanıt vermiicem. Yannız o eşitliklere bayıldım. Lise 1 mantık dersi nanay belli ki. Nihayetinde insan bu. Sitenin adı doğruymuş. Peki o zaman çaba da beyhude mi? Halihazırdaki yazı akışındaki yavaşlama, yorum kıtlığı, bazı münakaşalar neticesinde yazarların yazılarıyla birlikte çekilmesi falan... Parti çalışmasıysa ne ala. Sonuçlarını öztekape-hastekape falan olarak görüyoruz. Ama entellektüel duruşuysa... Cıksss. Hatalı. Sadece "bence" değil. Hep ve heryerde öyle oldu çünkü. Vasatı eleştirirken vasatın dibine prim verirsek sizin o "aydın namusu" falan dediğiniz şey ortadan kalkar. Kavganın neyi sembolize ettiğini anlamayan dislektiklere inat ben de yazıcam anasını satiym. Dislektik. Bi daha dedim. İlletim bulaştı mı? arif yavuz aksoy hürmets
17-09-2015 15:10 (203)
Yavaşlamamız bilinçlidir sevgili AYA. Yararı yoksa sık sık yazı yazmanın alemi yok. "Vasata" prim vermeyip ne yapalım, bir önerin varsa söyle. Benim buna tepkim sık sık yazmamak işte. Daha iyisini yazacaksan çok söyledik, yorum yazma, yorumlar sandığınız kadar okunmuyor, yazı yaz, vasat olmayanı yaz, kapımız açık. Kapımız açık desek kabahat, adam seçsek kabahat, gidene güle güle desek kabahat. Kendi hesabıma 6 aydır bir roman kurgusu üstünde çalışıyorum. Neredeyse bitti kurgu, ama yazmakta hala kararsızım. Bu topluma niye yazayım? Azcık motivasyon gerekli. Yatıp kalkıp editör suçlayan bu ortamda bu site niye, roman niye? İşte bu sebeplerle yavaşladık. Okur sayısını istesem bir haftada beş misiline zıplatırım. Yöntem belli ve basit, ama niye? Vasat zıplasa ne olur zıplamasa ne olur. Buradan gidenler de buraya yazar olup hiç destek vermeyenler de vasatın dibi, zıplasalar ne olur, dursalar ne olur? Bunları muhasebe ediyorum, yavaşlama ondan. Benden üç SSSSSS.. bak altı oldu. Kaan Ars.
17-09-2015 16:57 (204)
Kaan bey, yazınca olanları siz de görüyorsunuz ama. Siz ben kendime hakaret ettirmek için mi site açtım diyorsunuz biz de size hak veriyoruz. Ama yorum ya da yazı yazanlarda ben kendimi küçümsetmek, dislektik, vasat dedirtmek, bir ton laf yemek için mi yazayım derse sanırım o zaman da siz onlara hak verirsiniz. SÇ
17-09-2015 16:57 (205)
Altısını da aldım, kabul ettim. Arttırıp mukabele ettim. Festina lente öyleyse. a.y.a.
17-09-2015 16:58 (206)
Yazdığım yorum henüz yayımlanmadı belki henüz görülmedi ya da ben adımı yazmayı unuttum. Yazdığım yaklaşık iki satırdı ama genişleterek gönderiyorum. Eleştiri yapıldığında genelde sonuç beğenmiyorsan git o zamana vardırılır. Ben bu sözü gereksiz buluyorum zira istemeyen zaten gider, izin almasına gerek yok. Ama kalıp hala söz söylemeye çalışanın amacı daha iyisi için kendi fikrini sunmaktır. Benim yapmaya çalıştığım budur. Herkes yorum almayı ya da yorum yazmayı savaş, dövüş gibi görmez. Herkesin ruhu saldırgan değil. Her beğenmediğini dislektik bul, binbir çeşit hakaret içerikli laf söyle. İnsanlar neden bu ortamda yazı ya da yorum yazsın ki ? Ha canı horoz dövüştürmek istiyorsa o ayrı. Kendi yazdıklarına değer veren kişi saygın davranışlar bekler. Eleştiri alırken de, karşı düşüncelerde de belli bir seviye arar. Yoksa yazdıkların niye heba etsin ki, sanki çöpe atar gibi. Ortalama mümin profili ile ahkam kesmek ne demektir? +++
17-09-2015 16:58 (207)
Biz kimseye ortalama kafir kafası ile ahkam kesiyor diyor muyuz? Edebimizden susuyoruz ama her şeyin bir sınırı var. Burada kimsenin dünya görüşü üzerine söz söylemeye kimsenin hakkı yok. Olmamalı. Her konuda elbette site yönetimi suçlanmaz ama belli kurallar uygulanmazsa da sitede huzur kalmaz. Kimsenin dünya görüşü eleştiri ya da aşağılama malzemesi yapılamaz. Yapanların ise uyarı alması gerekir. Bunca yıldır site üyeliklerim var gördüğüm uygulama budur. Ha biz farklı bir siteyiz diyorsanız o zaman toplumdan farklı olarak var olmak elbette toplum tarafından anlaşılmıyor olmayı da getirecektir. Göze almak gerekir. Bu topluma yazımı yazılır mantığı da uygun olmaz bu durumda. Toplum bu. Nasıl olmasını bekliyoruz ki? Her yazılanı anlayacak, doğruları hemen bilip, uygulayacak bir toplumda zaten herkes yazar kadar akademisyen kadar biliyor demektir. O zaman bunların bir önemi kalır mı? Toplum anlamayacak ama yine de yazılacak, anlatılacak. Hep böyle olmuş. +++
17-09-2015 16:59 (208)
+++ Bu arada kendini tamamen üstte konumlandırmak da tuhaf. Toplum bakalım kendilerini küçük görenler hakkında ne düşünüyor.? Haklısınız motivasyon önemli. Önemli de, nereden bulacağız? Örneğin bu sitede bulunabilir mi? Yoksa kişi yediği lafları sindirmek için sabrını ve enerjisini mi harcar.? Lafın özü ne istiyorsak önce kendimiz verelim. Toplumdan anlayış bekliyorsak önce biz onları anlayalım. Motivasyon istiyorsak önce biz motive edelim. Başkalarını sürekli küçümsemek ancak bizi küçültür önce bunu bilelim, ya da küçümseyenlere arka çıkmak da, engel olmamak da onlarla iş birliği yapmak demektir, bunu aklımıza getirelim derim naçizane kendi fikrim olarak. Ha ya da bizden farklı düşünen herkese zeka gerisi muamaelesi yapıp kendimizi kandıralım. Tercih bize bırakılmış. SÇ
17-09-2015 17:43 (209)
Sn Sumru hanım, biz burada çeşitli tartışmaların kişiselleşmesinden, kişisel kavgaya dönüşmesinden en az sizin kadar rahatsızız. Bu kişiselliğe girme hatasına bazen biz de düşüyoruz, insan BU. Sorunlar kişiselleştirilmeden derinleştirilmeli. Misyonumuz bu. Toplumu küçük görmek? Evet, toplumu küçük görüyorum ben şahsen. Misyonumuz toplumun kendisini küçük görmesini sağlamak. Başka türlü hiçbir şey düzelmez. Bu kanım benim öznel kanım değil, size rakamlar verebilirim. Çok somuttur toplumun küçüklüğü. En değerli şey nedir, insan hayatı değil mi? Bu toplumda trafik kazalarında her yıl binlerce kişi ölür, çoğu insan sorumsuzluğundan, sistem ve eğitim bozukluğundan. İş kazaları fıtrattır. Töre cinayetleri hoşgörülür. Kadın cinayetleri muhafazakar özelliğimizdir. İhmal ve basit hastalıklardan on binler kaybedilir. Bir de göç katliamları ve iç savaş çıktı başımıza. Hepsi ilkellikten. Başka toplumlar çok mu iyi. Biraz iyisi var, daha kötüsü var, biz ortadayız. Bu insanlığın nesini beğenelim.KA
17-09-2015 18:27 (210)
Hassas okurlara duyurulur. Şahsınıza yöneltilmemiş yorumlarımı üzerinize alınırsanız chasse et peche göndermesini acımadan yaparım. Oltaya bi sefer gelince can acıtıcı oluyodur. Ama debelenmeyin. Ben hayvanları severim ve zevk için avlanmam. Ve fekat mizantropinin sitedeki önemli adreslerinden biriyim. Yani insanları ve insanlığı sevdiğimi hiç söylemedim. Dernek kaydı esnasında filantropist bakış zorunluluğu vardı da benim mi gözümden kaçtı? O yüzden alabalığa, sazana, turnaya kıyamasam da, dirençle debelenen okurlara ben de mukabelede bulunuyorum. Peşin söyliym. İşitmedim demeyin. Soru eklerini doğru yazın. Ayrı yazılcak "ki" ve "de" hususlarına da ihtimam gösterin. Sınırlı ama sinirli halleriyle yardım ve yataklık suçu tarifi yapanlara ve aba altından kendince sopa göstermeye kalkanlara cevaplarım arşivlerde. Bunu da şahsına yöneltilmiş sanan olursa gazabım yeğin olur. İkaz ediym dedim. Bu arada Hâlk denilen minnoşun da yanaklarından makas alırım. a.y.a. anlayana hürmetsss
17-09-2015 22:18 (211)
Ah ben ne diyeyim size şimdi,ey bi çuval inciri berbat eden mümtaz isimsiz-UFO yorumcular. Bir değil,iki değil, kimbilir kaçıncı vukuatla durumun bu noktalara sürükleneceği belliydi.Kabak yine hepimizin başına patladı.Şimdi,‘’sel gider kum kalır’’mı diyeceğiz?Galiba bu meyanda denecek fazla bir şey de bulunmuyor.’’En büyük zaafımız örgütsüzlüğümüz’’ denilen artık hiçbir sahiciliği kalmayan plastik söylemlerle kafamız ütülenirken,sen misin böyle diyen ,parmakla gösterilecek şu güzelim sitede bir avuç insanı bile bir arada tutamıyoruz.Nerelerden ta nerelere geldik.Umarım,feri daha fazla sönmüyordur buraların. İyisi mi şimdilik ‘’hurry slowly’’ diyeyim ben de!Saygılar,selamlar.Caner Ercan
17-09-2015 22:35 (212)
Sevgili Caner Ercan, UFO yorumcuların bir şey yaptığı, bir şey başardığı yok. Bizdeki yavaşlama tamamen hızlansak onca emeğe karşın bir şey mi elde ederiz sorusu üstünde. Bu da şundan kaynaklanıyor. Bizim sessiz okurlarımız, yazarlarımız, seyreden ve işi sahiplenmeyen "destekçilerimiz" çok. Bunlar yazıları okuyorlar, beğeniyorlar bazen ve o kadar. Biz istiyoruz ki, burası bir fikri örgütlenme ve aktifleştirme alanı olsun. Bu olmuyor. Solun, edebiyatın, ilerici güçlerin ortak sorunu. Okuyorlar ve bırakıyorlar, okuduklarından ötürü müteşekkir olmamızı bekliyorlar hatta. Bir yaygınlaştırma yok, iki satır bir yorum koyma yok. Buradaki UFO yorumcuların beşi altısının yaptığı kadar bir etkinlik göstermiyor yüzlerce kişi. Tabii bundan ötürü kimseyi suçlamıyoruz. İnsan BU ve çok doğal. Ama bizim de enerji kullanımımızı buna uygun planlamamız gerekiyor, seyredip bekleyenlere daha fazla yaranma gayretine girmek için kendimizi zorlamayı sorguluyoruz. Yine de yaparız bir şeyler. Saygı ile. Kaan A.
17-09-2015 22:51 (213)
Toplumun değerlerine saygılı olmak, küçümsememek konusunu iyi düşünmek lazım. Türkiye’nin büyük bir bölümünde düğünlerde, eğlencelerle ateşli silah kullanmak bir gelenektir. Hem de çok köklü bir gelenektir. Güvenlik güçleri de bu toplumun içinden çıktığından ve aynı DEĞERLERE sahip olduklarından, ortalık yerde insanların can güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde silah kullanılması SUÇ olmasına rağmen göz yumarlar. Her yıl bu gelenek sayesinde birçok masum insan hayatını kaybeder. Yurdumun hakimleri ve savcıları da bu toplumun içinden çıktığından ve aynı DEĞERLERE sahip olduklarından katillere olası en az cezayı verirler. Bunu eleştirmek içinde yaşadığı toplumu küçümsemek midir? AA.
17-09-2015 23:33 (214)
Akif Abi'ye ve Kaan Arslanoğlu'na aynen katılıyorum (örnekleri babında). Aslında bunu ifade eden bi yazı yazdımdı 2 hafta önce. Ama yine mütecaviz ve burnuhavada olmakla suçlanırım diye ben bile çekindim de göndermedim. Şimdi buradan bildiriyorum. Yarın o yazıyı ve bi başkasını editörlere göndericem. Onlar karar verirler yayınlayıp yayınlamamaya. Hem Fantom da "yaz bana gönder"i terennüm etti. Uymamak olmaz. Son husus: içinde bulunduğu halden memnun olan adamdan aydın, entellektüel falan olmaz. Olsa olsa statükocu olur. Hâlk'a bi hayrımız olacaksa onun beğenmedigimiz yönlerini gayet sivri bi dille ifade etmek zorundayız. Etmezsek biz namussuz oluruz. İtidal çağrısına o yüzden uyamiyciym. Kusura kalman. Sokrat kimdi? At sineğiydi, di mi? Kıliğr? Bence fazla bile kıliğr. Bi de değdirmeden geçemiiciğm. Burada yayınlanan bi yazı artık "bizim" malımız değil sitenin malı oluyo. İyelik eklerine de dikkat edelim. a.y.a. uçsss ve kimbilir ne zaman konsss
17-09-2015 23:34 (215)
Sayın Kaan bey, insanlığın içine düştüğü durumu kendisine dert edinen birinin sadece kişisel çıkarlarını gözetenler ile aynı ortamda yaşamak zorunda olması neredeyse onu çıldırtacak bir durum. Ama eğer kişi kendisini insanlığa hizmet etmek üzere konumlandırdıysa artık kızma, yılma, yorulma durma hakkı kalmıyor bence. Psikiyatrist olarak benden çok daha iyi bilirsiniz. Küçümsenecek olan insan değil onun davranışlarıdır. Bana göre bir insanın daha iyi olmasını sağlamanın yolu onu buna inandırmaktır. Ama önce bizim inanmamız gerekir. İnsanları sevmiyorsak onlara inanır mıyız? Bu insanları küçümseme hali zamanla bizim enerjimizi, iş yapma heyecanımızı da tüketmez mi? SÇ
17-09-2015 23:37 (216)
Yorulmadan, bezmeden bahsetmiyorum sayın SÇ, ki onlar da insanidir, her insana doğal olan, bize de doğaldır. Ama burada yorulma ve bezme şimdilik yok. Gücün akılcı ve ekonomik kullanımı için planlama var. Yine de uyarınız için teşkekürler. Saygılarımla. K.A.
17-09-2015 23:49 (217)
Roman kurgunuzu kitaplaştırmada ki kararsızlığınızı ve motivasyon ihtiyacınızı ben bezmişlik olarak algılamıştım. Öyle olmadığına sevindim. Sitedeki planlama sürecini anladım. Bu arada uyarı değil de düşünce paylaşımı diyelim. Saygılarımla. SÇ
18-09-2015 15:24 (218)
Kaan bey,Haşa!Kastedilen editoryal düzlemdeki durum değil, İnsan BU’nun yorum ayağında gelinen güncel durumdu.Yoksa,sizi gayet iyi anlamaktayım diyebilirim.Sözüm olsun,bundan sonra ben de sizlere yazılarla katkı vermeye gayret edeceğim.Saygılar,sonsuz sabırlar.Caner Ercan
19-09-2015 17:37 (219)
Farkında mısınız, birden tırmanan ölümler aynı ivmeyle azalıyor. AKP ile PKK her seçim öncesi olduğu gibi yine uzlaştı mı? Öyle görünüyor. Yoksul çocukları bu sayede 1 Kasım'a kadar ölmeyecek.AA.
20-09-2015 19:23 (220)
Şairlerimiz de kavgaya tutuştu :) İnsan BU'nun fıtratından... Elif Firuzi, Ümit Özkan'ın Köprüden Önce Son Çıkış şiirine şiirle cevap verdi. Bu arada editörümüz Nihat Ateş'in şiiri, kendisinin yolladığı öteki şiirlerden ötürü sürekli kesiliyor :) Bundan sonra sırada Erkan Ezbiderli'nin şiiri var. Duyurulur. Editörlük Makamı
20-09-2015 22:30 (221)
"Paranın saltanatı varsa, halkın da TKP'si var!" Bir zamanların güzel, heyecan verici sloganıydı. Şimdi "Paranın AKP'si, Döneklerin HDP'si var!" Kaan Arslanoğlu
22-09-2015 09:56 (222)
Şiir paylaşımında kota mı var, neden daha çok şiir ve öykü paylaşılmıyor. Deniz Can
23-09-2015 22:57 (223)
Ayü ve dizdar balçiçekte. Meraklısına duyurulur. a.y.a.
23-09-2015 22:57 (224)
Yannız, o guru lafı için telif istiicem. Guru guruya guru ayakları demiştim. Guru diye de elli kere yazdım. a.y.a. Adı geçmese de siteye gönderme yapıldı baydıvey
24-09-2015 08:45 (225)
Şiir ve öyküde blokaj veya kotaj yok değerli Deniz Can, geldikçe ve editörlerimizin onayında çok kötü damgası yemedikçe siteye asıyoruz zaten. Sevgiler, saygılar herkese. Kaan Ars.
24-09-2015 10:17 (226)
Değerli Sumru Çığır ve AYA, birbirinizle tartışmak galiba sizde bağımlılık yaptı. Bu son, artık kesiyorum diyorsunuz, sonra sil baştan. Bu arada bunları sizlerden, benden ve belki üç-beş kişiden fazlası okumuyor, ben yorulduğumla kalıyorum. Bu arada editör olarak bir ben kaldım, Taylan bir süre ilgilenemeyecek, sınava çalışıyor. Yani hem kavga ediyorsunuz, hem de müdür müdür diye bana birbirinizi şikayet ediyorsunuz. Müdüre nasıl yardım ederim, müdürün sorunu yok mu, müdür sadece bunlarla mı ilgilenmek zorunda bir düşünen, yardım eden yok. Allah cidden müdüre kolaylık versin, küfür yiyen o, ortada çemkirilen o, başkalarının kavgasında kabahatli olan o. Neyse, açmışız bir site, katlanacağız. No yardım, no anlayış, hep çemkirme. Yine okurlarımızı ve siz değerli yazar ve yorumcuları seviyorum, başka türlü çekilmez. Saygı, hürmet, itibar ve respect benden. Kaan A.
24-09-2015 14:01 (227)
Sayın Kaan Arslanoğlu, Arif Yavuz Aksoy’un kendisinden iki kez artık benim yazdıklarıma yanıt vermemesini rica ettim. Ancak o ısrarla yazdıklarıma çirkin yorumlar yapmayı sürdürüyor. Arif Yavuz Aksoy’un din içerikli göndermelerinden, kullandığı küçümseyici ifadelerden ve hitap şekillerinden son derece rahatsızım. Benim üslubum her zaman bellidir, saygın ve seviyelidir. Ancak direkt bana yapılan saldırılarda sinmeye hiç niyetim yok. Bu durumda benim müdüriyet olarak sizden beklentim Arif Yavuz Aksoy ile beni aynı kefeye koymamanız ve onu uyarmanızdır. Ancak ismi geçen bu kişi site içinde hareket yarattığı ve sitenin buna ihtiyacı olduğu için siz kendisine fazla anlayış gösteriyorsunuz bence. Yazdıklarını okuduğunuzu söylüyorsunuz bakın bu kişi neler söylüyor. Karşısındakine ayar vermek için yazıyormuş, siteden atılana kadar buna devam edecekmiş. Farkındasınız değil mi insanlar giderek bu ortamdan uzaklaşıyor. Ne yazarsak okuma- anlama özürlü oluyoruz. +++
24-09-2015 14:01 (228)
+++ Biz paylaştıkça saldırması için bu kişiye daha çok malzeme veriyoruz. Hatırlarsanız bir ara tavuk-piliç tartışmasında ortalık çok karıştı, siteyi takip edenlerin bazıları size, Arif Yavuz Aksoy’un sanki bir çocuğun oyuncağının elinden alınmasındaki hırçınlığı ile her yorumun altına kendi egosunu göstermek için yazdığını söyleyen e-postalar gönderdiler. Ama bu e-postalarda bir çözüm olduğuna inanmadıklarını belirtmişlerdi, çözümü var mı diye size sormuşlardı. Gelinen noktada görüyoruz ki haklılarmış. Çözümü olmadı. Çünkü birçok kişi bu ortamdan terki diyar eyledi. Neden mi? Benim tahminim insan eğer bir şey yazıp internete yani tüm dünyada herkesin ulaşabileceği bir ortama koyuyorsa yazdıklarına değer veriyor demektir. Her türlü eleştiriye açık bir ortama yazı gönderdiğinin elbette bilincindedir ama hiç kimse adını ve soyadını açıkça belirttiği bir yerde aşağılanmak, küçümsenmek, üstü açık-kapalı hakaret içerikli şeyler okumak, dinine, inancına söz gelmesine neden olmak istemez. +++
24-09-2015 14:01 (229)
+++ Bakın, yorumlarda artık isim-soy isim yer almazsa yayımlanmayacak dediniz, site boşaldı. Çünkü kim olduğu bilinmeden klavye başında mücahitlik yapmak kolaydı. Ne oldu? Şimdi sözü toparlarsam siz eğer benim gibi zarif ve karşısındakini gözeterek yazan birini, Arif Yavuz Aksoy ile bir tutar sanki onunla tartışmayı ben de istiyormuşum gibi ikimize de aynı uyarıyı vermeye çalışırsanız beni küstürürsünüz. Diğer birçok kişi gibi ben de giderim. İşin kötüsü bir süre sonra sitede saldıracak kimse kalmayınca da bu kişi artık aktivasyon yaratamayacaktır ve belki de site ömrünü tamamlayacaktır. Sitenize yazı-yorum gönderenler yazdıklarının sorumluluğunu kendileri taşısalar da editör onayından geçtikleri ve yazdıkları artık sizin sitenizde yer alacağı için artık o yazılar sizin emanetinizdir. Bu emanete sahip çıkarken elmalarla, armutları bir tutmamak gerekir bence. Sizin” yönetiminizle” ilgili sıkıntımı dile getirdim. Farkındayım uzatarak sizi yordum. +++
24-09-2015 14:01 (230)
+++ Ama inanın bunları size yardımcı olmak için yazıyorum. Yoksa “size yönelik” bir şikayetim yok. Amaç; burada insanların kapıştığı değil bilgi paylaştığı, yazarken şimdi kim bilir ne sözel şiddet göreceğim diye tedirgin olduğu değil, bakalım bu yazdıklarıma ufkumu açacak ne farklı yorumlar gelecek diye heyecanlandığı daha nezih bir ortamı hep birlikte yaratmak. Size bundan daha büyük bir destek olabilir mi? Ben hiç kimsenin gitmesini, hiçbir düşüncenin susturulmasını istemem. Yoksa bir daha bu siteye girmemek ya da benim gibi düşünenlere beğenmiyorsanız gidin demek de kolay olanıdır ve ben hiçbir zaman kolayı seçmedim. Burada yazdıklarımı az kişi okuyor olsa da, eğer bir psikiyatrist katıldığı kongrede benim yazdığım bir yazının aklına geldiğini söylüyorsa, eğer akademisyenlerle ilgili yazdığım bir yazının altına hala akademik kariyeri olan kişilerden benim görüşlerime katkı sağlayan yorumlar geliyorsa benim varlığımın bu site için bir değeri olmalı. +++
24-09-2015 14:01 (231)
+++ Çünkü ben de bana bu iletişim ortamını sağladığı için sitenin değerini biliyorum. Zaten onun için böyle uzatarak anlatmaya gayret ediyorum. Kişisel çıkarlarımızı, hırslarımızı, egolarımızı bence bir kenara bırakmalı burada düşünce üretmeye çalışmalıyız. Dünya o kadar hızlı değişiyor ve gelişiyor ki malum, bizim gibi hala yazmaya, anlamaya gayretli insanların artık böyle anlamsız tartışmalar içinde olma hakkı yok. Size ricalarımı belirttim değerlendirmeye alacağınıza eminim. Sitenizin geleceği ve içeriği sizlerin yönetim anlayışına göre şekillenecektir. Dilerim herkesin mutlu olacağı ve ayırdığı zamanı israf olarak görmeyeceği bir ortam hep birlikte oluşturulabilir. Sumru Çığır
24-09-2015 14:17 (232)
Sayın Sumru Çığır, niyetiniz burada bize ifade ettiğiniz gibi iyi niyetli olabilir. Ama dışarıya bu fazla yansımıyor. İki taraf da bana saldırıldı, şöyle şöyle görüşler söylendi cevap hakkı doğdu, o halde devam diyor. Bundan bizim hiçbir yararımız yok site olarak. Sandığınız gibi siteye hareket de gelmez. İsimsiz yorumları yayımlamıyoruz diye yorumlar biraz azaldı, okur sayısı yaz ve tatil döneminden ve bundan ötürü, ayrıca yazı yavaşlamasından ötürü biraz azaldı. Bundan şahsen rahatsız değilim. Hareket gelsin diye kavga görmekten asla hoşlanmıyorum. Bunu defalarca anlattım. Ben şahsen yorumların çok fayda sağladığına da (daha doğrusu getirdiğinin götürdüğünden fazla olduğuna) inanmıyorum. Lütfen bu kişisel polemiği siz olsun sürdürmeyin. Siteye öyle ya da böyle bir yararı yok. Öteki tarafa da aynı şeyi söylerim. Dinlersiniz dinlemezsiniz siz bileceksiniz. Saygılar. Kaan A.
24-09-2015 15:30 (233)
Sayın Kaan Arslanoğlu, öncelikle en başta hemen şunu söyleyeyim; ben sizin ricanız üzerine bu polemiğe şu an hemen bir son veriyorum. İlgili kişi edebe uygun yazmadıkça benden de yanıt alamayacaktır. Ancak dikkatinizi çekmek istediğim noktalar var. 1) Sitedeki dinginlik yaz, tatil, yazı yavaşlaması gibi nedenlerden etkilense de, yazın en bunaltıcı günlerinde tavuk-piliç tartışmasındaki yüksek reyting bize aslında ilgi çeken ve tarafların bilgi içerikli yazılar gönderdiği konularda katılımın tüm mevsimsel etkilere rağmen yoğun olduğunu gösteriyor. Yani farklı görüşleri olan yazı göndersin, otursun yazsın, emek versin derim ben. 2) Benden maruz kaldığım sözel şiddet karşısında sinmem, bir çok kişi gibi aman bana bulaşmasın diye sessiz kalmam ya da çekip gitmem beklenmiş olabilir. Ancak ben kendi tarzımda yanıt verdim, sinmedim. Bu da sizlerde sanki tartışmayı istekliymişim düşüncesi oluşturabilir. İyi niyetimin yansımamasının nedeni büyük ihtimalle bundandır. +++
24-09-2015 15:30 (234)
+++ Ancak benim kendimden bu kadar emin konuşabilmemin nedeni yazdıklarımın ortada olmasıdır. Bana hitaben uygunsuz ifadeler kullanılmadıkça başlattığım hiçbir atışma yoktur. Ayrıca size dinleme sabrını gösterdiğiniz ve düşüncelerinizi kibarca yazdığınız için teşekkür ederim. Sumru Çığır
24-09-2015 17:33 (235)
1. Sayın Arslanoğlu, ben kimseyle tartışmıyorum. 2. Bu işin nerden kaynaklandığını söylememe gerek yok. FSH'sı yükselmiş bazı eğitim ve mantık düşkünlerinin mesihine laf ettim diye başladı tüm bunlar. Sağolsun harma ve segman ferid de iyi pışpışladılar. Nurtopu gibi bi fırankenştaynınız oldu. Gözünüz aydın. 3. Din içerikli göndermelerim nelermiş ben de merak ettim bakın şimdi. 4. Kendi stilinin her daim saygın olduğunu sanmak ne tür bi delüzyon kategorisinde ele alınıyo? Psiki yorum? Seviye? Doğru. Seviyeli olduğuna hiçbi itirazım yok. Bodrum selinde çamur basan seviye de sayılır. 5. "Bene ne, beni onla aynı şeyetmeyin örtmenim" stiline vallahi pes diyorum. Pro Evolution Soccer! 6. Birilerinin dinine, inancına söz etmek? Bu ağızlar çok tehlikelidir. Ve hedef göstermedir. Ben ikaz ediym de, demedi demeyin. Ama biz de bu ayaklara çok alışığız. Bilinsin. 7. Sizin yönetiminizle ilgili sıkıntı dile getirip sonra da "size yönelik şikayetim yok" yazanın mantık tutarlılığı var mı a okurlar? ++
24-09-2015 17:35 (236)
8. Akademik kariyeri olan kişiler?.. Mine Miskioğlu'nun malum şahsın yazısına yorumunu malum şahıs anlamamış. Ki MM ile hiç yıldızım barışmadı. İyi bilinir. O kibar söyledi diye kaynamış zaar. Harma'nın akademikliği varsa Miskioglu'nun da var. Belirteyim dedim. 9. Polemik hiç de kişisel değil. Polemik bal gibi toplum temelli. Her had bilmez insan istediği gibi atıp tutacaksa ve bunu saygınlık, kibarlık kılıfı içerisinde birilerine yutturmaya kalkacaksa orada mutlaka bi de kontrracon kesen bulunur. Hemi de inadına onların steril dil beklentisinin aksine çalışır o kontrracon erbabı. 10. Ben kimseyi mahallemin taklit şizofrenleri ağzıyla tehdit de etmiyorum. Yiğidin malı meydanda! Anlaşıldı sanırım verdiğim mesaj sayın arslanoğlu. Efendilikten ağzımı açmıyorum. Ama nihayetinde ben haklı çıktım. Ki ta 1 ay evvel yazmıştım. Burada bi koku var diye... Ulaşabilsem göndereceğim mail de buydu. Şimdiii, herkese hayırlı günler. Hiçbi yorumcuya XX diye salya akıtmayan a.y.a. hürmetsss
24-09-2015 17:36 (237)
Bence akepe Genco Erkal'a para vermiş. Seçim evvelinde bundan daha iyi propaganda yapamazdı çünkü. Aferim genco! Aynen böyle devam edin. Sen ve arkadaşların olmasa aha bu milleti yüzde 40'ta kimse kolay kolay bloklaştıramaz. Helal olsun. Alkışlar gencoya. Cenazesi kalkmadı a benim sapşiğim. Doğru. Ölü alkışlamak da bu ülkenin kendini solcu sanan gerzeklerine has bi davranış ne de olsa. Bi de ne vardı? Işıklar içinde uyu! Oy oy oy. Nah iktidar olur bu kafa! a.y.a. nahsss
24-09-2015 17:36 (238)
Dikkat! Dini hassasiyet noktalarımı açıklıyorum. Ben mantık tanrısı Locikos ve onun peygamberi Antikibaryus'un fanatiklerindenim. Mantığa alenen aykırı şeyler söyleyen ve kibarlık kibriyle beni ya da ortamı boğmaya kalkan olursa bunu kutsalıma hakaret sayarım. Anayasanın din ve vicdan hürriyeti ile alakalı maddeleri gereğince dini hassasiyetime özen gösterilmesini, aksi takdirde yasal takibat talebi icin haklarım olduğunu herkeşlere hatırlatırım. Amin! a.y.a. aminsss
28-09-2015 11:31 (239)
Tevazu ayakları kibrin doruğudur. O yüzden, humble'a yatmasın kimse. O kadar zühd düşkünü olanların akademik titri de olmazdı. Yemeyin bizi. Hâlk yer bunları. Biz tüm yazıları ve yorumları okuyoruz elhamdülillah. Takım tutarız ama fikri medyada tarafgirlik yapmayız. Yine elhamdülillah! Arif Yavuz Aksoy
28-09-2015 12:32 (240)
Siteyi seyrek aralıklarla izleyenler herhalde farkında değil. Gerçek isim ve soy isim belirtilmeyen yorumları uzun süredir onaylamıyoruz. Bir daha anımsatalım. Editörlük.
28-09-2015 16:18 (241)
Sayın Editörlük, Mürted Hacı'yı, mh/mehmet harma olarak değiştirsek sorunu çözer miyiz acaba? Sondan bir önceki Mürted Hacı yorumununu da (uzun versiyon) tercih ederim ama son karar sizin doğrusu. SSS. mehmet harma
28-09-2015 21:53 (242)
241'de ...Sondan bir önceki Mürted Hacı yorumunun da (uzun versiyon) yayınlanmasını tercih ederim..." diyecekdim de diyememişim. Parantez içinde köşeli parantez olanı hani, sildiyseniz yeniden yazmayı deneyebilirim mamafih. Sx3. mehmet harma
29-09-2015 13:50 (243)
İslam'a inananlara yönelik "içeri"den güzel bir çift laf var burada http://www.diken.com.tr/islam-dunyasindaki-kutsal-sefalet/ , ancak bunu "dışarı"dan biri söyleyecek olsa çoktan katli vacip ilan edilirdi herhalde. mehmet harma
29-09-2015 18:46 (244)
Her dakka hekimleri ya da akademiyi boklayan hâlkâ duyrulur! Fağu-ve'lerin emisyonları iddia ettiklerinin ortalama 11 katı çıktı. Bu kazığı yiyen tüm dünya hâlklârı fağu-ve'nin doktor yöneticilerine ve akademiklere tepkilerini bir çığ gibi büyütüyo. Şaka la şaka. Yedikleri kazığın boyutunu bile idrak edememiş durumdalar. Demek ki neymiş? Çok para kazanmak için hırrızbıçıcıklıı yapma hakkı dokturların tekelinde değilmiş. Ha guzularıma. İnsan bu. Ve siz de insansınız. O makamlarda siz de aynısını yaparmışsınız. a.y.a. sucuks
29-09-2015 19:12 (245)
Burası tıp sitesi öncelikle değerli AYA, öncelikle tıbbi konuları ele alıyoruz. Makina mühendisi olsak vosvoslardan da ilk bahseden merak etme herhalde biz olurduk. Bizler o bahsettiğin konumlarda fazlasıyla olabilirdik. Bunu tercih etmedik. Pişman da değiliz. Bu halimizle bile bizim gibi insanlara o kıytırık mevkiler için teklifler yapılıyor, onu da merak etme. Belki fiyatımız çok yüksektir. Bak onda haklı olabilirsin. Ama en azından ucuza satmıyoruz kendimizi. Tıp ve sağlık sitesi burası ve biz muhalif insanlarız sevgili AYA. Sen de hürriyet, milliyet, birgün, birikim, radikal okuru değilsin. Bizi bile isteye seçtin ki, bu site gerçek muhalif neredeyse tek site. Ama arada doktorlara atıp tutan da olacak, dindarlar olacak, post modernler olacak, hurafata inananlar olacak. Onlar buraya gelmezse veya biz onlara gitmez isek nasıl ikna edeceğiz bu milleti? Üçünü beşini olsun nasıl kazanacağız? Bu işler bazılarının yaptığı gibi snoplukla olmaz ki. Bu çeşitliliği biz istiyoruz. SSS Ka.A
29-09-2015 22:33 (246)
Okul kantinlerinde satılacak yiyecek içeceklere yeni düzenleme getirilmiş. Cips, gofret, kek vs. gibi çöp gıdalar yasaklanmış. Artık sadece taze meyve, meyve suyu, salata, kuruyemiş, kuru meyve, tam buğday ekmeği, yumurta, süt, yoğurt, peynir vs. gibi sağlıklı ürünler satılacakmış. Doğrusu şapka çıkartırım bu uygulamaya. Umarım hazır gıdacılar bunu baltalamaz. mehmet harma
30-09-2015 09:51 (247)
Kapitalizmin (sermayenin) biz solcuların tam olarak kavrayamadığı en önemli özelliği ESNEKLİK. Bu özellik yalnızca ömrünü uzatmakla kalmıyor, aynı zamanda hasbelkader yıkıldığı yerlerde bir süre sonra yeniden iktidara gelmesini de sağlıyor. Okul kantini düzenlemesi KISA vadede hazır gıdacıları üzebilir fakat çok ama gerçekten çok kısa zamanda yeni duruma adapte olabilir ve tam buğday ekmeğini bile cipse çevirmeyi başarabilirler. Özü sözcüğün tam anlamıyla ÖNLEYİCİ olan ve solcu sağlıkçıların 100 yıldır savunduğu koruyucu hekimlik uygulamalarını TİCARİLEŞTİRİP süngümüzü düşürdükleri gibi. 21. yüzyılda insanlığın kapitalizmle mücadeleyi çok daha ciddiye alması gerektiğine inanıyorum. Akif Akalın
30-09-2015 15:01 (248)
Çok kısa zamanda yeni bir duruma adapte olabilmek, sağkalmayı başarabilmek demektir ve evrimin kaçınılmaz şartıdır malumunuz. Solcular da kapitalistler gibi hemen toparlansın ve yıkıldıkları yerden devam etsinler, ellerini tutan yok ve dinozor gibi silineceklerine hamam böceği gibi tarih boyunca varlıklarını sürdürsünler. Öleyici hekimlik uygulamaları (yanılmıyorsam daha ziyade primer önleme kastediliyor) kadar tedavi edici hekimlik uygulamaları da insan yaşamını ve kalitesini arttırır (örn. akut apandisit olmayı engelleyemezsiniz ama uygun tedavi ile ölümden ve çeşitli komplikasyonlarından kurtulabilirsiniz-sekonder önleme). Primer önlenebilen tüm hastalıklar da (aşı, tarama vs) zaten kapitalizmin marifetiyle (yani para) önlenebilmiyor mu? "Vay bize hamam böceği dedin, zaten klinisyensin" ve koruyucu hekimsen solcusun, tedavi ediciysen adam diilsin demeden önce bir düşünelim derim. mehmet harma
30-09-2015 15:02 (249)
Kapitalizmle mücadele nasıl bir şeydir, anlayabilmiş değilim. Bir zamanların Komünizmle Mücadele Dernekleri gibi bir şey midir? Bu iş nasıl ve neye/kime karşı yapılacaktır? Hepimiz ve her şey kapitalizme (sermaye) bulanmış, hepimiz küçük birer sermayedar/kapitalist olmuşken (birikmiş paralarımızı, ev-arabalarımızı, çalıştırdığımız insanları düşünelim) yeldeğirmenleriyle savaşmaya benziyor sanki. mehmet harma
30-09-2015 15:11 (250)
Öldürdün beni Mehmet Hocam, her yoruma cevap vermeyeyim diyordum ya, öyle yorumlar geliyor ki, ben neredeyim, burası neresi diyorum :)) Kapitalizmle mücadele nasıl mı bir şey? Bir bakıma doğru soru, ama anlaşılan her aşamada ana okulundan başlamamız gerekiyor sosyalizmi anlatmaya. Kapitalizmle mücadele gerçek sosyalist olmaya, oldurmaya çalışmak. İğrenç olan her şeye karşı çıktığınızda o her şeyle birlikte kapitalizme de karşı çıkmış olursunuz. Yani bir öğretim üyesi meslektaşınız gelse, size dese ki, bu "hastalık" denen şey ne, nasıl bir şey bu, nasıl mücadele edilir hastalıkla diye sorsa nasıl şaırırsanız ben de öyle şaşırdım bu işe :)) Kaan A.
30-09-2015 17:52 (251)
Capital sözcüğünün aslında birçok anlamı var fakat "a stock of accumulated goods especially at a specified time and in contrast to income received during a specified period; also : the value of these accumulated goods; accumulated goods devoted to the production of other goods; accumulated possessions calculated to bring in income" bağlamında Türkçe'ye sermaye veya anamal olarak çeviriyorlar. Capitalism buradan türetilmiş bir sözcük. Aslında bu tür kavramlara en anlaşılır yaklaşımlar Kemal Sunal filmlerinde sergilenir. Örneğin ben Kemal Sunal'ın bir filmde kullandığı faşizm tanımını çok beğenirim. Akif Akalın
30-09-2015 21:59 (252)
Değerli Kaan Hocam, çeşitliliği tercih ettiğinizi 245'de belirtmiştiniz. Ekşin fena değildir ama isterseniz birbirimize aynı şeyleri anlatıp duralım, birbirimizi olumlayıp, yuvarlanıp gidelim:) Kabul! kapitalizmle mücadele edelim de nasıl? Rahmetli Ecevit'in yaptığı gibi Mersedes yerine Reno'ya binerek mi? ya da Koka Kola içmeyerek mi? Oturduğumuz yerden yaptığımız mükemmel teorik atışların halk/toplum/kitle nezdinde hiç bir değeri olmuyor. "Kapitalizmle mücadelenin 101 yolu" nasihatleri yerine gelin, somut birşeyleri biz yapalım, mesela bir araya gelip sağlık taraması, eğitim-bilgilendirme saha toplantıları vs. yapalım da gerçek mücadele olsun. Ben varım. Toplumu küçümsemeye devam ettikçe, kafalar da betona çarpmaya devam edecektir. Öğretim üyesi arkadaşımın "hastalık denen şey nasıl bir şeydir?" sorusuna ise, artık bir şeye şaşırmayacak kadar fazla yaşadığım için, doğrusu şaşırmaz ve başlardım anlatmaya "disease var, illness var, sickness var, disorder var...":)) mehmet harma
30-09-2015 22:00 (253)
Sağlık sisteminin öznesi "hasta"dır. Hasta, doktorunki dahil, sistemin arızalarını eleştirebilmeli, görüşünü söyleyebilmelidir (psikopat sözel saldırıları ayrı tutuyorum). Bunu engellemek, "önce Mülkiye sonra Türkiye" tarzında meslek dayanışmasına, korumacılığa girişmek yapıyı çürütür, iyi-kötü farkını yok eder, sorun malpraktis mi, komplikasyon mu, yan etki midir anlaşılamaz. Sonra da "Güvenlik kameralarının hepsi de o sırada kayıt yapmıyordu, o açıyı çekmiyordu, tabanca yere düştü de ateş aldı" benzeri vicdansızlıklar doğurur. Doktor olmak, sağlık sistemindeki hatalardan/yanlış uygulamalardan bir korunma sağlamamaktadır. Bunu meslek hayatımın her evresinde gözledim/yaşadım. İyi tıp için, iyi insan olunmalıdır. Hülasa "Tıp yok İnsan vardır" ve bütün doktorlar bir gün hasta da olduklarında "tıp onları da tepecektir". (Bkz. "Bir hazakatzedeyim, midemi tıp tepti benim..." Neyzen Tevfik). mh
01-10-2015 08:42 (254)
bizim yazıları okumayan mürted hacı bi evvel yazdığımız yazıdaki tüyodan mı etkilendi ki? gelecek yazımın başlığı bile "dikkat, tıp tepebilir" idi. hatta yazıda neyzen tevfik'in aynı şiiri üzerine varyasyonen yapılmıştı. neyse. bilgisayarım zaten gözleniyo. ha bi eksik, ha bi fazla! a.y.a.
01-10-2015 08:42 (255)
Although capitalism is a disease which makes ill most of the population, it doesn't perceived as sickness. Our problem is how we can cope with this disorder. Oldu mu acaba, yoksa salyangoz satıcısı gibi mi oldum???Deniz Can
01-10-2015 10:56 (256)
Capitalism is not a disease. It is a pathogen. From your point of view of course!.. The decomposition itself, the imbalance and inequity, Man's common unhappiness and loneliness, anhedonia and alienization are the symptoms. The syndrome is called "modern life". It is one disabling condition for mankind. Anyway, i feel sick of it. Not capitalism... But the human race! a.y.a. lolsss!!! Salyangoz deel tere oldu. Hemi de tereciye!.. a.y.a. bi daha lolsss
01-10-2015 14:39 (257)
Ankara Dikimevi kavşağında freni boşalan otobüs durağa dalmış, ilk gelen bilgilere göre kazada 10 kişi ölmüş. Çoğu insanımızın aklına gelmesi muhtemel ilk sorular: 1. O durakta ne işleri varmış? 2. Otobüsün üstlerine geldiğini görmemişler mi? 3. Neden kaçmamışlar? Muhtemel yaklaşımlar: 1. Akacak kan damarda durmaz, yapacak bir şey yok. 2. Durakta beklerken biraz uyanık olmak lazım. 3. Yine ucuz atlatılmış, daha çok insan ölebilirdi. Akif Akalın.
01-10-2015 15:20 (258)
Akif Abi'nin sense of humour'ı bayaa iyi. Ah bi de gomoniz olmayaymış dadından yinmezmiş. anadolu ajansı'nın fanatik takipçisi a.y.a. hürmetsss
01-10-2015 17:23 (259)
Başıma bir de pathogen, anhedonia, alienation çıktı, neyse hastalıkları da çözme umudum var gibi.Tereyi de sevmem ya, yine de teşekkürler tereciye, saygıyla. Deniz Can
01-10-2015 17:32 (260)
N.Ş.A. iki kere iki dört eder. Mürted hacı da okumadım diyorsa okumamıştır. mh
01-10-2015 18:30 (261)
Hangi televizyonu alalım, son radyo/televizyon teknolojileri nelerdir, hangi kitabı okudum, nereleri gezdim/neler gördüm, Paris, ilginç söyleşiler (editörümüz K.Arslanoğlu ile söyleşi de var), farklı mekanlar, güzel fotoğraflar ile zenginleştirilmiş, güzel bir insanın blogu http://sadeceozgur.blogspot.com.tr/ ziyaret etmeye değer bir blog. Geçerken bir uğrayalım derim dostlar. Tüm güzellikler sizinle olsun ve gökten başınıza kısmet düşsün derim ben. mh
01-10-2015 18:31 (262)
İnternete bağlanabilen televizyon almak isteyenler buraya http://sadeceozgur.blogspot.com.tr/2015/09/yeni-televizyon-yeni-bir-blog-yaz.html mh.
01-10-2015 18:31 (263)
Bir mücadele, ancak bu kadar http://www.diken.com.tr/kafa-kafaya-mucadele/ cansiperane yapılırsa kazanılır. Solcu dostlara duyurulur. mh
02-10-2015 11:40 (264)
Solcular genel olarak sorunlara "sistem" bazında yaklaşır ve genellikle başarılı çözümlemeler yaparlar. Ancak Türkiye'de bu yöntem çoğu kez başarılı olmuyor, çünkü bizde İNSAN faktörü gerçekten çok öne çıkabiliyor. Geçmişte sağlıkçı sıfatıyla katıldığım bir koordinasyon toplantısında projede "engelliler" için düzenleme önerdiğimde, toplantıya katılan diğer kurumlardan yetkililerin aklına ilk gelen şey yakınlarım arasında bir engelli olup olmadığıydı. "Sistemimizin" bu tür insanları ürettiği, sistem değiştiğinde insan faktörünün de değişebileceği tezinin iç tutarlılığı olabilir, fakat bize benzer sistemlere baktığımızda dış tutarlılık bulamıyoruz. Yine Orta Asya'daki geçmiş "sosyalizm" pratiğine bakıldığında, orada da insanların çok değişemediğini ve aynı uygulamalar örneğin Belarus'da iyi sonuç verirken, Kırgızistan'da çok başarılı olmadığını görüyoruz. İNSAN FAKTÖRÜNDE değişimler önermeyen "çözümlerin" başarılı olacağına çok inanmıyorum. Akif Akalın.
04-10-2015 00:12 (265)
Flaş flaş flaş... Türk edebiyatında deprem deprem deprem. Veeee "Semih Gümüş ilk romanını yazdı". Ağlamak istiyorum sayın seyirciler. Tabii ki mutluluk gözyaşları:)) Bunun kankasi de bir roman yazdıydı... Ne oldu sonra? "Ya yapma Semih ben ettim, sen ettin dememiş midir acaba. Hadi bir de başka soru: Semih Gümüş bu ilk romanıyla hangi ödülü alır? Nihat Ateş
04-10-2015 00:28 (266)
Yorumcu arkadaşlar, epeyce bir süredir yorumlarda ad soyad belirtme zorunluluğu arıyoruz. Bunlar da gerçek ad ve soy ad olmalı. Şüphelendiklerimizi onaylamıyoruz. Lütfen bize garip garip isim ve soy isimlerle yorum göndermeyiniz. Bizim parmağımız ve aklımız bir dakika kadar yoruluyor, ama sizinki daha çok yoruluyor. Yorumu çıkmayanlar bu konuda ısrarlıysa gerçek adlarını ve kimliklerini bize bildirmemeliler. Saygılar. Nöbetçi Müdür.
06-10-2015 22:08 (267)
"İçeri"nin nedamet getirmesi devam ediyor, gözyaşları yağmur olup yağıyor üzerimize. http://www.diken.com.tr/turkiyenin-ahlak-sorunu/ "...dinci baskı...bütün bu rezaletlerde ahlaksızlığın payı var."Din ile ahlak arasında bir bağ olmadığını görelim. Ahlakı cinsellikten ibaret zannetmenin büyük bir hata olduğunu görelim." vs, vs, vs. Dincilik duvara dayandı, çıkış yolu arıyorlar. Esas sorunu sorgulamadan, palyatif çözümler öneriliyor. Vay be, bu günleri de mi görecektik? mehmet harma
10-10-2015 13:28 (268)
Kaan Hocam, 249-50, 252'deki "kapitalizmle mücadelede teorik atışlar yerine somut icraat gerektir" önermeme tam bir örnek, Ovacık Belediyesi'nden gelmiş; kapitalizmle, kapitalizmin kurallarıyla mücadele etmek, alternatif yaratmak... http:// odatv.com/mob_n2.php?n=komunistlerin-hasat-zamani-1010151200. İşte biz de sağlıkçılar olarak böyle bir şey yapmalıyız-yapalım diyorum yapacaksak ama şu kan deryasında da tam bir nihilist olmamak mümkün değil, çok can sıkıcı. mehmet harma
10-10-2015 13:33 (269)
Doğru diyorsunuz Mehmet Harma hocam, fakat biz Düzce Diyabetli Çocuklar Gençler Derneği olarak elimizden geleni son enerjimize kadar zaten yapıyoruz. Adı Düzce ama Zonguldak dahil 7-8 ili kapsıyor çalışmalar. İnsan BU'da çalışmaları aktarıyoruz zaman zaman. Ama sizlerin enerjisi nasıl kullanılabilir, bir gün oturduğumuzda bunları konuşuruz. Fazla olmasa da böyle gönüllü hekimler var. Başka şeyler de yapılabilir elbette, bu dernekle sınırlı kalması gerekmez. Sevgiler, saygılar. Kaan A.
11-10-2015 11:18 (270)
Şimdi iki cümle yazacağım. "Bugün, bu ülkede, bir anda yüzlerce insan öldürüldü." "Bunun sorumlusu olan herkes birbirini vicdana çağırdı." İşte bu iki cümle arasına gerilmiş bir bedende insan kalmaya çalışıyoruz. Bugün orada ölmemişsek bu ölü olmadığımızı göstermiyor. Nihat Ateş
11-10-2015 15:31 (271)
Öykücünün adını düzeltir misiniz? Güzel öyküymüş gerçekten. Teşekkürler. Nihat Ateş
11-10-2015 15:31 (272)
Düştüğümüz hale bakın. Halkın üzerine istedikleri zaman bombalı saldırı yapan birileri var. Yakalanmıyorlar. Ve bir de PKK denilen örgüt var… İstediği zaman çatışma çıkaran... Meclis ise bunların destekçileri ile ve destekledikleri insanlarla dolu. İnsanlarımızı bir o yana döküyorlar bir bu yana… insanlarımıza; Bir “vatan, millet, bayrak ” dedirtiyorlar, bir “barış, kardeşlik” diye yollara döküyorlar. Sonra bir o bombalıyor, bir öbürü. İstedikleri; tüm halkın onların peşinden gitmesi. Hangisi olursa fark etmez. Yeter ki takıl onların arkasına. Yeter ki onların taraftarı ol. Ve diğerine küfret. Düşünme. nebil
11-10-2015 15:31 (273)
Katliamı yapanlar, katliamı planlayanlar, planları beğenip uygulamaya geçilmesini buyuranlar… Uygulayanlar… Sonra, beraberce yaşıyoruz onlarla, Kemal Yalcın Can
12-10-2015 12:42 (274)
Bugün Çapa'da saat 10'da bir anma düzenlendi. Çalışanı, öğrencisiyle nüfusu 10 bine yaklaşan Çapa'da katılım her zamanki gibi oldukça mütevaziydi. Öğrencilerin küçük bir bölümü boykot yapmak istediler, fakat sonunda sadece kendileri derslere girmemekle yetinmek zorunda kaldılar. Ben bu durumu Ankara katliamından çok daha KORKUNÇ buluyorum. Anma düzenleyenler daha sonra öğrenci kantinine doğru yürüyüşe geçtiler. Bir yanda grup konuşmalar yaparken, diğer yanda kantin bahçesindeki masalarda sohbetlerini sürdüren öğrenciler vardı. Hani derler ya dünya Süleyman'a kalmamış diye, gerçekten Hitler bile gitti, elbette AKP de gidecek. Fakat asıl soru şu: BİZ BU KADAR NASIRLAŞMIŞ İNSANLARLA NASIL BİRLİKTE YAŞAYACAĞIZ? Bakın şunu dahi anlarım, diyelim ki anma yapanlar arasında sevmediğiniz kişi veya gruplar var, onlarla beraber olmak istemiyorsunuz. 50 metre ileride siz neden AYRI bir şey yapmıyor, tepkinizi (varsa) göstermiyorsunuz? Yine geldik İNSAN FAKTÖRÜNE. Akif Akalın.
12-10-2015 15:40 (275)
Ben Çapa'da olsam o toplantıya katılmazdım. Bana soran olursa, katılmayın derdim. Sık sık PKK'nin yurt dışı TV kanallarını izliyorum. Barış bloğundan insanlar çıkıyor, barışı geliştirelim şöyle şöyle yapalım diyor. Ezberlenmiş birkaç cümle. Altında sürekli ne yazı geçiyor biliyor musun? Şurada şu kadar asker öldürdük, şurada polisi vurduk, şurada çeteden (İŞİD) şu kadar adamı hallettik. Yalancılığın bu kadarına kusulmaz bile artık. Evet, IŞİD ortaçağ barbarı, evet AKP iktidar için her şeyi yapabilecek faşist güç, evet, olan sıradan alt unsurlara oluyor genellikle.. Üst unsurlara olsa ne olacak. O kafede oturup katılmayanların siyasi aklı sizden daha üstte kusura bakma. Çünkü Barış Bloğu denenler ne? Onlar da yeniçağ faşizminin temsilcileri, ABD-AB piyonları. Ayrı bir yerde anma etkinliği yapmak, evet gerekirdi. Ama bu sağlı sollu faşistler bizde o gücü bıraktı mı? Kaan Ars.
12-10-2015 14:54 (276)
Mafya babası Sedat Peker'in Rize'de örgütlediği AKP mitinginde 100 kişi katledilse (kim yaparsa yapsın) ve AKP bunu anmak istese, 1. Buna katılırdım, AKP'lilerin arasına girmezdim ama 10 adım ileride dururdum. 2. Eğer AKP dışında örgütler protesto düzenleselerdi, tercihim orası olurdu ama yine katılırdım. 3. En azından AKP'liler ölüleri için 10 metre önümde anma yaparken, kantin bahçesindeki masalarda hiç istifimi bozmadan, orada ne yapıyorlar diye yalandan bile bakmadan sohbetime devam etmezdim; diyelim ki o gün insanlığımdan tamamen çıktım, yine de en azından sohbete devam etmek yerine kalkar giderdim. Hakikaten olayı yaşamadan, o öğrencileri görmeden yorum yapabilmek çok zor. Not: Bu öğrenciler birkaç yıl sonra doktor olacak ve belki bir trafik kazası sonrası ellerine düşeceğiz. Hakikaten varsa allah korusun. Akif Akalın.
12-10-2015 15:24 (277)
Cumartesi günü olan patlama kim ne derse desin, özellikle alevi oylarını HDP'ye yönlendirme manipülasyonudur. Yas tutma alışkanlığı olan bu kitle, HDP'nin öncülüğünde yapılan bir gösteride ölenlerin arasında çok sayıda alevinin olması nedeniyle, yas reaksiyonu çerçevesinde alevileri HDP'de konsolide edecektir. Cumartesi gününden bu yana alevi kitleye hitap eden tüm yayın organlarında Kerbela atmosferini canlandıracak biçimde yayın yapılmaktadır. Gezi eylemleri, alevileri HDP'ye yöneltmişti zaten,HDP'ye barajı aşırttılar böylece, şimdi ise parlamentonun 3. partisi olma yönünde ilerliyor HDP. Segman Ferid.
12-10-2015 16:29 (278)
Face'de şöyle bir görüş paylaştım: Anlayın artık. Ölümler, katliamlar savaşan siyasi güçlere kan veriyor. Daha çok katliam olacak dedik Suruç’tan sonra ve oldu. Bu kafa değişmezse sürekli olacak. ABD bizi Orta-DOĞU yapmak istiyor. Yaptı bile. Bunun için PKK-HDP’yi destekliyor, İŞİD’i kullanıyor. AKP oy için savaş çıkarıyor. PKK Büyük Kürdistan için İŞİD’i Türkiye’ye çekti. Bunlar oy için, iktidar için yapılıyor. Barış Bloğu, o meydana o insanları toplayanlar Barış için toplamadı. Oraya katılanlar, anlayın artık. Suçu AKP’ye yüklediniz rahatladınız. Yeni katliamları beklemek için. Birazcık oy için, ilkel davalar için insanlar öldürülüyor. AKP elbette iktidar olduğu için, savaş ortamı yarattığı için baş suçlu. Ama onun kadar siz de suçlusunuz: Barış Barış diyerek savaşı bilerek kışkırtanlar. Hesap soracağız, diyenler. Söyleyin bakalım, kimden hesap soracaksınız. Önce kendinizden başlayın. Bunlar, sizi meydana toplayanlar, bir yandan +++
12-10-2015 16:29 (279)
barış diyor, bir yandan TV’lerinde her gün şu kadar asker, bu kadar polis, şu kadar İŞİD’ci öldürdük diye övünerek, kışkırtarak anlatıyor. İŞİD’i Türkiye’de bilerek kışkırtıyor. Alevi oyları için, Kürt oyları için, sol oylar için. Oyunun zavallı kurbanlarısınız. Hepimiz topluca kurbanız. İlkel davaların, yurt dışı servislerin piyonu olmayalım. Üzüntü doğru düşünmeye yararsa işe yarar, yoksa daha da beter, daha da ölüm. Birazcık akıl. O da mı yok? Kaan Arslanoğlu
12-10-2015 19:59 (280)
Levent Kırca için başımız sağ olsun bu arada bu hengamede. Gerçekten iyi mizah ustası, sevdiğim bir oyuncuydu. Kaan Ars.
12-10-2015 22:08 (281)
"AKP elbette iktidar olduğu için, savaş ortamı yarattığı için baş suçlu." çözüm sürecinin emperyalist bir proje olduğunu bildiğiniz halde iyi niyetlerle 30 yıldan bu yana artık daha da kan dökülmemesi için desteklemişken pkk-hedape'nin yurtdışı kaynak ve yönlendirmeleriyle iç savaş ve bölünme ortamını körüklemesine karşı akpnin buna tavır alması neden suç olsun? akpyi geçin bi yol. bu devletin böyle bir refleks göstermesi hele ki kobane bahanesiyle geçen sene iç savaş provası da yapılmışken aynı çevrelerce? o mantıkla kurtuluş savaşı da bir meşru müdafaa değil. keşke oturup o zaman efendi gibi kendilerine ne dayatıldıysa kabul etselerdi. di mi? yani haklı haksız ayrımını ortaya koymak gerekmez mi konu savaş bile olsa? biraz daha net olursanız kaan bey belki ben yanlış anlamamı düzeltirim. ve akpnin fazla bile sabrettiğini karşı cepheye söyleseniz çok daha tutarlı olurdu. klasik yoz fırsatçı muhalif çevreler de bu tarz söylemlere sahip. bi durum düşünmek lazım bence. saygılar.-h.y.aksoy
12-10-2015 22:24 (282)
Sayın Aksoy, çözüm sürecini sürekli eylemlerle ilk baltalayan PKK idi. Bunu PKK yöneticilerinin demeçleri doğruluyor. "Öcalan'a tecrit uyguladılar, biz de eyleme geçtik" diyorlar. Ama ölüm ve yaralanmalar küçük boyuttaydı. Kuvvetle alevlenme Suruç'la başladı. Ardından iki polisin öldürülmesi ve AKP'nin hava operasyonlarıyla geniş çaplı PKK kırımına başlaması. İki tarafın da sahtekar olduğunu, gizli pazarlık yaptığını çözüm sürecini desteklerken de söylüyordum. Ama olsun diyordum, yeter ki ölümler dursun. Bunun siyasi önemi de var. Milliyetçi savaş sürerken sosyal gündem sıfıra düşüyor. Gezi de olmazdı çözüm süreci olmasa. Ama AKP'nin düğmeye basması bundan olmadı. Erdoğan'ın başkanlık sevdasından oldu. Bu son bombalara gelince. Kim yaptı ve yaptırdı bilmiyorum. CIA'nın kesin işine gelen bir şey, onu biliyorum. Diyarbakır ve Ankara bombaları keza Suruç bombaları AKP'yi seçimde zor duruma düşürdü. O da kesin. Bence AKP aciz durumda. CIA Erdoğan'ı İŞİD'le terbiye ediyor. +++
12-10-2015 22:27 (283)
Devam... ya da gitmeye zorluyor. Ya da buna yakın bir senaryo. İŞİD'in intikamı. Ama PKK buna sürekli kışkırtıyor. Ben aylardır PKK televizyonlarını izliyorum. Her gün şu kadar İŞİD şu kadar asker şu kadar polis öldürdük diyorlar. İŞİD Türkiye'de de vurursa PKK oyları yükselecek. PKK çok oy düşünmüyor aslında İŞİD'e karşı PKK'ye mahkum olacağız. Bunları da daha çok CIA düşünüyor gibime geliyor. En son küçük ihtimal bunun RTE'nin çılgın projesi olması. Bu hiç akla yakın görünmüyor. Sonunda ortaçağ faşizmine karşı bizi yeniçağ faşizmiyle anlaşmaya zorluyorlar. Yani İŞİD varsa, PKK'ye razı olacağız. Plan bu. Saygılar. Kaan Ars.
12-10-2015 22:46 (284)
işte o yanlış düşünceden bir türlü kurtulamadınız tüm muhalefet olarak maalesef. akpnin düğmeye basması SEÇİM ÖNCESİ (!!!) yani akpnin yine tek başına iktidar olma olasılığının olduğu zamanlarda ve hedape BARAJI GEÇSİN diye cia-mossad-ışid-pkk dörtlüsünün bombaları patlamadan önce erdoğan'ın "artık çok fazla hadsizleştiler.. iyi niyetimizi (benim de dahil-benim de şahsi notum) çok suistimal ettiler. seçim hayırlısıyla bi yapılsın çok sert takılcaz. öyle az buz da değil" sözleri de göstermektedir ki sizin veya başkalarının bu yöndeki düşüncesini çökertiyor. burda önce bi net olalım. nesnelliğimizi yitirmeyelim. bu bir... ikincisi evet haklısınız BUGÜN (!) siyonist amerikancılar akpyi istemiyor tek başına iktidar olarak bu ülkede, coğrafyada demek ki akp tüm muhalefetten daha iyi bir çizgide. hedape projesi de o yüzden yaratıldı. bu konuda da net ve nesnel olalım. üçüncüsü benim hayatımı bugün akp koruyor ve pkk-hedape tehdit ediyor. niye akpyi suçlayayım ki şimdi? haksız mıyım? (h.y.a.)
13-10-2015 10:35 (285)
Bu topraklarda Alevilerin öldürülmesi, çok kalabalık ve sessiz bir onay almaktadır toplumdan, kantindeki öğrencilerin istifini bozmaması ondandır. IŞİD'e DAEŞ diyerek algı operasyonu yapma kurnazlığı da bu onayın bir tezahürü. mehmet harma
13-10-2015 12:07 (286)
Selo ölü sayısı arttıkça ellerini ovusturuyordu, gelsin oylar diye. ABD pas verdi boş kaleye gol atacak, hızını alamadı ölü sayısını 130lara çıkarttı.ölüm üstüne siyasette nobel alır Seli. Umarım Alevi kardeşlerim bu ikiyüzlü siyasete alet olmazlar. Kendini Bektaşi bilen Mutluhan.
13-10-2015 12:08 (287)
ne alakası var?! alevilerin öldürülmesi sessiz onay almaktaymış. laf. natürliche ajan gibi natürliche mazlum bulan istihbarat örgütlerinin gazı sanki hiç yok. aleviler kendilerini satan çamuroğlu stil adamlar çıkarmasınlar aralarından. ama her daim müesses nizamla dezentegre de kalmayıversinler. inanın çok zor değil. bakınız kafkasyalılara (artvin özeli)! herifler her daim iktidardalar. azınlığın da azınlığı olmalarına rağmen hem de... çağrı erhan
13-10-2015 13:21 (288)
Belki, "sesli onay almaktadır" da demeliymişim... mh
13-10-2015 13:21 (289)
asimile oluverin bi zahmet, fazla kasmayın, cellatınızla uzlaşın bitsin gitsin diyosun yani...mehmet harma
13-10-2015 14:45 (290)
sesli onay? alakası yok. aleviler blok olarak cehepeli midir? emepli mi olmak zorundadırlar? sistemin içinde kalmaya çalışmak çok mu zor? doğal muhalif mi olurlar aleviler hep? iktidar yalakası olsunlar mı diyoruz? sizin kafanızın sürekli "faşist" diye adlandırdığı adamların ötüken masalları ne kadar komikse, her durumda kerbela, hasan-hüseyin edebiyatı yapmak da en az o kadar abuk. cumhuriyetçi partiye oy veren zenci yok mu amerika'da? faruk çelik, kadir topbaş, ahmet iyimaya aslen nerelidirler? trt'nin eski genel müdürü (şimdi samsun valisi mi ne olmuş)??? neden sendika yerel yönetimlerinde mutlaka 1 artvinspor taraftarı oluyor? neredeyse her ilçe ayrı etnisitede. amca çocukları sınırın ötesinde hristiyan olan insanlardan bazıları imam, bazıları müftü. demek ki o sizin dediğiniz gibi olmuyormuş. cemevine atatürk resmi koyarak laik olunmuyor. alevilik türkiye'de her zaman kırsal bir kültür olarak kaldığı, şehirlileşemediği için kaybetmiştir. hikayeye karnım tok. çağrı erhan.
13-10-2015 19:54 (291)
Tamamen katılıyorum 290 no lu yoruma. Yeni bir dünya var karşımızda ve bu dünyada ayakta kalabilmek için yeni bir toplumsal kimlik oluşturmak gerekli. Eski kimlikler eski koşullarla başa cikabilmeyi sağlamıştı ama o koşullar yerlerini çok daha çetin yenilerine bıraktılar. Bu çağda ayakta kalabilmek için mikro kimliklerin asimile olması şart. Asimilasyon, her kimliğin üzerinde kalan ve gelecek nesillere iyi bir miras birakabilmemizi, yeniliklere uyum gosterebilmemizi sağlayacak, butunlestirici üniter bir kimlik olmalı. Yoksa bu coğrafyada hep başkalarının kurduğu oyunların figuranlari olarak kalacağız. Dedelerimiz gibi kalma ısrarının bedeli ağır olacak. Burada eski kimliklerin hiçbirinin diğerinden daha iyi olmadığını, yeni bir kimlik haline getirilemeyecegini belirtmek gerekir. Kemalist kimlik örneğin, bu bicimdeki bir yeni kimlige guzel bir ornektir. Mutluhan izmir.
13-10-2015 19:55 (292)
Ankara'da meydana gelen patlamayla ilgili olarak K.Arlanoğlu gibi düşünüyorum. Zaten Özellikle Ankara'da meydana gelen patlamalar, cinayetler direkt aklıma yurt dışı servisleri aklıma getiriyor. Geçmişe dönersek, özellikle Ankara'da öldürülen aydınların failleri bulunamadı. Mumcu, Kışlalı, Hablemitoğlu gibi aydınlar yaşasaydı acaba Türkiye böyle mi olurdu? Kim öldürttü bunları? Senaryo hep aynı değil mi? En son olayda IŞID devreye sokuldu, aydınların cinayetinde de İran hedef alındı. Bunlar bence saptırmaca. Asıl başlar ABD ve AB merkezli servisler. Recai Kulaksız
13-10-2015 19:55 (293)
Karnı tok adama laf anlatmak kolay değil ama deneyelim. "faşistlerin ötüken masalları" 70'lerin romantik-eksantrik retoriğidir, küçümsediğiniz "her durumda kerbela, hasan-hüseyin edebiyatını" da öyle her yerde duymak pek zor, adamlarla konuşsanız bildiğiniz bir muhalefet dili görürsünüz, öyle dini menkıbeler değil. topbaş'ın, iyimaya'nın etnik kökenini hiç merak etmemiştim, hala da etmiyorum ve bunların, hiç bir şeyin de açıklaması olmayacağı kanısındayım. şehirleşen alevilik, bektaşilik olarak ortaya çıkmıştır osmanlı'da, günümüzde ise laik cumhuriyet yurttaşları olarak görülürler meraklısına. "sistemin içinde kalmak çok mu zor?" diyorsunuz, evet sistemin içindedirler ama majestelerinin muhalefeti değildirler, istenenin aksine. bildiğim budur. mehmet harma
13-10-2015 23:56 (294)
290 "mikro kimliklerinizin asimile olması şart" demiyor ki. O'nun dediği, "olacaksanız artvinliler gibi olun, bak onlar her zaman-her yerde-her ülkede-her dinde ortaya çıkıyor, işlerini yürütüyor". Alevileri, ellerinde saz, dillerinde hasan-hüseyin-kerbela sayıklamaları ile dolaşan arkaik tipleme ile karikatürize etmeye çalışıyor, günlük pragmatist çıkarlara davet ediyor. Önerilen asimilasyon, dikensiz gül bahçesi isteğidir. Direnmezseniz ölürsünüz, ham yaparlar sizi, çiğnenmiş lokmayı yutması kolaydır. Bu zehirli düşünceler, "ama onlar da alevi", "onlar da alevi olmasalardı", "ya çok kafa adamsın ama bi de alevi olmasaydın çok iyi olurdu", "bu devirde alevilik mi kaldı" nevi'nden düşüncelerle çok yakın komşu gibi geliyor bana. Buradaki alevi yerine, kürt, ermeni, rum, rus, hristiyan, ateist vs. koy sonuç değişmez. Mikrokimliklerin yok olduğu bir dünya mı? öff ne can sıkıcı. mehmet harma
13-10-2015 23:56 (295)
Sadece gazetrci ve yazarlar degil. Özdemir Sabancı nın öldürülmesinin basit bir sol eylem olduğuna inanıyor musunuz? Öldürülmesinin ardından Paris'e kurulan Toyota fabrikasını kurmaya hazırlanıyordu. Katillerinin Belçika tarafından nasıl korunduğunu herkes anımsar. Düzgün insanlara vize vermek için bin dereden şu getirten Belgique. Segman Ferid
13-10-2015 23:57 (296)
Dini menkıbe duymazsınız, öyle mi? Bir Ardahan, Tokat, Sivas, Nevşehir kırsalına gidin de alevi hurafelerinin neler olduğunu tekrar etüd edin. Ellerinde kemik olmayan dede, kazandaki-teknedeki hamurdan doğan çocuklar, Ali'nin mağaranın hem içinde, hem dışında olması, aslana dönüşmesi... Bunlardan tonlarca var. Kırsalda buna inanan yüzbinler var. Hiçbir etnik ya da dini grup "kendiliğinden" çağdaş, ilerici, seküler, modern falan olmaz. Yapmayın böyle. Müzmin muhalifliklerini cumhuriyette entegrasyonla çözeceklerine inadına içlerine kapananlar mı çok çağdaş? Düzce ve civarındaki aşırı dinci, kronik rus düşmanı, çeçen-çerkez milliyetçileri ne kadar rasyonelse bu "alevi kimliği" savunucuları da o kadar tutarlı. Slogan hazır: ferman padişahınsa dağlar bizimdir. Bu devrimcilik falan değil. Kırdan, köyden devrim çıkmaz. Bu resmen "biz kamu düzenine ayak uydurmayacağız" inadı. Kaynaşmasınlar. Keyif onların. Ama unutmasınlar. Yahudiler bile nihayetinde kaynaşmak zorunda kaldı. Çağrı Erhan Tok
14-10-2015 08:14 (297)
Ankara Katliamı'yle ilgili face'deki paylaşımlarımız için: https://www.facebook.com/%C4%B0nsan-Bu-240641076072753/ Müdüriyet.
14-10-2015 13:07 (298)
Hurafe olmayacaktı da ne olacaktı, katledilme korkusuyla yüzyıllarca dışlanmış, içe kapalı yaşamış o toplumda? Hurafe yarışında Alevileri açık ara sollayan karşı inanç gruplarının örneklerini isteyene örnekleyelim, hurafe yarıştıralım. Elbette konuşulabilir, ancak şu günler çok uygun mudur? "Adamların öldürülmelerine karşı susarak, duyarsız kalınarak zımnen onay verilmesi bir gelenektir buralarda" diyoruz (bkz. Çorum, Maraş, Sivas, en son Ankara), gelen ses; "ama onlar da hurafelere inanıyor bkz. Ardahan, Tokat, Sivas, Nevşehir" diyor. Kasabın bıçağını yalayan koyun olmamak mesele. Mehmet İbrahim Harma
14-10-2015 14:59 (299)
bence bu çok yanıltıcı bir tartışma stili. ben "ama onlar da hurafelere inanıyor" diye bir gerekçe sunmadım. siz dini menkıbe duymayacağımızı ifade etmişsiniz. buna karşı ben de alevilerin de bundan kurtulmuş olmadığını ifade ettim. ayrıca, bektaşilik aleviliğin şehirli formu olarak ortaya çıkmış bir durum değildir. 13. yüzyılın sonundan bu yana bektaşilik diye bir mefhum var. bugün tartıştığımız anlamda alevilik kavram olarak 150 yıllık bir geçmişe bile sahip değil. son 500 yıldır anadolu coğrafyasında yerleşik düzene geçmeye direnen, devletle vergi ilişkisini net olarak belirlemekten her zaman sakınan ve bunu da sanki kimliğine sürekli bir baskı varmış imajıyla, sözlü bir gelenekte yaşatan insan topluluklarının neredeyse hepsine alevi denir oldu. size hiç öyle gelmeyebilir, ama devletin varlığı bireyle olan ilişkisinin tanımıyla, yani vergi sistemi ve bunun karşılığında verilen kelle güvencesi üzerinde yükselir. anarşizm tartışması yapmıyoruz, değil mi? devlet sol için de varlığı ---
14-10-2015 15:00 (300)
--- sorgulamaya açık bir kavram değil. sınıfsız toplum deyip kamu düzenini meleklerin yürütmesini beklemiyorsunuz herhalde. mesele bu insanların saz çalması, çocuklarına hasan-hüseyin-ali adları vermesi hiç değil. bir coğrafyada bir kamu düzeni olur. bunu sağlayan erk de (kişide şahıslaşmaz, esasen soyuttur) "vatandaşı" ile bir sorumluluklar-yükümlülükler anlaşması yapar. soyut! SOYUT! siz "ferman padişahınsa dağlar bizimdir" derseniz, vergi vermeye direnirseniz (orduya asker vermek de vergidir - hiç kimse lafı kıvırmasın, dağınık yörük gruplarından düzenli ordulara 19. yüzyıl sonuna kadar asker alınamamıştır), şehir yaşamının düzenine geçmeyi reddederseniz sizin kimliğiniz de yazılı kaynakta geçemez. ama 2015 yılında hala Kerbela edebiyatı yaparsanız kargaları bilmem ama size ben gülerim. ne kerbelası? herkes alt kimlik öğelerinin parlatılmasıyla yaşayacaktıysa site devletlerinden, orta çağ feodalitesinden niye buralara geldik ki? zahmete değmezdi. boşuna yorulmuşuz. çağrı erhan
14-10-2015 15:48 (301)
Vergi Dairesi ve Askerlik Şubesi bakış açısıyla sorun bu kadar temiz ve nezih açıklanabilirdi, aydınlanmış olduk. Katledilen kimse de yok, devlet aygıtında ayrıma uğrayan da. Vergimi ödüyorum, askere gidiyorum, postmodern yaşıyorum! Hayat sen ne güzel şeysin be! mehmet harma
14-10-2015 16:45 (302)
Bence hala kasten yanıltıcı bir stilde yazmayı sürdürüyorsunuz. Sizin kafanızla bugün mazlum olan zaten yarın da zalim olur. Protestanları öldüren katolikler protestan hakimiyetindeki bölgelerde öldürüldü. Katliamlar hep karşılıklı oldu. Klan ve klik partisi olmasın kimse. Ortada iyi kötü bir ulus vardı. Tarihte binlerce örnek var. Kürtçülüğü ve aleviciliği mazlum edebiyatıyla mazur gösteremezsiniz. Maalesef benim karnım hala tok. Çağrı Erhan
14-10-2015 16:46 (303)
Ben alevi değilim, kürt de değilim ama bugüne dek devlet dairesinde bir tek işimi yaptırabilmiş, kadro bulabilmiş ya da profesör unvanı alabilmiş değilim. Alevi ya da kürt arkadaşlarım birer tanıdık bularak kadro ayarlayıp büyük şehirlerdeki hastanelere tayinlerini yaptırdılar, yıllarca hastanelerde şeflik yapıp bir yandan da muayenehanede para bastılar. Jürileri, akademik kadroları ayarlayıp 12 Eylül'ün kurumu YÖK'den doçentlik, profesörlük aldılar, bu unvanları tabelaya yazıp, bu işi en iyi biz biliriz deyip, biz utana sıkıla üç beş kuruş muayene ücreti alabilirken, bu ayrıma uğrayanlar avuç dolusu muayene ücretlerini hastalardan aldılar, ben profesörüm kardeşim, bu ücreti hak ettim diye gerine gerine. şimdi ayrıma uğradığını söyledikleriniz Kenan Evren'den aldıkları bu unvanları gururla taşıyorlar. Ayrıma uğrayanlar 4000TL emekli maaşı alıyor, ben 1100TL emekli maaşı alıyorum. Ben de ayrıma uğramak istiyorum, benim suçum ayrıma uğramamaksa uğrayayım be kardeşim. Mutluhan.
14-10-2015 16:49 (304)
Çağrı Erhan, Mehmet Harma tartışması daha önceden özlediğimiz belli tartışmaları, eski yorumcularımızdan bazılarını çağrıştırdı bende, bir nostalji yarattı :)) Anlaşamayanların, bundan zevk alır gibi anlaşamamakta ısrarları. Bu da güzel :)) Kaan Ars.
14-10-2015 17:56 (305)
.... ... benim adresim kaan bey. epeydir de yorum yazıyorum. ama açık adımla yazmıyordum. ondan karıştırmış olmayın. mehmet harma'yı da tanımıyorum. ama alevilerin mazlum olduğu yönündeki bir ifadeye katılamıyorum. tıpkı kürtlerin sürekli ezildiği iddialarına katılamadığım gibi... ve bunu da tartışmıyorum. derdimi örneklerle ifade etmeye çabalıyorum. o kadar. Çağrı erhan
14-10-2015 22:12 (306)
Evet Sn KA 304, bende de bir deja vu hali olmadı değil gerçekten. ÇET'in ortamdaki eski adı neymiş ki acaba? Bilmemizde mahzur var mıdır? saygılar mh
14-10-2015 22:12 (307)
302, "kasten yanıltıcı bir stil..." mi? O nasıl oluyor yahu, herşeyi kısa ve net yazmaya, konuyu saptırmamaya çalışıyorum, daha ne olsun. Benim kafamdakilere dair niyet okuması yapmayın, söylediklerimde çelişki bulursanız ortaya koyarsınız. Kürt değilim, alevi de değilim, bir hayli de güçlü sünni inanışla yetiştirildim ama bünyem fazla hurafe kaldırmadığı için uzunca süredir başka bir noktadayım ve itiraz etmekteyim. Kürtleri severim, alevileri de severim ama kürtçülük/alevicilik yapacak avanak solcu-liboş takımından da değilim. Aleviler tarihte büyük acılara maruz kalmışlardır, bu halen de devam etmektedir. Bunu görmeliyiz. Ülkemizdeki kürtler sürekli ezilmemişlerdir bilakis cumhurbaşkanlığından, mafya örgütlenmelerine kadar her yerde türklerle eşit fırsatlara sahip olmuşlardır (hatta bazen daha bile avantajlıdırlar) ancak kötü muamele, işkence görmüşlerdir. Bunu kabul etmeliyiz. Ancak bu vatanın bölünmesine onay vermek değildir. Kimseye mağduriyetten kazanç çıkarmıyorum. mh
14-10-2015 22:13 (308)
303, şu sitenin belki de yegane, amansız oligarşi/beyaz türk/light türk karşıtı yorumcusuyum ve bahsettiğiniz kadro bulamamanız, tayin olamamanız, devlet dairesinde tek bir iş yaptıramamanız yakınmanıza ilk destek benden gelir. Son dönemin hakim anlayışı zaten kürt-islam sentezi idi ki o kapıdan geçmek her babayiğidin harcı değildi, sizin ne olmadığınızı zaten gözünüzden anlardılar ve kapılar yıllarca diğer bizlere kapandı, bakmayın son zamanlarda ortaklığın bozulduğuna. Bizim zamanımızda (20 yıl önce) bulduğumuz kadrolar, o zamanların oligarşisinin dönüp tükürmeyeceği kadrolardı, biz oradan tırmalayarak, taşın suyunu sıkarak çıktık. Zaman zaman anlatırım belki denk gelmişsinizdir bireysel anılarıma, yüzyüze de görüşürsek anlatırım fazlasını. Doğru söyleyip, dik duracağız diye sıradan halk çocukları olarak her gelenden tekme yedik, 28 şubatta vesayetçisinden, sonraki dönemde dincisinden. Şimdi değişen ne mi var? Hiç birşey. Benim gördüğüm beyaz türkler gitti süslümanlar geldi. mh
14-10-2015 22:56 (309)
ÇET değilim. Çağrı Erhan adım. Biraz hafızanızı zorlarsanız hangi rumuzlarla yazdığımı hatırlarsınız. Mutluhan Bey'in yorumu için çok canlı bir örnek vereyim. Bir arkadaşım Erzincan alevisidir. Eşi de Tunceli alevisi. Bizimki türktür. Eşinin babası türkmen, annesi sanırım zaza. 90'larda sık görüşürdük. Alevilerin, kürtlerin, zazaların "faşist" sünni türkler tarafından nasıl da ezildiğine dair aynı tekerlemeleri herhalde 500 gece dinlemek zorunda kalmışımdır. En fazla 1 kadeh şarap içen ben o sofralarda zom olmuş bu arkadaşların mazlumluk ninnileriyle beyin ödemi geçirirdim. Sonra 1998'de bu arkadaşım sürekli faşist diye küfrettiği (ona göre bu bir küfürdü veya kendisi küfretmek için faşist derdi diyelim) bir bölüm başkanına o dönemin bir bakanından gelen telefonla 1 gecede üniversiteye transfer oldu. İstanbul'da, gayet prestijli bir üniversite ve eski MHP tandanslı bir bölüm başkanından bahsediyoruz. Benim arkadaşım şu an profesör. Eşi de 2007'de, akepe zamanında yani, üniversiteye ---
14-10-2015 23:51 (310)
--- alındı. Onun bölümünde de dinci veya liberal hoca eğilimi çok. Akepe güya nefret ediyormuş ya alevilerden. Hanım kızımız doçent şu an. Bu insanlar sağ. Çevrelerinde de aynı mazlumluk söylenceleri var. Ama hepsi bir köşebaşında. Bense 25 yıldır yurtdışı ve İstanbul arasında bir yaşam düzeni kurmuşum. Özel sektörde işim. Anne tarafım istanbuldan. Babam da tekkeli bektaşi. Kendimi türk diye biliyorum. Hiçbir özel alt kimlik arayışım olmadı. Beyaz mıyım bilemiyorum. Ama en azından hiç mazlum edebiyatı yapmadım. Vergiler, askerlik, pasaport... Hiç iş için iltimas beklentim olmadı. Vergimi veriyorum. Askerliğimi yaptım (Siirt). Bizim evde din konuşulmazdı. Seküler bir aileyiz. Kamudan ihale almadım hiç. Payem de yok. Kim mazlum olmuş? Ben de yaşıyorum. Ama ayrıcalık talep etmiyorum. Gerçekten Kerbela anlatısı çekemiyorum artık. Hele dersim falan deyince birileri, masadan bahanesiz kalkıyorum. Çağrı Erhan
15-10-2015 09:58 (311)
Demokratik Çerkes Kongresi Girişiminin amacı nedir, sanki tüm Çerkesler HDP yi desteklemek zorundaymış gibi videolar hazırlamışlar, bu da yeni bir bölücülük girişimi galiba. Deniz Can
15-10-2015 09:59 (312)
Kapısından ülkücülerin dışında kimsenin giremediği Gazi Universitesi'ne de ÖDP yayın organı yazarlarının, PKK'li olduğunu saklamayan kürtçü insan hakları savunucularının dolusmasının şahidi olduk. Hepsi köşe başlarını tuttular ama Çağrı Erhan'ın dediği gibi durmak yok Kerbela ağıtları yakmaya devam modunu sürdürüyorlar. sayin Mehmet Harma, bu mağduriyet tiyatrosuna su taşımaktan vazgeçmek lazım. Mutluhan
15-10-2015 10:56 (313)
Site arkadaşlarım Sayın Çağrı Erhan ve Mutluhan İzmir 310-312, bulut katar katar, insan bölük bölüktür. Şu yaşadığımız hayatta türk-kürt-alevi-sünni insan canlısından çokca aşağılık haller ve yine onlardan çokça da insanlık halleri gördük. Şüphesiz sizler de aynılarına şahit olmuşsunuzdur. Verdiğiniz olumsuz örnekler arttırılabilir ancak bunlar o grupların fırsatçı, çıkarcı, kötü tipleridir. Biz o toplulukların ileri gelen oligarşik beyaz kürt-beyaz alevi tiplerine değil de zalimlik karşısında sesini çıkaramayan, gücü yetmeyen küçük insanlarına (fındık-pamuk toplama köle-işçisi kürt'e, mum söndüyle tahkir edilen alevi'ye, tehcir sırasında kızlarını kadınlarını kürt beylerine eş olarak kaptıran ermeni'ye, türk olduğu için evi kundaklanarak cayır cayır yakılan sünni'ye) kulak verelim, dinleyelim. İtirazlarımız bu küçük insanlar adına olsun, onların tarafında olalım yoksa günün adamı, feodal ileri gelen efendiler elbette uçan tekmeyi hakediyorlar. Saygılarımla. Mehmet Harma
16-10-2015 12:01 (314)
kronik bulgur entoksikasyonu emperyalist bir plan neticesinde yaygınlaştırılmaktadır. işte komployu kanıtlayan rakamlar: http://odatv.com/kirmizi-et-neden-pahali-1610151200.html --- et yemesin ülkem. yemesin de, kuzu kuzu, mal mal, bön bön duruversin. uyusun da büyüsün ninni. ha guzularıma, ha! a.y.a. flashbacksss ve cuma mübareksss
16-10-2015 12:02 (315)
Uy uy uy, başka bir efsane daha geri döndü :)) Kaan Ars.
16-10-2015 18:17 (316)
sloganınız yavaş düzgündür, düzgünse hızlı...Bu söz kime ait. Deniz Can
16-10-2015 18:40 (317)
Hafızamız yanıltmıyorsa bu sözü Jason Statham'ın "Taşıyıcı" adlı filminde duymuştuk. Çoğul kullanıyorum, çünkü buna eşim İlknur Arslanoğlu dikkat çekmişti, o çok tuttu bu sözü. Biz de sitenin mottosu yaptık. Onlar nereden almış, kendileri mi bulmuş bilmiyorum. Yani kaynak hiç öyle elit filozoflar falan değil, 2. sınıf bir Amerikan filmi. Kaan Arslanoğlu
16-10-2015 20:23 (318)
Teşekkür ederim açıklamanız için, ben de çok beğeniyorum bu sözü, kaynak bence de önemli değil,iyi bir seçim yapmışsınız. Deniz Can
16-10-2015 23:17 (319)
"Yavaş düzgündür, düzgünse hızlı" deyimini ben, David Mamet' in yönettiği ve başrolünü Val Kilmer' in oynadığı ve bence 1. sınıf Amerikan filmi"Spartan" da duymuştum ve çok hoşuma gitmişti. Bence de Site' nin girişine yakışıyor. Nalan İbadullayev
16-10-2015 23:17 (320)
festina lente diye bir söz vardır. çok eskidir. hurry slowly derler angl-gavurlar. yavaş yavaş acele et diye çevirmişler yani. ama esasen tam da bu mottoyu tanımlar. "yavaş olsun ki düzgün olsun, vakit kaybetmeyelim" manasında. a.y.a. enigma'dan return to innocence'ı dinlemekte
18-10-2015 08:22 (321)
“Yavaş düzgündür, düzgünse hızlıdır” sözünü tarayınca güzel bir Kaan Arslanoğlu yazısı çıktı: http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kaan-arslanoglu/yeni-cagin-hastaligi-dikkat-eksikligi-hiperaktivite-22813 mine miskioğlu
17-10-2015 23:03 (322)
Yavaş düzgündür sözü üstünden benim aynı başlıklı yazıma link veren yorumcu arkadaşımız eğer ad soyadını verirse, bu yorumu yayımlama imkanı olacak. Saygılar. Kaan Ars.
18-10-2015 08:20 (323)
:)hay aksi, yazmamışım, ama yani kendi yazınız için bile iltimas geçmiyorsunuz... Mine Miskioğlu
18-10-2015 16:14 (324)
Sevgili İnsanbu, Ankara ve şiir demek bile acıtırken...ekim'e tanıklığımı,çığlığımı yayımladığınız için teşekkür ederim. Yasa saygı,şiire sevgiyle. EFiruzi.
18-10-2015 19:57 (325)
İnsan BU'nun (Facebook'taki) SANAL YAŞGÜNÜNÜ KUTLAYAN TÜM DOSTLAR, sağolsun varolsun. Gerçek yaşgünümüz 18 Mart'ır. Sanal yaşgünümüz insanlığın sınırlarını en çok zorladığı dost, BÜYÜK EKİM DEVRİMİ: 18 Mart da anlamlıdır. Kendine solcu - sosyalist diyenlerin çok büyük çoğunluğunun EMPERYALİST İŞBİRLİKÇİ olduğu bu son otuz yılda, yine de YAŞASIN SOSYALİZM... İnsanlığın çok zor görünen tek kurtuluşu. K.Ars.
19-10-2015 09:20 (326)
"Akademi bize gerçekleri söylemelidir, akademisyen halkı aydınlatmalıdır". Sitemizin yakın geçmişinde bu minvalde konuşmalar oluyordu. İşte bir akademisyen, gerçekleri söylüyor; "İslami hareket Türkiye’de ganimet dönemini yaşıyor. Histerik bir ganimet dönemi hem de!... görüntüde dindarlık var, içi boş, kof... Bütün derdi “masa, kasa, nisa” olan bir anlayış. Şu anda İslamcıların şartı beşten, üçe düştü: Masa; iktidar. Kasa; para. Nisa; cinsellik, kadın. Cinsellik bohçası daha açılmadı ama var. Ya da şöyle; şöhret, rüşvet, şehvet..." http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/goruntude-dindarlik-var-ama-ici-bos-kof-962894/ Daha ne desin hoca? mehmet harma
19-10-2015 12:29 (327)
nice yaşlara...aklın ve vicdanın yayını İNSANBU...sosyalizmi, solcu olmanın anlamını, gerçeğe sadakatin değerini, bilimden felsefeden, sanattan beslenmeyen bir solun çürüyüşünü, edebiyatın içine düştüğü gerilemeyi, etikten kopan solculuğu, iki yüzlü devrimcilikleri, kapitalizmden nemalanan sosyalistlikleri cesurca yazanların sitesi...siteyi kuran sevgili kaan arslanoğlu'na editör sevgili taylan kara'ya tüm emeği geçenlere minnettarım...hakikatin yaşı yoktur, zamanı ve mekanı da...nice yıllara dostlarım...varlığınız emeğiniz, yaratıcılığınız direnme gücü veriyor...can ertan
19-10-2015 15:56 (328)
eksik bırakmışım...sağlıklı beslenme ve tıp alanında ve edebiyat ve sanatla ilgili olarak da çok değerli özgün başka hiç bir yerde bulunamayacak yazılar okudum İNSANBU'da...çok yararlandım...yazarlara minnettarım...can ertan
21-10-2015 15:11 (329)
kahraman akademisyen (k.akademisyen diye de yazılabilir - kakademisyen diye okunmamalıdır. kıs kıs kısss) halkımızı aydınlattı. ve hayın dohturlar k.akademisyeni susturdu. eki eki eki! alın size linki. http://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/canan-karatay-meslekten-men-edildi-3-965118/ --- bizim züpper gahramanlar ne der bu işe? kimse merak etmesin. davıhçılara da sıra gelecek. yok öyle beleşe sallamak! kaka-demisyen a.y.a.
21-10-2015 16:29 (330)
Şimdi AYA; Canan Karatay'ın bazı dediklerini ve genel tavrını pek tutmuyoruz. Bunların neler olduğunu değişik defalar dile getirdik. Ama aç TV kanallarını, doktor adını şerefsizce kullanan pek çok doktoru görebilirsin. Tabip Odaları bunlara karşı bir şey yapmaz, yapamaz. Şimdi bu onursuzluk kurulunun yaptığı pek matah bir şeymiş gibi bize övünerek bildiriyorsun ki, sana ne demeli. Davıhçılar ne demek? Sıra kime gelecek? Bu karar yok hükmünde fasarya bir karardır. Onursuzluk kurulunun kararını savunarak kendini küçültüyorsun. Bu işlere girme. İTO'lu işbirlikçi ajanlardan hem sana ne? SSS. Herkes kendi yoluna, İTO zaten onursuzluk yolunda. Kaan Ars.
21-10-2015 16:27 (331)
Demin gerçek AYA'dan (Arif Yavuz Aksoy'dan) mail geldi. 329 nolu yorumu yazan o değilmiş. Bir şerefsizin işi olduğu anlaşıldı. Okurlardan özür dileriz. İnternette her saniye yapılıyor böyle adilikler. Kaan Ars.
22-10-2015 18:57 (332)
Sn. Özgür Coşar, blogunuz http://sadeceozgur.blogspot.com.tr/ de size yanıt vermeye çalıştım ancak beceremedim ve müdüriyetin izniyle burada yazıyorum; "Çok şükür ki Londra, Venedik, Prag, Budapeşte, Talin, Krakow, Zürih, Cenevre, Basel, Münih, Frankfurt, Den Haag, Amsterdam, Leiden, Paris, Taipei, Kuala Lumpur, Bangkok gibi epey bir şehir gezdim. Paris'te 8 ay kadar yaşadım." diyor ve "Ama Ankara'yı hiç birisine değişmem." diye ekliyorsunuz. Ankara'yı bu denli sevebilecek o ruh halinizin daim olmasını diliyorum. Az şey değildir Ankara'yı o kadar sevebilmek. Saygılarımla. mehmet harma
24-10-2015 10:10 (333)
HDP takımında en ufak ahlak olsa seçime girmezler. Seçim güvenliğini kim sağlayacak: Asker-polis. En ufak bir şey olsa kimi suçlayacaklar: Askeri-polisi. Ankara'da kimi suçladılar: Devleti. Buraya kadar siyaseten normal. O zaman her gün niye asker polis öldürüyorsun? Yok bunlar, bunları destekleyen sosyalistler... Vicdan, akıl, denge kalmamış. Kaan Arslanoğlu
25-10-2015 09:26 (334)
"Şimdi Çetin Altan ve sevenleri ‘demokrasiyi göremeden gitti’ diyor, bence Çetin Altanlar Orhan Pamuklar ve avanesi, arzuladıkları, karmaşık çözümsüz iç savaş bekleyen ülkeyi hazırlayarak gittiler, Çetin Altan ve avanesinin gözü arkada kalmasın." Nihat Genç http://odatv.com/patron-sofralarinin-zangoclari-2310151200.html "Çetin Altan’ın entelektüel hayata en büyük katkısı döneklik oldu. Çetin Altan’a tapınma günleri geride kaldıysa şeytanın gör dediğini yazabilirim...Türkiye’nin çağdaşlaşma kavgasının sona ermesinde, çağdaşlığa karşı gericiliğin kazanmasında da önce kendisinin, ardından da...iki oğlunun katkısı az olmadı. Kemal Kılıçdaroğlu da onu “Türk Rönensansı’nın hikayesidir” diye ne anlama geldiğini bildiğinden emin olmadığım bu abartılı ifadeyle övecek elbette. Altan’ın araladığı o kapıdan girip günümüz Türkiye’sinde yükselen, varolan isimlerden biri de kendisi çünkü. Oray Eğin http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/oray-egin/seytanin-gor-dedigi-968740/ mehmet harma
25-10-2015 13:45 (335)
İnsanbu'nun da yazarlarından Mehmet Tanju Akad'ın Çetin Altan değerlendirmesi burada: https://www.facebook.com/mehmettanju.akad?fref=nf Mine Miskioğlu
25-10-2015 15:53 (336)
"Çetin Altan, yaşamına giren kadınları ödül ve ceza olarak algıladı. Aslında kadınları sevmezdi, ama onların sevgisine muhtaçtı!" diyor Mine Kırıkkanat, http://odatv.com/mine-kirikkanat-cetin-altanla-olan-birlikteligini-yazdi-2510151200.html Sadece kadınları değil, fakirleri ve solcuları da sevmiyor olabilir miydi? Adeta bir yaşam gurmesi, bir majestelerinin "sosyalisti" durumu var gibiydi sanki. mehmet harma
25-10-2015 20:04 (337)
Sayın Mehmet Harma, yazınızı yeni gördüm, kusura bakmayınız. Aslında sevdiğim Ankara'dan ziyade, bildiğim ve bilmekten ötürü kendimi güvende hissettiğim bir kentte yaşamak. Ankara'nın neredeyse her semtini, neredeyse sokak sokak bilirim, çünkü sokakları dolaşmaya bayılıyorum. Bu "bilmenin" verdiği hissi seviyorum. Sanırım, Ankara yerine Van'da yaşamış olsaydım bugüne kadar aynı yazının benzerini Van için de yazabilirdim :) Saygılar, selamlar Özgür Coşar
26-10-2015 08:26 (338)
Sn. Coşar, doğma-büyüme Ankara'lıyım ancak mecburi hizmet için 1988'de ayrıldıktan sonra bir daha dönmeyi hiç düşünmedim fakat her gittiğimde değişmiş bulmak bende bir yabancılaşma yaratmadı değil. Şimdi adları bile değişmiş olan Bahçelievler 1. Cadde'nin bomboş olup top oynadığımız, 7. Cadde'nin Bahçeli'nin dış sınırı olduğu, Milli Kütüphane vs arsa olduğu geçen yüzyıl... Saygı, selam bizden. mehmet harma
26-10-2015 11:45 (339)
Mehmet Harma kurtulmuş gırı Ankara'dan gözü aydın, darısı Özgür Coşar'ın başına. Bu arada Ankara Keltçe Ang-Ora yani Dar-Yer kökenli. Ang dar, darlık olarak, Almanca Angst, Fransızca-İngilizce Anxiete-Anxiety kelimelerinin de kökeni. Ankara oynamak isteyene dar gelir mi demek istemiş Kelt atalarımız nedir? Ben hala "Ankara Ankara Güzel Ankara" mısrasındaki gibi bolca güzellikler görürüm Ankara'da, Kurtuluş Savaşı ve Anadolu Devrimi'nin ruhunun güzelliklerini. Görülmesi zordur bu güzelliklerin ama göreni büyüler. Mutluhan İzmir.
26-10-2015 12:18 (340)
cıksss. sayın izmir angara hakkında yağnış etimon vermiş. romalılar tarafından engürü'ye kelt askerlerinin mörsineri garnizonunda yerleştirilmeleri m.ö. 50'ler civarıdır. ki incil'de de galatyalılar bölümü esasen namık, turgut ve yasemin gibi anğara bebelerine (bilhassa çinçin ve bentderesi arası) hitaben yazılmıştır (bkz: incil - yeni ahit - pol'ün mektupsss - galatyalılar). galatya kelt diyarı oliy, doğru. emme şehir ta bronz çağında kurulmuştu ve dahi o dönemde sincan - çubuk - haymana üçgeninde keçiden ve davşandan daha çok seltik (çeltikle alakası yok. celtic!) olduğunu gösterir bi gayıt-guyut yok. yani tısss. mustafa kemal de ali rıza efendi'nin hayrına anğğara'ya gelmediydi. davşan ve keçi para ederkene şehirdeki yahudi simsarlar ve hollandalı-ingiliş tüccarlar reca ettiydi de tren oraya gada geldiydi. mesele tren! öküzün baktığı değil tabisi de. a.y.a. angora'dan kıllansss. ankara'dan nefret etsss. millete de hürmetsss (1 kişi hariç - o kendini biliyor! şarkı ismi gibi ama...)
26-10-2015 16:53 (341)
Valla, İçcebeci'den başlar, elektrikle çalışan boynuzlu troleybüslere gider, Meclis oturum tutanaklarının stenodan Türkçe'ye daktilo edildiği parşömen-karbon kağıtlı yazılara ve oradan da fener alayları, andezit kaldırım taşları, Anıtkabir Aslanlı Yol'da parkeler neden aralıklı döşenmiştire kadar gideriz icabında gitmesine de ancak kimseye görgü öğretmek haddimiz değil. mehmet harma
26-10-2015 18:30 (342)
Sayın a.y.a., derin bilginiz karşısında şapka çıkartıyorum. Çok etkileyici tarihsel saptamalarinizi derleyip yayinlarsaniz eminim çok kişi yararlanacaktır. Ama bu sitede haddini bilenler de varmış, edep, adap öğretirlermiş, ona göre. Mİ.
26-10-2015 19:28 (343)
Tarihsel saptama? Cıksss. Huyum değil. Saplama yes. Saptama cıs. Ben de ömrünün en güzel 15 yılını anğara'da heba etmiş bi gardeşinizim. Angara'dan yoğurtlasak cacık olmaz. Ve sabit kanca stil bi cevap vereyim. Keltler özel ilgi alanım. İncil tarihi öpözel ilgi alanım. Had hudud... Ovarak yerim. a.y.a. ovss yeğsss
27-10-2015 08:37 (344)
Kısa bir sure Paris (8 ay) ve ondan da kısa (5 ay) Kırıkkale'de askerliği çıkartırsak 3 yaşından bu yana Ankara'dayım. Dediği gibi kendimi güvende hissediyorum Ankara'da. İş yerinde mevcut durumda değişiklik olmazsa bir kaç projem var kentle ilgili. Blogda Ankara etiketli yazıları arttıracak, bu anlamda eski Ankara tanıklıkları ve araştırmaları çok ilgimi çekiyor. Vaktiniz olursa sizlerin de katkılarını rica edeceğim. Bu hafta İstanbul'dayım. Keşke bir insanbu buluşması olsa da site üzerinden tanıştıklarımla yüzyüze görüşebilsem. Özgür Coşar
27-10-2015 08:37 (345)
Sayın Müdüriyet'in müsaadeleriyle Çetin Altan serisine devam edeyim bir alıntıyla daha; "Yoksulları, emekçileri, köylüleri ve yoldaşlarını sattı! Düzene teslim oldu. Onun için bağımsızlık ve ulusal onur alay konusuydu artık. Tek kurtarıcısı vardı; AB! Zengin burjuva masalarında solgun kırmızı karanfil olmayı tercih ederek yeni hayata soyundu. Paşa torunu, aslına rücu etti!...Çetin Altan çoktan ölmüştü aslında...Marksizm bizim topraklara bilim olarak gelmedi/gelemiyor. Ülkemizde türküyle-şiirle; vicdanla-ahlakla solcu olundu/olunuyor. Sosyalizm bilgisinin yüzeysel olduğu, bilinç noksanlığının yaşandığı 1960’lı yıllarda, Çetin Altan gibi kalemi ve ağzı laf yapan birinin yıldızının parlaması kolay oldu...Sadece iki yazı yazdı. Birini 1960’lı yıllarda, diğerini 1980’li yıllarda! Diğerleri sadece tekrardı!" Soner Yalçın http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/cetin-altan-969999/ mehmet harma
27-10-2015 10:08 (346)
İSTANBUL TABİP ODASI ONUR KURULUNUN CANAN KARATAY'A CEZA VERMEKLE ONURSUZLUK KURULUNA DÖNÜŞMESİ: https://www.facebook.com/insanbumu Kaan Arslanoğlu
28-10-2015 15:11 (347)
Sn. Özgür Coşar, oy kullanmak nedeniyle ben de İstanbul'da olacağım ancak kısa süreli olması nedeniyle görüşebilmemiz pek mümkün görünmüyor. Ancak bir başka sefere denk düşürmeye çalışalım. Öte yandan, İnsanBu yazar-yorumcularının ikiden fazlasının kendiliğinden bir araya gelmesinin kamu güvenliğini tehlikeye düşürebileceğini de hesaba katmalıyız:)) İş yine Sn. KA'ya düşüyor. Saygılar. mehmet harma
28-10-2015 16:39 (348)
Sayın Müdüriyet, Baş editörümüz sınavı geçti mi? Sanırım, dosyadan geçmiş olması gerekiyor. Sözlüde ne yaptı acaba? Eğer ebebiyat ödülü juri üyelerinden birileri yoksa geçeceğini düşünüyorum. Hayırlı havadislerinizi bekliyoruz. Saygılar. Recai Kulaksız
28-10-2015 16:42 (349)
Editörümüz bunun ilanından hoşlanmıyor, ama madem sordun sevgili Recai, cevaplamak zorundayım. Editörümüz artık doçent. Zaten bilimsel dosyası üç profesörün puan toplamından fazlaydı, normalde olması gerekiyordu, bir aksilik çıkmadı. Bugün veya yarın yeni yazısıyla aramızda. Benden de sevgiler, saygılar. Kaan A.
28-10-2015 17:44 (350)
Hoşlanmasa da burdan tebriklerimi iletiyorum. R.K
28-10-2015 20:27 (351)
N'oli? Abdullah Gül, Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş, Fethullah Gülen, KCK Yürütme Konseyi eş Genel Başkanlığı'ndan sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da Çetin Altan için taziye mesajı göndermiş. http://odatv.com/genelkurmay-baskanindan-altan-ailesine-mesaj-2810151200.html mh
28-10-2015 21:06 (352)
Nolcek beğenemediydin miydi? 351 sen diyon! Ölenle CIA ölür mü? Bunların hepsi bizim çocukla. Hade bakem. CIA Genel Koordinatörü K.A.
29-10-2015 09:09 (353)
CUMHURİYETİ VE BAYRAMINI KUTLARIZ. Editörlük...
29-10-2015 17:33 (354)
Ahmet Yıldız paylaşmış: "...Cumhuriyet düşmanları görülmemiş bir örgütlülük içinde sanat kurumlarına, edebiyat sanat dergileri yönetimine, yayın evlerinin merkezlerine ödül seçici kurullarına sızmış olabilirler. Cumhuriyetçi, devrimci, ilerici gerçek sanatçıların önünü kesmek için yılan gibi hareket ediyor olabilirler. Ancak bizi durduramazlar. Tarihsel olarak haklı olan biziz. Cumhuriyetle birlikte sanat ve edebiyatta dev adımlarla büyüdük. Özellikle şiir, öykü, roman, müzik, opera, bale, tiyatro, resim alanında Cumhuriyetin ve devrimlerinin etkisi reddedilemez. Cumhuriyet düşmanları er geç bu yuvalardan temizlenecek." (Ahmetus Yıldızos)Mine M
29-10-2015 17:33 (355)
buruk bir cumhuriyet bayramı... cumhuriyeti koruyamadık, geliştiremedik...sermaye-gericilik-emperyalizm işbirliğiyle ve nice ihanetler aymazlıklarla cumhuriyetten geriye çok az şey kaldı...yine de yenilmediğimizi başarabileceğimizi yeni bir diriliş hamlesi yapabileceğimizi Gazi Mustafa Kemal'in mirasını sosyalist bir cumhuriyete tamamlayabileceğimizi düşünüyorum...bu görevi başarmak kuvayi milliyecilere 68 ve 78 kuşağına bu ülkenin devrimcilerine karşı boynumuzun borcudur...yurtseverlikten beslenmeyen bir solculuk bir politik kurum veya kişiler cumhuriyet mücadelesini, barış mücadelesini adil eşitlikçi dayanışmacı bir toplum oluşturma mücadelesini başaramaz...cumhuriyet bayramımız kutlu olsun..can ertan can ertan
30-10-2015 09:33 (356)
360 derecelik cepheye karşı savaşıyoruz. Düşmana şevkle dalmışız, tam bir çember içinde kılıç sallayıp duruyoruz. Galiba bizden başka "herkese karşı" yok. En yakın dost çevreler bile bir yerden iktidara tutunmaya çalışıyor. Yazar dostlarımız, yakın arkadaşlarımız dahi güce tav oluyor. RASTLAŞTIĞIMIZDA "ÇABALARINIZ ÇOK DEĞERLİ" DİYEN DOSTLAR! BU ÇABALARIN TURŞUSUNU KURARSINIZ, RAKIYLA İYİ GİDER. Bir yorum, bir destek, burada beğendiğiniz yazıları bir yaygınlaştırma... Yok. Herkes birilerinden kopma korkusunda, bizle görünmekten çekiniyor veya kendi derdinde. Her zaman desteğini esirgemeyen 40-45 kişi alınır yine şimdi bunu üstüne. Demem size değil, kime diyorum, onlar iyi bilir. Bize de koymaz, biz sizin anladığınız güç olamayız. Gençler sisteme köle olsun, "aydınlar" düzenden mamalı yazarları beğenip paylaşsın. Rahat edersiniz, biz de ederiz. AMA SAKIIIN, yanımızda şu partiden, bu iktidardan yakınmayın.. Efendi gibi oturup halinize şükredin, sizi hiç ciddiye almayız. Kaan Arslanoğlu
30-10-2015 11:35 (357)
Sn Özgür Coşar, Uykusuz No: 424'de Vedat Özdemiroğlu'nun Bebek Kafası köşesinde Ankara'yla ilgili çok malzemesi var gözüküyor. Bulamazsanız sıkayp ile gönderebilirim. Selamlar. mehmet harma
30-10-2015 14:41 (358)
İlginç bir yazı, Prof. Dr. Doğan Şahin'den: http://www.ozguruniversite.org/index.php/guencel-yazlar/1779-nefret-ne-e-yarar-ya-da-nefret-temel-htyaclardan-br-mdr Belki psikiyatrist yazar ve yorumcular da yorumda bulunmak ister. Mine M
30-10-2015 16:56 (359)
psik'le bağlantım psikiatr ya da psikolog olmamdan kaynaklanmıyor. ikisi de değilim. psik-opat? öyle diyorlar. onu diyenlere sormak lazım. yalnız, linkteki yazının sonuç bölümünde öyle bi cümle var ki!!! oy oy oy! "Aynı şekilde topluluklar da kendi geçmişlerindeki kötü ve olumsuz şeylerle yüzleşip, yaptıkları kötülükleri kabul ettikçe başka toplulukları karalamak, onlara kusur bulmak ve düşman olmak zorunda kalmayacaklardır." --- baboli tam da zamanında yapmış asisti. buradan çıkartılacak meal nedir? "siz pis ve faşist türkler ermenileri kestiniz, kürtlere tezek yedirdiniz, rumların mallarını yağmaladınız. bunları bi peşinen kabul edin de ondan sonra yavaştan matürasyona başlarsınız." he canım, oldu. gözlerim doldu. bi kamyon doğru lafın ardından subliminal böyle zokalanıyo işte. DETS DI PAVIR OV KILLUMİNATİ NETİCEDE! a.y.a. mucuksss
31-10-2015 08:46 (360)
Psikoloji benim de uzmanlık alanım değil, yazıyı ilginç buldum, keyifle okudum,ancak birey için doğru olan toplum için de doğrudur denebilir mi. Toplumla ilgili yorumlarda zorlama var gibi geldi bana. Bugün toplum psikolojisi ülkenin her köşesinde ayrı, geçmişte de böyle olmalı. Ülkenin pek çok bölgesinde tehcir yaşanırken diğer bölgelerdeki ya da aynı bölgede bunun dışında kalan Ermeniler aynı psikolojide olabilir mi, ya da bugün bir uçta halkımız hakkımız diye ortalığı ayağa kaldıranlarla farklı yerlerde ikamet eden ve yaşamsal sorunları olmayan aynı bölgenin insanları aynı psikolojide mi. Deniz Can
31-10-2015 13:58 (361)
Yukarida bahsi gecen özgür üniversite linkine erismemi kullandigim virüs tarayici engel oldu, sitenin malware icerdigini söylüyor, sitenin ana sayfasina da ayni gerekceyle erisemiyorum. Hatali uyari olma ihtimali var ama yine de diger okuyuculari bilgilendireyim dedim. Seckin Sefi
31-10-2015 20:19 (362)
Yazara haksızlık etmişim sanırım, sosyoloji uzmanı da değilim çünkü. Yazar topluluklardan bahsediyor, toplum için doğru kabul edilemez diye düşündüğüm, topluluklar için kabul edilebilir gibi. Deniz Can
01-11-2015 17:10 (363)
Sayın editör, bir an internet koptu, aşağıya tekrar aldığım yorumum ulaştı mı bilemedim; eğer ulaştıysa bunu dikkate almayınız lütfen. Saygılar Okuduklarımızı, her ne okuyorsak, yazana, yazdırana, yayınlandığı yere, önerene tümüyle bağlı kalmaksızın (ipuçlarını görmezden gelelim manasında değil tabii), özgür, aktif, sorgulayıcı ve didik didik ederek ve elbet, açık veya gizli, olası hulasalar karşısında farkındalıklı olarak okumalı/okuyabilmeliyiz kanaatimce... Yelpazenin bir başka tarafından, yine bir psikiyatrist hocadan, benzer konuda (nefret) bu yazı: http://serbestiyet.com/yazarlar/kemal-sayar/ask-ve-nefret-638344 Mine M.
01-11-2015 20:21 (364)
Bişey demiyorum. Vallahi bişey demiyorum. Yine bi subliminal, hatta viral! Faşist teğceğ, kimliklerimiz bastırıldı, yaşamak için unuttuk... He canım he. Lahavle! Aha bunları yazanlar ve diyenler, lan siz değil miydiniz bugün kendisinkiden başka her sesi bastırmaya azmücezmükasdü müsemmem etmiş mevcut iktidar sahiplerinin tahtına perçin çakan? Yoksa babam mıydı? Babama sordum. O değilmiş. Bi de yıldız, kurukafa, ünlem, nal ve helezon dedi. Siz anladınız. a.y.a. helezonsss
01-11-2015 23:19 (365)
AKP'nin tekbaşına iktidara geleceğini kuvvetle fakat üzülerek bekliyordum. Ama bu kadarını beklemiyordum. Böyle muhalefete böyle iktidar. Böyle aydınlara böyle diktatörler. Bunları asla hayal kırıklığı, öfke veya iyi oldu duygusuyla söylemiyorum. Kaç yıldır aynı şeyleri anlatmaya çalışıyoruz. Yoksula, emekçiye sırt çevirmiş, kendi lanet olasıca solculuğunun keyfinde sosyalistler, şımarık sözde "devrimciler" vb. Yine de sonuç kötünün iyisi. HDP'nin barajı aşmasına sevindim. Bu hallere düştük ya, toplam tabloya nasıl çok kötü diyebiliriz. Orta sınıf, halkın halini anlamayan tuzu kuru muhalefetle bu kadarı çok bile. İktidar bir ölçüde yine de sınırlanmış oluyor. Bu halimize bu sonuç yine de iyi. Saygılar herkese. Kaan Arslanoğlu
02-11-2015 08:59 (366)
'Bugün bizim tek derdimiz ne yazık ki akp değil'.5 ay kadar önce yüzde 41'lerde oy alan bir parti bugün yüzde 50'lere gelebiliyorsa ve bu 5 aylık süreçte bu partili yöneticiler tarafından ülke tam anlamıyla bir kaosa sürüklenmeye çalışılmışsa, tüm bunlar ışığında geçen seçimde binlerce usulsüzlük yaşanmış ama bunlar bugün bir muhalefet lideri tarafından bile dile getirilmeden önümüzdeki seçime bakıcağız deniyorsa ne yazıkki tek derdimiz akp değil.5 ay kadar sürede ne olduki akpnin oyu bu kadar arttı, bu adamlar seçim süresince niye bu kadar rahattı,tayyip niye seçim sonucuna katlanacaksınız imalarındaydı, ben bütün bunları oy hırsızlığıyla cevaplarım, hem de çok iyi organize olmuşlar.Zaten çalacaklarını biliyordum ama bu kadarını tahmin etmedim.Fakat biraz şaşırdığım sözde muhalefetin bu denli pasif oluşuydu, hepsi seçimin çok zor şartlar altında yapıldığından bu şekilde sonuçlandığı imalarında bulundu. .......... deniz altındağ
02-11-2015 09:00 (367)
........Tabi daha kötüsü de olabilirdi, mesala chp daha geriye düşürtülebilir, mhp ve hdp baraj altında kalabilirdi,tam istenen tablo oluşamayabilirdi hepsi açısından.Tabi bir de bu işin kitleler kısmı var, daha önemli kısmı yani.Ülkeden umudunu kesip defolup gitme taraflıları, aziz nesincilik yapıp insanını hor görenler,100 kelime ile düşünenin 1000 kelimeyle düşünenleri yendiğini iddaa eden ne oldum delisicileri doldu etrafa.Akp seçmenini hiç bir şekilde kendi insanın olarak görmüyorum ve ideolojik olarak bu kavganın karşı safındalar.Ancak chp seçmenin de büyük kısmının onlardan çok daha akıllı olmadığı kanaatindeyim.Olsalardı bugün burda olmazdık.Bugün akp dışında oy verenler de ne yazıkki suçu yanlış tarafta arıyor, doğru sorular soramıyor, 2 günce yüzde 50 hayatta alamaz(çalarak tabiki), alsa insanlar buna isyan eder diyordum ama hepsi liderleri tarafından uyuşturuldular(tabi düşünme yetenekleri çoktan uyuşmuş kitleler için geçerli bir yorum) ....... deniz altındağ
02-11-2015 09:01 (368)
.......Bir de sol partiler var, en havalı olanı oyunu 4 kat artırmış diyer seviniyor.Buna lafım yok bir de hayata, insana,kendi insanına hiç bir bağı olmayan bu aptal sürüsü sosyal medyadan, sandık rüyasından uyandığınız iyi oldu hadi yarın çok işimiz var diyebiliyor, sosyalistler yeni bir üstten görme kültürü mü geliştirmiş ben mi bilmiyorum, hayır arkadaşım sen napıyorsun sabah akşam kahve çay içip orda burda takılmaktan başka, ne yazıkki hepsi ülkenin üniversite sosyal klubü gibi bir şey oldular.Evet ne yazıkki tek derdimiz akp değil, yoksa çoktan bu derdi çözerdik. ........ deniz altındağ
03-11-2015 08:46 (369)
Biz işimize bakmalıyız. Nasıl bir yaşam düşlüyorsak onu kurmayı ertelemekten vaz geçmemeliyiz.Ne devrimi ne kıvama gelmiş evrimi beklemek zamanıdır. İnsanca bir yaşam özleyip bunu gerçekleştirmeyi ertelemek anlaşılır gibi değil . Elimizi tutan yok. Biz işimize bakalım. Y.Bodur
04-11-2015 10:46 (370)
FACEBOOK'taki paylaşımım: KILIÇDAROĞLU’NUN YETERSİZLİĞİ, işbirlikçiliği ARTIK ORTAYA ÇIKTI… Peki muhalifler olarak kendi yetersizliğimiz, işbirlikçiliğimiz? Çok bilmiş muhalif, seçime gelince kimseyi beğenmez. AKP seçmeni ölüm yatağından oy vermeye gider, Tayyip’e, Davut’a aşık olduğundan değil, kendince sorumluluktan. Çok bilmiş muhalif, Sözcü, ODATV, Aydınlık okur, Tayyip’in karşına kim çıkmışsa onu karalar. Demek ki Tayyip diktatör değil. Onu anlıyoruz. Çok bilmiş muhalif Atatürkçüdür, çocukları ABD’ye gidince, yabancı holdinge girince göbek atar, face’de paylaşır. Yağmada gibi yer içer tüketir… Başkasına ulusalcıdır. Torununu harcamaya boğar, en ufak sol değer aşılamaz genç kuşağa. Ne müzikten anlar, ne roman okur, ne felsefe bilir. Marksistim der sermayedar gibi yaşar. VESSELAM YETERSİZİİİZ! Devamı var +++ Kaan Arslanoğlu
04-11-2015 10:47 (371)
FACEBOOK'TAKİ PAYLAŞIMIM: (Devam) Bir dost diyor, yazarlıktan istifa et. Sen yazdıkça ülke daha da sağcılaştı, solcular iyice salaklaştı, sen yazdıkça insanlar okumaz, okuduğunu anlamaz oldu! Bunu düşünün. Samimiyetle diliyorum. Samimiyetle CHP’yi eleştirenleri tenzih ederim. Ama onlar da düşünsün. AKP seçmenine cahil, aptal, çıkarcı diyenler. Bakın muhalefete ne kadar zeki, ne kadar fedakar, ne kadar bilgili! Saygılar. Kaan Arslanoğlu https://www.facebook.com/%C4%B0nsan-Bu-240641076072753/
04-11-2015 18:57 (372)
"Dünyanın neresinde olursa olsun büyük projeler solcuların siyasi desteği olmaksızın yaşama geçirilemez. Çünkü sol, tüm dünyada hala ezici bir moral üstünlüğe sahiptir...“Yetmez ama evet” bu desteğin en tipik örneklerinden biridir... Çözüm süreci adıyla yürütülen ve bugünkü felaketimizin taşlarını döşeyen proje de yine solun desteği ile yürütüldü...Şimdi çözüm süreci rafa kaldırıldı. O süreçte masanın iki tarafında oturanlar bugün savaşıyorlar ve bu sefer de bizden savaşlarına destek olmamızı istiyorlar. Bunca rezaletin ardından artık solda hala AKP’yi destekleyecek pek kimse kalmadı. Ama bu “mega projede” HDP’nin şansı hala devam ediyor...Asıl sorun sol/sosyalist yapıların siyaset eksenlerini HDP’ye bakarak belirleme, Kürt ulusal hareketinin gölgesinde güvenli bir liman ya da ikbal arama eğilimidir." Sol Kirli Savaşın Bir Tarafı Olacak mı? http://deligaffar.com/2015/09/18/sol-kirli-savasin-bir-tarafi-olacak-mi/ mehmet harma
04-11-2015 18:58 (373)
"Gelin görün ki başka memleketlerin aydınları -her ne hikmetse- gördükleri her fenalığı kendi halklarının ahmaklığına, kötü ruhuna falan bağlamamaktadır. Çünkü çok basit bir doğruyu bilmektedirler: kendileri de içinden çıktıkları o toplumun bir parçasıdırlar ve olumsuzluklar için şikayetlenip öteyi beriyi suçlamaktansa fildişi kuleden sahaya inmek, birlikte düzeltmeye çalışmak evladır...Ben aydınım ya da ben yaşadığım toplumun dönüşmesine ilerlemesine katkı koyacağım diyen insan, işe ilkin o toplumla, yani kendi halkıyla barışmakla başlar. Barışmak dediğim tabii ki binlerce yılın biriktirdiği bütün o saçma gelenekleri kabul etmek değildir, barışmak en önce insanlarla barışmak, onların insanlık durumuna saygı duymaktır. Kendi coğrafyasına, kendi halkına saygı duymayan insan başkalarına da duyamaz, yaşamını kötücül bir nefret üzerine inşa eder." Kendi Halkına Sövmenin Tuhaf Lezzeti! http://deligaffar.com/2015/11/03/kendi-halkina-sovmenin-tuhaf-lezzeti/ mehmet harma
04-11-2015 19:58 (374)
"Efendim cumhuriyet iyi miydi kötü müydü? Valla iyiliği kötülüğü bir yana kesin olan bir şey varsa artık yaşamadığıdır...Evet, halk ona sahip çıksaydı üç beş tane takkeli hırsızdan oluşan insanlık ve medeniyet düşmanı bir çete tarafından on yılda yerle bir edilemezdi...Şunu kabul etmek zorundayız, cumhuriyet haksızlıklara ya da komplolara uğradığı için değil yıkılmayı gerçekten de hak ettiği için yıkılmıştır. Dolayısı ile geri gelmesi olanaksızdır. Ancak yerine gelen ondan çok daha geri ve hatta aşağılık bir rejimdir ve tek kelimeyle, yıkılması gerekmektedir! Yıkılması ve yerine özgürlükçü, eşitlikçi yeni bir düzenin kurulması. Adını nasıl koyarsanız koyun, bugün ihtiyacımız olan şey böylesi bir yeni düzendir. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) adını “sosyalist cumhuriyet” diye koymuş...Bana uyar :)" Yeni Bir Düzen İçin, Kıymet Teyze ve Gençler! http://deligaffar.com/2014/10/29/yeni-bir-duzen-icin-kiymet-teyze-ve-gencler/ mehmet harma
04-11-2015 20:13 (375)
Sevgili Mehmet Harma, beyin yıkama devam ediyor. Yanlış bilgi, çarpıtma, kısıtlı muhakeme... Tam bizim muhalefete uygun. FKF nedir? TKP'nin iyi veya kötü bu ülkeye getirmeye çalıştığı sosyalist birikimi sabote edip HDP'nin ardına takan odaklardan biri. HTKP'nin gençlik kolları. Bunların sosyalizm söylemlerine ne çabuk inanıyorsunuz, hayret doğrusu. Öğrenci kantinlerinden, kafelerden çıkmayan, halk içinde çalışma gibi bir hedefi aklının ucundan bile geçirmeyen bir anlayış. Biz bunları sayfalar dolusu belgelerle anlatıyoruz, ondan sonra hooooooop, FKF bilmem ne!!! Sorun bakalım FKF İstanbul Tabip Odası hakkında ne düşünüyormuş? Sorun piyasa sanatı konusunda ne fikir geliştirmiş? Sorun, hangi varoşta ne faaliyetleri var. Sorun, KESK'i nasıl görüyorlar, HDP'yi nasıl görüyorlar? Yılda beş altı eylem, sonra HDP'ye destek, bitti gitti. Sosyalistlik, komünistlik bu kadar kolay olsaydı on binlerce insan katledilmez, çamur gibi ezilmezdi. Lafla sosyalizm!!!! Yeter ama. Kaan Ars.
04-11-2015 21:21 (376)
Sevgili ve Değerli Kaan Arslanoğlu, ben Deli Gaffar'ın yalancısıyım. Kendisi, solun hdp sularında gezinmesini zaten eleştiriyor. 372-4 linkleri okunduğunda görülecektir ki fkf bir yerde, o da dip not olarak geçiyor, bana pek fkf-htkp propagandası gibi gelmedi doğrusu, ama belki de öyledir ben fark edemedim, o da benim politik bilinçsizliğim olsun. Sadece bunu paylaşmak istedim. Kantin/kafe sol-sosyalistliğini eleştirmeniz haklı, buna yönelik eleştirilerinize de katılıyorum ama Deli Gaffar'ın yukarıdaki görüşlerine -hadi fkf kısmını hariç tutalım- katılmıyor olmanız mümkün mü? Benim açımdan değil. Diğer yandan fkf ve diğer harf gruplarının da ne söylediklerini pek de merak etmiyorum doğrusu. muhabbetle. mehmet harma
04-11-2015 21:26 (377)
İşte zincirleme kafa karışıklığı böyle oluyor, onu anlatıyorum. Bir yığın doğru söz, SOSYALİZM SAVUNUSU, KESKİN BİR HDP ELEŞTİRİSİ VEEE ARDINDAN "FKF SOSYALİST TÜRKİYE İSTİYOR!"... bütün doğrularımız, doğru sözler (her zaman olduğu gibi) leşe dönüşüyor. Doğruların böcek kadar anlamı kalmıyor. Olay bu zaten Sevgili Mehmet Harma... Belleksiz toplum, iki değeri karşılaştırmama, birbirini götüren argümanları aynı anda savunma. İnsanı şizofren edecek her şey. Onun için solumuz böyle batakta. Kaan Ars.
05-11-2015 08:18 (378)
Ona da tamam. Peki o zaman yeni bir sol-sosyalizm tanımlanmamalı mı tam da şu günlerde? Entel oyuncağı değil ama toplum için gerçek bir seçenek olabilecek. Yoksa böyle bir sol-sosyalizm akımı ütopyadır da, gerçekte, şurda burda "iyi" sosyalist-solcu insanlar mı olabilmektedir sadece? Belki de sizin her zaman yakındığınız takipçi sayınızın az, etki alanınızın kısıtlı olmasının nedeni de budur; "iyi"ler azınlıkta ve avam-vasat kadar ses getiremiyorlar. Yani ihtiyaç duyulan şey solculuktan ziyade "iyilik= dürüst, cesur, adil" olmasın? Sonuçta ideolojinin başarısı, onu yaşama geçiren insanın değerleri ile de müsemma değil midir? Örneğin, "ya sosyalizm güzelmiş de, şu 'sosyalist liderim' diyen adam da çok kendini beğenmişin biri, herif dönüp de selam vermiyor" veya "mezardan babam kalksa sola oy vermem ama şu solcu hoca çok dürüst insan, keşke her solcu böyle olsa" ya da "toplumcu tıp diyip duruyorlar ama, sağlık taramasına gelecek gönüllü on doktor çıkmadı" gibi. mh
05-11-2015 10:49 (379)
Birilerinin kendilerine SOLCU demesi, hatta kendilerini gerçekten SOLCU sanmaları ve hissetmeleri onları SOLCU yapar mı? Solculuk ÖZNEL bir olgu mu, hiçbir NESNELLİĞİ yok mu? “Dışarıdan” bir göz birinin SOLCULUK iddiasını değerlendiremez mi? Kendisine her SOLCU diyeni zorunlu olarak SOLCU olarak mı kabul etmeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Tabip Odası üzerine tartışmada SOLA haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bugün Tabip Odası yönetiminde bulunan ÖDP, HTKP, Halkevleri gibi gruplar gerçekten SOL gruplar mı ki, hataları SOLA mal ediliyor? Bu gruplar siyaseten küçük burjuva, LİBERAL gruplardır. Söylemlerine değil, EYLEMLERİNE bakıldığında bu durum apaçık görülür. Kendilerini SOLCU olarak tanımlamaları bu gerçeği değiştirmez. Bu nedenle bu grupların eylemlerinden yola çıkarak SOLU eleştirmek haksızlıktır. Bu bir bakıma Türkiye’de 1950’den beri birkaç yıl dışında sürekli sağın iktidarda olmasına rağmen, olumsuzluklar için CHP’nin suçlanmasına benziyor. (Devamı geliyor).
05-11-2015 10:49 (380)
Sanki Tabip Odası yönetiminde SOLCU varmış gibi eleştirmekten vaz geçmeliyiz. ÖDP, HTKP, Halkevleri vb. SOLU temsil edemezler. Olsa olsa LİBERAL SOL denebilir ki bu da SOL değildir. 12 Eylül GÖÇ dönemini anımsatmak isterim. O zaman da Türkiye’de SOLCU oldukları sanılan birçok örgüt ve insan vardı. 12 Eylül’de bunlar yurt dışına göç etmek zorunda kaldılar. Aslında gidebilecekleri bir sürü sosyalist ülke olmasına rağmen, çoğu EMPERYALİST ülkelere sığınan bu göçmenler, bu ülkelerde komünist partilere girip burjuvaziye karşı mücadele etmeyi tercih etmediler. Aksine çoğu ÖZLEDİKLERİ rejime kavuştuklarını hissettiler. Bunların Türkiye’ye nasıl döndüklerini biliyoruz. Şimdi hala örneğin Oya Baydar’lara SOLCU diyorsanız bu SOLUN değil, sizin sorununuzdur. Bu insanlar BURJUVA DEMOKRASİSİ isteyen LİBERAL görüşlü insanlardır. Türkiye’de egemen sınıflar değil SOLU, LİBERAL eğilimleri bile tolere edemiyor. Aslında bunlara egemen sınıflar SOLCU diyor. (Devamı var).
05-11-2015 10:49 (381)
Hatırlayın bir ara Cem Boyner’e bile (Yeni Demokrasi Hareketi) SOLCU denmişti. SOLA haksızlık etmeyelim artık. Akif Akalın.
05-11-2015 10:49 (382)
Dürüst? Cesur? Adil? Oha! Bunlara kimse oy atmaz. Hırsıza, gaypağa, zalıma destek olan çok gördüm bu arada. İnsanlar ideolojiye değil inandıklarına oy verir. Kredi gibi. Gayet de çıkarcıdırlar. Ve vasat hep böyledir. Vasattan bişey ummanız hata. Hep bunu yapıyosunuz. Madem devrimciliğe imanınız var, ilk evvela vasatın sadece güdülebileceği gerçeğini unutmayın. Tabii bi de Gauß eğrisinde vasatın kapladığı alanın yine "vasati" % 80-85 olduğunu da... Yani "ak"a göke bok atılmasın. Beyin tartışması gereksizdi. Çünkü yozdilin sandığının aksine, o cehape seçmeni - %25 - de blok falan değil. Onların arasında da sütyeni içinde az olan (bra-in-less) dağılımı benzer. Baleye gitcekmiş yozdil. A gözüm, bale öleli 60 yıl oldu. Çağdaş ve atatürkçü olunmuyo balelere gitmeynen, valsler yapmaynan... Kanaat önderi bu olan grubun dâhi olduğunu kimse iddia etmesin bi zaamet. He bi de son not: sağlık taramasına gitcek gönüllü toplamaynan da solcu olunmaz. O ne yav? Profesyonellik gerek. a.y.a. amatörsss
06-11-2015 18:14 (383)
Eski Uruguay devlet başkanı José Alberto Mujica Cordan ülkemize gelmiş.Kendisi ile yapılan söyleşileri okudum. Söylediklerinin çoğuna katılıyorum.Türkiye'den "Mujica" benzerinde liderler acaba çıkar mı? Çıksa da İktidara gelebilir mi? Saygılar.Recai Kulaksız
06-11-2015 21:49 (384)
Selamlar, Mehmet beyin paylaştığı Kıymet teyze ve gençler yazısını aşağı yukarı bir yıl önce yazmıştım. Bugün ne yaptıklarını pek bilmiyorum ama FKF o sıralar HDP'in dümen suyunda değildi. Kaan Arslanoğlu'nun yukarıdaki yazısında pek itiraz edecek bir yer göremiyorum, genel olarak benzer fikirlere sahibim. sevgiler. Gaffar Yakınca (Deli Gaffar)
07-11-2015 09:42 (385)
Bu mesajına sevindim değerli Deli Gaffar. Benden de sevgiler. Kaan Ars.
07-11-2015 13:18 (386)
383'e cevap vereyim. Mujica benzeri lider Türkiye'den çıkar. Ama iktidara gelemez. Orası Uruguay. Çok farklı bir tarihi ve demografisi var. Kaldı ki, Mujica dediğiniz adam da çok matah bir "kahraman" değildir. Halk, bir Ermiş'i iktidar sahibi olarak düşlemez. Ermiş'in ve Aziz'in yeri riyaset-i cumhur değil, halkın gönlü olur çok çok. Bir iktidar sahibinin espri yeteneği (bakınız Churchill), plastik sanatlara amatörüstü ilgisi (bakınız Hitler), pasifizmi (bakınız Gandi) falan halkı alakadar etmez. Ortalama insan "İktidar" derken neyi kastettiğini gayet iyi bilir. Ona sahip olmak için hırs göstermeyen adamdan iktidar sahibi olmaz. Nokta. Muhtemelen evrim psikolojisiyle ve cinselliğin türün devamındaki rolüyle falan da bunun bir alakası vardır. O kısım Kaan ve Mutluhan Beyler'in uzmanlık alanı. Cannabis ekiminin serbest olduğu uzak güney amerika ülkeleriyle ülkemizi mukayese etmekten lütfen kaçınalım. Benzerlik yok. Ve olmayacak da! Saygılar. Çağrı Erhan
07-11-2015 13:18 (387)
sanba3'ün "Beyin yıkama, yanlış bilgi, çarpıtma, kısıtlı muhakeme" demesine rağmen Deli Gaffar'ın, "benzer fikirlere sahibim" diyerek hemfikir olduğunu belirterek, her ikisinin bir noktada birleşmesi ne güsel. Yavaş yavaş çoğalıyormuyuz ne? mehmet harma
07-11-2015 16:51 (388)
bi dakka ya, 384'ün gerçek Deli Gaffar olduğu ne malum, tırol mırol olmasın. Nerden bileceğiz gerçek olduunu? mh
07-11-2015 17:00 (389)
Sevgili Mehmet Harma, siz bu etkimizin artması, çoğalmamız, daha çok okunmamız gibi sorunlara fazla takmışsınız galiba. Size göre "her zaman yakındığımız etkimizin azlığı" yakınmamız da gerçekte yok. Bu siteyi çok kişi takip ediyor. Sadece büyük çoğunluğu belli etme cesaretini veya dostluğunu göstermiyor. Olduğu kadar, elimizden geleni yapıyoruz. Durum da Türkiye ölçüsünde ve İnsan BU ölçüsünde normal. 388 size mi ait? O trol meselesini anlamak her zaman kolay değil, ama bu büyük ihtimal gerçek kişi. Zaten Deli Gaffar bizi az çok takip eder. Saygılar, sevgiler. Kaan Ars.
08-11-2015 08:50 (390)
Benim ben olduğum ispatlanamayacağı gibi kimsenin kendisi ya da bir başkası olduğunu ispatlamak da pek olanaklı değil. Ben yine de bu yazıyı tivitleyerek kendim olduğumu göstereyim dedim. Tekrar sevgiler :) https://twitter.com/DeliGaffar/status/663136093827694598
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210327
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.