“Öteki” üzerine bir itiraz yazısı
Bu sözcüğün kökeni, sosyolojik anlamı, siyasal bağlamı üzerine binlerce sayfa yazılmıştır; bütün bunlar bu yazının kapsamı ve anlatma yeteneğinin dışındadır. Bu yazı, “öteki” sözcüğünün pratik kullanımı üzerinedir.
Kutsal sözcükler vardır; diplomatik bir dokunulmazlıkla sözcüklerin arasında serbestçe dolaşabilen, eleştirilerin hedefleyemediği , kimlik sorulamayan sözcükler: kamuoyu, demokrasi, halk vs...
Öteki, ötekileştirmek, ötekileştirilmek... Son yılların yükselen kavramlarından birisidir “öteki”... Neredeyse bazı insanların kanaat önderi, köşe yazarı olmasının alameti farikası haline gelmiştir. Bazı yazarlar için, bu sözcüğü kullanmadan 15 dakikalık bir televizyon programı ya da 3 paragraflık bir Türkiye analizi yapılması, 5 sayfalık bir sosyoloji yazısı yazılması olanaksızdır.
Bu sözcükte itiraz ettiğim en önemli şey, kullanımındaki maymuncuk konumudur.
Bir kavram, “herşey”i açıklıyorsa, aslında hiçbir şeyi açıklamıyordur. Türkiye için bu saptamaya verilebilecek en güzel birkaç örnekten birisidir “öteki”... Otuz sözcük dağarcığı olan köşe yazarlarının, kanaat önderlerinin, organik aydınların ağzında çiğnenen en şekerli sakızdır “öteki”... Söylendiğinde karşıdakini susturan, karşı söylemin asla savunulamadığı ve savunulamayacağı , hiçbir sınıf, sosyal yapı, kültür farklılığı gözetmeksizin bakanından öğrencisine kadar herkesin doyasıya kullanabildiği çok güvenli bir kavramdır “öteki”... Bakan da olsanız başbakan da olsanız, ülkenin en zengin insanı da olsanız, bakışınızı belli bir ölçeğe çekerek kendinizi “öteki” ilan edebillir, karşınızdaki rakibinizi “ötekileştirmekle” suçlayabilirsiniz. Uysun ya da uymasın sosyolojik analiz yapmak isteyen her ergen ve erişkinin bir uzanma mesafesindedir “öteki”... Bir “başucu kavramı” olmuştur artık, söyleyenlerin büyük bir kısmının dilinde hiçbir şey açıklamamaktadır.
Edebiyat dünyasında, şu toprakların gördüğü en konformist yazarlardan birinin dilinde yarım milyon dolar kazandığı bir kitabın reklam sözüdür. Konformist yazarlar için gölgesine sığınılan bir PR argümanı, değişim değeri yüksek bir meta, karlı bir yatırımdır.
“Öteki” kavramının kullanılmadığı, kullanılamadığı, kullanılamayacağı bir olgu yoktur; her şeyi kapsayabilen ve bu nedenle içinde hiçbir şey barındırmayan sihirli bir sözcüktür.
Bir adresi yoktur; hiçbir yere ait değildir. En azılı solcusundan en ultra sağcısına, her çap ve marka milliyetçisine kadar herkes bu bereketli sözcükten nasiplenebilir. “Ötekileştirmek” anonim bir açıklamadır artık; kullanana, kanıt ya da tutarlılık yükü yüklemez. Uysa da olur uymasa da olur; ama zaten de heryere uyar. Sosyolojik analiz kasmak isteyen biri için 112 ambulans, 155 polis imdat, 156 jandarma aramak gibidir; kontör gerekmez. “Öteki” sözcüğünü kullanmanız için “kullanmak istemeniz” yeterlidir.
İlgili ilgisiz her olgu için her köşe yazarı, sosyolog, profesör, terör uzmanı, yaşam koçu, mağdur ya da mağrur herkes için ülkenin her yerinden bedava ulaşılabilir.
Sadece sosyolojik analiz yapmak isteyenler için değil bir şey yapmak istemeyenler için de oldukça kullanışlı bir kavramdır “öteki”... Eğer bir köşe yazarı ya da yorumcu iseniz ve birşey söylemek istemiyorsanız “öteki” ve çevresindeki yan kavramlarla sayfalarca “susabilirsiniz”.
Kirlenmiş, kirletilmiş, birçok kullanımında hiçbirşeyi açıklamayan, sıklıkla ajitasyon amaçlı kullanılan bir kavramdır “öteki”... Kendisi muhtemelen “iyi” bir sözcüktür; ama “kullananları” ve “kullanımı” kötüdür.
Bütün bu nedenlerden ötürü, “öteki” sözcüğü ile ilgili bir yazı yazılacaksa yapılması gereken ilk iş, bu sözcüğün kullanım coğrafyasında detaylı bir alan temizliği yapmak, bu sözcüğü temizlemektir. Bundan sonrası ise işin kolay kısmıdır.
Taylan Kara
taylankara111@gmail.com