Hamlemi geri alabilir miyim?/Feridun DEMİR

 

O zaman doğalgaz yoktu daha... Evler, bütün odaları salona açılacak şekilde inşa edilirdi... Sobanın üstünde kestane pişer, sıcaklık boşa gitmesin diye sürekli su konurdu tepesine...

Kömürü boşaltmıştı... Boş kamyonla; gecekonduların taşlı çamurlu yolunda, kömür deposuna gitmeye çalışıyordu... Karısı yeni doğum yaptığı için, uzun yola çıkmıyordu...

Ya uyuşturucu almış; ya da aklını kaçırmış, diye düşündü... Ona yardım etmek için durdu ya; farklı olduğuna sevinebilirdi gururla... Trafik levhasının dibinde yığılıp kalmış, acıyla inleyen bir kadın... Yanına yaklaştı iyice; insanlık namına... “Çöp gibi bırakılmış, atılmış buraya...” diye geçirdi içinden... Biraz sonra şaşkınca, hamile olduğunu fark etti kadının... Kimsecikler yoktu... Kadını tek başına kamyona taşıdı...

Kamyonu hastanenin önüne çektiğinde densiz densiz konuşanlar oldu, acilin giriş kapısını kapattı diye… Sinirlendi, bir hayli büyük bir patırtı kopardı... O sıra kadını indirmişler; içeri almışlar... Eh artık, insanlık görevini yerine getirmiş sayılırdı... Çekip gidebilirdi... Ama içi elvermedi... Uygun bir yer gösterdiler, oraya park etti kamyonu... İndi; kamyonun lastiğine bir tekme atıp, hastaneye daldı...

Kadın hiç konuşmadı, ağzını açmadı... Donuk bakışlarla gözlerini; beyaz, dümdüz, pürüzsüz duvara dikmiş bakıyordu sadece... Çocuğunu birkaç kez emzirdi, ama yavrusuna karşı soğuk, kayıtsızdı... Kamyona kömür yüklerken depoya telefon geldi... Anahtarları başka bir şoför arkadaşa verdi; kendisi de taksiye atlayıp hastaneye ulaştı... Kadın; çocuğu bırakıp kaçmıştı... Kim bilir neler gelmiş başına da ‘hevesini, bağlılığını’ yitirmiş iyice... El kadar bebek; şimdiden ‘dışlanmış’... Seninle ilgilenecek biri lazım, en azından biraz daha büyüyene kadar... Bebeği kollarına aldı, sevecekti ama durdu... Fazla haşır neşir olmaması gerektiğini düşündü... Çocuğu gerisin geri hemşire hanıma teslim etti... Hem o kadar da kötü değildi talihi; ana sütü tatmıştı en azından...    

Yollar arabalarla doluydu... Gecekondusunun olduğu tepeye çıkan bir dolmuşa bindi... İşte, bana anlatılan aynen buydu... Aslında olaya başka insanlar da karışmıştı, ama onları burada anmak istemiyorum...

O zaman durumları yokmuş, hiç de olmadı ya... Bir çocukları varmış: “Yeni bir boğazı daha nasıl doyururduk...” Ama her şeye rağmen, ben olsam böyle davranmazdım... O zavallıcık da, kendi nasibiyle gelirdi muhakkak... Abi kardeş büyürdük usul usul...

İşte nihayet; gömleğimi ütülemeyi de bitirdim... Ütü sehpasını kapattım hemencecik, alışkın hareketlerle ve duvara yasladım... Evlenmez yalnız kalırsam diye annem öğretmişti evvelce önce... “Biz bir şeye çıkamadık... Sen bari kendini kurtar...” diyip dururdu, okumamı isterdi... Akıllı uslu her çocuk gibi annemin sözünü dinledim... Okuyabildiğim kadar okudum; liseyi bitirdim... O zaman ÖYS vardı... Dershaneye gitsem belki kazanırdım... “Kazananları da gördük...” diyerek avuttu beni babam...

Askerden döndükten sonra mahalleden bir sürü kızı söylediler; istetmedim... Kırka merdiven dayadık anlamadan... Evlenmeyi düşünmedim hiç, yalnızlığa da alıştık hem adamakıllı... Ne var ki; yaşamda nihai bir tavır almak olanaksızdır... Salata yaparken parmağım kesildi... Yara bandı aradım, bulamadım evde... Suyun altına tuttum, kolonya sürdüm, bir peçeteyle üstüne bastırdım... Ama böyle olmayacaktı... Ayakkabımı giyip dışarı çıktım... Hem biraz hava alırdım... Bakkal yara bandını uzatırken, baklayı çıkardı ağzından: “Abi senin işin de zor be! Yalnız başına böyle... Seni evlendirelim be abi artık... Bak ne diycem... Bizim bir akraba var... Yanlış anlamazsan... Günah, otuzuna basmadı daha... İki küçük kızı var... Biri 8, diğeri 6 yaşında... Zavallıların babasını öldürdüler geçen yıl... Sarhoşun, lanet herifin tekiydi... İçiyorlarmış kayaların orda; küfürleşmişler... Kafasını taşla ezmişler... Ne biliyim be abi; yemeğini pişirir, çamaşırını yıkar...”

Geçenlerde evlilik yıldönümümüzdü... Bir gül hediye ettim... Çocuklar beni yadırgamadılar ya ondan olacak galiba; televizyon sehpasının altındaki kitaplardan birinin arasına koydu, kurutuyor şimdi...  

                                  

                                                                                                                     Feridun Demir

03-07-2014
Facebook
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210525
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.