Sıradan diyaloglar - I
NEYİN PEŞİNDESİN
Kadın, dedi ki arkadaşına aniden:
– Ne yapacaksın onca parayı?
Cevap verdi öteki bu tuhaf soruya, tuhaf bulmuşlukla:
– Nasıl yani?
– Yani bir planın var mı, “şöyle şöyle değerlendiricem” diye? Ya da “belli mi olur, hastalık var sağlık var, yurtdışı filan lazım olur” diye mi düşünüyorsun?
– mm… oralara gittiğimde yüreğimde götürecek kimsem yok benim, gidemem o kadar uzak, yabancı memleketlere…
– Ee kızım, kendi memleketinde de yabancısın ki zaten.
– Olsun, burası kadarlık yakınlıklarım var, orda hepten yalnız hissederim…
– O zaman söyle hele, ne yapacaksın sen bunca parayı?
– Bilmem, iyi hissettiriyor işte, o kadar… aslında çok da düşünmedim de yani, sanki boşuna çalışmıyormuşum gibi… bi karşılığı var ya…
– E şimdi sana tedavülden kalkmış para da verseler aynı hesap yani… maksat karşılık olsun…
– Aynı şey mi canım?
– Kullanmadıktan, kullanacak zamanın bile olmadıktan sonra ne fark eder? Kağıt parçasından farkı var mı? Hem kim biliyor mal varlığının tutarını, kimsenin haberi var mı zenginliğinden?
– Canım ben başkası için mi biriktiriyorum bu parayı?
– Valla çıkamadım işin içinden… hem canın çıkana kadar çalış ezile büzüle hem harcayacak yer ve zaman bulama hem de kendim için kazanıyorum de… Neyin peşindesin kızım sen?
– Neyin mi peşindeyim? Neyin peşinde olmalıyım, dersin?
– “Ne”sini bilmem ama “kim”in peşinde olman gerektiği konusunda bir fikrim var… Dön de bir bak aynaya…
Mine Miskioğlu