tanıklık üzerine
çünkü insan yalnızken katettiği yollardan
ne zaman geri dönse yeni bir haber getirir
edip cansever
kalemi bıçakla bilediğim sabahtı
siz yoktunuz, komşular yoktu, başkaları vardı
adımlarını künt bir kapıyı aralar gibi hesaplayan
elleri çiçek saklar gibi
bellerinde başkaları vardı
su damlaları kadar birbirinden ayrışan
siz yoktunuz, komşular yoktu, ben vardım
o sabaha kadar hiçbir yazıya alıntıyla başlamadım
klarnetçiydim sanki
insanlar karşımda limon yiyip giderlerdi
yağmura tutulan çamaşır ipiydim
benden kaçırılan çamaşırlara ağlayan
kalemi bıçakla dişlediğim sabahtı
kim vardı kim yoktu bugün gibi aklımda
dul kadın
merdiven yıkarken yüzüğünü özlerdi sabaha karşı
bıçkın balıkçı çiroza uskumru dizerdi
“aşkı otellerden uzak tutmalı” diyen platonik
nereye çiy bırakacağını bilen rüzgâr
sonra ben, başkaları vardı
siz yoktunuz, komşular yoktu
yolcusunu savurdu dönmedolap görmediniz
kalemi bıçakla kanattığım gece yarısıydı
o sabaha kadar hiçbir soruya alıntıyla başlamamıştım
her yeni mezar neden yanındakinden ödünç alır toprağı?
Hüseyin Çukur