Ayrılık

Ayrılık

 

Bizler, göçebe dilimiz,

düzelmez şivelerimiz

ve süt için başka bir sözcük kullananlar,

trenlerle gelen,

peronlarda kucaklaşanlar,

bizler ve vagonlarımız,

sesleri yokluklarında

yatak odası pencerelerinde çerçevelenenler,

her şeyi ve hiçbir şeyi

paylaşan bizler –

bu hiçi ikiye bölen

ve o tek şişeyi

bir dikişte mideye indirenler,

saymasını

guguk kuşundan öğrenenler,

hangi yabancı parayla

değiştirdiler bizim türkülerimizi?

Şiirden ne anlarız biz

tek kişilik yataklarımızda?

 

Hem özenle paketlenmiş,

hem de gelişigüzel bırakılmış

hediyeler konusunda da ustayızdır biz.

Gözlerimizi, ayaklarımızı, sırtlarımızı

Gizleriz yola çıkmadan –

Kompartıman raflarına konacak şeylerdir aldıklarımız 

Gözlerimizi arkada, pencere camlarında

ve aynalarda,

ayaklarımızı yatağın yanındaki

kilimde, sırtlarımızı duvarların harcında

ve kapıların menteşelerinde bırakırız.

 

Kapılar kapanır arkamızdan,

vagon tekerleklerinin sesi duyulur.

 

Almakta da ustayızdır biz.

Yıldönümlerini alırız ayrılırken,

tırnağın biçimini,

uyuyan çocuğun sessizliğini,

kerevizinizin tadını

ve süt için kullandığınız sözcüğü.

Ne anlarız biz şiirden

tek kişilik yataklarımızda?

 

Tek yönlü hatlar, manevra kavşakları

hoparlörlerle bildirilir bize.

Yanımıza aldıklarımızın dışında

daha uzun dizesi olanı yoktur hiçbir şiirin.

At cambazları gibi biliriz

uzaklıkların ağzına bakıp

dişlerinden vereceği acıyı ölçmeyi.

 

Katırlarla, yürüyerek,

uçaklarla, kalplerimizdeki

kamyonlarla

taşırız her şeyi,

hasatları, tabutları, suyu,

petrolü, hidrojeni, yolları,

çiçek açan leylağı

ve toplu mezarlara atılan toprağı.

 

Bizler, kötü yabancı haberleriniz

ve süt için kullandığınız başka bir sözcükle

şiirden ne anlarız biz

tek kişilik yataklarımızda?

 

 

Biz de ebeler kadar biliriz

kadınlar çocuklarını karınlarında

nasıl taşırlar, onları nasıl doğururlar ,

biz de bilginler kadar biliriz

bir dili ne titretir.

 

Yükümüz bizim.

Birbirinden ayrılanı bir araya getirmek

titretir bir dili.

Binlerce yıl ötesinden ve köy sokağından,

tundralar, ormanlar içinden

vedalaşmalarla köprülerden

çocuğumuzun şehrine

taşınması gerekir her şeyin.

 

Dünyanın sığır vagonları

nasıl sığır taşırsa,

biz de şiir taşırız.

Yakında girilen tek yönlü hatta

boşaltılacaktır bu yük.

 

                                                                      1985

John Berger

Çeviren: Cevat Çapan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

23-06-2013
Facebook
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210417
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.